FETÖ soruşturması kapsamında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 3'ü tutuklu 5 polis hakkındaki ilk iddianamede, örgütün haberleşme, istihbarat ağı ve mali yapısına ilişkin çarpıcı bilgilere yer verildi.
16.10.2016 07:16 Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi soruşturması kapsamında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ilk iddianamede, örgütün haberleşme, istihbarat ağı ve mali yapısına ilişkin çarpıcı bilgilere yer verildi.
14 Ekim'deki gelişmeye göre, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca 3'ü tutuklu 5 polis hakkında hazırlanan ilk iddianame, 4. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
Sanıklar hakkında, "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan ceza artırımına gidilerek 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istenen iddianamede, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün kuruluşu, haberleşme sistemi, istihbarat ağı ve arşivi ile mali yapılanması anlatıldı.
DİNİ MOTİFLERİN İSTİSMAR EDİLMESİ
Terör örgütünün elebaşı Fetullah Gülen'in 1970'li yıllardan itibaren İzmir Kestanepazarı Kur'an kursunda görev yaptığı dönemde çevresinde bulunan arkadaşları ile dini motifleri istismar ederek, çekirdek kadrosunu oluşturup
müstakil hareket etmeye başladığı belirtilen iddianamede, Gülen'in
faaliyetlerini 13-18 yaş grubundaki öğrenci ve genç kesim üzerinde
yoğunlaştırarak teyp/video kasetlerine çekilen vaaz ve konuşmaları ile sohbet
toplantıları vasıtasıyla özellikle yaz kamplarında görüşlerini ulaştırdığı
sempatizan grupla kendi adı ile anılan terör örgütünü kurduğu bildirildi.
Örgütün 1990'lı yılların başından itibaren yurt dışına da açılmaya başlayan yapı
olduğu aktarılan iddianamede, zaman içerisinde hayatın doğal akışına aykırı
şekilde dünya genelinde 160 ülkede faaliyet gösterir hale geldiği belirtildi.
DİNİ DUYGULAR SUİSTİMAL EDİLEREK HİMMET TOPLANDI
FETÖ'nün kuruluş yıllarından itibaren toplumun dini duygularını suistimal ederek
"himmet" adı altında para topladığı ifade edilen iddianamede, şöyle denildi:
"Bu finans ile yurt içi ve yurt dışında faaliyete geçirdiği eğitim müesseseleri
üzerinden amaçları doğrultusunda yetiştirdiği öğrencileri, örgütsel menfaat ve
ideolojisi çerçevesinde kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tüm anayasal
kurumlarını ele geçirmek, uluslararası düzeyde büyük ve etkili siyasi ve
ekonomik güç haline gelmek amacında olduğu, geçmişte örgüt içinde faaliyet
göstermiş kişilerin beyanlarından anlaşılmaktadır. Türkiye'de mevcut anayasal
düzeni değiştirerek devlet kurmak amacında olan, tebliğ ve cemaat temelinde yurt
içi ve yurt dışında dershane, okul, üniversite, yurt, hazırlık yurtları, sivil
toplum kuruluşları ve kurduğu şirketler aracılığı ile eğitimli bir kadro,
ekonomik bir güç oluşturarak yönetimde teşkilatlanmayı devlet idaresini ele
geçirmeyi hedefleyen Gülen, yurt dışında da aynı amaçla faaliyetlerini
sürdürmüştür."
İddianamede, FETÖ'nün, Türkiye Cumhuriyeti Devletine, mevcut anayasal düzene ve
hükümete darbe teşebbüsünde bulunduğu hatırlatılarak, terör örgütünün belirli
bir plan dahilinde devletin kadrolarının tüm kılcal damarlarına sızmayı amaç
edindiği, bu amaç doğrultusunda devletin her kademesine yerleştirdiği örgüt
elemanları vasıtasıyla devletin tüm olanaklarını örgütü güçlendirmek ve devlet
içinde kök salmak amacı ile kullandığı aktarıldı.
ÖRGÜTÜN HABERLEŞME SİSTEMLERİ
İddianamede, 160 ülkede faaliyet gösteren ve binlerce mensubu olan terör örgütü
için haberleşme, talimatların alınıp verilmesi, gelişmelerin güvenli ve zaman
kaybetmeksizin aktarılması, faaliyetlerin sağlıklı şekilde yürütülmesinin hayati
öneme sahip olduğuna vurgu yapıldı.
Faaliyet alanlarının çeşitliliğine paralel olarak örgütün haberleşme
yöntemlerinin de çeşitlilik gösterdiğine işaret edilen iddianamede şunlar
kaydedildi:
"FETÖ'nün en önemli haberleşme aracı GSM hatlarıdır. Bu hatlar genel olarak
başkası adına kayıtlı ya da örgüt kontrolündeki kurum/kuruluş adına kayıtlı olan
abone bilgilerinden gerçek kullanıcısına ulaşılamayan hatlardır. Yaklaşık 3 ayda
bir yeni bir GSM hattı temin edilmekte ve eski hatla birlikte telefon cihazı da
değiştirilmektedir. Örgüt mensupları kendi adlarına olmayan GSM hatları temin
edip bunları belirli aralıklarla cihazlarıyla birlikte değiştirmeleri dahi,
legal olduğunu iddia ettikleri faaliyetlerinin illegal olduğunu ve bunları
gizlemeye çalıştıklarını ortaya koymak açısından önemli bir veridir."
İnternet üzerinden haberleşmeye imkan tanıyan Skype, Tango, Wiber, Whatsapp ve
benzeri programların, şifreli ve düşük maliyetli olması nedeniyle oldukça terör
örgütünce sık tercih edilen haberleşme yöntemlerinden olduğu belirtilen
iddianamede, "Türkiye, Almanya, ABD yada başka bir ülkeye kayıtlı GSM hatlarının
kullanılması, örgütün üst düzey ağabeylerinin kullandığı yöntemlerdendir. Abone
bilgilerinden sadece hangi ülkeye ait olduğunun görülebilmesi nedeniyle zaman
zaman tercih edilebilmektedir. Kiralık hatlar vasıtasıyla kriptolu IP telefon
kullanılması, özellikle yurt dışındaki okullarla irtibatta kullanılan
yöntemlerdendir." ifadelerine yer verildi.
KOD İSİM KULLANILMASI
Örgüt mensuplarının tedbir olarak haberleşme araçlarını değiştirdikleri gibi
isim zikretmekten imtina ederek, "ağabey" yada "hocam" şeklinde genel ifadeler
kullanmaya özen gösterdiği, il ve ilçe imamının ise genel olarak kod isim
kullandığı kaydedilen iddianamede, şunlar ifade edildi:
"Örgütsel görüşmeler sırasında 'hizmet', 'şakirt', 'Fetullah Gülen', 'cemaat'
gibi kelimelerin telefonda zikredilmemesine özen gösterilmekte, buluşma yeri
söyleneceği zaman şifreli ifadeler kullanılmasına önem verilmektedir. Örgüt
toplantılarında verilen talimatlar ufak kağıtlara yazılmakta, hatta bunların
lüzumu dahilinde yok edilebilmesi için yenilebilir özellikte olması
sağlanmaktadır. Yapılan tespitler sonucunda, örgüte özel haberleşme programı
olan ByLock sisteminde örgütsel mensubiyeti olmayan kişilerin yer almasının
mümkün olmadığı belirlenmiştir."
CANLI KURYE KULLANIMI
Talimat almak ve faaliyetler hakkında bilgi vermek amacıyla doğrudan
Pensilvanya'ya gidilerek örgütün elebaşı Gülen ile yüz yüze görüşülerek,
talimatların bizzat alındığı belirtilen iddianamede, "Canlı kurye kullanılması,
en sağlıklı haberleşme yöntemlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Gülen'in
çok önemli hususların yüz yüze görüşülmesi yönünde talimatlarının olduğuna dair
bilgiler mevcuttur." ifadelerine yer verildi.
"Bilgi ve belgeleri kişi ve kurumlar aleyhinde kullanmaktadır"
Terör örgütünün, devlet yapılanması içerisinde en güçlü olduğu alanların başında
güçlü bir istihbarat ağına sahip olmasının geldiği bildirilen iddianamede, terör
örgütü FETÖ/PDY'nin istihbarat ağı ve arşivine ilişkin, şu ifadeler yer aldı:
"Kamu kurumlarında çalışan örgüt mensupları elde ettikleri bilgileri örgüte
aktarmakta ve toplanan bütün bilgiler yukarıda birleştirilerek büyük bir havuz
oluşturulmaktadır. Örgüt hedeflerine ulaşmak için bu havuzdaki bilgi ve
belgeleri amaca uygun hale getirerek hasım cephedeki kişi ve kurumlar aleyhinde
kullanmaktadır. Süreç önce olayın kendilerine yakın medyaya sızdırılması ve
kamuoyu oluşturulması ile başlamaktadır. FETÖ/PDY, mülkiye, MİT, TSK ve Emniyet
Genel Müdürlüğü bünyesinde örgütlenerek, 'güvenlik bürokrasisi' ve 'istihbarat'
alanında bir ağ oluşturma yoluna gitmiştir."
ÖRGÜTÜN MALİ YAPILANMASI
Fetullah Gülen'in 1960'lı yılların sonlarında İzmir merkez vaizi ve
Kestanepazarı Camisi imamı olarak görev yaptığı dönemde, küçük bir cami
cemaatine hitap eden bir din adamı profilini taşırken, zamanla sayıları
milyonlarla ifade edilen bir kitleye hitap eder hale geldiği kaydedilen
iddianamede, Gülen'in ilk yola çıkarken, 'Altın Nesil' oluşturma söylemleriyle
ihtiyaç sahibi öğrencilere eğitim ve burs imkanları sağlamayı amaçladığını iddia
ederek maliyesini de buna göre oluşturduğu, örgütün asıl amacını bilmeyen pek
çok kişi ve kesim tarafından desteklenerek, takdir gördüğü belirtildi.
"ÖĞRENCİLER İÇİN YARDIM" ADI ALTINDA KAYNAK TOPLANMIŞ
İddianamede, terör örgütünün mali yapılanması hakkında detaylı bilgiye yer
verilerek, örgüt mensuplarınca yapılan hizmetler için gerekli olan maddi
kaynakların "ihtiyaç sahibi öğrenciler için yardım" adı altında gelenekçi tarzla
fitre, zekat, bağış, hibe, himmet ve benzeri adlarla doğrudan para temini ya da
kurban derisi, gıda yardımı gibi ayni yardımlar yoluyla karşılandığı bildirildi.
"KAZANCIN MİKTARINI BELİRLEMEK MÜMKÜN GÖRÜNMEMEKTE"
Örgütün mali yapısının zaman içerisinde örgütlenmesine paralel olarak Türkiye
başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinden gelir ve gider kalemleri olan, son
derece geniş bir ağ haline geldiği ifade edilen iddianamede, şu bilgiler yer
aldı:
"Yapılanma zaman içerisinde profesyonelleşmiş, bünyesinde bankası, holdingleri,
basın yayın kuruluşları, eğitim kurumları, ticari işletmeleri, hastaneleri,
sivil toplum kuruluşları ve benzeri çok sayıda kurum ve kuruluşu olan, milyar
dolarla ifade edilen gelir-gider rakamlarına ulaşan dev bir organizasyon haline
gelmiştir. Denetimindeki eğitim kurumları ve diğer kurum ve kuruluşları
aracılığıyla topladığı yardımlar veya ticaret yoluyla elde ettiği kazancın
miktarını belirlemek mümkün görünmemektedir. Sistem, kurumsal bir yapıya
oturtulmaya çalışılsa da gelenekçi gelir toplama yöntemleri hala varlığını
ağırlıklı olarak devam ettirmekte ve gelir kalemleri içerisinde önemli bir yer
tutmaktadır.
15 TEMMUZ GECESİ
FETÖ'nün darbe girişimini gerçekleştirdiği 15 Temmuz'da ülke genelinde 241
vatandaşın şehit olduğu, binlerce vatandaşın yaralandığı, Cumhurbaşkanlığı
Külliyesi, TBMM binası, Emniyet Genel Müdürlüğüne ait binaların savaş uçakları
ile askeri helikopterler tarafından bombalandığı, halkın üzerine rastgele ateş
açıldığı ve ülkenin birçok farklı noktasında askeri hareketlilik yaşandığı
hatırlatıldı.
Darbe girişiminin başarısız olması neticesinde Fetullahçı Terör Örgütü
üyelerinin yurt dışına kaçıp saklanma ihtimallerinin bulunduğu, bu kapsamda Lice
İlçe Emniyet Amirliğinde görevli polis memurları olan ve Diyarbakır İl Emniyet
Müdürlüğünün 18 Temmuz'daki yazısı ile görevden uzaklaştırılan 5 şüpheli
hakkında "silahlı terör örgütüne üye olma" suçu kapsamında soruşturma
başlatıldığı vurgulandı.
BYLOCK UYGULAMASINI KULLANMIŞLAR
İddianamede, şüpheliler Ş.Ö, Y.A, M.B. ve M.D'nin FETÖ/PDY terör örgütü
üyelerinin kendi aralarında ByLock isimli kriptolu yazışma uygulamasını
kullandıklarının tespit edildiği aktarıldı.
"TELEFONLA GÖRÜŞME YAPANLAR HİZMETE İHANET ETMİŞ OLUR"
Bu kriptolu mesajlaşma uygulamasının kullanımı yönünde Gülen'den talimat geldiği
kaydedilen iddianamede, şöyle denildi:
"Gülen'den gelen talimatta, 'tüm üyeler ByLock programı üzerinden görüşmeler
yapsın, normal telefonla görüşme yapanlar hizmete ihanet etmiş olur' denildiği,
bu programın flash bellek ile kurulum dosyasının telefona kopyalanması ile
başlayan bir mesajlaşma programı olduğu, giriş şifresi oluşturulduktan sonra
sisteme Türkiye haricinden başka bir ülkenin server sistemi üzerinden bağlantı
sağlandığı, bu bağlantının genellikle ABD üzerinden gerçekleştirildiği
belirlendi.
ByLock'un veri tabanının Kanada'da olduğu, ByLock üzerinden gönderilen mesajlar
mesajı gönderdikten sonra alıcı tarafından silinmemiş ise 24 saat içerisinde
mesajın sistem tarafından otomatik olarak silindiği, programın başta İngilizce
olarak üretildiği ve örgütün kullanımına sunulduğu, daha sonra Türkçe yazılım
güncellemesi yapılarak FETÖ'nün hizmetine sunulduğu tespit edildi."
BANK ASYA'DA AÇILAN HESAPLAR
Şüphelilerin terör örgütü FETÖ/PDY ile irtibatlı oldukları hususunda Emniyet
Genel Müdürlüğünce yürütülen idari nitelikte bir soruşturmanın bulunduğu ve
şüphelilerden M.B, Y.A. ve M.Ü'nün 2014 ve 2015 yıllarında idare aleyhine tayin
ve atamalarla ilgili dava açtıkları aktarılan iddianamede, şüphelilerden M.D. ve
M.Ü'nün Bank Asya nezdinde açılmış kapalı statüde hesaplarının olduğu, şüpheli
M.B'nin ise Bank Asya nezdinde açılmış hesabının bulunduğu, şüpheliler M.D, M.Ü.
ve M.B'nin Bank Asya hesaplarında 15 Haziran 2016 ile 15 Temmuz 2016 tarihleri
arasında gerçekleştirilen herhangi bir bankacılık işleminin bulunmadığının
tespit edildiği kaydedildi.
İddianamede, tüm dosya evrak kapsamı ve delillerinin değerlendirilmesi
neticesinde açığa alınmaları, haklarında idari soruşturma başlatılması, terör
örgütünün gizli haberleşme programı olan ByLock kullanıcısı olmaları ve terör
örgütünün finans kurumu olan Bank Asya'da hesap açtırmış olmaları dikkate
alındığında şüphelilerin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olduklarının
anlaşıldığı ifade edildi.
İSTENİLEN CEZA
İddianamede, tutuklu sanıklardan M.B, Ş.Ö. ve Y.A, tutuksuz sanık M.Ü. ile
firari sanık M.D. hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan ceza
artırımına gidilerek 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
(16 Ekim 2016, 07:16)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: