Paralel Yapı soruşturmaları kapsamındaki tutuklu polisleri korsan kararlarla tahliye etmeye kalkıştıkları için adları 'kamikaze hakimler' olarak anılan ve meslekten ihraç edilen hakimler Metin Özçelik ile Mustafa Başer'in Yargıtay 16. Ceza Dairesinde yargılanmasına devam edildi. Özçelik, 'Darbe silahla da uçakla da yapılsa bu bize isnat edilen örgütün silahlı olduğu anlamına gelmez, eylemlerin somut olarak ortaya konulması, bunların tüm unsurlarının somut delillerle ispatlanması gerekir' şeklindeki skandal bir savunma yaptı. Duruşmada sanıkların tutukluluk hallerine dair görüşü sorulan savcı ise çok çarpıcı açıklamalar yaptı. Kamikaze girişimini ilginç ifadelerle anlatan savcı, iki hakimin feda edilmesi pahasına tutuklu polislerin tahliyesinin neden önemli olduğu konusunun da irdelenmesi gerektiğine işaret eden Savcı Zeybek, polislerin tahliyesi halinde 15 Temmuz darbe girişiminde aktif rol alarak, darbe girişimine katkı sağlamalarının amaçlandığını söyledi.
28.09.2016 19:02 Paralel Yapı soruşturmaları kapsamındaki tutukluların tahliyesini kararlaştıran ve meslekten ihraç edilen hakimler Metin Özçelik ile Mustafa Başer'in Yargıtay 16. Ceza Dairesinde yargılandığı davaya devam edildi.
Özçelik, "Darbe silahla da uçakla da yapılsa örgütün silahlı olduğu anlamına gelmez" şeklindeki skandal sözleriyle FETÖ'yü savundu.
Yargıtay konferans salonundaki duruşmada heyete, Yargıtay 16. Ceza Dairesi Üyesi Muhsin Şentürk başkanlık etti. Sincan F Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan Metin Özçelik ve Mustafa Başer, salona jandarma eşliğinde getirildi. Duruşmaya, sanık avukatlarından Semra İşler Albayrak mazeret bildirmesi nedeniyle katılmazken, avukat Önder Durdu salonda hazır bulundu. Duruşma, sanık Özçelik'in savunmasıyla kaldığı yerden devam etti. Hakkındaki "silahlı terör örgütü üyeliği" suçlamasını reddeden Özçelik, kendisinin ve Mustafa Başer'in, kim yapmış olursa olsun 15 Temmuz darbe girişimiyle ilişkilendirilemeyeceklerini savundu.
Özçelik, "Darbe silahla da uçakla da yapılsa örgütün silahlı olduğu anlamına gelmez. Darbe suçu, darbe suçudur. Sorumlusu kimse o cezalandırılır. Öncelikle üyesi olduğum iddia edilen örgütün, terör örgütü olup olmadığı tartışılmalı. Tüm deliller ortaya konulmadan 'FETÖ/PDY terör örgütü' demek hukuken mümkün değil. Hakimleri terör örgütü üyeliğinden tutuklamak için öncelikle eylemlerin somut olarak ortaya konulması, bunların tüm unsurlarının somut delillerle ispatlanması gerekir. Ardından, hakimlerin bu örgüte üye olup olmadıklarının somut delillerle ortaya konulması gerekir. İnsan verdiği bir karar nedeniyle bir günde terörist olur mu? Meslek hayatımın 8 yılında terör mahkemelerinde çalıştım. Ben terör örgütü üyesiysem, verdiğim tüm kararları yinelemek gerekir."
Özçelik savunmasında, Fetullah Gülen hakkında terör örgütü üyeliğinden açılan davada beraat kararını onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi ile buna yapılan itirazı reddeden Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2008'deki kararlarından bölümler okudu.
Özçelik, ikinci gün devam eden duruşmada ise iddianamede yer alan ve görüştüğü belirtilen kişiler ve tarihlerle ilgili açıklama yaptı.
Metin Özçelik, savunmasının sonunda, görüştüğü belirtilen bu kişilerden bazılarının tanık olarak dinlenmesi talebinde bulundu.
Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Dairesinden, üyesi olmakla suçlandığı FETÖ/PDY'nin örgüt olup olmadığı konusunda somut veri, bilgi, belge bulunup bulunmadığının sorulmasını isteyen Özçelik, Tahşiye, Selam-Tevhid, MİT tırları dosyalarının bu davayla birleştirilmesini talep etti.
MAHKEME BAŞKANINDAN ÖZÇELİK'E TEPKİ
Özçelik'in "Bu, bir savunma değildir." demesi üzerine Mahkeme Başkanı Şentürk, "Bu kadar konuşuyorsunuz, 11 celse oldu, ondan sonra 'Savunma değildir' diyorsunuz. Savunma değil de nedir? Bu yaptığınız mahkemeyle alay etmek gibi bir şey." şeklinde konuştu.
Konuşmasını sabırla dinlediği için mahkeme heyetine teşekkür eden Özçelik, süre anlamında yeterli imkan verildiğini ancak cezaevinde bilgisayar kullanımı konusundaki sıkıntılar nedeniyle dosyayı tam inceleyemediğini ve bu nedenle buna ön savunma dediğini söyledi.
Mahkeme Başkanı Şentürk ise Özçelik'in atılı suçlarla ilgili konuştuğunu belirtti.
Dosyanın eylem ve fiil etrafında inceleneceğini, savunmanın da bu çerçevede yapılması gerektiğini anlatan Şentürk, defalarca tekrara girmesine rağmen savunmayı sabırla dinlediklerini ifade etti.
Şentürk, "Her şeyin bir makul olanı, ortalaması var. Başından beri nezaket içinde hareket ettik ama sizin de buna uygun hareket etmenizi bekliyoruz." dedi.
Savunmasını tamamlayan Özçelik, Yargıtay'ın yapısında değişiklik yapan son yasal düzenlemenin iptali için Yargıtay tarafından Anayasa Mahkemesine başvurulmasını istedi ve beraat talebinde bulundu.
HAKİM MUSTAFA BAŞER SAVUNMA YAPMADI
Yargıtay Konferans Salonundaki duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, sanık Metin Özçelik'in savunmasını tamamlamasının ardından söz verilen sanık Mustafa Başer, salonda avukatı bulunmadığından savunmasını daha sonra yapmak istediğini söyledi.
SAVCININ GÖRÜŞÜ
Duruşmada, Savcı Kenan Zeybek'ten sanıkların tutukluluk durumuna ilişkin görüşü soruldu.
Zeybek, Türkiye'de hakim ve savcıların etik kurallarıyla ilgili en önemli metnin Bangalor Yargı Etiği İlkeleri olduğunu, bu metnin HSYK tarafından benimsenip, Adalet Bakanlığınca da genelge şeklinde tüm hakim ve savcılara gönderildiğini hatırlattı. Zeybek, bu nedenle hakim ve savcıların bu kurallara göre görevlerini yerine getirmesi gerektiğini vurguladı.
Sanıkların, verdikleri kararların yargısal, hukuki olduğunu savunduklarını belirten Zeybek, öncelikle sanık hakimlerin kim olduklarının tekrar ortaya konulması gerektiğini ifade etti.
Özçelik'in 2006-2014, Başer'in ise 2011-2014 yılları arasında, "FETÖ/PDY üyesi yargı mensuplarının yuvalandığı özel yetkili mahkemelerde görev aldıklarını, bu mahkemelerin uygulamaları göz önüne alındığında, burada görev yapanların kamuoyunda FETÖ/PDY üyesi olduğuna dair yaygın ve haklı bir kanaat oluştuğunu" kaydeden Zeybek, iki hakimin HSYK tarafından meslekten ihraç edildiklerini de hatırlattı.
-"Polis teşkilatına sızdırıldılar"-
Özçelik ve Başer'in tahliye kararı verdiği tutuklu polislerin durumuna da bakmak gerektiğini belirten Savcı Zeybek, bu kişiler hakkında, "FETÖ/PDY üyesi olarak, Türkiye'yi uluslararası alanda zor durumda bırakmak, El Kaide'ye yardım ettiği algısı oluşturmak, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek" gibi suçlardan 7 ayrı soruşturma dosyası bulunduğunu belirtti. Zeybek, bu kişilerin, terör örgütünce yetiştirilerek, polis teşkilatına sızdırıldığını aktardı.
Zeybek, örgütün Türkiye Cumhuriyeti'ni ele geçirmeye yönelik faaliyetlerinden sonuç alamayınca Türk Silahlı Kuvvetlerinden gasp ettiği tank, uçak, harp silahlarıyla çok sayıda vatandaşın öldüğü ve yaralandığı 15 Temmuz darbe girişimine kalkışarak, ülkede kaos ve iç karışıklık ortamı yaratmaya çalıştığını anlattı.
-"Küheylan gibi şahlanıp, üveyik gibi kanatlandılar"-
Bu olayla ilgili Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in, 19 Nisan 2015'te bir internet sitesinde yayınlanan konuşmasından alıntılar okuyan Zeybek, Gülen'in "Mukaddes Çile ve İnfak Kahramanları" başlıklı sohbetinde, FETÖ/PDY üyeliğinden tutuklu bulunanların içeride "Medrese-i Yusufiye yaşayıp, mukaddes çile çektiklerini" söylediğini aktardı.
Gülen'in tutuklu polislerin tahliyelerini sağlamak için dışarıdaki örgüt üyelerinin "küheylan gibi şahlanıp, üveyik gibi kanatlanarak, ellerinden gelen gayreti göstererek infak kahramanlığı yapmış sayılacaklarını" söylediğini belirten Zeybek, "Gülen'in dua kisvesi altında bu talimatı vermesi üzerine, sanıkların hukuku eğip bükerek, bunu yerine getirme kaygısıyla bir küheylan gibi şahlanıp, üveyik gibi kanatlandıkları görülmüştür" dedi.
Fetullah Gülen'in bu talimatı üzerine, 20 Nisan 2015'te tutuklu polislerin avukatlarının aynı gün aynı saatte Özçelik'e dilekçe vererek, hakimin reddi talebinde bulunduklarını ifade eden Zeybek, Özçelik'in, yasal görevi olmamasına rağmen, reddi hakim talebini kabul ettiğini ve tahliye için nöbetine denk getirdiği Başer'i görevlendirdiğini anlattı.
Bu şekilde, "cenazeyi kaldırma görevi" verilen Başer'in de tutukluların tahliyesini kararlaştırdığını söyleyen Zeybek, Gülen'in talimatıyla verilen kararların, yargı etik kurallarına uygun olmadığının görüldüğünü aktardı.
Zeybek, "Yargı etiği ile bağdaşmayacak şekilde, sanıkların 'küheylan gibi şahlanıp, üveyik gibi kanatlanarak', hukuku eğip bükerek verdikleri kararın 'yargı kararı', 'yargısal takdir' gibi kavramlarla izah edilemeyeceği açıktır. Bu kararlar, örgüt liderinin talimatıyla, örgütsel faaliyet kapsamında, mahkeme kararı kisvesine büründürülerek, çekecekleri sıkıntının günahlarına kefaret olacağı düşüncesiyle verilmiştir" diye konuştu.
-"İki hakimin feda edilmesi pahasına tutuklu polislerin tahliyesi..."-
İki hakimin feda edilmesi pahasına tutuklu polislerin tahliyesinin neden önemli olduğu konusunun da irdelenmesi gerektiğine işaret eden Savcı Zeybek, polislerin tahliyesi halinde 15 Temmuz darbe girişiminde aktif rol alarak, darbe girişimine katkı sağlamalarının amaçlandığını söyledi.
Zeybek, darbe gecesi kullanılan zırhlı araçlar içerisinde görevden uzaklaştırılan eski polislerin yakalandığının bilindiğini, tutuklu polislerin salıverilmemesiyle devletin darbe girişiminden daha fazla zarar görmesinin engellendiğini vurguladı.
Kenan Zeybek, FETÖ'nün darbe girişiminin iç yüzünü ortaya koymaya yönelik olarak Anadolu Ajansının (AA) 15 Temmuz darbe girişiminin ardından hazırladığı "Dakika Dakika FETÖ'nün Darbe Girişimi" kitabı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan "Türkiye'de Gerçekleşen 15 Temmuz 2016 tarihli Darbe Girişimi'nin Arkasındaki Terör Örgütü" adlı kitabını dosyaya sundu.
Savcı Zeybek'in mütalaasının ardından sanıklara sözleri soruldu. Hakkındaki suçlamaları reddeden Özçelik, tahliyesine karar verilmesini istedi. Sanık Mustafa Başer de suçlamaları reddederek, "Tahliye talebim yok, takdir yüce heyetin" dedi.
Verilen aranın ardından, sanıkların tahliye taleplerinin reddine, tutukluluk hallerinin devamına karar verildi.
Duruşmaya, 28 Eylül Çarşamba günü sanık Mustafa Başer'in savunmasıyla devam edilecek.
28 EYLÜL'DEKİ DURUŞMADA YAŞANANLAR
28.09.2016 18:51 "Paralel Yapı" soruşturmaları kapsamındaki tutukluların tahliyesini kararlaştıran ve meslekten ihraç edilen hakimler Metin Özçelik ile Mustafa Başer'in Yargıtay 16. Ceza Dairesinde yargılandığı davaya 28 Eylül'deki duruşmayla devam edildi.
"Paralel Yapı" soruşturmaları kapsamındaki tutukluların tahliyesini kararlaştıran ve meslekten ihraç edilen hakimler Metin Özçelik ile Mustafa Başer'in Yargıtay 16. Ceza Dairesinde yargılandığı davaya devam edildi.
Yargıtay konferans salonundaki duruşmada heyete, Yargıtay 16. Ceza Dairesi Üyesi Muhsin Şentürk başkanlık etti. Sincan F Tipi Cezaevinde tutuklu olan Metin Özçelik ve Mustafa Başer, salona jandarma eşliğinde getirildi. Duruşmaya, sanık avukatlarından Önder Durdu mazeret bildirmesi nedeniyle katılmazken, avukat Elkan Albayrak salonda hazır bulundu.
Duruşmada, savunma için söz verilen sanık Başer, cezaevi koşullarında sıkıntı çektiklerini, savunmaya hazırlanmak için yeterli imkanlarının bulunmadığını ileri sürdü. Başer, dosya kapsamındaki belgelere ulaşma konusunun da kendileri için ciddi bir sorun olduğunu belirterek, bu yüzden tam olarak neden yargılandıklarını bilmediklerini söyledi.
Görünümü itibariyle bağımsız, tarafsız bir mahkemede yargılanmak istediğini ifade eden Başer, 2014'te göreve gelen HSYK üyelerinin iktidarın desteğiyle seçildiklerini, Yargıtayın yeni üyelerinin de bu şekilde oluşan HSYK tarafından seçildiğini ileri sürdü.
Sulh ceza hakimliklerinin ise "paralelcileri" tutuklamak için kurulduğunu savunan Başer, sulh ceza hakimliklerinin ve Yargıtay 16. Ceza Dairesi heyetinin "tabii hakim" ilkesine uygun olmadığını iddia etti.
Başer, dairenin ve heyetin oluşumuna ilişkin yasal düzenleme ile sulh ceza hakimliklerinin kurulmasına ilişkin yasa hükmünün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmasını istedi.
Verilen aranın ardından Sanık Başer'in talebini değerlendiren heyet, talebi, hukuka aykırılık bakımından ciddi görülmemesi nedeniyle reddetti.
DARBE GİRİŞİMİ...
Savunmasına devam eden Başer, 15 Temmuz 2016'da menfur bir darbe teşebbüsü yaşandığını ifade ederek, "Kim yaptıysa lanetliyorum" dedi.
Olaydan sonra cezaevi şartlarının kendileri için zorlaştığını dile getiren Başer, bazı avukatlarının tutuklanma endişesiyle duruşmaya gelmediğini, bazı avukatlarıyla da yüksek ücretler istedikleri için anlaşamadığını anlattı. Başer, bu durumun savunma hakkını kısıtladığını ileri sürdü.
Sanık Başer, mahkeme kararı olmasına rağmen cezaevinde savunma için kendilerine yeteri kadar bilgisayar kullanma imkanı sağlanmadığını, bu durumun da savunma hakkını ihlal ettiğini savundu.
Başer, HSYK müfettişlerinin yetkileri olmadığı halde Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinden haklarında yakalama ve tutuklama kararı vermesini istediklerini, yetkisiz mahkemenin de bu kararı verdiğini iddia etti.
Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin tutuklanmalarına ilişkin kararı ile iddianame yerine geçen son soruşturma kararının hukuka, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ve anayasaya aykırı olduğunu savunan Başer, şunları söyledi:
"Eylemimin ne olduğunu, ne yaparak terör örgütü üyesi olduğumu bilmiyorum. Darbe yapmakla suçlanıyorum. Hakkımda yakalama kararı çıktığını öğrendiğimde koşa koşa adliyeye gittim, teslim oldum. Pişman değilim. Bakmadığım terör örgütü davası kalmadı. Birçok tutuklama, birçok tahliye kararı verdim. Bir yargıcın yasayı uygulamaktan başka derdi olamaz. Ben bu tahliye kararını verirken, Türkiye'de az da olsa hukuk olduğuna inanıyordum. Hiçbir delil olmadan bu kadar insan tutuklanamazdı. Ama böyle olmadığını tutuklandığım gün acı acı öğrendim. Verdiğim karardan pişman değilim, kararın tamamen arkasındayım. Bu sıkıntıları çekmek demek ki benim kaderimmiş."
Duruşmaya, yarın Başer'in savunmasıyla devam edilecek.
29 EYLÜL'DEKİ DURUŞMADA YAŞANANLAR
29.09.2016 19:28 "Paralel Yapı" soruşturmaları kapsamındaki tutukluların tahliyesini kararlaştıran ve meslekten ihraç edilen hakimler Metin Özçelik ile Mustafa Başer'in, Yargıtay 16. Ceza Dairesinde yargılandığı davaya devam edildi.
Yargıtay konferans salonundaki duruşmada, Sincan F Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan Metin Özçelik ve Mustafa Başer salona jandarma eşliğinde getirildi.
Duruşmaya, sanık avukatlarından Önder Durdu ile Elkan Albayrak, mazeret bildirmeleri nedeniyle katılmadı.
Önceki duruşmada savunmasına başlayan sanık Başer'in savunmasına avukatı hazır bulunmadığından devam edilemedi.
Duruşmada, sanıkların tutukluluk halinin devam edip etmemesine ilişkin görüşü sorulan Savcı Kenan Zeybek, tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi.
Savcının görüşü üzerine söz alan sanıklar Özçelik ve Başer, kaçma ve delilleri karartma şüpheleri bulunmadığını savunarak, tutuklu bulundukları sürenin göz önüne alınmasını talep etti.
Sanık Metin Özçelik, tahliyesine karar verilmesini talep etti. Mustafa Başer ise "Türkiye'nin geldiği son durumda tahliyeme karar vermeyeceğinizi bildiğim için takdiri yüce heyete bırakıyorum." dedi.
Verilen aranın ardından Yargıtay 16. Ceza Dairesi heyetince, "atılı suçlarla ilgili öngörülen ceza miktarı, sanık Başer'in savunmasının tamamlanmamış olması, delilleri karartma ve kaçma şüphelerinin bulunması ve adli kontrol şartlarının yetersiz kalacağı" gerekçesiyle sanıkların tahliye taleplerinin reddine ve tutukluluk hallerinin devamına karar verildi.
Duruşmaya, sanık Başer'in savunmasıyla 10 Ekim Pazartesi günü devam edilecek.
Paralel yapı-25 Nisan (2015) '25 Nisan kamikaze/yargısal darbe girişimi' manşetlerimiz
(28 Eylül 2016, 19:02), son güncel.: (29 Eylül 2016, 19:28)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: