Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca, 'Paralel Devlet Yapılanması' iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianame mahkemece kabul edildi. 74 şüphelinin sanık olduğu iddianamede Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütüne ve faaliyetlerine geniş yer veriliyor.
26.07.2015 17:35 Konya Cumhuriyet Başsavcılığı, "Paralel Devlet Yapılanması" iddialarıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında, aralarında eski Konya Emniyet Müdürü Mehmet Salih Tuzcu, eski Bingöl Emniyet Müdürü Ercan Taştekin, eski Mevlana Üniversitesi Rektörü Bahattin Adam, eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün'ün kardeşi olan ve bir dönem Konya Emniyet Müdürlüğünde Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü yapan Anadolu Atayün'ün de aralarında bulunduğu 74 şüpheli hakkında hazırladığı iddianameyi tamamladı.
Konya 2. Ağır Ceza Mahkemesince 22 Temmuz 2015 tarihinde kabul edilen 213 sayfalık iddianamede, şüphelilerin, "Terör örgütü kurma, yönetme, ruhsatsız silahlar ve mermiler bulundurma ve taşıma, gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık yapmaya azmettirme, görevi kötüye kullanmaya azmettirme, bilişim sistemine hukuka aykırı olarak girme ve orada kalma, kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak, kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık yapmak, görevi kötüye kullanma, iftira, resmi belgede sahtecilik, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek" gibi suçlardan yargılanmaları istendi.
Paralel yapılanma ile şu ana kadar ki en kapsamlı dava açıldı. Aralarında Mehmet Salih Tuzcu, Anadolu Atayün, Ercan Taştekin, Ali Akın, Soner Cesur , Memduh Oğuz, Bahattin Adam, Abidin Gürsoy, Kamber Haşmet Sayar, Ali Eğemen ,Rahim Fındık, Hilmi Akdeniz, Mehmet Ercan Dolapoğlu ve Fettah Tamince gibi isimlerinde bulunduğu 74 sanığa; Terör Örgütü Kurma ,Yönetme, Ruhsatsız Silahlar ve mermiler bulundurma ve taşıma, Gerçeğe Aykırı Bilirkişilik veya Tercümanlık Yapmaya Azmettirme, Görevi Kötüye Kullanmaya Azmettirme, Bilişim Sistemine Hukuka Aykırı Olarak Girme ve Orada Kalma, Kişisel Verileri, Hukuka Aykırı Olarak Ele Geçirmek veya Yaymak, Kişinin İçinde Bulunduğu Tehlikeli Durum veya Zor Şartlardan Yararlanmak Suretiyle Dolandırıcılık yapmak, Terör Örgütü Kurma veya Yönetme, Görevi Kötüye Kullanma, İftira, Resmi Belgede Sahtecilik, Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Etmek gibi Suçlardan Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca Konya 2. Ağır Ceza Mahkemesine Dava Açıldı.
Konya 2. Ağır Ceza Mahkemesine açılan davada ilk duruşma 15 Ekim 2015 tarihinde yapılacak.
Anadolu Atayün, Yücel Özaşık, Hasan Çelik, Memduh Oğuz, Nehir Fatike Palaz, Kerim Doğan ve Naim Çıtır'ın tutuklu olduğu davada, Mehmet Erikoğlu, Mehmet Salih Tuzcu, Mehmet Ercan Dolapoğlu, Cemil Uysal, Yalçın Türken, Mehmet Yaşar Gül, Ali Akın, Eşref Çifçi, Abdulkadir Yılmaz, İbrahim Özkara, Ahmet Akif Karaoğlu, Soner Cesur, İbrahim Karadayı, Halis Çevik, İbrahim Özlem Muhammed Eroğlu, Nurettin Aytuğ ve Hasan Hüseyin Bakırbaş hakkında yeniden yakalama emri çıkartıldı.
Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca Konya 2. Ağır Ceza Mahkemesine açılan dava mahkemece oy birliğiyle kabul edilirken, “İncelenen iddianamede Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 170/3 maddesindeki bilgilerin yer aldığı, yüklenen suçun oluşturan olayların mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklandığı, sanıkların aleyhine ve lehine olan hususların ileri sürüldüğü, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği anlaşıldığından;
-İddianamenin CMK 175/1 maddesi gereğince KABULÜNE,
-Soruşturma aşamasından kovuşturma aşamasına geçildiğinden kamu davasının kalem yönetmeliğinin 48. maddesi gereğince mahkememizin esas defteri kaydına açılan kamu davası hakkında duruşma hazırlığı yapılmasına,
-KOVUŞTURMAYA BAŞLANMASINA,
-Dair soruşturma evrakının CMK'nın 174 maddesi gereğince yapılmasına oybirliği ile karar verildi.” denildi.
ÖRGÜTÜN KURULUŞU
İddianamenin, "Terör örgütünün kuruluşu, amacı, stratejisi, yapılanması ve faaliyetleri" bölümünde, 1970'li yıllara kadar Yeni Asya Grubu içerisinde yer alan Fetullah Gülen'in bu tarihten sonra İzmir Kestanepazarı Kur'an Kursunda görev yaptığı dönemde çevresinde bulunan arkadaşları ile dini motifleri de kullanmak suretiyle örgütün çekirdek kadrosunu oluşturarak, müstakil hareket etmeye başladığı belirtildi.
Gülen'in, faaliyetlerini daha ziyade 13-18 yaş grubundaki öğrenci ve genç kesim üzerinde yoğunlaştırarak, teyp/video kasetlerine çekilen vaaz ve konuşmaları, sohbet toplantıları ve özellikle yaz kamplarında görüşlerini ulaştırdığı sempatizan grubu ile kendi adı ile anılan örgütü kurduğu vurgulanan iddianamede, örgütün özellikle 1990'lı yılların başından itibaren yurtdışına da açılmaya başlayıp, zaman içerisinde pek çok ülkede faaliyet gösterir hale geldiği ifade edildi.
ÖRGÜTÜN AMACI
Örgütün, "görünen" ve "örtülü" iki temel amacı olduğu kaydedilen iddianamede, şu ifadelere yer verildi:
"Kuruluş yıllarından itibaren toplumun dini duygularını suistimal ederek 'himmet' adı altında topladığı finans ile yurtiçi ve yurtdışında faaliyete geçirdiği eğitim müesseseleri üzerinden, amaç ve ilkeleri doğrultusunda yetiştirdiği öğrencilerini, elde ettiği finans ve siyasi gücünü, örgütsel menfaat ve ideolojisi çerçevesinde kullanan Fetullah Gülen'in görünen ve örtülü iki temel amacı bulunmaktadır. Örgüt tabanına 'ilay-ı kelimetullah' gayesi ile hareket edildiği, Türkiye ve Türk coğrafyası başta olmak üzere ahlaklı toplum yetiştirme arzusunda olduğu vurgusu yapılmakta ise de asıl amacın; Türkiye'de devletin bütün anayasal kurumlarını, güvenlik birimlerini, mülki ve adli yapısını ele geçirmek, aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük, etkili bir siyasi ve ekonomik güç haline gelmek olduğu anlaşılmıştır."
TERÖRİST ÖRGÜTLENME TAKTİKLERİNİ KULLANDI
Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca, "Paralel Devlet Yapılanması" iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, örgütün lider merkezli bir yapıya sahip olduğu, örgütlenmenin gizlilik, hiyerarşik yapılanma, özel haberleşme ve kod adı kullanma gibi özellikleri ile yasa dışı terörist örgütlenme taktiklerini kullandığı belirtildi.
İddianamenin "Örgütün Stratejisi" bölümünde, Fetullah Gülen'in ilk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını teşhis ettiği, bu nedenle mevcut sistemi yıkmak yerine, devlet modeline uygun bir örgütlenme ile devlete alternatif bir sistem kurmayı amaçladığı bildirildi.
Bu nedenle tüm devlet organlarında, yerel yönetimlerde ve sivil sektörde örgütlenilmesinin amaç edinildiği, ileride devlet yönetimini kontrol altına alabilmek için kısa vadede tüm kadrolara kendi mensuplarının getirilmesi veya bu kadroları işgal edenlerin kendisine bağlanmasının hedeflendiği ifade edilen iddianamede, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETO/PDY) tabanında bulunan insanları istismar ederek kaynak ve meşruiyet devşirme, bünyesindeki vakıf, okul ve dershaneler marifeti ile ideolojisi doğrultusunda yetiştirilecek insan gücü elde etme, devlet modeline uygun bir paralel örgütlenme ile gizlice başta siyaset, mülkiye, adliye, maliye, askeriye, emniyet ve eğitim olmak üzere devleti ele geçirme, devlet dışında kendisine bağlı bir ekonomik sistem kurmayı hedeflediği kaydedildi.
İddianamede, ele geçirilen dijital materyallerdeki örgüt talimat ve notlarında, "Bekar listesi ve cv'ler perşembeye kadar toplanacak", "Son 1 yılda evlenenler, kim kiminle evlendi? Nedir?", "Vazifeli biri gelip hassas biri ile evlendirebilirler" şeklindeki örgüt talimatlarından, örgütün üyelerinin evliliklerine müdahil olduğu ve böylece hem örgüte bağlılığı arttırıp hem de insan gücü elde etme stratejisi izlediği vurgulanarak, şu ifadelere yer verildi:
"Yine aynı materyallerde; 'Hukukçu mvekillerinin bilgilerini vrm. Gelecek topl (toplantıda) getirecekler', 'Mehmet Şimşek perşembe vekil bilgilerini getirecek', 'Cmk 250 ilgili (özel mahkemeler) devam etmeli tahşidatı yapılmalı', 'Kamu av (avukatlar) himmet sistemi, bekarlar yüzde 20 evliler yüzde 5 çift maaş yüzde 10', 'Av ların sınava girme meselesi yaş 45 çıkmış 5lik varsa ve av yapmak istemiyorsa yönlendirelim', 'Barolarda yapılan bölgesel çalışmalar haberdar edelim', 'İzmir Br (barosu) Cmk 250nin kaldırılması için 15-16-17 nisanda davet düzenleyecek. Engelle', 'Br (baro) yönetimlerdeki değerlendirmelerini sağlıklı bir daha gözden geçirme', 'Barolarda AB projesi yapan birimler var alt yapı çalışması yapma' şeklinde örgütsel talimatların bulunduğu, bu talimatlardan anlaşılacağı üzere örgütün milletvekilleri bilgilerini ele geçirerek siyasete müdahale etmek, bilhassa CMK 250 ile görevli mahkemeler, baro faaliyetleri, avukatlıktan hakimliğe geçiş gibi hususlarda müdahil olarak yargı alanında kadrolaşma, aynı zamanda yargı politikası belirleme amaçlarını güttüğü, kamu görevlilerine 'himmet' adı altında maaşlarının belirli bir kısmını örgüte aktarma zorunluluğunun getirildiği, bu şekilde örgütün kamu görevlileri üzerinde talimat verebilecek kadar etkin olduğu anlaşılmaktadır."
ÖRGÜTÜN YÖNETİM MODELİ
Örgütün lider merkezli bir yapıya sahip olduğunu belirtilen iddianamede, FETÖ/PDY örgütlenmesinin gizlilik, hiyerarşik yapılanma, özel haberleşme ve kod adı kullanma gibi özellikleri ile yasa dışı terörist örgütlenme taktiklerini kullandığı bildirildi.
İddianamede, dini unsurları temel alarak hareket ettiğini iddia eden FETÖ/PDY'nin dini değerleri zamana ve şartlara göre kendi idealleri doğrultusunda yorumlamasının, açık ve şeffaf olmak yerine bir istihbarat örgütü gibi kod isimler, özel haberleşme kanalları, kaynağı bilinmeyen paralar kullanmasının, yönetim kadrosunun faaliyetleri yurtdışından idare etmesi ve hasımlarını saf dışı etmek için her türlü baskı, şantaj ve yasa dışı yöntemleri kullanmasının, organize olmuş bir örgüt olduğunu ortaya koyan hususlar olduğuna işaret edildi.
ÖRGÜTÜN YAPILANMASI
Fetullah Gülen liderliğindeki örgütün bilinen yasa dışı örgütlerden çok daha sıkı bir hiyerarşik yapılanmasının bulunduğu ifade edilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
"Fetullah Gülen'e doğrudan bağlı; 'Tayin heyeti, istişare kurulu, mollalar grubu ve meclis' olarak adlandırılan birimler yer almakta ve örgüt üst organlar olarak bu birimler tarafından sevk ve idare edilmektedir. Meclis'te alınan kararlar, meclis üyesi olan örgüt mensuplarınca silsile yolu ile en alt birimlere kadar iletilmektedir. Bu talimatlar hiyerarşi içerisinde yer alan dünya imamı, coğrafi bölge imamı, ülke imamı, bölge imamı, il imamı, ilçe imamı, semt imamı, mahalle imamı, ev imamı, ser rehberler, belletmenler, öğrenci ve cemaat mensupları' tarafından gizliliğe, istihbarata ve sır saklamaya özen gösterilerek koşulsuzca yerine getirilmektedir. Ayrıca örgütün mali kaynaklarının ne şekilde kullanılacağını, 'Mütevelli Heyeti' belirlemektedir. Örgüt kurulduğu ilk günden bu yana 'devlet içinde örgütlenme' gayesi ile hareket etmektedir. Bu örgütlenme anlayışı, herhangi bir cemaatin üyelerinin devletin kademelerinde yer almasının ötesinde; devletin yapısı dışında başka bir hiyerarşik düzene göre hareket eden bir yapının varlığını ortaya çıkarmıştır."
ÖRGÜTÜN FAALİYETLERİ
Kuruluş aşamasında, örgütün faaliyetlerinin ağırlıklı olarak legal görünümlü kurum ve kuruluşlar vasıtasıyla yürütüldüğü, dershaneler, özel kolejler, yurt ve öğrenci evleri ile gençliğe yönelik eğitim faaliyetleri gerçekleştirildiğine dikkatin çekildiği iddianamede, bu dönemde yurtiçinde ve yurtdışında eğitim kurumları vasıtasıyla, çeşitli dallarda ulusal ve uluslararası başarılar elde etmek suretiyle örgüt propagandasının yapıldığı, bu şekilde eğitim kurumlarına halkın rağbet etmesi sağlanarak sempatizan kitlesinin genişletildiği bildirildi.
ÖRGÜTÜN FİNANSAL KAYNAKLARI
Örgütün televizyon, radyo, gazete, dergi gibi iletişim alanındaki faaliyetlere ağırlık verdiği, finansal kaynaklarının ise gruba mensup şirketler, basın-yayın alanında elde edilen gelirler, okul, yurt ve pansiyonlardan istifade eden öğrencilerden alınan paralar, toplanan kurban derileri ve gruba ilgi duyan zengin iş adamlarının destekleri ile örgüte üye olan kişilerden 'himmet' adı altında alınan paralar olarak ortaya çıktığı belirtilen iddianamede, örgütün günümüzde, elindeki ekonomik gücün yanı sıra devletin hassas ve etkili kurumları içerisindeki kadrolarının sağladığı avantajlardan faydalanarak, pek çok operasyonel faaliyetlerde bulunduğu bildirildi.
"Final" soruşturmasının da bu operasyonel faaliyetlerden biri olduğu vurgulanan iddianamede, "Örgütün en önemli hedefinin yasal ve yasadışı dinleme, izleme, raporlarla elde ettiği bilgileri, tehdit/şantaj olarak kullanmak ve Türkiye'de devletin bütün anayasal kurumlarını, güvenlik birimlerini, mülki ve adli yapısını ele geçirmek, aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük, etkili bir siyasi ve ekonomik güç haline gelmek olduğu anlaşılmaktadır" ifadelerine yer verildi.
CEBİR VE ŞİDDET YÖNTEMLERİ KULLANIYOR
Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca, "Paralel Devlet Yapılanması" iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY), "devletin ve Cumhuriyet'in varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak, yıkmak veya ele geçirmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla kurulmuş, örgütlü yapıya sahip, cebir ve şiddet yöntemlerini kullanan bir terör örgütü" olduğu belirtildi.
İddianamede, ideolojisi kapsamında örgütün temel hedefinin, şantaj, tehdit ve yasa dışı dinleme gibi faaliyetlerle devlet otoritesini kendi amaçları doğrultusunda baskı altına almak, yönlendirmek, alternatif bir otorite ortaya çıkarmak ve neticede devlet otoritesini ele geçirmek olduğu bildirildi.
FETÖ/PDY'nin, belirlenen amaçlar etrafında insan sayısı olarak üçten fazla kişinin bir araya geldiği, hiyerarşik görev dağılımının yapıldığı, gizliliğin esas alındığı, iş bölümünün, faaliyet alanlarının, sorumlulukların önceden tespit edildiği, eleman ve finansal kaynak temini ile üyelerinin eğitiminin ne şekilde yapılacağı gibi hususların açıkça ortaya konulduğu, iletişimin gizliliğine riayet ederek kod isim ve yemin uygulaması olan, kendine özgü ceza ve ödül sistemi bulunan profesyonel bir örgütlenme olduğu vurgulanan iddianamede, şunlar kaydedildi:
"Fetullah Gülen Örgütü'nün dosya içeriğinden de anlaşılacağı gibi kolluk kuvvetleri ve yargı içerisinde yer alan mensupları tarafından kurgulanmış soruşturmaların sahte ihbar mektupları, yasa dışı dinlemeler, gerçeğe aykırı deliller üzerine inşa edildiği, bu sayede verilen mahkumiyetlerle toplum nezdinde başta yargı olmak üzere kamu kurumlarına duyulan güvenin yok edildiği, kendilerinden olmayanlara karşı yürütülen baskı, korkutma, yıldırma, sindirme ve tehdit faaliyetlerinin kolluk kuvvetleri, kamu kurumları ve yargıda görev alan bağlıları yardımıyla gerçekleştirildiği değerlendirilmektedir. Emniyet Genel Müdürlüğü kadrolarının ve il emniyet müdürlüklerinin etkin birimlerinde yapılanan örgütlü yapının, emniyet birimlerinin doğasında var olan cebir ve şiddet kullanma yetkisinin verdiği baskı ve korkutuculuğu kullanarak çoğu zaman delil uydurularak, yahut var olan olgular kasten farklı yorumlanarak, hedefte olan kişi ve kurumlar etkisiz hale getirilerek, idari devlet mekanizmasındaki kadroların ele geçirilmesinin amaçlandığı, bu çerçevede kendisini kamuoyuna karşı 'hizmet hareketi' olarak gösteren yapılanmanın cebir, şiddet unsurunu yasal yoldan kullanarak bu hususta talimat verme yetkisine sahip birimlerde yapılanarak amaca engel gördüğü kişi ve kurumları hem kamuoyunda aleyhte algı oluşturularak hem de 'yasal soruşturma ve tahkikat yapılıyor' görünümü altında eylem ve uygulamalarda bulunarak etkisiz hale getirdiği, bu sebeple hiyerarşik örgütlü yapılanma içerisinde olduğu değerlendirilen bu oluşumun manevi cebir ve şiddet unsurlarına sahip olması ve bu şekilde toplum üzerinde baskı, korkutma, yıldırma ve sindirme yöntemleri kullandığı, Yargıtay'ın bazı kararlarında da belirtildiği gibi anayasal düzene karşı işlenen suçlarda manevi cebirin yeterli olacağının öngörüldüğü anlaşıldığından, söz konusu yapılanmanın 3713 sayılı yasanın 1. ve 7. maddelerinde öngörülen terör örgütü olarak vasıflandırılmasının gerektiği anlaşılmıştır."
İddianamede, "FETÖ/PDY isimli yapılanmanın, Terörle Mücadele Kanunu 1. ve 7. maddelerinde yer alan, anayasada belirtilen Cumhuriyet'in niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, devletin ve Cumhuriyet'in varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, devletin iç ve dış güvenliğini kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla kurulmuş terör örgütü niteliğinde örgütlü yapıya sahip, cebir ve şiddet yöntemlerini kullanan bir terör örgütü olduğu anlaşılmıştır" ifadelerine yer verildi.
OLAY
Konya merkezli "Paralel Devlet Yapılanması" iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında, 22 Mayıs'ta 19 ilde düzenlenen operasyonda, adliyeye sevk edilen 18 kişiden, eski Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü ve polis başmüfettişi Anadolu Atayün'ün de aralarında bulunduğu 5 kişi tutuklanmıştı. Şüphelilerden 5'i adli kontrol kararıyla, 8'i tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı.
İŞTE YENİ DETAYLAR
Konya Paralel Yapı iddianamesiyle ilgili yeni detaylar da ilerleyen günlerde ortaya çıktı.
Konya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen paralel yapı soruşturmasında 1 numaralı şüpheli olarak yer alan eski KOM Şube Müdürü Anadolu Atayün’ün savcı ve hakimleri dinlettiği ortaya çıktı. İsimsiz ihbar mektupları gönderen Atayün'ün, paralel yapıya engel olarak gördüğü kişilerin devre dışı bırakılmasını hedeflediği belirlendi.
Dönemin Konya Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şube Müdürü olan Anadolu Atayün'ün çeşitli tarihlerde doğrudan kendi imzası ile Adalet Bakanlığına önünde engel gördüğü bazı savcı ve hakimler hakkında ihbar yazıları gönderdiği ortaya çıktı. Gönderilen yazıları ihbar kabul edilerek Adalet Bakanlığı'nın müfettiş incelemesi başlattığı bu yolla savcı ve hakimlerin dinlendiği tespit edildi.
Konya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede Mülkiye Müfettişleri'nin incelemeleri yer aldı. İncelemelere göre Adana Cumhuriyet Başsavcısı İhsan Eroğul, Konya Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Fatih Özdemir, Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Servet Öztürk, Adana Cumhuriyet Başsavcıvekilleri Mithat Çubukçu ve Reşit Özcan, Adana Hakimi Fikri Yılmaz ve Final soruşturma savcısı da olan dönemin Adana Cumhuriyet Savcısı Cengiz Bal'ın telefonlarının dinlendiği belirlendi.
'SAVCIM TEKNİK TAKİBİ SÜRDÜR'
27 Haziran 2008 tarihli yazıda, bir şirkete yönelik soruşturmayı yürüten savcı Cengiz Bal'ı şikayet eden Atayün, “Savcı Cengiz Bal, Konya KOM Şube Müdür Yardımcısı Mehmet Erikoğu'nu telefonla arayarak teknik takip çalışmalarından haberdar oldukları bu nedenle takip ve gizli izlemenin sonlandırılması için kendisine yazı gönderilmesi talimatını verdi. Erikoğlu, teknik takibi kesmenin uygun olmayacağı yönünde itirazlarda bulundu ancak Savcı itirazları kabul etmedi. KOM Şube Müdürlüğü yazılı talepte bulunmaması üzerine soruşturma savcısı Cengiz Bal aynı gün teknik takip ve gizli izleme çalışmalarına son verilmesi talimatını Emniyet'e gönderdi" ifadelerine yer verdi.
TEKNİK TAKİP SONLANINCA ŞİKAYET ETTİ
İddianamede Atayün'ün Adalet Bakanlığı'na yazdığı yazıyla savcının talimatını yerine getirmediğini itiraf ettiği yer aldı. Teknik takibin sonlandırıldığının ertesi günü Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı'na Cumhuriyet Savcısı'nın suç örgütü ile ilişkili olduğuna dair bir yazıyı doğrudan gönderdiği ifade edilen iddianamede, Konya Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Fatih Özdemir'in bir soruşturmada şüpheli durumda bulunan kişi ile ilişki içerisinde olduğuna dair ihbarda bulunduğu kaydedildi.
TAPE'YE EK YAPIP BAŞSAVCI'YI SUÇLADI
Atayün bir başka yazıda ise Özdemir'in polislerin kumpas kurduğu bir iş adamının sekreteri arasında yapılan görüşme tapesine yasa dışı eklemeler yaparak Başsavcıyı çeteyle işbirliği içinde göstererek şikayet etti. İddianamede görüşmeye ait tapenin Polis Kriminal Laboratuvarı'ndaki inceleme sonucuna yer verildi. Raporda sekreterin iş adamına 'Başsavcı aramanızı istiyor' dediği tespit edildi. KOM Şube'nin dökümünde ise 'Başsavcı arabanızı istiyor' şeklinde yer verilerek Atayün'ün başında bulunduğu KOM Şube'nin sahtecilik suçu işlediği ifade edildi.
HER GÖRÜŞME SONRASI İHBAR GELİYORDU
Atayün'ün Özdemir hakkında çok sayıda isimsiz ihbar mektubu olduğunu söylemesi, iddianamede 'Kolluğun kendi gönderdiği isimsiz, imzasız ihbar mektuplarını dayanak göstererek Özdemir hakkında suçlamada bulunulduğu belirtildi. İfade veren Özdemir, hakkında 20'ye yakın ihbar mektubu olduğunu belirterek, "Ne zaman KOM veya dönemin Emniyet Müdürü ile görüşsem o konuyla alakalı hakkımda bir ihbar mektubu gönderiliyordu" dedi.
İhbar mektupları KOM'dan yollandı
İddianamede şüpheli olarak yer alan o dönem KOM Şube'de görev yapmış polis memuru Aydın Şahin'in ihbar mektuplarının KOM Şube'den gönderildiğine yönelik itirafları da yer aldı. Şahin, Konya Organize Suçlarla Mücadele Büro Amiri Halis Çevik'in kendisine bir kaç kez içinde 20-30 zarf bulunan bir poşeti verdiğini belirterek, “Elini değme bunları kamerasız bir postahaneden at, dedi. Zarfların üzerinde bazı basın yayın organlarının adresleri vardı. Cumhuriyet Başsavcılığı, TBMM, Genel Kurmay Başkanlığı gibi adreslerin olduğunu görmüştüm. Postaya verdim. İçinde neler olduğunu bilmiyorum" ifadelerini kullandı.
“ÇOK ÜZGÜN VE PİŞMANIM"
17 Aralık sonrası beraber çalıştığı amirlerinin bir kısmının açığa alındığını öğrendiğinde kullanıldığını anladığını ifade eden polis memuru Şahin, “Ülkemizde son döneme damga vuran davalarda şüphelilerin beraat etmeleri, suçsuz yere uzun süre cezaevinde yatmaları ve komplolar kurulması üzerine paralel yapı tarafından devletin kritik ve hassas alanlarının tehdit edildiğini anladım. Bu aşamada kullanılmış olabileceğimi düşündüm. Vicdanen rahatsız olmuştum. Çok üzgün ve pişmanım" dedi.
-'Gülen'i sevmeyeni fişleyin' talimatı-
İddianamede 6 mağdur 18 şikayetçi yer aldı. Haklarında dava açılan 74 şüpheli arasında emniyet müdürleri, paralel yapının Konya'daki avukat ve iş adamı yapılanmasının liderlerinin yanı sıra, kamuoyunun çok yakından tanıdığı iki ünlü iş adamı da bulunuyor.
İŞTE ŞÜPHELİLER
Haklarında dava açılan isimler arasında şu isimler yer aldı: Eski emniyet müdürleri Anadolu Atayün, Erol Demirhan, Mehmet Erikoğlu ve Mehmet Salih Tuzcu, paralel yapının Konya'daki yapılanmasının kilit isimlerinden halen tutuklu bulunan avukat Memduh Oğuz, örgütün Bakırköy imamı Coşkun Şişli, paralel yapının Konya'daki kurumlarından AKTİSAT Başkanı Soner Cesur örgütün Konya sorumlularından Ali Akın."
GÜLEN' İ KÖTÜLEYENİ KAYDA ALIN
'Fatih' kod isimli Yalçın Türkmen'in evinden çıkan dökümanlarda örgüt lideri Fethullah Gülen'le ilgili ortamlarda kötü söz söylendiği takdirde kayda alınması gerektiğini ve yetkili kişilere bildirilmesi gerektiği de yer alıyor.
DOLANDIRICILIK SUÇLAMASI
İddianamede ünlü iki iş adamı da yer aldı. Rixos Otellerinin sahibi iş adamı Fettah Tamince 'terör örgütüne yardım etmek' suçlamasıyla, İsrailli iş adamı Ofer'in eski ortağı Mehmet Kutman ise "kişinin bulunduğu tehlikeli veya zor durumdan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık" suçlamasıyla haklarında dava açılan diğer şüpheliler oldu.
-SIZINTI ve ZAMAN'A abone olmayın bayiden alın-
İddianamede Konya stajyer genç avukatlar imamı 'Fatih' kod isimli Yalçın Türken'in evinde yapılan aramalarda çok sayıda dijital materyal eve geçirildiği belirtildi. Ele geçen materyallerde örgütün talimat ve notlarına ulaşıldı. Ele geçirilen talimatlarla örgütün gizliğe ve ifşa olmamaya büyük özen gösterdiği ortaya çıkıyor. İşte talimatlar: "Yol güzergahı emniyeti ihlal edilmemeli. Bilgisayar ve flashları tamircilere vermiyoruz . Tanıdık şakirtlere vereceğiz. Kamuda çalışanlar Zaman ve Sızıntı Dergisi'ne abone olmasınlar mutlaka bayiden satın alsınlar. Abone olanlar iptal ettirsinler. Kimsenin evine gelmeyecek. "
-CV üzerinden katalog evlilik-
Örgütün ele geçirilen talimat ve notlarında dikkat çeken bir ayrıntı da evlenmemiş kişilerin listesinin yapılması ve cv'lerinin 'Fatih' kod isimli imamda toplanması oldu. Talimat notunda 'Son 1 yılda evlenenler. Kim kiminle evlendi. Vazifeli biri gelip hassas biri ile evlendirilebilirler" ifadeleri yer alırken, örgüt üyelerinin evliliklere nasıl müdahil olduğu ve böylece örgüte bağlılığı arttırıp insan gücü elde etme stratejisi izlediği iddianamede yer aldı.
-Tayin işini doğrudan kendine bağladı-
Fetullah Gülen liderliğindeki örgütün bilinen yasa dışı örgütlerden çok daha sıkı bir hiyerarşik yapılanmasının bulunduğu ifade edilen iddianamede, şunlar kaydedildi: Fetullah Gülen'e doğrudan bağlı; 'Tayin heyeti, istişare kurulu, mollalar grubu ve meclis' olarak adlandırılan birimler yer almakta ve örgüt üst organlar olarak bu birimler tarafından sevk ve idare edilmektedir. Meclis'te alınan kararlar, meclis üyesi olan örgüt mensuplarınca silsile yolu ile en alt birimlere kadar iletilmektedir.
İŞTE HİYERARŞİ
Bu talimatlar hiyerarşi içerisinde yer alan dünya imamı, coğrafi bölge imamı, ülke imamı, bölge imamı, il imamı, ilçe imamı, semt imamı, mahalle imamı, ev imamı, ser rehberler, belletmenler, öğrenci ve cemaat mensupları' tarafından gizliliğe, istihbarata ve sır saklamaya özen gösterilerek koşulsuzca yerine getirilmektedir.
DEVLET İÇİNDE DEVLET
Ayrıca örgütün mali kaynaklarının ne şekilde kullanılacağını, 'Mütevelli Heyeti' belirlemektedir. Örgüt kurulduğu ilk günden bu yana 'devlet içinde örgütlenme' gayesi ile hareket etmektedir.
(26 Temmuz 2015, 17:35)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: