KKTC Meclis Genel Kurulu, ´Ergenekon´ soruşturmasının KKTC ile bağını ele almak amacıyla, Meclis araştırması yapılmasını ve bu amaçla özel bir komite kurulmasını kararlaştırdı.
Ergenekon´un Kıbrıs ayağı için KKTC´de Meclis araştırması
KKTC Meclis Genel Kurulu, ´Ergenekon´ soruşturmasının KKTC ile bağını ele almak amacıyla, Meclis araştırması yapılmasını ve bu amaçla özel bir komite kurulmasını kararlaştırdı.
Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu, bugünkü toplantısında ilk olarak, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) milletvekillerinin sunduğu, ´Türkiye´de başlayan ´Ergenekon´ soruşturmasının KKTC ile bağını ele almak maksadıyla Meclis araştırması açılması´ önergesinin ön görüşmesini yaptı. Milletvekillerinin konuyla ilgili görüşlerini ortaya koyduğu ön görüşmenin ardından, öneri oy birliğiyle kabul edildi.
KONUŞMALAR
Ön görüşmede ilk sözü alan CTP Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyer, Türkiye´de önemli bir aşamaya ulaşan Ergenekon konusuyla ilgili olarak ortaya çıkan belgelerde konunun Kıbrıs ile ilgili bağlantısının da tespit edildiğini belirtti. Soyer, Ergenekon ile ilgili olarak KKTC´de ortaya çıkan belgelerde 2000 ve 2003´teki Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile Sağlık Bakanlığının otomasyon ihalesiyle ilgili iddiaların yer aldığını söyledi. Belgelerde adı geçen dönem, Başbakanlar Derviş Eroğlu ile Mehmet Ali Talat´ın evine yönelik faili meçhul bombalama olayı yaşandığını kaydeden Soyer, olayların ciddiyetinden dolayı konunun kapsamlı olarak araştırılmasının şart olduğunu ifade etti. Ergenekon soruşturmasının Meclis tarafından ele alınması gerektiğini kaydeden Soyer, bu araştırmanın selamete erişmesi için polemiklere girmeyip, sağlıklı bir şekilde tartışılmasının şart olduğunu belirtti.
Ulusal Birlik Partisi (UBP) milletvekili İrsen Küçük, ´son seçimlerde propaganda malzemesi haline getirdiği Ergenekon konusunu Meclise getiren CTP´nin, konuyu siyasi polemik haline getirmeye devam ettiğini´ söyledi. ´Elde basında yer alan belgelerin dışında somut hiçbir belge olmadığını´ kaydeden Küçük, konuyla ilgili olarak araştırma isteyen UBP´nin, CTP´nin önergesine destek vereceğini belirtti.
Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Serdar Denktaş, ´Ergenekon denilen olayın bir suç örgütü olup olmadığının henüz netlik kazanmadığına´ işaret ederek, tüm bunların, kurulacak komite ile araştırılacağını söyledi. Kıbrıs Türkü´nün iradesine dönük zaman zaman organize müdahalelerin yaşandığını ifade eden Denktaş, kurulacak komitenin dış etkenlerin etkisi altında kalmaması gerektiğini belirtti. Denktaş, DP´nin olumlu oy vereceği komitenin, ´KKTC´deki diğer organize suç ve çetecilik faaliyetlerini´ de araştırması temennisinde bulundu.
Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Milletvekili Mehmet Çakıcı, konunun araştırılmasını isteyen TDP´nin CTP önerisine destek vereceğini belirterek, TDP´nin temsilcisinin de komitede görev yapması talebinde bulundu. ´Polisin sivil iradeye bağlı olmadığı bir ülkede hangi iradeyle kimden araştırma yapmasını isteyeceksiniz´ diyen Çakıcı, ´KKTC´nin Ergenekon´un merkezi olduğunu´ ileri sürerek, bu gerçeğin göz ardı edilmemesi, özellikle UBP´nin bu konuya samimiyetle eğilmesi gerektiğini söyledi. (AA)
26 kişilik suikast timiyle, KKTC´ye uzanan Ergenekon´un Türkiye Başbakanın da bilgisi dahilinde yaptığı 24 saatlik operasyon..
Kıbrıs´ı ürperten şok Ergenekon belgeleri
22 Ocak 2009 tarihinde Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan ve halen tutuklu bulunan eski Türk Metal İş Sendikası Başkanı Mustafa Özbek´ten ele geçirilen Kıbrıs´ta örgütün faaliyetleriyle ilgili şok ayrıntılar içeren daktilo yazması dökümanların tamamı ortaya çıkmıştı. 26 kişilik suikast timiyle, KKTC´ye uzanan Ergenekon´un Türkiye Başbakanın da bilgisi dahilinde yaptığı 24 saatlik operasyon.. KKTC´ye uzanan Ergenekon terör örgütünün (ETÖ), KKTC´de seçimlere müdahale etmek ve halkı yıldırmak için adaya ´ölüm timleri´ gönderdiğini belgeleyen rapor ortaya çıktı. Timler seçim sonrası ´İşimizi başarıyla tamamladık. Sıra Türkiye´deki seçimde´ diye 24 saat içinde Türkiye´ye dönmüş.
Dökümanlarda Ergenekon yapılanması içinde üst kurul şeklinde faaliyet gösterdiği anlaşılan Sivil Daire Başkanlığı adı altında bir birimin KKTC´de 1998 yılında yapılan seçimlere doğrudan ve dolaylı müdahale ettiği anlaşılıyor. Belgelere göre; operasyonlar, dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz´ın bilgisiyle yapılıyor ve operasyon sırasında Yılmaz´ın telefonu da kullanılıyor. Belgelerden ulaşılan bilgilere göre ´Oğulun babayı öldürebileceği bir sistem´ kurdukları raporları yazan ve ´Rang Rover´ jeepler kullanan timlerin, KKTC´de Rauf Denktaş sonrası Ulusal Birlik Partisi lideri Derviş Eroğlu iktidarı için her yolu denediğini de gözler önüne seriyor.
İşte insanı hayretler içinde bırakan belgelerdeki şok bilgiler:
ETÖ´NÜN KIBRIS´TAKİ 1 NUMARASI ÖZBEK
Raporda ?Değerli İnsan Sayın Mustafa Özbek? şeklinde takdim edilen Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek´in Ergenekon´un Sivil Daire Başkanlığı´nın Ada´daki çalışmalarını bizzat başlamasını öneren ve operasyonun şarteline basan kişi olduğu da ortaya koyuluyor. Yaşanan para sorunu da bizzat Özbek´in devreye girmesi ile çözülüyor. Öte yandan bu hitap, ´Kıbrıs ETÖ´nün 1 Numarası Özbek´ yorumlarını da yoğunlaştıramaya yetti.. Özbek´e gönderilen faaliyet raporunda, ETÖ uzantılarının Kıbrıs´ta ´gizli servis´ gibi çalıştıklarını, farklı farklı birimler oluşturduklarını da ortaya koyuyor. Ele geçen belgelerde ´Başkanımız, intihar timi de dahil 26 kişilik çok özel timlerimizi orada bizzat operasyon planlarını yaparak 27/11/1998 cuma günü bırakarak gelecektir...´ gibi şok edici bazı bilgiler de yer alıyor.
ÖRGÜTÜN YAZIŞMALARINDAKİ AYRINTILAR
Ada´da istihbarat çalışması yaptıkları da anlaşılan birimin, devletin üst kademesinde bulunan bazı kişilere brifing verdikleri hatta uyarıldıkları yine belgeler de görülüyor. Kıbrıs´ta operasyon yapan sözde Sivil Daire Başkanlığı birimlerinin, ´Sayın Başkan´a´ diyerek Türk Metal Sendikası´nın 34 yıllık genel başkanlığını ETÖ kapsamında tutuklanınca bırakan Mustafa Özbek´e rapor yazdıkları ve gizlilik vurgusu yapılarak aktarıldığı da belgelerde yer alıyor. Bahse konu dairenin 1998 yılındaki seçim döneminde KKTC eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş´ın telefonlarını da illegal dinlendiği raporların içeriğinden anlaşılıyor. Özbek´in Kıbrıs merkezli yayın yapan ART televizyonunun, Sivil Daire Başkanlığı´nın amacı doğrultusunda yayınlar yaptığı da yine elde edilen belgelerde yer alıyor.
ULUSALCI ÇEVRELERİN KIBRIS ÇALIŞMALARI
Ulusalcı çevrelerin özellikle Kıbrıs´ı üst olarak kullandıkları ve Ada´da kontrolü elde tutmak için Talat´ın faaliyetlerin mercek altında tuttukları ve istihbarat çalışması yaptıkları anlaşılıyor. Başbakan´a sunulan brifingin de ele alındığı belgelerde, Serdar Denktaş´ın Kıbrıs´a Başbakan olmasının ileriki kritik dönemlerde sıkıntı yaratacağı vurgulanıyor. KKTC´nin Rauf . Cumhurbaşkanı Denktaş´ın oğlu Serdar Denktaş´a verdiği desteğin de vurgulandığı raporda seçime yüklü paralar aktarmak suretiyle ve basın yoluyla yapılan müdahaleler de açık şekilde anlatılıyor. Yurt dışından içeriye sokulan paranın seçim sonrası halka söz verildiği gibi dağıtılması planlanıyor. Halkın demokratik seçimini ipotel altına almak için Ada´da geniş çaplı bir kamuoyu araştırması da yürüten örgüt, halkın genel eğilimleri konusunda da analiz ve değerlendirmelerde bulunduğu da belgelerde ortaya çıkıyor. Rapordaki ilginç bölümlerden biri de örgüt tarafından Derviş Eroğlu´na sunulan mektup...
DERVİŞ EROĞLU´NA BATI ÇALIŞMA GRUBU İMZALI RAPOR
Belgelerde KKTC´deki Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı Derviş Eroğlu´na sunulmak üzere hazırlanmış bir raporda yer buluyor. Raporda yapılan geniş çaplı kamuoyu yoklaması ve UBP´nin çıkarabileceği milletvekili sayısı ve oy potansiyeli ile ilgili bilgiler veriliyor. Sonraki çalışmalarının Derviş Eroğlu´nun şahsiyetinde sürdürülmesi konusunda karar vurgulanıyor. Eroğlu´na sunulan raporda ayrıca baba ve oğul Denktaş´ın Ali Balkaner gibi isimlerle ilişkileri ve aralarında yapılan menfaat pazarlıkları gözler önüne serilmek suretiyle karşı tarafın yıpratılması hedef olarak gösteriliyor. Önceki seçimlerde Denktaş tarafından maddi desteğe alıştırılan Ada halkının seçimler öncesi para konusunda bastırması nedeniyle yaşanan maddi sorunlar da raporda yer alıyor. Raporda ?Değerli İnsan Sayın Mustafa Özbek? şeklinde takdim edilen Özbek´in Sivil Daire Başkanlığı´nın Ada´daki çalışmalarını bizzat başlamasını öneren ve operasyonun şarteline basan kişi olduğu da ortaya koyuluyor. Yaşanan para sorunu da bizzat Özbek´in devreye girmesi ile çözülüyor. Ayrıca belgelerdeki bilgiye göre Türkiye´deki dönemin hükümeti tarafından da 2 gün sonra örtülü ödenekten 1 milyon dolar gönderilmiş halka dağıtılmış.
DENKTAŞ´LARA İLLEGAL DİNLEME
Raporda ayrıca Denktaşların yaptığı para diyaloglarının da bütün ayrıntıları ile belirlendiği açıklanıyor. Bir telefon görüşmesinde Girne´de sahilde bir bayanın beklediği, ama bekleyen kişilerin erkek beklemeleri sebebiyle buluşamadıkları anlatırken yaşananlar şöyle özetleniyor:
?Derhal o bayanın oradan alınması gerektiği öğrenilmiş, aynı anda Pınarbaşı´ndan ve Deniz Kızı önünden iki adat Range Rover acil talimatı ile gönderilmiş, o anda Pınarbaşı´ndan yola çıkan aracın bir kamyonun ters yöne girmesi ile şarampole oradan da aşağı vadiye uçmuş. Araç parçalanmış içinde bulunan çok değerli 3 görevli ve 1 adet yerli elemandan 1 kişinin sol ayağı kırılmış, bir kişinin kaburgaları ve sağ kolu kırılmış, 1 kişinin çene kemiği parçalanmıştır. Ama diğer yönden gelen ekipler yetişseler de Cumhurbaşkanının koruma ve şoförü bayanı almışlar yine de araç aranmış ve para miktarı öğrenilmiştir....?
Raporun devamında olayla ilgili, 3.000.000 dolarla Atatürk Havalimanı´ndan Kıbrıs Türk Havayolları uçağına bilen iki kişinin içerideki kendi elemanları olan hostesin de uyarısı ile alınışı ve 09.12.1998 tarihine kadar Polatlı Merkezde tutuluşları anlatılıyor. Belgelerde ayrıca kullanılan araçlar açık bir şekilde rapor ediliyor ve Başbakandan hurda olan jeepin mümkün olursa telafisi için ricada bulunulacağı ifade ediliyor. Bu ricanın sebebi ?Teşkilat içinde ileride hiçbir pürüze meydan vermemek içindir? deniliyor. Ada´ya gönderilen elemanların 08.12.1998 günü adayı terk ettikleri vurgulanıyor.
OPERASYONUN HEDEFİ: RAUF DENKTAŞ
Raporda ayrıca ?hedefler? başlığı altında bir bölüm yer alıyor ve operasyonla hedeflenenler tek tek sıralanıyor. Örgütün operasyonlara ilişkin raporundaki ?ileriye dönük istihbaratlar? başlığı altındaki raporlarında da hedefin açık bir şekilde Rauf Denktaş olduğu ifade ediliyor. Raporda Rauf Denktaş için ?Bu kişi yaşlılığın ve duygusallığın verdiği ağırlıkla bundan böyle KKTC için RİZİKO kapsamına girmiştir. Devlet adamlığı ve Ada´ya yaptıkları unutulamaz olanların içine hapsolunmakla KKTC halkına en büyük fren mesafesi olarak görülmektedir. Ayrıca doğu kökenlilerle yaptığı telefon görüşmeleri ve samimiyetinin ebadı düşündürücüdür.? deniliyor ve Denktaş´ın deşifre edilen ?Cumhurbaşkanım emredin. Sizin için her şey yapmaya hazırız. Bizden ser çıkar can çıkar laf çıkmaz. Sizin en büyük düşmanınız ileride Derviş´tir İleride bir şeyler mutlaka yapılmalı? şeklindeki telefon diyalogundaki sözleri verilerek bunların çok tehlikeli yönlendirmeler olduğu ve bazı teşkilatların bu kadar yönlendirmelerle devlet başkanlarına suikastlar bile düzenleyebileceği belirtiliyor. Bu sözlerin akabinde cumhurbaşkanının bizzat el yazısıyla kaleme aldığı ve aracından alınan uzun bir liste veriliyor ve listede ismi olan işadamlarından dikkatli olmaları isteniyor.
OĞUL BABASINI ÖLDÜREBİLİR
ÖZBEK´E gönderilen hücre yapılanmasına ilişkin raporda, yapılan çalışmalar sonucunda Kıbrıslıların ´ihtilal yapacak boyuta geldiği´ belirtiliyor. Belgedeki, ´Sayın Başkanım, burada serbestlik verin. Bütün sistemleri, yönlendirmeleri ve diğer kuralları oynayalım. Alan çok dar. Bir çok şarteli çok kolay devreye koyuyoruz. (...) Bu sistemin önünde, iddia ediyorum, bir insanı oğlu bile öldürebilir´ ifadeleri dikkat çekti.
KIBRIS TAMAM, SIRA TÜRKİYE´DE
Belgeler, seçimler öncesinde Türkiye´den Kıbrıs´a giden ölüm timinin Türkiye´ye dönüşü de yer alıyor. Raporlarda, ´KKTC´de şu an 24 saat gibi bir zaman diliminde yapabildiğimiz ve ulaştığımız noktalar memnuniyet vericidir... Bu bültenin hazırlandığı saat ve zaman diliminden sonra KKTC´de hiç bir elemanımız kalmamıştır. 18.4.1999 Türkiye Genel Seçimleri için organizasyona giren dairemizin buradan en üst başarı ile ayrılacağından ´Üst Kurulun´ en küçük bir şüphesi yoktur´ deniliyor.
İkinci Ergenekon İddianamesi´nde Kıbrıs
İkinci Ergenekon iddianamesinde Kıbrıs´la ilgili bazı bölümler şöyle:
207´nci sayfa: Örgütün darbe planı kapsamında gerçekleştirdiği faaliyeti ile ilgili şüpheli Şener ERUYGUR´dan ele geçirilen 13 nolu CD´de, SLOGAN-1.doc isimli word belgesinden, Kuvvet Komutanlarının gelişlerinde söylenecek sloganların dahi belirlendiği görülmüştür. Bahse konu word dosyasında, kuvvet komutanlarının gelişinde, TÜRK TOPRAĞI MAL DEĞİL, SATILAMAZ TÜCCAR TAYYİP KIBRISI SATMA RUMLARA SATTIĞIN TÜRK TOPRAĞI, COLA TURKA DEĞİL TAYYİP KENDİNE GEL, HELENİZME ENGEL OL TAYYİP BAŞ- BAKANLIK YAP, UŞAKLIK DEĞİL COLA TURKA SAT, KIBRISI SATMA TAYYİP ŞAŞIRMA, SABRIMIZI TAŞIRMA TAYYİP USLU DUR, KIBRISTAN UZAK DUR, TÜRK MİLLETİ SİLKELEN, BİRBİRİNE KENETLEN, KIBRIS TÜRKÜNDÜR, SATILAMAZ KIBRIS BİZİMDİR, YUNANIN DEĞİL şeklinde sloganlar attırılacağı planlanmıştır.
: (Özden Örnek´in günlükleri´nden) Kıbrıs´ı istediğimiz şekilde çözümsüz olarak bırakmalıyız ve bu arada Kıbrıs muhalefetinin seçimi kazanmasını da önlemeliyiz. Böylece AB´ne ikinci bir darbe vurabileceğiz. Mahalli seçimler için muhakkak bir alternatif cephe yaratılmasına çalışmalı ve bu adamların Ankara ve İstanbul´da kazanmalarını önlemeliyiz dedim.
: Rauf DEKTAŞ KKTC. Cumhurbaşkanı iken 2003 yılında Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa ÖZBEK´ in talimatı ile bu ülkenin vatandaşlığını aldığını, hatta o dönemde bu ülkede yapılan seçimlere de müdahale ettiklerini ve Yalçın TANFER´in bu ülkeye çok sayıda kişiyi götürdüğü, desteği ile Derviş EROĞLU´nun seçimleri kazandığını,
: (Mustafa Balbay´ın notlarından, 22 Aralık 2002) Tuncer KILINÇ´LA TRT programından sonra saat 12.00´de görüşme... Bu kez kultukların olduğu yerde değil, daha dar oturma grubunda. Pazar günü, kimi görüşmeleri daha rahat yapıyormuş. O yüzden makamda. Kıbrıs: Orada bir sürü itler, satılmışlar var. Adamların ulusal şuuru yok olmuş. Hayretle bunu görüyoruz. Tabii işin öteki ucu da Denktaş bir plan yapmamış. Bunca yıl işbaşındalar, bir hazırlıkları olması gerekirdi. Planınız var mı diye sordum, Genelkurmay´la hazırlayacağız, diyorlar. Olmadı ki.
: (Mustafa Balbay´ın notlarından Aytaç Yalman ile görüşme) Kıbrıs: Gittik Denktaş´a destek verdik ama, şu da var ki, Denktaş´la toplum arasında bir uzaklık oluşmuş. Bu çok acı. Ortada gezinip duran bir başbakan bir hükümet var. Etkinliğini yitirmiş. Muhalefet gelişmeleri belirliyor. Böyle olmaz. Tabii muhalefetin küstahlaşmasında AKP´nin rolü var. Onlar Erdoğanı dinledikçe cesaret alıyor... Abdullah GÜL bir paketle adaya gidecek. Bir harekat yapılacak. 28 Şubattan sonra ne olacağına karar vermek gerekiyor.
´Eh, bizim çocuklar da yaptı bir şeyler...´ diyen Denktaş: ´Ergenekon davası bana da uzanacak, vatanperverler tevkif ediliyor!´
Rauf Denktaş, adının Ergenekon´da geçmesi üzerine Lefkoşa´daki çalışma ofisinde düzenlediği basın toplantısında, soruşturmayla ilgili ilginç açıklamalarda bulunmuştu. Adının soruşturma kapsamında bazı telefon konuşmalarında geçtiğini hatırlatan Denktaş, Türkiye´de Kıbrıs davasını savunduğu için Ergenekon davasıyla ilgili kendisine yönelik suçlamaları beklediğini anlatmıştı. Kendisinin susturulmak istendiğini savunan Denktaş, Türkiye´de Ergenekon davası adı altında, laikliğin tehlikede olduğunu, ılımlı İslam diye Türkiye´nin bir yerlere götürülmekte olduğunu gören, Atatürkçü, Cumhuriyet´e sadık, vatanperver insanların tevkif edildiğini görüyoruz, üzülüyoruz. Şüpheyle içeriye alınan insanlar, ´içeride kal, ben delil arıyorum, ben delil bulduğumda aleyhine dava getiririm´ dercesine hapiste tutulmaktadırlar. dedi. (Lefkoşa, AA)
Denktaş: Suçlu değil, mağdurum
KKTC 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Türkiye´deki Ergenekon soruşturması çerçevesinde açıklanan ikinci iddianamede Kıbrıs faaliyetleri başlığı altında yazılanların hiçbir kıymeti ve hukuki değeri olmadığını, kendisinin de suçlu değil mağdur olduğunu söyledi. Denktaş, Lefkoşa´da düzenlediği basın toplantısında, KKTC´de 19 Nisan´da yapılacak seçim öncesi Ergenekon soruşturması konusunda başsavcılığa yapılan başvurunun maksatlı olduğunu ifade etti. Denktaş, Başbakan Ferdi Sabit Soyer´in, kendisi ve eski başbakanlardan Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı Derviş Eroğlu hakkında başsavcılığa dün yaptığı inceleme başvurusunu düzelteceğini açıkladı. Soyer´in başsavcılığa başvurusunun yanlış açıklandığını, kendisinin de suçlandığı anlamı çıktığını, ancak kendisinin mağdur olduğunu ifade eden Denktaş, dün sabah Başbakan Soyer´le telefonda görüştüğünü ve onun da bu yanlışlığı kabul ettiğini belirtti. Denktaş, Soyer´in, Suçlu olan siz değilsiniz, benim suçladığım Derviş Eroğlu´dur. Başvuruyu düzelteceğim dediğini aktardı. Denktaş, Söz konusu belgenin Ergenekon ile uzaktan yakından ilgisi yoktur. O raporda suçlu değil mağdurum dedi. Denktaş, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat´ın da kendisine üzüntülerini ilettiğini belirtti Senin aleyhine bir şey yok diyerek gönlünü aldığını söyledi.
Denktaş 3´üncü iddianamede
ETÖ soruşturması kapsamında hazırlanacak üçüncü iddianamede, KKTC eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş´ın da yer alacağı öğrenildi. Denktaş´ın, Ergenekon´un üst düzey yöneticisi olarak gösterilen Jandarma eski Genel Kuvvetler Komutanı Şener Eruygur ile ilişkilerinin öne çıkacağı belirtilirken, sanık olarak yer alıp almayacağı konusu netlik kazanmadı. Ergenekon iddianamesinde Mustafa Özbek´in Derviş Eroğlu´nun seçimleri kazanması için bazı müdahalelerde bulunduğu, Yalçın Tanfer aracılığıyla Kıbrıs´a çok sayısa kişi gönderildiği ifadeleri yer alıyor. ETÖ soruşturmasında ifade veren Türk Metaş İş Sendikası Manisa Şube Başkanı Mehmet Ali Özaltın, Rauf Denktaş´ın KKTC. Cumhurbaşkanı olduğu 2003 yılında Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek´in talimatı ile bu ülkenin vatandaşlığını aldığını, hatta o dönemde bu ülkede yapılan seçimlere de müdahale ettiklerini anlatmıştı.
KKTC´deki ´sır´ kalmış eylemler
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat´ın Girne´deki konutu 18 Şubat 2004´te bombalanmıştı. Evi bombalananlar arasında Derviş Eroğlu da bulunuyor. Ardından Kıbrıs Gazetesi´ne de bombalı saldırı düzenlendi. 11 Mayıs 2004´te, Gönyeli mevkisinde terk edilmiş şüpheli bir araçta büyük miktarda C-4 patlayıcı bulundu, aracın bir astsubaya ait olduğu belirlendi. Aynı dönemde Afrika gazetesine de iki kez bomba atıldı. Eylül 2004´te Güzelyurt´taki Ay Manas Kilisesi bombalandı. 2004 seçimleri öncesinde CTP binasının önünde bomba patladı. ( Sabah)
Ada´da çözümden yana politika yürüten CTP binalarına 1989-2004 arasında 50´den fazla saldırı ve suikast girişimi
Ada´da şimdiye kadar pek çok karanlık eylem meydana geldi. Mevcut Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat´ın uzun yıllar genel başkanlığını yaptığı Cumhuriyetçi Türk Partisi´nin (CTP) binaları ve üyelerine yönelik 1989-2004 yılları arasında 50´den fazla faili meçhul saldırı ve suikast girişiminde bulunuldu. CTP´nin Kıbrıs´ta çözümden yana politika yürütmesi sebebiyle saldırıların ayrı bir önemi var. 2004 yılındaki referandum görüşmelerini de Cumhuriyetçi Türk Partisi-Demokrat Parti hükümeti yürütmüştü.
Ergenekon tutuklularından birçoğunun adı Kıbrıs´ta geçiyor
Ergenekon tutuklularından birçoğunun isminin Kıbrıs´la birlikte geçmesi dikkat çekici bulunuyor. Semih Tufan Gülaltay ve emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin´e Kıbrıs vatandaşlığını veren isim iddianamede adı geçen Derviş Eroğlu. Sahte kimlik düzenleyen emekli Tuğgeneral Levent Ersöz de, KKTC´ye kaçmak için hazırlık yaparken yakalandı. 32 yaşında askere giden Ergenekon sanığı Ergün Poyraz ise askerliğini Kıbrıs´ta tamamladı.
Ergenekon´un eylem üssü Kıbrıs
KKTC, 2004´teki referandum sürecinde önemli tehlikeler atlattı. 11 Mayıs 2004´te, Lefkoşa-Güzelyurt yolu üzerinde AR 867 plakalı aracın bagajında C-4 tipi bomba ve patlayıcı madde ele geçirildi. Aracın bir astsubaya ait olduğu ortaya çıkınca askeri savcılık olaya el koydu. Polisin gözaltına aldığı Astsubay Osman Yalçın Çamlıbel hakkında soruşturma başlatıldı. Astsubay, Özel Kuvvetler Komutanlığı´nda görevli çıktı. Soruşturmanın akıbeti hakkında sonradan bir açıklama yapılmadı.
1990´lı yıllarda Kıbrıs´ta yaşanan hadiseler bugünkü Ergenekon yapılanmasıyla olan bağlantıları yönüyle dikkat çekici. Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı, Yenidüzen gazetesinde Kıbrıs´taki Sivil Savunma Teşkilatı´nı eleştiren yazılar kaleme aldı. 6 Temmuz 1996´da ise Lefkoşa´da evinin önünde öldürüldü. Şimdiki Kocaeli Garnizon Komutanı Korgeneral Galip Mendi, 1996´da KKTC´de Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı görevinde bulunuyordu. Mendi bu olayla ilgili olarak suçlandı. Kutlu Adalı´nın eşi İlkay Adalı, eşinin öldürülmeden önce Galip Mendi tarafından tehdit edildiğini iddia etti. Mendi, 1997´de Türkiye´de Özel Kuvvetler komutan yardımcılığı görevine atandı. Adalı ailesi davayı AİHM´ye taşıdı. Mendi´yi 23 Haziran 2003´te sorgulayan mahkeme, Türkiye´yi 95 bin Euro tazminat ödemeye mahkum etti. Aradan yıllar geçtikten sonra Galip Mendi´nin ismi Ergenekon soruşturması çerçevesinde çok ilginç bir olayda daha gündeme geldi. Galip Mendi, Ergenekon tutuklusu Şener Eruygur ve Hurşit Tolon´u cezaevinde ziyaret etti.
KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer 1998´deki seçimlere müdahale edildiğini söylüyor. Belgeler, Derviş Eroğlu´nun seçimleri kazanması için operasyon yapıldığını gösteriyor. Eroğlu 1993´te Ergenekon sanığı Semih Tufan Gülaltay´a Kıbrıs vatandaşlığını veren kişi. Gülaltay, TİT adına eski İnsan Hakları Derneği Başkanı Akın Birdal´ı öldürmeye teşebbüsten 19 yıl ceza aldı. Kıbrıs´ta 1993´ten sonraki saldırıların TİT adına üstlenilmesi şüphe uyandırıyor. UBP iktidarda olduğu 1998-2003 yılları arasında 6 bin 907 kişinin vatandaş yapılması da seçime müdahalenin göstergesi.
Ersöz´ün güzergahı da Kıbrıs
Evinde ele geçirilen belgelerde Kıbrıs´taki faaliyetleri organize ettiği ortaya çıkan Ergenekon tutuklusu Türk Metal- İş Sendikası Başkanı Mustafa Özbek´in KKTC´de çok önemli miktarda mal varlığı bulunuyor. Tutuklu emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, KKTC´ye kaçmak için sahte kimlik düzenlemişti. Kaçma hazırlıkları yaparken yakalandı. Ergenekon tutuklusu Ergün Poyraz´ın da yolu Kıbrıs´tan geçti. 32 yaşında askere giden Poyraz, Amasya´da başladığı vatani görevini Kıbrıs´ta tamamladı. Askerlikten önce hayvancılık ve ticaret sektöründe çalışan Poyraz, askerlik dönüşü yazarlığa başladı. Bir başka sanık Muzaffer Tekin de Kıbrıs´ta asker olarak görev yapmıştı. Kutlu Adalı suikastı ile ilgili suçlananlardan biri de Muzaffer Tekin´di. Muzaffer Tekin´i intihar girişiminin ardından hastaneye götüren emekli astsubay Musa Çakmak, Yaşar Öz´ün kumarhanesinde çıkan çatışmada Kıbrıs´ta öldü. Çakmak, Ergenekon davasında tutuklanan eski Özel Harekat Dairesi başkan vekili İbrahim Şahin´in korumalığını yapmıştı.
Galip Mendi adı Kıbrıs´ta iyi bilinir..
Hatırlanacağı üzere Kocaeli Garnizon Komutanı Galip Mendi, 4 Eylül 2008 tarihinde Kandıra Cezaevi´nde Ergenekon tutuklusu olarak bulunan ve henüz Silivri Cezaevi´ne nakledilmemiş orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon´u ziyaret etmiş, bu ziyaretin Genelkurmay adına destek amacıyla resmi olarak yapıldığı genelkurmay sitesinde ´Ziyaret TSK adınadır´ ibaresiyle duyurulmuştu. Korgeneral Mendi´nin adı Kıbrıs´ta Ergenekon örgütüyle olası irtibatı haberleriyle de basına yansımış, hatta Kıbrıs´ta öldürülen Türk gazeteci Kutlu Adalı´nın eşi, kocasının Galip Mendi tarafından ölümle tehdit edildiğini açıklamış ve kocasının katillerinin bulunması için Ergenekon davasından umutlu olduğunu dile getirmişti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de, Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili olarak Adalı ailesinin Türkiye´ye karşı açmış olduğu davada Galip Mendi´yi sorgulamış, Kutlu Adalı cinayeti´yle ilgili yeterli soruşturma yapmadığı gerekçesiyle Türkiye´yi suçlu bulmuş ve tazminata mahkum etmişti.
1996 yılında gazeteci Kutlu Adalı öldürüldüğü zaman Galip Mendi KKTC´de Sivil Savunma Teşkilatı başkanı olarak görev yapıyordu. 2000-2002 yılları arasında da KKTC Güvenlik Kuvvetleri Komutanı olarak atandığında kendisine muhalefet tarafından büyük tepkiler gösterilmişti.. Kıbrıs basını 2000 yılında Tuğgeneral Mendi´nin atanmasını geniş bir şekilde işlemiş, Mendi´nin GKK´ya atanışı ile ilgili haberlerde, Mendi´nin GKK´ya atanması yeni bir sertleşme dönemine girildiğini gösteriyor, ´KKTC yine paşazede´ başlıkları atılmıştı.KKTC´de muhalefetin Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı´na atanan Tuğgeneral Galip Mendi´ye en büyük tepkiyi de bugünkü KTTC Cumhurbaşkanı M. Ali Talat vermişti. Mendi´yle birlikte göreve yeni atanan komutanlara bakanlara uygulanan tarzda bir protokol düzenlenince, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) lideri Mehmet Ali Talat töreni sivilleşmeye aykırı sayarak havaalanındaki karşılama törenine gitmemişti. Tepkinin nedeni, 1996´da gazeteci Kutlu Adalı´nın SST tarafından öldürüldüğü yolundaki yaygın iddialardı, o dönem SST´nın başında bulunan isim Mendi de bu nedenle tepkilerden payını alıyordu. Denktaş´ın özel kalem müdürlüğünden gelen, ancak daha sonra muhalifler arasında saf tutan Adalı, öldürülmesinden önceki günlerde, peşpeşe SST´yi hedef alan yazılar yazmıştı. Adalı özellikle, SST´nin Saint Parnabas Manastırı´na yaptığı esrarengiz baskının üzerine gidiyordu. İddiaya göre baskında manastır bekçileri bağlanmış ve 1974 öncesi buraya gömülen bir ganimet çıkarılmıştı. Bekçiler ´baskıncıların´ kullandığı arabaların SST´nin plakalarını taşıdığı yönünde ifade vermişti. Ardından Adalı tehditler almaya başladı. Eşinin iddiasına göre tehditlerden biri bizzat Mendi´den geldi. Adalı cinayetinden önce Abdullah Çatlı´nın adaya geldiği de iddia edilmiş ve bu iddia yalanlanmamıştı.
AİHM Mendi´yi sorgulamıştı
Ayrıca Mendi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili olarak Adalı ailesinin Türkiye´ye karşı açmış olduğu davada, Galip Mendi´yi de sorguladı. İddiaya göre 2003 yılının Haziran ayında Ledra Palace Oteli´ne gelen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıçları Mendi´yi Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı dönemi esnasında meydana gelen ve medyada kendisine ve Sivil Savunma yetkililerinin Adalı cinayetiyle ilgisine ilişkin olarak sorgulamada bulundu.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), KKTC´de evinin önünde öldürülen gazeteci Kutlu Adalı´nın eşi İlkay Adalı´yı Türkiye aleyhine açtığı davada haklı bulmuştu. Eşinin faili meçhul siyasi cinayete kurban gittiğini söyleyen Adalı´ya ölümüyle ilgili yeterli soruşturma yapılmadığı gerekçesiyle 95 bin Euro tazminat ödemeye mahkum etti. Eşinin ölümünden Türk istihbaratı ve KKTC´nin sorumlu olduğunu iddia eden Adalı, AİHM´ye yaptığı şikayet başvurusunda telefonlarının dinlendiğini ve polis tarafından izlendiğini belirtmişti. AİHM, 6 Temmuz 1996´da işlenen cinayet davasında etkili başvuru ve örgütlenme hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Mart 2005´te verilen karardaayrıca AİHM bire karşı altı oyla, Türkiye´nin, ölümü etkin şekilde araştırmadığı konusunda karar vermişti.
Referandum öncesi Talat´ın evine bomba atılmıştı
Birleşmiş Milletler, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda 2004 yılında Annan Planı´nı devreye soktu. New York´ta 10-13 Şubat tarihleri arasında yapılan görüşmelerde Rum Kesimi ve KKTC´de planın halkoyuna götürülmesi konusunda mutabakata varıldı. Referandum öncesi yaşanan propaganda sürecinde, Rum lider Papadopulos ve dönemin Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, plana ´hayır´ diyeceklerini açıkladı. O dönemde KKTC Başbakanı olan Mehmet Ali Talat ise halkın plana ´evet´ demesini istedi. Türkiye´deki ulusalcı çevreler ise ´hayır´ kampanyaları yürüttü. New York´taki görüşmelerden 5 gün sonra KKTC Cumhurbaşkanı Talat´ın Girne´deki evine bombalı saldırı girişiminde bulunuldu. Zaman ayarlı bomba, evin alt katında ciddi hasara yol açtı.
İşte bazı iddialar
- Ergenekon, Kıbrıs seçimlerini yönlendirmek için operasyon yaptı, Derviş Eroğlu´na destek verildi.
- Operasyonlar, dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz´ın bilgisiyle yapıldı. Yılmaz´ın telefonu kullanıldı.
- Derviş Eroğlu´na Batı Çalışma Grubu imzalı sunum yapıldı.
- Mustafa Özbek KKTC´deki operasyona destek verip, para gönderdi.
- Milletvekili adayları fişlendi, açıkları belirlendi.
- Kıbrıs´taki operasyon için örtülü ödenekten 1 milyon dolar aktarıldı.
- Denktaş´a İstanbul´dan 3 milyon dolar getiren kişi, Kıbrıs Türk Havayolları´nda çalışan hostes kullanılarak yakalandı.
- 26 kişilik Özel Tim uluslararası iki önemli suikast gerçekleştirdi.
- Rusya Duma üyesi Strovoytovaile İran eski Çalışma Bakanı Daryuş Foruhar´ı öldüren kişiler, daha sonra Kıbrıs´a geçirildi. ( Zaman)
Darbecilerin ´altın vuruş´u Ada
ETÖ ile ilgili ikinci iddianamede yer bulan tek darbe için 4 aşamalı planların son halkasının Kıbrıs olduğu ortaya çıktı. Hem Türkiye hem de Kıbrıs´taki seçimlere etkide bulunmayı hedefleyen ETÖ´nün, Türkiye´de ekonomik buhran yaratmayı, Kıbrıs´ta da barış görüşmelerini ´Kıbrıs satılıyor´ şeklinde lanse etmeyi, Kıbrıs´taki başarısızlığın ardından hükümeti devirmek için harekete geçmeyi planladığı belirlendi.
SON HALKA KIBRIS OLACAK
İDDİANAMEDE Şener Eruygur ve Hurşit Tolon´un darbe girişimlerine ilişkin bölümünün ardından bu girişimlerin tümünü birlikte değerlendiren ETÖ savcılarının, darbe girişimini dokuz adımdan oluştuğunu ve son adımının Kıbrıs olduğunu belirtmesi dikkat çekiyor. Savcılar ETÖ´nün Kıbrıs planını şu şekilde özetliyor:
ELÇİYE VERİLEN ERUYGUR TALİMATI
´Örgütün stratejileri arasında bulunan ´Kıbrıs sorunun çözümsüzlüğe götürmek´ amacına matuf olarak açıklamalar yaptıkları, sivil toplum kuruluşlarını yönlendirmeye çalıştıkları (...) Şener Eruygur´un Kıbrıs Büyükelçisini makamına çağırarak bundan sonraki süreçte her talimatı kendisinden alacağını, Genelkurmay Başkanı çağırdığında kendisine basit bilgileri vereceğini, önemli bilgileri bizzat kendisine vermesi talimat verdiği ses ve görüntü kayıtlarından anlaşıldığından...´ (Haber 7 ÖZEL)
Özbek´in avukatı: Bu işle ilgimiz yok
ERGENEKON tutuklusu Türk Metal Sendikası Onursal Başkanı Mustafa Özbek´in avukatı Mustafa Hisar, Özbek´in arşivinden çıkan KKTC Ergenekonu ile ilgili iddiaların kendileriyle bir bağlantısının olmadığını söyledi. Özbek ile konuya ilişkin henüz görüşmediğini belirten avukat Hisar, ´Kanaatim belgelerin içeriğinin gerçek olmadığı yönünde. Bizim bu işlerle alakamız yoktur´ dedi. ´Sorguda bize Kıbrıs konusundaki belgeler sorulmadı´ diyen Avukat Hisar ´Kamuoyundaki belgeler nedir diye gerekli yerlere başvurumuzu yaptık. Çıkacak sonucu bekliyoruz. Hakkında gizlilik kararı olan soruşturmanın belgelerini basında görüyoruz. Ama bu belgeler bizden saklanan belgeler´ dedi.
Seçimler öncesi bin 459 kişiye 1 milyon dolarlık erken ödeme
MUSTAFA Özbek´te ele geçen belgelerde, seçmen ve milletvekili transferi için dağıtılan milyonlarca dolarda dikkat çekiyor. Belgelerde, şu ifadeler yer alıyor: En geç 02/12/1998 gününe kadar karşıdan gelen bu aktivitesi fazla hareket sebebiyle seçim sonu alandaki yerli halka söz verilen ödemelerin Ankara´daki bazı değişik atmosferlerdeki hayati önem taşıyan hususlar dolayısıyla: Seçim sonu bu önemli alana gidebilecek PARA´nın söz verilen alana kayışında eksiklik veya aksama olmaması sebebiyle BAŞKAN bizzat yurt dışından 1 Milyon Dolar parayı çıkartmış ve para derhal başkanımızın her an gelebileceği hususlar hazır hale getirilmiştir... Kıbrıslılar´a söz verilen paranın bir miktarının şimdiden götürerek hem çalışmalara destek ve sonraki aşamada çete elebaşı için ayrılan büykü miktarlarda sıkıntı yaşanmasın sebebiyle ödeme emri aldık. Ve bu dağıtımda 1459 kişiye dağıtım yapacağız.´
24 Temmuz 2009: Cumhurbaşkanı Talat: Türkiye´deki soruşturmacıların belge desteği gerekiyor
Talat, seçim öncesi ´Ergenekon´ soruşturmasının bir benzerinin Kıbrıs´ta da açılacağına dair hareketlilik olduğunun belirtilip, ´Böyle bir soruşturmanın gerekli olduğunu düşünüyor, mecliste yapılacak bu soruşturmanın başarılı olup olmayacağı konusunda ne düşünüyorsunuz? Güvenlik güçlerinin İçişleri Bakanlığına bağlanmaması konusunda bir reform düşünceniz var mı´ diye sorulması üzerine şunları kaydetti: ´Bu konuda düşüncelerim değişmemiştir. Polis tabii ki sivil idareye bağlı olmalıdır. Ancak değişik nedenler, çeşitli gerekçelerle bu bugüne kadar sağlanamamıştır. Tabii (soruşturmalar o nedenle sonuç vermez) demek çok doğru değil. Meclis komitesi her türlü yetkiye sahiptir, önemli olan komitenin bunu ciddiye alması. Eğer ciddiye alırsa bazı bulgulara ulaşabilir. Hepsinden önemlisi burada Türkiye ile işbirliği yapmak zorundayız. Çünkü bütün bilgi ve belgeler Türkiye´dedir. Kıbrıs Türk basınında çıkan belge mi, değil mi, yüzde 100 emin olunamayan bazı evraklara dayanarak fazla bir şey yapılabileceğini düşünmüyorum. Herhalde meclis komitesi Türkiye´nin ilgili kurumlarına başvuracak, bilgi, belge ve dokümanları isteyecek. Ancak o zaman ilerleme sağlanabilir. Zamanında ben bunları gördüğümde mutlaka araştırılması gereken konular demiştim, ama tabii bildiğiniz gibi bunların resmi kanaldan yapılması şarttır. Aksi halde bunları belge olarak niteleme çok doğru olmaz, hukuki olarak mümkün değil.´
Abdullah Harun
(18 Haziran 2009), son güncel.: (24 Temmuz 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
250´nci sayfa
425´nci sayfa
882´nci sayfa
890´ıncı sayfa
Ergenekon´un Kıbrıs uzantısı konulu manşetlerimiz