Paralel örgüte yönelik operasyonların kararlılıkla sürdürülmesi, soruşturmaların Zekeriya Öz ve diğer savcıların yurtdışına kaçmasına neden olacak kadar genişlemesi karşısında paralel örgüt ve hükümet karşıtlarının tek umudunun TSK içindeki paralel güçlerin gerçekleştireceği bir askeri darbe olduğu dile getiriliyor. Zaman gazetesinde kayyum atanmadan hemen önce örgütün lider kadrosundaki yazar Abdullah Aymaz'ın imzasıyla yayınlanan ve 12 Eylül türü bir darbe özleminin ima edildiği yazı, hükümet ve Erdoğan karşıtı çeşitli gazetecilerin darbe isteyen yazıları ile örgütün TSK'daki yapılanmasını büyük oranda koruduğu görüşü buna delil gösteriliyor.
06.03.2016 18:38 Son dönemde sık sık dile getirilen bir iddia, giderek köşeye sıkışan Paralel örgütün son umudunun TSK içindeki deşifre olmamış paralel yapı mensubu subayların harekete geçmesi ve bir askeri darbe ile yönetimi ele geçirmesi olduğu şeklinde.
Bu iddiayı güçlendiren çeşitli somut bulgular ortaya çıkmış bulunuyor. Öncelikle TSK'da henüz deşifre olmamış çok sayıda paralel örgüt mensubu subayların olduğu iddiası hemen her kesimce kabul ediliyor.
Suriye'ye yardım götüren tırların Adana'da durdurulması olayı buna çarpıcı bir örnek. Paralel örgüt mensubu subayların paralel savcılarla birlikte o olayda nasıl etkin rol oynadığı açığa çıktı. Bu olayda rol alan subaylardan bazıları şu an Yargıtay'da yargılanıyor. Bazılarının da TSK'yla ilişkileri kesilmiş durumda.
TIR'ların durdurulması olayında o subayların telefonla sahte ihbarın yapılmasından durdurma olayında hemen olay yerine koşmalarına, olay anının görüntülerini bir kaç video kameralı subayla çekmelerinden TIR'daki MİT subaylarına silahları doğrultulmaya ve o görevlileri darp etmeye kadar nasıl büyük bir istekle ve aktif rol aldıkları ortaya çıktı.
İÇERİDEN YARDIM ALMADAN YAPILAMAYACAK İŞLER
Başka örnekler de gösterilebilir. Geriye dönük bakıldığında; Ergenekon sürecinde Genelkurmay'dan dışarıya çeşitli silah ve belgelerin dışarıya gizlice çıkarılmasını hatırlayalım.
-Örneğin Albay Dursun Çiçek'in ıslak imzasını taşıdığı ileri sürülen bir belge Genelkurmay'dan dışarıya adeta filmlere konu olacak ustalıkta el çabukluğuyla gizlice çıkarıldı ve paralel savcılara gönderildi. Şimdi o savcı Zekeriya Öz yurtdışına firar etmiş bulunuyor.
-TSK'ya ait law silahları Poyrazköy'deki araziye aceleyle gömüldü ve bulduruldu.
-Gölcük'te İstihbarat bölümündeki zemin karoları altı gibi en gizli bir yerin en gizli yerine saklanmış belgeler paralel savcılara ihbar edildi ve bulduruldu. Şimdi o savcı Fikret Seçen yurtdışına kaçtı.
-İzmir ve İstanbul askeri casusluk davalarında (ve tabi diğer davalarda da) TSK'ya ait gizli belgeler sanıkların ev ve işyerlerinde ele geçirilen dijital ortamlara kaydedilip bulduruldu.
-Deniz Kuvvetleri Komutanları Metin Ataç ve Eşref Uğur Yiğit'e Deniz Kuvvetleri subayları tarafından suikast düzenleneceği ihbarı
-Özel Harp Dairesi gibi en gizli TSK birimine ait silah dolu bir kamyonun yola çıkış hareketi ihbar edilip durduruldu.
-Özel Harp Dairesi'ne girmek için Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç kullanıldı. Aramalarda elde edilen belgeler TÜBİTAK'taki paralel üyelere gönderildi. Genelkurmay o belgeleri paralel savcılara gönderen Adli Müşaviri önceki gün görevden aldı. TÜBİTAK bilirkişilerinden üçü ise savcı Fikret Seçen'le aynı gün yurtdışına firar etti.
İşte bu şekilde, "sadece bir kaç örneği" sıralanan, istenirse çok daha fazlası da sayılabilecek olan ve TSK içinden yardım almadan yapılamayacak bu tür olaylar, TSK içinde gizlenmiş paralel yapının TIR'ların durdurulmasında rol alanları gibi şu ana kadar çok azının deşifre olduğunu, büyük çoğunluğunun ise kendisini gizlemeye devam ettiğini düşündürüyor.
TSK'nın aldığı önlemler nedeniyle Paralel yapının en gizli örgütlenmesinin TSK içinde olduğu biliniyor. Maximum gizlilikte örgütlenen Paralel subayların işte bu gizliliklerinin avantajıyla konumlarını büyük oranda koruyor olmaları nedeniyle örgütün Türkiye'deki son umudu olduğu dile getiriliyor.
SEÇİMDEN FAYDA UMMAYAN GÜÇLER
Zira yakında olabilecek herhangi seçimin de durumu değiştirmeyeceği birkaç gün önce açıklanan son seçim anketiyle ortaya çıktı. Anketi yapan şirketin paralel yapıya yakınlığıyla bilinen Metropol ve şirket sahibi Özer Sencar olması, anket haberinin paralel medyada büyük bir hayalkırıklığı ile verilmesine neden oldu. Örneğin paralel internet sitesi 'Rotahaber'in "Özer Sencar'dan şok seçim tahminleri" başlığı ile verdiği haberde şu satırlar yer aldı:
"Bazı basın yayın organlarında çıkan Metropoll Araştırma Şirketi'nin partilerin oy oranları ve Başkanlık sistemine ilişkin haberler üzerine RS FM'de konuşan şirketin Genel Müdürü Özer Sencar, rakamların gerçeklikle ilgisinin olmadığını söyledi ve doğru oranları verdi. Bazı basın organlarında çıkan, "Metropoll Araştırma Şirketi'nin anketinde AKP'nin oy oranı 47-48, CHP'nin 26-27, MHP'nin oy oranı 1 Kasım'a kıyasla aynı kaldı" haberi kulisleri gün boyu meşgul etti.
Metropoll Araştırma Şirketi Genel Müdürü Özer Sencar, doğru rakamları RS FM'de Yavuz Oğhan'ın hazırlayıp sunduğu 'bidebunudinle' programında açıkladı. AK Parti ile CHP'nin seçimden bu yana oy oranlarında hiçbir değişikliğin olmadığını, HDP ve MHP'nin ise kararsızlar dağıtılmadan baraj altında kaldığını söyleyen Sencar, "Ani seçim kararı alınırsa, ne MHP'nin ne HDP'nin barajı aşma ihtimali var. Dolayısıyla AK Parti 400 milletvekili ile gelir" dedi.
"Patlayan bombaların, Güneydoğudaki çatışma sürecinin, güvenlik kaygılarının yükselmesi ve ekonominin kötüye gitmesi seçmen üzerinde, AK Parti'nin yönetemediği kaygısı oluşturdu" yönündeki görüşlere katılmadı Özer Sencar. Bunun nedenini hem muhalefetin tutumu hem de medyanın hükümet tarafından kontrol edilmesiyle açıkladı.
Sencar, "İktidarın bunca yanlışına ve yıpranmasına rağmen oyu azalmıyor muhalefetin de oyu artmıyorsa burada muhalefet halka güven vermiyor demektir. Ama HDP'nin durumunu biliyoruz. Kritik günler yaşanıyor. Süreç HDP'nin oylarını azalmasına yol açtı. HDP'lilerin bile sandığa gitmeme ihtimali var. MHP'de ise komedi yaşanıyor. Bu şekilde giderse hiç şansı yok. Barajın altına çekecek lider hâlâ partinin başında. Bir de burada medyanın durumunun da etkisi var. Artık iktidar medyası ne gösteriyorsa halk onu görüyor" diye konuştu."
Görüldüğü gibi gelecek bir seçimde de Türk halkının kendilerine bakışının değişmeyeceğini gören paralel örgütün tek beklenti olarak bir askeri darbe arayışına girdiği, bu amaçla TSK'daki paralel mensuplara mesaj verdiği ileri sürülüyor.
Foto: Abdullah Aymaz
KIŞLADA UYKUDAN UYANANLAR!
Askeri darbe beklentisi tartışmasının fitilini Zaman yazarı Abdullah Aymaz ateşledi. Fetullah Gülen'in 12 Eylül darbesinin arefesinde, Haziran 1980'de Sızıntı dergisinde yazdığı yazıyı paylaşan yazar, "Şimdi de 36 sene sonra, diyorum ki: Yusuflara müjdeler olsun!.." diyerek yazını tamamladı.
Paralel yapıya yönelik en büyük soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın haklarında gözaltı kararı çıkardığı 73 isim arasında yer alan Abdullah Aymaz, o isimlerin çoğunluğu gibi yurtdışına firar etmiş bulunuyor. Halen Almanya'da olduğu ileri sürülen Aymaz, Zaman'a kayyum atanmadan hemen önceki günlerde 29 Şubat'ta Zaman'da yayınlanan yazısında, Gülen'in 12 Eylül darbesi öncesi Sızıntı'ya yazdığı bir yazıyı paylaştı. "Mabed, mektep ve kışlada uykudan uyananlar" tasviri ile Gülen'in sözlerini aktaran Aymaz, hemen sonrasında da heyecanlı bir beklenti içinde olduğunu "Şimdi de 36 sene sonra, diyorum ki: Yusuflara müjdeler olsun!.." şeklinde dile getiriyor.
GÜLEN: SURDA GEDİK AÇTIK!
Ayvaz'ın yazısında darbe iması yapmasına tepkiler geldi. Örneğin Star yazarı ve eski AK Parti milletvekili Resul Tosun, "FETÖ baharda TSK içindeki 'cunta'yı uyandırabilir mi" başlıklı yazısında tepkisini şu satırlarla gösterdi:
"Masuniyetine inandıkları bir “Efendileri” var. Ve o efendileri müritlerine bakıp onlardan aldığı cesaretle ile hızını alamayıp neler söylüyor bakın hele..! Fethullah Gülen, Diyarbakır Sur’daki çatışmalara atıf yapıyor bir konuşmasında. Üstad’ın şiirine ilavelerle birlikte yapıyor bunu.
Diyor ki “Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes... Ey kahbe rüzgar artık ne yandan esersen es. Yezidlerin, Haccacların, tiranların estirdikleri gelip geçici rüzgarlar, suni rüzgarlar hangi yönden esersen es... Surda gedik açıldı.”
Asimetrik ilişki kurmaya gerek yok. Aristo’nun mantık örgüsü içerisinde bile düşünsek, Fethullah Gülen’in PKK terör örgütünün Sur’daki yakıp yıkmaları, asker polis şehit etmesi üzerinden yaptıklarını olumlama anlamı çıkar bu cümlelerden. Zira her vesile ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “Yezid, Haccac, tiran” benzetmesi yapanın da Fethullah Gülen olduğunu bilirsek... Kast edilenin ne olduğu anlaşılır..! Bu yapının çılgınlığının sınırı yok! Darbe dahil!"
DARBECİ ENTELLEKTÜELLER!
Diğer bir Star yazarı Ahmet Kekeç ise yazısında Erdoğan karşıtlarının tek umudunun bir askeri darbe olduğunu örneklerle işliyor. Kekeç'in yazısı şu şekilde:
"Bu beyler darbe istiyor.. Kelimelere dans ettirme becerisine sahip Ahmet Altan, Türkiye’nin kurtuluşunun, ancak, “darbe” ve “iç savaş” gibi büyük bir altüst oluşla mümkün olabileceğini söylüyordu.
Kardeşi de (ikinci cumhuriyetçi, liberal ve darbe karşıtı geçinen Mehmet Altan da) zaman zaman “benzeri düşünceleri” dile getirdi. Doğrudan “darbe”yi ima etmedi ama “iç savaşın kanlı cehennemini” önerdi. Mesele Erdoğan’dan kurtulmaksa, en ehven yolun bir iç savaş olduğunu ima eden, hatta bunu özendiren yazılar yazdı.
Başka? Bizi sürekli “militarizmlerin” yaydığı tehlikelere karşı uyaran karşılaştırmalı edebiyat uzmanı Profesör Murat Belge de, “Bir darbeyi istemem ama...” şerhini düşerek, en ehven yolun darbe olabileceğini düşünmemizi sağlayacak çıkışlar yaptı. Murat Belge’nin ötekilerden farkı şu: Darbeyi hiç istemiyor... Temenni etmiyor... Ama “güvence” olarak görüyor. Neyin güvencesi? “Şeriat devleti tehlikesi”nin güvencesi... Laikliğin tehlikede olduğunu düşünenlere de sürekli bunu hatırlatıyor: “Ordu izin vermez...”
Bitmedi... Murat Belge’nin “temenni etmem ama” ifadesiyle kararttığı en önemli düşüncesi de (dileği de) şu: “27 Mayıs benzeri bir müdahale olabilir...” Önce “olabilir”, sonra “Erdoğan otoriterleşmesini sürdürürse böyle bir müdahale kaçınılmaz olarak gündeme gelebilir...”
Bu arada bir “özel bilgi”yi paylaşayım: Darbeyi hiç temenni etmeyen Murat Belge, Erdoğan ismini duyduğunda hafakanlar geçiriyor. Öğrencileri, “Çıldırmış durumda” diyorlar, “Murat hocayı hiç böyle görmedik. Erdoğan’ı assalar bile içi soğumayacak...”
İçi soğumayan, soğumayacak darbe karşıtlarından biri de, Murat Belge’nin çok değer verdiği bir isim: Birikim dergisinin entelektüel genel yayın yönetmeni Ömer Laçiner... Laçiner, 7 Haziran seçiminden önce, paralel cenahın televizyon kanalına çıkmış, “Erdoğan’ın, yasa dışı yollarla da olsa, mutlaka indirilmesi gerektiğini” söylemişti.
Bunları neredeyse ezberlediniz... Daha önce, bu köşede, teferruatıyla paylaşmıştım. En taze örnek, Wolfowitz’in arkadaşı olmakla övünen Cengiz Çandar’dan geldi. Cizre’yi, Rus birliklerinin harabeye çevirdiği Dresden’e benzeten ve “Bu görüntülerin sorumlularının sadece ‘sandıkta mı hesap vereceğini’ zannediyorsunuz?” diyerek işi tehdide döken Cengiz Çandar, ötekiler gibi kıvırmıyor. “Bodoslamadan” dalıyor ve darbe dışında bir seçenek kalmadığını (artık bu yola girmiş bulunduğumuzu) söylüyor.
Kendisi anlatsın: “(Elde) kala kala, bir TSK, bir de Anayasa Mahkemesi kalmıştı. TSK, kurumsal olarak, siyasi iktidar bakımından ‘özerk’ konumunu her şeye rağmen koruyor olsa da, son yıllarda yaşanan gelişmelerden ötürü ‘checks and balances’ rolünü bugüne dek uyguladığı biçimde, şu sırada oynamayacak durumda. (Oynayamayacak demiyoruz, ‘şu sırada oynamayacak’ diyoruz.) Bu rolü, artık, bir kez oynayabilir. Düdüğü çalar. Oyunu durdurur. İlerde olur mu olmaz mı, bilemeyiz. Ama, buna imkân veren bir yola girilmiş olduğunu görebiliyoruz. Bu durumda, kala kala Anayasa Mahkemesi kalıyor. Erdoğan’ın ona yönelik ‘salvoları’, bu bakımdan ‘hukuk devletine elveda’ deme hazırlığı olarak görülebilir. (...) Bir süredir zaten vedalaşmaktaydık. Ama ‘elveda’ demek bir adım ötesidir. Geldiğimiz nokta, Türkiye’de ‘rejim sorunu’nun ciddi ölçülerde ve vahim biçimde ‘derinleştiğini’ ifade etmektedir. ‘Hukuk devleti’nden ne kaldıysa ve ne kadar kaldıysa, onun da sonuna yaklaşıyoruz...”"
(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
Paralel yapı-TSK uzantıları manşetlerimiz
(06 Mart 2016, 18:38)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: