Kamuoyunda 'kutsal hoca payı davası' olarak da bilinen ve FETÖ'nün himmet paralarıyla ilgili soruşturma kapsamında açılan davalardan 4'ü tutuklu 12 kişinin yargılandıkları ikinci dava başladı. Benzer içerikte 5 sanıklı bir başka dava ise Mart ayında başlamıştı.
10.09.2016 16:40 Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) dini duyguları istismar ederek topladığı "himmet" paraları ile ilgili soruşturması kapsamında 4'ü tutuklu 12 kişinin yargılanmalarına başlandı.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Asım Selçuk, Fevzi Umucu, Mikail Kılınç ve Hasan Hüseyin Zedef ile tutuksuz sanıklar Fatih Kaya, Rüstem Kahraman, Ekrem Bulut, Emin Aytaş ve avukatları katıldı.
Duruşmada savunma yapan sanık Fevzi Umucu, ağabeyi Oğuz Umucu bulunamadığı için kendisinin tutuklandığını ileri sürdü.
İnşaat işiyle uğraştığını belirten Umucu, MASAK raporlarında belirtilen para transferlerinin, işleriyle ilgili olduğunu ifade etti.
Davanın diğer sanıklarından Hasan Koşar'a neden 20 bin 200 lira gönderdiği sorulan Umucu, Ankara'da bir araba beğendiğini, ağabeyinin kendisi için 20 bin lira vererek bu arabayı almasını sağladığını anlattı. Parayı geri göndermek için aradığı ağabeyi Oğuz Umucu'nun, bu parayı Hasan Koşar'ın hesabına göndermesini istediğini ileri süren Umucu, bu kişiyi tanımadığını savundu.
Umucu, ağabeyi Oğuz Umucu'nun bir öğretmen maaşıyla ABD'ye nasıl 149 bin dolar gönderdiğinin sorulması ve ağabeyinin FETÖ'nün "Yenimahalle imamı" olduğuna ilişkin iddiaların hatırlatılması üzerine pek görüşmediği ağabeyini yılda bir kaç defa annesinin zoruyla aradığını söyledi.
"Kimse Yok Mu" derneğine yaptığı bağışın sorulmasına karşılık Umucu, "Vicdan azabı çekiyorum, muhtaçlara yardım ediyorum" diyerek pek çok derneğe bu tür yardımlar yaptığını ifade etti.
Bank Asyaya destek toplantısına katıldığı ve açıklamalar yaptığının belirtilmesi üzerine Umucu, bu bankanın müşterisi olduğunu belirtti.
Bankada işlem yaptığı bir gün, kapı önünde kalabalığı görünce ne olduğunu sorduğunu, "Bank Asyayı kapatıyorlar, zulüm yapıyorlar" denilmesi üzerine gösteriye katıldığını anlatan Umucu, burada açıklama yapıp yapmadığını ise hatırlamadığını ifade etti.
Üye olduğu Ahi İşadamları Derneğinin bu yapıyla bağlantısını bildiğini belirten Umucu, bu derneğin Kırşehir'in tek iş adamı derneği olduğunu ve 300-400 üyesinin bulunduğunu, üye olduğu dönemde böyle iddialar bulunmadığını, açılışını bir bakanın yapması nedeniyle de üye olmaktan çekinmediğini kaydetti.
Sanık Hasan Hüseyin Zedef de Samanyolu eğitim kurumlarında işe başladığını, bu kurumda gelir için çalıştığını dile getirdi.
Kurumda çalışan 62 kişinin kendisine neden para gönderdiğinin sorulması üzerine Zedef, bu kişilerin önemli bölümünün engelli olduğunu, nakit sıkıntısı nedeniyle maaşları geciktirilen bu kişilerin ATM'de işlem yapmak yerine bu miktarları kendisine gönderdiğini, kendisinin de bankadan çekip onlara verdiğini iddia etti. Zedef, bunun bir kereye mahsus olduğunu, onlara yardımcı olmak için yaptığını savundu.
-"Para gönderenler arasında KPSS şüphelileri var"-
Kendisine para gönderenler arasında KPSS'de kopya soruşturmasının şüphelilerinin de bulunduğunun belirtilmesine karşılık Zedef, bu konuda bir bilgisi olmadığını söyledi.
Zedef, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) kapsamında görevlendirilen avukatına okuması için bir ek ifade verdi ancak avukatın bunu okumak istememesi üzerine kendisi okudu.
CMK ile görevli avukat Ahmet Tokgöz ise "Sanık her şeyi kabul ediyor. FETÖ'cü terör örgütünün bir yapısının ve organizasyonunun yapısında muhasebeci olarak çalışıyor. Bankaya, şirkete paralar yatırmış ama bu kişiler sadece basit birer muhasebeci. FETÖ'cü terör örgütü deyince biz daha büyük şeyler bekliyoruz. Bank Asya kayıtlarına bak, muhasebe kayıtlarına bak, birilerini tut, getir, finansmanla suçla, bunun adı da muhasebeci olsun. Takiyeyi nerede yapmışlar, gizliliği nerede ortaya koymuşlar? Böyle bağlantılar bekliyoruz açıkçası." dedi.
Avukat Tokgöz, bu kişilerin söz konusu bankaya para yatırdıklarını ancak bu bankanın 2013 öncesinde legal olduğunu, dolayısıyla tutuklamanın kaldırılmasını istediklerini belirtti.
Sanık Mikail Kılınç ise iddianameyi okumadığını, savunma yapamayacağını söyledi. Kılınç'ın iddianameyi okuduktan sonra yarın savunma yapacağı belirtildi.
Sanık Emin Aytaş da daha önce birçok şirkette çalıştığını, bunlardan birkaçının bu yapıya yakın şirketler olduğunu, çalıştığı dönemlerde bunu bildiğini kaydetti. Ne üniversite öncesinde ne sonrasında ne de bu şirketlerde çalıştığı dönemlerde bu yapıyla bir alakası olduğunu ileri süren Aytaş, temel atma törenleri dışında hiçbir sohbette ya da organizasyonda bulunmadığını savundu.
Dosyanın diğer sanıklarından Asım Uçmaklı ile Kırıkkale Üniversitesinde tanıştığını, sonradan Ankara'da proje için bir ev tuttuklarını anlatan Aytaş, 2-3 ay kaldıktan sonra proje maliyetlerinin artması nedeniyle kendisinin evden ayrıldığını söyledi.
Aytaş, bu evde FETÖ/PDY adına hiçbir faaliyete katılmadığını ileri sürdü.
Diğer sanıklardan Hasan Hüseyin Zedef'in hesabına neden para yatırdığının sorulması üzerine Aytaş, parayı çalıştığı şirkete gönderdiğini ifade etti.
Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın, bir çalışanın şirketinden para almasının normal olduğunu ancak şirkete para yatırmasının izah edilmesi gerektiğini belirtmesine karşılık Aytaş, bunu hatırlamadığını, bir borç karşılığı yatırmış olabileceğini söyledi.
Aytaş'ın avukatı, müvekkilinin beraatini talep etti.
-"Patronum istediği için havale ettim"-
Sanıklardan Ekrem Bulut ise bir inşaat şirketinin ön muhasebe biriminde çalışırken patronunun verdiği paraları söylenen hesaplara transfer ettiğini belirterek FETÖ/PDY ile bağlantısı olmadığını ileri sürdü.
Sanık Fatih Kaya da "Davada geçen kiralık evle ilgili yatırılan parada ismim geçiyor. Arkadaşlarımın ricasıyla hesabımdaki parayı söyledikleri hesaba havale edip, geri elden aldım. MASAK raporu konusunda iyi niyetim suiistimal edilince Eskişehir'e taşındım, çalıştığım iş yerindeki patronum da istediği için havale ettim. Kayıtlar bu havalelerden ibarettir." dedi.
Cumhuriyet Savcısı İsmail Şafak, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.
Mahkeme, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.
İKİNCİ DURUŞMA
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) dini duyguları istismar ederek topladığı "himmet" paralarıyla ilgili soruşturması kapsamında 4'ü tutuklu 12 kişinin yargılandığı davanın ikinci duruşması görüldü.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanıklar Asım Selçuk, Fevzi Umucu, Mikail Kılınç ve Hasan Hüseyin Zedef ile tutuksuz sanıklar Fatih Kaya, Rüstem Kahraman, Ekrem Bulut, Emin Aytaş ve avukatları katıldı.
Duruşmada, tanık olarak ifade veren Cemil Karataş, sanıklardan Asım Uçmaklı ile bir iftar yemeğinde tanıştığını, bir iki defa Çankaya'daki bir evde sohbet toplantılarına katıldığını, toplantıda dini sohbetler yapıldığını anlattı. Karataş, firari sanıklardan Oğuz Umucu'yu da öğretmen olarak bildiğini kaydetti.
Tanık İlhami Çıplak da sanıklardan sadece Asım Uçmaklı'yı tanıdığını söyledi. Bir alışveriş merkezinde kafesinin bulunduğunu belirten Çıplak, üye olduğu Aktif İşadamları Derneğinin düzenlediği ABD gezisine katıldığını anlattı. ABD'de gruptan ayrıldıklarını ve Las Vegas'a gittiklerini ifade eden Çıplak, ABD'de bulundukları sürede kendilerinden himmet veya başka isim altında para istenmediğini söyledi.
Ankara'ya geldiklerinde yemeğe davet edildiklerini belirten Çıplak, bu yemekte Mali'de okul yaptırılacağı anlatılarak kendilerinden 100-150 bin lira para talep edildiğini anlattı. Çıplak, bu olaydan sonra bir daha buraya gitmediğini, Aktif İş Adamları Derneğinden de Gezi olaylarından iki ay önce istifa ettiğini belirtti.
Çıplak, yaptırılacak okul için Mali'ye götürülmek istendiklerini ancak bunu da kabul etmediklerini sözlerine ekledi.
Tanık Okan Mumcu da bu sohbet toplantılarına birkaç kez katıldığını, toplantılarda yemek yediklerini, namaz kıldıklarını, CD'ler izlediklerini anlattı.
Derneğin düzenlediği ABD gezisine kendisinin de katıldığını söyleyen Mumcu, ABD'de Los Angeles'a gittiklerini, otelde yapılan bir toplantı dışında kimseyle görüşme olmadığını belirtti. Mumcu, katılımcıların masraflarını kendilerinin karşıladığını ifade ederek Oğuz Umucu'nun, Ankara'daki sohbet toplantılarında namaz kılınırken hocalık yaptığını ve vaaz verdiğini, Umucu'nun olmadığı zamanlarda ise Asım Uçmaklı'nın bu görevi yerine getirdiğini kaydetti.
-"80 bin dolar ödemediğim için ailemle emniyete alındım"-
Tanık Selahattin Pek de ABD gezisine katıldığını, orada kendilerinden herhangi bir yardım talebinde bulunulmadığını söyledi.
Çankaya'daki sohbet toplantılarına iki kez katıldığını anlatan Pek, kendisinden Afrika'daki bir okul için 100-150 bin lira para istenmesinin ardından toplantılara bir daha katılmadığını belirtti.
Pek, para istenmesiyle ilgili şikayette bulunduğunu ifade ederek bu nedenle Ankara Emniyetinde hakkında dosya olduğunu, kendisinden 80 bin dolar istendiğini ayrıca burs adı altında 150 bin lira daha talep edildiğini kaydetti.
Bu kişilerden şikayetçi olduğunu ve davaya katılmak istediğini belirten Pek, şöyle konuştu:
"Benden himmet adı altında istenen 80 bin dolar parayı ödemediğim için bütün ailemle emniyete alındım. Şimdi o emniyet müdürleri de tutuklu. İstihbaratın arabasıyla evimden aldılar, Bestekar Sokak'ta bir yere götürdüler. Benden para istediler, hakkımda dosya olduğunu söylediler. Ben ödemeyeceğimi söyledim. Sonra, Sadık isimli kişi burs adı altında para istedi. Mehmet Ali Göktürk isimli mali şube komiserine 10 bin dolar vermem gerektiğini söylediler. Onu da vermedim. Mehmet Ali Göktürk, Sayın Cumhurbaşkanımıza suikast timi giderken telefonuna mesaj gelen kişidir. Şu anda tutukludur. Emniyeti arayarak şikayetçi oldum. Bana 'Seni ifadeye çağırırsak gelir misin' dediler. 'Gelirim' dedim. Benim dediklerim gözardı edildi. 17 Aralık operasyonundan sonra sabah 05.00'te bütün ailemi çete kurma suçundan topladılar, bu 80 bin doları vermedim diye. Bu süreçten sonra iş yapamadım. Dört evimi de sattım. Hayatımı bitirdi bu insanlar. İş sahamı öldürdüler, adım tefeci oldu. Alacaklı olan insanlara mali şubede baskı yapılmış insanlar bunu mahkemede belirttiler, nedense diğerleri sessiz kalıyor. Bu işin döneceğine inandıkları için susuyorlar."
Bu arada, duruşmada Maliye Hazinesi avukatları katılma talebine ilişkin dilekçe verdi.
Tahliye taleplerinin ardından mahkeme heyetinin açıkladığı ara karar göre, tutuklu sanıkların tahliye talepleri reddedildi. Maliye Bakanlığı ve Maliye Hazinesi avukatlarının katılma talebi kabul edildi.
Tüm sanıkların yurt dışına giriş çıkış kayıtlarının araştırılması için Emniyet Genel Müdürlüğüne müzekkere yazılması kararlaştırıldı.
İDDİANAME
Soruşturma, FETÖ/PDY'nin mağdur ettiği Selahattin Pek isimli vatandaşın şikayeti üzerine başlamıştı.
İddianamede, FETÖ/PDY mensuplarının Selahattin Pek'i, "Mali Şubede dosyan var. Bu dosyadan zarar görmek istemiyorsan cemaate yardım edeceksin" diye tehdit ettiği ve "Babanın adına bir okulda sınıf yaptıracağız" denilerek kendisinden 21 bin lira alındığı belirtildi.
Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu Cumhuriyet Savcısı Velihattin Eldemir'in yürüttüğü soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, sanıkların topladığı paraları Bank Asya üzerinden yurt dışındaki "Gülenist" kuruluşlara transfer ettiklerine yer verildi.
MASAK raporunun da yer aldığı iddianamede, sanıkların topladıkları paraları ABD merkezli Texas Gulf Foundation, Brooklyn Amity School, Pinnacle Education Services Inc, Metropolitan Education - Consulting Inc ve The Respect Institute Inc isimli kuruluşlara aktardıkları belirtildi.
İddianamede sanıkların, "sağlanan maddi kaynaklar ile Türkiye'de devletin bütün anayasal kurumlarını, güvenlik birimlerini, mülki ve adli yapısını ele geçirerek, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini iş yapamaz hale getirmek, hükümeti düşürmek, meşru hükümete paralel bir devlet yapılanması oluşturmak amacında olan FETÖ/PDY örgütüne maddi kaynak sağlayarak, Terörizmin Finansmanı Kanunu'na muhalefet ettikleri" bildirildi.
Soruşturmada haklarında yakalama kararı çıkarılan 3 firari sanık aranıyor.
İDDİANAMENİN DETAYLARI
Davadaki sanıklar, "silahlı terör örgütüne üye olma", "terörizmin finansmanının önlenmesi hakkındaki kanuna muhalefet" ve "zimmet" suçlarından yargılanıyor.
Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu Cumhuriyet Savcısı Velihattin Eldemir'in yürüttüğü soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, sanıkların topladığı paraları Bank Asya üzerinden yurt dışındaki "Gülenist" kuruluşlara transfer ettiklerine yer verildi.
İddianamede, soruşturmanın FETÖ/PDY'nin mağdur ettiği Selahattin Pek isimli vatandaşın şikayeti üzerine başladığı, FETÖ/PDY mensuplarının Pek'i "Mali Şubede dosyan var. Bu dosyadan zarar görmek istemiyorsan cemaate yardım edeceksin" diye tehdit ettiği ve "Babanın adına bir okulda sınıf yaptıracağız" denilerek kendisinden 21 bin lira alındığı belirtildi.
Pek'in yanı sıra 6 kişinin daha aynı şekilde mağdur edildiğine yer verilen iddianamede, sanıkların Ankara'daki bazı işadamlarını onar kişilik gruplarla ABD'nin Los Angeles kentine götürdükleri ve gezi sırasında FETÖ/PDY'nin elebaşı Fetullah Gülen'i ziyaret için Pensilvanya'ya turlar düzenlendikleri kaydedildi.
MASAK raporuna yer verilen iddianamede, sanıkların topladıkları paraları ABD merkezli Texas Gulf Foundation, Brooklyn Amity School, Pinnacle Education Services Inc, Metropolitan Education - Consulting Inc ve The Respect Institute Inc isimli kuruluşlara aktardıkları yer aldı.
-"Kutsal hoca payı"-
FETÖ/PDY tarafından Türkiye'de toplanan "himmet" paralarının yüzde 10-15'inin "kutsal hoca payı" olarak FETÖ/PDY elebaşı Gülen'e aktarıldığı bildirilen iddianamede, himmet toplanırken paranın bir kısmının Gülen'e verileceğinin hiçbir şekilde himmet veren şahıslara söylenmediği belirtildi.
Pensilvanya'ya gönderilen paranın ne amaçla, ne şekilde kullanıldığının sadece Gülen tarafından bilindiği, bu durumu hiçbir örgüt mensubunun sorgulayamadığı, milyar dolarları bulan paranın şahsi servet olarak el altında tutulduğu kaydedilen iddianamede, paranın örgütün merkezindeki "kutsal-muhterem kabul edilen hocanın" masraflarına ve ABD'de Türkiye aleyhine faaliyet gösteren lobilere ve basın yayın kuruluşlarına aktarıldığı ifade edildi.
Toplanan paraların, yurt dışındaki seçimlerde desteklenen adayın kampanyasına ve birlikte çalıştıkları örgütlere harcandığına işaret edilen iddianamede, "kişinin rızasına dayanmadan ve kişinin özgür iradesi baskı altına alınarak manevi cebir ve zorlama ile abonelik ücreti, kurban bedeli, banka promosyonu ve himmet adıyla para ve mal topladığı, havuzda biriken paranın hayır amacı dışında ticari şirketlere, holdinglere, bankaya aktarıldığı, bu şekliyle himmet olarak toplanan paranın, amacı dışında kullanılmasının haksız, dine, ahlaka ve hukuka aykırı olduğu" değerlendirmesine yer verildi.
İddianamede sanıkların, "sağlanan maddi kaynaklar ile Türkiye'de devletin bütün anayasal kurumlarını, güvenlik birimlerini, mülki ve adli yapısını ele geçirerek, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini iş yapamaz hale getirmek, hükümeti düşürmek, meşru hükümete paralel bir devlet yapılanması oluşturmak amacında olan FETÖ/PDY örgütüne maddi kaynak sağlayarak, Terörizmin Finansmanı Kanunu'na muhalefet ettikleri" bildirildi.
-3 sanık hakkında yakalama emri bulunuyor-
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, iddianamenin kabulünün ardından, tüm aramalara rağmen bulunamayan sanıklardan 3'ü hakkında yakalama emri düzenlenmesine karar vermişti. Bu sanıklar henüz yakalanamadı.
Sanıklardan 5'i savcılık sorgusunun ardından çıkarıldıkları nöbetçi sulh ceza hakimliğince serbest bırakılmıştı.
BENZER İKİ DAVA GÖRÜLÜYOR
Kamuoyunda 'Kutsal Hoca Payı' davası olarak da nitelendirilen dava aslında bir değil iki adet. Bu habere konu olan dava aslında ikinci dava. 12 sanık yargılanıyor.
Ancak yine Ankara'da 5 sanık hakkında açılmış diğer bir dava daha var ve daha önce 11 Mart'ta görülmeye başlanmıştı. Himmet adı altında müteahhitlerden para toplayarak Paralel örgütü finanse etmekle suçlanan 5 sanığın 21 yıldan 46'şar yıla kadar hapsi istenen dava iddianamesinde, toplanan paraların ABD'ye gönderildiği, evli örgüt mensuplarının maaşlarından yüzde 10'un, bekarlardan ise 15-20'nin 'himmet' olarak alındığı ve 'Kutsal Hoca Payı' olarak doğrudan Pensilvanya'ya gönderildiği, paranın, kutsal-muhterem kabul edilen Gülen'in masrafları, ABD'de Türkiye aleyhine faaliyet gösteren lobiler, basın-yayın kuruluşları, seçimlerde desteklenen adayın kampanyası ve çalıştıkları örgütler için harcandığı' kaydediliyor.
Paralel yapı-05 Nisan (2016) 'Ankara Himmet/Kutsal Hoca Payı-2' soruşturması manşetlerimiz
Paralel yapı-15 Eylül (2015) 'Ankara Himmet/Kutsal Hoca Payı-1' soruşturması manşetlerimiz
Paralel yapı-Finansal uzantıları manşetlerimiz
Gülen: Parasız kaldık, himmetleri katlayın
(10 Eylül 2016, 16:40)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: