2010 KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin 230 şüpheli hakkında 'terör örgütü' kapsamında hazırlanan iddianamede bazı tanıkların soruların sızdırıldığına ilişkin itirafları ile şüphelilerin birbirleriyle tespit edilen irtibatları önemli delilleri teşkil ediyor.
18.12.2015 10:16 Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 10 Temmuz 2010'da yapılan KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin 230 şüpheli hakkında hazırladığı iddianamede bazı tanıkların soruların sızdırıldığına ilişkin beyanları ile şüphelilerin birbirleriyle olan irtibatları önemli delilleri teşkil ediyor.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 10 Temmuz 2010'da yapılan KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin 230 şüpheli hakkında hazırladığı iddianamede bazı tanıkların soruların sızdırıldığına ilişkin beyanları da aktarıldı.
Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman'ın hazırlayarak, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesine geçen hafta gönderdiği iddianamede, beyanı özetlenen tanıklardan birisi de öğretmenlik yapan F.N.G oldu.
F.N.G'nin, soruşturma sürecinde ÖSYM'ye internet üzerinden ihbarda bulunduğu bildirilen iddianamede, bunun üzerine savcılığın talimat yazdığı Aydın Emniyet Müdürlüğünün 20 Nisan 2015'te ifadesini aldığı belirtildi.
F.N.G'nin özetlenen beyanında, lise arkadaşı olan, iddianamede şüpheliler arasında yer almayan Arzu D. ile 2010 baharında Eryaman'da karşılaştığını ve sohbet sırasında KPSS'ye hazırlandığını söylediğini aktardı.
Arzu D'nin teklifiyle sınava birlikte çalıştıklarını anlatan F.N.G, "Bir ay Arzu D'nin evinde, günde 2-3 saat çalıştıklarını, diğer süreleri Eryaman'da öğretmen grubunun ablası olduğu için sohbetlerde geçirdiğini" ifade etti.
-"Amaca giden her yol mubahtır"-
Arzu D'nin, "Hocaefendi 'Bizim milli eğitime girmemiz lazım, milli eğitimin suyu çıkmış. Amaca giden her yol mubahtır. Girin de nasıl girerseniz girin' dedi" ifadelerini kullandığını anlatan F.N.G, özetle şu beyanı verdi:
"Sınava hazırlanırken Arzu D'nin altyapısının olmadığını gördüm. Bu süre içerisinde Sincan'daki Maltepe Dershanesinde 4-5 kez deneme sınavına girdik. İkisinde 54 ve 57 aldığını kesin biliyorum. Diğer iki sınavda da 60-63 arası puan aldı. Ben 70-75 arası puan aldım. Sınava 10 gün kala Ankara Kolej civarında bir dershanenin deneme sınavına gireceğini söyledi. Sınavdan birkaç gün önce kendisiyle telefonla görüştüm. Birbirimize başarı dileyerek, telefonu kapattık. 2010 KPSS'den sonra telefonla görüştük. Sınavın zor olduğunu, çok yüksek not alamayacağımı, maksimum 70 civarında bir puan geleceğini düşündüğümü söyledim. O, 'Ben hiç zorlanmadım. 120 soruda 120 soruyu doğru yapmış olabilirim' dedi."
Sonuçlar açıklandıktan sonra konuştuğu Arzu D'nin 97 aldığını söylediğini bildiren F.N.G, "Bu cevabı duyunca şok oldum. Nasıl yaptığını sordum. 'Allah zihnimi açtı, hepsini tıkır tıkır yaptım' dedi. Bunun üzerine 'Kopya mı çektin diye?' sorduğumda, bir şey söylemeden telefonu yüzüme kapattı" dedi.
Sınavda kopya çekildiği konusu gündeme gelince, bir internet sitesine bu olayı isim vermeden yazdığını, yarım saat sonra Arzu D'nin kendisini aradığını ve "Eşim bana seninle ilgili bir şey yazılsın, bak ben o yazanı süründürürüm" dediğini savunan F.N.G, görüşmeye son verdiklerini ve sonraki dönemde ona ulaşamadığını bildirdi.
F.N.G, 2009 sınav sonucuna göre Van'da sözleşmeli olarak göreve başladığını, Arzu D'nin ise KPSS'de genel kültür-genel yetenek bölümü iptal edilmediği için 89 puanla atandığını belirtti.
Tanık F.N.G, "Arzu D'nin sınav sorularını nasıl ele geçirdiğini bilmediğini ama sınav sorularını bir şekilde elde ettiğini, cemaat ile bağlantısı olduğu için cemaatten almış olabileceğini düşündüğünü" beyan etti.
-"Hiç çalışmadan 97 puan aldım"-
İddianamede, internetten ihbarda bulunan polis memuru S.B'nin de 21 Mayıs 2015'te ifadesinin alındığı belirtildi.
Buna göre S.B, 2003'te Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliği bölümünden mezun olduğunu, 2008'e kadar çeşitli dershanelerde öğretmenlik yaptığını, 2009'da polis memuru olduğunu anlattı.
S.B, 2010'da Fetullah Gülen grubuna ait, o zamanki adı Maltepe Dershanesi şimdiki adı FEM Dershanesi olan dershanenin KPSS kursuna resmi kayıt yaptırmadan 500 lira karşılığı gittiğini ifade etti. Soruşturmaya konu 2010 KPSS'ye girdiğini ancak düşük puan aldığından atanamadığını bildiren S.B, şüphelilerden "terör örgütü kurmak ve yönetmek" ile suçlananlardan Nebil Ekiz'in Maltepe Dershanesi KPSS bölümünün müdürü, Ramazan Gözel'in müdür yardımcısı olduğunu ve edebiyat derslerine girdiğini, "terör örgütüne üyelik" ile suçlanan eşi Sara Gözel'in ise matematik dersleri verdiğini aktardı.
S.B, şu beyanı verdi:
"KPSS sonuçları açıklandığında, TC kimlik numaralarını bildiğim (sanıklar) Nebil Ekiz, Ramazan Gözel ve Sara Gözel'in sonuçlarına baktım. Üçünün de 95 ve üzeri puan aldıklarını gördüm. Sınav dökümlerini çıkarttım ancak sinirlenip yırttım. Nebil Ekiz'in yanına giderek, 'Hocam ben yıllardır KPSS'ye girerim ancak bir türlü atanamadım. Siz ve Ramazan Gözel'in eşi Sara Gözel nasıl oluyor da 95 üzeri puan alıyorsunuz' dedim. Bana, 'Seni biz polis yaptık. Hakkınla mı polis olduğunu düşünüyorsun?' dedi. 'Abi siz soruları bir yerden mi aldınız?' dedim. Hiçbir şey söylemedi. Sinirlenip çıktım. Ben, hakkımla polis oldum."
Usulsüzlük haberleri üzerine KPSS Eğitim Bilimleri testinin iptal edildiğini, dershanelerinin tekrar KPSS dersleri vermeye başladığını ifade eden S.B, Sara Gözel'in derste "Arkadaşlar sorular ne kadar kolaydı. Ben hiç çalışmadan 97 puan aldım. Bana tercih konusunda fikir verebilir misiniz?" dediğini söyledi.
O dönemde, "Ağabey iki tane özürlü çocuğun var. Haksız yere atanıyorsun. Bu çocuklara haram lokma yedirme" dediği Ramazan Gözel'in "kıpkırmızı olduğunu" ve kendisine "Bugüne kadar hep sol kesim atandı. İnançsız insanlar kurumlara yerleşti. Bizim de oralarda olmaya hakkımız yok mu?" dediğini iddia eden S.B, Gözel çifti ile Ekiz'in, iptal üzerine yenilenen Eğitim Bilimleri sınavına girmediklerini anlattı.
-"Cemaat mensuplarına dağıttım"-
S.B, Ramazan Gözel'in 2010 KPSS'den sonra kendisine dershanede, "Sorular (sanık) Yusuf Rodoplu'dan Nebil Ekiz'e geldi. Ekiz de bana verdi. Ben de eşime ve bölgedeki diğer cemaat mensuplarına dağıttım" dediğini öne sürdü.
Ekiz'in, "Bana ağabeyler tercih yaptırmadı. 'Senin hizmetine ihtiyacımız var' dediler" ve "Sen bu işin üzerine gidersen seni attırırım. Emniyette çok güçlüyüz" dediğini iddia eden S.B, korktuğu için olayın üzerine gidemediğini, zira o dönemde Gülen cemaati mensuplarının emniyet ve birçok kurumda çok güçlü olduklarını, istese bir hafta içinde tayininin çıkartılabileceğini söyledi.
Soruları tüm ülkeye dağıtanın Yusuf Rodoplu olduğunu savunan S.B, "Kayseri'deki Özel Kılıçarslan Lisesi'ndeki öğretmenlerin tamamına yakınının da Rodoplu'nun verdiği sorularla atandıklarını" iddia etti.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 10 Temmuz 2010'da yapılan KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin 230 şüpheli hakkında hazırladığı iddianamede beyanlarına yer verilen tanık M.E, ÖSYM'nin tüm sınav sorularının, kurumdaki Fetullah Gülen mensuplarınca sınavdan önce "eğitim imamı" Yusuf Rodoplu'ya ulaştırılıp, onun vasıtasıyla 81 ildeki cemaatin dershanelerine dağıtıldığını savunarak, "Bu nedenle genelde il birincileri, Türkiye birincileri veya derece yapanlar Fetullah Gülen'e bağlı dershanelerden, dolayısıyla okullarından çıkmaktadır" dedi.
Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman'ın Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesine geçen hafta gönderdiği iddianamede beyanına yer verilen tanıklardan M.E, üniversiteye hazırlanırken Fetullah Gülen ile irtibatlı Yozgat Maltepe Dershanesine devam ettiğini, üniversite yıllarında Gülen bağlantılı ev ve yurtlarda kaldığını, Bursa'da "öğrenci imamlığı ve abiliği" yaptığını anlattı.
Ankara'ya 2004'te geldikten sonra bazı kişilerin verdiği listeler doğrultusunda "çantacılık" yaptığını, yani Fetullah Gülen adına Çankaya, Ostim, Ulus bölgelerindeki esnaf, memur ve vakıflardan para topladığını bildiren M.E, yıllık ortalama 1 milyon dolar para topladığını ve bunu da elden teslim ettiğini belirtti.
Cemaat içindeki bazı kişilerle tartıştıktan sonra izne ayrıldığını, döndüğünde "çantacılık"tan "kayıt memurluğu"na düşürüldüğünü ifade eden M.E, şunları kaydetti:
"Mamak Caddesi'nde faaliyet gösteren Maltepe Dershanesinde 2008, 2009 ve 2010'da kayıt memuru olarak çalıştım. Bu dershanedeyken Mamak'ta üniversite sınavına giren tüm öğrencilerin adres, cep numarası, veli bilgileri ve kütüklerini gösteren listeler bize gelirdi. Bu listeler ÖSYM'de çalışan, kim olduğunu bilmediğimiz cemaat mensubu üyelerden Yusuf Rodoplu'ya gelir, bu kişi Fetullah Gülen'e bağlı İç Anadolu dershaneler imamı Paşabey Kaya'ya bu bilgileri verir, bu kişi de dershane müdürlerine bilgileri gönderir. Türkiye genelinde yapılan birçok sınav soruları da öğrenci bilgileri gibi bu silsileyi takip ederek belli başlı dershanelere gelir.
Fetullah Gülen örgütünün temel yapısında tüm sınavları takip eden imam ve bölge imamları var. Genelkurmay arşivinde çalışmak üzere tarih mezunları alınacağının cemaat tarafından takip edildiğine tanık oldum. 2007 ya da 2008'de bu sınava bunların telkiniyle katıldım ancak kazanamadım. Kazanan başka bir cemaat üyesi oldu."
-"Cemaatte kendini gizleme çok önemlidir"-
M.E, 2005'te "kendilerinden sorumlu imamın" söylemesi üzerine polislik mülakatına girdiğini belirtti. "İmam"ın, cemaat üyelerinin listesini Ankara emniyetinde görevli cemaat üyelerine verdiklerini söylediğini anlatan M.E, şu ifadeleri kullandı:
"Mülakata girişte polis memuru ismimi sordu. Sonra elinde bulunan mülakat kartlarından kolay olan birini bana seçtirdi. Soru çok kolaydı. Soruyu cevapladım. Diğer adaylara komisyon başka yerden kart çektirdi. Aralarındaki konuşmalardan mülakattaki soruların zor olduğunu öğrendim. Burada bizim cemaat üyelerinin farklı muameleye tabi olduklarına şahit oldum. Ayrıca komisyon karşısında bizim bedeni yapımıza baktıklarında yüzümde bulunan ufak bir izi komisyondan bir üye fark etti. Ancak diğer iki üye konuyu tamamıyla geçiştirdi. Mülakatı bu şekilde geçtim. Beden eğitimi sınavında da bazı kulvarları geçemediğim halde bana komisyonda tolerans sağladılar ve ben polisliği bu şekilde kazandım. Polis okulunu, intibak eğitiminden sonra kendi isteğimle bıraktım.
Polis kolejleri ve askeri liselere girecek öğrenciler cemaat evlerinde kalmaktaydı. Dershaneye kayıtları yapılmazdı çünkü cemaat bağının ortaya çıkması engellenmiş olurdu. Bu öğrencilere sınavdan önce sorular test adı altında verilir ve ezberletilirdi. Polis ve askeri liselere özellikle seçtikleri gariban çocukları sokarlardı. Polis ve askeri liselere cemaatçe çok önem verilir. Gözü bozuk bir öğrencinin gözünün çizdirildiğini biliyorum. Çünkü hastane parasını ben vermiştim. Kilolu bir çocuğun zayıflatılarak astsubay olmasının sağlandığını da biliyorum. Ailelere ve çocuklara, 'Konuşmalarınızda Atatürk'ü kullanın. Atatürk'ten övgüyle bahsedin. Atatürk'ü sever görünün' diye tembihleniyordu. Cemaatte kendini gizleme, kamufle etme çok önemlidir. Solcu gibi görünmek, çene sakalı bırakmak, kot pantolon giymek, sigara içmek serbest bırakılır ve hatta özellikle istenirdi. Bulunan kuruma, yere göre giyinmek gerekirdi. Camiye, cumaya gitmek yasaktı. Özellikle askeri okul, polis akademisinde öğrenci olanların cemaate ait kırtasiye mağazasına dahi gitmeleri yasaktı."
M.E, Gülen cemaatinin, devletin belirli stratejik organlarına girebilmek için ÖSYM ve diğer tüm kurumların sınav sorularını önceden, yine sınavı yapan kurumlara yerleştirdikleri cemaat üyeleri vasıtasıyla ele geçirip, bunları üyelere ezberlettirerek sınavı kazandırdığını, bu şekilde cemaat üyelerinin devletin organlarına yerleştiklerini anlattı.
Bütün kurumların mülakat ve beden eğitimi gibi sınav komisyonlarında da cemaatin üyelerinin olduğa işaret eden M.E, "Bizlerden sorumlu imamlar bir kurumda sınav açılacağı zaman içimizden şartları tutan ve cemaat mertebesinde kendilerine tamamıyla biat edecek cemaat üyelerini sınavdan haberdar ederek, kendilerine ait yurtlarda sınava hazırlar. Muhakkak suretle sınav yapılmadan önce birkaç tane, sınav konularıyla ilgili deneme adı altında tüm sorular çözdürülür. Sınavda da bu sorular bire bir çıkar. Özellikle polis okullarıyla ilgili açıktan cemaat üyelerinin akrabalarının da dahil olduğu isimleri imamların topladığına birçok kez şahit oldum. Benim de bulunduğum ortamlarda, cemaate bağlı dershanelerdeki müdürler toplantısında, 'Çevrenizde polis memuru olabilecek cemaatçi veya cemaate sempati duyan varsa isimlerini bildirin, polis yapalım' diyorlardı" şeklindeki görüşlerini paylaştı.
Cemaatin, üniversite akademik sınavlarında kullanılmak üzere bir "tez havuzu" bulunduğunu savunan M.E, Türkiye veya yurt dışındaki bir üniversitede akademik faaliyet yürüten bir kişinin, tez lazım olduğunda, "havuz"dan aldığı tezi kullanabildiğini öne sürdü.
-"ÖSYM soruları cemaat dershanelerine dağıtılıyordu"-
ÖSYM'deki yapılanmaya ilişkin M.E. şu beyanda bulundu:
"Daha önce kuruma yerleştirdikleri cemaat üyelerince ÖSYM'nin yaptığı tüm sınav sorularının sınav yapılmadan önce ÖSYM'den çıkarıldığını ve bir şekilde eğitim imamı Yusuf Rodoplu'ya ulaştırılıp onun vasıtasıyla 81 ildeki cemaatin dershanelerine dağıtıldığını biliyorum. Cemaat dershanelerine haliyle okul öğrencileri kayıtlı veya kayıtsız gidebilmekteydi. Sınava 20 gün kala dershanelerde dersleri bitiriyorduk ve öğrencilere denemeler yaptırıyorduk. Normalde denemeler lisanslı, üzerinde dershanelerin logosu bulunan kitapçıklardan oluşur. Ancak sınava 20 gün kala, bu süre zarfında cemaat imamları çanta içerisinde herhangi bir logo bulunmayan, adi kağıttan oluşan fotokopi soruları getirmekte, biz de dershanede öğrencilere bunları çözdürmekteydik. İşte bu adi kağıttan oluşan imamların çanta içerisinde getirdiği sorular, sınavlarda çıkan sorulardır. Sınavdan önce elde edilen sınav soruları aynı zamanda cemaat evlerine de dağıtılmaktadır. Öğrenciler bu soruları ezberlemekte ve sınavda da aynı sorular çıktığı için başarılı olmaktadırlar. Sınavlardan önce sorular bu şekilde elde edilip, öğrencilere verilmiş olmaktadır."
M.E, 2007-2008'den itibaren lise ve üniversitelere giriş için yapılan tüm sınavlardaki soruların Gülen cemaatine bağlı Maltepe, Anafen, FEM dershanelerinde "deneme sınavı" adıyla öğrencilere çözdürüldüğüne dikkati çekerek, şu ifadelere yer verdi:
"Bu nedenle genelde il birincileri, Türkiye birincileri veya derece yapanlar Fetullah Gülen'e bağlı dershanelerden, dolayısıyla okullarından çıkmaktadır. Her sene farklı ilden sınav birincilerinin çıkması sağlanmaktadır. Çünkü bir il, örneğin Ankara hep birinci çıkarırsa bu sefer İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerde cemaat dershanelerine talep düşmektedir. Türkiye genelinde cemaat dershanelerine talebi her yıl sıcak tutmak için yıl birincileri farklı illerden kazanacak şekilde sorular ayarlanmaktadır. Bu şekilde de çok yüksek miktarda gelir elde edilmektedir. Örneğin görev yaptığım Maltepe ve Anafen dershanelerinde o kadar fazla taleple karşılaşıyorduk ki sınıflar yetmiyor, öğrencileri mescide dahi alıyor, her tarafı sınıf yapıyorduk. Veliler dershanenin istediği parayı bu nedenle yüksek de olsa ödemekteydiler. Yusuf Rodoplu (eğitim imamı), Cemil Koca (Ankara ve İç Anadolu bölgesi imamı) ve Paşabey Kaya (İç Anadolu dershaneler imamı) sınav sorularının sınavdan önce dershanelere dağıtımını sağlamaktaydılar."
-Şüpheliler arasındaki irtibatlar-
İddianamede, soruşturmaya konu edilen 3 bin 227 adaydan bin 148’i arasında akrabalık bağının bulunduğu, 896’sının karı-koca olduğu ve 2 bin 690’ının aynı kurum/firmada çalıştığı belirtildi.
Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman’ın hazırlayarak dün Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdiği iddianamede, 2010’daki KPSS Eğitim Bilimleri sınavına 294 bin 909 adayın katıldığına, sınavın usulsüzlükler nedeniyle iptal edilerek yeniden yapılmasıyla, devletin 9 milyon 111 bin 138 lira 13 kuruş zarara uğradığına yer verildi.
Genel Yetenek-Genel Kültür sınavına 807 bin 892 adayın katıldığı belirtilen iddianamede, YÖK Denetleme Kurulunun, Genel Yetenek alanı sorularının da binlerce adaya sızdırıldığına dair raporuna rağmen, bu alanın iptal edilmemesiyle sayıları henüz kesin bilinmemekle beraber binlerce kişinin bu alan puanıyla haksız şekilde devlet memuru olduğu bildirildi.
-Şüpheliden şüpheliye para transferi-
Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) Başkanlığının raporundaki şüpheli bazında şematik analiz ve kişi bazlı değerlendirmeye yer verilen iddianamede, 11 şüphelinin, şüphelilerden Sara Gözel’in iş yeriyle irtibatının bulunduğu, eşi ve örgüt yöneticisi olduğu iddia edilen Ramazan Gözel’in de arasında bulunduğu, 4 şüpheliye Sera Gözel tarafından 156 bin 232 lira transfer edildiği, 7 şüphelinin ise 13 şüpheliye 122 bin 810 lira 75 kuruş transfer ettiği belirtildi.
İddianamede, iptal edilen KPSS Eğitim Bilimleri Testinde 100 ve üzeri net yapan 10 şüphelinin 2004-2007 arası Ahenk Özel Eğitim İnş. Taah. Hiz. Tic. ve San. AŞ, 31 şüphelinin ise 2010’da Özel Yaprak Eğitim Yay. Bilg. Tur. İnş. ve Tic. AŞ’de aynı dönemlerde çalıştığına işaret edildi.
Şüphelilerden Nebil Ekiz’in, soruları dağıttığı ileri sürülen ve paralel yapı içerisinde faaliyet gösteren, Ankara’da yapılanmaya ait okullardan sorumlu emekli öğretmen Cemil Koca’yla irtibatı bulunduğu aktarılan iddianamede, Koca’nın da sınav sorularının şüphelilere dağıtıldığı kaydedilen Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneğinin Genel Sekreteri Mehmet Hanefi Sözen ile doğrudan irtibatı olduğu vurgulandı.
Şüphelilerden Yusuf Rodoplu’nun Sözen’le 10 kez telefon görüşmesi yaptığı belirtilen iddianamede, Rodoplu’nun ayrıca 6 şüpheliyle telefon irtibatı kurduğu, bu 6 kişinin de 97 şüpheliyle telefon irtibatının olduğuna dikkat çekildi.
İddianamede şu ifadelere yer verildi:
“Şüphelilerden Sözen’in 13 şüpheliyle irtibatının olduğu, bu 13 şüphelinin ise 117 şüpheliyle irtibatının bulunduğu, şüphelilerden Koca’nın sınavda 100 ve üzeri net yapan 112 şüphelinin çalıştığı Başkent Eğitim Yayın ve Tic. AŞ. isimli firmanın ortağı/eski ortağı olduğu, sınavda 100 ve üzeri net yapan 8 şüpheli ve Mehmet Hanefi Sözen’le irtibatı tespit edilen Kurul Özel Eğit. Öğr. San. Tic. AŞ. isimli firmanın ise ortağı/eski ortağı olduğu ortaya çıkmıştır.“
Şüphelilerden Ekiz’in 2004-2014 arası 44 şüphelinin çalıştığı Eksen Bilişim Araştırma isimli firmanın ortağı/eski ortağı olduğu bildirilen iddianamede, Ekiz’in 2010’daki KPSS Eğitim Bilimleri testine girip 100 ve üzeri net yapan 8 şüpheliyle doğrudan telefon irtibatının bulunduğu ifade edildi.
-Memur olanlardan himmet-
Soruşturma konusu sınavı, 81 ilden yüz binlerce adayın maddi ve manevi varlık-yokluk meselesi olarak gördüğü ve aylar öncesinden hazırlanarak sınava katıldığı belirlenen iddianamede, kamuya atanmayı sağlayan sınavın hakkaniyet ölçülerinde gerçekleştirilmesinin, devlete Anayasa tarafından verilmiş görev olduğu vurgulandı.
“FETÖ/PDY örgütü“nün ÖSYM ve kurumların yaptığı tüm sınav sorularını önceden elde ettiğine dair deliller bulunduğu, bu faaliyetlerin cumhuriyet ve topluma yönelik bir eylem olduğu ifade edilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
“Aralarında mali-himmet, sosyal, iş yeri, HTS vs bağı olan, emir-komuta zinciri altında çalışan bu örgütün kamu görevine atanmada sınav sorularını elde etmek suretiyle diğer kesimlere nazaran öncelik kazanması, kendi mensuplarını, sınav sorularını dağıtıp sınav kazandırarak devlet kurumlarına yerleştirmesi ve memur olanların da himmet adı altında örgüte finansal destek sağlaması rejim için büyük tehlike oluşturan, Anayasal ilkelerimize, kamu görevine atanmada eşitlik ve liyakat ilkelerine aykırı, toplum değerlerini, barışını, huzurunu, devlete olan güveni zedeleyen, kul hakkına giren, aileleriyle-yakınlarıyla beraber milyonlarca insanı derinden üzen bir durumdur.“
İddianamede, YÖK Denetleme Kurulu, Jandarma Kriminal, Emniyet Bilişim Uzmanlığı, TÜBİTAK, MASAK, ÖSYM, SGK, Maliye Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı, Kredi ve Yurtlar Kurumundan alınan raporlar, yazılar, müşteki ve tanık beyanları, bir kısım şüpheli ikrarı, matematik ile ölçme ve değerlendirme uzmanı bilirkişilerin raporları ve HTS/baz analiz çalışması raporu ve şeması gibi deliller bulunduğu belirtildi.
“Net sayısı“ fazla olan şüphelilerin büyük çoğunluğunun aynı dershane, okul ve şirket çalışanları olduğu bildirilen iddianamede, aynı zamanda şüphelilerin eşleri, kardeşleri, amcaları ve dayılarının da aralarında bulunduğu akrabaları ile ev, iş, okul ve dershane arkadaşlarının yüksek başarı gösterdiklerine dikkat çekildi.
-Tekrarlanan sınavda puanlar düştü-
Yüksek net yapan 3 bin 227 adaydan bin 970’i arasında telefon irtibatı bulunduğuna vurgu yapılan iddianamede, sınava giren şüphelilerin, zincirleme şekilde soruları dernekten dağıtan, derneğin yönetim kurulu odasındaki bilgisayarda bulunan delilleri emniyet görevlileriyle beraber yok eden ve yurt dışına firar eden Sözen ile soruları dağıtan Koca, Rodoplu, Ekiz, Gözel ve diğer örgüt yöneticilerine ulaşan irtibatları bulunduğu aktarıldı.
3 bin 227 adaydan bin 148’i arasında akrabalık bağı bulunduğu, 896’sının karı-koca olduğu, 2 bin 690’ının aynı kurum ya da firmada çalıştığı kaydedilen iddianamede, 10 ve daha fazla adayın çalıştığı iş yeri kaydı baz alınarak yapılan değerlendirmeye göre de adaylardan 2 bin 39’unun, 167 kurum ve özel şirkette çalıştığı belirtildi.
Adaylardan 2 bin 39’unun çalıştığı özel şirketler arasında mali ve grupsal bağlar, şüpheliler arasında ise mali-himmet irtibatları olduğu bildirilen iddianamede, bin 136 adayın aynı adresi, 217 adayın ise aynı site veya apartmanı iletişim adresi olarak bildirdiklerine işaret edildi.
İddianamede, 3 bin 227 adaydan bin 175’inin yüksek başarıya rağmen tekrarlanan sınava katılmadığı, tekrarlanan sınava katılan 2 bin 52 adayın bin 999’unun puanını düşürdüğü kaydedildi.
-ÖSYM, 9 milyon lira zarara uğratılmış-
Şüphelilerin, sınavın cevap kağıtlarına gerçek bilgi seviyelerini yansıtan adayların haklarına zarar verdiğine vurgu yapılan iddianamede, “(Şüpheliler) Hileli bildirimleri sonucu ÖSYM’den düzenlenen sahte sınav sonuç belgesi ile kamu kurumlarına kamu görevine atanmak için başvurmuş, bu atanma ile de kamu kurumunun sahte resmi belge düzenlemesine neden olup eylemlerini zincirleme şekilde devam ettirmişlerdir“ değerlendirilmesine yer verildi.
Kamunun hazırladığı sınav sorularının, sınava kadar açıklanması, paylaşılması, kullanılması yasaklanan gizli bilgiler ve kamu malları olduğu ifade edilen iddianamede, bu soruların ekonomik değer taşıdığı belirtildi.
İddianamede, şu bilgiler paylaşıldı:
“Sınav sorularını sınavdan önce örgütlü olarak elde eden adaylar kamuya ait malı, kamuyu aldatarak haksız şekilde elde etmişler, kullanmışlar, haksız başarı elde etmişler, kamu kurumu olan ÖSYM’yi 9 milyon 111 bin 138 lira 13 kuruş zarara uğratmışlardır. Bu şekilde kamu kurumu zararına nitelikli dolandırıcılık suçunu işlemeye başlayan adaylardan bir kısmı bu sınavda elde ettiği haksız başarıya dayanarak kamu görevine atanmış ve halen de aldığı son maaşına kadar eylemine devam etmişlerdir.“
Paralel yapı-Sınav yolsuzlukları manşetlerimiz
(18 Aralık 2015, 10:16)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: