Eskişehir'de, Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'li Yılmaz Büyükerşen, CHP Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yüksel, işadamları ve gazetecilerin aralarında bulunduğu 107 kişiyi usulsüz dinledikleri öne sürülen 25 polisin yargılanmasına devam edildi. Mahkeme heyeti, tutuklu sanık İstihbarat Şubesi eski müdürü Mustafa Arık'ın tahliye talebini kabul etmedi. Duruşmada usulsüz dinlemeye alınan mağdur polis memuru Gülen yapılanmasının emniyette nasıl kadrolaştığını anlattı ve onlardan şikayetçi oldu.
24.01.2016 13:30 Eskişehir'de, Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'li Yılmaz Büyükerşen, CHP Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yüksel, işadamları ve gazetecilerin aralarında bulunduğu 107 kişiyi usulsüz dinledikleri öne sürülen 25 polisin yargılanmasına devam edildi.
Eskişehir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 25 sanık hakkında 'Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, örgüt yönetmek, örgüte üye olmak, gizlilik ihlalinde haberleşme içeriklerinin kaydedilmesi, haberleşmenin gizliliğini ihlal etmek, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek, kamu görevlisinin suçu bildirmemesi ve kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği' suçlarından açılan davanın duruşmasına tutuklu sanık Mustafa Arık ile tutuksuz sanıklar Mustafa Ünal ve Nurettin Külcü katıldı.
POLİS MEMURU, SANIKLARDAN ŞİKAYETÇİ OLDU
Duruşmada davacı olarak ifade veren polis memuru Bülent Sargın kendisinin usulsüz dinlendiğini söyleyerek sanıklardan şikayetçi olduğunu söyledi. Sargın, "2006 yılında polis memuru oldum. Sakarya'da görev yaparken paralel yapı ile ters düştüğüm için 7 yıl çevik kuvvet şubesinde çalıştırıldım. Paralel yapılanmanın daha az olduğunu düşündüğüm Hakkari'ye tayinimi istedim. Aslen Bozüyüklü olmama rağmen orada kendimi Tuncelili olduğumu tanıttım. Hakkari'de daha çok yapılanma olduğunu gördüm. 2012 yılında Eskişehir'e geldim. Beni dinleyenlerden şikayetçiyim" dedi.
TEK TUTUKLU SANIK TAHLİYESİ İSTEDİ
Tutuklu yargılanan istihbarat eski şube müdürü Mustafa Arık, 9 aydır tutuklu yargılandığını belirterek tahliyesini istedi. Keyfi olarak kimseyi dinlemedikleri ifade eden Arık, yaptığı savunmada mahkemeye gelen kayıt belgelerinin masumiyetlerini kanıtlamayacağını belirterek şöyle konuştu:
"9 aydır haksız yere tutuklu yargılanıyorum. 9 ayda mahkeme çok fazla bir yol katetmedi. Bizler devlet memuruyuz. Bize verilen görevleri yerine getirdik. Suçlu değilim ve bu konuda suç işlemedim. Zerre kadar suçlu olduğumuza inanmıyorum. 9 aydır tutuklu olmam bana değil aileme verilen bir cezadır. Ailemin mağduriyeti nasıl giderilecektir. Benim kaçma gibi bir durumumum yoktur. Ailem ve çocuklarım buradadırlar. Onları bırakıp bir yere gitme ihtimalim yoktur. Firari şahıslar burada olsalar, onların ifadesi benim masumiyetimin ortaya çıkmasında faydalı olacaktı. Onların günahını, vebalini ben çekiyorum. Tahliyemi istiyorum. Tahliye ederseniz bir sonraki duruşmaya tutuksuz olarak katılacağım. Eğer tutuksuz olarak duruşmalara katılmazsam o zaman tüm cezaları kabul ettiğimi beyan ediyorum. Delilleri karartma gibi bir durumum da yoktur. Tüm deliller toplanmıştır. Örgüt kurmaktan yargılanmama rağmen tutuklu olduğum sürece bana örgütle ilgili tek bir soru bile sorulmadı. Keyfi olarak hiçbir dinleme yapılmamıştır. Aksine benim kaçmamak için bahanelerim var. Bugün binlerce öğrenci karnelerini aldı ancak ben kendi çocuğumun karnesini dahi göremedim."
TAHLİYE TALEBİ REDDEDİLDİ
Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, Mustafa Arık'ın tahliye talebini kabul etmedi.
Heyet ayrıca mahkeme tarafından daha önceden emniyetten istenen birtakım belgelerin geldiği ancak yetersiz olduğunun anlaşılması üzerine eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı 19 Şubat'a erteledi.
SORUŞTURMA
Eskişehir'de, Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'li Yılmaz Büyükerşen, CHP Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yüksel, işadamları ve gazetecilerin aralarında bulunduğu 107 kişinin usulsüz dinlendiği tespit edilmişti.
Eskişehir Emniyet eski Müdür Yardımcısı Mustafa Aygün, İstihbarat Şubesi eski Müdürü Mustafa Arık ile emniyet mensupları Erkan Soydan, Niyazi Eren, Mustafa Ünal, İrfan Şahin, Mustafa Karaboğa, Fatih Ün, Yakup Kenç, Murat Önemli, Rüştü Çetin Kasap, Hasan Keklik, Muhammet Çil, Selahattin Şimşek, Nizamettin Beşkaya, Yılmaz Kocaman, Nurettin Külcü, Musa Karaman, Kubilay Ercan, Abdullah Varol, Servet Tek, Fatih Tepebaşı, Zeki Çelik, Erdoğan Baban ve Suat Kural hakkında 2009-2013 yılları arasında usulsüz dinleme yaptıkları gerekçesiyle soruşturma açıldı.
2 sanık halen aranıyor
Soruşturma kapsamında 28 Şubat 2015 tarihinde operasyon düzenlendi ve 25 şüpheli gözaltına alındı. Şüpheliler 3 Mart 2015 tarihinde sevk edildikleri nöbetçi mahkemece serbest bırakıldı. Savcılık tarafından hazırlanan iddianamenin ardından eski Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Aygün, eski Şube Müdürü Mustafa Arık ile komiser Erkan Soydan'ın tutuklanmasını istedi. Mustafa Arık tutuklanırken, kayıplara karışan Mustafa Aygün ve Erkan Soydan ise hala yakalanamadı.
SANIK AVUKATINDAN YARGILAMAYA TEPKİ
Eskişehir'de terör örgütü yöneticisi ile üyesi olmak ve usulsüz dinleme iddialarından yargılanan polislerin avukatlarından Turgay Balaban, avukatların hiçbir talebinin bugüne kadar mahkemece kabul görmediğini, adeta göstermelik bir mahkeme süreci yaşandığını söyledi.
Zaman gazetesinde "Avukat Balaban: Mahkeme verdiğimiz delilleri bile dosyada kaybetmiş" başlığıyla yayınlanan haberde müvekkillerinin yargılandığı örgütün adının bir yıldır konamadığını anlatan Balaban, "Meslek hiyerarşisi örgüt hiyerarşisi olmuş. Örgütün adını bile koyamıyorlar. Emniyetten belge istiyoruz, mahkeme reddediyor. Gizli belgeymiş. Sadece mahkeme görsün diyoruz, Sanıklar, üzerindeki şüpheyi nasıl yok edecekler. Belgeleri görmeden nasıl savunma yapacaklar. Fotokopilere göre dosya karara gidiyor. Öyle bir mahkeme ki, verdiğimiz delil listesini bile dosyada kaybetmişler. Acaba başka delilleri de yok etmiş olabilirler mi?" ifadesini kullandı.
Haberde şu satırlar yer aldı:
"Avukat Turgay Balaban, yargılama sürecinde emniyet ve mahkemeyle ilgili yaşanılan sıkıntıları, ortaya çıkan tutarsızlıkları anlattı. Avukat Balaban, Emniyet İstihbarat Müdürlüğünün usulsüz dinleme iddiası davasında bazı belgeleri gizlilik ilkesine aykırı diye mahkemeye göndermediğini ifade etti.
"ADALET ADLİYEDEN KAÇIYOR"
Bu davanın siyasi olduğunu ve bazı kişilerce hesapların yapıldığını belirten Avukat Balaban, "Her dönem bu şekil siyasi yönü olan davalar olsa da, ne yazık ki adliyeye siyaset girdiğinde adalet oradan kaçıyor. Hak ve adalete ulaşmak için adil bir yargılama şart. Sanıklar üzerinden kariyer planlaması yapmak zavallılıktır. Her siyasi dava gibi bu davalarda elbet dönecek ve kumpasçılarını vuracak. Hiç ama hiç şüphemiz yok." diye konuştu.
'HİÇ BİR TALEBİMİZ KABUL GÖRMEDİ'
Avukatların bugüne kadar hiçbir talepleri mahkemece kabul görmediğini, mahkemenin ise adeta göstermelik bir mahkeme olduğu vurgusunu yapan Turgay Balaban, hala müvekkillerinin yargılandığı örgütün adının bile konamadığını vurguladı. Balaban, "Meslek hiyerarşisi örgüt hiyerarşisi olmuş. Örgütün adını bile koyamıyorlar. Demeye cesaretleri bile yok! Çünkü kendileri de biliyor." dedi.
"BELGEYİ GİZLİ DİYE REDDEDİYOR, GERÇEĞE NASIL ULAŞILACAK"
Sanıkların durumunu ortaya koyacak belgelerin istenmesi konusunda tutarsızlık ve komikliklerin yaşandığını kaydeden Balaban, fotokopi belgeyle davanın yürüdüğünü vurguladı. Avukat Turgay Balaban, sözlerini şöyle sürdürdü: "Emniyetten belge istiyoruz. Mahkeme reddediyor. Gizli belgeymiş. Sadece mahkeme görsün diyoruz. Tın! Peki, sanıklar, üzerindeki şüpheyi nasıl yok edecekler. Belgeleri görmeden nasıl savunma yapacaklar. Fotokopilere göre dosya karara gidiyor. Devrimci tutukluları ilk duruşmada tahliye eden, Refahyol döneminde Aczimendilere iltimas baskısına karşın, 'üzerime gelmeyin adliyenin önünde cübbemi yakarım' diyen muktedirlerden korkmaz Arif Hikmet gibi Yargıçlara hiç bu kadar ihtiyaç olmamıştı."
'VERDİĞİMİZ DELİL LİSTESİNİ BİLE DOSYADA KAYBETMİŞ'
Bu dava da, savunma hakkının kutsallığının da, adil yargılanma ilkesinin de hep kitaplarda kaldığını gördüklerini kaydeden Balaban, mahkemeye verdikleri delil listelerinin bile kaybolduğunu vurguladı. Avukat Turgay Balaban, "Öyle bir mahkeme ki, verdiğimiz delil listesini bile dosyada kaybetmişler. Acaba başka delilleri de yok etmiş olabilirler mi?" dedi.
Aleyhe olan delillerin toplandığını, lehe olanların ise hiçbir şekilde toplanmadığını ifade eden Balaban, "Zaten ne gerek var ki, lehe delil toplamaya. Sanıklar zaten paralel! Onların ne hakkı olabilir ki! Hiçbir şekilde adaletinize güvenmiyoruz." diye konuştu.
'CÜBBELER KİLİTLENMİŞ'
Bu dava dosyalarının AİHM'de Türkiye adına hep utanç vesikası olacağını dile getiren Avukat Turgay Balaban, sözlerini şöyle tamamladı: "Yazık, talimat, talimat, talimat. Vicdanlar kömürleşmiş. İnsanlık sükut etmiş. Cüppeler iliklendi ise kimi kime şikayet edeceksin." (Cihan)
Paralel yapı-28 Şubat (2015) 'Eskişehir Usulsüz Dinleme' soruşturması manşetlerimiz
(24 Ocak 2016, 13:30)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: