Paralel örgütün TİB hücresinin şifreleri çözüldü. TİB imamı da yapılan çalışmaların ardından deşifre edildi. Her hücre TİB dışındaki bir 'abi'ye bağlı. Abiler hücrelere TİB imamından gelen bilgileri aktarıyor. Abiler içerdeki her gelişmeyi ve yasadışı dinlemeleri TİB imamına raporluyor. Sıkı takipler sonucu hücreleri yönlendiren abiler ve TİB imamının kimliği tespit edildi. Bir üniversitede görevli olan TİB imamının ismi, hakkında yasal süreç başlayacağından sır gibi saklanıyor. Öte yandan, kriptolu telefonların dinlenmesiyle ve kayıtların yurt dışına servis edilmesiyle ilgili olarak tutuklanan İsmail Bakar'ın MEB bursuyla eğitim için ABD'ye gittiği dönemde Pensilvanya'da Fethullah Gülen'e çay servisi yaptığı ortaya çıktı.
01.02.2015 14:07 Paralel yapının ahtapot gibi sardığı, bütün hukuksuz dinlemeleri yaptığı Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nda (TİB) her gün yeni bir skandal ortaya çıkıyor. 17 Aralık'tan sonra log kayıtlarını silindiği, bir çok dinleme kaydının bulunduğu CD'lerin kırıldığı ve devlet erkanının kullandığı kriptolu telefonların dinlendiği TİB'de, paralel yapının nasıl yapılandığı ilk kez ortaya çıkan bilgilerle deşifre oldu.
HÜCRE TİPİ YAPILANMA
Geçen hafta TİB'deki paralel yapı elemanlarına yönelik gerçekleşen operasyonda 24 kişi gözaltına alınmıştı. TİB eski Başkanvekili Osman Nihat Şen'in de içinde aralarında bulunduğu 5 kişi tutuklanarak cezaevine gönderildi. TİB operasyonunda tutuklanan isimler arasında yer alan İsmail Bakar'ın MEB bursuyla ABD'de kaldığı dönemde Fethullah Gülen'in özel hizmetlerine baktığı ve çaycılığını yaptığı anlaşıldı. Bakar'ın tutuklanma nedeni kriptolu telefonların dinlenmesi olduğu öğrenildi. Kurum için de büyük bir titizlik ve gizlilikle yürütülen soruşturmalarda, hangi personelin paralel yapıyla bağlantılı olduğu ortaya çıkarıldı. Uzun zamandır yürütülen çalışmalar sonunda TİB içindeki paralellerin nasıl bir yapı oluşturdukları belirlendi. Yapılan incelemeler sonunda paralel yapının TİB içinde hücre tipi yapılanmaya gittiği anlaşıldı.
TALİMATLAR "ABİ"LERDEN...
TİB içinde tespit edilen hücreler, dörder kişiden oluşuyor. Her hücre TİB dışındaki bir "abi"ye bağlı çalışıyor. Dışarıdaki "abi"ler de, TİB içinde sorumlu olduğu dört kişilik hücrenin çalışmalarını yönlendirerek, yine kurum dışında bulunan "TİB imamı"ndan gelen bilgileri bu hücrelere aktarıyor. Kurum dışından TİB'deki çalışmaları yönlendiren "abi"ler de, TİB imamına bağlı faaliyet yürütüyor. "Abi"ler içerideki her gelişmeyi ve yasadışı dinlemeleri TİB imamına raporluyor.
TİB İMAMI DA DEŞİFRE OLDU
Kurum içindeki soruşturmalarla önce TİB'deki hücre yapılanmaya ulaşılırken, dışarıdaki "abi"lere yönelik gerçekleşen sıkı takipler sonucu hücreleri yönlendiren "abi"ler ve daha sonra TİB imamı tespit edildi. TİB imamının bir üniversitede görevli olduğu ve kendisine bağlı "abi"ler üzerinden TİB'deki hücreleri yönlendirdiği ortaya çıktı. Hakkında yasal süreç başlayacağından dolayı TİB imamının ismi sır gibi saklanıyor. Kaynaklar TİB'deki çalışanların bağlı olduğu abilerin ve TİB imamının kod adı kullandığını, kimsenin bu kişilerin isimlerini bilmediğini aktardı.
ÖZEL BURSLU ÇAYCILIK YAPTI
Kurum içindeki paralel yapı deşifre olurken, tutuklanan isimlerle ilgili de yeni bilgiler ortaya çıktı. Geçtiğimiz hafta yapılan operasyonda tutuklanan beş kişiden biri olan İsmail Bakar'ın, Fethullah Gülen'in çaycısı olduğu anlaşıldı. Üst düzey kaynaklardan edinilen bilgilere göre Bakar, 2005 yılında Erciyes Üniversitesi'nden mezun oldu, daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı bursuyla 2009 yılında ABD'ye gitti. Bakar'ın ABD'de kaldığı süre içinde Gülen'in yanında kaldığı ve özel hizmetleriyle ilgilendiği ortaya çıktı. Bakar, Gülen'in çaycılığını yapacak kadar paralel yapı liderine yakınlaştı. "Çaycı" olarak tanınan Bakar, Türkiye'ye 2011'de dönünce hemen en kritik kurumlardan biri olan TİB'de işe alındı. Bakar TİB'e girdikten sonra da dinlemelerle ilgili kritik birimin başına yerleştirildi. Bakar'ın tutuklanma nedeni kriptolu telefon dinleme kayıtlarında log kaydının bulunması. Yani Bakar, kriptolu telefonların dinlenmesinde baş şüphelilerden biri.
40 MİLYON KAYIT NEREDE?
Kriptolu telefonların dinlenmesiyle ilgili olarak işlem başlatan Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ilk adresi TİB olmuştu. 2008'den beri tutulan verilerde 1095 kriptolu telefondan 168'i için toplam 331 kez işlem yapıldığını tespit eden bilirkişiler, veri tabanında tarih bilgilerine ulaşılamadığı için IMEI'lerin hangi tarihte girildiğini belirleyemedi. Son çare olarak, iletişim servisi sağlayıcı firmalara ait seslerin kayıt edildiği sunucular mercek altına alındı. Bu sefer dinlemelerin dosyaların dörtte birlik bir kısmına ulaşıldı. Devlet yöneticilerinin kullandığı kriptolu cep telefonlarına ait 31 IMEI numarasıyla ilgili 363 adet işlem kaydının izi gün ışığına çıkarıldı. 40 milyondan fazla silinmiş ses dosyasının izine ulaşıldı. Telefonların, başka hedefler dinlenirken oluşmadığını, doğrudan hedef alınarak dinlendiği tespit edildi. 40 milyon kaydın ise yurt dışına gönderilmiş olabileceği düşünülüyor.
TUTUKLANANLAR AÇIĞA ALINACAK
TİB'e yapılan son operasyonda tutuklananlar da açığa alınıyor. Bilgi ve İletişim Teknolojileri Başkanlığı (BTK), tutuklanan personel ile ilgili mahkemeden yazı beklerken, bu yazının dün kuruma ulaştığı öğrenildi. TİB personelinin tutuklandığını bildiren yazının BTK'ya ulaştığı ifade edilirken, kısa süre içinde personelin açığa alınması, haklarındaki hükmün kesin cezaya dönüşmesiyle birlikte de memurluktan atılacakları belirtiliyor.
-Paralel örgütün ‘hadimi’ bulundu-
Diğer yandan, TİB’i yıllarca ‘dinleme üssü’ olarak kullanan paralel yapının hücre yapılanması çözüldüğü belirtiliyor. ‘TİB İmamı’ (Hadimi-hizmetçisi) akademisyenin hiyerarşiyi de aşarak kurumu 3 yıl yönettiği belirlendi.
Türkiye’nin telefon dinlemelerini denetim altına almak için kurduğu TİB’i yıllarca ‘dinleme üssü’ olarak kullanan paralel yapının hücre yapılanması ve Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’ndan (TİB) sorumlu ‘imam’ın (Hadim) kimliği belirlendi.
-Yardımcı, Başkan’dan rütbeli-
Paralel yapıdan arındırılan TİB’de yürütülen soruşturmada, paralel yapının ‘hücre yapılanması’ çözüldü. Buna göre, hücreler 3-4 kişiden oluşuyor. Hücreler, kurum dışından, çoğunlukla ‘sivil’ bir ‘abi’ye bağlı çalışıyor. Ancak hücre üyeleri ‘abi’nin gerçek kimliğini bilmiyor, kod adıyla tanıyorlar. Abiler de TİB İmamı’na bağlı. Abi’ler de ‘İmam’ı çoğunlukla kod adıyla biliyor, hücre üyeleri ise hiç tanımıyor. Kurumdaki hiyerarşi, doğal olarak hücrede geçerli değil. Tıpkı KCK’daki gibi, aynı hücredeki bir uzman yardımcısı, daire başkanından üst rütbeli olabiliyor. Bu ‘rütbeli’lerin uzman yardımcılarından seçilmesi ise tesadüf değil. Zira uzman yardımcıları yeni yetiştirilmiş gençlerden oluşuyor ve daha militanlar.
-Herşey ‘abi’ye raporlanıyor-
Bürokrasiye daha önce yerleştirilmiş ve devlette uzun süre görev yapmışlar ise kurumlarıyla daha uyumlu oluyorlar. Hücreler, bulundukları birimlerde, habersiz oldukları diğer hücre elemanları dahil, kim kimdir, kim ne yapıyor, kimlerle ilişkileri nasıl, kişisel özellikleri ve daha birçok dikkatlerini çeken bilgileri ‘abi’ye raporluyor. Bu bilgilerde adı geçenler bir başka hücre üyesi ise ve hakkında olumsuz bir not varsa, ‘abi’ tarafından o elemanın ‘hücre abisi’ne iletiliyor, o da gereğini yapıyor. Özellikli bazı ‘abi’lerin kurum içinde görev alması gerektiğinde, ilgili kuruma ‘uzman yardımcısı’ olarak alınıyor. Ancak bir hücre elemanı olarak değil, ‘kurum imamı’ ile görüşmeye devam eden daha yetkili bir konumu oluyor.
(01 Şubat 2015, 14:07)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: