Emniyet Genel Müdürlüğü, 'Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)' raporunu Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi. Şok tespitlerin ve delillerin yer aldığı raporun gönderildiği Ankara Cumhuriyet Savcısı Serdar Coşkun, Gülen liderliğindeki paralel devlet yapılanmasına karşı en büyük soruşturmayı yürütüyor. Öte yandan bu rapor Gülen medyasında tepkiyle karşılandı. Bu kesimin merkez yayın organı olduğu belirtilen Zaman gazetesinde 'Emniyet, KOZ filminin senaryosundan 'paralel' rapor yazdı' başlığıyla yayınlanan haberde rapora tepkiler dile getirildi. 2015 yılı yapımı 'Kod Adı K.O.Z.' adlı filmde, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütünün Başbakan Erdoğan ve hükümetini devirmek için yaptığı faaliyetler konu ediniliyor.
05.07.2015 17:35 Emniyet Genel Müdürlüğü, "Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)" raporunu Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi.
Emniyet Genel Müdürlüğü, talep üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği raporda, "Örgütün amacının, toplumun dini duygularını istismar ederek, 'himmet' adı altında topladığı finans ile yurtiçi/yurtdışında faaliyete geçirdiği eğitim müesseseleri üzerinden amaç ve ilkeleri doğrultusunda yetiştirdiği öğrencilerini, elde ettiği finans ve siyasi gücünü, örgütsel menfaat ve ideolojisi çerçevesinde kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tüm anayasal kurumlarını ele geçirmek, aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük ve etkili siyasi/ekonomik güç haline gelmek olduğu, geçmişte örgüt içinde faaliyet göstermiş kişilerin beyanlarından anlaşılmaktadır" denildi.
"FETÖ/PDY örgütlenmesi, gizlilik, hiyerarşik yapılanma, pelür kağıtları ile haberleşme, özgeçmiş raporu verme ve kod adı kullanma gibi özellikleri ile yasa dışı terörist örgütlenmelerin taktiklerini kullanmaktadır" ifadelerine yer verilen raporda, şunlar kaydedildi:
"FETÖ/PDY'de Gülen'in verdiği kararı sorgulama anlamına gelecek her düşünce, eylem veya tavır kuvvetle ezilmekte, liderin ve ona bağlı diğer yöneticilerin tüm talimatları, aklın da ötesinde bir kutsiyet kazandırılarak, uygulanmaktadır.
Gülen başta olmak üzere, örgüt yöneticileri halka hitap ederken büyük bir tevazu sergilerken, örgüt içerisinde mutlak bir otorite ile hareket etmektedir."
Emniyet Genel Müdürlüğünün, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği, "Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)" konulu raporunda, örgütün hiyerarşik yapısına ilişkin bilgiler verildi ve "ast-üst ilişkisinin, askeri hiyerarşiden daha sistemli olduğu" kaydedildi.
Raporda, "Dini unsurları temel alarak hareket ettiğini iddia eden FETÖ/PDY'nin, dini değerleri zamana ve şartlara göre, kendi idealleri doğrultusunda yorumlaması, ülkesi ve devleti ile barışık olmak yerine devleti kendisine hasım olarak görmesi, açıklık ve şeffaflık yerine istihbarat örgütü gibi kod isimler, özel haberleşme kanalları, kaynağı bilinmeyen paralar kullanması, yönetim kadrosunun faaliyetlerini yurtdışından idare etmesi, hasımlarını saf dışı etmek için her türlü baskı, şantaj ile yasa dışı yöntemi kullanması ve yabancı misyon temsilcileriyle mahiyeti bilinmeyen görüşmelerde bulunmasının, yapının, casusluk faaliyetlerini de kapsayan, organize bir örgüt olduğunu ortaya koyduğu" ifade edildi.
FETÖ/PDY mensuplarınca "kainat imamı" ve "mehdi" olarak kabul edilen Fetullah Gülen'in liderliğini yaptığı örgütün, "danışman kadrosu", "kıta imamları", "ülke imamları", "bölge imamları", "il imamları", "ilçe imamları", "esnaf imamları", "semt imamları", "ev imamları" üzerinden örgütlenerek, tabana yayıldığı anlatılan raporda, kıta, ülke, bölge, şehir, ilçe, semt ve ışık evi sorumlularının yanı sıra kamuda faaliyet gösteren kurumların her birinin başına, örgütçe "imam" olarak adlandırılan ve kurumların hiyerarşik yapıları dışında olan sorumlular atandığı belirtildi.
İmamların genelde kurum dışından atandığı, bununla birlikte, her kurumun ayrıca kendi içerisinden sorumlu imamları da olabildiği bildirilen raporda, şunlar kaydedildi:
"Mülkiye, Emniyet, TSK, MİT ve yargı içerisinde faaliyet gösteren imamlar ise ayrı bir yapılanma içerisinde yer almakta, bu yapılanmada yer alanlar, devletin hassas kurumlarında görev yapmaları nedeniyle takip edilmemek için diğer örgüt mensuplarına nazaran daha fazla önlemler almakta ve teknolojinin iletişim konusunda sağladığı imkanlardan kontrollü bir seviyede istifade etmektedir. Örgütün yurtiçinde toplum tarafından bilinen eğitim kurumları, sivil toplum kuruluşları, ekonomik kuruluşlar, medya organları ve sağlık kuruluşlarının, Türkiye mütevellisine bağlı ayrı sorumluları bulunmaktadır. Bunlar örgütün önemli birer finans kaynağı olmanın yanı sıra taban kazanmak ve algı operasyonları yapmak maksatlarıyla da kullanılmaktadır.
Türkiye'den sorumlu imama beş bölge imamı, onlara da bu beş bölgeyi oluşturan şehirlerden sorumlu imamlar bağlıdır. Her şehir büyüklüğüne göre alt bölgelere, bölgeler semtlere bölünmüş olup, her birisinin başında ayrı bir yetkili (imam) atanmıştır. Semt imamlarının altında o semte bağlı evlerin, ışık evlerinin imamları yer alır. Her bölgenin başında da yine bir imam (bölge imamı) vardır. Başındaki imamla beraber, bir de 'eğitim danışmanı' bulunmaktadır. İmam, daha çok işin finansal ayağını oluşturan esnaf sisteminin uygulanmasını sağlarken, Paralel Yapı'nın temelini oluşturan talebe kısmının başında 'eğitim danışmanı' bulunur."
"Ast-üst ilişkisi, askeri hiyerarşiden daha sistemli"
Raporda, Türkiye'yi kapsayan beş bölgenin İstanbul, Ankara, İzmir, Gaziantep ve Erzurum olduğu, bölge imamlarının altında il imamlarının bulunduğu bildirildi. Büyük illerin altında en az iki "eyalet", eyaletin en az "üç büyük bölgesi", büyük bölgelerin ise "en az üç küçük bölgesi" olduğu belirtilen raporda, imamların "işin para kısmından" sorumlu olduklarına işaret edildi.
"Ast-üst ilişkisinin, askeri hiyerarşiden daha sistemli" olduğu vurgulanan raporda, toplanan paralar için makbuz verilmediği belirtildi.
Her büyük bölgede bir gazete sorumlusunun yer aldığı ve görevinin, mütevelli esnaf üzerinden gazeteye abone bulmak olduğu aktarılan raporda, herkesin, haftalık istişarelerde bir üstüyle bir araya gelerek, kendisine bağlı kişilerin örgütle ilişkisindeki gelişmeleri anlattığı, gazete ya da dergiye yapılan abonelikler ve bağışlar konusunda rapor verdiği anlatıldı.
Raporda, "Örgütün legal görünümlü eğitim, finans, medya gibi faaliyetlerinden sorumlu imamlar ile illegal yapılanmalardan sorumlu imamları arasında geçişlerin yaşanabildiği, eğitim alanında faaliyet gösteren bir imamın, zamanla kamu kurumlarından sorumlu olmasının veya illegal alanda görevli bir il imamının medya faaliyetlerinde görevlendirilmesinin mümkün olduğu" kaydedildi.
Örgütün, etki altına aldığı öğrencileri öncelikle eğitim fakültelerine yönlendirdiği, bunun örgütün uzun vadeli planının bir parçası olduğu ifade edilen raporda, "Örgütün, eğitim gönüllüsü diğer kuruluşların ve dini referanslı yapıların aksine ihtiyaç sahibi öğrencileri değil, zeki ve başarılı öğrencileri hedef aldığı, hatta bu öğrencilere IQ testleri yaptırdığı, böylelikle, devleti ele geçirme amacına ulaşmasına katkı sağlayacak kadrolaşma faaliyetlerinin önünün açıldığı" anlatıldı.
Raporda, "Sonuç olarak, Gülen'in, 1970'lerin sonunda başlattığı uzun vadeli projenin ilk halkasını eğitim oluştururken, tedrisattan geçenler başta Emniyet, yargı, TSK ve mülkiye olmak üzere devletin önemli kademelerine yerleştirilmiş, bir kısmı ise 'iş adamı' olmaya aday gösterilmiştir. Örgüt bir yandan eğitimle kadro yetiştirip, bir yandan da diğer alanlarda etkinliğini artırmıştır" ifadeleri kullanıldı.
Emniyet Genel Müdürlüğünün, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği, "Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)" konulu raporda, "Kamu kurumlarında çalışan örgüt mensupları, elde ettikleri bilgileri örgüte aktarmakta, toplanan bütün bilgiler yukarıda birleştirilerek, büyük bir havuz oluşturulmaktadır. Örgüt, hedeflerine ulaşmak için bu havuzdaki bilgi ve belgeleri amaca uygun hale getirerek, hasım cephedeki kişi ve kurumlar aleyhinde kullanmaktadır. Süreç, önce olayın kendilerine yakın medyaya sızdırılması ve kamuoyu oluşturulması ile başlamaktadır" denildi.
Genel Müdürlük, talep üzerine hazırlanan raporu, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Zeki Çatalkaya imzasını taşıyan üst yazıyla Başsavcılığa gönderdi.
Raporda, Fetullah Gülen'in, ilk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını teşhis ettiği, bu nedenle sistemi yıkmak yerine, devletin tüm kurumlarını ele geçirmeyi hedeflediği belirtildi.
FETÖ/PDY'nin, polis teşkilatında da örgütlendiğine işaret edilen raporda, "örgütün nihai hedefleri bakımından bunun anlaşılabilir olduğu" ifade edilerek, "Zira Emniyet Genel Müdürlüğü, adli, idari ve istihbari kolluk görevi ifa eden, aynı zamanda güç kullanma yetkisine sahip bir devlet kurumudur. Bu nedenle örgütün sızıp, kontrolü altına almaya çalıştığı kurumların başında gelmesi de oldukça doğaldır. Örgüt, emniyet teşkilatındaki kadrolaşmasını belirli bir düzeye ulaştırdıktan sonra, buradaki gücünü, operasyonlarının ana aracı olarak kullanmaya başlamıştır" değerlendirmesine yer verildi.
Raporda, "Örgütün İstihbarat Ağı ve Arşivi" başlığı altında şunlar kaydedildi:
"Kamu kurumlarında çalışan örgüt mensupları, elde ettikleri bilgileri örgüte aktarmakta, toplanan bütün bilgiler yukarıda birleştirilerek, büyük bir havuz oluşturulmaktadır. Örgüt, hedeflerine ulaşmak için bu havuzdaki bilgi ve belgeleri amaca uygun hale getirerek, hasım cephedeki kişi ve kurumlar aleyhinde kullanmaktadır. Süreç, önce olayın kendilerine yakın medyaya sızdırılması ve kamuoyu oluşturulması ile başlamaktadır.
FETÖ/PDY; Mülkiye, MİT, TSK ve Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde örgütlenerek, 'güvenlik bürokrasisi' ve 'istihbarat' alanında bir ağ oluşturma yoluna gitmiştir. Bu kurumların yanı sıra, bu yapının paralel bir örgütlenmeye giderek, istihbarat ağına katmaya çalıştığı kurumlardan birisi de TÜBİTAK olmuş, son dönemde Türkiye'nin en mahrem kurumlarından birisi olan TÜBİTAK'ta da derin bir oluşuma gittiği anlaşılmıştır. TÜBİTAK'ın, özellikle en gizli birimlerinden olan Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezindeki (BİLGEM) kadroları sayesinde devletin üst düzey siyasi ve bürokratlarınca kullanılan kriptolu telefonların dinlenildiği ortaya çıkmıştır."
Raporda, "hizmet ve eğitim hareketi" olarak görünmesine rağmen FETÖ/PDY'nin paralel kadrolaşma hedefinin, askeri ve stratejik birimlere yöneldiğine, gücün, stratejik bilginin ve paranın olduğu her yerde örgütlendiğine dikkat çekilerek, "Bu hedeflerden birisinin de askeri ve stratejik projelerin, kriptolu telefonların üretildiği, bilirkişi raporlarının verildiği TÜBİTAK birimleri olduğu anlaşılmıştır. Örgütün istihbarat ağı ya da gücü konusunda bahsedilmesi gereken bir husus da Gülen'in sahip olduğu ileri sürülen arşivdir. Bu yasa dışı arşivde, örgütün yasa dışı adli ve önleme dinlemeleri, kendine ait gelişmiş cihazlarla yaptığı teknik takip, telefon ve ortam dinleme kayıtları, kamu personeline yönelik fişlemeler ile teması olan öğrencilerin ve ailelerinin bilgileri bulunmaktadır" denildi.
Gülen ile yüz yüze görüşme
Örgütün en önemli haberleşme aracının GSM hatları olduğu, genelde hatların abone bilgilerinden gerçek kullanıcısına ulaşılamadığı bildirilen raporda, yaklaşık 3 ayda bir yeni GSM hattı temin edildiği ve hatla birlikte telefonun da değiştirildiği aktarıldı.
İnternet üzerinden haberleşmeye imkan tanıyan programların da kullanıldığı belirtilen raporda, örgütün "abi"lerinin başvurduğu yöntemlerden birinin, Türkiye'de, başka ülkelere kayıtlı GSM hatlarını kullanmak olduğuna yer verildi.
Canlı kurye kullanımının, "en sağlıklı" haberleşme yöntemlerinden kabul edildiği ifade edilen raporda, "Talimat almak ve faaliyetler hakkında bilgi vermek amacıyla doğrudan ABD Pensilvanya'ya gidilerek, örgüt lideri F. Gülen ile yüz yüze görüşülmekte ve talimatlar bizzat alınmaktadır. Gülen'in, 'çok önemli hususların yüz yüze görüşülmesi' yönünde talimatlarının olduğuna dair bilgiler mevcuttur" değerlendirmesi yapıldı.
Örgütsel telefon görüşmeleri sırasında "hizmet, şakirt, Fetullah Gülen, cemaat" gibi kelimelerin kullanılmamasına özen gösterildiği, buluşma yerleri için şifreli ifadeler kullanıldığı anlatılan raporda, "örgüt toplantılarında verilen talimatların ufak kağıtlara yazıldığı, hatta bunların lüzumu halinde yok edilebilmesi için yenilebilir özellikte olmasının sağlandığı" kaydedildi.
"Korku imparatorluğu"
"Örgüt, son yıllarda adeta bir korku imparatorluğu oluşturmayı başarmıştır" ifadesine yer verilen raporda, bu sürecin ilk aşamasında "yayımlanan ya da yayımlanacak ses kayıtlarının, kamuoyunda gündem oluşturan yazarlarca 'iddia' şeklinde ana hatlarıyla duyurulduğu", ikinci aşamada bu iddiaların, özellikle belirli basın yayın kuruluşlarınca ülke genelinde tartışılır hale getirildiği anlatıldı.
Üçüncü aşamada konuya ilişkin bilinçaltı algısı oluşturulan kitlelere yönelik "mevcut hükümet aleyhine tepkiselliğin artırılması", "kitlelerin harekete geçirilmesi", "devlet kurumlarının ve bürokrasinin yıpratılması" gayeleri ile sosyal medya ve basın organları üzerinden algı operasyonları yapıldığı ifade edilen raporda, "17-25 Aralık sürecinde de bu yöntemlerle hükümeti devirmeye yönelik, 'üst akılla' profesyonelce oluşturulmuş, tamamen organize bir strateji izlenmiştir" denildi.
Örgütün, bazen kamu çalışanını itibarsızlaştırmaya, suçlu göstermeye yönelik iddialar içeren isimsiz, imzasız ihbar mektupları ya da elektronik postalar gönderdiği, bunlara dayanarak, kamudaki uzantıları aracılığıyla şahıslar hakkında hukuk ve ceza davaları açtırdığı, kişileri hapse gönderdiği, şahsı itibarsızlaştırdığı, tayin ve terfisini engellediği, aile düzenini bozduğu anlatılan raporda, örgüt tarafından kimi zaman yurt dışından hizmete sokulan internet sitelerinden, kişileri kamuoyu nazarında yargısız infaz eden görüntü ve sesler yayınlandığı kaydedildi.
Örgütün, güvenlik birimleri veya stratejik kurumlardaki uzantıları vasıtasıyla illegal yöntemlerle sağlanan ve üzerinde oynanmış çeşitli dijital verileri kamuoyuna sunduğu bildirilen raporda, örgütün kamuoyu oluşturmak için özel olarak yetiştirdiği çok sayıda akademisyen ve gazetecinin, FETÖ/PDY mensubu olarak ulusal ve uluslararası politikalara yön verebilmek adına başta algı operasyonu olmak üzere her türlü yolu denediği, ayrıca mensuplarını milletvekili olarak Meclis'e sokmak istediği ifade edildi.
Raporda, FETÖ/PDY'nin, son dönemde devletin gizli bilgilerini, toplantılarını, telefon görüşmelerini, devlet kademelerindeki kendi unsurları vasıtasıyla her türlü yolu meşru sayan bir anlayışla ele geçirip, montajlayarak, sosyal paylaşım sitelerinden yayınladığı, devleti ve hükümeti "itibarsızlaştırmak" suretiyle, "casusluk" faaliyetine girdiği belirtildi.
"Terörizm ve Genel Hususlar"
Emniyet Genel Müdürlüğünün, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği, "Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)" konulu raporda, "FETÖ/PDY"nin cebir, şiddet ve diğer yasal olmayan yöntemler kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmak veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemek, devlet otoritesini baskı altına almak, zaafa uğratmak, yönlendirmek, alternatif bir otorite olarak ortaya çıkmak ve neticede devlet otoritesini ele geçirmek amacında olduğunun belirlediği kaydedildi.
Emniyet Genel Müdürlüğü, başsavcılığın talebi üzerine hazırladığı raporu, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Zeki Çatalkaya imzasını taşıyan üst yazıyla başsavcılığa gönderdi.
Raporun "Terörizm ve Genel Hususlar" başlıklı kısmında, örgütsel faaliyetlerde gizliliğin ön planda tutulduğu, haberleşme, buluşma, rapor verme, doküman hazırlama, saklama ve arşivlemede özel şifreleme usullerinin kullanıldığı bildirildi.
Örgütsel faaliyetlerin devamlılığının ve lidere bağlılığın sağlanması adına düzenli, önceden belirlenen evlerde gizli örgütsel toplantılar gerçekleştirildiği kaydedilen raporda, örgüt içerisinde faaliyet alanları, iş bölümü ve sorumlulukların tespit edilerek şahıslara örgütsel sorumluluk dağılımı yapıldığına yer verildi.
Raporda, örgüt mensuplarının faaliyetlerine ilişkin sorumlularına rapor verdikleri, örgütsel faaliyet alanları hakkında analiz içeren dokümanlar hazırladıkları belirtildi.
Devletin stratejik kurumları içerisinde kadrolaşma
Örgütün 1980'li yıllardan bugüne kadar dershanelerinde ve okullarında yetiştirdiği kalifiyeli insan kaynağı, izledikleri tedbir ve takiye politikaları sayesinde devletin stratejik kurumları içerisinde kadrolaşma imkanına kavuştuğu ve gün geçtikçe görev yaptıkları kurumların karar ve uygulama mekanizmalarını ele geçirmeye çalıştıkları ifade edildi.
Raporda, örgüt içinde faaliyet gösteren bazı kişilerin yazdıkları kitaplar, görsel, yazılı, sosyal paylaşım siteleri, dizi ve filmler ile internet medyası aracılığıyla ürettikleri köşe yazıları, fikir beyanları ve yorumlarla kamuoyunu siyasi, hukuki, ekonomik ve güncel konularda örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirerek algı oluşturmaya çalıştıkları aktarıldı.
Bu yöntemle geniş kitlelere ulaşarak sempatizanları diri tutmak ve örgütte kadro içerisindeki elemanlarına mesaj vermek amacıyla dizi, film ve sosyal medya araçlarını sık kullandıklarına yer verildi.
"Devlet sırrı niteliğindeki toplantılar illegal olarak servis edildi"
Kamuoyunda güvensizlik algısı ve toplumsal ayrışmalar oluşturulduğu, oluşturulmaya çalışıldığı, meydana getirilen toplumsal ayrışmalar sonucu kamu düzeninin bozularak, devlet otoritesinin zaafa uğratılmasının amaçlandığı belirtilen raporda, bilerek yanlış yönlendirilen kamuoyunda oluşan baskı neticesinde adli makamların da etki altına alınmasının hedeflendiği kaydedildi.
Örgütün, kurumlar arası gönderilen gizli belge ve dokümanları internet ve basın kuruluşları aracılığıyla yayınlayarak devlet faaliyetlerinin gizliliğini ihlal ettiği ve yapılacak çalışmalara engel olunmaya çalışıldığı ifade edilen raporda, sosyal paylaşım sitelerinde sahte hesaplarla ülkenin birlik ve beraberliğini bozmak amacıyla paylaşımlar yapıldığı, ülke güvenliği ve dış politikalara yönelik devlet sırrı niteliğindeki toplantılar ve görüşmelerin illegal servis edildiği bildirildi.
"Kadınlar ve çocuklar ön planda tutuldu"
Raporda, örgüt mensuplarına yönelik yapılan veya yapılacak operasyonları önceden öğrenebilmek ve tedbir almak için örgütün, devletin tüm resmi kurum ve kuruluşlarının bilgi işlem alt yapılarına (UYAP, POLNET, TÜBİTAK, TİB), alınan tüm adli ve idari tedbirlere rağmen sızıldığı belirtildi.
Örgüte eleman temin etme konusunda, düzenli ve sistemli çalışıldığı, örgüte kazandırılması amaçlanan kişiye "ikram-izzet-ziyafet" yöntemlerinin uygulandığı ve özellikle küçük yaşta başarılı öğrencilerin sahilde ya da yaylada kampa çağrıldıkları anlatılan raporda, eğitim verilenlerin test edildiği, planlanan kampların "düğüne çağrılma", kamp yapılacak yerlerin ise "Köşk" şeklinde örgütsel olarak kodlandığı bildirildi.
Kamuoyu oluşturmak ve gözaltına alınan örgüt mensuplarını mağdur göstermek için medyayı kullanmak suretiyle özellikle kadınların ve çocukların ön planda tutulduğu çeşitli eylemler yapıldığı da kaydedildi.
Raporda, bulundukları makam, yetkileri ve görevleri itibarıyla yönlendirilmeleri durumunda örgütün amacına ulaşmasında fayda elde edeceği düşünülen şahıslar ile örgütsel faaliyetlerde kullanılan veya kullanılması düşünülen kişiler başta olmak üzere yargı mensubu, akademisyen, TSK personeli, emniyet teşkilatı personeli, üst düzey kamu görevlisi, bürokrat ve gazetecilerin, siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, kökenlerine, ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, iletişim bilgilerine, sağlık durumlarına ilişkin özel ve hassas bilgilerin, verilerin, görüntü, ses kayıtlarının gizli ve bazı teknik donanım uzmanlık gerektiren yöntemlerle usulsüz şekilde kişisel veri olarak kaydedilip arşivlendiği de aktarıldı.
Emniyetin raporunda, söz konusu kişisel verilerin örgütün amaçları doğrultusunda şantaj amaçlı veya gerçekleştirilmesi planlanan eylemlerde kullanıldığı veya kullanılmasının hedeflendiğine işaret edildi.
ŞOK İTİRAFLAR
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün Başsavcılığa gönderdiği gizli raporda, Fethullah Gülen'in en yakınında bulunmuş ve raporda adı X olarak kodlanan isim çarpıcı ifşaatlarda bulunuyor. Rapora göre, "Paralel Yapı devleti ele geçirmeye çalışan bir terör örgütüdür. Bu örgüte, hükümete yönelik faaliyetleri için CIA ve FBI ders verdi" denildi.
Gülen'in en yakınındaki isimden şok itiraflar
Emniyet Genel Müdürlüğü, Fetullah Gülen'in liderliğini yaptığı Paralel Devlet Yapılanması (PDY) ile ilgili gündeme damgasını vuracak "GİZLİ" ibareli bir rapor hazırladı. 9 Mart 2015 tarihli rapor Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, Emniyet Genel Müdürlüğü'ne gönderdiği talimat üzerine hazırlandı. Talimatta Gülen'in liderliğini yaptığı PDY'nin bir terör örgütü olup olmadığı soruldu. Başsavcılık, Emniyet'ten, konunun incelenmesi ve bir rapor hazırlanmasını istedi. Gelen talimat üzerine 53 sayfalık kapsamlı bir rapor hazırlayan Emniyet'in Başsavcılığa gönderdiği Genel Müdür Yardımcısı Zeki Çatalkaya imzalı 543-40025 sayılı dosyada şok detaylar yer aldı.
GÜLEN'İN EN YAKININDAKİ KONUŞTU
"Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet yapılanması (FETÖ/PDY)" konulu rapor 4 başlıktan oluştu. Raporun başlıkları "FETÖ/PDY", "Terörizm ve genel hususlar", "ayrıntılı inceleme", "netice ve kanaat" şeklinde sıralandı. Raporda Gülen'in en yakınında bulunmuş, ancak ismi gizli tutularak X olarak kodlanan bir ismin ifşaatlarına geniş yer ayrıldı. Gülen'in en yakınındaki ismin anlattığı okuyanları şok eden detaylar şöyle:
BAY X'TEN GÜLEN TERÖR ÖRGÜTÜ: Devletin resmi kurumlarındaki yapılanmayı kendi tabiri ile Necatibey caddesindeki evdeki toplantıda şöyle söylemişti: "Bir gün bana Ankara'da bin evimiz olduğunu söyleyin, devleti paçasından şöyle bir tutacağım, devlet uyandığında yapacağı hiçbir şey kalmayacak. Bir kere vuracağız tam varacağız" demişti.
CIA VE FBI'DAN EĞİTİM: CIA ve FBI tarafından hükümete yönelik faaliyetlerine ilişkin kültür merkezlerinde alt kadroya eğitim verdi. Bunun en iyi örneği 17 Aralık operasyonudur. Bu girişim tamamen hükümeti ortadan kaldırarak devletin tüm kurumlarıyla zayıf düşürmek amacını taşımaktadır.
GÜLEN PİŞMAN OLMUŞ: Fetullah Gülen'in çevresindekilere 17 Aralık sürecine ilişkin "Keşke şimdi yapmasaydık" dediğini duydum. Bu operasyon başarılı olsaydı Gülen yurda dönecekti. Bu başarısızlık cemaatin Amerika ve İsrail nezdinde prestij kaybetmesine neden olmuştur.
ERDOĞAN'I ÖLÜMDEN FİDAN KURTARDI: MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın yerine emniyet kökenli R. getirilerek dış güçlerin ve paralel yapının hedefleri doğrultusunda hizmet ettirilmek istenmiştir. Tayyip Erdoğan rahatsızlandığı zaman cemaate ait bir hastaneye yatırıldığını duyan Hakan Fidan, hızlı bir şekilde hastaneye yetişip ameliyata mani olmuş ve paralel yapının yapmak istediği tehlikeli sonuca engel olmuştur. Bu nedenle Paralel yapı ve İsrail'in sevilmeyen adamı Hakan Fidan olmuştur.
DÜNYAYI FETHEDECEKTİ! : Fetullah Gülen (Necatibey caddesindeki evde) 5. katta yapılan bir toplantıda bizlere "Allah izin verirse bir gün gelecek bu dünyayı fethedeceğiz ama önümüzde Bedirler, Uhudlar var, çetin geçeceğimiz yollar var. Akan kanlarımıza rağmen arkadan gelenler aynı yoldan devam edecektir" diyerek bizleri motive etmiştir. İletişim ağı kurmada Ulak sistemini Humeyni modelinden almıştır.
TATBİKAT İÇİN NOT KÂĞITLARINI YEDİRİR: Ben sorumlu bir kişi olarak talimatları Gülen'den alırım. Hiçbir adım Gülen'in onayı olmadan olmaz. Hoca gündemle ilgili gerekli talimatları verir. Talimatlarını yenilebilir küçük kâğıtlara yazdırırdı. Sanki polis baskını varmış gibi tatbikat yaptırılır not kağıtları bize yedirilirdi.
AMERİKA'YA RAPOR: 96 ve 97 yıllarında CIA'dan emekli olmuş ve hala görevde olanlardan bazıları gelerek Türkiye'nin, Orta Asya'nın MR'ını çektiler. Ayrıca cemaatin bölgedeki gücünün tespitini yaptılar ve bizler bunları gezdirdik onlara yardımcı olduk. Akabinde bunları rapor haline getirip Amerika'ya gittiler. Gülen kendi ağzından cemaat sayesinde Amerika'nın bir kapı araladığını söylemiştir.
GÜLEN OKULUNDA CIA AJANI: Cemaate ait yurt dışındaki okullarda CIA görevlileri de öğretmen olarak çalışır. Amerika'da Ortadoğu ve Türkiye masasında Yahudi görevliler var. Gülen bu masalar tarafından sorgulandığını bizzat bana anlatmıştır. Amerika hangi ülkeyi terör örgütü ilan ederse Fetullah Gülen'i çağırarak deklare etmesini istiyordu.
BÖCEKLERİ KOYANLAR BUNLAR: Emniyet Genel Müdürlüğü üzerinde dinleme merkezi kuranlar, Başbakanın ofisine böcekleri yerleştirenler, herkesi dinleyerek fişleyenler, herkesi kameraya çekenler bunlardır. Bunların sıradan bir teknoloji ve stratejiyle çalıştığını düşünmeyin.
BU GAZETEYİ ÇIKARTMAYIN: Zaman gazetesinde, 28 Şubat sürecini destekleyen, Erbakan ve hükümet aleyhinde yazılar yazılmıştır. Fetullah Gülen, Erbakan'ın istifaya direnmesi sürecinde 5. Kat toplantısına geldiğinde elinde Zaman gazetesini oradakilerin yüzüne fırlatarak "Bir hükümeti bile deviremeyen bu gazeteyi çıkartmayın" demiştir.
DOSYADA Kİ ŞOK DETAYLAR
Emniyet'in Başsavcılığa yolladığı dosyada Bay X'in gündem yaratacak ifşaatları:
Paralel yapıya CIA ve FBI eğitim verdi.
Erdoğan'ı paralel hastaneye yatırıp öldüreceklerdi, Fidan kurtardı.
Gülen imamlara not kâğıdı yediriyordu.
Paralel modeli Humeyni'den aldı.
Gülen darbe yapamadı, İsrail ve ABD'nin gözünden düştü.
Okullarda öğretmen olan CIA ajanları var.
Tankların Gülen için yürümesini bekleyenler var.
Gülen'in gizli arşivi ortaya çıktı.
AÇTIĞI DAVALARA RET KARARI ÇIKTI
Fetullah Gülen'in, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık'a açtığı hakaret davaları reddedildi. Gülen'in, çeşitli tarihlerdeki konuşmalarında "kişilik haklarını ihlal ettiği" iddiasıyla Erdoğan'a açtığı manevi tazminat davası reddedildi. Yine bir gazetede yer alan röportajında kendisine iftirada bulunduğu iddiasıyla Bakan Işık'a açtığı 50 bin liralık manevi tazminat davası da reddedildi.
TANKLAR GÜLEN İÇİN YÜRÜSÜN
Zaman zaman askeriye içindeki cemaat elemanları ile esnaf ağabeyleri bir araya gelirdik. Hem onlar biraz tatil yapmış olurdu hem de biz onlara işin manevi boyutunu anlatırdık. O zaman Fetullah'ın askere tavsiyesi şu olurdu. "Siz benim Bedir'imin, Uhud'umun Hamza'ları ve Ali'leri olarak yetişiyorsunuz" derdi. 30 yıldır askeriye içinde Fetullah hocanın emriyle bir gün tankları yürüteceğiz diye bekleyen kişiler var. Hava ve deniz cemaat yapılanmasının daha çok yerleştiği yerlerdir.
BUNLAR DA EMNİYET'İN TESPİTLERİ
Gülen'in en yakınındaki X kişinin anlatımlarına değinilen raporda Gülen cemaati ile ilgili Emniyet Genel Müdürlüğü'nün analiz ve tespitlerine de yer verildi:
Örgütün özellikle TSK, Emniyet, yargı, MİT, mülkiye ve bürokrasideki örgütlenmesi ile yasadışı faaliyetleri muhtelif tarihlerde resmi kurumlar ve istihbarat birimlerince hazırlanan çeşitli raporlarla devlet arşivine girmiştir.
Fetullah Gülen, ilk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını tespit emiş, bu nedenle mevcut sistemi yıkmak yerine devletin tüm kurumlarını ele geçirmeyi hedeflemiştir.
FETÖ/PDY örgütlenmesi gizlilik, hiyerarşik yapılanma, pelür kâğıtları ile haberleşme, özgeçmiş raporu verme ve kod adı kullanma gibi özellikleriyle yasadışı terörist örgütlenmelerin taktiklerini kullanmaktadır.
Örgüt, Emniyet teşkilatındaki kadrolaşmasını belirli bir düzeye ulaştırdıktan sonra buradaki gücünü operasyonlarının ana aracı olarak kullanmaya başlamıştır.
Örgüt, coğrafi, sektörel ya da kurumsal anlamda imam olarak ifade edilen sorumlulardan oluşan hiyerarşik bir düzene sahiptir. FETÖ/PDY mensuplarınca "Kâinat imamı" ve "mehdi" olarak kabul edilen Fetullah Gülen'in liderliğini yaptığı örgüt; danışma kadrosu, kıta imamları, ülke imamları, bölge imamları, il imamları, ilçe imamları, esnaf imamları, semt imamları, ev imamları üzerinden örgütlenerek tabana yayılmıştır.
Mülki idare, emniyet, TSK ve yargı için öğrenciler özellikle 4 kişilik gruplar halinde hazırlanmakta ve diğerleriyle iletişimi mümkün olduğunca sınırlanmakta, "hücre tipi yapılanma" modeli uygulanmaktadır. Bu öğrencilere sınav soruları sınavdan önce verilir. Buna "Fetih okutmak" denir. "Fetih okutmak" sınavda çıkacak soruların önceden öğrencilere verilip ezberletilmesine denir.
Örgüt mensuplarına yönelik yapılacak operasyonları önceden öğrenebilmek ve tedbir almak için örgütün devletin tüm resmi kurum ve kuruluşlarını bilgi işlem altyapılarına (UYAP, POLNET, TÜBİTAK, TİB vb) alınan adli ve idari tüm tedbirlere rağmen sızıldığı tespit edilmiştir.
Örgüt, imam ve ağabeylik görevlendirmeleri öncesinde elemanlarına 10 maddelik bir metin üzerinde yemin ettirir. Bu şahıslardan 18 maddelik prensiplere uyması istenir.
PARALEL MEDYADAN RAPORA TEPKİ
Öte yandan bu rapor Gülen medyasında tepkiyle karşılandı. Bu kesimin merkez yayın organı olduğu belirtilen Zaman gazetesinde "Emniyet, KOZ filminin senaryosundan 'paralel' rapor yazdı" başlığıyla yayınlanan haberde şu satırlar yer aldı:
"Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Zeki Çatalkaya imzasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilen ‘paralel' safsatasına dair rapordan skandal çıktı. Bazı gazetelere ‘CIA ve FBI eğitti' başlığıyla servis edilen raporda, yıllardır darbecilerin gündeme getirdiği iddialar yer alıyor.
28 Şubat'taki Telekulak skandalında adı geçen eski Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral ve yardımcısı Osman Ak'ın hazırladığı ileri sürülen fişlemeler rapora eklenmiş. Kamuoyunda alay konusu olan kara propaganda filmi ‘Kod Adı K.O.Z.'un senaryosundan yapılan birebir alıntılar da gözden kaçmıyor.
28 Şubat sürecinde Hizmet'e yönelik karalama çabaları, 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmasını engelleme girişimi çerçevesinde yeniden raftan indirildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ‘paralel yapı' iddiaları ile ilgili talebi doğrultusunda Emniyet İstihbarat ve Terörle Mücadele Dairesi başkanlıkları rapor hazırladı. 4 Mart 2015 tarihinde başsavcılığa gönderilen Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Zeki Çatalkaya imzalı raporda, Fethullah Gülen Hocaefendi ‘kainat imamı' olarak gösteriliyor. Hizmet'in devlet kadrolarına sızdığı ileri sürülürken, 160'a yakın ülkede bulunan Türk okullarındaki fedakâr öğretmenler CIA ajanı olmakla itham ediliyor.
Skandallarla dolu 53 sayfalık rapor, 28 Şubat sürecini hatırlatıyor. Söz konusu rapor, ‘telekulak skandalı'nda adı geçen eski Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral'ın 21 Nisan 1999 tarihinde dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne gönderildiği rapor ile örtüşüyor. Saral'ın gönderdiği raporda Hizmet Hareketi ve Fethullah Gülen Hocaefendi ile ilgili hayal ürünü bilgiler yer alıyordu. ‘Finansal kaynak, kainat imamı, coğrafi bölge imamları' iddiaları, o zamanki rapora da konulmuştu. Eski İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve yayın organı Aydınlık da benzer iddiaları ‘CIA' yalanını ekleyerek gündeme taşımıştı. Saral'ın raporu doğrultusunda yapılan yargı süreci ise Gülen'in beraatiyle sonuçlanmıştı.
Hem Saral'ın raporunda hem Perinçek'in yayın organlarında emniyetin ele geçirildiği iddiası da bulunuyordu. Çatalkaya imzalı yeni raporda da aynı şeyler tekrarlandı. ‘H ve X kod' adlı iki gizli tanığın, “Özellikle emniyet yetkililerinin tayin ve terfileri, Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a ulaşmadan anında Hocaefendi'ye gönderiyorlardı” şeklindeki iddiası dayanak yapıldı. Failleri bilinen Hrant Dink ve Rahip Santoro cinayetlerinin de ‘Hizmet Hareketi'yle irtibatının olduğunun yer aldığı raporda yine gizli tanığın anlattıkları delil gösterildi. Bu iftiraların, eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun'un yazdığı kitaptaki iddialarla örtüşmesi de gözlerden kaçmadı.
Raporda ayrıca, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması sonrasında sosyal medyada ortaya çıkan Fuatavni, Haramzadeler, Başçalan ve Yıldızkulis gibi adresler de yer aldı. Bunların ‘Hizmet Hareketi' tarafından kullanıldığı iddia edildi. Türk sinema tarihine kara mizah olarak geçen ‘Kod Adı K.O.Z.' filmi senaryosundan bölümler de rapora girdi."
(05 Temmuz 2015, 17:35)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: