14 Aralık operasyonunda şüpheli olarak savcıya ifade veren Hüseyin Gülerce şok açıklamalar yaptı. Sorgulanıp serbest bırakılan Gülerce, adliye önünde yaptığı açıklamada, savcılıkta gördüğü delillere göre tahşiye kumpası ihtimalinin var olduğunu belirtti. 'Ekrem Beyin meseleyi demokrasi, basın özgürlüğü tarafına çekmesi yanlış. Ortada hukuki bir mesele var' diyen Gülerce, 'Cemaati eleştirmek istiyorum. Fethullah Gülen'in büyük bir İran takıntısı var. Niye böyle bir takıntısı var, Türkiye'yi İran yönetmiyor ki! Eğer sivil toplum hareketiyse bu alanının dışına çıkmasın, bürokrasiyi ele geçirmesin.' diye konuştu.
19.12.2014 19:46 14 Aralık operasyonunda şüpheli 31 kişi arasında yer alan ve dün savcıya ifade veren eski Zaman başyazarı Hüseyin Gülerce serbest kaldı. Gülerce adliye çıkışında cemaati eleştirdi. Daha önce de Elif Yılmaz, Ebru Şenvardar ve Naci Çelik Berksoy serbest bırakılmıştı. Van’da gözaltına alınan senarist Makbule Çam Elamdağ Van Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Burada sorgulanan Elamdağ, küçük yaşta (1.5 yaşında) bir çocuğu olduğu gerekçesiyle İstanbul’a götürülmeden sorgusunun ardından serbest bırakıldı. Emniyete gelip ifade veren Zaman yazarı Ahmet Şahin ile gazetenin eski başyazarı Hüseyin Gülerce serbest kalan isimler arasına katıldı.
ÇIKIŞTA CEMAATİ ELEŞTİRDİ
Yaklaşık 3 saat ifade veren Hüseyin Gülerce çıkışta şöyle konuştu: “Emniyet’te 35-40 soru sordular. Sorular ağırlıklı olarak Tahşiye grubu ve Samanyolu TV’de yayınlanan ‘Tek Türkiye’ dizisiyle ilgiliydi. Fakat konunun benimle ilgili tarafı şu 6 Nisan 2009'da sayın Fethullah Gülen, herkul.org sitesinde bir sohbet yapmış. Bu sohbetin dört gün sonrasında da ben Zaman gazetesindeki köşemde, Gülen neden uyarıyor diye başlıkla bir yazı yazmışım.
TAHŞİYE GRUBUYLA İLGİLİ
Savcının yürüttüğü soruşturma bu tahşiye denilen grupla ilgili. Yani bana anlatılan özetlenen şekilde olay şu, 6 Nisan'da 2009'da Sayın Gülen tahşiyeyi gündeme getiren bir konuşma yapıyor, arkasından 9 Nisan'da Samanyolu TV'de Tek Türkiye dizisinde bu konu ele alınıyor. 10 Nisan'da da ben Sayın Gülen'in bu sohbetinden bir paragraf alıyorum, bu paragrafta da tahşiye geçiyor. Tabi haklı olarak aynı şey benden önce ifade veren Ahmet Şahin hocamızın da başına vermiş. Onun da 15 Nisan'da yazısı var, o da bu konudan bahsediyor.
ORTADA HUKUKİ BİR MESELE VAR
Şimdi bu tahşiye olayı biraz farklı bir olay. Peşinen söyleyeyim, Zaman gazetesindeki arkadaşlarım, bilhassa Ekrem Bey meseleyi demokrasi basın özgürlüğü tarafına çekiyor ama ortada hukuki bir mesele var, evvela bunu anlamamız lazım.
Ben eğer bu işin içerisinde bulunmuşsam hükümetinde benim gazeteci kimliğimin öne çıkartılması doğru değil, var mıyım yok muyum bu işin içerisinde?
HEPSİ BİR ARAYA GETİRİLİNCE...
Şimdi olay şu bu sohbetin arkasından Tek Türkiye dizisinde karanlık kuruldaki konuşmalar, arkasından Gönültaş'ın yazısı, Zaman gazetesindeki yazı, Hüseyin Gülerce'nin yazısı, Ahmet Şahin'in yazısı bunların hepsi bir araya getirildiğinde, sanki bir tezgah kurulmuş, birilerinin alnı secde gören insanların üzerine gidilmesi için bir hazırlık yapılmış, bir kumpas kurulmuş gibi bir şey var.
BOMBALAR ÜZERİNDE POLİSİN PARMAK İZİ ÇIKMIŞ
Bunun aydınlatılması lazım. Neden? Çünkü bu insanlar tırnak içinde tezgahın arkasından evlerine baskın yapılmış, el bombası bulunmuş, el bombaları üzerinde polislerin parmak izi çıkmış, sonra bunlar 17 ay mahkumiyet almışlar ve hapse girmişler. Ortada suçsuz insanlara bir zulüm varsa, yargı bunu araştırmasın mı?
Sizinle ilgili tarafı, ben orada kesinlikle söyledim, bir defa böyle bir tezgahın içinde olmam mümkün değil. Çünkü ben hayatım boyunca kalemimi, hiçbir telkinle baskıyla imayla dahi kullanmadım.
ANLATILANLARA GÖRE TEZGAH OLMA İHTİMALİ VAR
Böyle bir tezgahın içinde olmam mümkün değil. Ben bu yazıyı yazarken hiç kimseden bir talimat emir almadım. Bir tezgah varsa, şimdi fikrimi soruyorsanız bana anlatılanlarla eldeki delillere göre bir tezgah olma ihtimali var. Tezgahtır diyemem, bu yargılamanın sonucunda çıkacak. Yargıya müdahale edemem.
KİMSE BU İŞİ BASIN ÖZGÜRLÜĞÜYLE KARIŞTIRMASIN
Kimse bu işi basın özgürlüğüyle falan karıştırmasın. Bu işin basın özgürlüğüyle alakası yoktur, burada hukuki bir mesele vardır. Ne demek öyle ‘Gelsinler çay içsinler, buradan alsınlar’... Kalabalık toplayarak, pankart açarak, slogan atarak kimse bu işi şova dönüştürmesin. Ortada hukuki bir mesele vardır. Ben bu hatayı Balyoz ve Ergenekon davasında yaptım. Bakın o arkadaşlar şimdi çıkıp Ahmet Şık’tan özür diliyorlar. Aynı hataya düşmeyelim, bırakalım yargı görevini yapsın.
BÜROKRASİYİ ELE GEÇİRMESİN
Cemaati eleştirmek istiyorum. Fethullah Gülen’in büyük bir İran takıntısı var. Niye böyle bir takıntısı var, Türkiye’yi İran yönetmiyor ki! Eğer sivil toplum hareketiyse bu alanının dışına çıkmasın, bürokrasiyi ele geçirmesin.”
(19 Aralık 2014, 19:46)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: