Başbakanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesinin kişisel bilgilerini sorguladıkları ve elde ettikleri verileri örgüte aktardıkları öne sürülen 10 polis hakkında iddianame hazırlandı.
02.08.2015 19:28 Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, başbakanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ailesinin kişisel bilgilerini, Emniyet Genel Müdürlüğünün "DEVA 1-2" programları üzerinden sorguladıkları ve elde ettikleri verileri "Fetullahçı Terör Örgütü"ne aktardıkları öne sürülen 10 istihbaratçı polis hakkında hazırlanan iddianame tamamlandı.
Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosunca hazırlanan iddianame, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.
İddianamede, emniyet ve asayişi sağlamak üzere ülke genelinde herkese ait istihbarat bilgilerinin bulunduğu "DEVA (Detaylı Veri Analizi) 1-2" programıyla, Erdoğan ve ailesinin kişisel bilgilerini sorguladıkları ve ele geçirdikleri iddiasıyla 10 polis hakkında daha önce "kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek" suçundan dava açıldığı hatırlatıldı.
Bu suçtan halen yargılanan şüpheliler hakkında, "örgüt adına suç işlemek" suçundan soruşturma yürütüldüğü belirtilen iddianamede, "Şüphelilerin farklı yerlerden aynı maksadı elde etmeye yönelik çalışmalar yaptığı, bu gayretin örgütün bir faaliyeti niteliğinde olduğu, şüphelilerin örgütlü bir yapı adına bu suçu işlediği anlaşılmıştır" görüşüne yer verildi.
Şüphelilerin ,"Fetullahçı Terör Örgütü" adına istihbari bilgi toplamak için bilgisayar sistemine şifreleriyle girip Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesinin kişisel bilgilerini elde ederek, örgüte verdikleri aktarılan iddianamede, "Yalan ve iftira atılarak kara propaganda yapılması için ortam hazırlayan şüphelilerin sistematik, organize ve örgütlü olarak bilgi temin etmeye yönelik işlemleri, bir terör örgütü üyeliği suçu oluşturmaktadır" değerlendirmesinde bulunuldu.
"Örgütlü bir yapının parçası oldukları anlaşılmıştır"
Şüphelilerin, gerekmediği halde şifreleriyle "DEVA 1-2" programı üzerinden Erdoğan ve yakınlarının özel bilgilerini elde ettiği, bu bilgileri 2012-2013 yıllarında örgüt yöneticilerine ulaştırdıkları bildirilen iddianamede, ayrı ayrı "örgüt" suçunu işledikleri vurgulandı.
İddianamede şunlar kaydedildi:
"Şüphelilerin değişik illerde emniyet istihbarat birimlerinde görevli oldukları halde örgüt amacına yönelik, örgütün talimatıyla istihbarat sisteminde tutulan bilgileri sorgulayıp, elde ederek sistematik, organize ve örgütlü bir yapının parçası oldukları anlaşılmıştır."
İŞTE DİĞER DETAYLAR
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, "Silahlı Terör Örgütüne üye olmak" suçlamasıyla haklarında dava açılan istihbarat hizmetinde çalışan polisler Kenan Taşkın, Muhittin Avcı, Özlem Gökkoyun, Okan Tanju Baydak, Yunus Taşdemir, İsmail Ünal, Abdullah Karaca, Samih Şimşek, Mehmet Yılmaz ve Fazlı Şen hakkında "Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Ele Geçirmek" suçundan dava açtı.
Davanın iddianamesinde sanıkların, dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve ailesine ait Ankara Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'nda bilgisayar ana belleklerinde saklanan kişisel verilerini, bilgi iletişim sistemi üzerinden hukuka aykırı olarak ele geçirdikleri iddiasıyla TCK'nun 314/2 maddesi uyarınca 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası istendi. Suçun mağdurunun 61. hükümetin başbakanı ve ailesi olması, işlenen suçun konusunun önemi ve değeri, meydana getirdiği tehlikenin ağırlığı, şüphelilerin bu bilgileri elde etmekteki amaç ve saiklerine göre cezalandırılmalarının TCK'nun 61. maddesine göre üst had veya yakın bir cezadan başlatılması gerektiği vurgulandı.
"DEVLETİN, MİLLETİN VE ÜLKENİN KADERİNİ ETKİLEMESİ KUVVETLE MUHTEMEL"
Ayrıca Başbakan ve ailesinin kişisel ve özel bilgilerinin elde edilmesinin yalnızca şahısları mağdur etme amacını taşımadığı belirtilerek "Başbakan ve ailesinin özel kişisel bilgilerinin başka ülkelerin istihbarat servislerine verilerek casusluk konusu yapılması mümkün olduğu gibi, bu bilgiler kullanılarak kişiler üzerinde şantaj yapılmasının bile mümkün olduğu, bu nedenle devletin milletin ve ülkenin kaderini etkilemesi kuvvetle muhtemel olduğundan elde edilmesi tehlikeli, yasaklanmış bilgi niteliği taşıdığı, işlenen fiilin ayrıca TCK'nun 334/1. fıkrasına göre yasaklanmış bilgiyi temin etmek suçunu da oluşturduğu, tek fiille birden fazla ceza normu ihlal edildiğinden TCK'nun 44/1. fıkrası gereğince daha ağır cezayı gerektiren tek suçtan cezalandırma talep edildi" denildi.
İddianamede çarpıcı bilgiler ve tespitler yer aldı. İşte FETÖ üyesi oldukları iddiasıyla suçlanan polis sanıklarla ilgili iddialar:
*Sanal ortamda ulaştıkları bilgiler, özel bir şifreli program ile korunan, herkesin ulaşması ve elde etmesi mümkün olmayan niteliği gereği yasaklanmış, kişisel özel bilgiler.
BAŞBAKAN VE AİLESİ ÜZERİNDE TAHAKKÜM KURMAK İSTEDİLER
*Devletin istihbari programındaki başbakan ve ailesinin kişisel bilgileri, TCK'nun 336/1. fıkrasında yer alan "yetkili makamlarca yasaklanmış bilgi" niteliği taşıyor. Yasaklanan bu bilgiler devletin ve ülkenin güvenliğini de açıkça ilgilendiriyor. Bu bilgiler yürütülen devlet görevi nedeniyle kişisel veri niteliğini aşıyor. Hukuken korunması gereken bir değer ifade ediyor. Şüpheliler bu suçları işlerken maksatları salt kişisel veriyi öğrenmek değil, bu veriler üzerinde çalışarak başbakan ve ailesi üzerinde tahakküm kurulmasını sağlayarak özel yarar elde etmek.
AMAÇ DEVLETİN VE ÜLKENİN GÜVENLİĞİNİ TEHLİKEYE SOKMAK
*Şüpheliler farklı yerlerden ama aynı maksadı elde etmeye yönelik çalışmalar yaptı. Bu gayret bir örgütün faaliyeti niteliğindeydi. Şüpheliler örgütlü bir yapı adına bu suçları işledi, haklarında ayrıca örgüt adına suç işlemek suçundan soruşturma yapıldı. Ülkenin başbakanı ve ailesinin kişisel bilgilerini ele geçirip kullanarak hukuk dışı örgütlü yapıların veya yabancı istihbarat kuruluşlarının devletin ve ülkenin güvenliğini tehlikeye sokması maksadıyla bu suçlar işlendi.
*Sanıkların "Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak" suçundan yürütülen soruşturmaları sonucunda ise şu bilgiler ve tespitler ortaya çıktı:
*Sanıklar Fetullahçı Paralel Yapı Terör Örgütü (FETÖ) adına istihbari bilgi toplamak için bilgisayar sistemine şifreleriyle girip başbakan ve ailesinin bilgilerini sorgulayıp elde ederek örgüte verdi. Daha sonra yalan ve iftira atılarak işbaşından uzaklaştırmak için kara propaganda yapılması için ortam hazırlayan kamu görevlisi şüphelilerin sistematik, organize ve örgütlü olarak bilgi temin etmeye yönelik işlemleri terör örgütü üyeliği suçunu oluşturdu.
*Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün şüphelilerle ilgili topladığı bilgilere göre; FETÖ çıkarına bu suçları işlediler. Sorgulamaları bir plan ve program içerisinde yaptılar. Paralel yapılanmanın içerisinde yer alan kişilerin deşifre olmaması için değişik illerdeki elemanlarını kullanarak kişisel bilgilere erişim sağladılar. Ancak şüpheliler farklı illerde görev yaptığı için ast üst ilişkileri yok. Bu nedenle aralarında örgütsel yapılanma konusunda bilgi ve belgeye ulaşılamadı.
*Şüpheli Abdullah Karaca, Adana'da Doğu girişinde 19 Ocak 2014 günü FETÖ'nün ülke siyasetini yönlendirmek, devleti uluslararası kamuoyunda teröre yardım eden suçlu bir ülke gibi göstermek için devlet içindeki üyelerini kullanarak başlatıp uyguladığı Suriye'ye insani yardım taşıyan istihbarat teşkilatının TIR'larının durdurulması olayına da karıştı. Bu suçları nedeniyle hakkında Adana'da 6 ayrı ceza mahkemesinde dava açıldı. Dava dosyalarında FETÖ yapılanması içinde aktif örgüt üyesi olarak yeraldığı, örgütün amacına yönelik abilerinden ve örgüt yöneticilerinden gelen talimat doğrultusunda suçlar işlediği bildirildi.
TÜRKİYE'Yİ CEMAAT DEVLETİ YAPMAK İSTİYORLARDI
*Fethullah Gülen ve emrindeki Paralel Devlet Yapılanması Türkiye'yi bir cemaat devletine dönüştürerek perde arkasından örgütün yönettiği bir devlet haline getirmek için yıllardan beri faaliyet yürüten bir örgüt. Bu terör örgütü elindeki şirketler, okul, dershane, yurt gibi imkanları ve kamu görevlisi örgüt üyelerini kullanarak herkes hakkında bilgi topladı, örgüt herkesi fişleyerek elde ettiği bilgileri örgüt merkezine ve örgüt yöneticilerine aktardı, örgütün kendi üyeleri dahil herkes hakkında ileride kullanmak üzere istihbari bilgi topladı, örgüt din adına beyinlerini ele geçirdiği gençleri devlete karşı kullandı, örgüt ayrı bir silahlı güç oluşturmayarak devletin kamu gücüne sızdırdığı üyelerinin elindeki silah ve kamu gücü ile devletin anayasal düzenini ve hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etti, bu teşebbüsün 17 Aralık 2013 ve 25 Aralık 2013 günü denendi. Ancak başarılı olamayınca Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef aldı. Darbenin onun kişisel liderlik özellikleri nedeniyle başarılı olamadığını bilen örgüt, kara propaganda başlattı. Propaganda malzemelerini ise örgütün emniyet istihbarat birimlerindeki hücrelerinden temin etti.
POLİS MEMURU ÖRGÜTÜN HÜCRE ÜYELERİ
*Örgüt istihbarat içindeki emniyet mensuplarını kullanarak başbakan ve ailesi hakkında topladığı bilgileri çarpıtıp değiştirerek, iftira ve yalan ekleyerek karalama propagandası başlattı. Şüpheliler polis teşkilatında istihbarat içerisinde örgütün bu hedefine yönelik bilgi toplayan değişik hücre üyeleri olarak, örgütün talimatıyla değişik illerden başbakan ve ailesiyle ilgili istihbari bilgileri sorgulayıp elde ettiler. Şüpheliler gerekmediği halde şifrelerini kullanıp istihbarat programına girerek başbakan ve aile yakınlarının özel bilgilerini elde ederek 2012 ve 2013 yıllarında örgüt yöneticilerine ulaştırdığı, şüphelilerin örgüte istihbari bilgi sağlamak suretiyle örgüt üyeliği suçunu ayrı ayrı işlediler.
İSTİHBARAT BİRİMLERİNDE YUVALANDILAR
*FETÖ üyesi olmayan ve bu örgütün güdümünde bulunmayan hiç bir kimse 2012-2013 yıllarında emniyet istihbarat biriminde bulunamadı ve barındırılmadı. Terör ve organize suçlar gibi istihbarat birimleri de örgütün üyelerinin yuvalandığı bir devlet kurumu oldu. Ancak 2014 yılı başından itibaren bu örgütün gizli emeli ve devleti ele geçirmeye yönelik terör faaliyetleri açığa çıktıktan sonra suça karışan bazı örgüt mensuplarının yerleri değiştirildi. Şüphelilerin görev yaptığı dönemde emniyet istihbarat birimlerini elinde bulunduran örgütün, şüphelileri de örgütün militanı olarak kullandı. Şüpheliler neye alet olduklarını bilecek durumdalar.
NE DEDİLER?
Kars Emniyetinde görevli polis İsmail Ünal, Başbakana ait kişisel bilgilere 5 kez erişim sağladı. İfadesinde Başbakanın kişisel verilerine giriş yaptığını hatırlamadığını, yanlışlıkla girmiş olabileceğini, kastı olmadığını söyledi.
Kars Emniyetinde polis memuru Mehmet Yılmaz, 12 kez kişisel verilere erişim sağladı. İfadesinde Başbakanın TC kimlik numarasını almak için sisteme girdiğini, birinci derece akrabalık bilgileri ikamet bilgileri meslek bilgileri silah sahiplik bilgilerine de eriştiği, projeyi öğrenme merakı nedeniyle Başbakanın bilgilerini sorguladığını söyledi.
Şırnak Emniyetinde görevli polis memuru Özlem Gökkoyun, kişisel bilgilere 9 kez erişim sağladı. İfadesinde Başbakanın kimlik bilgisini temin etmek amacıyla sisteme giriş yaptığını, masonluk faaliyeti ile ilgili bir raporda Başbakanın adı geçtiği için sorgulama yapıp sisteme girdiğini, ayrıntılı görüntüleme fonksiyonunda giriş yaptığını anlattı. Kasten giriş yapmadığını ifade edip suçlamayı kabul etmedi. Başbakana duyduğu muhabbet nedeniyle gör fonksiyonuna girmiş olabileceğini anlattı.
Paralel yapı-DEVA programıyla Erdoğan'ın yasadışı izlenmesi soruşturması manşetlerimiz
(02 Ağustos 2015, 19:28)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: