Mehmet ve Ahmet Altan kardeşler tutuklandı. Suçlama: Taraf gazetesiyle FETÖ'nün amaçlarına hizmet etmek.
28.09.2016 21:35 Darbe girişimine ilişkin soruşturmada gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan ancak savcılığın itirazı üzerine tekrar gözaltına alınan Ahmet Altan yeniden çıkarıldığı mahkemede tutuklandı. FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin soruşturmada 22 Eylül'de Mehmet Altan tutuklanırken, ağabeyi Ahmet Altan serbest bırakılmıştı. İstanbul Terör ve Örgütlü Suçlar Savcılığı, Ahmet Altan'ın serbest bırakılmasına itiraz etmiş, aynı gün hakkında yeniden yakalama kararı çıkarılan Altan gözaltına alınmıştı. Altan, sevk edildiği 1'inci Sulh Ceza Hâkimliği'nce tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Foto: Ahmet Altan
AHMET ALTAN'IN TUTUKLANMA GEREKÇESİ
Yakalama kararı alan nöbetçi hakimlik, Altan'ın, "Silahlı terör örgütüne üye olmak ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" suçlarından tutuklanmasına karar verdi.
Hakimlik kararında, yüklenen suçların yasada öngörülen ceza miktarı, işlediği iddia edilen suçların önemli ve ciddi sayılan katalog suçlardan olması, tutuklama nedeninin kanun gereğince var sayılması, alınması muhtemel cezaya göre kaçma ihtimalinin olması, tutukluluk kararının ölçülü olması ve adli kontrol tedbiri uygulanmasının yetersiz kalacağı gerekçesiyle Altan'ın tutuklanmasına hükmedildiği bildirildi.
'ZAMAN AŞIMI UYGULANAMAZ'
Şüpheli Altan'ın Genel Yayın Yönetmeni olarak çıkan haberlerden sorumlu bulunduğu ifade edilen kararda, "yapılan yayıncılığın Basın Kanunu'nda belirtilen tarafsız ve objektif haber verme anlayışının dışında icra edildiğinden suçun niteliği gereği zaman aşımı sürelerinin uygulanamayacağı açıktır" denildi.
'ASKERİ DARBEYE ZEMİN HAZIRLADI'
Yakalama kararında da, Altan'ın genel yayın yönetmenliğini yaptığı Taraf gazetesinin FETÖ'nün amaçlarını gerçekleştirmek ve kamuoyu oluşturmak amacını taşıdığı belirtildi. Gazetenin, Balyoz, Ergenekon, Askeri Casusluk, Poyrazköy, Amirallere Suikast, Odatv, Karargâh Evleri gibi kumpas davalarında kamuoyu oluşturduğu ifade edildi. Gazetenin yayın politikasını belirleyen Ahmet Altan'ın, milli ordunun tasfiye edilerek FETÖ mensuplarının silahlı kuvvetleri kontrol altına almaları suçuna iştirak ettiği belirtiliyordu.
Yakalama kararında, FETÖ'nün yargı ayağının 7 Şubat 2012'de ve 17-25 Aralık sürecinde yapmış olduğu hükümeti devirme girişimlerinde de Taraf gazetesinin aktif rol aldığı, kamuoyu oluşturma çabası içinde olduğu kaydedildi. Kararda ayrıca, 15 Temmuz darbe teşebbüsünden önce Ahmet Altan'ın, kardeşi Mehmet Altan ve gazeteci Nazlı Ilıcak ile birlikte Can Erzincan TV'de askeri darbeye zemin hazırlayacak ve kamuoyu oluşturacak şekilde program yaptıkları da aktarıldı.
ÖNCE MEHMET ALTAN TUTUKLANMIŞTI
Soruşturma kapsamında 10 Eylül’de gözaltına alınan Ahmet Altan ve Mehmet Altan 21 Eylül’de adliyeye sevk edilmişti. İlerleyen saatlerde 22 Eylül sabaha karşı Mehmet Altan hakkında tutuklama kararı verilirken, Ahmet Altan ise serbest bırakılmıştı. Soruşturma savcısı Can Tuncay’ın Ahmet Altan’ın serbest bırakılmasına itiraz etti. Adli kontrol uygulanarak, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan gazeteci yazar Ahmet Altan, yeniden yakalama kararı çıkartılmasından kısa bir süre sonra gözaltına alındı.
5 Temmuz darbe girişimi öncesi 'subliminal mesaj' vererek darbeye iştirak ettikleri iddiasıyla Prof. Mehmet Altan tutuklanırken, kardeşi Ahmet Altan serbest bırakılmıştı. Cumhuriyet savcısı Ahmet Altan’ın serbest bırakılmasına itiraz etti. İtirazı görüşen 1. Sulh Ceza Hakimi Bekir Altun yakalama kararı verdi. Hakimlik kararında özetle şu gerekçelere yer verdi:
YAKALAMA KARARININ GEREKÇESİ
“Genel yayın yönetmeni olduğu dönemde kamuoyunda Balyoz Darbe planı olarak bilinen davaya ilişkin belgelerin Tarafa gazetesinde yayınlanması nedeniyle hakkında “devletin güvenliğine ilişkin gizli belge bulundurmak” suçundan kamu davası açıldığı ve yargılamanın halen devam ettiği, şüpheli hakkında silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan açılan bir kamu davasının bulunmadığı, bu sebeple İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği’nin serbest bırakılma gerekçesinin hukuka uyarlı olmadığı kanaatine varılmıştır.
Şüphelinin genel yayın yönetmeni olduğu Taraf gazetesinin FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün amaçlarını gerçekleştirmek, kamuoyu oluşturmak amacıyla yayın hayatına başladığı ve örgütün emir talimatları doğrultusunda haberlere yer verildiği, Balyoz Darbe planı haberlerinin de bu anlayış çerçevesinde manşete taşındığı, Balyoz, Ergenekon, Askeri Casusluk, Amirallere Suikast, Poyrazköy, odatv ve benzeri davaları haberleştirdiği , kamuoyu oluşturarak yayın hayatını sürdürdüğü, şüphelinin de yayın yönetmeni olarak gazetenin yayın politikasını belirlediği, süren yargılamalar sonucunda milli ordunun tasfiye edilerek FETÖ/PDY mensuplarının orduda yükselmelerine ve silahlı kuvvetleri kontrol altına almalarına ilişkin suçlara iştirak ettiği değerlendirilmiştir.
FETÖ/PDY’nin yargı ayağının 7 Şubat 2012’de ve 17/25 Aralık sürecinde yapmış olduğu hükümeti devirmeye teşebbüs suçunun işlenmesinde de Taraf gazetesinin aktif rol aldığı ve kamuoyu oluşturma çabası içerisinde olduğu, 22 Temmuz sürecinden sonra örgütün yayın organlarıyla Taraf gazetesinin birlikte hareket ederek haklarında soruşturma yürütülen şüphelilerle ilgili de algı yönetimine başvurduğu tespit edilmiştir.
Can Erzincan TV’de askeri darbeye zemin hazırlayacak ve kamuoyu oluşturacak program yaptıkları, 14 Temmuz 2016 tarihli programda da askeri darbeye teşebbüsünden haberdar oldukları kanaatine varılmıştır.”
Bu gerekçeler doğrultusundan Cumhuriyet Savcısının itirazını kabul eden mahkeme, Ahmet Altan’ın adli kontrollü serbest bırakılma kararının kaldırılmasına, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, silahlı terör örgütüne üye olma” suçlarından hakkında yakalama emri çıkarılmasına karar verdi. Kararda, şüphelinin yakalanma anından itibaren 24 saat içinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında hazır edilmesi istendi.
Kararın ardından Altan'ın emniyet görevlilerince Şişli'de gözaltına alındı.
AHMET ALTAN'IN SAVUNMASI
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi soruşturması kapsamında hakkında çıkarılan yakalama kararı sonrası tutuklanan gazeteci yazar Ahmet Altan, hakimlik savunmasında, "Bu ülkedeki bir yazar, sadece bir savcı mantık dışı nedenlerle tutuklanmasını istedi diye tutuklanırsa, bu o ülkenin hukuk sistemine, devletin ciddiyetine ve bu ülkeyi yönetenlerin bu ülkeyi yönetme kabiliyetlerine karşı bir hareket olur.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi soruşturması kapsamında hakkında çıkarılan yakalama kararı sonrası tutuklanan gazeteci yazar Ahmet Altan, hakimlik savunmasında, "Bu ülkedeki bir yazar, sadece bir savcı mantık dışı nedenlerle tutuklanmasını istedi diye tutuklanırsa, bu o ülkenin hukuk sistemine, devletin ciddiyetine ve bu ülkeyi yönetenlerin bu ülkeyi yönetme kabiliyetlerine karşı bir hareket olur." dedi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından yürütülen FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi soruşturması kapsamında hakkında yakalama kararı çıkarılmasının ardından tutuklanan Altan'ın, İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliğinde yaptığı savunmanın detayları ortaya çıktı.
Suçlamaların ne olduğunu kavrayamadığını ve hukukun eylemlerle ilgilenmesi gerektiğini belirten Altan, "Hukuk suç olan bir eylemi saptar ve kanıtlarını ortaya koyar. Ben öyle bir davayla karşı karşıyayım ki dehşet verici bir suçlama var ama en küçük bir kanıt yok." dedi.
Mahkeme salonunda arzu ve çabalardan çok kanıtlarla konuşmak gerektiğini, hukukun ve hukukun temelini oluşturduğu devletin ciddiyetinin ve gücünün belgelerde ve kanıtlarda olduğunu dile getiren Altan, şöyle devam etti:
"Hakkımdaki suçlamayla ilgili bir tek kanıt yok. Hakkımdaki suçlamayla ilgili bir tek kanıt olamaz. Bu binadaki bütün savcılar bir araya gelse benim terör örgütünün üyesi olduğuma, bir hükümeti gayri demokratik bir biçimde devirme çabasında bulunduğuma dair bir tek kanıt bulamaz. Bütün hukuk sistemine, bu adliye binasına, bu adliye binasında çalışan bütün hukukçulara şunu söylüyorum; Hakkımda tek bir kanıt bulunmuyor."
Bir terör örgütü üyesi olduğuna dair kanıt bulunmadığını ve hayatının 35 yılını yazıya vermiş bir insanın bir terör örgütüne üye olması ihtimali bulunmadığını savunan Altan, mahkemenin sadece kendi iyiliği için değil, ülkenin hukuku ve adaletin güvenirliği, yargı ve yargıçlara olan güven açısından tutuklama talebini reddetmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
Altan'ın avukatı Veysel Ok da "Müvekkilimin kaçma şüphesi yoktur. İstanbul savcılığına kendimiz geldik, kaçan kaçar. Türkiye'nin en önemli yazarının kaçma şüphesi olduğunu düşünmek abesle iştigaldir. Adli kontrol hükümleri yeterlidir." dedi.
BALYOZ SAVCISI TANIK OLDU
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) yargı yapılanmasına ilişkin soruşturmada tutuklanan Balyoz Planı davasına bakan eski savcı Hüseyin Kaplan, gazeteci-yazar Ahmet Altan ve kardeşi Prof. Dr. Mehmet Altan'ın gözaltına alındığı FETÖ soruşturması kapsamında tanık olarak ifade verdi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Can Tuncay tarafından yürütülen soruşturmada yeni bir gelişme yaşandı.
Savcı Tuncay, FETÖ'nün yargı yapılanması soruşturması kapsamında 21 Ağustos'ta "terör örgütüne üye olmak" suçundan tutuklanan eski savcı Hüseyin Kaplan'ın tanık olarak ifadesini aldığı öğrenildi. FETÖ/ PDY soruşturması kapsamında "FETÖ/ PDY silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 21 Ağustos'ta tutuklanan Balyoz Davası duruşma savcısı Hüseyin Kaplan tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi'nden Çağlayan'da bulunan İstanbul Adalet Sarayı'na getirildi. Tanık sıfatıyla ifadesi alınan Hüseyin Kaplan, daha sonra tekrar Silivri Cezaevi'ne götürüldü.
Soruşturması kapsamında tutuklu bulunan gazeteci Nazlı Ilıcak'ın da ifadesine başvurulacağı belirtildi.
Foto: Mehmet Altan
MEHMET ALTAN'IN TUTUKLANMA GEREKÇESİ
Fetullah Gülen cemaatine yönelik darbe soruşturması kapsamında tutuklanan Prof. Dr. Mehmet Altan'ın tutuklanma gerekçesine ilişkin detaylar da belli oldu.
Nöbetçi İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği kararında, Fetullah Gülen tarafından kurulan, yönetilen ve "FETÖ" olarak adlandırılan örgütün, 15 Temmuz'daki darbe girişiminde, savaş uçağı, tank, savaş helikopteri ve silahların kullanılması nedeniyle "silahlı terör örgütü" olduğunun anlaşıldığı kaydedildi.
Sol'da yer alan habere göre; kararda, "Şüpheli Mehmet Altan'ın 14 Temmuz'da, yani darbe girişiminden sadece bir gün önce televizyon programında yaptığı konuşmada, 'Türkiye devleti içinde de muhtemelen bütün bu gelişmeleri dış dünyada daha fazla belgeleyen, izleyen bir başka yapı da var. Onun ne zaman torbadan elini çıkaracağı, nasıl elini çıkaracağı belli değil' diyerek, askeri darbe ortamının var olduğunu ifade ettiği tespit edilmiştir" denildi.
"FETÖ"nün açıktan, meşru hükümeti devirmek suretiyle ülke yönetimini ele geçirmeye çalıştığı anlatılan kararda, şunlar kaydedildi:
"Şüpheli Mehmet Altan'ın bilgi birikimi, eğitim durumu ve sosyal statüsü gereğince kolaylıkla bilebilecek durumda olmasına rağmen, yine herkesçe malum olduğu üzere örgüt kontrolünde olan televizyon programlarında örgütü açıkça desteklediği, yine çeşitli medya organlarında yazdıkları yazılarda da örgütün amacı doğrultusunda hareket ettiği, bu bağlamda ülkemizde ve dünyanın çeşitli ülkelerinde gerçekleştirilen askeri darbelere zemin hazırlanırken silah zoruyla devrilmesi hedeflenen yöneticilerin, 'diktatör olduğu, hukuk tanımadığı' algısının oluşturulmaya çalışıldığı, fiili olarak, 'ülkeyi yönetenlerin her ne yolla olursa olsun iktidardan gitmesi gerektiği' anlayışının hem ülke içerisinde hem de uluslararası toplumda yerleştirilmeye çalışıldığı, şüphelinin yazdığı yazı ve televizyon konuşmalarıyla bu algının oluşmasına katkıda bulunduğu dosyadaki delillerden anlaşılmıştır. Şüphelinin de arasında bulunduğu örgüt üyelerinin, özellikle, 'Cumhurbaşkanı'nın diktatör olduğu, hukuk tanımadığı' algısını yaygınlaştırmak suretiyle, 'her ne yolla olursa olsun iktidarı bırakması gerektiği' propagandası yaparak, toplumu askeri darbeye karşı çıkmamak üzere yönlendirmeyi amaçlamışlardır. Cuntacılar tarafından TRT'de silah zoruyla okutulan bildiride ifade edilen hususlar askeri darbeye gerekçe yapılmıştır."
"CAN ERZİNCAN TV'DE DARBE ÇAĞRISINDA BULUNDU" İDDİASI
Kararda, Mehmet Altan'ın, eğitim ve sosyal statüsü gereği bilebilecek durumda olmasına rağmen ülke yönetimini ele geçirmeye çalışan ve meşru hükümete karşı açıktan mücadeleye girişen "FETÖ"nün yayın organlarında, amaçlarına uygun şekilde beyanda bulunarak örgüte destek olduğu belirtilerek, "Şüphelinin, 14 Temmuz'da Can Erzincan TV'de yayınlanan programda, açıkça darbe çağrısında bulunduğu dosya kapsamındaki tüm delillerden anlaşılmakla, şüphelinin üzerine yüklenen, 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve terör örgütüne üye olma' suçlarını işlediğini dair kuvvetli suç şüphesinin var olduğu kanaatine varılmıştır" denildi.
ALTAN'IN KAÇMA ŞÜPHESİ OLDUĞU VURGULANDI
İsnat edilen suçların kanunda öngörülen ceza miktarları, suçların önemi ve ciddi sayılan katalog suçlardan olması nedeniyle tutuklama nedeninin kanun gereğince var sayıldığı belirtilen kararda, alması muhtemel cezaya göre şüpheli Mehmet Altan'ın kaçma şüphesinin bulunduğu ve FETÖ üyelerinin fırsat bulduklarında yasal ya da gayriyasal yollarla yurt dışına kaçtıklarının daha önceden yapılan soruşturmalarda görüldüğü bilgisine de yer verildi.
Mehmet Altan'ın serbest kalması halinde kaçacağı yönünde şüphe bulunduğunun varsayıldığı aktarılan kararda, Mehmet Altan'ın tutuklama yerine adli kontrol tedbirinin uygulanarak serbest kalmasının, açılması muhtemel kamu davasının kovuşturmasının selametle sonuçlandırılması bakımından sakıncalı olacağı ve adli kontrol tedbirlerinin hiç birinin bu sakıncaları giderme ve ortaya çıkabilecek olumsuz sonuçları bertaraf edebilme niteliğine haiz olmadığı kanaatine varıldığı bildirildi.
İŞTE SAVCILIĞIN TUTUKLANMALARINI İSTEMESİNİN GEREKÇESİ
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu Savcısı Can Tuncay tarafından ifadeleri alınmasının ardından tutuklanmaları talebiyle nöbetçi hakimliğe sevk edilen Mehmet Altan ve Ahmet Altan'ın, sevk gerekçesi yazısında, FETÖ'nün faaliyetleri anlatılıyordu.
Yazıda, Ahmet Altan'ın "youtube.com" adlı sosyal paylaşım sitesi ve internet kanalları üzerinden yayın yapan Can Erzincan TV'de, 14 Temmuz akşamı Nazlı Ilıcak ve Mehmet Altan'ın hazırlayıp sunduğu televizyon programındaki konuşmalarına yer verildi.
Altan'ın programdaki beyanlarında Balyoz soruşturması olarak bilinen kumpas operasyonuna konu sözde askeri darbe belgelerinin gerçek olduğu yönünde söylemlerde bulunarak soruşturmayı aklamaya çalıştığı ifade edilen yazıda, "devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etme" suçundan tutuklu olan Mehmet Baransu'nun gazetecilik faaliyetleri kapsamında cezaevinde olduğu şeklinde bir algı oluşturmaya çalıştığı belirtildi.
Yazıda, Türkiye'de ifade özgürlüğünün olmadığı şeklinde yorumlarda bulunarak örgütsel amaç doğrultusunda bu konuda yürütülen soruşturmaları itibarsızlaştırmaya, kamuoyunun adalete olan güvenini şekillendirmeye çalıştığı savunularak, şöyle devam edildi:
"Programda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümet yetkilileri hakkında hakaretvari söylemlerde bulunarak, yaptıkları iş ve işlemlerin hukuka aykırı olduğunu, suç işlediklerini, askeri darbeye zemin hazırladıklarını, Türkiye'deki askeri darbelerin önünü açan gelişmeler her ne ise Cumhurbaşkanının bugün aynı kararları vererek, o yolları teker teker açtığını, kısa bir süre içerisinde ülke yönetiminden gideceklerini ve yargılanacaklarını defalarca dile getirmiştir. Bu söylemler kapsamında Cumhurbaşkanını ve hükümet yetkililerini tehdit ettikleri, darbenin gerçekleşeceğini beyan ettikleri, darbe girişimini terör örgütüyle fikir ve eylem birliği olmadan bilmelerinin ve bunu bir gün öncesinde kamuoyu algısını şekillendirecek biçimde beyan etmelerinin mümkün olamayacağı, hiçbir demokratik düzende darbe girişimini desteklemenin veya seçilmiş hükümeti darbeyle tehdit etmenin basın ve ifade hürriyetiyle açıklanamayacağı, bu şekilde darbe girişiminde bulunan terör örgütü mensubu birtakım asker şahıslarla birlikte iştirak ettikleri anlaşılmıştır."
Ahmet Altan'ın köşe yazılarına da yer verilen yazıda, 15 Temmuz darbe girişimine giden süreçte Cumhurbaşkanına sürekli diktatör yakıştırması yaptığı anlatıldı.
Yazıda, kapatılan Taraf gazetesinin genel yayın yönetmeliğini yürüttüğü dönemde gazetede Balyoz Planı'na ilişkin haberler yayınladığı, bu planın sahte olduğunun anlaşılması üzerine Mehmet Baransu'nun tutuklanmasının ardından bir köşe yazısında "Balyoz Planı'nın gerçek olduğuna hala inandığını, o planları bin defa getirseler bin defa basarım" dediği kaydedildi.
İkametinde 1 dolar bulundu
Tutuklanan Mehmet Altan'ın da aynı programda Cumhurbaşkanı ve hükümeti ağır sözlerle suçlayarak, Cumhurbaşkanının darbe zemini hazırladığını iddia ettiği belirtildi. Yazıda, Altan'ın da programdaki söylemlerine yer verildi.
Savcılığın yazısında, Mehmet Altan'ın, kamuoyunda "Selam-Tevhid" soruşturması olarak bilinen sözde " Kudüs Ordusu Terör Örgütü" soruşturması kapsamında Fatih'teki AKABE Eğitim ve Kültür Merkezi'ne yönelik 1 Haziran 2012 tarihli teknik araçlarla izleme tutanağında merkeze geldiğinin tespit edildiği belirtilerek, kişiler delil aranmaksızın soruşturmaya dahil edilirken, Altan'ın dahil edilmediği anlatıldı.
Balyoz Planı davasında subay ve astsubayların tutuklandığı anımsatılan yazıda, bu şekilde TSK'daki FETÖ/PDY örgütü üyesi olmayan subayların tasfiye edilerek yerine bu örgüt mensubu subayların getirildiği anlatıldı.
Yazıda, devam eden süreçte örgütün TSK içerisinde bu sözde soruşturmalarla kritik önemi olan yerlere kendi mensuplarını yerleştirdiği, 15 Temmuz darbe girişimi için zemin hazırladığı ifade edildi.
Mehmet Altan'ın 17 Aralık 2010'daki "Balyoz'un Anlamı" başlıklı köşe yazısında sahte delillerle FETÖ/PDY örgütü tarafından kurgulanmış olan soruşturmayı övücü nitelikte yazı kaleme aldığı, bu şekilde örgüt ideolojisi ve stratejisi doğrultusunda kamuoyu oluşturmaya çalıştığı anlatıldı.
İkametinde yapılan aramada, terör örgütüyle organik bağa dair emarelerden biri olduğu anlaşılan 6 adet 1 dolar bulunduğu, bunlardan birinin F seri olduğu, bunun da ayrı bir yerde koridordaki dolap içerisindeki kırmızı cüzdanda muhafaza edildiği belirtilen yazıda, Bank Asya'ya ait de banka kartı olduğu kaydedildi.
Savcılığın yazısında, "Anlatılan şekilde terör örgütünün amaç ve ideolojileri doğrultusunda süreklilik ve çeşitlilik arz eden faaliyetlerde bulunarak terör örgütünün darbe girişimine bürokrasi ve medya unsurları içerisindeki sivil ve asker örgüt yönetici ve üyeleriyle iştirak halinde katılarak atılı suçları işledikleri anlaşılmıştır." denildi.
EMNİYET SORGUSU GÜNLERCE SÜRDÜ: YÖNELTİLEN BAZI SORULAR
FETÖ işbirliği ve FETÖ'ye yardım suçlamaları ile 14 Temmuz'da yaptıkları darbeyi çağrıştırıcı konuşmaları sebebiyle gözaltına alınan Ahmet Altan ve Mehmet Altan'a emniyette yöneltilen soruların detayları ortaya çıktı. Ahmet Altan'a Taraf gazetesinin kimin finanse ettiği, Mehmet Altan'a ise 2013'te Pensilvanya'ya gidip FETÖ elebaşı Gülen'in elini öpüp öpmediği soruldu. Mehmet Altan, diğer tüm sorularla birlikte 'el öpme' sorusuna da cevap vermek istemedi.
FETÖ'nün gerçekleştirdiği hain 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde darbeyi çağrıştırıcı açıklamaları, FETÖ işbirliği ve FETÖ'ye yardım suçlamaları kapsamında gözaltına alınan ve akşam saatlerinde adliyeye sevk edilen Ahmet ve Mehmet Altan kardeşlere emniyette yöneltilen soruların detayları ortaya çıktı. Mehmet Altan'a FETÖ lideri Fetullah Gülen ile tanışıp tanışmadığı, kendisiyle görüşüp görüşmediği soruldu. Altan'a darbe girişiminde bulunan FETÖ/PDY mensubu askerlere abilik yapıp yapmadığı sorusu da yöneltildi. Darbeci askerlerden tanıdığı olup olmadığı da sorulan Mehmet Altan'a, Can Erzincan TV'de 14 Temmuz'da yaptığı darbeyi çağrıştıran sözleri hatırlatılarak "Amacınız neydi? Sizi bu konuşmayı yapmaya kimler yönlendirdi?" soruları yöneltildi.
1 doları kimden aldın, neden sakladın?
Mehmet Altan'ın Kadıköy Göztepe'deki ikametinde 2. Sınıf Emniyet Müdürü Şambaz Demirtaş'a ait kartvizit ile Bank Asya'ya ait bankamatik kartı ve FETÖ/PDY'nin simgesi olan F serisi 1 dolarlar bulunmuştu. Altan'a Şambaz Demirtaş ile ilişkisi, Bank Asya'da ne amaçla hesap açtığı, 1 dolarları da kimin verdiği ve neden sakladığı soruldu.
Selam kumpasına neden dahil edilmediniz?
Fetullahçı polisler tarafından yürütülen Selam-Tevhid Soruşturması kapsamında izlendiği, görüntülerinin kaydedildiği hatırlatılan Mehmet Altan'a, "Soruşturmayı yürüten ve FETÖ/PDY üyeliği suçundan bir kısmı cezaevinde bulunan görevliler sizi soruşturmaya neden dahil etmemişlerdir?" diye soruldu.
Gülen'in elini öptün mü?
2013 yılında bir grup gazeteci ile Pensilvanya'ya FETÖ lideri Gülen'i ziyarete gittiği hatırlatılan Mehmet Altan'a, örgüt liderinin elini öptüğü ve örgüt liderinden Türkiye'deki siyasi konjonktür ile ilgili olarak masayı elini vurmasını istediği yönünde yayınlar hatırlatıldı. Altan'a, "Gülen'i ne amaçla ziyaret ettiniz, ne görüştünüz?" diye soruldu.
Darbeden haberdar mıydınız?
Ahmet Altan'a ise kardeşi Mehmet Altan gibi Gülen'le tanışıp tanışmadığı, darbeci askerlerle görüşüp görüşmediği ve 14 Temmuz'daki darbeyi çağrıştırıcı sözleri soruldu. Terör polisi Ahmet Altan'a "Bir gün sonra gerçekleşen darbe girişiminden haberdar mıydınız? Darbenin olacağını size kim söyledi?" sorusunu yöneltti. Sorguda Ahmet Altan'a 12 Mayıs 2016 tarihinde yayınlanan 'Mutlak Korku' başlıklı yazısı hatırlatıldı ve bu yazıdaki "Sanırım kötü bir piyesin son perdesini seyrediyoruz. Biraz ağır oluyor ama... Biteceğini bilmek yine de iyi." ifadeleri hatırlatıldı. Altan'a "Darbe girişimine zemin mi hazırladınız? Kamuoyu mu oluşturdunuz? Bunun için kimden talimat aldınız?" diye soruldu.
Taraf'ı finanse eden kim?
Kurucu Genel Yayın Yönetmenliği yaptığı Taraf Gazetesi ile ilgili çeşitli sorular yöneltilen Ahmet Altan'a, "Taraf Gazetesi'ni kimlerin finanse ettiği, gazetenin FETÖ ile irtibatını kimlerin sağladığı ve Fetullah Gülen'in talimatlarının gazeteye kimler aracılığı ile ulaştırıldığı" soruldu.
Balyoz belgelerini kimden aldınız?
Ahmet Altan'a ayrıca Taraf Gazetesi'nin Balyoz Darbe Planı olarak belirttiği sahte belge ve bilgileri kimden aldığı, bu belge ve bilgileri yayınlamak için Fetullah Gülen ya da diğer örgüt üyelerinden talimat alıp almadığı soruldu.
Altan ise hiçbir soruyu cevaplamak istemediğini belirtti.
SORUŞTURMANIN GEÇMİŞİ
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Can Tuncay'ın talimatı üzerine, Altan Kardeşler darbe girişimi soruşturması kapsamında 10 Eylül'de gözaltına alınmıştı. Savcılığın gözaltı yazısında, youtube üzerinden yayın yapan "Özgür düşünce" isimli TV programına darbeden bir gün önce konuk olarak katılan Ahmet Altan ile programı sunan Nazlı Ilıcak ve Mehmet Altan'ın bu programda, darbe çağrışımıyla subliminal mesaj içeren söylemlerde bulundukları belirtilmişti. Bu söylemler kapsamında hükümeti ve Cumhurbaşkanı'nı tehdit ettikleri iddia edilen yazıda, şüphelilerin darbenin gerçekleşeceğini beyan ettikleri ifade edilmişti. Darbe girişiminin, terör örgütüyle fikir ve eylem birlikteliği içinde olmadan bir gün öncesinden bilmelerinin mümkün olmayacağı belirtilen yazıda, bu nedenle şüphelilerin, darbe girişiminde bulunan bir kısım terör örgütü mensubu askerlerle iştirak halinde atılı suçu işledikleri iddialarına yer verilmişti.
"ERDOĞAN'I VURURLAR" DEMİŞTİ
15 Temmuz darbe girişiminden önce terör örgütü FETÖ'nün yayın organı Can Erzincan TV'de alenen darbenin haberi verilmişti. "Özgür düşünce" adlı programda konuşan Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak kan donduran açıklamalarda bulunmuştu. Türkiye'nin kötü yönetildiğini iddia eden Mehmet Altan, programda sözü döndürüp dolaştırıp darbeye getiriyor ve TSK'yı kast ederek "Türkiye devleti içinde de muhtemelen bütün bu gelişmeleri dış dünyada daha fazla belgeleyen, izleyen bir başka yapı da var. Onun ne zaman torbadan elini çıkaracağı, nasıl elini çıkaracağı belli değil" diyerek hükümeti tehdit ediyor.
Bir yazısında "Erdoğan'ı götürüp çöpün kenarında vururlar" ifadesini kullanarak darbe imasında bulunan Ahmet Altan ise, "sağlam zeminde değil' Türkiye'deki askeri darbelerin önünü açan gelişmeler her ne ise Erdoğan o yolları teker teker açıyor" demişti.
AHMET ALTAN BALYOZ KUMPASINDA DA SANIK
Ahmet Altan, Balyoz kumpası davasında da sanık... Altan hakkında "Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme dışında kullanma, hile ile alma, çalma, zincirleme şekilde devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri temin etmek ve açıklamak" suçlarından 20 yıldan 52 yıl 6 aya kadar hapis cezası isteniyor.
Altan kardeşlere darbe gözaltısı
(28 Eylül 2016, 21:35)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: