Cumhurbaşkanı Erdoğan, paralel ihanet çetesiyle birlik olanların yakında büyük bir mahcubiyet yaşayacaklarını söyledi. Örgüt tabanındaki samimi insanları gerçekleri görmeye çağıran Erdoğan 'Bu yapının kimlerle işbirliği yaptığını, kimlerle aynı karede fotoğraf verdiğini lütfen görsünler ve sorgulasınlar. Hâlâ bu yapının MOSSAD'la işbirliği yaptığını göremiyorlarsa yazıklar olsun' dedi.
01.02.2015 15:39 Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜMSİAD'da konuştu. Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneği Genel Kurulu’ndaki konuşmasında Erdoğan, milletin ahlak değerlerine suikast düzenleyen paralel yapıya ilişkin net mesajlar verdi. 11. yüzyılda Büyük Selçuklu Devleti’ne ağır bedeller ödeten ‘Haşhaşiler’ tecrübesinden sonra Türk devletlerinin benzer örgütlere karşı çok hassas davrandığını, fakat özellikle 70’li yıllardan sonra Türkiye’nin bu konuda gerekli özeni göstermediğini dile getiren Erdoğan, “10 asır sonra aynı tarzda, aynı şekilde bir başka Haşhaşi yapı, ulusal güvenliğimizi tehdit eder boyuta ulaştı” dedi. Kripto telefonları dinleyerek devletin zirvesinin kayda alındığını, Dışişleri Bakanlığı’ndaki gizli toplantının da servis edildiğini hatırlatan Erdoğan, özetle şunları söyledi:
SAPKIN BİR YOL ÇİZDİLER
“Bu, vatana ihanet değil de nedir? Bu bir ajanlık değil de nedir? MİT’in Suriye’de Türkmenlere yardım götüren tırlarının önünü kesmek, oradan fotoğraflar almak, o fotoğrafları da büyük bir ahlaksızlık içinde iftirayla dünyaya servis etmek ne demek? Bunların yerli olduğunu, bunların bu ülkenin evladı olduğunu, bu yaptıklarına rağmen hâlâ düşünen varsa, açık söylüyorum, çok büyük bir gaflet ve dalalet içindedir. Paralel yapı, milletin dini hassasiyetlerine apaçık suikast düzenlemek istedi. Kendilerinden başkasını dindar, hatta Müslüman görmeyecek kadar enaniyet içinde ve kendilerine her yöntemin meşru kabul edildiği sapkın bir yol çizdi. Başka cemaatlere, derneklere, vakıflara, yardım kuruluşlarına, burs veren, yurt veren teşkilatlara hayat hakkı tanımadı.”
YANIBAŞIMIZDA GİZLENDİĞİNİ ZANNEDENLERE SÖYLÜYORUM
“Şimdi ‘özgür basın’ diye feryat ediyorlar, değil mi? İşte Tahşiye Operasyonu diyerek, kitaplara el koyan, kitapları suç, delil olarak kullanan, bizzat bunların kendisiydi. Basın özgürlüğünden bahsediyorsunuz, Tahşiye Operasyonu diye yaptığınız operasyonun altında kimler yatıyordu? Yazarlar, çizerler, orada kitapları olan birçok insan vardı. İftirayı, şantajı, montajı, yalanı, takiyyeyi, her türlü haksızlığı meşru gördüler. Bunlar, milli değiller, yerli değiller. Buna rağmen bugün hâlâ bunlarla iş tutanlar, yol arkadaşlığı yapanlar, bunlarla işbirliğine gidenler, inanın çok yakında büyük bir mahcubiyet yaşayacaklar. Bunu söylemek zorundayım. Siyasi partilere, STK’lara, derneklere, vakıflara söylüyorum, hatta ve hatta içimizde, yanıbaşımızda gizlendiğini zannedenlere söylüyorum. Kim ki bunlara karşı tavır almazsa, Türkiye’ye haksızlık etmiştir, milletine, dinine, ahlakına, vicdanına haksızlık etmiştir.”
BUNCA PİSLİKTEN SONRA...
“Emperyal güçler ‘üst akıl’ olarak bu yapıyı gayet iyi kullandı, kullanıyor. Ama tabandakilerin artık bazı soruları kendilerine sormaları, bazı şeyleri sorgulamaları kaçınılmaz bir hal aldı. Bütün bu ortaya çıkan gerçeklerden, bütün bu ortaya dökülen pisliklerden sonra samimi insanların hâlâ o çatı altında durmasının hiçbir mazereti olamaz. ‘Acaba bu devlet, bu hükümet neden bu kadar açık ve net olarak bu tavrı koyuyor?’ diye kendi kendilerine bu soruyu sormaları lazım. Paralel yapının tabanındaki samimi insanlar, bu yapının kimlerle işbirliği yaptığını, kimlerle yanyana geldiğini, kimlerle aynı karede fotoğraf verdiğini lütfen görsünler ve bu gidişi sorgulasınlar. Hâlâ bu yapının MOSSAD’la işbirliği yaptığını göremiyorlarsa yazıklar olsun. Çünkü her şey çok açık, net ortada.”
Toprak değil kalplerin fethi
Kardeşliklerinin son derece kıymetli olduğunu aktaran Erdoğan, “Bizim kardeşliğimiz, büyük Türkiye’nin istikbalidir; ümmetin, mazlumların tutunacakları yegane umut dalıdır” dedi. Erdoğan, “Unutmayın bir Fatihler vardır bir de işgalciler vardır. Fatihler, toprakları değil, kalpleri fetheder, kalpleri açar ve gönüllere girerler. İşgalciler ise toprakları alsalar bile gönülleri zaptedemez, gönüllere giremez, işte onun için işgal ettikleri topraklara dahi tutunamazlar” açıklaması yaptı. Önceki günkü Kırşehir mitinginin ‘siyasi hayatının en muhteşemi’ olduğunu ifade eden Erdoğan, yaşananları gören milletin daha sağlam bir biçimde kenetlendiğine dikkat çekti. Hainler ihanet ve fitneyle uğraşırken, çıktıları yolda tek vücut olmanın önemine işaret eden Erdoğan, “Birbirine kenetlenmiş tuğlalar gibi dimdik, sapasağlam, büyük, yeni Türkiye mücadelesini vermeye devam edeceğiz. Bu uzun ve ince yolda, defalarca dostluğumuz, kardeşliğimiz test edildi. Kimin gerçek dost ya da gerçek kardeş olduğunu, kimin de dostluk ve kardeşlik maskesi altında gizli niyetleri olduğunu, gizli niyetlerin peşinde olduğunu, bu süreçte defalarca gördük, yaşadık ve onlarla yolumuz ayrıldı. Gidenlere, yolunu değiştirenlere, yolunu saptıranlara, uğurlar olsun. Bize, biz yeteriz. Bize Allah yeter” diye konuştu.
Hepsi aynı karede
Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyük ekonominin ve büyük Türkiye’nin ne kadar düşmanı, hazımsızı varsa biraraya geldiğine dikkat çekti. “Fotoğrafa bakın aynı karenin içinde Esed’i görürsünüz, aynı karenin içinde CHP’nin temsilcilerini görürsünüz, aynı karenin içinde diğer muhalifleri görürsünüz. İsrail’i, paralel yapıyı, işte o malum dernekleri, uluslararası bazı örgütleri, sözüm ona insan hakları örgütlerini, gazetecilik örgütlerini görürsünüz” diyen Erdoğan, eski TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer’in bir süre önce “Ben bir paralel devlet görmüyorum” dediğini hatırlattı, TÜSİAD’ı şu sözlerle eleştirdi: “Aslında bal gibi görüyor, görüyor da bunu söylemek, itiraf etmek işine gelmiyor. Kim bilir onun da belki bir montajı vardır, onunla ilgili de belki bir şantaj vardır. Öyle bir cesaret yok. Çünkü bunların zaten huyu bu. Sizinle karşı karşıya geldikleri zaman hemen böyle elleri ovuştururlar, ‘Nasılsınız, iyi misiniz, hoş musunuz?’ filan falan bunları sorarlar. İşte ‘Evde mantıya bekliyoruz. Akşam yemeğine bekliyoruz. Kahvaltıya bekliyoruz’ derler. Bunlar hep iyi güzel de ama kalkıp sen bu ülkenin Cumhurbaşkanına saygısızlık yaparsan, Başbakanına saygısızlık yaparsan, hükümetine saygısızlık yaparsan, bunun cevabını öyle veya böyle alırsın. Biz her defasında ‘Acaba düzelirler mi? Acaba dürüst olurlar mı?’ hep bunu gayreti içinde olduk. Olmadılar. Çünkü bunlar, 24 saat içerisinde hükümet devirir, hükümet kurarlardı, buna alışmışlar. Yeni Türkiye’de artık bunlar yok.”
Yakup adam mı öldürdü?
Türkiye’de gazetecilik faaliyetinden ötürü hapiste yatan olmadığını vurgulayan Erdoğan, buna karşın paralel yapının Tahşiye kumpasıyla masum insanları aylarca cezaevinde tuttuğunu hatırlattı. Yakup Köse’nin tutuklanmasına da dikkat çeken Erdoğan, “14 yaşında Yakup kardeşimizi içeri aldınız. Adam mı öldürmüştü? Ne yaptı da içeride bu kadar tuttuktan sonra şimdi de çocuklarından tekrar ayırıyorsunuz” diye sordu.
Nüfus artışı az
Erdoğan, şu anda 77,8 milyonluk Türkiye’de nüfus artışının istenen düzeyde olmadığını söyledi. Hedeflerinin 2023’te 85 milyon olduğunu dile getiren Erdoğan, artış oranının ise yüzde 2’nin üzerinde olması gerektiğini vurguladı. '3 çocuk' tavsiyesini yineleyen Erdoğan, “Bir ülkenin dinamizmi genç nüfustur. Genç nüfusu yakalayamayan ülke bitmeye doğru gider” dedi.
Sistem değişir hız artar
2023 yolunda hızı artıracak sistem değişikliğine ve yeni anayasaya şiddetle ihtiyaç bulunduğunu dile getiren Erdoğan, "Türkiye'yi şahlandıracak yeni anayasayı artık yazalım ve başkanlık sistemini daha etraflıca tartışmaya başlayalım. Türkiye'nin şanına yakışır bir idari sistemi inşa edelim" dedi. Genel seçimlerin yapılacağı 7 Haziran'ı 'kırılma noktası' olarak niteleyen Erdoğan, "İnanıyorum ki seçimlerde 400'ü alan iktidar yeni anayasayı da kuracaktır, yeni Türkiye'nin temel taşlarını döşeyecektir" ifadelerini kullandı. Erdoğan ayrıca, yeni anayasada memur-işçi ayrımı olmayacağını, gelişmiş ülkelerdeki gibi, 'çalışanlar' sisteminin getirileceğini dile getirdi.
Zihinsel özürlü anarşist
Yargının, içindeki Haşhaşileri temizleyerek zehri atması gerektiğini ifade eden Erdoğan, 17-25 Aralık savcısı Muammer Akkaş’ın adliye önünde bildiri dağıttığını hatırlattı. Erdoğan, “Dünyanın neresinde bunun bir örneği var ya? Sen anarşist misin? Nasıl olur da bir savcı olarak adalet sarayının önünde broşür dağıtırsın ya? Burada zihinsel bir rahatsızlığın içine girdiği belli. Ya ver de birileri yapsın bunu. Yani adam mı kalmamıştı, ver de birileri yapsın bu işi. Sen niye yapıyorsun? Merak ediyorum, acaba bu ülkenin savcıları, hakimleri bu durumu vicdanlarına nasıl izah ediyorlar?” dedi.
(01 Şubat 2015, 15:39)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: