'FETÖ kafayı MHP'ye taktı' haberimizde dile getirdiğimiz iddialarla ilgili çok sayıda mağdurca yapılan suç duyurusu Tarsus savcılığınca incelemeye bile alınmadan jet hızıyla takipsiz kararıyla kapatıldı. Buna tepki gösteren mağdurlar bu komplonun açığa çıkarılması için HSYK'nın acilen devreye girmesi gerektiğini belirttiler. Tarsus'ta 82 MHP İlçe Teşkilatı üyesi hakkında 2008'de suç örgütü üyesi oldukları iddiasıyla başlatılan soruşturmanın Emniyet ve Adliye arasında FETÖ'nün çıkarları doğrultusunda yürütüldüğü, pek çok insanın mağdur edildiği ileri sürülüyordu. MİT tırlarına yönelik komployla dikkatleri üzerine çeken Adana bölgesinin Gülen örgütünün en yoğun şekilde örgütlendiği bölgelerden biri olduğu gündeme gelmişti. Savcısından hakimine, adliyesinden emniyetine kadar geniş çaplı paralel yapılanmanın varlığını gösteren somut bulgular, TIR olayında ortaya çıkmıştı. İşte bu yapı mensuplarınca hukuksuzca yargılandıklarını ve dosyanın Yargıtay'da geçiştirildiğini iddia eden 82 sanığın son umudu Anayasa Mahkemesi. Sanıklardan bazıları da paralel suç örgütü tarafından bir komploya kurban gittikleri iddiasıyla Tarsus Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunmuştu.
19.07.2016 23:04 (ÖZEL HABER) Kamuoyunda ''ÇATALBURUN II'' olarak bilinen daha evvel Adana Özel Yetkili 7. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen, MHP tabanına yönelik Çıkar Amaçlı Suç Örgütü kurdukları iddiası ile yargılanan 82 kişi hakkında Yargıtay Bozma kararından sonra devam eden dava sürecinde sular durulmuyor.
Dönemin Tarsus Belediye Başkanı şimdiki Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz ve Dönemin Tarsus İlçe Emniyet Müdürlüğü görevinden sonra Mersin Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanlığı görevine getirilen Yaşar Aksoy hakkında 2008 yılı seçimleri öncesinde siyaseten muhalefetleri nedeni ile 82 kişi hakkında bu operasyonun kurgulandığı iddiaları ortaya atılmış ve yapılan ilk duruşmada hem sanık hem de müşteki taraflar ile birlikte avukatları özellikle soruşturmayı yürüten polislerin ve ardındaki siyasi amaçların var olduğuna dair delillerin toplanmasını talep etmişlerdi.
Tam 9 yıldır hiçbir sanık ya da avukatına inceleme imkanı verilmeyen telefon dinlemesine ilişkin kayıtların Mahkeme heyetinin verilmesi gerektiği yönündeki kararı doğrultusunda bir örneği verilerek inceleme imkanı tanındığında ise, örgüt suçlaması adı altında gerçekleşen bir telekulak skandalı daha ortaya çıkmış idi.
Avukatları aracılığı ile Tarsus Cumhuriyet Savcılığı'na şikayette bulunan telekulak mağdurları, bir klasör kadar imha tutanağı bulunmasına rağmen cumhuriyet savcısı ve polislerin imzasının olduğu tutanakların gerçeğe aykırı tutulduğu, hakkında dinleme kararı bulunmayan 3. şahısları da kapsayacak şekilde 17 ay boyunca tüm konuşmaların kayıt altına alındığı yönünde şikayette bulunarak ilgili Emniyet görevlileri ve Cumhuriyet savcısının kimliklerinin tespiti yönünde 27/06/2016 tarihinde Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuruda bulundular. Savcılık ise şüphelilerin kimliklerini dahi tespit etmeden flash bir karara imza atarak 1 günde takipsizlik kararı verdi.
Türkiye'de benzer durumlara ilişkin şikayetler sonucu veya kendiliğinden tespit edilmesi halinde ilgililer hakkında ayrı ayrı verileri yok etmeme, haberleşme hürriyeti ve özel hayatın gizliliğinin ihlali, görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resim bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisinin evrakta sahteciliği ayrıca kaç kişiye karşı işlenmiş ise o kadar sayıda cezalandırılması gerektiği yönünde pek çok dava bulunmakta.
Paralel yapının Adana'da 164 kişinin eşi, sevgilisi, iş ortağı ya da patronuyla yaptığı suç unsuru taşımayan özel konuşmaları dinleyip gizlice kaydettiği verilerle ilgili halen devam eden Adana Telekulak Operasyonu, Bursa'da yapılan Kozmik Oda soruşturması gibi yargılamalarda aynı eylemler nedeni ile TCK hükümleri kapsamında suç işledikleri tespit edilen Emniyet ve Adliye görevlileri mevcutken Tarsus'ta niçin 1 günde bu denli hızlı bir şekilde takipsizlik kararı verildiği soru işareti uyandırarak, söz konusu iddiaların varlığını daha da güçlendirdi diyen sanıklar itiraz yoluna başvuracaklarını, ayrıca HSYK ya da şikayette bulunacaklarını bildirdiler.
Edinilen bilgiye göre, söz konusu dinleme kayıtları içerisinde suç unsuru taşımadığı halde polis tarafından ''DEĞERLİ SAKLA'' isimli ayrı bir dosyalama dahi yapılmış ve Çatalburun II fezlekesini hazırlayan polis memuru F.Ş. hakkında, Emniyet Genel Müdürlüğü Müfettişleri tarafından yapılan bilgisayarına ait incelemede pek çok kişi hakkında formatlanan, imha edilmesi gerekirken saklanan çok sayıda telefon dinlemesinin var olduğu tespit edilerek ceza uygulaması yönünde karar verilmiş.
17 ay boyunca hakkında dinleme kararı bulunmayan 3. kişilerin konuşmalarının dinlendiği, imha edilmeden saklandığı, sanıklar lehine olan konuşmaların ise dosyaya hiçbir şekilde aktarılmadığı beyan edilirken, tüm bunlar belgeleri ile sabit olduğu halde hukuki sürecin bu şekilde işlemesini, telekulak mağdurları avukatları dinleme skandalından sonra bir hukuk skandalı daha gerçekleşmiştir şeklinde yorumladılar. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
FETÖ Tarsus'ta kafayı MHP'ye taktı
(19 Temmuz 2016, 23:04)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: