Ergenekon davasının bugün görülen 103. duruşmasında flaş gelişmeler yaşanıyor. Bunlardan biri Atabeyler, Anafor ve Vatanseverler davalarına bakan mahkemelerin, hukuki ve fiili bağlantıları bulunduğu gerekçesiyle bu davaların Ergenekon davasıyla birleşmesini Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza mahkemesinden görüş bildirmesini talep etmeleri ve dava dosyalarının bir örneğini mahkemeye göndermeleriydi. Mahkeme uygundur görüşü bildirirse tıpkı Danıştay davası gibi bu üç dava da Ergenekon davasına eklenebilecek. Duruşmada yaşanan bir başka gelişme ise önceki duruşmalarda mahkeme tarafından MİT´ten sorulan sorulara gelen cevaplar oldu. MİT Tuncay Güney´in hiçbir zaman MİT´te istihbarat elemanı olarak çalışmadığını ayrıca mahkemeye daha önce aktarılmış olan ve Ergenekon şeması olarak bilinen MİT şemasının hazırlanmasında kurumun bir katkısının olmadığını, şemanın sadece gelen istihbari bilgilerin kağıda dökümünden oluştuğunu açıkladı. Duruşmada yaşanan diğer gelişme de Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından daha önce hazırlanmış olan ve başbakan Mesut Yılmaz´a sunulan Susurluk raporunun tek nüsha olarak hazırlanarak Yılmaz´a teslim edildiğini ve ellerinde orjinal nüshanın bulunmadığını ellerinde bulunan fotokopi nüshanın da daha önce basında yayınlanmış haliyle eksik nüsha olduğunu mahkemeye bildirmesi oldu. Oysa bu raporun tam nüshasının bir örneği Ergenekon sanığı İP´li Nusret Senem´in bürosunda yapılan aramada ele geçirilmişti.
103. duruşma: Atabeyler, Anafor ve Vatanseverler de Ergenekon´la birleşsin
Ergenekon davasının bugün görülen 103. duruşmasında flaş gelişmeler yaşanıyor. Bunlardan biri Atabeyler, Anafor ve Vatanseverler davalarına bakan mahkemelerin, hukuki ve fiili bağlantıları bulunduğu gerekçesiyle bu davaların Ergenekon davasıyla birleşmesini Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza mahkemesinden görüş bildirmesini talep etmeleri ve dava dosyalarının bir örneğini mahkemeye göndermeleriydi. Mahkeme uygundur görüşü bildirirse tıpkı Danıştay davası gibi bu üç dava da Ergenekon davasına eklenebilecek. Duruşmada yaşanan bir başka gelişme ise önceki duruşmalarda mahkeme tarafından MİT´ten sorulan sorulara gelen cevaplar oldu. MİT Tuncay Güney´in hiçbir zaman MİT´te istihbarat elemanı olarak çalışmadığını ayrıca mahkemeye daha önce aktarılmış olan ve Ergenekon şeması olarak bilinen MİT şemasının hazırlanmasında kurumun bir katkısının olmadığını, şemanın sadece gelen istihbari bilgilerin kağıda dökümünden oluştuğunu açıkladı. Duruşmada yaşanan diğer gelişme de Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından daha önce hazırlanmış olan ve başbakan Mesut Yılmaz´a sunulan Susurluk raporunun tek nüsha olarak hazırlanarak Yılmaz´a teslim edildiğini ve ellerinde orjinal nüshanın bulunmadığını ellerinde bulunan fotokopi nüshanın da daha önce basında yayınlanmış haliyle eksik nüsha olduğunu mahkemeye bildirmesi oldu. Oysa bu raporun tam nüshasının bir örneği Ergenekon sanığı İP´li Nusret Senem´in bürosunda yapılan aramada ele geçirilmişti.
MİT´ten iki önemli açıklama
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nce görülen birinci Ergenekon davasının öğleden sonraki oturumunda, Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, mahkemenin daha önceki ara kararlarına istinaden dava dosyasına gönderilen cevabi yazıları okudu. Mahkeme başkanının okuduğu MİT´ten gelen yazı şu şekilde: Tuncay Güney hiçbir dönem teşkilatımızda görev yapmamıştır. Ergenekon şemasının düzenlenmesinde hiçbir katkımız yoktur. Bu belge sadece spesifik bilgilerin kağıda aktarılmasıdır.
Susurluk raporu tek nüshaydı o da Mesut Yılmaz´a verilmişti
Mahkemeye Başbakanlık tarafından mahkemeye gönderilen yazıda ise, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş´ın tek bir nüsha halinde hazırladığı ve dönemin başbakanı Mesut Yılmaz´a sunulan Susurluk raporunun örneği arşivlerde yok denildi. Ancak Ergenekon duruşmalarında gündeme gelen Ergenekon iddianamesinde, tutuklu sanıklardan İP´li Nusret Senem´de Kutlu Savaş´ın Susurluk raporu bulunduğu belirtilmiş ve gizli belgeler de olduğu iddia edilmişti. Senem, mahkemedeki savunmasında dava dosyasına gönderilen Kutlu Savaş´ın raporunun 19 sayfasının eksik olduğunu, 42 paragrafının da çıkarıldığını öne sürmüştü. Senem´in talebi üzerine Başbakanlık Teftiş Kurulu´na yazı yazılarak, gerekli araştırmanın yapılıp, Susurluk raporunun tam haliyle ve varsa ekleriyle gönderilmesinin istenmesi kararlaştırıldı. Mahkeme Heyeti, MİT Müsteşarlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü´ne de yazı yazılarak, varsa Susurluk raporunun gönderilmesinin talep edilmesine hükmetti. Mahkemenin yazısına Başbakanlık Teftiş Kurulu´ndan gelen cevapta, ´Susurluk Raporu´nun orijinali yok.´ denildi. Raporun orijinalinin Başbakanlık´ta bulunmamasının ´izah edilemez´ olduğu belirtiliyor. Teftiş Kurulu´nun açıklamasına göre, kendilerindeki belge kopya ve eksik. Nusret Senem´de ise kopya raporun tam metni bulunuyor. Bu sonuçla ortaya şöyle bir soru çıkıyor: Tek nüsha hazırlanıp Başbakan Mesut Yılmaz´a teslim edilen Susurluk raporunun bir örneği İP´li Senem´in elinde olduğuna göre rapor örneğini Senem´e Mesut Yılmaz mı verdi?
Atabeyler, Anafor ve Vatanseverler davaları Ergenekon´la birleştirilsin
Bu arada, 1. Ergenekon davasında, Başsavcılığın istediği Atabeyler, Anafor ve Vatanseverler davalarının dosyaları mahkemeye ulaştı. Bu davalara bakan yerel mahkemelerin davaların Ergenekon davasıyla birleştirilmesini talep ettikleri öğrenildi. 2 Haziran 2006´da Ankara Eryaman´da ortaya çıkarılan ve aralarında Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı´nda görevli subayların da bulunduğu ve Başbakan Erdoğan´a suikast krokilerinin de operasyonlarda ele geçirildiği çete davası Ergenekon savcılarınca incelemeye alınmış, İstanbul 13 Ağır Ceza Mahkemesi de Atabeyler Grubu dava dosyası ile Sauna Çetesi dava dosyalarını Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´ndan istemişti. Birleştirmesi talep edilen ikinci dava İzmir´de süren Ahmet Tekin Baykal´ın da çete kurmaktan yargılandığı ´Anafor´ davası. Anafor davasına bakacak İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi, haziran ayında davanın Ergenekon davasıyla birleştirilmesini talep etmişti. Tensip zaptında, gizli tanık Dilovası´nın beyanları ve ´Lobi´ belgesine göre Ahmet Baykal liderliğindeki örgütün Veli Küçük´e bağlı olarak kurulduğu, Ergenekon yapılanması ile bağlantılı olduğunun ileri sürüldüğü kaydedildi. Zabıtta, Ahmet Tekin Baykal tarafından kurulduğu iddia edilen örgütün çıkar amaçlı suç örgütü mü yoksa bir terör örgütünün alt yapılanması mı olduğunun tespit edilmesi için her iki davanın yargılamasının birlikte yapılmasının gerektiğinin ortaya çıktığı belirtilerek, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ne yazı yazılmasına karar verilmişti. Birleştirme talebiyle dosyası gönderilen üçüncü dava ise kamuoyunda ´Vatanseverler´ davası olarak bilinen ve Taner Ünal ve Ahmet Cinali´nin yöneticileri olarak yargılandığı Vatansever Kuvvetler Güç Birliği (VKGB) derneği davası.
ERGENEKON DAVASI GİDEREK BÜYÜYOR VE BÜYÜMEYE DE DEVAM EDECEK ÇÜNKÜ ÇETELER VE SUÇLARIN AYNI ÖRGÜTE AİT OLDUĞU BİR BİR ORTAYA ÇIKIYOR
Çeteler ve suçlar aynı yöneticilerin yönettiği tek bir örgüte aitse davaların birleştirilmesi de normaldir
Ergenekon davasının dün görülen 102. duruşmasında sanık avukatları Ergenekon davasının diğer davaların eklenmesiyle büyümesine isyan ediyor, davanın bu gidişle yıllarca süreceğini belirtiyordu. Ergenekon iddianamelerine göre muhtelif çeteler ve suçları işleyenler aynı kişilerin yönettiği örgüte mensup. Öyleyse davaların birleştirilip görülmesinden daha doğal bir şey olamaz ve adalet ancak böyle ortaya çıkabilir.
Mahkeme salonu büyüdü, hakim ve savcı sayıları arttı
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz´ün 12 Haziran 2007´de Ümraniye´de bir evde polisin 27 adet el bombası ele geçirmesiyle başlattığı Ergenekon soruşturması zincirleme reaksiyonlarla giderek genişliyor. Soruşturmanın giderek genişlemesi sanık sayılarının ve beraberinde de soruşturmaya ve davaya bakan hakim-savcı sayılarının artışını getiriyor. Hatta mahkeme salonu bile bir kez genişletildi ve daha sonra daha büyük bir salona geçildi. Şu günlerde sadece birinci ve ikinci Ergenekon iddianamesi ile Danıştay davasına konu sanıklar mahkemede yeralıyor. Bugünlerde açıklanması beklenen üçüncü iddianamenin kabul edilmesi durumunda sanık sayılarıyla mahkemeye katılacak avukat ve seyirci sayısının da artması kaçınılmaz görünüyor. Ergenekon davasının 62. oturumunda Başkan Köksal Şengün ile üye hakimler Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşıloğlu´ndan oluşan mahkeme heyetine üye hakim Hüsnü Çalmuk´un da katıldığı görülmüştü. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz´ün başlattığı soruşturmada savcı sayısı da zaman içinde yeni savcıların katılımıyla 7´ye yükselmişti.
Faili meçhul siyasi cinayetler çözülemez kanısı hızla değişiyor
Savcı Öz´ün 2 yıl önce Ümraniye´deki evde başlattığı soruşturma meğerse terörün şahdamarına dokunmuş. Zincirleme reaksiyonlarla birbirini tetikleyen gelişmelerle soruşturma şimdiden Türkiye´nin gelmiş geçmiş en büyük ve en önemli soruşturması haline geldi. Türkiye´nin tartışmasız gündemi Ergenekon Terör Örgütü. Mahkeme bu ifadenin henüz net olmadığını dolayısıyla kullanılmaması gerektiğini söylese de Kamu vicdanı öyle demiyor. Bir zamanlar devletin cinayet işlediği ispat edilemez lafı genel kanı idi. Bu kanı hızla değişiyor. Yargılamadan suçlu olup olmadıkları bilinemeyen masum insanları infaz eden cellatlara hala en üst düzeylerde saygı gösterilmeye çalışılsa da bu gayretler gittikçe cılızlaşıyor. Kamuoyunun bütün dikkati bu soruşturmada. Bu dikkat sürdüğü sürece soruşturmayı saptırmaya sulandırmaya çalışanların başarısız olacakları açık. İlginç bir ayrıntı da kamuoyunun soruşturmayı sahiplenme oranının gittikçe artması. Örneğin Uğur Mumcu cinayetinin yaktığı yürekler, başlangıçta soruşturmaya mesafeli soğuk dursa da gelişen süreçte Mumcu´nun da ve hatta Mumcu´nun hayatta iken araştırıp kitaplarında ve yazılarında da belirttiği gibi 1978´de öldürülen Savcı Doğan Öz´ün de aynı karanlık odaklarca, yani Kontrgerilla tarafından öldürüldüğünü haykırıyor.
Türkiye´deki terörün kaynakları konulu Puzzle´ının parçaları giderek tamamlanıyor
Ergenekon soruşturma ve davasında ihbarlar ve gizli-açık tanıklıklar artarak devam ediyor, bunlar arttıkça dalga operasyonlar da artıyor. Zincirleme gelişen bir reaksiyon gibi gelişmeler birbirini tetikliyor ve tıpkı bir puzzle´ın parçalarının giderek tamamlanmasında olduğu gibi kalan eksik parçaları tanıyarak yerine yerleştirmek kolaylaşıyor ve süreç hızlanıyor. Uzmanlar Ergenekon soruşturmasında ihbarların giderek artmasını normal karşılıyor. Önceki dalgalardan birinde gözaltına alınıp serbest bırakılan Genelkurmay emekli adli müşaviri Erdal Şenel´in, önüne savcılıkça konulan delillerle örgütün ne kadar büyük olduğunu görerek dehşete düştüğünü belirtmesi örneğinde olduğu gibi birçok örgüt elemanının da ya da bu ilişkilere tanık olanların da bu şekilde zamanla dehşete kapılarak ihbarlara yöneldiği iddiaları anlaşılır hale geliyor. Bu örgütlenmede bir şekilde aktif rol alanların hücre yapılanması sebebiyle örgütün büyüklüğünü farketmeleri mümkün değildir. Örgütün ne kadar yayıldığını ancak üst düzey yöneticiler bilebilir. Dalga dalga yapılan operasyonlarla ve bu operasyonlarda ortaya çıkan silah, kemik ve diğer her türlü belge ve bilgilerle de örgütün büyüklüğü giderek ortaya çıkıyor. Ergenekon soruşturmasında veya dolaylı bağlantılı olarak Güneydoğu´daki faili meçhullerde mesafe alındıkça örgüt ve eylemleri hakkında belge ve bilgi sahibi olan kişilerin cesaret bularak konuşmaya başladığı bunların verdiği bilgilerle soruşturmaların zincirleme reaksiyonlarla giderek büyüdüğü ve büyümeye de devam edeceği rahatlıkla görülebiliyor.
103. duruşma saat 01.30´a kadar sürdü. 1. Ergenekon davası 24 Ağustos´a ertelendi.
Saat 01.05 sıralarında verilen aradan sonra mahkeme heyeti yerini alarak, birleştirme konusunda mahkemenin muvafakat vermesi istenen 3 dava dosyasının, mütalaasını bildirmesi için Cumhuriyet Savcısı´na verilmesinin karara bağlandığını açıkladı. Sanıklar ile avukatlarının tahliye taleplerini bu aşamada reddeden mahkeme heyeti, duruşma salonunun fiziki şartları ile ilgili yapılan yazışmalar, birleşen Danıştay davası sanıklarının savunmalarının tespiti ve birleştirme talebi ile mahkemeye gönderilen iddianamelerin kapsamları ve yapılacak usuli işlemler dikkate alınarak davanın 24 Ağustos 2009 tarihine ertelendiğini açıkladı.
Veli Küçük ve Kemal Kerinçsiz´den mahkemeye ve Beşiktaş Adliyesi´ne ağır eleştiriler
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen davanın 103. duruşmasında sanıklara söz verildi. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, duruşmada söz alan tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Veli Küçük´ün ceketini giymeye başlaması üzerine İçerisi zaten sıcak. Bazı kuralları kaldırdım, ceketinizi giymenize gerek yok, ama cübbeye kadar gitmez dedi.
Veli Küçük, yaklaşık 20 aydır tutuklu bulunduğunu, tutuklanma gerekçesini de diğer sanıklar gibi pek anlamadığını ileri sürerek, bunu ileride anlayacağını umduğunu söyledi. Ergenekon soruşturmasını ve dava sürecini, tarihi olaylarla karşılaştıran Küçük, Keşke iddianameyi okuyarak, incelemiş olsaydınız. O zaman iade edeceğiniz belliydi. Bize anlatılan Köksal Şengün, bu iddianameyi okumuş olsaydı kabul etmezdi dedi. İddianameyi iftiraname olarak nitelendiren Küçük, Darbe planı ve hukuki olmayan hiçbir şey yapmadım. Türk milliyetçisi olmam, Atatürk´ün Cumhuriyetine sahip çıkmam, Misak-ı Milli sınırlarını savunmam, ´İslam´ın ılımlısı, yumuşağı olmaz´ demem nedeniyle suçlandım. Bundan dolayı buradayım. Ben 66 yaşındayım. Azrail amcamın oğlu olsa 10-15 yıl sonra ziyaretime gelir. 15 sene yaşamasam da olur. Ben bu yolumdan dönmem, bu suçları işlemeye devam edeceğim. Hedef bizler değil, TSK ve Genelkurmay Başkanlığı´dır dedi. Küçük, Edirne´de bir süre görev yaptığını ve bu nedenle güreş sporunu inceleme fırsatı bulduğunu ifade ederek, Birinci iddianame peşrev, ikinci iddianame kafa-kol alma ve üçüncü iddianame de kündeye getirme olarak tarihe geçecektir. Dördüncü aşama pes dedirtme aşamasıdır, ama başaramayacaklar şeklinde konuştu. Küçük, soruşturmayı yürütenlerin de bir gün hesap vereceğine inandığını kaydetti. Necib Hablemitoğlu cinayetinin azmettiricisi olduğunun iddia edildiğini ifade eden Küçük, tutuklu sanık Ergun Poyraz´ın savunmasında söz konusu cinayete ilişkin her şeyi bildiğini, bu konuda yapılacak soruşturmada bildiklerini anlatabileceğini ve her türlü bilgiyi verebileceğini söylediğini anımsattı. Küçük, Sayın savcılar bunu niye dikkate almıyor? Bu talep doğrultusunda yeni bir soruşturma başlatılmalı ve cinayet aydınlatılmalı dedi.
Kürt açılımını değerlendirdi
Kürt açılımı tartışmalarına değinen Küçük, Abdullah Öcalan ve terör örgütü üyeleri için genel af çıkarılmaya çalışıldığını savundu. Veli Küçük, mahkemenin hiçbir tarikatın, örgütün ve siyasi düşüncenin etkisinde kalmadan bu siyasi davayı kökünden halledeceğine, Türk adaletinin bu olumsuzlukların üstesinden geleceğine inanmak istediğini kaydetti.
Tutuklu sanıklardan Muzaffer Tekin, Danıştay üyelerine saldırı davası sanıklarının bir an önce mahkeme tarafından dinlenilmesini istedi. Tekin, Gerçeğin ortaya çıkarılmasını istiyorum. Gerçek ortaya çıkarıldığında benim yerimde savcılar oturacak dedi.
Kemal Kerinçsiz´den mahkeme heyetine ağır tahrik
Tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz, basında çıkan haberlere değinerek mahkemenin tarafsız olmadığı yönünde kamuoyunda görüş oluştuğunu ileri sürdü. Kerinçsiz, şunları söyledi: Sizler kamuoyunun düşüncelerine rağmen bu davaya bakmaya ısrar ediyorsunuz. Bu şartlarda sizin adil ve adaletli olmanıza inanmamız mümkün müdür? Siyasallaşmış bir davada sizin çekilmenizi ya da reddinizi istemiyorum. Sizden sonra gelecek olan heyetin bakış açısının da farklı olmayacağını düşünüyorum. Çünkü Beşiktaş adliyesinde kadrolaşma oldu.
´İsmail Sağır muhbir mi?´
Bu arada, mahkeme, birinci Ergenekon davasıyla birleştirilen Danıştay üyelerine ve Cumhuriyet Gazetesine yapılan saldırılara ilişkin davanın sanıklarından İsmail Sağır´ın emniyet muhbiri olarak kullanılıp kullanılmadığının Edirne, İstanbul ve Ankara il emniyet müdürlüklerinden sorulmasına karar verdi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, sanık ve avukatlarının taleplerini verdikleri yaklaşık 3 buçuk saatlik arada değerlendirdi. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün aranın ardından alınan kararları açıkladı. Buna göre, mahkeme heyeti davanın tutuklu sanığı Sevgi Erenerol´un avukatı Vural Ergül ile tutuklu sanıklardan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek´in 102´inci duruşmadaki beyanlarının savunma sınırları içerisinde değerlendirildiği ve bu konuda suç duyurusunda bulunulmasına yer olmadığı görüşüne vardı. Mahkeme heyeti, tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Veli Küçük´ün 103´üncü duruşmada yaptığı savunmasında söylediği sözlerle ilgili duruşma tutanağı incelendikten sonra suç duyurusu talebinin değerlendirilmesini uygun gördü. Gizli tanık Anadolunun dinlenilmesi talebine istenilen belgeler geldikten sonra karar verilmesine hükmeden mahkeme heyeti, iddianamedeki bazı yanlışlıkların düzeltilmesi yönündeki talebin savunma niteliğinde olmasını dikkate alarak kararla birlikte değerlendirileceğini bildirdi. Danıştay davası dosyası ve birleştirme kararı örneklerinin sanıklara tebliğine, sanıklar ve avukatlarına duruşma günü ve saatinin bildirilmesine karar veren mahkeme heyeti, Danıştay sanıklarının varsa istemlerinin sorulmasını, avukatlarının olmaması durumunda da zorunlu müdafi atanacağının bildirilmesini uygun gördü.
Tahliye talepleri reddedildi
Mahkeme heyeti, dosya kapsamında her sanığa iddianamede ayrı ayrı isnat olunan suçlamalar ve bunlarla ilgili sevk maddeleri, atılı suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığının devam etmesini dikkate alarak, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmetti. Mahkeme heyeti, Duruşma salonunun fiziki şartları ile ilgili yapılan yazışmalar, birleşen dosya sanıklarının savunmalarının tespiti ve birleştirme talebiyle mahkemeye gönderilen iddianamelerin kapsamları ve yapılacak usulü işlemleri de dikkate alarak duruşmayı 24 Ağustos Pazartesi günü saat 09.30´a erteledi.
Abdullah Harun
(04 Ağustos 2009), son güncel.: (05 Ağustos 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Atabeyler Çetesi davasının Ergenekon´la birleştirilmesi manşetlerimiz
Vatanseverler (VKGB) Çetesi ile ilgili manşetlerimiz
Anafor davasıyla ilgili manşetlerimiz