Cumhurbaşkanı Erdoğan, paralel yapıya yönelik 14 Aralık operasyonlarına değindi. 'Bu ülkeyi maşalara asla teslim etmeyeceğiz. Bu ülkeyi uluslararası çevrelerin taşeronu olan ihanet şebekelerine, paralel devlet yapılanmalarına, hoca görüntüsü altındaki şaklabanlara asla teslim etmeyeceğiz' diyen Erdoğan, operasyonlara tepki gösteren AB'ye de tepki gösterdi: 'İstediğiniz yalan haberi yapın, Türkiye aleyhine açıklama yapın. Biz istikametimizi kendimiz belirleriz. Parmağını sallayarak Türkiye'ye akıl vermeye çalışanlar, eski Türkiye olmadığını anlasınlar. Türkiye'ye demokrasi dersi vereceklermiş. Gelin de Türkiye size demokrasi dersi versin.'
19.12.2014 19:22 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul-Konya arasındaki yüksek hızlı tren hattının açılış törenine katıldı. Burada bir konuşma yapan Erdoğan, hattın iki kadim başkenti birleştireceğini söyledi. Hızlı trenle iki kent arasındaki yolculuğun 4 saat 15 dakika olacağını kaydeden Erdoğan, bu sürenin yakında daha da düşeceğini "Kısa bir süre sonra Rabia (4) olacak" ifadesiyle anlattı.
Fethullah Gülen'e 14 Aralık soruşturmasına gözaltına alınanlar için yaptığı "Onların yerinde olmak isterdim" açıklaması üzerinden yüklenen Erdoğan, "Gel onların yanına, gel onların yerine. Hiç kimse sana 'gelme' demiyor, gel. Çoktandır sana 'gel' diyoruz zaten" diye konuştu.
Erdoğan, gözaltılar nedeniyle karşılıklı açıklamalarla gerginliğin yaşandığı AB için de "Türkiye sizin günah keçiniz değil. AB'nin önce aynaya bakması lazım" ifadesini kullandı.
Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
"Konya'dan kardeş Pakistan halkına yüreklerimizi dağlayan elim hadiseyle ilgili başsağlığı mesajlarımızı iletmek istiyorum. Öğrenci ve öğretmen kardeşlerimizin katledildiği olayı büyük bir teessürle öğrenmiş bulunduk.
Terörle mücadele konusunda Pakistan'la işbirliğimiz devam edecek. Bu alçakça saldırı tüm dünyanın terörün karanlık yüzünü görmelerine yardımcı olur. Yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyorum.
Konya'ya bir teşekkürüm var. Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde muhteşem bir buluşma gerçekleştirdik. Konya'daki muhteşem final son mitingimizdi. O miting Başbakan olarak yaptığım son mitingdi. Bir nevi vedamızı yaptık.
Bir dönemin kapanışını aynı zamanda bir dönemin açılışını yaptık. 10 Ağustos'ta Konya kendisinden bekleneni yaptı. Konya milletin adamına sahip çıktı. Büyük Türkiye hedefine sahip çıktı.
Konya yüzde 75'le bu kardeşine en büyük desteği veren illerden biri oldu. 30 büyükşehrimiz arasında en büyük desteği veren il oldu. Ahde vefanız için teşekkür ediyorum. Konyalı bir kardeşimize Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanlığı görevini verdik.
Erbakan Hocamızın ardından Konya bir Başbakan daha çıkardı. Sayın Başbakanımız milletin ve Konya'nın emanetini hakkıyla taşıyor. Kendisine hemşehrilerinin arasında başarılar diliyorum.
Konya'nın her zaman bizim arkasında olacağına inanıyorum. Rabbim muhabbetimizi daim etsin. Bugün Mevlana'nın 741. vuslat gününde farklı bir heyecan yaşıyoruz. Bugün Konya'nın en büyük salonunda bunu kutlayacağız.
İki kadim başkenti vuslatını gerçekleştiriyoruz. Hasret bugün vuslata dönüşüyor. Bugünden itibaren İstanbul-Konya arası 4 saat 15 dakika. Kısa bir süre sonra Rabia (4) olacak. Sırada Bursa, İzmir, Yozgat, Sivas, Erzincan hatları var, durmak yok yola devam. Bu hatlarında yapımında emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Yolcularımıza hayırlı yolculuklar diliyorum.
Bizim dedelerimiz, anne-babalarımız ve ardından bizler derin sorunları yaşamak zorunda kaldık. batıda yaşanan hızlı kalkınmayı sadece seyrettik. Ulaştırmada o dar yollarda sıkıntılar çektik, çok sayıda can verdik. Sağlıkta insanımız insan yerine konmadı. SSK'nın malum müdürlerinin olduğu zamanı düşünüyorum.
Hızlı trenleri sadece televizyonda görüyorduk, uçakları yere yatıp gökyüzüne bakınca görebiliyorduk. İnsanın insan gibi yaşadığını uzaktan seyrediyorduk. Ne yaptıksak bayrağımız, vatanımız için yaptık. Dünyanın neresinde olursa olsun garipler için yaptık.
Bu dünyada biz de varız dedik. Biz de bu denklemde varız dedik. Biz de dedik, dünya 5'ten büyüktür dedik. Aşağıladığınız Türkiye ayakları üstünde duruyor, haddinizi bilin dedik. Kirli emellerinizden vazgeçeceksiniz dedik.
Türkiye'ye istikamet çizme alışkanlığınızdan vazgeçeceksiniz dedik. Attığımız adımlar birilerini rahatsız etti. IMF borçlarını sıfırladık, 23.5 milyar dolar borç sıfırladık. Şimdi borç verir hale geldik. Hızlı tren hatlarından, modern okullardan, yollardan köprülerden rahatsız oldular. Boğazın altından ikinci bir hat daha yapılıyor, bundan rahatsız oldular.
Filistin dememizden, Suriye dememizden, Mısır'da darbeye karşı çıkmamızdan, terörün karşısında durmamızdan, 'çözüm' dememizden rahatsız oldular. Defalarca kirli oyunlarla üzerimize geldiler. Bütün tuzakları kumpasları bozduk mahvettik.
Bugüne kadar hiçbir 17 Aralık'ı ihmal etmedim. Her yıl geldim. Yılda 2 veya 3 kez geldiğim de oldu. Bu da nedir, bu da bir vuslattır. Yargı emniyet ve medya el ele verdiler ve operasyon başlattılar. gözaltılar ve düzmece haberler yapıldı.
Çok kirli bir algı operasyonu devreye girdi. Adına yolsuzluk operasyonu dediler ama daha o gün yolsuzluk olmadığı oraya çıktı. Bir takım karanlık güçleri iş birliği yapmış ve hükümeti devirmeye çalıştılar. Nitekim yönetmenlerden biri açıkladı, senaryoyu yazdılar elimize verdiler diye.
Ama biz o gün Konya'daydık. Konya'nın manevi havası üzerimizdeydi. Oyunu anında fark ettik. Bunun bir yolsuzluk operasyonu olmadığını anında gördük. Bu darbe girişimini anında gördük. Onların bir tuzağı varsa Allah'ın da bir tuzağı var dedik. Allah'a hamd olsun bu tuzak bozuldu.
25 Aralık'taki asıl tuzak polislerin bilgisayarlarından çıkarıldı. Kullanılacak fezlekeye dönemin başbakanı yazıldığı ortaya çıktı. Kirli yüzlerini daha net gördük. İddialarının iftiralarının çirkefliklerinin nasıl sınır tanımadığını gördük.
Bu tuzağı gördünüz, 30 Mart ve 10 Ağustos'ta arkamızda durdunuz. Darbe girişimini boşa çıkartı. Kimlerin ittifak yaptığını görün. Eski Türkiye'nin ne kadar aktörü varsa kucaklaşıyorlar. Birbirlerine methiyeler düzüyorlar.
GÜLEN'E ÇAĞRI
Bakıyorsunuz şahsıma yönelik çok çirkin benzetmeler, beddua seansları ve şimdi daha da enteresan bir açıklama yaptı. Gazetelerden alınan, onun kendi takımı için 'onların yerinde olmak isterdim' diyor. Senin elini, kolunu bağlayan yok ki gel onların yanına, gel onların yerine. Hiç kimse sana 'gelme' demiyor, gel. Çoktandır sana 'gel' diyoruz zaten. Pensilvanya'da koruma altında olanlar buraya gelemez. Gel onların yanında ol. Paralel yapıdan hesap soracağız dedik, inlerine gireceğiz dedik. Hesap sormaya devam edeceğiz.
AB'YE YANIT
Emniyette oyunu bozduk, yargıda oyunu bozup şantajdan kurtaracağız. Kurumlarımızı bu yapıdan temizledik, temizliyoruz.
Avrupa'da birileri peşin hüküm veriyor, beyler geçti o günler. İstediğiniz yalan haberi yapın, Türkiye aleyhine açıklama yapın. Biz istikametimizi kendimiz belirleriz. Parmağını sallayarak Türkiye'ye akıl vermeye çalışanlar, eski Türkiye olmadığını anlasınlar. Türkiye'ye demokrasi dersi vereceklermiş. Gelin de Türkiye size demokrasi dersi verdin.
Soydaşlarımızın oturduğu evler kundaklandığı hala haber yok. Yapılan işkencelerin hesabını sordunuz mu? Türkiye sizin günah keçiniz değil. AB'nin önce aynaya bakması lazım. Biz AB'nin kapıkulu değiliz, alacaklarsa alırlar. Susmakla kalmıyorsunuz, darbe girişimlerine destek veriyorsunuz.
"Bu ülkeyi maşalara asla teslim etmeyeceğiz. Bu ülkeyi uluslararası çevrelerin taşeronu olan ihanet şebekelerine, paralel devlet yapılanmalarına, hoca görüntüsü altındaki şaklabanlara asla teslim etmeyeceğiz."
"Pensilvanya açıklama yapıyor. Bakıyorsunuz şahsıma yönelik çok çirkin benzetmeler, beddua seansları ve şimdi daha da enteresan bir açıklama yaptı. Gazetelerden alınan, onun kendi takımı için 'onların yerinde olmak isterdim' diyor. Senin elini, kolunu bağlayan yok ki gel onların yanına, gel onların yerine. Hiç kimse sana 'gelme' demiyor, gel. Çoktandır sana 'gel' diyoruz zaten. Pensilvanya'da koruma altında olanlar buraya gelemez."
ERDOĞAN: HAKİM VE SAVCILARIMIZIN KORKUTULMASINA MÜSADE ETMEYİZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜPRAŞ tesislerinin açılışında da benzer mesajlar verdi. 14 Aralık'taki Paralel Yapı operasyonuna dair açıklama yapan Erdoğan, "Maşalara, paralel yapılara kol kanat gerenler er ya da geç mahçup olacaklar. İster basın mensubu olsun ister başka bir şey, gerekli cevabı alacaklar. Hakim ve savcılarımızın korkutulmasına izin vermeyeceğiz. Atılacak olan her adım hukuk içinde atılacak" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şu şekildeydi:
TÜPRAŞ'ın hiçbir algı operasyonuna itibar etmeden hedeflerini gerçekleştirmesi verilen en güzel cevaptır. Hiçkimse algılara aldanmasın, gerçek rakamlara baksın.
İçeride ya da dışarıda algı operasyonlar yoluyla yalan manşetlerle Türkiye'ye hala istikamet çizmeye çalışanlarla uzlaşmayacağız. Onların önünde diz çökmeyeceğiz. Şahsımın ya da arkadaşlarımın burada olması hiç önemli değil, burası demokratik bir ülke. Seçimle gelir seçimle gideriz ayrıca bizler faniyiz zamanı gelince görevimizi teslim edeceğiz.
"MEDYA KİRLİ OYUNDAN KENDİSİNİ KURTARACAK"
Yeni Türkiye'nin kazanımlarına millet sahip çıkacak. Kirli ittifaklara girenler başaramayacaklarını anlasın. Milli irade, hukuk her gün daha da güç kazanıyoruz. Lütfen yalanlara bakmayın, kuyruğuna basıldığı için ortalığı velveleye verenlere bakmayın. Bütün bu yaşananlar normalleşme sürecidir. Kirli ittifaklara girenler bunun cevabını almaya devam edecekler.
Medya dünyası girdiği kirli oyunlardan kendisini kurtaracaktır diye inanıyorum. Tehditlere bu millet gelmeyecektir. Vicdan sahibi herkesi, kirli çevrelere cesur bir duruşla cevap vermesini istiyorum. Bitaraf olan bertaraf olur. O yüzden tarafımızı çok iyi belirlemeliyiz.
"İSTER BASIN MENSUBU OLSUN..."
Maşalara, paralel yapılara kol kanat gerenler er ya da geç mahçup olacaklar.
Savcılar tarafından başlatılan operasyonda içeride ve dışarıda niyetleri ortaya koyan bazı tepkiler koyuluyor. Koro halinde savcılarımıza, hakimlerimize bir baskı uygulamaya çalışıyor. Adımlar atıldığı anda AB'den çıkıyor ve açıklama yapıyor. Sen neyi biliyorsun da o açıklamayı yapıyorsun?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kocaeli'de açılışı gerçekleştirilen TÜPRAŞ tesislerinin açılış töreninde 14 Aralık operasyonuna ilişkin açıklamalarda bulundu. AB'ni eleştiren Erdoğan, 'Böyle bir adımı atarken de AB ne der? diye bir derdimiz yok. Biz kendi göbeğimizi kendimiz keseriz, siz kendi aklınızı kendinize saklayın' dedi.
"AB BİZİ ALIR MI? DERDİMİZ YOK"
Bu adımın ne olduğunu biliyorsunuz, ister basın mensubu olsun ister o olsun ister şu olsun gerekli cevabı alacaklar. Böyle bir adımı atarken de AB ne der? acaba AB bizi alır mı almaz mı? diye bir derdimiz yok. Biz kendi göbeğimizi kendimiz keseriz, siz kendi aklınızı kendinize saklayın. Sabancı grubunun kardeşini katleden Erdal'ı bir kapıdan alıp bir kapıdan bırakanlar acaba hukuk adına bir cevap verebilirler mi?
"BU İSİM MERKEL"
Avrupa'da 7 tane vatandaşımızı öldürenler hala yargıya sokulmadı. Bunun hesabını bize verebilirler mi? Ben bir ülkenin başındaki şahısla görüşüyorum kendisine dosyaları veriyorum kendisi terör örgütü ile ilgili 4 binden fazla dava olduğunu söylüyor sonuç diyorum hiçbir netice yok. Bu isim Merkel. Bir netice yok diyorsunuz sonra kalkıp ülkeme karşı operasyon yürütmeye kalkıyorsunuz
"İKİ GÖZÜ GÖRMEYEN BİRİNİ İÇERİ ALANLAR BUNLARDI"
Hakim ve savcılarımızın korkutulmasına izin vermeyeceğiz. Atılacak olan her adım hukuk içinde atılacak, karar da hukuk içinde yasalar ve vicdan çerçevesinde verilecektir. Normalleşmeye başlayan hukuk sistemi hiçbir masumun ceza almasına izin vermez. Yapanın yaptığının yanına kar kaldığı Türkiye eskide kaldı. olay basın özgürlüğü değildir, 17 yıl iki gözü dahi görmeyen bir insanı içeriye alanlar işte bunlardı. O insanların şikayeti üzerine açılmış bir süreçtir ve bunun bedelini ödeyecekler.
"TUTUKLANAN 7 KİŞİNİN SUÇU..."
Onlar bağıracaklar, belki de ağlayacaklar. Onlar da güneyde sevdiklerini arkaya alarak ihanetlerini tescillemeye devam edecekler. Basın özgürlüğü diyorlar alakası yok. Bize zaman zaman gelirler. Uluslararası camiadan da gelirler. İçeride gazeteciler var dediler, yığınla sayı çıkardılar. Adet kaç biliyor musunuz 7 tane… 7 kişinin suçları ellerinde silah bulundurmaya kadar, bekçi öldürmeye kadar bütün belgeleri önlerine koydum. Şimdi ne diyorsunuz? İlginçtir, bunların davalarının yeniden açılmasını istiyorlar. Artık eski Türkiye yok, Yeni Türkiye.
ERDOĞAN'DAN 3. AÇIKLAMA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3. açıklamayı da TÜRKSAT 6A Haberleşme Uydusu Projesi'nin TÜBİTAK'taki imza töreninde yaptı. Erdoğan 14 Aralık operasyonuna değinerek, "Bazıları, gazetelerinin içerisinde beklemeye başladılar. 'Buradan bizi alamazlar' diye beklemeye başladılar. Zannediyorum bir ikisi kaçıverdi bu arada. Eğer dürüstseniz o zaman durun. Çağırıldığınızda da gelin teslim olun" dedi.
İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
Bugün buraya gelmeden hemen önce TÜPRAŞ’ın büyük bir yatırımını hizmete açtık. Çok büyük bir gururu teneffüs ettik. Ardından buraya geldik. Burada da yine farklı bir gururu hep birlikte yaşıyoruz. Büyüyen güçlenen gelişen yeni Türkiye’nin yansımalarını, gurur tablolarını hep birlikte müşahede ediyorum. bu yılın ocak ayında Japonya’da yapımı tamamlanan TÜRKSAT 4A uydumuzu teslim almış, 15 Şubat’ta Kazakistan’daki uzay üssünden fırlatılmıştı. Yazılımının tamamını kendimizin ürettiği Göktürk 2’yi de 2012’de Çin’den uzaya göndermiştik.
ERDOĞAN’DAN TÜPRAŞ’TA FLAŞ AÇIKLAMALAR
Biraz önce imzalanan protokolle startını verdiğimiz TÜRKSAT 6A uydusu bunlardan çok daha ileri bir proje. İktidarımız döneminde 4 tane önemli projeyi gerçekleştirmenin gururunu yaşıyoruz. Hem ticari hem askeri görevler üstlenecek olan uydumuzdaki sistemeler yer istasyonu ve yazılımlar milli imkanlarla gerçekleştirilecek.
Proje vereceği hizmetle değil aynı zamanda stratejik mahiyette de bizimi için önemli. Bunlar bir sıçrayışın alametleridir. Türkiye’nin ilerde kendi yaptığı uyduları uzaya gönderebileceği gibi bu tür imkanlara da sahip olacağına ben inanıyorum. Yakın zamanda hayali dahi kurulamayanları da gerçekleştirmeyi mutlaka başaracaktır.
Bugün TÜBİTAK bünyesinde faaliyet gösteren araştırma merkezleri takdire şayan başarılar ortaya koyarak hepimizi umutlandırıyor. Özel sektörümüzde çok önemli bir seviyeye ulaştı. Geçtiğimiz 12 yılda verdiğimiz destek 4,5 milyar lirayı buldu. Burada bir hususun üzerinde durmak isterim. Başbakanlık vazifemizi ifa ederken Türkiye’de bilim teknoloji araştırma geliştirme çalışmalarının artması için çok büyük gayret içinde olduk. TÜBİTAK’ı yeniden yapılandırdık. Teşvik ettik. Güçlü şekilde destekledik. Ancak bizim bütün iyi niyetimize rağmen, gayretlerimize rağmen, TÜBİTAK’ın içine yerleşen bir ur’un bu kurumu içten içe çürütmeye başladığını gördük.
Düşünün siz bilim diyorsunuz, araştırma diyorsunuz, ama birileri kurumun içine bir kanser hücresi gibi sızıyor, sizin hayretlerinizi çürütmenin mücadelesini veriyor. Öyle bir ihanet şebekesi yerleşiyor ki mesaisini vatanı için milleti için değil ihanet için kullanıyor. Bilim teknoloji değil, üst düzey devlet görevliliklerinin kriptolu telefonunu dinlemek için alçakça çalışmalar yapıyorlar. Eğer benim telefonumu, kriptolu telefonu verenler dinliyorsa, bunlara farklı bir yaklaşım asla gösteremem. Bizim nasıl sırtımızdan hançerlendiğimizin en büyük delili işte bu tiplerdir. İnsanı karşıdan vurdukları zaman erkekçe vurdu dersin, ama arkadan vurdukları zaman bu kalleşçe alçakça bir vuruştur.
"TÜBİTAK'A SIZMIŞ HAİNLERİ YARGIDAKİ HAŞHAŞİLER KORUYORDU"
Bilimsel çalışma yapsın diye alınan elemanlar, cumhurbaşkanını, şahsımı, genelkurmay başkanımızı, anayasa mahkemesini, bakanlarımızı dinlemek için sinsice çalışmalar yürüttü. Bilgileri nerede kullandıkları, kimlere servis ettikleri, sattıkları, peşkeş çektikleri şu anda soruşturuluyor. Evet bunlar soruşturulmuyordu, soruşturulamıyordu. TÜBİTAK içine sızmış bu hainler, yargıya sızmış haşhaşiler tarafından korunuyordu.
"TAM TEMİZLENDİ DEMİYORUM"
Hamdolsun şimdi TÜBİTAK arındırılıyor, tam temizlendi demiyorum ha, sayın bakanım, tam temizlendi demiyorum. Tam temizleneceğinin umudu içindeyim. Aynı şey yargı için de geçerli. Bu haşhaşi ur’un baskısından, şantajından İnşallah onu da temizleyeceğiz. Oradaki yuvalanmaları da çok ileri derecede.
Bu bizim ulusal güvenliğimizin çıkış noktasıdır. Bu bir milli meseledir. Ahlaki meseledir, bunu hep beraber çözeceğiz. Bilim bu tür bir şeyi kabul etmez. Bunu temizlemeye mecburuz. İşte onun için şurası çok önemli, kendin bilmek diyor ya yunus, işte mesele ilim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendin bilmezsen ya nice okumaktır olur. Biz kendin bilmek noktasına ulaşalım diyoruz.
"GÜNLERDİR HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLIYORLAR"
Günlerdir bazılarının tv ekranlarından hüngür hüngür ağladıklarını görüyorsunuz. Hayret, bir gün iki gün değil ya bir haftadır bakıyorsunuz, şu kadar kişi alındı alınıyor filan falan haberler. Hani siz örgüt değildiniz? Haberler nasıl yaylıyor görüyorsunuz değil mi? Siz örgüt olmasanız bunları nereden bileceksiniz?
"BİR İKİSİ KAÇIVERDİ"
Bazıları, gazetelerinin içerisinde beklemeye başladılar. 'Buradan bizi alamazlar' diye beklemeye başladılar. Zannediyorum bir ikisi kaçıverdi bu arada. Eğer dürüstseniz o zaman durun. Çağırıldığınızda da gelin teslim olun. İhanet suçlarını çok iyi biliyorlar. Şov araçlarını da iyi kullanıyorlar. Başlarına gelecek olanı biliyorlar.
“BELKİ DE İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİNİN KAYNAKLARINI KESİYORUZ”
Uluslararası odakların hatta belki de istihbarat örgütlerinin kaynaklarını kesiyoruz bu adımlarla. TÜBİTAK’taki ihaneti fark ederek, maşaları tasfiye ederek Türkiye düşmanı çevrelerin tuzaklarını bozuyoruz. Bu o kadar önemli. İşte onun için sadece içerde değil, dışarda da feryat var.
“PARALEL YAPI O ZEKAYA, BİRİKİME, BECERİYE SAHİP DEĞİL”
Daha önce de söyledim. Paralel yapı tek başına bütün bu kurguyu kuracak idare edecek zekaya, birikime, beceriye, sahip değildir. Bunları maşa olarak kullanan bir üst akıl var demiştim, hatırlayın. İşte yaygara koparıyor. Üst aklın uzantıları var. Bir yıl boyunca biz yetkimiz dahilinde bunların inlerine girdik. TÜBİTAK bunların inlerinden biri haline getirilmişti, oraya girdik. Emniyet gibi, TİB, KOSGEB, kurumlardaki kurguların bozduk.
“YARGIYI ŞANTAJ ÇETESİNDEN KURTARDIK”
Ancak bütün delilleri ortaya koymamıza rağmen yargı bu ihanetin üzerine gitmiyor, gidemiyordu. Yargıyı da bu tehdit ve şantajdan kurtardık. Çeteleşmeyi de çökerttik. İşte şu anda yargı da bu değişim dönüşümle birlikte bir normalleşme sürecinin içerisinde girecektir.
“HİÇ KİMSE TİMSAH GÖZYAŞI DÖKMESİN”
Bir şekilde bu iddiaların üzerine gidecektir. Eski Türkiye’de değiliz artık. Masumların ceza alıp suçluların dolaştığı bir Türkiye yok. Masum ile suçlunun hassasiyetle birbirinden ayrılacağı, hukukun en temiz şekilde işleyeceği bir Türkiye var. Hiç kimse timsah gözyaşı dökmesin. Feryadı figan ortalığa dökülüp, zavallılığını dünyaya sergilemesin.
“İLK RÜZGARDA TERK EDİP, BİNLERCE KİLOMETRE UZAĞA KAÇANLAR VAR”
Tutturdular Molla Muhammed. İki gözü yüzde 90 görmüyor, 122 kişiyi içeri aldılar. Adamcağız 17 yıl tutuklu kaldı ya. Niye? Pensilvanya’ya aykırı ifadede bulundu. Onun gibi düşünmedi, yaşamadı. Ve onların 17 yıldan sonra çıkıp açtıkları dava ile yaptıkları müracaatla işte şimdi halkalar sökülmeye başladı. Özellikle medyanın ve siyasetin bu hukuk süreçlerinde ulusal algı operasyonlarından uzak durulması kaçınılmaz bir sorumluluktur. Herkes hukukun işleyişine yardımcı olacak, sorumlu davranacak. Ama bu ülkede 15 yıldır korkuyla, yurtdışında yaşayıp, yasa dışı işler yaptıranlar var. gemiyi daha ilk rüzgarda terk edip, binlerce kilometre uzağa kaçanlar var. İşlediği suçun boyutunu bildiği için korkup kaçanlar var. Bunların hepsi tek tek ortaya çıkacak. Yurtdışındaki inlerinde de takip edilecek. İnşallah bundan sonra her bir kurum artık sadece kendi işini yapacak.
Benim insanımın batıdakinden ne farkı var? Biz bu projeleri burada niye halledemiyoruz? Parmak ucu kadar şey yapıp dünyanın parasını kazananların yanında biz niye halledemiyoruz? Biz yüzlerce gencimizi gönderdik, gönderiyoruz. Ama bu merkezlerde bunları yapmak durumundayız. Bu bir özgüven meselesidir. Ben buradaki hocalarımızdan gençlerimize kadar bu özgüveni doğrusu sizlerde görüyorum, görmek zorundayım. Biz hocalarımıza, gençlerimize güvenemezsek bir netice alamayız. Öyleyse burada hocalarımızın yöneticilerimizin de yanlarında çalışan gençlere güvenmeleri suretiyle yeni adımların atılması lazım. Biz yaparız, dememiz lazım. Üreteceğiz dememiz lazım. Bütün araştırma geliştirme bu noktadaki desteklerimizle devreye aldığımız projelerle bu işler için tahsis ettiğimiz kaynaklarla bir savunma sanayi işbirliğini zaten başlattık. Verdiğimiz emeklerin karşılığını da almaya başladık. Bugün ülkemiz savunma sanayi 5 milyar doları aşan üretim gücüne ulaştı. Bu alanda yılda bir milyar dolar ar-ge harcayabilir hale geldik.
TÜRSAT 6A projesi de bizi uzay sanayiinde yeni bir safhaya çıkaracak. Şimdi Sabiha gökçen havalimanının yanında, bu doğrultuda faaliyet gösterecek ülkemizin en büyük teknoparkını kuruyoruz. İnşallah 2023’te özellikle de savunma sanayiimizi dışa bağımlılıktan kurtaracak bir kırılma noktası olacak.
(19 Aralık 2014, 19:22)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: