Fethullah Gülen'in bu seferki hedefi Paralel Yapı'ya yönelik düzenlenen operasyonlar sonrasında kendisinden yana tavır sergilemeyen entelektüeller oldu. 17 Aralık'tan bu yana dalgalar halinde devam eden operasyonlar karşısında kendisinin yanında yer almayanlara tepki gösteren Gülen bu entelektüellerin cehenneme gideceklerini ima etti. Bir zamanlar hoşgörü sembolü olarak gösterilen ve hoşgörü ödülleri vermekle tanınan Fetullah Gülen, paralel yapı tartışmaları sonrası inanılmaz bir değişim gösterdi. Artık hedefindekilerin masum olup olmadığına bakmaksızın yedi sülalesine kadar beddua etmesi ve evlerine ateşler salınmasını istemesiyle anılıyor. Gülen, son vaazında hedefindekileri cehenneme göndermeye kalktı. 'Bülent Ecevit için ahirette şefaatçi olmayı isterdim' diyen Gülen'in hedef aldığı müslümanlara aynı hoşgörüyü esirgemesi kamuoyunda tepkiyle karşılanıyor.
28.04.2015 20:37 Paralel Yapı'yı hedef alan operasyonların son dalgasının ardından gözler Pensilvanya'ya çevrilmişti. Herkul.org sitesinde yayınlanan Bamteli sohbetinde gündeme dair açıklamalarda bulunan Fethullah Gülen Türk entelektüellerini dilsiz şeytan durumuna düşmekle suçladı.
İşte Gülen'in Pensilvanya'daki çiftliğinden yaptığı o konuşma:
CEZALANDIRILACAKLAR
"Şu anda birilerinin sizi preslemeleri, alıp sağa sola savurmaları, insanî haklardan mahrum etmeleri, adalet gözetmeden hakkınızı yemeleri ve hukukunuza tecavüz etmeleri… Bunlar, zalimin, gaddarın, hainin yaptığı çok hafif şeylerdir. Ayrıca, zulüm zirve yaptığı zaman, Allah cezalandırır. Dünyada en acınacak insanlar, hele bir de mü’min iseler, başkalarının hukukuna tecavüz eden zalimlerdir. Çünkü size zulmetmişlerse, çok yakın bir gelecekte, Allah onları tepetaklak edecek ve cezalandıracaktır.
ÖYLE AZAPLARA DUÇAR OLACAKLAR Kİ...
Zulmetmek suretiyle zulüm muamelesine çağrıda bulunuyorlar. Birilerinin hakkını yemek suretiyle, bir gün bütün haklarının ellerinden alınmasına kendilerini mahkûm ediyorlar. Olmazsa burada, çok yakın bir gelecekte.. can hulkuma geldiği halden başlayarak kabirde Münker ve Nekir’e cevap vermeye, ondan berzah hayatındaki ve mahşerdeki azaba kadar, çok yakın bir gelecekte.. Öyle azaplara duçar olacaklar ki, orada, o ezilmişlik içinde şefkat dilenircesine, gözlerini sizin gözlerinizin içine dikecek, “Ne olur hakkınızı bize helal edin!” diyecekler.. ama geçmiş olacak artık o mesele!..
SARAYDA YAŞAMIYORUM KİRASINI VERİYORUM
Varsın başkaları sizi saraylarda yatıyor ediyor zannetsinler. El-âlem biliyor, kendimize göre kirasını veriyor, burada öyle duruyoruz. Onu da kitaplardan gelen telifle ödüyoruz. Fakat hırsızlar herkesi kendileri gibi hırsız zannederler; çalanlar herkesi kendileri gibi çalıyor zannederler. İki huyları vardır onların: Eğer onlara “hırsız” derseniz, hemen sizi hırsız gibi yakın takibe alırlar. Bir de âlemi nasıl bilirsin, kendin gibi; herkesi de kendileri gibi çalıyor çırpıyor bilirler; bir elleri balda bir elleri kaymakta, işte ona göre yiyip içip hayvan gibi kulakları üzerine yatıyor zannederler.
SIFIRLAYARAK GİTMEK LAZIM
Elden geldiğince öbür âleme hesapları sıfırlayarak gitmek lazım. Meseleleri dünyada sıfırlamak yetmiyor; çünkü onu Allah görüyor, maşeri vicdan ona şahit oluyor, günümüzde kaydeden şeyler onları kaydediyor. Siz bugün onları baskı altına alsanız da yarın tarihin sayfalarına simsiyah dökülecek ve her satırıyla bir kere lanet okunacak onlara; “Lanet olsun bu insanlara!..” denecek. Bunu dedirtmemek lazım; birer yâd-ı cemîl olarak, arkada çok hayırlı şeyler bırakarak, Allah’ın izni ve inayetiyle, yüz ak alın açık Allah’ın huzuruna çıkmaya bakmak lazım.
BİN TANEMİZ ÖLSE DE KERVAN DURMAYACAK
Burada ısrarla “Amanın o ahşap binada durmayın, problem var!” falan dediler. Bu kadarını açayım, bilin. Oysaki biz kim oluyoruz?!. Vifak ve ittifak içinde yürekleri çarpan, bu davaya gönül vermiş milyonlarca insan var. Bir buçuk seneye yakın bir zamandır, sürekli baskılar altında preslendikleri halde, hizmetlerinde bir duraklamaya girmeyen babayiğitler var. Bizim bin tanemiz ölse bile Allah’ın izni ve inayetiyle o kervanı durduramayacaklar.
GÜLEN AYDINLARI CEHENNEME GÖNDERDİ
Keşke günümüzde de entelektüellerden Dreyfus Davası’ndaki Emile Zola’nın yiğitliği gibi bir yiğitliği gösterenler olsaydı. İnsan ne kadar arzu ederdi, alnını yere koyan, secde eden insanlardan bir kaç tanesi, en azından Mekke’deki müşrikler gibi, binlerce ailenin yüreğini sızlatan, binlerce insanı vazifelerini yaptığından dolayı gadre uğratan zalimler güruhuna karşı “yeter artık” falan deyip entelektüelce bir tavır sergileseydi, samimi bir ses yükseltseydi, herkes dilsiz şeytanlık durumuna düşmeseydi, keşke!.. İnsan ne kadar arzu ederdi!.. Ahiretlerini kurtaracaklardı. Maalesef aynı cürmün cezasını paylaşacaklar; birileri cürüm işleyerek, diğerleri de cürüm karşısında sessiz kalarak o cürme iştirak ettiklerinden dolayı, o cürmün cezasını müşterek olarak çekecekler öbür tarafta."
ECEVİT'E ŞEFAAT, DİĞERLERİNE BEDDUA!
Gülen'in sözleri bu şekilde.. Bir zamanlar hoşgörü sembolü olarak gösterilen ve şöhretli isimlere verdiği ödüllerle tanınan Fetullah Gülen, paralel yapı tartışmaları sonrası inanılmaz bir değişim gösterdi. Artık hedefindekilerin masum olup olmadığına bakmaksızın yedi sülalesine kadar beddua etmesi ve evlerine ateşler salınmasını istemesiyle anılıyor.
GÜLEN=BEDDUA
Gerçekten de Fetullah Gülen denilince artık akla ilk olarak beddua geliyor. Gülen, son vaazında hedefindekileri yine cehenneme göndermeye kalktı. 'Bülent Ecevit için ahirette şefaatçi olmayı isterdim' diyen Gülen'in hedef aldığı müslümanlara aynı hoşgörüyü esirgemesi kamuoyunda tepkiyle karşılanıyor. Giderek daha da yalnızlaşan Gülen'in hırçınlaştığı, 40 yıllık cemaat yapılanmasına en büyük darbeyi bizzat kendisinin vurduğu değerlendiriliyor.
GÜLEN, ÖRGÜTE BİR KANIT DAHA VERDİ
Gülen'in konuşmalarında aslında ilginç bir bölüm yer alıyor. Kendisinin paralel yapının lideri olduğu iddialarını güçlendiren ve soruşturmalarda kanıt teşkil edebilecek sözler bizzat Gülen'den geliyor: "Bir buçuk seneye yakın bir zamandır, sürekli baskılar altında preslendikleri halde, hizmetlerinde bir duraklamaya girmeyen babayiğitler var. Bizim bin tanemiz ölse bile Allah’ın izni ve inayetiyle o kervanı durduramayacaklar."
İşte bu sözler 1,5 senedir paralel yapı aleyhinde yürütülmekte olan soruşturmalarda Gülen'in örgüt liderliğine dair delil olarak dosyaya girecek gibi görünüyor.
BÜYÜK DELİLLER GÜLEN'DEN
Gülen'in kamuoyuna daha önce yansıyan bir telefon konuşması ile 17 Aralık soruşturmasının hemen ardından attığı iki adım, örgüt lideri olduğu iddiasını güçlendiren iki delil teşkil ediyordu. Bu nedenle savcılıkla suç duyuruları yapılmış, Gülen yapılanmasına soruşturma başlatılmıştı.
17 Aralık soruşturmasına Başbakan Erdoğan çok sert tepki vermiş, ardından harekete geçen hükümet de, emniyette geniş çaplı görevden almalara yönelmişti. Buna tepki gösteren Gülen ise o çarpıcı beddua videosunda, yolsuzluk soruşturmalarının hükümetin müdahalesi ile durdurulmasına ve emniyetteki atamalara çok sert tepki göstermiş, tüm kamuoyunu şok eden el kol hareketleri yaparak içten bedduada bulunmuştu. Bununla da yetinmeyen Gülen’in Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e bir mektup gönderdiği de ortaya çıkmıştı. Mektubunda Gülen, emniyetteki atamaları sert şekilde eleştirmekte ve Gül'den engellemek için devreye girmesini istemekteydi. Gül, açıklama yaparak Gülen'in talebini reddetmiş ve onu eleştirmişti. İşte ardarda yaşanan bu iki gelişme kamuoyunda dalgalanmaya yol açtı. Çeşitli savcılıklara yapılan suç duyurularında bu iki gelişmeye dikkat çekildi ve Gülen'in yıllardır konuşulduğu gibi emniyette örgütlenmiş olduğu şüphesinin güçlendiği vurgulandı. Diğer delillerle birlikte bunun da açık bir delil teşkil ettiği belirtildi. Şu sorular da soruldu: Bir cemaat lideri acaba niçin emniyet atamalarını eleştiren bir mektubu cumhurbaşkanına göndermiştir?.. Niçin atamalarla ilgili beddua etmektedir?..
Beddua olayından bir süre önce Gülen, kamuoyuna yansıyan bir telefon görüşmesinde; Koç'a yönelik TÜPRAŞ mali denetimini ve cemaate bağlı BANK ASYA'ya yönelik olası devlet müdahalesini engellemek için "BDDK ve diğer devlet kurumlarındaki cemaat çalışanlarını" devreye sokabileceklerini belirtmekteydi.
Gülen bu telefon görüşmesini inkar etmedi, sadece yasadışı yolla elde edildiğini iddia etti. Kamuoyunda şok etkisi yapan görüşme, ettiği beddua, cumhurbaşkanı Gül'e emniyet tayinlerini eleştiren mektup göndermesi gibi gelişmeler; Gülen’in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyasetten ekonomiye her alanda yapılacak eylemlerle ilgili talimatlar ilettiği şeklinde değerlendirildi. ABD'nin Pensilvanya eyaletinde bir malikanede yaşayan Gülen’in, Türkiye'den telefonla kendisini arayan kişiye çeşitli talimatlar verdiği görüldü. Paralel devlet iddialarını doğrularcasına Gülen'in birçok ünlü iş adamı, bürokrat ve siyasetçiyle yakın temasta olduğu ve ülke içerisindeki paralel yapılanmayı bizzat kendisinin takip ettiği belirtildi.
Paralel yapı-İslami açıdan sapkın görüşleri manşetlerimiz
(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: