İstanbul'daki askerlere yönelik ilk 15 Temmuz darbe girişimi iddianamesi hazırlandı. Darbeye yönelik İstanbul'da açılan ilk dava darbeye katılan Fetö'cü polisler hakkında olmuştu. Sabiha Gökçen Havalimanı'nı işgal etmeye kalkışan 28'si subay olmak üzere 62 asker hakkında 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Darbe ve Fetö yapılanmasına dair çok çarpıcı bilgilerin yer aldığı iddianame İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı'nda darbe toplantısı yapılmış. 12, 13 ve 14 Temmuz'da gerçekleştirilen toplantıya İstanbul'daki birliklerin katıldığı, diğer illerden gelen üst düzey rütbeli askerlerin de toplantıya katıldıkları kamera görüntüleriyle tespit edildi. Öte yandan darbe girişiminde görev alan, Tuğgeneral, Tümgeneral, albay ve üst rütbelilerden 19'una yönelik yürütülen soruşturmanın devam ettiği öğrenildi.
04.12.2016 09:36 İstanbul'daki askerlere yönelik ilk 15 Temmuz darbe girişimi iddianamesi hazırlandı. Sabiha Gökçen Havalimanı'nı işgal etmeye kalkışan 28'si subay olmak üzere 62 asker hakkında 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. İddianame İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi.
28 Kasım'da yaşanan gelişmeye göre, iddianamede 28'i rütbeli 62 askerin "Anayasal düzeni bozmaya teşebbüs", "TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Hükümetin görevini yapmayı engellemeye teşebbüs", "Silahlı terör örgütüne üye olmak ya da üye olmaksızın yardım etme" suçlarını işledikleri belirtiliyor.
HEDEF SABİH GÖKÇEN HAVALİMANI
Sabiha Gökçen Havalimanı'nı işgal etmeye kalkışan 28'si subay olmak üzere 62 asker hakkında 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. İddianame İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi.
DETAYLAR
İstanbul Cumhuriyet savcıları Hikmet Pak ve Bülent Başer tarafından hazırlanan iddianamede, 28 rütbeli subay ve astsubay ile 34 erin, "Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek", "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etmek", "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istendi.
İddianame de ayrıca bu şüphelilerin bir kısmının "Silahlı terör örgütüne üye olmak", bir kısmının da "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçlarından 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
Savcıların yazımının ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen iddianame, Başsavcı Vekili İsmail Uçar tarafından incelendi. Savcı Uçar'ın onaylamasının ardından iddianame, İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi.
FETÖ'nün eylemleri anlatıldı
FETÖ'nün anlatıldığı iddianamede, Tahşiye grubuna kumpas, Selam-Tevhid'de kumpas, MİT tırlarının durdurulması, 17-25 Aralık süreci, bazı soruşturmalarda yapılan usulsüz işlem ve yasa dışı dinlemeler, öldürülen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayeti örgütün eylemleri arasında sıralandı. Darbe girişiminde Fetullah Gülen bağlantısı, darbe girişimi şüphelilerinin üzerinden çıkan 1 dolarlar ve örgüt içi haberleşme programı ByLock da iddianamede yer aldı.
İddianamede, son eylem olarak da 15 Temmuz darbe girişimi ele alındı. Darbe kalkışması öncesinde Maltepe 2. Zırhlı Tugay Komutanlığındaki hazırlıklar ve olay günü yaşanan diğer gelişmelere de yer verilen iddianamede, darbeci askerlerin İstanbul'da yaptıkları toplantı ve Sabiha Gökçen Havalimanı'nın ele geçirilmesi de anlatıldı.
İddianamede tanık ifadelerine de yer verildi.
DİNK CİNAYETİ İDDİANAMEDE
Örgütün vahim eylemleri arasında ilk sırada ise gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesi yer aldı. Dink cinayeti yanında iddianamede, Tahşiye Soruşturması, MİT TIR'larının durdurulması ve 17-25 Aralık soruşturmaları da bulunuyor. Örgütün silahlı kuvvetler içindeki yapılanması ise şablonla anlatıldı.
“15 TEMMUZ’DAN ÖNCE 3 GÜN TOPLANTI”
2. Zırhlı Tugay Komutanlığı'nda darbe toplantısı yapıldığı da ortaya çıktı. İddianamede 12, 13 ve 14 Temmuz'da gerçekleştirilen toplantıya İstanbul'daki birliklerin katıldığı kamera görüntüleri ile tespit edildi.
Toplantıya katılanlar arasında, Tuğgeneral Özkan Aydoğdu, Tümgeneral Eyüp Gürler, Kuleli Askeri Lisesi eski komutanı Mürsel Çıkrıkçı ve Kahramanmaraş Garnizon Komutanı Uzay Şahin'in de olduğu yine kamera görüntülerinden tespit edildi.
Darbe girişimi öncesi General Nurettin Baransel Kışlası 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı'nda yapılan toplantının 12 Temmuz günü saat 19.00'da başlayıp 14 Temmuz saat 01.30'da sona erdiği belirtiliyor. "Yurtta Sulh" isimli Whatsapp grubunun da bu toplantıda oluşturulduğu anlatılan iddianamede, Sabiha Gökçen Havalimanı'nın işgal edilmesi, Boğaz girişlerinin kapatılması, İstanbul Emniyet Müdürlüğü, İstanbul Valiliği ve Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'ne de personel gönderilerek ele geçirilmesinin bu toplantıda kararlaştırıldığı anlatıldı.
“HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRI”
Sorguları sırasında, "Darbe yapılacağını bilmiyorduk" şeklinde savunma yapan şüphelilere yönelik ise iddianamede, "Darbe yapılacağını bilmemeleri hayatın olağan akışına aykırı" ifadesi kullanıldı.
Darbe girişiminin 15 Temmuz gecesi saat 03.00'te yapılmasının planlandığı, ancak daha sonradan gelişen talimat doğrultusunda öne alındığı, yönlendirmelerin, "Yurtta Sulh" konseyi adlı watsapp grubundan yapıldığı anlatılan iddianamede, şüphelilerin bu grupta kod adları kullandıkları ifade edildi. Şüphelilerin ifadelerinde, darbe girişiminden 03.00'e kadar haberdar olmamalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğuna vurgu yapılan iddianamede, ele geçirilen yüzlerce silah ve binlerce mermiye yer verildi.
İddianamede, terör saldırısını önlemek ya da tatbikat amacıyla gece 22.30-23.00 sıralarında kışladan tank, mühimmat ve zırhlı araçlarla çıkılmasının olağan bir uygulama olmadığına ve darbe yapılacağının zaten Tabur Komutanı Şakir Çınar tarafından askerlere bildirildiğine dikkat çekildi.
Saat 22.30 sıralarında kışladan çıkış yapan şüphelilerin, halkın ve emniyet güçlerinin uyarılarına rağmen yakalama saati olan saat 03.00'a kadar eylemlerinin bir "askeri kalkışma" olduğunu fark etmemelerinin, hayatın olağan akışına uygun olmadığı da iddianamede belirtildi. Öte yandan darbe gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Muğla'da suikast girişiminde bulunan timdeki askerlerden 7'si kendi davalarının İstanbul ve Ankara'daki açılacak olan diğer darbe davalarıyla birleştirilmesini talep etti.
'EMİR ALDIK' DEMEK YETERSİZ
İddianamede, kanunsuz emrin yerine getirilmemesi gerektiğini belirten Anayasa'nın 137. maddesine atıfta bulunulurken, "Emirlere uyduk" savunmasının geçerli bir savunma olmadığı belirtildi. Şüphelilerden er rütbesi taşıyan bazılarının bile mobil telefon cihazına sahip olduklarına dikkat çekilirken, 22.00'den itibaren darbe girişimiyle ilgili bilgilerin sosyal medyada paylaşıldığı kaydedildi.
SABİHA GÖKÇEN'İ ELE GEÇİRMEK İSTEMİŞLER
Darbeciler tarafından Sabiha Gökçen Havalimanı'nın işgal edilme sebebine ilişkin de iddianamede ifadelere yer verildi. Sabiha Gökçen Havalimanı'nın stratejik öneme sahip olması, en işlek havalimanı olması ve darbe girişimi sırasında hava harekatlarının koordinesinin buradan sağlanmasının planlandığı anlatıldı. Farklı illerden darbeye katılmak için gelen askerlerin de Sabiha Gökçek'e inmeleri planlanmış.
İddianameye göre Sabiha Gökçen'in kontrolü için 'IRMAK 81' kodlu Yarbay Şakir Çınar'ın görevlendirildi. Belirlenen bölgeye giderken polis tarafından durdurulan Yarbay Çınar, Tuğgeneral Aydoğdu ile bağlantı kurarak durumu aktardı. Aydoğdu ise “Basıp geçin” şeklinde talimat verdi. Bu talimata Çınar “Yolu Açıp geçeceğiz” karşılığını verdi.
İSTANBUL'UN İŞGALİ: ALBAY MUZAFFER DÜZENLİ
Cuntacıların yaptığı gizli toplantılara katılan Albay Muzaffer Düzenli, hem İstanbul’daki planlara son şeklini verdi hem de Ankara’nın talimatlarını ulaştırdı. FETÖ’cü askerlere “Harekât erkene alındı” talimatını da yine bu albay iletti.
Darbecilerin 2'nci Zırhlı Tugay Komutanlığı'nda 3 gün boyunca yaptıkları gizli toplantılara katılan ve planları koordine eden kilit isim, Albay Muzaffer Düzenli çıktı.
BİNBAŞI'DAN İTİRAFLAR: "ANKARA'YI BÖLDÜK"
Darbe toplantısına katılan isimlerden Binbaşı Murat Yanık, Düzenli'nin 14 Temmuz'da İstanbul'a gelip harekât planına son şeklini verdiğini, darbe girişiminin erkene alındığı haberini de Düzenli'nin verdiğini ifade etti. İşte Binbaşı Yanık'ın ifadesinden satır başları:
"İzindeyken Yarbay Ertuğrul Terzi aradı ve tabura katılışımı erken yapmam gerektiğini söyledi. Ben de 11 Temmuz günü Ankara'ya geldim. Ankara Kara Kuvvetleri'nde Tuğgeneral Ali Kalyoncu 'Yönetim el koyacağız' dedi. Ankara haritası üzerinde Mamak tugayının hangi noktaları kontrol edeceğini konuşmaya başladılar. Ankara'yı ikiye böldüklerini, yarısının zırhlı birlikler komutanlığının diğer yarısının ise Mamak tugayının kontrolü altında olduğunu söylediler.
HARİTA ÜZERİNDEN PLAN...
Beni İstanbul ayağında darbe planlamasını yapan Kurmay Albay Muzaffer Düzenli'nin yanına götüreceklerini söylediler. 13 Temmuz günü İstanbul 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı'na intikal ettik. Tuğgeneral Özkan Aydoğdu, Komutan Yardımcısı Kurmay Albay Mehmet Kapan tüm tabur komutanları ile brifing salonunda toplandık.
Harita üzerinden, Sabiha Gökçen Havalimanı'nın kontrol edilmesi, kontrolü Kuleli Askeri Lisesi'ne verilen 2. Boğaz Köprüsü'nün takviye edilmesi, Üsküdar Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'nün kontrol altında tutulması, Acıbadem'deki Telekom'un ablukaya alınması ve TEM ile E-5'in kontrol altında tutulması ele alındı.
14 Temmuz Perşembe günü bir toplantı daha yapıldı. Bu toplantıya Kurmay Albay Muzaffer Düzenli de katıldı. Planlar ona da anlatıldı. Düzenli, koordineleri yapmak için Avrupa yakasına geçeceğini, oradaki toplantıdan sonra Ankara'ya döneceğini söyledi ve Murat Çelebioğlu'na 'Whatsapp grubunu kurmayı unutma' deyip ayrıldı.
'ERKENE ÇEKİLDİ HAREKETE GEÇİN'
15 Temmuz günü Akademiler Komutanı Emir Subayı Binbaşı Fatih Irmak ile sosyal tesislerde buluştuk. Saat 17.00 sıralarında Tugay Komutanı Tuğgeneral Özkan Aydoğdu'nun yanına gittik. Ankara'dan harekât gününün cuma gece 03.00 olacağı haberi geldi. Saat 20.00 sıralarında telefonla Ankara'dan Albay Düzenli beni aradı ve harekâtın erkene çekildiğini haber verdi. Birkaç dakika sonra da Murat Çelebioğlu'nu aradı 'Harekatâ başlayın' dedi.
Köprüde başlangıçta herhangi bir sorun yokken TV'den Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın açıklamalarından sonra halkın sokağa çıkması üzerine sıkıntılar olmaya başladı. Sabiha Gökçen'e giden ekip ulaşamadı. Bunun üzerine Whatsapp grubunda Muzaffer Düzenli mukavemet edilirse ateş açılmasını söyledi.
"KOCAELİ'NDE YAKALANDIM"
Darbe girişimi başarısız olunca Tugay Komutanı Özkan Aydoğdu bana ve Murat Çelebioğlu'na asıl görev yerimiz 2. Zırhlı Tugay olmadığı için tugayı terk etmemizi, kendilerinin de teslim olacağını söyledi. Kocaeli'nde yakalandım. Pişmanım ve utanıyorum."
SON BİR UMUTLA DARBE DENEDİLER
İddianameye göre; örgüt dershanelerinin kapatılması, soruşturmaların başlatılması, TSK'daki yapılanmanın gün yüzüne çıkmasıyla korkuya kapılan örgüt, son bir hamle olarak darbe girişimini gerçekleştirdi. Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk davaların, TSK içerisindeki diğer görüşteki askeri bürokrasinin tasfiyesi için açıldığına dikkat çekilen iddianamede "Harp okullarındaki kadrolaşma örgütün anlayışına göre bu bir fetih hareketidir" denildi.
BİR SORUŞTURMA DAHA YÜRÜTÜLÜYOR
Öte yandan darbe girişiminde görev alan, Tuğgeneral, Tümgeneral, albay ve üst rütbelilerden 19'una yönelik yürütülen soruşturmanın devam ettiği öğrenildi.
SAVCILIK: KÜRESEL EMPERYALİST GÜÇLER DARBEYE DESTEK VERDİ
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi gecesi Sabiha Gökçen Havalimanı'nın ele geçirilmesi teşebbüsüne ilişkin hazırlanan iddianamede, örgütün mevcut gücü ve yapısına, küresel emperyalist güçlerin verdiği destek sayesinde ulaştığı belirtildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca hazırlanan 189 sayfalık iddianamenin girişinde, 15 Temmuz günü gece 22.00-23.00 saatleri arasında sosyal medyada, "TSK içerisindeki bir grubun darbe girişiminde bulunduğu, bu bağlamda İstanbul'da Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinin asker kişiler tarafından geçişe kapatıldığı, İstanbul ve Ankara'da savaş uçaklarının alçaktan uçuş yapmaya başladıkları, Ankara'da bulunan Genelkurmay Başkanlığı Karargah binası çevresinde silah sesleri duyulduğu, İstanbul Atatürk Havalimanı'nın tanklarla gelen askerler tarafından ele geçirildiği, bir grup asker kişinin zırhlı araçlarla Sabiha Gökçen Havalimanı'na doğru ilerledikleri" yolunda birtakım haberlerin yayıldığının görüldüğü belirtilerek, cumhuriyet başsavcılığınca soruşturma başlatıldığı kaydedildi.
Savcılıktan emniyete gece saat 01.30'da "tespit" yazısı
Darbe girişimi gecesi İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne faks yoluyla saat 01.30'da yazı yazılarak darbe girişimine katılan tüm asker şahısların yakalanarak gözaltına alınmaları ve başsavcılıkta hazır edilmelerinin istendiği aktarılan iddianamede, 15 Temmuz'daki kalkışma esnasında yurt genelinde meydana gelen olaylara değinildi.
"FETÖ/PDY suç örgütü mensupları tarafından planlandığı ve uygulamaya sokulduğu anlaşılan darbe girişimi, Türk halkının demokrasinin yanında saf tutması, örgüt mensubu olmayan gerçek kamu görevlilerinin olağanüstü gayreti, TSK içerisinde yer alan yurtsever unsurların karşı duruşu sonucunda 16 Temmuz 2016 tarihinde başarısızlıkla sonuçlanmıştır." ifadesi yer alan iddianamede, darbe kalkışmasının yasa dışı silahlı FETÖ/PDY tarafından planlandığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisine sızan örgüt yöneticileri ile örgüt üyeleri tarafından hayata geçirildiği, örgüt üyesi olup olmadıkları bilinmeyen bir kısım asker şahısların da kalkışmaya bilerek ve isteyerek iştirak ettiklerinin düşünüldüğü vurgulandı.
"Devletin 'etkin mücadele' kararından sonra FETÖ'nün son hamlesi: Darbe"
İddianamede, FETÖ'nün darbe girişiminde bulunmasının amacı, şu şekilde anlatıldı:
"Talimatlar yoluyla kolektif bir şekilde mobilize olan, kamu erkinin kritik bürokratik alanları başta olmak üzere, kamusal alanı ele geçirme refleksi ile hareket eden, mülkiye, adliye, emniyet, eğitim ve ordu içerisinde kendi özel hiyerarşisi ile illegal şekilde kadrolaşan, devletin tüm kurumlarına yerleştirdiği örgüt üyeleri ile devlet teşkilatını kendisine hizmet eder hale getiren ve adeta devlet içinde ayrı bir devlet yapısı oluşturan örgüt, devletin etkin mücadele kararı almasından sonra tasfiye sürecine girmiş, ekonomik-siyasi yönden hızla zayıflamış, 15 Temmuz 2016 tarihinde başta İstanbul ve Ankara olmak üzere ülkenin muhtelif yerlerinde, TSK bünyesinde yuvalanan üyeleri ve yöneticileri aracılığıyla son bir hamle yaparak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmiştir."
Silahlı terör örgütü kavramı, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün genel tanımı, örgütün ortaya çıkışını kolaylaştıran koşullar, örgütün kuruluşu, gelişimi ve yapısı üzerine değerlendirmeler yapılan iddianamede, bir dönem Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) arasında, "soğuk savaş" tanımlaması yapılan küresel mücadele ve Türkiye'nin bu mücadelede NATO'ya üye olarak ABD öncülüğündeki batı bloğunda yer aldığı bilgileri verildi.
"Fetullah Gülen'in yıldızının parladığı proje: Ilımlı İslam"
"Fetullah Gülen'in küresel sermayeyle ilk teması komünizmle mücadele derneklerinin kuruluşu ile başlamıştır. İlk şube 1954'te İzmir'de açılan bu derneğin ikinci şubesi 1963 yılında Fetullah Gülen'in memleketi Erzurum'da açılmış ve Gülen bu yıllarda dernek şubesinin kurucuları arasında yer almıştır." denilen iddianamede, bu tarihten itibaren her daim küresel güçlerin vazgeçilmez aparatı olan sözde suç örgütü liderinin, dernek kurucuları arasında yer almasını övünerek açıkladığı kaydedildi.
Sovyetler Birliği'nin İslam coğrafyasında anti emperyalist, batı karşıtı bağımsız milliyetçi grupları destekleyerek etkin olmak istediği, onun karşısındaki ABD ve müttefiklerinin de İslamcı grupları destekleyerek bir Yeşil Kuşak Projesi oluşturduğu bilgisi verilen iddianamede, şu ifadeler yer buldu:
"Projenin amacı Sovyetler'in ilerleyişini durdurmak ve petrol zengini körfez ülkelerinde ve bölge üzerinde etkisini engellemek, komünizme karşı İslam'ı kalkan olarak kullanmaktır. Soğuk savaş döneminin sona ermesinden sonra İslam ülkelerinde, radikal İslami hareketlerle ilişkili istikrarsızlık ve bunun getireceği siyasi sonuçların, Amerikan ve batı karşıtlığı hareketlerine, güvenlik zafiyetlerine ve olası menfaat kayıplarına sebep olmasının önüne geçmek için ABD düşünce kuruluşlarında Yeşil Kuşak Projesi revize edilmiş ve onun yerine ılımlı İslam'ın desteklenmesi fikri geliştirilmiştir. Bu modelin ortaya atıldığı günler, FETÖ/PDY sözde lideri Fetullah Gülen'in emperyalist güçler nezdinde yıldızının parladığı günler olmuştur."
Eski CIA şefi Fuller'in Gülen'e desteği
Eski CIA Yakın ve Güney Asya Bölgesi İstihbarat Şefi Graham Fuller'in, "Siyasi İslamın Geleceği" isimli kitabında, "dinler arası diyaloğun Türkiye'deki en güçlü aktivistlerinden, liberal ve reformist İslamcı olduğunu yazdığı Fetullah Gülen'in ve Nurculuğun desteklenmesini" savunduğu belirtilen iddianamede, Fuller'in 2008 yılında Türkçe'ye çevrilen "Yeni Türkiye Cumhuriyeti" adlı kitabında da Gülen ve yapılanması hakkında övgü dolu ifadelere yer verdiğine dikkat çekildi.
Fuller'in "Türkiye ve Arap Baharı" isimli kitabında da Gülen kuruluşlarını bol bol methettiği ve bu durumun bile Fetullah Terör Örgütü'nün kimlere hizmet ettiği hakkında önemli bir delil olduğu anlatılan iddianamede, Rand Düşünce Kuruluşu'nun raporunda Almanya merkezli Kaplancılar'ın tehlikeli kökten dinci bir akım olarak tanıtılırken, Fetullah Gülen'in ılımlı İslam'ın en önemli liderlerinden biri olarak tanıtıldığı kaydedildi.
"Sonuç itibari ile FETÖ/PDY silahlı suç örgütü, mevcut gücüne ve yapılanmasına örgüt liderinin ve üyelerinin kişisel gayretlerinden ziyade, küresel emperyalist güçlerin vermiş olduğu destek sayesinde ulaşmıştır." ifadesi kullanılan iddianamede, FETÖ/PDY ile ilgili, "Demokratik hukuk devletinin özelliklerini ortadan kaldırmak amacıyla kurulmuş en geniş ve en büyük katılımlı silahlı terör örgütlenmesidir. Amaçlarını gerçekleştirmek için diğer silahlı terör örgütlerini kullanabilen, kiralayan, devletin silahlı unsurlarını emelleri için kullanabilen, devlet kademelerindeki silahlı güçler aracılığıyla operasyonel sonuçlar elde edebilen bir örgütlenmedir." tanımlaması yapıldı.
SAVCILIK: ÖRGÜTTEN OLMAYAN BYLOCK'A GİREMEZ
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan ilk darbe iddianamesinde, Gülen örgütünün gizli haberleşme programı Bylock’a ilişkin tespitler yer aldı. Savcılık, "Örgüt içerisinde faaliyet göstermeyen bir kişinin programa ulaşması mümkün değildir" tespitinde bulundu.
İddianamede örgüt üyelerinin kendi aralarında haberleşmek için kullandığı ByLock programının Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından ortaya çıkarıldığını ifade eden savcılık, bu programın, örgütün lideri Fetullah Gülen’in "Tüm üyeler ByLock programı üzerinden görüşmeler yapsın, normal telefonla görüşme yapanlar hizmete ihanet etmiş olur" talimatı üzerine kullanıldığını belirtti.
Bylock’taki yazışmaların otomatik olarak silindiğini belirten savcılık, bu programın flash bellek ile kurulum dosyasının telefona kopyalaması ile kullanılabildiği vurgulandı.
Giriş şifresi oluşturulduktan sonra Türkiye dışında başka bir ülkenin server'ı üzerinden bağlantı sağlanabildiğinin vurgulandığı iddianamede "Örgüt üyesi bir kişinin programı flash bellek ya da bluetooth yoluyla vermesiyle programa erişim mümkün olabilmektedir. Dolayısıyla örgüt içerisinde faaliyet göstermeyen bir kişinin programa ulaşması mümkün değildir" denildi.
"1 Dolar kişilerin statülerini belirliyor"
İddianamede darbe girişimi sonrası yapılan operasyonlarda ele geçirilen 1 dolarlık banknotlara da değinildi.
Örgütün kendine has bir iletişim dili olduğu ve örgüt dışındaki bir kişinin bu dili anlamayacağını belirten savcılık, "Örgütün böyle bir yola başvurması, gizlilik ve sembolizme verdiği önemi göstermektedir. Bu yüzden örgüt mensuplarına 1 Dolar verilmesinin örgütsel özel bir anlamı olduğu, 1 Dolar'ın örgüt içerisinde belirli bir etkinliğe ulaşan örgüt mensuplarına verildiği, FETÖ/PDY terör örgütünün kişilerin konumlarını belirlemek için bu bankomatlarla özel bir görevlendirme yaptığı, bu paraların kişilerin yapılanma içindeki statülerini belirtmek amacıyla kullanılan materyallerden olduğu değerlendirilmiştir" tespitinde bulundu.
"Sadece Gülen’in bildiği hayalet yapı"
İddianamede örgüt içinde sadece Gülen’in bildiği bir 'hayalet yapı' olduğu belirtildi. Bu yapılanmadan örgüt üyelerinin dahi haberinin olmadığını ifade eden savcılık, “Sadece örgüt lideri Fetullah Gülen’in bildiği ve atamasını yaptığı, hayalet bir yapı bulunmaktadır. Hayalet yapının görevi örgüt içerisinde oto kontrol sistemi ile yapıyı denetlemek ve bizzat Fetullah Gülen’e rapor vermektir. Bu hayalet yapı aynı zamanda mutlak itaat ile yukarıdan gelecek olan emir ve talimatları hiç sorgulamadan eksiksiz ve tam olarak yerine getirmektedir. Hayalet yapı, hizmet içerisinde yer alan bölge, il, ilçe ve semt imamlarının samimiyetini ve hizmete olan inançlarını sarsacak talimatların geri tepmesini engellemek amacıyla kurulmuştur. Bu yapı içerisinde talimatlar kişiye özel olarak verilmektedir ve kimsenin haberi olmadan talimat yerine getirilmektedir. Bu hayalet oluşum aynı zamanda örgüt içerisinde çatlak seslerin ve örgütün düzenini bozacak kişilerin tespiti ve bu kişilerin örgütten kısa sürede gönderilmesi görevini de üstlenmektedir" tespitine yer verdi.
"Örgütün stratejisi: Toplumda değil devlette yapılanma"
İddianamede Gülen örgütünün yapısı ve stratejisi hakkında bilgilere yer verildi. Örgütün, uzun yıllara dayanan örgütlenmesinin stratejisinin özünün ‘devleti içeriden ele geçirecek kadroların yerleştirilmesi’ olduğu belirtildi. Gülen örgütünün diğer dini yapılanmalardan yani cemaatlerden farklı olduğunu belirten savcılık, örgütün sokak, camii ve mahallelerde örgütlenme yoluna gitmediği anlatıldı.
İddianamede örgütün ‘devlet kurumlarında örgütlenecek elit kadrolara önem verdiği’ vurgulanarak, “Örgüt toplumun alt katmanlarından örgütlenmeyi hiç bir zaman ön planda tutmamıştır. Bütün dikkatini devletin hücrelerine kadar örgütlenecek olan kadroların eğitilmesine / yetiştirilmesine vermiştir. Bu çalışmanın da oldukça başarılı olduğu görülmektedir" denildi.
Örgütün bağımsız adaylarının seçilememesi
Toplum içinde yapılanmaya önem verilmediğine, önemli olanın devlet kadrolarında yapılanmanın olduğunu dikkat çeken savcılık, 7 Haziran 2015 yılında yapılan genel seçimleri örnek gösterdi. Gülen örgütüne mensup bazı isimlerin bu seçimde bağımsız aday olduğunu belirten savcılık, “Cemaatin seçimlerde istenilen düzeyde başarılı olmamasının temel nedeni, geçmişten beri izlemiş olduğu örgütlenme stratejisiyle ilişkilidir" değerlendirmesinde bulundu.
BYCLOK VE 1 DOLARLARIN GİZEMİ
Darbe girişimine ilişkin 62 asker hakkında hazırlanan ilk iddianamede, örgütün şifreli haberleşme programı Bylock'u neden kullandığı ve girişime katılan şahıslardan ele geçirilen 1 Dolarların gizemi anlatılarak, "Birkaç başarısız denemeden sonra tasfiye edileceği kaygısına kapılan suç örgütünün son bir atakta bulunarak 15 Temmuz 2016 tarihli darbe kalkışmasını hayata geçirdiği görülmektedir" denildi.
15 Temmuz darbe girişiminde Sabiha Gökçen Havalimanında yaşanan olaylara ilişkin 62 asker hakkında hazırlanan iddianamede, FETÖ/PDY 'Cebir, şiddet ve diğer hukuk dışı yöntemleri kullanarak devlet otoritesini baskı altına almayı, zaafa uğratmayı, yönlendirmeyi, alternatif bir otorite olarak ortaya çıkmayı, devlet otoritesini ele geçirmeyi hedefleyen silahlı bir terör örgütü' olarak tanımlandı.
İddianamede, FETÖ'nün hedeflerine ulaşabilmek için hayatın olağan akışı içerisinde beraber hareket etmeleri mümkün olmayan kamu çalışanları, devlet memurları, üst düzey çalışan veya emekli olmuş kamu görevlileri, bürokratlar, gazeteci, yazar ve akademisyenler, sivil toplum kuruluşları mensuplarını aynı amaç etrafında faaliyet gösterecek şekilde bünyesinde barındırdığı belirtilerek, süreklilik arz eden gizli ve hiyerarşik bir yapılanma içerisine girdiği anlatıldı.
"Devlet kurumlarını birbirine düşman ettiler"
Örgütün cebir ve şiddeti 15 Temmuz 2016 tarihine kadar genellikle, yargı, emniyet, ordu, basın-yayın, sivil örgütler gibi devlet kurumları içine yerleştirdiği veya sivil kanatta çalışan imam ve üyeleri aracılığı ile dolaylı şekilde kullandığı kaydedilen iddianamede, devlet kurumlarını birbirine düşman hale getirdiği ve örgüt üyesi olan-olmayan şeklinde ayrıma gittiği ifade edildi.
"TSK yapılanmaları gün yüzüne çıkınca paniğe kapılıp son ataklarını yaptılar"
Örgütün önemli finans yapı taşlarından birisi olan dershanelerin kapatılması kararının alınması, örgüte yönelik soruşturmaların başlatılması ve örgütün özellikle TSK içerisindeki yapılanmasının gün yüzüne çıkması üzerine örgüt lideri ve mensuplarının paniğe kapıldığı anlatılan iddianamede, "Birkaç başarısız denemeden sonra tasfiye edileceği kaygısına kapılan suç örgütünün son bir atakta bulunarak 15 Temmuz 2016 tarihli darbe kalkışmasını hayata geçirdiği görülmektedir" denildi.
"Tüm sınav sorularını çaldılar"
İddianamede, FETÖ'nün ÖSS, YDS, DGS, ALES, YÖS, ÜDS, KPDS, TUS, KPSS, askeri okullara giriş sınavı, polislik sınavı, hakim adaylığı sınavı başta olmak üzere birçok sınav sorularını hukuka aykırı yollarla ele geçirdiği belirtilerek, "Kendi mensuplarının eğitim kurumlarına veya kamu kurumlarına yerleştirilmesini sağlayan suç örgütü, ürettiği sahte belge ve delillerle örgüt mensubu olmayan kişiler hakkında adli ve idari soruşturmalar açılmasını sağlamış, bu kişilerin haksız şekilde devlet kadrolarından tasfiye edilerek yerlerine kendi örgüt elemanlarının yerleştirilmesini sağlamıştır" ifadelerine yer verildi
Gülen: "Bylock kullanmayan hizmete ihanet etmiş olur"
Darbe girişiminin ardından örgüt mensuplarının kullandığı 'ByLock' isimli kriptolu haberleşme programına da genişçe yer verilen iddianamede, örgüt üyelerinin neden bu programı kullandıkları anlatıldı.
Bylock isimli kriptolu programın, Gülen'in "Tüm üyeler Bylock programı üzerinden görüşmeler yapsın normal telefonla görüşme yapanlar hizmete ihanet etmiş olur" talimatı üzerine örgüt mensupları tarafından kullanılmaya başlandığı anlatılan iddianamede, "Örgüt içi haberleşme ve talimat alıp verme eylemi söz konusu program üzerinden gerçekleştirilmiştir. Bylock üzerinden gönderilen mesajlar alıcı tarafından silinmemiş ise sistem tarafından otomatik olarak silinmekte yine gönderici mesajı gönderdikten sonra silerse, alıcı mesajı okuduktan sonra sistem yine mesajı otomatik olarak silebilmektedir" denildi.
"Örgüt üyesi olmayanın Bylock kullanabilmesi mümkün değil"
İddianamede, örgüt tarafından geliştirilip kullanılan Bylock'un, flash bellek ile kurulum dosyasını telefona kopyalama ile başlayan kriptolu bir mesajlaşma programı olduğu belirtilerek, "Giriş şifresi oluşturulduktan sonra Türkiye dışında başka bir ülkenin server'ı üzerinden bağlantı sağlanabilmektedir. Ayrıca örgüt üyesi bir kişinin programı flash bellek ya da bluetooth yoluyla vermesiyle programa erişim mümkün olabilmektedir. Dolaysıyla örgüt içerisinde faaliyet göstermeyen bir kişinin programa ulaşması mümkün değildir" ifadelerine yer verildi.
"1 Doların gizemi"
İddianamede, 15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ silahlı terör örgütü tarafından gerçekleştirilen darbe girişimi sonrasında bir çok soruşturma başlatıldığı, bu soruşturmalar kapsamında düzenlenen operasyonlarda birçok şüphelinin üzerinde 1 USD kupür değerli banknotlar ele geçirildiği hatırlatıldı.
"Özel bir iletişim dili geliştirdiler"
"FETÖ'nün öğretisi, yalnız vakıf olanlara öğretilen, vakıf olmayanlarca anlaşılmayan birçok bilgi ve kavramla donatılmış bir öğretidir" denilen iddianamede, örgütün özel bir iletişim dili geliştirdiği, herkesin anlamayacağı bu özel iletişim dilinin, belli aşamalardan geçmiş örgüt mensuplarına öğretildiği kaydedildi.
Örgütün geliştirdiği özel iletişim dilinin sonucu olarak, kelimelerin bir herkesin anladığı anlamı, bir de yalnızca örgüt mensuplarınca anlaşılan özel bir anlamı bulunduğu belirtilen iddianamede, "Örgütün böyle bir yola başvurması, gizlilik ve sembolizme verdiği önemi göstermektedir. Fetullah Gülen'in '(...) avam halka meseleleri intikal için bir takım sembollere ihtiyaç vardır' dediği gibi, bu semboller örgütün diline, amblem ve logolarına, kurum ve basılı eserlerinin isimlendirilişine, kamu gücünü kullanarak yaptığı bazı yasa dışı operasyon tarihlerinin seçimine yansımıştır" denildi.
"1 dolarlarla özel görevlendirmeler yapıldı"
İddianamede, bu yüzden örgüt mensuplarına 1 ABD Doları verilmesinin örgütsel özel bir anlamı olduğu, 1 ABD Dolarının örgüt içerisinde belirli bir etkinliğe ulaşan örgüt mensuplarına verildiği anlatılarak, "FETÖ/PDY terör örgütünün kişilerin konumlarını belirlemek için bu bankomatlarla özel bir görevlendirme yaptığı, bu paraların kişilerin yapılanma içindeki statülerini belirtmek amacıyla kullanılan materyallerden olduğu değerlendirilmiştir" ifadelerine yer verildi.
Eğitim sistemine paralel 'dershane eğitimi' oluşturuldu
İddianamede, dershaneler hususu için de bir başlık açılarak, FETÖ tarafından Türkiye'de eğitim sistemine paralel bir de "dershane eğitimi" oluşturulduğu vurgulanarak "Dershaneler, cemaat yönünden önemli ekonomik kaynak sağlayan yerler olmasından başka kişilerin hizmete kazandırıldığı yerler de olmuştur. Hizmet hareketine elindeki dershaneler sonsuz ve sınırsız imkanlar sunmuştur. Hareket insan kaynağını dershanelerinde yetiştirdiği gençlerden devşirmiştir. Kamu kurum ve kuruluşlarına sızma bu dershanelerde yetişen ya da ışık evlerinde kalan öğrencilerle gerçekleştirilmektedir" denildi.
O gece yaşananlar saat saat iddianamede
İddianamede, darbe girişimi gecesinin başladığı ve bittiği ana kadar yaşanan olaylar anlatıldı. Ankara ve İstanbul'da saat saat yapılan girişimin detayları şöyle anlatıldı.
"15 Temmuz 2016 günü gece 22.00 - 23.00 saatleri arasında sosyal medyada ' Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisindeki bir grubun darbe girişiminde bulunduğu, bu bağlamda İstanbul ilinde Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprülerinin asker kişiler tarafından geçişe kapatıldığı, İstanbul ve Ankara illerinde savaş uçaklarının alçaktan uçuş yapmaya başladıkları, Ankara ilinde bulunan Genelkurmay Başkanlığı Karargah binası çevresinde silah sesleri duyulduğu, İstanbul Atatürk Havalimanının tanklarla gelen askerler tarafından ele geçirildiği, bir grup asker kişinin zırhlı araçlarla Sabiha Gökçen Havalimanına doğru ilerledikleri' yolunda bir takım haberlerin yayıldığı görülmüş ve Cumhuriyet Başsavcılığımızca soruşturma başlatılmıştır."
Darbe girişimine katılan tüm askerlerin gözaltına alınması kararı
Aynı gece İstanbul İl Emniyet Müdürlüğüne yazı yazılarak darbe girişimine katılan tüm asker şahısların yakalanarak gözaltına alınmaları ve mevcutlu olarak Cumhuriyet Başsavcılığı'nda hazır edilmelerinin istenildiği vurgulanan iddianamede, soruşturma için yazılan bu yazının gece saat 01.30 sıralarında İl Emniyet Müdürlüğü'ne faks yolu ile iletildiği kaydedildi.
"Ankara'da saat 22.05'te savaş uçakları alçak uçuş yapmaya başladı"
15 Temmuz 2016 tarihindeki kalkışma esnasında yurt genelinde meydana gelen olaylara da kısaca yer verilerek aynı gece saat 22.05 sıralarında Ankara'da savaş uçaklarının alçak uçuş yapmaya başladığı, bazı helikopterlerin havalanıp bazı kamu binalarına saldırı gerçekleştirdiği, savaş uçakları ve helikopterlerden kamu binalarına ateş açıldığına değinildi.
"Saat 22.10'da asker-polis karşı karşıya geldi"
Ankara'daki saldırıların ardından İstanbul'daki hareketliliğin başladığı anların da yer aldığı iddianamede, "Bir grup askerin Boğaz Köprüsü'nü tek yönlü olarak trafiğe kapattığı, saat 22.10 sıralarında Türkiye genelinde birçok kamu binası önünde asker ve polisin karşı karşıya gelmeye başladığı, Ankara'da MİT binası ve Genelkurmay Başkanlığı karargahına helikopterden ateş açıldığı, saat 22.35 sıralarında Atatürk Havalimanı'na askerlerin tankla geldikleri ve kontrol kulesine girdikleri, saat 23.10 sıralarında Başbakan Binali Yıldırım'ın olayları 'kalkışma' olarak niteleyen açıklama yaptığı, Türk ordusu içerisindeki bir grubun darbe girişiminde bulunduğunu duyurduğu, Mecliste grubu bulunan tüm partilerin darbe girişimini kınadıkları" anlatıldı.
"Tüm gazetecilere 'kontrolün tam olarak ele alındığına' dair mail gönderildi"
İddianamede gece saat 23.25 sıralarında Facebook ve Twitter başta olmak üzere sosyal medyaya erişimin engellendiği ve erişim engelinin kısa bir süre sonra kaldırıldığı hatırlatılarak, "Saat 23.45 sıralarında darbe girişimi yapan grubun TSK'nın akredite gazetecilerle iletişim için kullandığı e - posta hesabından 'kontrolün tam olarak ele alındığına' dair mesaj gönderdiği, saat 23.50 sıralarında TRT merkezi başta olmak üzere Ankara'nın dört bir yanından güçlü patlama sesleri geldiği, darbe girişimine tepki gösteren vatandaşların sokaklara dökülmeye başladığı, 16 Temmuz 2016 günü saat 00.15 sıralarında darbe girişiminde bulunan asker kişilerin TRT binasını basarak bir spikere açıklama okuttukları" belirtildi.
Cumhurbaşkanı televizyonda açıklama yaptı
TRT spikerine okutulan 'Yurtta Sulh Konseyi'nin metnine yer verilen iddianamede, Milli Savunma Bakanı'nın bildiriyi 'korsan bildiri' olarak nitelendiren bir açıklama yaptığı ve saat 00.37 sıralarında Cumhurbaşkanı'nın FaceTime üzerinden CNN Türk kanalına demeç verdiği, darbe girişimini 'silahlı güçler içerisindeki küçük bir azınlığın kalkışması' olarak nitelendirdiği, vatandaşlardan hükümete destek için sokağa çıkmalarını istediği hatırlatıldı.
SAAT SAAT GELİŞMELER
İddianamede, olay gecesi yaşananlar sırasıyla şöyle anlatıldı:
"Saat 01.10 sıralarında Skorsky tipi askeri helikopter TÜRKSAT uydu istasyonunu vurdu, saat 01.21 sıralarında İçişleri Bakanı Efkan Ala, Genelkurmay Başkanlığı, TSK ve polisin ülkedeki darbe girişimine müdahale ettiğini açıkladı ve darbe planlayıcılarını "çete" olarak tanımladı.
Saat 01.40 sıralarında bazı asker kişiler Boğaziçi Köprüsü'nü geçmeye çalışan protestocuların üzerine ateş açtı, camilerden sela okundu ve halka darbe girişimine karşı sokaklara çıkma çağrısı yapıldı.
Saat 02.21 sıralarında Ankara Emniyet Müdürlüğü'nü de vuran ve en az 17 polisin şehit olmasına neden olan askeri helikopter Gölbaşı'nda düşürüldü.
Saat 02.25 sıralarında Taksim Meydanı'nda mevzilenen bir grup asker, giderek sayıları artan protestocuları dağıtmak için havaya ateş açtı.
Saat 02.50 sıralarında F-16'lar ve askeri helikopterler TBMM binasını vurmaya başladı, Meclisin giriş kapıları yakınlarına sabaha kadar toplam 4 bomba atıldı, milletvekilleri ve basın mensupları sığınağa geçti.
Saat 03.23 sıralarında Hürriyet Gazetesi otoparkına inen bir grup havaya ateş açmak ve güvenlik görevlilerini yere yatırmak suretiyle binaya girdi.
Saat 04.07 sıralarında Cumhurbaşkanı, Atatürk Havalimanı'nda kendisini karşılayan kalabalığa bir konuşma yaptı ve 'Bu bir ayaklanma, ihanet, vatana ihanet hareketidir. Bunun bedelini çok ağır ödeyecekler' ifadelerini kullandı.
Saat 05.02 sıralarında Cumhurbaşkanlığı 'Tehlike henüz geçmiş değil. Millet sokaklarda olduğu ve vatanına sahip çıktığı müddetçe darbeci hainler bu aziz millete diz çöktürmeyecek' şeklinde açıklama yaptı.
Saat 05.10 sıralarında Doğan Medya Center'ı basan askerler polis tarafından gözaltına alındı, hurriyet.com.tr, CNN Türk, Kanal D ve DHA çalışanları binaya dönmeye başladı.
Saat 06.26 sıralarında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi çevresinden dumanlar yükseldi.
Saat 06.42 sıralarında Boğaz Köprüsü'ndeki askerler teslim oldu.
Saat 07.52 sıralarında Genelkurmay karargahından çıkan bir tanktan, barikat olarak bekleyen kamyonlara ateş açıldı, saat 08.04 sıralarında Harbiye Ordu Evi ve TRT Radyo binası polis tarafından kontrol altına alındı.
Saat 08.11 sıralarında İstanbul'da uçak, metro ve vapur seferleri yeniden yapılmaya başlandı. Saat 08.16 sıralarında gece boyunca tanklarla kapatılan Boğaziçi Köprüsü askerlerin teslim olmasının ardından kısmen trafiğe açıldı.
Saat 08.43 sıralarında Boğaziçi Köprüsü, terk edilen tankların çekilmesi için çift yönlü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ise Avrupa yakası istikametine trafiğe kapatıldı.
Saat 08.55 sıralarında rehin alınan Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga kurtarıldı.
Saat 09.33 sıralarında Kuleli Askeri Lisesi'nde 80 öğrenci gözaltına alındı. Saat 09.45 sıralarında Genelkurmay Karargahı'ndaki 200'e yakın silahsız er-erbaş teslim oldu.
Saat 09.56 sıralarında Fatih Sultan Mehmet Köprüsü trafiğe açıldı, saat 10.07 sıralarında Genelkurmay Başkanlığı'ndan çıkan 700'e yakın silahsız er ve erbaş polise teslim oldu. Saat 11.01 sıralarında Genelkurmay Başkanı Vekili Orgeneral Ümit Dündar, "Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, bakanlarımız ve TBMM, TSK ile tam bir dayanışma içinde demokrasinin ve hukukun yanında yer alarak bu darbe girişimini önlemiştir" diye açıklama yaptı.
Saat 12.10 sıralarında İstanbul'u da kapsayan Marmara Bölgesi üzerindeki hava sahasını görerek uçuş yapan tüm sivil hava araçları uçuşa kapatıldı.
15/07/2016 - 16/07/2016 tarihlerinde diğer bazı illerde de benzer askeri hareketlilikler yaşandığı anlaşılmıştır."
Paralel yapı-28 Kasım (2016) 'İstanbul Darbe Yapılanması/Sabiha Gökçen Havalimanı Baskını 62 sanık' davası
Paralel yapı-23 Ekim (2016) 'İstanbul darbeye destek veren polisler 29 sanık' davası
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi' ve soruşturmaları
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'İstanbul darbeye destek' soruşturmaları
Paralel yapı-ABD bağlantıları
İŞTE DARBE GECESİ DAKİKA DAKİKA CANLI YAYINIMIZ
(04 Aralık 2016, 09:36)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: