KPSS iddianamesinde ilk defa FETÖ'nün kuruluşuna ilişkin bilgi yer aldı. Buna göre FETÖ'nün temelleri, 1990'larda İzmir'deki Yamanlar Koleji'nde Gülen'in bazı hakim, polis ve askerlerle yaptığı görüşmelerle atıldı.
15.12.2015 21:58 Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen KPSS soruşturmasının geçen hafta mahkemeye gönderilen 1500 sayfalık iddianamesinde Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) kuruluş aşamasıyla ilgili bir ifade dikkat çekti.
Sabah'tan Yüksel Temel'in haberine göre; üst düzey bir yetkilinin ifadesinde 1990'larda İzmir'deki Yamanlar Koleji'nden mezun olan bazı kaymakam, hâkim ile rütbeli polis ve askerlerin Fetullah Gülen ile gizli görüşmeler yaptıklarını kaydetti. Toplantıların ardından ise FETÖ örgütlenmesinin ortaya çıkmaya başladığı vurgulanan ifadede, bu tarihten sonra Gülen'in özel bir ekip kurduğu ve bazı bürokratları kendine bağlı hale getirmeye çalıştığına işaret edildi. Gülen'in gizli toplantılarda kamu görevlilerine yaptıkları işlerin içeriğinin yanı sıra iş arkadaşlarıyla ilgili istihbari bilgi toplamalarını ve bunları nota dönüştürerek kendisine iletmeleri talimatı verdiği belirtildi.
KOMİSERLERİ İMAMLAR BELİRLEDİ
İddianamede KPSS sorularının örgütlü bir şekilde çalınıp servis edildiğini izah etmek için de ana dava dosyası kapsamında diğer illerde yürüyen soruşturmalardan da çarpıcı örneklere yer verildi. Gaziantep Polis Meslek Yüksekokulu'nda okuyan öğrencilerin Paralel Yapı evlerine gittiği, sınıflar amiri ile sıkı fıkı oldukları, TEM, KOM, İstihbarat ve Başbakanlık Koruma gibi hassas birimlere atandığı belirtildi. Bir örgüt üyesinin cep telefonunda yapılan incelemede ele geçirilen belgede "Kendi aralarında kullandıkları özel telefonla, mecbur kalındığında da İstihbarat Şubede kullanılan kapalı Net Work telefonlarından İstihbarata Karşı Koyma Büro Amirleri üzerinden iletişim sağlanır" notu yer alıyor. İmamların kimin komiser olacağına karar verdiği belirtilen iddianamede, "Önemli yerlere personel alımında örgütün referansı olduğu üyelere devamlı hissettirilir ve bu da mutlaka uygulanır. Örneğin Çevik Kuvvet'ten İstihbarat'a geçmek isteyen adam kesinlikle örgüte dâhil olmak zorundadır" bilgisi verildi.
'CEMAATÇİ OLMAYAN GİTTİ'
İddianamede bir polis ile 3. sınıf emniyet müdürünün verdikleri ifadelerde, örgütün toplantılarını Mersin Emniyeti'ne bağlı İstihbarat Şube'de gerçekleştirdiklerini anlattıkları görüldü. İfadelerde, "Şubedeki amirlerden oluşan bir komisyon kuruldu ve bu komisyonla görüşmelerinde bizlerin düşük verdiği puanları, yanında bulunan şu an ismini bilmediğim personel tarafından yükseltilerek şubeye alınmaları sağlanıyordu. 2010'da şubeden gönderilen personele, şubede aktif çalışan bir polis memuru 'Siz cemaatçi olmadığınız için şubeden gidiyorsunuz' dedi. Bir süre sonra şube içinde tek tip F tipi personel kadrolaşması oluştu" ifadeleri yer aldı. İddianamenin değerlendirme kısmında ise, "Fetullah Gülen ilk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını teşhis etmiş, bu nedenle mevcut sistemi yıkmak yerine, devletin tüm kurumlarını ele geçirmeyi hedeflemiştir" denildi.
SINAV KAZANANA HAVUZ SEFASI
Paralel Yapı evlerinde sınavlara hazırlanan bir itirafçının da ifadelerine iddianamede yer verildi. İtirafçı, "abilerin" özellikle askeri lise ve polis kolejine girmelerini istediğini belirterek, "Askeri lise sınavından bir hafta kadar önce soru getirdiler. Bu soruları benim gibi öğrenci olanlar dışında evde bulunan diğer abiler dahi bilinmiyordu. Soruların dışarı çıkmaması hususunda ikaz edildik. Soruları tekrar tekrar 4 -5 kez çözdük ve ezberledik. Sınavda sorulan sorulardan yaklaşık 3'te biri aynı veya benzer çıktı. Sınavı kazandıktan sonra sömestr tatilinde Gülen'in kitaplarını okuyup bilgisayar oyunları oynadık. Ve havuz eğlenceleri yaptık" dediği ortaya çıktı.
GÜLEN: AMACA GİDEN HER YOL MÜBAHTIR
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 10 Temmuz 2010'da yapılan KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin 230 şüpheli hakkında hazırladığı iddianamede bazı tanıkların soruların sızdırıldığına ilişkin beyanları da aktarıldı.
Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman'ın hazırlayarak, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesine geçen hafta gönderdiği iddianamede, beyanı özetlenen tanıklardan birisi de öğretmenlik yapan F.N.G oldu.
F.N.G'nin, soruşturma sürecinde ÖSYM'ye internet üzerinden ihbarda bulunduğu bildirilen iddianamede, bunun üzerine savcılığın talimat yazdığı Aydın Emniyet Müdürlüğünün 20 Nisan 2015'te ifadesini aldığı belirtildi.
F.N.G'nin özetlenen beyanında, lise arkadaşı olan, iddianamede şüpheliler arasında yer almayan Arzu D. ile 2010 baharında Eryaman'da karşılaştığını ve sohbet sırasında KPSS'ye hazırlandığını söylediğini aktardı.
Arzu D'nin teklifiyle sınava birlikte çalıştıklarını anlatan F.N.G, "Bir ay Arzu D'nin evinde, günde 2-3 saat çalıştıklarını, diğer süreleri Eryaman'da öğretmen grubunun ablası olduğu için sohbetlerde geçirdiğini" ifade etti.
-"Amaca giden her yol mubahtır"-
Arzu D'nin, "Hocaefendi 'Bizim milli eğitime girmemiz lazım, milli eğitimin suyu çıkmış. Amaca giden her yol mubahtır. Girin de nasıl girerseniz girin' dedi" ifadelerini kullandığını anlatan F.N.G, özetle şu beyanı verdi:
"Sınava hazırlanırken Arzu D'nin altyapısının olmadığını gördüm. Bu süre içerisinde Sincan'daki Maltepe Dershanesinde 4-5 kez deneme sınavına girdik. İkisinde 54 ve 57 aldığını kesin biliyorum. Diğer iki sınavda da 60-63 arası puan aldı. Ben 70-75 arası puan aldım. Sınava 10 gün kala Ankara Kolej civarında bir dershanenin deneme sınavına gireceğini söyledi. Sınavdan birkaç gün önce kendisiyle telefonla görüştüm. Birbirimize başarı dileyerek, telefonu kapattık. 2010 KPSS'den sonra telefonla görüştük. Sınavın zor olduğunu, çok yüksek not alamayacağımı, maksimum 70 civarında bir puan geleceğini düşündüğümü söyledim. O, 'Ben hiç zorlanmadım. 120 soruda 120 soruyu doğru yapmış olabilirim' dedi."
Sonuçlar açıklandıktan sonra konuştuğu Arzu D'nin 97 aldığını söylediğini bildiren F.N.G, "Bu cevabı duyunca şok oldum. Nasıl yaptığını sordum. 'Allah zihnimi açtı, hepsini tıkır tıkır yaptım' dedi. Bunun üzerine 'Kopya mı çektin diye?' sorduğumda, bir şey söylemeden telefonu yüzüme kapattı" dedi.
Sınavda kopya çekildiği konusu gündeme gelince, bir internet sitesine bu olayı isim vermeden yazdığını, yarım saat sonra Arzu D'nin kendisini aradığını ve "Eşim bana seninle ilgili bir şey yazılsın, bak ben o yazanı süründürürüm" dediğini savunan F.N.G, görüşmeye son verdiklerini ve sonraki dönemde ona ulaşamadığını bildirdi.
F.N.G, 2009 sınav sonucuna göre Van'da sözleşmeli olarak göreve başladığını, Arzu D'nin ise KPSS'de genel kültür-genel yetenek bölümü iptal edilmediği için 89 puanla atandığını belirtti.
Tanık F.N.G, "Arzu D'nin sınav sorularını nasıl ele geçirdiğini bilmediğini ama sınav sorularını bir şekilde elde ettiğini, cemaat ile bağlantısı olduğu için cemaatten almış olabileceğini düşündüğünü" beyan etti.
-"Hiç çalışmadan 97 puan aldım"-
İddianamede, internetten ihbarda bulunan polis memuru S.B'nin de 21 Mayıs 2015'te ifadesinin alındığı belirtildi.
Buna göre S.B, 2003'te Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliği bölümünden mezun olduğunu, 2008'e kadar çeşitli dershanelerde öğretmenlik yaptığını, 2009'da polis memuru olduğunu anlattı.
S.B, 2010'da Fetullah Gülen grubuna ait, o zamanki adı Maltepe Dershanesi şimdiki adı FEM Dershanesi olan dershanenin KPSS kursuna resmi kayıt yaptırmadan 500 lira karşılığı gittiğini ifade etti. Soruşturmaya konu 2010 KPSS'ye girdiğini ancak düşük puan aldığından atanamadığını bildiren S.B, şüphelilerden "terör örgütü kurmak ve yönetmek" ile suçlananlardan Nebil Ekiz'in Maltepe Dershanesi KPSS bölümünün müdürü, Ramazan Gözel'in müdür yardımcısı olduğunu ve edebiyat derslerine girdiğini, "terör örgütüne üyelik" ile suçlanan eşi Sara Gözel'in ise matematik dersleri verdiğini aktardı.
S.B, şu beyanı verdi: "KPSS sonuçları açıklandığında, TC kimlik numaralarını bildiğim (sanıklar) Nebil Ekiz, Ramazan Gözel ve Sara Gözel'in sonuçlarına baktım. Üçünün de 95 ve üzeri puan aldıklarını gördüm. Sınav dökümlerini çıkarttım ancak sinirlenip yırttım. Nebil Ekiz'in yanına giderek, 'Hocam ben yıllardır KPSS'ye girerim ancak bir türlü atanamadım. Siz ve Ramazan Gözel'in eşi Sara Gözel nasıl oluyor da 95 üzeri puan alıyorsunuz' dedim. Bana, 'Seni biz polis yaptık. Hakkınla mı polis olduğunu düşünüyorsun?' dedi. 'Abi siz soruları bir yerden mi aldınız?' dedim. Hiçbir şey söylemedi. Sinirlenip çıktım. Ben, hakkımla polis oldum."
Usulsüzlük haberleri üzerine KPSS Eğitim Bilimleri testinin iptal edildiğini, dershanelerinin tekrar KPSS dersleri vermeye başladığını ifade eden S.B, Sara Gözel'in derste "Arkadaşlar sorular ne kadar kolaydı. Ben hiç çalışmadan 97 puan aldım. Bana tercih konusunda fikir verebilir misiniz?" dediğini söyledi.
O dönemde, "Ağabey iki tane özürlü çocuğun var. Haksız yere atanıyorsun. Bu çocuklara haram lokma yedirme" dediği Ramazan Gözel'in "kıpkırmızı olduğunu" ve kendisine "Bugüne kadar hep sol kesim atandı. İnançsız insanlar kurumlara yerleşti. Bizim de oralarda olmaya hakkımız yok mu?" dediğini iddia eden S.B, Gözel çifti ile Ekiz'in, iptal üzerine yenilenen Eğitim Bilimleri sınavına girmediklerini anlattı.
-"Cemaat mensuplarına dağıttım"-
S.B, Ramazan Gözel'in 2010 KPSS'den sonra kendisine dershanede, "Sorular (sanık) Yusuf Rodoplu'dan Nebil Ekiz'e geldi. Ekiz de bana verdi. Ben de eşime ve bölgedeki diğer cemaat mensuplarına dağıttım" dediğini öne sürdü.
Ekiz'in, "Bana ağabeyler tercih yaptırmadı. 'Senin hizmetine ihtiyacımız var' dediler" ve "Sen bu işin üzerine gidersen seni attırırım. Emniyette çok güçlüyüz" dediğini iddia eden S.B, korktuğu için olayın üzerine gidemediğini, zira o dönemde Gülen cemaati mensuplarının emniyet ve birçok kurumda çok güçlü olduklarını, istese bir hafta içinde tayininin çıkartılabileceğini söyledi.
Soruları tüm ülkeye dağıtanın Yusuf Rodoplu olduğunu savunan S.B, "Kayseri'deki Özel Kılıçarslan Lisesi'ndeki öğretmenlerin tamamına yakınının da Rodoplu'nun verdiği sorularla atandıklarını" iddia etti.
Tanık M.E, ÖSYM'nin tüm sınav sorularının, kurumdaki Fetullah Gülen mensuplarınca sınavdan önce "eğitim imamı" Yusuf Rodoplu'ya ulaştırılıp, onun vasıtasıyla 81 ildeki cemaatin dershanelerine dağıtıldığını savunarak, "Bu nedenle genelde il birincileri, Türkiye birincileri veya derece yapanlar Fetullah Gülen'e bağlı dershanelerden, dolayısıyla okullarından çıkmaktadır" dedi.
Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman'ın Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesine geçen hafta gönderdiği iddianamede beyanına yer verilen tanıklardan M.E, üniversiteye hazırlanırken Fetullah Gülen ile irtibatlı Yozgat Maltepe Dershanesine devam ettiğini, üniversite yıllarında Gülen bağlantılı ev ve yurtlarda kaldığını, Bursa'da "öğrenci imamlığı ve abiliği" yaptığını anlattı.
Ankara'ya 2004'te geldikten sonra bazı kişilerin verdiği listeler doğrultusunda "çantacılık" yaptığını, yani Fetullah Gülen adına Çankaya, Ostim, Ulus bölgelerindeki esnaf, memur ve vakıflardan para topladığını bildiren M.E, yıllık ortalama 1 milyon dolar para topladığını ve bunu da elden teslim ettiğini belirtti.
Cemaat içindeki bazı kişilerle tartıştıktan sonra izne ayrıldığını, döndüğünde "çantacılık"tan "kayıt memurluğu"na düşürüldüğünü ifade eden M.E, şunları kaydetti: "Mamak Caddesi'nde faaliyet gösteren Maltepe Dershanesinde 2008, 2009 ve 2010'da kayıt memuru olarak çalıştım. Bu dershanedeyken Mamak'ta üniversite sınavına giren tüm öğrencilerin adres, cep numarası, veli bilgileri ve kütüklerini gösteren listeler bize gelirdi. Bu listeler ÖSYM'de çalışan, kim olduğunu bilmediğimiz cemaat mensubu üyelerden Yusuf Rodoplu'ya gelir, bu kişi Fetullah Gülen'e bağlı İç Anadolu dershaneler imamı Paşabey Kaya'ya bu bilgileri verir, bu kişi de dershane müdürlerine bilgileri gönderir. Türkiye genelinde yapılan birçok sınav soruları da öğrenci bilgileri gibi bu silsileyi takip ederek belli başlı dershanelere gelir.
Fetullah Gülen örgütünün temel yapısında tüm sınavları takip eden imam ve bölge imamları var. Genelkurmay arşivinde çalışmak üzere tarih mezunları alınacağının cemaat tarafından takip edildiğine tanık oldum. 2007 ya da 2008'de bu sınava bunların telkiniyle katıldım ancak kazanamadım. Kazanan başka bir cemaat üyesi oldu."
-"Cemaatte kendini gizleme çok önemlidir"-
M.E, 2005'te "kendilerinden sorumlu imamın" söylemesi üzerine polislik mülakatına girdiğini belirtti. "İmam"ın, cemaat üyelerinin listesini Ankara emniyetinde görevli cemaat üyelerine verdiklerini söylediğini anlatan M.E, şu ifadeleri kullandı: "Mülakata girişte polis memuru ismimi sordu. Sonra elinde bulunan mülakat kartlarından kolay olan birini bana seçtirdi. Soru çok kolaydı. Soruyu cevapladım. Diğer adaylara komisyon başka yerden kart çektirdi. Aralarındaki konuşmalardan mülakattaki soruların zor olduğunu öğrendim. Burada bizim cemaat üyelerinin farklı muameleye tabi olduklarına şahit oldum. Ayrıca komisyon karşısında bizim bedeni yapımıza baktıklarında yüzümde bulunan ufak bir izi komisyondan bir üye fark etti. Ancak diğer iki üye konuyu tamamıyla geçiştirdi. Mülakatı bu şekilde geçtim. Beden eğitimi sınavında da bazı kulvarları geçemediğim halde bana komisyonda tolerans sağladılar ve ben polisliği bu şekilde kazandım. Polis okulunu, intibak eğitiminden sonra kendi isteğimle bıraktım.
Polis kolejleri ve askeri liselere girecek öğrenciler cemaat evlerinde kalmaktaydı. Dershaneye kayıtları yapılmazdı çünkü cemaat bağının ortaya çıkması engellenmiş olurdu. Bu öğrencilere sınavdan önce sorular test adı altında verilir ve ezberletilirdi. Polis ve askeri liselere özellikle seçtikleri gariban çocukları sokarlardı. Polis ve askeri liselere cemaatçe çok önem verilir. Gözü bozuk bir öğrencinin gözünün çizdirildiğini biliyorum. Çünkü hastane parasını ben vermiştim. Kilolu bir çocuğun zayıflatılarak astsubay olmasının sağlandığını da biliyorum. Ailelere ve çocuklara, 'Konuşmalarınızda Atatürk'ü kullanın. Atatürk'ten övgüyle bahsedin. Atatürk'ü sever görünün' diye tembihleniyordu. Cemaatte kendini gizleme, kamufle etme çok önemlidir. Solcu gibi görünmek, çene sakalı bırakmak, kot pantolon giymek, sigara içmek serbest bırakılır ve hatta özellikle istenirdi. Bulunan kuruma, yere göre giyinmek gerekirdi. Camiye, cumaya gitmek yasaktı. Özellikle askeri okul, polis akademisinde öğrenci olanların cemaate ait kırtasiye mağazasına dahi gitmeleri yasaktı."
M.E, Gülen cemaatinin, devletin belirli stratejik organlarına girebilmek için ÖSYM ve diğer tüm kurumların sınav sorularını önceden, yine sınavı yapan kurumlara yerleştirdikleri cemaat üyeleri vasıtasıyla ele geçirip, bunları üyelere ezberlettirerek sınavı kazandırdığını, bu şekilde cemaat üyelerinin devletin organlarına yerleştiklerini anlattı.
Bütün kurumların mülakat ve beden eğitimi gibi sınav komisyonlarında da cemaatin üyelerinin olduğuna işaret eden M.E, "Bizlerden sorumlu imamlar bir kurumda sınav açılacağı zaman içimizden şartları tutan ve cemaat mertebesinde kendilerine tamamıyla biat edecek cemaat üyelerini sınavdan haberdar ederek, kendilerine ait yurtlarda sınava hazırlar. Muhakkak suretle sınav yapılmadan önce birkaç tane, sınav konularıyla ilgili deneme adı altında tüm sorular çözdürülür. Sınavda da bu sorular bire bir çıkar. Özellikle polis okullarıyla ilgili açıktan cemaat üyelerinin akrabalarının da dahil olduğu isimleri imamların topladığına birçok kez şahit oldum. Benim de bulunduğum ortamlarda, cemaate bağlı dershanelerdeki müdürler toplantısında, 'Çevrenizde polis memuru olabilecek cemaatçi veya cemaate sempati duyan varsa isimlerini bildirin, polis yapalım' diyorlardı" şeklindeki görüşlerini paylaştı.
Cemaatin, üniversite akademik sınavlarında kullanılmak üzere bir "tez havuzu" bulunduğunu savunan M.E, Türkiye veya yurt dışındaki bir üniversitede akademik faaliyet yürüten bir kişinin, tez lazım olduğunda, "havuz"dan aldığı tezi kullanabildiğini öne sürdü.
-"ÖSYM soruları cemaat dershanelerine dağıtılıyordu"-
ÖSYM'deki yapılanmaya ilişkin M.E. şu beyanda bulundu: "Daha önce kuruma yerleştirdikleri cemaat üyelerince ÖSYM'nin yaptığı tüm sınav sorularının sınav yapılmadan önce ÖSYM'den çıkarıldığını ve bir şekilde eğitim imamı Yusuf Rodoplu'ya ulaştırılıp onun vasıtasıyla 81 ildeki cemaatin dershanelerine dağıtıldığını biliyorum. Cemaat dershanelerine haliyle okul öğrencileri kayıtlı veya kayıtsız gidebilmekteydi. Sınava 20 gün kala dershanelerde dersleri bitiriyorduk ve öğrencilere denemeler yaptırıyorduk. Normalde denemeler lisanslı, üzerinde dershanelerin logosu bulunan kitapçıklardan oluşur. Ancak sınava 20 gün kala, bu süre zarfında cemaat imamları çanta içerisinde herhangi bir logo bulunmayan, adi kağıttan oluşan fotokopi soruları getirmekte, biz de dershanede öğrencilere bunları çözdürmekteydik. İşte bu adi kağıttan oluşan imamların çanta içerisinde getirdiği sorular, sınavlarda çıkan sorulardır. Sınavdan önce elde edilen sınav soruları aynı zamanda cemaat evlerine de dağıtılmaktadır. Öğrenciler bu soruları ezberlemekte ve sınavda da aynı sorular çıktığı için başarılı olmaktadırlar. Sınavlardan önce sorular bu şekilde elde edilip, öğrencilere verilmiş olmaktadır."
-"Her sene farklı ilden sınav birincilerinin çıkması sağlanmaktadır"-
M.E, 2007-2008'den itibaren lise ve üniversitelere giriş için yapılan tüm sınavlardaki soruların Gülen cemaatine bağlı Maltepe, Anafen, FEM dershanelerinde "deneme sınavı" adıyla öğrencilere çözdürüldüğüne dikkati çekerek, şu ifadelere yer verdi: "Bu nedenle genelde il birincileri, Türkiye birincileri veya derece yapanlar Fetullah Gülen'e bağlı dershanelerden, dolayısıyla okullarından çıkmaktadır. Her sene farklı ilden sınav birincilerinin çıkması sağlanmaktadır. Çünkü bir il, örneğin Ankara hep birinci çıkarırsa bu sefer İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerde cemaat dershanelerine talep düşmektedir. Türkiye genelinde cemaat dershanelerine talebi her yıl sıcak tutmak için yıl birincileri farklı illerden kazanacak şekilde sorular ayarlanmaktadır. Bu şekilde de çok yüksek miktarda gelir elde edilmektedir. Örneğin görev yaptığım Maltepe ve Anafen dershanelerinde o kadar fazla taleple karşılaşıyorduk ki sınıflar yetmiyor, öğrencileri mescide dahi alıyor, her tarafı sınıf yapıyorduk. Veliler dershanenin istediği parayı bu nedenle yüksek de olsa ödemekteydiler. Yusuf Rodoplu (eğitim imamı), Cemil Koca (Ankara ve İç Anadolu bölgesi imamı) ve Paşabey Kaya (İç Anadolu dershaneler imamı) sınav sorularının sınavdan önce dershanelere dağıtımını sağlamaktaydılar."
-'2005’ten beri tüm sınavlar şaibeli' iddiası-
2010 KPSS’de kopya iddialarıyla ilgili hazırlanan iddianamede eski bir cemaat mensubu olan M.E.’nin ifadesine göre, 2005 ile 2010 arasında yapılan LYS, SBS, OKS, hakimli savcılık, polis okulları ve Genelkurmay’a alımlarla ilgili bazı sınavların usulsüz olduğu iddia edildi.
Ankara Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman tarafından 230 şüpheli hakkında hazırlanan 1420 sayfalık iddianamenin ayrıntıları ortaya çıkıyor. İddianamenin, FETÖ/PDY ile ilgili “örgütün tespiti, amacı, hareket tarzı ve stratejisi” başlıklı bölümünde, eski bir cemaat mensubu M.E.’nin savcılık ifadesi yer aldı. 2005-2010 arasındaki bazı sınavların usulsüz olduğunu iddia eden M.E.’nin ifadesi şöyle:
DENEME SINAVI SORULARI, ÇIKAN SORULARDI: Cemaat üyeleri tarafından tüm sınav sorularının sınav yapılmadan önce ÖSYM’den çıkarıldığını ve 81 ildeki cemaatin dersanelerine dağıtıldığını biliyorum. Sınava 20 gün kala cemaat imamları çanta içerisinde herhangi bir logo bulunmayan, adi kağıttan oluşan fotokopi soruları getirmekte, biz de dersanede öğrencilere çözdürmekteydik. İşte bu fotokopi adi kağıttan oluşan imamların çanta içerisinde getirdiği sorular sınavlarda çıkan sorulardır. Sınavdan önce elde edilen sorular aynı zamanda cemaat evlerine de dağıtılmaktadır.
LYS, SBS, OKS: Öğrenciler soruları ezberlemekte ve aynı sorular çıktığı için başarılı olmaktadır. 2007-2008 yılından itibaren yapılan LYS, SBS, OKS yani liselere ve üniversitelere giriş için yapılan tüm sınavlardaki sorular cemaate bağlı dersanelerdeki öğretmenlere ulaştırılarak, isimsiz ve kapaksız deneme sınavı adı altında öğrencilere deneme sınavı yaptırılmaktadır. Bu sorular sınavda birebir aynı çıkan sorulardır. Bu nedenle genelde il birincileri, Türkiye birincileri veya derece yapanlar Gülen’e bağlı dersanelerden çıkmaktadır. Her sene farklı ilden sınav birincilerinin çıkması sağlanmaktadır. Çünkü örneğin Ankara hep birinci çıkarırsa bu sefer İstanbul, İzmir gibi büyükşehirlerde cemaat dersanelerine talep düşmektedir.
POLİS OKULLARI: Ayrıca tanık olduğum başka bir konuda 2007 ya da 2008’de polis okullarına inkılap tarihi öğretmenliği için yapılacak sınavdı. Ankara’da sorumlu imam beni çağırdı. Ben de sınav sorularının verileceğini düşünerek gittim. Benimle birlikte 30 kişi, başka bir imam tarafından cemaatte ne görev aldığımızla ilgili görüştü. Mülakatta bana sadece geniş manada konu başlığına çalışmamı söyledi. Ankara Gölbaşı’na sınava gittiğimde daha önceden Bursa’da aynı evde kaldığım ve cemaatte il imamlığı yapan M.A.A.’nın da aynı sınava girdiğini gördüm. Sınavdan önce görüştük. Hatta bana şakayla karışık sınavı kazanacak adamın benim olduğumu bana söyledi. Ben de ona abi sen il imamısın sen varken bize düşmez diye şakalaştık. Ancak bu sınav sonucunda ikimizde kazanamadık. Bizden mertebe olarak daha güçlü başka bir cemaat üyesi kazandı.
KOMİSYON ÜYELERİ CEMAAT: Ayrıca cemaatin içerisinde tanık olduğum üçüncü olay, 2005 Haziran ayında üniversite mezunlarının polis alımı ile ilgili olarak bizden sorumlu imam, şartlarımın tuttuğunu söyleyerek müracaat etmemi söyledi. Bizden sorumlu imam, cemaat üyelerinin listelerini mülakat ve beden eğitimi ile ilgili olarak Ankara İl Emniyeti’nde bulunan komisyonda görevli yine cemaat üyelerine isimlerimizin verildiğini söyledi. Müracaattan sonra mülakata girdiğim esnada girişte bulunan polis ismimi sordu. İsmimi söyledikten sonra elinde bulunan mülakat kartlarından kolay olan bir tanesini bana seçtirdi. Soru çok kolaydı, cevapladım. Diğer adaylara komisyon başka bir yerden kart çektirdi. Burada bizim cemaat üyelerinin farklı muameleye tabi olduklarına şahit oldum. Ben mülakatı bu şekilde geçtim. Beden eğitimi sınavında da bazı kulvarları geçemediğim halde bana komisyondan tolerans sağladılar ve ben polisliği bu şekilde kazandım. Etiler polis okulunda intibak eğitiminden sonra kendi isteğimle bıraktım.
HÂKİMLİK SAVCILIK SINAVI: 2006’dan bu yana hâkimlik-savcılık sınavlarının sorularını cemaatin sınavdan önce elde ettiğini D.A. isimli, şu anda hâkimlik yaptığını bildiğim kişiden bizzat duymuştum. D.A.’nın kendisi bana hâkim ve savcılık sınavlarının sorularını elde ettiklerini cemaatin imamları vasıtasıyla belirledikleri kişilere dağıttıklarını belirtmişti.
GENELKURMAY’A TARİH MEZUNU ALIMI: Örgütün temel yapısında tüm sınavları takip eden mercek altına alan imam ve bölge imamları var. Genelkurmay Başkanlığı arşivinde çalışmak üzere tarih mezunları alınacağına, bunun da cemaat tarafından takip edildiğine tanık oldum. 2007 ya da 2008’de yapılan Genelkurmay’ın bizzat kurum olarak yaptığı bu sınava bunların telkini ile katıldım ancak kazanamadım. Kazanan başka bir cemaat üyesi oldu.
TEZ HAVUZU: Cemaatin üniversite akademik sınavda kullanmak için tez havuzu olduğunu biliyorum. Örneğin Türkiye içerisinde belli bir üniversite veya dünyada bir üniversitede akademik faaliyette bulunan bir kişi kendisine tez lazım olduğu zaman bu tez havuzundan hiç bir emek sarf etmeden tez alıp kullanmaktaydı.
FIRINDA YAKTILAR: Bildiğim bir husus da cemaatte etkin olan il, bölge imamlarının evlerinde kullandıkları şahsi bilgisayarların harddisklerini dönem dönem OSTİM’DE fırında yakmalarıdır. Bunun nedeni ise bir olayda harddiski yapmayıp değiş tokuş yoluna gitmişler. Harddiski bilgisayarına takan bir cemaatçi baktığında cemaatle ilgili tüm listeleri, bilgileri görmüş ve en doğru yolun yakmak olduğuna karar verilmişti.
KPSS itirafçıları örgütü yaktı
KPSS iddianamesi mahkemede
Paralel yapı-Sınav yolsuzlukları manşetlerimiz
Paralel yapı mensuplarından gelen itiraflar manşetlerimiz
Paralel yapı-Dershane manşetlerimiz
(15 Aralık 2015, 21:58)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: