Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı, Taraf gazetesindeki habere konu olan belgenin, Genelkurmay Başkanlığı karargahında düzenlenmediğinin tespit edildiğini, böyle bir belgeyle ilgili olarak gerek elektronik ortamda, gerekse yazılı kayıtlarda herhangi bilgi, belge, emir veya emareye rastlanılmadığını bildirdi. Askeri Savcılığın bu açıklaması akıllara Darbe Günlükleri´nin de Genelkurmay tarafından yalanlanmasını getirdi. Oysa günlüklerin Özden Örnek´in bilgisayarından çıktığı Emniyet Kriminal´in incelemesiyle tespit edilmişti. Askeri savcılığın yürüttüğü soruşturmada Dursun Çiçek´in kullandığı bilgisayarın teknik işlemden geçirilerek imaj alma işleminin de yapılmadığı ortaya çıktı ve şaşkınlıkla karşılandı. Eğer bu işlem yapılmış olsaydı Eylem Planı´nın Çiçek´in bilgisayarından çıkıp çıkmadığı, tıpkı ´Özden Örnek Darbe Günlükleri´ ya da ´Mustafa Balbay Darbe Günlükleri´ olayında olduğu gibi bilimsel olarak kanıtlanabilirdi. Son belge olayının araştırılması safhasında Albay Dursun Çiçek´in askeri savcılığa her zaman kullanmış olduğu imzalardan farklı bir imza örneği vermesi de dikkatleri çeken başka bir nokta oldu. Bu ayrıntıların çoğalması, askeri savcılık soruşturmasının örtbas soruşturmasına dönüşeceğini söyleyenleri haklı çıkarıyor.
FLAŞ!!! Askeri Savcılık: Andıç Genelkurmay´da hazırlanmadı
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı, Taraf gazetesindeki habere konu olan belgenin, Genelkurmay Başkanlığı karargahında düzenlenmediğinin tespit edildiğini, böyle bir belgeyle ilgili olarak gerek elektronik ortamda, gerekse yazılı kayıtlarda herhangi bilgi, belge, emir veya emareye rastlanılmadığını bildirdi. Askeri Savcılığın bu açıklaması akıllara Darbe Günlükleri´nin de Genelkurmay tarafından yalanlanmasını getirdi. Oysa günlüklerin Özden Örnek´in bilgisayarından çıktığı Emniyet Kriminal´in incelemesiyle tespit edilmişti. Askeri savcılığın yürüttüğü soruşturmada Dursun Çiçek´in kullandığı bilgisayarın teknik işlemden geçirilerek imaj alma işleminin de yapılmadığı ortaya çıktı ve şaşkınlıkla karşılandı. Eğer bu işlem yapılmış olsaydı Eylem Planı´nın Çiçek´in bilgisayarından çıkıp çıkmadığı, tıpkı ´Özden Örnek Darbe Günlükleri´ ya da ´Mustafa Balbay Darbe Günlükleri´ olayında olduğu gibi bilimsel olarak kanıtlanabilirdi. Son belge olayının araştırılması safhasında Albay Dursun Çiçek´in askeri savcılığa her zaman kullanmış olduğu imzalardan farklı bir imza örneği vermesi de dikkatleri çeken başka bir nokta oldu. Bu ayrıntıların çoğalması, askeri savcılık soruşturmasının örtbas soruşturmasına dönüşeceğini söyleyenleri haklı çıkarıyor.
ÖZEL HARP DAİRESİ: 1 - SİVİL YARGI: 0
Askeri Savcılığın ´TAK - ŞAK´ açıklaması şaşırtmadı:
Savcılık, böyle bir belgenin mevcut olmadığı anlaşıldığından ve aslı bulunmayan fotokopi belgenin 4. sayfasındaki imza bloğunda Albay Dursun Çiçek´in isminin üzerinde yer alan imzanın, şüpheli Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek´e ait olduğuna, bu belgenin hazırlanması ve herhangi bir kişiye verildiğine ilişkin şüpheli hakkında delil bulunmadığından, soruşturma konusu olay ve Çiçek ile ilgili itiraz yolu açık olmak üzere kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini bildirdi.
Savcılıktan yapılan yazılı açıklamada, konuyla ilgili soruşturmanın, bugün tamamlandığı belirtildi. Savcılık, Taraf gazetesindeki habere konu olan belgenin, Genelkurmay Başkanlığı karargahında düzenlenmediğinin tespit edildiğini, böyle bir belgeyle ilgili, gerek elektronik ortamda, gerekse yazılı kayıtlarda herhangi bilgi, belge, emir veya emareye rastlanılmadığını kaydetti. Askeri Savcılık, Taraf gazetesinde yayımlanan belgenin aslının mevcut olmaması nedeniyle, bu belgenin hangi amaçla kim veya kimler tarafından üretildiği, üretenlerin amaçları, özellikle Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir şekilde hedef alınıp alınmadığı ve belgenin Taraf gazetesi muhabirine ulaştırılmasıyla aynı gazetede yayımlanması olayları hakkında adliye mahkemelerinin görevli ve yetkili oldukları anlaşıldığından, itiraz yolu açık olmak üzere Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının görevsizliğine karar verildiğini bildirdi. Savcılık, soruşturma dosyasının gereğinin takdir ve ifası için görevli ve yetkili İstanbul Başsavcılığına gönderilmesine de karar verdi.
Albayın bilgisayarına eksik inceleme soruşturma güvenilir değil diyenleri haklı çıkarıyor
Darbe andıcında imzası bulunan Albay Dursun Çiçek´in Genelkurmay´daki bilgisayarına, dosyaların tamamını gösteren ´imaj´ alma işleminin yapılmadığı ortaya çıktı. Ergenekon´da tutuklanan emekli Yüzbaşı Avukat Serdar Öztürk´ün bürosunda ele geçirilen darbe andıcının aslı ya da bir suretinin belgede imzası bulunan Kıdemli Albay Dursun Çiçek´in bilgisayarında olup olmadığını tespit etmek için herhangi bir işlem yapılmadığı öğrenildi. Belgenin ve Albay Çiçek´in imzasının gerçek ya da sahte olduğunu ortaya çıkarmak için Jandarma ve Polis Laboratuvarlarındaki kriminal inceleme ile yetinilmeyip, İstanbul Adli Tıp´ta inceleme yaptırılırken, adli inceleme için en önemli tespit aracı olan bilgisayardan ´imaj´ alınması işleminin yapılmaması ´karartmamı yapılıyor´ şüphesine neden oldu. Bilgisayarlardaki silinenler dahil bütün dosyaların farklı bir yazılım programı sayesinde kurtarılması işlemine imaj alma deniliyor. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Eylem Planıyla ilgili olarak Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök´e yaptığı açıklamada, Bütün bilgisayarlara el konuldu demişti. Bilgisayardan imaj alınmasının adli inceleme açısından önemli olduğunu belirten Yargıtay eski Cumhuriyet Savcısı Ahmet Gündel Özden Örnek Günlükleri yargıya intikal edince bu işlem yapıldı. Özden Örnek Günlükleri´nin Genelkurmay bilgisayarından çıktığı bu yöntemle belirlendi dedi.
İnceleme hayati önemde ve harddisk yokedilmediyse hala yapılabilir!..
Belgedeki imzanın sahte olup olmadığının çok önemli olmadığını belirten Gündel, Asıl önemli olan Genelkurmay´ın o biriminde böyle bir çalışmanın yapılıp yapılmadığıdır. Orası istihbaratla ilgili bir birim. O bilgisayarda böyle bir belge çalışması yapıldıysa imza sahte de gerçek de olsa farketmez. Bu nedenle bilgisayarda yapılacak olan inceleme hayati bir nokta diye konuştu.
Darbe günlüklerini imaj işlemi çıkarttı
İmaj alma yeni bir bilgisayar diskinin kullanımı esnasında üzerinde bulunan veya silinen tüm bilgilerin klonlanarak tekrar ulaşılabilir duruma getirilme işlemidir. Gazeteci Mustafa Balbay ile Özden Örnek´in günlükleri imaj alma yöntemi sayesinde ortaya çıkarılmıştı. (Yenişafak)
TÜBİTAK´IN TEKNİK AÇIKLAMASI ÇOK ÖNEMLİ AMA ASKERİ SAVCILAR İÇİN DEĞİL..
TÜBİTAK Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Enstitüsü´nün ?belgenin orijinalinde bulunmayan unsurların belgeye sonradan eklendiğine ilişkin olağandışı bir görüntüye rastlanmadığı? saptaması, eldeki fotokopinin, belgenin aslında tahrifat yapılarak hazırlandığı ya da Albay Çiçek´in imzasının belgeye sonradan fotokopi yoluyla eklenmiş olabileceği yönündeki iddiaları büyük ölçüde zayıflatmaktadır. Yani belge fotokopidir ama aslından çekilmiştir, tahrifle düzenlenmiş değildir.
Emirle harekete geçen bir müesseseden ancak emirle karar çıkar
Yapılan açıklamanın ardından canlı yayında yazarlar şunları söyledi:
Şamil Tayyar: Açıkçası sürpriz bir karar olmadı. Emirle harekete geçen bir kurumun emirle harekete geçen bir müesseseden ancak emirle karar çıkar...
Mehmet Altan: Çok yuvarlama bir açıklama biz birşey yapamıyoruz yapabilenin de önünü kesmiyoruz demek bu! Hükümet bir şekilde gereğini yapmalıdır. Yoksa bu belgeleri hazırlayanlar gereğini yapacak...
Alper Görmüş: İktidara müdahale diye birşey askeri cezada yok bu zaten cumhuriyet savcılarının işi. Sivil savcıların devreye girmesini bekliyorum. Halk, kapsamlı soruşturma bekliyor.
AKP İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu: Karargahta hazırlanmamıştır deniyor. Ama ne kadar doğru o önemli. CNN Türk canlı yayınına bağlanan AKP İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı´nan irticayla eylem planı belgesi hakkında verdiği kararı değerlendirdi. Kuzu şunları söyledi: Savcılık soruşturmaya gerek yok dedi. Dosyayı İstanbul´a gönderdi. İki unsur dikkat çekiyor. Karargahta hazırlanmamıştır deniyor. Ama ne kadar doğru o önemli. Karargahta hazırlanmadı denilince hiç hazırlanmamış denemez. İkincisi o şahıs tarafından hazırlanıp hazırlanmadığı. Fotokopi olduğu için araştırma yapılamaz deniliyor. Ancak bunun sivil boyutunun devam ettiğini düşünüyoruz. Bence biraz daha beklemek lazım. Aslında bu belgenin sahte olması vatandaş olarak beni sevindirir; ama sahte olması da ayrı bir sıkıntıdır. Kim hazırlamış, niçin, nerede, hangi amaçla hazırlamış? Bunları ortaya koymak lazım. Şöyle bir şey de akla geliyor. Ergenekon Davası´na bakan bir avukatın bilgisayarında bulundu bu belge. Öyle olunca akla şu geliyor: Ergenekon sürecinde acaba diğer belgeler de bunun gibidir diye mesaj mı verilmek isteniyor? Biraz daha beklemek lazım bence. Tamam fotokopi belge geçersizdir, ama acaba hiç mi incelemez. Bugünkü teknikle, TÜBİTAK´ta ve dünyanın geliştirdiği tekniklerle bu incelenebiliyor. Söylediğim gibi evrakın sahte olması da olmaması da bu davayı bitirmez. Bu davanın devam etmesi gerekiyor. Bizim AK Parti olarak bir adımımız oldu ama bunu sadece AK Parti´ye yönelik olarak algılamamak lazım. Bunu kamuya yönelik bir girişim olarak algılamak lazım.
AKP Meclis Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ: Bozdağ, NTV´ye yaptığı açıklamada şunları söyledi: Bu önemli bir konudur. Bu konuda kesin bir hükmün ortaya konması lazım, demiştik. Çünkü orduyu yıpratmak isteyenler bu konuyu fırsat bilecekti. Bizim AK Parti olarak belgenin Genelkurmay´da hazırlanmadığı temennimiz olmuştu. Askeri Savcılık´ın bu tespitini önemsiyorum. Eleştirileri boşa çıkaracaktır. Askeri Savcılık, açıklamayla bu konuda adli savcılığın yetkili olduğuna, askeri savcılığın görevsizliğine karar veriyor. Bu da ceza muhakemesi kanunu ve hukuk bakımından yasalara uygun bir karardır. Biz burada muhatabın adli savcılık olduğunu ifade etmiştik. Bu karardan sonra soruşturma adli savcılık tarafından yapılacak, süreç hukukun içinde işlemeye devam edecektir. Her halükarda bu belgenin arkasında birilerinin olduğu açıktır. Bu kişilerin bulunması lazım. Gerçek veya değil bu belgenin arkasındakilerin bulunmasını istedik. İmzanın Albay Dursun Çiçek´e ait olduğunu Askeri Savcılık da tespit ediyor. Bunun için Genelkurmay da idari soruşturma yapacaktır. Adli soruşturma da sürecek. Gerekirse savcılar soruşturma sonunda kamu davası açarlar. Askeri Savcılık sürecin önünü açtı. Sürecin hukuk içinde devam ettiği tavrını ortaya koymuştur. Böylece görev tartışması ortadan kalktı, iki başlılık ortadan kalktı.
25 Haziran 2009
Emekli Tuğgeneral Nursafa Pandar: Adli yargı, devam eder. Asker kişiler askeri mahalde suç işlediği takdirde görev askeri yargıya aittir. Arkadaşlarımız bunu araştırmıştır. Askeri yargı görev alanına giren bölümle ilgili karar vermiştir. Adli yargı, kaldığı yerden devam eder. Adli makamlar, görevleri gereği çalışmalarını sürdürecek. Delil bulunmamış olması soruşturmanın bittiği anlamına gelmiyor. Avukatın bürosunda bulunduğu için pek tabii ki fotokopisi bulunacak. Karar kesin değil, yeni bir delil olduğu zaman soruşturma yeniden başlayabilir.
Emekli Askeri Hakim Ümit Kardaş: İmza farklılığı araştırılmalı. Zaten böyle olacağı açık ve netti. Şaşırmadım. İstanbul Başsavcılığı, Ergenekon´la bağlantısını tespit ederse, soruşturmayı yürütebilir. İş sadece imza tahlili yapmakla bitmiyor. İmza farklılıkları var, onun üzerinde durulmalıydı. Askeri savcının statüsü nedeniyle belgenin üzerine gidilemeyeceği belliydi. Hangi askeri savcı, karargaha yönelik soruşturma yapabilir? Bilgisayar ortamında hangi teknikler yapıldı da ulaşılamadı? İstanbul Başsavcılığı, Özden Örnek günlüklerinin Genelkurmay´ın bilgisayarından çıktığını tespit etmişti.
Emekli Askeri Hakim Albay Faik Tarımcıoğlu: Savcı, takipsizlik gibi görevsizlik kararı verdi. Takipsizlik gibi algılanacak görevsizlik kararı var ortada. Genelkurmay´ın kararını doğru bulmadım. Dosya Ergenekon soruşturmasına eklenir. Darbe günlükleri, Danıştay cinayeti, yeraltından çıkan cephaneler gösteriyor ki bir darbe hazırlığı var. Eylem planı da bu hazırlıkların son hali. Fotokopiydi, sahteydi demek insanları oyalamaktan başka bir şey değil.
Eski Cumhuriyet Savcısı Gültekin Avcı: Savcının kararı skandaldır. Askeri savcılığın ´kirli tezgah´ ile ilgili üç kriminal laboratuvarın tanzim ettiği raporu görmezden gelerek takipsizlik kararı vermesi skandaldır. Çünkü savcılar, bu tür teknik takip gerektiren konularda kendi yetkilerini aşamazlar. Savcının yetkilerini, görevini ve statüsünü zorlayarak subjektif bir karar verdiğini görüyoruz. Böyle bir hukuki uygulama dünyanın hiçbir yerinde olmaz. Burada kanununlar açıkça emir komuta zinciri içinde çiğnenmiştir.
Emekli Cumhuriyet Savcısı Ahmet Gündel: Askeri yargı taraftır. Askeri savcılık, albayın lehine olan delilleri değerlendirmiş. Ortada imzanın Albay Çiçek´e ait olup olmadığına dair üç tane rapor var. Üç raporun müşterek yanı, Çiçek´in geçmişte kullandığı samimi imzalarıyla suça konu belgedeki imza arasında benzerlik olduğudur. Belgenin sahteliğiyle ilgili değerlendirmelerin Yargıtay kararlarına dayandırılması yanıltıcı. Ayrıca askeri savcılık, taraf olan bir mercinin birimidir. Takipsizlik kararı doğru değil. Jandarma ve polis kriminal ile Adli Tıp Kurumu´nun verdiği raporlar var. Albay Çiçek´in geçmişte kullandığı imzalar ile belgedeki imzalar arasında benzerlik var deniyor raporlarda. Askeri savcılığın elinde kamu davasını açacak yeterli deliller mevcuttu. Savcılığın bu delilleri yok sayması mümkün değildir. Deliller dikkate alındığında takipsizlik kararı verilmemeliydi. Karar bilim ve tekniği yok saymıştır, görmezden gelmiştir. Kararda takipsizlikte bahsi geçen sahte belgeyle ilgili olarak da yanlış yerden bağlantı kuruluyor. Biz burada sahte çekten bahsetmiyoruz. Bu konuyla ilgili olarak bu yönde kararı savcılık veremez, mahkeme verebilir. Bu deliller yok sayılmıştır.
Avukat Engin Cirmen: Bağımlı yargının kararları şüphe uyandırır. Avukat Engin Cinmen: Eğer bir yerde yargı bağımlıysa onun verdiği bütün kararlara şüpheyle bakıyoruz. Askeri yargıda toptan olarak bağımsız olmama hali çok büyük. Dolayısıyla güven meselesi var. Verilen bu karar İstanbul Başsavcılığı´nı bağlamaz. Kesin hüküm değildir. Bundan sonra sivil yargı devam edecektir. Bu belge Ergenekon soruşturmasında elde edilen bir belgedir.
Emniyet İstihbarat eski Daire Başkanı Bülent Orakoğlu: Belgenin arkasında Ergenekon var. Dikkat ederseniz, Ergenekon sanıklarının hepsi TSK´ya bir operasyon yapıldığını savunuyorlar. TSK´nın içinde cuntalar geçmiş dönemde oldu, bugün de var. Ortaya çıkan belgenin ardında da Ergenekon vardır. Bu cunta ile Ergenekon´un da çok ciddi irtibatının olduğunun işaretleridir bütün bu belge ve bilgiler. Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılar olayın kendisini çözecektir. ZAMAN
Hasan Celal Güzel: Bu, politik bir karar. Bu kararın politik olarak verildiğini düşünüyorum. Zaten askeri savcılığın buna el koyması baştan beri doğru değildi. Bu belgenin doğruluğunun ortaya çıkması Türk Silahlı Kuvvetleri´nin isteyeceği bir sonuç değildi. Dolayısıyla sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için askeri savcılığın çalışması yeterli olmaz. Takipsizlik kararının verilmesi, işin içinde başka şeylerin olduğu şüphesini artırıyor.
Hukukun Üstünlüğü Derneği Başkanı Süleyman Arslan: Karar, vicdanları tatmin etmedi. Askeri savcılığın kendi yetki sahasında olmayan bir konuda soruşturma yapması hatalıydı. Bu olay, sivil yargıda devam etmesi gereken bir konu. Çünkü demokrasiye karşı yapılmış bir durum var. Kamuoyu, verilen bu yanlış kararla yanıltılmaktadır. Böyle bir karar, vicdanları tatmin etmemektedir. Bu duruma itiraz edilmesi gerekiyor. Olayın takibini yapanlar daha hassas hareket etmeli.
Adalet ve Hukuk Derneği Başkanı Ayhan Gültekin: Karar yok sayılmalı. Konunun askeri mahkemede olması hata. Bu durum Avrupa Birliği´ne ve anayasamıza aykırı. Hukukun üstünlüğüne aykırı bu uygulama yok sayılmalı. Ergenekon adı verilen davanın savcıları bu işin üzerine gitmeli. Yani cumhuriyet savcıları Albay Dursun Çiçek´le ilgili açılan dosyanın devamını getirmeli ve Çiçek´in ifadesi alınmalı. Bu belge ve bilgiler Ergenekon dosyasının içinde ek delil olarak yer almalı.
Mustafa Karaalioğlu: Hukukun yazı turası olmaz. Hiçbir ülkede hukuk bu kadar piyango olmaz. Sonuç öyle mi böyle mi diye yazı tura olmaz. Bunlar yargının devletten bağımsız olamayışını gösteriyor. Askeri savcılık soruları cevaplamıyor. Karar beklendiği, yani Genelkurmay Başkanı´nın da reddettiği gibi. Belgenin bizim ve albayımızla alakası yoktur. Kim üretmiş bilmiyoruz. Bu belge nasıl oldu biz de merak ediyoruz, adli savcılık araştırsın. diyor.
Alper Görmüş: Hükümeti devirmek için plan yapma suçu askeri ceza kanununda yazılı değil ki. Esas usule ilişkin soruşturmayı sivil savcılık yürütebilir. Geldiğimiz aşamada bunu görüyoruz. Askeri savcılık, ´belgeye ilişkin tartışmayı bitirdim´ diyerek sivil savcının yetkisini tarif ediyor. Buna askeri savcılığın hakkı yok. Çok geniş ve kapsamlı bir soruşturma yapılmalı. Kamuoyu vicdanı bunu istiyor.
CHP´li Mustafa Özyürek: Belge sahte Ergenekon iddianamesi de!!!.
Bu belgeye dayalı olarak Türkiye´de kıyameti koparanlar, darbe girişiminde bulunulduğunu iddia edenler şimdi kendilerini savunmak, açıklama yapmak veya söyledikleri nedeniyle özür dilemek durumundadırlar. Bu karardan sonra sorulması gereken şudur: Genelkurmay Başkanı açıklamasında ´Eğer bu belge yoksa, sahteyse o zaman neler olacağını hep beraber görürüz´ demişti. Şimdi o aşamadayız. Acaba neler olacak, neler yapılacak, bu belgeye dayalı olarak kıyameti koparanlar, pek çok çevreyi ve TSK´yı suçlayanlar şimdi ne diyeceklerdir? Bu olay ortaya koydu ki büyük tartışmalara, büyük iddialara mesnet olan belgeler sahte olabiliyor. O nedenle Ergenekon iddianamesi de ciddi şekilde tartışmalı hale gelmiştir.
MHP´li Mehmet Şandır: Herkes TSK´ya inanmak zorunda!!!
Sahte olduğu belli bu belgenin kimler tarafından hazırlandığını bulma görevini yapmadığı için hükümet suçludur. Bu tür suçların engellenmesine yönelik önlemleri almamıştır. Suç duyurusu yapılacaksa AK Parti hükümeti hakkında yapılmalıdır. Toplumsal talep ve savcıların görüşleri suç olduğu yönünde ağırlık kazanırsa suç duyurusunda bulunuruz. Herkes TSK´nın açıklamasına inanmak zorundadır. Bu belgenin sahte olduğuna inanıyoruz.
TARAF´tan Genelkurmay´a 8 temel soru
Genelkurmay Askeri Savcılığı, Taraf´ın yayımladığı ?AKP ve Gülen´i Bitirme Planı? belgesinin fotokopi olduğu gerekçesiyle ?Kovuşturmaya yer yok? kararı verdi. Şu sorular cevap bekliyor...
1) Kurmay Albay Dursun Çiçek´in imzasıyla ilgili kararınızı verirken ?şüpheli?nin askeri savcılık ifadesinde attığı sahte imzayı neden tümüyle soruşturma dışı bıraktınız?
2) Jandarma, Emniyet ve Adli Tıp raporlarındaki ?imza benzer? saptaması ?kesin kanaat? olmasa bile ciddi şüphe ihtiva ederken, neden bu şüphenin üstüne gitmediniz?
3) Tübitak´ın, fotokopi üzerinde belgenin orijinalinde olmayan unsurların eklenmesi yoluyla tahrifat yapılmadığı saptamasını neden görmezden geldiniz?
4) Kurmay Albay Çiçek´in devre arkadaşı olan ve ofisinde söz konusu belgenin bulunduğu Ergenekon zanlısı Serdar Öztürk´le ilişkisini incelediniz mi, ne sonuca vardınız?
5) Kurmay Albay Çiçek´in imza örneklerinin belgedeki imzayla benzerliği ortadayken, ?şüpheli?nin evindeki bilgisayarı incelemek için neden beş gün beklediniz?
6) Belgenin ?fotokopi? olmasına dayanarak ?kovuşturmaya gerek yok? diyorsunuz. Neden belgenin aslı bulunmadan soruşturmayı durduruyorsunuz?
7) Planın Genelkurmay Karargahı´nda hazırlanmadığını söylüyorsunuz ama neden Türk Silahlı Kuvvetleri´nin herhangi bir biriminde hazırlanmadığını açıklamıyorsunuz?
8) ?İrticayla Mücadele Eylem Planı? için sahte demiyorsunuz, gerçek de demiyorsunuz. Bu şartlarda bu soruşturmayı nasıl bitirebiliyorsunuz? ( Taraf)
Mahmut Övür ( Sabah): ´Kirli plan´ faili meçhul mü kalacak?
Genelkurmay Askeri Savcılığı´nın tam 12 gün sonra İrticayla Mücadele Eylem Planıyla ilgili Yetkisizlik kararı vermesi yeni tartışmalara yol açtı. Aslında verilen karar sürpriz olmadı. Çünkü daha olayın başında, belgenin karargahta yapılmadığına dair bir kanaat açıklanmıştı. 12 gün sonra gelinen nokta şu: İlk kanaat doğru... Yani belge Genelkurmay Karargahı´nda hazırlanmadı, imza da adı geçen kurmay albay Dursun Çiçek´e ait değildi. Peki, o zaman neden o kadar beklenildi? Ve neden sivil savcıların ifade alması engellendi? Askeri Savcılığın kararını birçok hukukçuyla konuştum. Hukukçular, iki noktanın hedeflendiği görüşünde: Bir, Askeri Savcılık soruşturmayı derinleştirmek istemiyor. İki, sivil savcıların da sınırlarını çiziyor. Yani kararın hukuki bir yaptırımı yok ama verdiği mesaj önemli... Bu mesajdan sonra sivil savcıların nasıl bir yol haritası izleyeceğini doğrusu merak ediyorum. Acaba sivil savcılar olayı baştan alıp, albay Dursun Çiçek´in görevli olduğu karargahta araştırma yapabilecek mi?
Şimdi buraya bir nokta koyup, Askeri Savcılık kararında karanlık kalan sorulara geçelim. Bence en önemlisi çift imza meselesi... Belgede imzası olduğu iddia edilen albay neden son dakikada imzasını değiştirdi? Bu askeri savcılar açısından hiç mi önemli değil? Bir başka önemli nokta da aynı albayın daha önce imza attığı Lahika 1 belgesiydi. O belgede sivil toplum örgütleriyle ilgili çarpıcı değerlendirmeler yer alıyordu. Peki Askeri Savcılık neden daha önce böyle bir belgeye imza atan Dursun Çiçek´e bu belgeyi sormadı? Aynı şekilde yine Taraf gazetesinde ismi verilmeyen bir generalin şu açıklaması yayımlandı: Bu hazırlıkları Ocak ayında Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ´a söyledim. Bu da çok çarpıcı bir açıklamaydı. Ama ne yalanlandı ne de gereği yapıldı. Kamuoyu kafalarda soru işareti yaratan bu soruların cevabını bekliyor.
Ayrıntılar ekleniyor...
(24 Haziran 2009), son güncel.: (26 Haziran 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
´AKP ve Gülen´i Bitirme Planı´ manşetlerimiz
Askerlerin Ergenekon ve diğer soruşturmalara müdahalesi
Şemdinli Davası´nın askerlerce örtbas edilmesi
Karargah Evleri soruşturmasının askerlerce savsaklanması