Selam-Tevhid soruşturmasında hükümeti devirmeye yönelik kumpas kurulduğu iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında 17 muvazzaf asker tutuklandı. Milli İstihbarat Teşkilatı'nın faaliyeti olduğunu bildiği halde TIR'ları durdurarak, 'Türkiye Cumhuriyeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs' ve 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçlarından tutuklanan askerler cezaevine gönderildi.
11.04.2015 15:01 Kamuoyunda ''Selam Tevhid'' olarak bilinen ''Sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü' adlı soruşturmada, usulsüzlük yapıldığı iddialarına ilişkin ''paralel yapıya'' yönelik yürütülen soruşturma kapsamında, gözaltına alınan 34 muvazzaf askerden 32’si ''Terör örgütüne üye olmak'' ve ''Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs'' suçlamasıyla tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilirken, 2 asker serbest bırakılmıştı. Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’nde terör örgütü üyeliği ve darbe suçlaması yöneltilen askerlerin sorguları bu sabah sona erdi.
İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimi Durmuş Karaçalı, 32 askerden 17’sinin tutuklanmasına karar verdi. 10’u adli kontrol uygulanmak şartıyla 15 asker ise serbest kaldı.
İŞTE TUTUKLANANLAR
Mahkeme, Binbaşılar Mehmet Fırat, Bekir Karataş, Jandarma Yarbay Erdal Turna ile diğer rütbeliler Halil Alp, Gökhan Bakışkan, Hakan Gençer, Gültekin Menge, Halil İbrahim Köse, Mahmut Özcan, Önder Kır, Hüseyin Özmen, İbrahim Aslan, Hakan Kaplan, İsmail Önder Ata, İdris Karaçizmeli, Sezai Akyüz ve Mesut Çelik’in tutuklanmasına hükmetti.
Mahkeme, şüphelilerden bazılarının mesai arkadaşı, bazılarının da aynı devre olmaları nedeniyle birbirlerini tanıdıklarını kaydetti. Halil Alp, Mehmet Fırat ve Gökhan Bakışkan’ın ifadelerinde MİT’in bölgede çalışmalar yaptığını bildikleri halde bu TIR’ları durdurmak ve aramaya çalışmak, bu faaliyeti ifşa etmeyi amaçlamakla darbe ve terör örgütüne üye olma suçlarını işlediklerine yönelik kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu belirtildi.
MİT mensuplarına zor kullanıldığına değinerek, şüpheliler Hakan Gençer, Gültekin Menge, Halil İbrahim Köse, Mahmut Özcan ve Erdal Turna’nın dinleme yaptıkları kişilerin MİT mensubu olduğunu bilmediklerini söylemelerinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu savunan mahkeme, diğer askerlerle birlikte TIR’ların Adana sınırı içerisinde durdurulmasını sağladıklarını kaydetti. MİT mensuplarının kendilerini tanıtmadıkları şeklindeki ifadeleri dikkate almayan mahkeme, MİT yazısının ve MİT mensuplarının beyanlarının aksi yönde olduğunu belirtti. MİT TIR’larında bulunan malzemelerin ifşası için yoğun çaba harcayarak Türkiye Cumhuriyeti’nin zor duruma düşürülmeye çalışıldığını belirtti.
Mahkeme, şüphelilerden bazılarının mesai arkadaşı, bazılarının da aynı devre olmaları nedeniyle birbirlerini tanıdıklarını kaydetti. Halil Alp, Mehmet Fırat ve Gökhan Bakışkan'ın ifadelerinde MİT'in bölgede çalışmalar yaptığını bildikleri halde bu TIR'ları durdurmak ve aramaya çalışmak, bu faaliyeti ifşa etmeyi amaçlamakla darbe ve terör örgütüne üye olma suçlarını işlediklerine yönelik kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu belirtildi.
Aylarca neyi takip ettiniz
MİT TIR’larına baskın yapan paralel ekibe yönelik soruşturmada 32 muvazzaf askerden 17’si tutuklandı. MİT mensuplarını uzun süre izleyen ve TIR'ları durduran örgüt üyeleri önce 'uyuşturucu' iddiasına sığındı, sonra ağız birliği etmişçesine aynı cümleyi tekrarladı: “TIR’ların MİT’e ait olduğunu durdurunca anladık...”
19 Ocak 2014 tarihinde Suriye'deki Bayırbucak Türkmenleri'ne yardım götürdüğü sırada MİT TIR'larını Adana'da durduran 'paralel' ekipten 34 muvazzaf asker hakkında karar verildi. İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliği, 34 askerden 17'sini 'terör örgütü üyesi olmak, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs' suçlarından tutukladı. Mahkeme, 10'u adli kontrol şartıyla olmak üzere 15 zanlıyı ise serbest bıraktı. Kalan 2 şüpheli asker ise savcılık sorgusunun ardından serbest kaldı.
SORGU SABAHA DEK SÜRDÜ
Cumhuriyet Savcısı İrfan Fidan, Türkiye'yi terör örgütlerine yardım eden bir ülke gibi göstererek uluslararası arenada zor duruma düşürmeyi amaçlayan paralel örgütün TIR kumpasına ilişkin soruşturmada, ifadesini aldığı 34 zanlıdan 32'sini tutuklama talebiyle mahkemeye sevk etti. Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na dün getirilen ve tutuklama istemiyle hakimliğe sevk edilen 32 şüpheli askerin sorgusu ise dün sabah saat 7.00'de tamamlandı. Sorgunun ardından Yarbay Erdal Turna, Binbaşılar Bekir Karataş ve Mehmet Fırat, Yüzbaşı Hakan Gençer, Üsteğmenler Gökhan Bakışkan, Önder Kır, Hüseyin Özmen, İbrahim Aslan, Hakan Kaplan ve Mehmet Çelik, Teğmen İsmail Önder ile Astsubaylar Halil Alp, Gültekin Menge, Halil İbrahim Köse, Mahmut Özcan, İdris Karaçizmeli ve Sezai Akyüz, 'silahlı terör örgütüne üye olma' ve 'darbeye teşebbüs' suçlarından tutuklandı.
İFŞA ETMEYE ÇALIŞTILAR
Mahkemede zanlıların, 'uzun süre dinleyip TIR baskınında tartakladıkları kişilerin MİT mensubu olduğunu bilmedikleri' iddiasına sarılması gülünç bulundu. Kumpas öncesi MİT'çileri aylarca takibe alan ve yardım amacıyla Suriye'ye gitmekte olan TIR'lara 200 kadar jandarma görevlisiyle Adana'da baskın düzenleyen zanlılardan Yarbay Tuna, Yüzbaşı Gençer ve Astsubaylar Menge, Köse ile Özcan'ın bu savunmasını mahkeme, 'hayatın olağan akışına aykırı' buldu. Ankara Jandarma İstihbarat görevlileri Hakan Gençer ile Gültekin Menge'nin, Adana Jandarma İstihbarat ile organize şekilde MİT TIR'larının basılmasını sağladıklarını belirten mahkeme, sözkonusu ekibin MİT faaliyetinin ifşasına yol açtığını kaydetti. Kararda ayrıca, şüphelilerin TIR'larda bulunan malzemelerin ifşası için yoğun çaba harcadıkları, bu eylemle hükümetin zor duruma düşürülmesinin hedeflendiği ifade edildi.
GEREKİRSE ÇATIŞIRIZ
Sorgusunun ardından serbest bırakılan Üsteğmen Gökhan Bakışkan ise paralel yapının kanunsuz operasyonuna ilişkin çarpıcı bir detay verdi. Bakışkan, TIR'lar durdurulduktan 1,5 saat sonra olay yerine vardığını belirterek, MİT personellerinin kendisinden 'yarım saat süre' istediğini söyledi. “Bizden kendilerine yarım saat vermemizi istediler. TIR'ları sınırın diğer tarafına bırakıp geleceklerini söylediler" diyen Bakışkan, bu talebi kabul etmediklerini kaydetti. MİT mensuplarına, “Talimat Savcı Aziz Takçı'dan geldi, dolayısıyla konuyu onunla halletmeniz gerek" dediğini aktaran Bakışkan, bunun üzerine MİT mensuplarının, “Biz de amirlerimizden talimat aldık. Gerekirse çatışırız. Çatışma pahasına TIR'ları açtırmayız" dediklerini anlattı.
Dorse çelikti sarıldım telefona
Şüphelileri MİT mensubu olduklarını bilmeden dinlediğini' söyleyen zanlılardan Yüzbaşı Hakan Gençer, TIR'larla ilgili ihbarın Astsubay Gültekin Menge tarafından yapıldığını soruşturma aşamasında öğrendiğini ileri sürdü. Ankara İl Jandarma İstihbarat Şube görevlisi Gültekin Menge ise MİT mensuplarına 'uyuşturucu' şüphesiyle önleme dinlemelerini komutanı Hakan Gençer'in talebiyle 7 Ocak 2014'te devraldığını, şahısların telefonda üstü kapalı konuşmalarından kuşkulandığını ve 14-17 Ocak'ta dinlemelerin ayrıntılandırılması talebinde bulunduğunu itiraf etti. Hakan Gençer'in bilgisi dahilinde 'iki şüpheli'yi en son 18 Ocak'ta dinlediğini ifade eden Menge, TIR ihbarını kendisinin yaptığını da itiraf etti, ancak “Komutanım Yüzbaşı Gençer'e haber vermedim" iddiasında bulundu. TIR'ların 'batıdan doğuya doğru' gelmesi nedeniyle içindeki malzemenin uyuşturucu olamayacağını tahmin ettiğini söyleyen Menge, konteynerde silah olduğu sonucuna ise 'dorselerin çelik olması' nedeniyle vardığını anlattı. Adana İl Jandarma'ya telefonla ihbarda bulunduğunu dile getiren Menge şunları söyledi:
“Takibi esnasında plakalarını aldığım TIR'ların plakasını vererek silah ve mühimmat taşıdıklarını, Ankara'dan yola çıkıp Adana'ya doğru geldiklerini isimsiz bir ihbarla söyledim. Aldığımız önceki dinleme kararı Hatay-Ankara hattına ilişkin olduğundan bu yönde bir tahminde bulundum. Bu nedenle Adana'yı aradım. Saat 06:00 sularında son sinyali Aksaray'ı geçer geçmez o civarlarda vermişti. Bu nedenle daha öncesinde de oto hırsızlığı olayından dolayı Adana ile çalıştığımızdan dolayı Adana'yı aradım. İhbarımın doğru çıkıp çıkmadığını denetleme amacı ile haber sitelerine ve televizyonlarına baktım. İhbarın doğru çıktığını ancak TIR'ların MİT'e ait olduğunu öğrendim. Kimin MİT personeli olduğunu bilmiyordum. 20 Ocak 2014 tarihi itibariyle dinlenen kimse kalmadı. Amirimin ilgisiz ve alakasız davranması beni bu ihbara sevk etmiştir."
Durdurunca anladık...
Tutuklanan askerlerden Binbaşı Bekir Karataş, istihbaratçı olduğu ifade etti ancak takip ettiği araçların MİT'e ait olduğunu sonradan anladıkları iddiasında bulundu. Silah taşındığı ihbarı üzerine TIR'ları durdurduktan 15-20 dakika sonra şahısların MİT mensubu olduğunu anladıklarını ileri süren Karataş, “O andan sonra onlara karşı hareketlerimiz değişti. Daha sonra olay tamamen cumhuriyet savcımızın talimatları ile gerçekleşmiştir” dedi. 19 Ocak 2014'teki baskında MİT mensuplarını kimlik göstermelerine rağmen yere yatırıp tartaklayan ekibi yöneten Karataş'ın, gerçeği anlamak için neden 15-20 dakikaya ihtiyaç duyduğu konusu ise belirsiz kaldı. Jandarma Komutanlığı'nda görevli Selahaddin Özenli ise mahkemedeki sorgusunda, “TIR'ların MİT'e ait olduğunu bilseydim böyle bir eylemi yapmazdım” iddiasında bulundu.
Kayıtlar iki isme
Operasyona ilişkin görüntüleri çeken askerlerden biri olan Jandarma Komutanlığı'nda görevli Mehmet Şirin Aslan, “İlçe Jandarma Komutanı'na döndüğümüzde iki hafıza kartını da tüm amirlerim huzurunda Binbaşı Bekir Karataş'a teslim ettim. Bu işlemi kartları bilgisayara aktarmadan yaptım. Zira konunun hassasiyeti bunu gerektiriyordu” dedi. Diğer çekim yapan askerlerden Astsubay Yasin Yalçınkaya ise görüntülerin bulunduğu hafıza kartını Önder Kır'a verdiğini, onun da Cumhuriyet Savcısı'na ilettiğini söyledi.
Takçı El Kaide yaz dedi
Casusluk soruşturmasında yargılanan ve tutuklanarak cezaevine gönderilen Üsteğmen Önder Kır, geçtiğimiz günlerde savcılığa verdiği ifadesinde ihbar gelmeden saatler öncesinde Savcı Aziz Takçı'nın evine gittiğini söylemişti. Kır ve Takçı'nın görüşmesinden yaklaşık 2 saat sonra ise Ankara Jandarma İstihbarat görevlisi Gültekin Menge saat 7:30'da isimsiz ihbarda bulundu. Bunun üzerine telefonla Savcı Takçı'yı aradığını söyleyen Önder Kır, savcının talimatıyla ihbarda yeralmayan 'El Kaide' ibaresini arama kararına eklediklerini itiraf etmişti. Mahkemedeki sorgusunda da TIR'ların durdurulacağından operasyon öncesi haberdar olduğunu belirten Kır, tüm süreci Savcı Takçı ile paylaştığını ve arama tutanağına 'El Kaide' ibaresinin konulmasını Takçı'nın istediğini itiraf etti. Kır, “İhbar gelince savcı bey, El Kaide bağlantılı terör örgütüne silah ve mühimmat sağlama konulu bir arama talebi düzenlememizi istedi” ifadelerini kullandı.
SÜREÇ
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, “yasa dışı dinleme, casusluk, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi, resmi belgede sahtecilik, terör örgütü kurmak, yönetmek, üyesi olmak, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs” iddiasıyla “paralel yapıya” yönelik yürütülen soruşturma kapsamında düzenlenen 3. dalga operasyonu askere uzanmıştı.
Başsavcılıkça, sözde "Kudüs Ordusu Terör Örgütü" adlı soruşturma kapsamında yapıldığı belirlenen Hatay ve Adana'da MİT'e ait yardım tırlarının durdurulmasıyla ilgili Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'nca haklarında "siyasi ve askeri casusluk, devlet sırlarını kasten açıklamak" suçlarından kamu davası açılan Hatay, Ankara ve Adana il jandarma komutanlıklarında görev yapan 34 kişi hakkında yakalama ve gözaltı kararı verilmişti.
Dolmabahçe'de Boğaz Batısı Askeri İnzibat Bölge Komutanlığı Beşiktaş Kışlası'nda savcılık sorguları tamamlanan 34 askerden 32'si “terör örgütü üyesi olmak, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs” suçlarından tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilmiş, 2'si ise serbest bırakılmıştı. (AA)
ERDOĞAN: PARALEL YAPI JANDARMAYI KULLANDI, SORUŞTURMA SAVCILARA DA UZANACAK
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, MİT TIR’larının durdurulmasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 34 askerle ilgili, “Jandarmamız bu Paralel Yapı tarafından kullanıldı, öyle düşünüyorum. Onların meydana çıkması dolayısıyla bu talimatı veren bu savcılara döndü, dönüyor, dönecek. Bununla ilgili de inanıyorum ki yargı üzerine düşeni yapacaktır” dedi.
İran’dan dönerken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, özetle şunları söyledi:
MİT TIR’larının 2012’de sizin dinlendiğiniz görüşmeye neredeyse delil oluşturmak için durdurulduğu gibi bir manzara var. 2009’dan 2014’lere uzanan bir yapı... Fotoğraf biraz daha netleşti mi? Şimdi burada bir şeyi tavzih etmekte fayda var. Vatandaş, asker denildiğinde normal askeri anlıyor. Yani er, erbaş gibi... Aslında ağırlığını subaylar ve astsubaylar oluşturuyor. Paralel, böyle bir operasyonda maalesef Jandarmamızı kullanmak suretiyle böyle bir adımı attı. Bununla ilgili süreç de yargıda. Yargıda olması hasebiyle fazla beyanda bulunmam doğru olmaz. Ama burada her zaman söylediğimi yine söyleyeceğim: Biz bu görevde olduğumuz sürece bu işin peşini asla bırakmayacağız. Çünkü bu yapı bizim ulusal güvenliğimizi tehdit eden bir yapıdır. Bu sadece benim görevim değil, hükümetin de muhalefetin de herkesin ortak görevidir. Sessiz kalırsak bunun hesabını tarihe veremeyiz. Şimdi ne yapıyorlar, kaçıyorlar. Kaçmayanlar da biliyor ki er veya geç bu bana da gelecek.
TUTUKLAMA KARARLARINI VEREN HAKİME PARALEL YAPIDAN BASKI
Öte yandan MİT tırlarını durdurdukları gerekçesiyle tutuklanmak üzere mahkemeye sevk edilen 32 askeri sorgulayan ve 17’si hakkında tutuklama, 10’u hakkında yurtdışı yasağı kararı veren İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimi Durmuş Karaçalı’ya paralel tetikçi sitelerce akıl almaz iftiralar atılmaya başlandı.
İFTİRA ÜSTÜNE İFTİRA
Paralel çetenin tetikçiliğini yapan bazı internet siteleri Hakim Durmuş Karaçalı'nın kararını açıklaması öncesinde bir telefon görüşmesi yaptığı, koridorda duyulduğu iddia edilen bu görüşmede Karaçalı'nın siyasi baskıya maruz kaldığının anlaşıldığı iddia edildi.
ÖYLE BİR GÖRÜŞME YOK
Fakat bu iddianın ortaya atıldığı haberin baştan sona düzmece olduğu ortaya çıktı. Yaklaşık 20 saat sorgu yapan ve aralıksız sürdürdüğü sorgu ile adli çevrelerin takdirini kazanan Hakim Karaçalı'nın böyle bir telefon görüşmesi yapmadığı öğrenildi. Şüpheli avukatların soruşturmayı ve verilen bu önemli kararı itibarsızlaştırmak için bu asılsız haberleri yaptırdıkları belirtildi.
6 KAT BOYUNCA YALAN
Sorgunun yapıldığı salon ve Hakim Karaçalı'nın odası 6. Katta iken kararın açıklandığı Zemin Kattaki salon önünde bekleyen kalabalığın hakimin odasında yani 6 kat üstte yapıldığı iddia edilen bir görüşmeyi duyduklarını iddia etmeleri gülünç bulundu. Gece boyunca 6 koruma tarafından korunan ve odasının önüne kimse yaklaştırılmayan Hakim'in konuşmalarının koridorda dinlenmesinin imkansız olduğu adliye kaynaklarınca bildirildi. Haberin ciddiyetsiz ve iftiradan ibaret olduğunu bu 6 kat farkı bile kanıtlarken söz konusu siteler hakkında soruşturma başlatılacağı öğrenildi.
PARALEL MEDYADAN TUTUKLAMALARA TEPKİ
Tutuklama kararları paralel kesimin medyasında tepkiyle karşılandı. Paralel medyanın merkez yayın organı olmakla nitelendirilen Zaman gazetesinde "Savcı Fidan'dan 34 askere skandal sorular: Şefkat Tepe dizisini izledin mi? Emre Uslu’yu tanıyor musun?" başlığıyla verilen haberde şu satırlar yer aldı:
"Adana ve Hatay’da Suriye’ye silah taşıyan MİT TIR’larına yönelik operasyonla ilgili gözaltına alınan 34 muvazzaf jandarmanın, savcılık ifadelerine skandallar damga vurdu.
Soruşturma savcısı İrfan Fidan, terör örgütü üyesi olmakla suçlanan askerlere, “Şefkat Tepe dizisini izlediniz mi?” sorusu yöneltti. Savcının, bu dizinin senaryosundan diyaloglar okuyup askere suçlamalar yöneltmesine avukatları tepki gösterdi.
Geçtiğimiz pazar günü gözaltına alınan askerlerin ifade işlemi Beşiktaş Askeri İnzibat Merkez Komutanlığı’nda sürüyor. Soruşturmada 2 uzman çavuş serbest bırakılmıştı. 25 askerin ise ifadeleri dün itibarıyla tamamlandı. Askerlere yöneltilen sorular ise yeni bir kumpası deşifre etti. Mit Tır’ları soruşturmasını, Selam Tevhid dosyasıyla irtibatlandırmak için ‘yeni delillere ulaşıldı’ iddiasının altının boş olduğu ortaya çıktı. ‘Yeni delil’ diye sunulanın, Samanyolu TV’de yayınlanan bir dizinin senaryosu ve sosyal medyadaki bazı tweetler olduğu anlaşıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili İrfan Fidan, sorgu sırasında askerlere 14 Aralık özgür medyaya darbe operasyonunda olduğu gibi bu dizinin senaryosunu okudu.
Müvekkillerinin hukuki açıdan izahı olmayan sorulara muhatap olduğunu kaydeden Avukat Hasan Tok, “Bütün sorular tuhaf. Mesela sorulardan biri şu: ‘Şefkat Tepe dizisini izlediniz mi?’ Bu adamların diziden haberi yok, nasıl izlesin!” dedi. Dizi senaryosuyla müvekkillerin tutuklanmasının mümkün olmayacağını vurgulayan Avukat Tok, bir diğer tuhaf sorunun ise, “Emre Uslu’yu tanıyor musunuz?” olduğunu aktardı. Gözaltındaki askerlerin, savcının sorularını şaşkınlıkla dinlediğini anlatıp şunları söyledi: “Bir müvekkilim bu soruya şöyle cevap verdi: ‘Evet Mehmet Uslu’yu tanırım.’ Emre Uslu’yu Mehmet Uslu sanıyor. Bu konulara o kadar uzaklar ki soruları şaşkınlıkla dinliyorlar.”" (Zaman)
TIR SANIKLARININ AVUKATLARI 'ADANA ADLİYELERİ BİZDEN' DER GİBİ KONUŞTU
Yine paralel medyanın bir diğer yayın organı Bugün gazetesinde "Asker avukatlarından bomba açıklama" başlığıyla verilen haberde oldukça sert bir o kadar da dikkat çekici ifadeler yer aldı. Avukatların açıklamaları, paralel yapının adliyelerde hala etkin olduğunu düşündüren ifadelerle doluydu. İstanbul'daki mahkemelerin taraflı, Adana'dakilerin ise tarafsız gösterilmesi gibi hukukçulara yakışmayacak karalamalar bir tarafa, avukatların kullandığı ifadeler ne kadar büyük bir nefrete sahip olduklarını gösteriyordu.
İşte Bugün'deki o haber: "Asker avukatlarından bomba açıklama"
"Selam terör örgütü soruşturmasında görev alan polislere yönelik operasyon kapsamında MİT TIR’larını durdurdukları için tutuklanan askerlerin avukatları karara tepki gösterdi. Avukatlar, müvekkillerini Adana’da tutuklatamayan iradenin aynı gerekçelerle İstanbul’a getirterek tutuklanmalarını sağladığını söyledi.
Soruşturma kapsamında 32 askerden 17’si tutuklandı. Askerlerin avukatları karardan sonra adliye önünde basın açıklaması yaptı. Avukat Hasan Tok, “İçeride de söyledim. TIR, Hatay’ı Adana’yı dolaştı İstanbul’a geldi Çağlayan’a park etti. Buradan sonra da bence Brüksel’e gider. Bu TIR her yere gider yani Lahey’e gider.” dedi. Adil yargılama, masumiyet karinesi, delil, kanıt bunların silinip çöpe atıldığını ifade eden Tok, “Yukarıda dağlar emrediyor karıncalar eziliyor.” ifadesini kullandı.
“Türkiye’de sizin de bizim de hepimizin, o emredenlerin çocuklarına da lazım olacak olan adalet ortadan kaldırılıyor.” diyen Tok, “Biz Abdullah Öcalan değiliz kardeşim. 312’den (darbe) yargılanacak olanlar PKK ve diğer terör örgütleridir. TSK mensuplarını 312’den yargılayan adam yarın öbür gün gelir kendisi de 312’den yargılanır.” şeklinde konuştu.
Şu ana kadar sustuklarını dile getiren Tok, “TIR’ların içinde ne olduğunu Türk toplumu merak etmiyor mu? Casussa, çeteyse, örgütse, vatan hainiyse, şerefsizse benim müvekkillerim, bunları mahkemede de söyledim, o zaman ne olacak TIR’ların içerisini açacağız kardeşim. Bakacağız kim şerefsiz, bu ülkede kim namussuz, kim vatan haini, silah kaçakçısı, kim terör örgütlerine silah götürüyor, kim TIR’larla silah taşıyor. Bunların hepsi görülecek. Biz bunları, susuyoruz bugüne kadar söylemedik. Biz vatanını milletini seven insanların avukatlarıyız. Bu insanlar susuyor, niye susuyor? Vatan, millet zarar görmesin diye susuyor. Ama bundan sonra susmayacak. Çünkü tutuklanan insan ne yapacak konuşacak. TIR’ların içinde ne var, Türk toplumu bundan sonra görecek.” diye konuştu.
Müvekkillerinin Adana’da aynı olayla ilgili yargılandığını hatırlatan avukat Ali Gayıranal da “Aynı maddeler, aynı suçlamalarla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bu şahıslar hakkında bir soruşturma açtı.” dedi.
Adana’da gerçekten hukuktan yana, hukukun üstünlüğüne inanan hakimler sayesinde müvekkillerinin suçsuz oldukları için tutuklanmadığını söyleyen Gayıranal, “Tabi bu gören birileri bu sefer ‘bu insanları nasıl tutuklarız’ diye düşünmüş olacaklar ki Adana’daki olayı bir şekilde İstanbul'a bağlayıp, ki İstanbul savcılığının yer bakımından yetkisi yoktur, İstanbul savcılığı Adana’da vuku bulmuş bir olay için soruşturma yetkisine sahip değil. Ama ne yaptılar bir Selam dosyası var. Bugünlerde ‘sözde’ Selam tevhit örgütü dosyası oldu. O dosya ile bu şahısları bağlantılandırmak suretiyle alıp İstanbul’a getirdiler.” diye konuştu.
Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde müvekkillerin zaten yargılandığı bir olayın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tekrar soruşturma konusu yapıldığını vurgulayan Gayıranal, “Orada başaramadıkları tutuklamayı bin bir türlü kumpas ile halihazırda Anayasa Mahkemesi’nde anayasaya aykırılığı konusunda iptal davası devam eden sulh ceza mahkemeleri eliyle bir şekilde sevk edilen 32 müvekkilden 17 tanesi tutuklandı.” ifadelerini kullandı.
Gayıranal, “Er ya da geç hukuk ve adalet yerini bulacak ve bugün birilerine kumpas kurmak için yaptıkları yasalar bu kumpas kuranlara geri dönecektir. Bu bir tehdit değildir.” şeklinde konuştu.
Savcılık tarafından askerlere üç tane ilginç soru sorulduğunu belirten Gayıranal, “Fethullah Gülen ve Emre Uslu’yu tanıyıp tanımadıkları, 17 Ekim 2013’te Samanyolu TV’de yayınlanan Şefkat Tepe adlı dizideki bir kısım repliklerin şahıslar tarafından talimat olarak algılanıp algılanmadığı. Bu müvekkillere sorulmuş, cevaplarını vermişler. Fakat ne gariptir ki sorguya sevk edildikten sonra müvekkillere bu bahsedilen sorular ve suçlamalarla alakalı bir sevk söz konusu olmamıştır. Sevk tamamen 312 (darbe) ve 314/2’den (örgüt üyeliği) yapılmış. Sorgu aşamasında müvekkillere ne Fethullah Gülen Hocaefendi, ne Samanyolu Tv ne de Şefkat Tepe ile alakalı soru sorulmamıştır.” dedi.
Bununla ne yapılmak istendiğini belirten Gayıranal, “Artık bir hastalık, paranoya oldu. Herkesi her şeyi paralele ve bu ülkede hizmet camiası, cemaat olarak bilinen camiaya bağlamaya çalışmaktadırlar. Artık gına getirdi. Fakat başaramıyorlar. Tabi onun arkasında duramıyor, savcı buna ilişkin sorular sorarken cesaret gösterip bunları sevk maddelerine ekleyemiyor.” ifadelerini kullandı.
Tutuklama kararının açıklanmasından sonra duygusal sahnelerin yaşandığını kaydeden Gayıranal, “Tutuklanan müvekkiler suçsuz olduklarını bildikleri için rahattılar, gülüyorlardı. Serbest kalan arkadaşları ağlıyor ve onları alkışlıyordu.” diye konuştu. (Cihan)" (Bugün)
(11 Nisan 2015, 15:01)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: