Başbakan Tayyip Erdoğan'ın çalışma ofisine 'böcek' tabir edilen dinleme cihazı konulmasıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında 13 kişi hakkında hazırlanan iddianame mahkemece kabul edildi. 13 kişi siyasi casuslukla yargılanacak. Sanıkların 21'er yıldan 36 yıl 6'şar aya kadar mahkumiyetleri talep ediliyor. Açılan davanın en önemli detaylarından biri sanıkların Fetullah Gülen'le bağlantılarının vurgulanmış olması.. Haberimizde dava iddianamesinin geniş bölümü de tam metin olarak aynen yer almaktadır.
01.12.2014 22:27 Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, Başbakanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çalışma ofisine "böcek" tabir edilen dinleme cihazı konulmasıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında 13 kişi hakkında hazırladığı iddianame, Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu Cumhuriyet Savcısı Durak Çetin'in hazırladığı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "müşteki" olarak gösterildiği iddianamede, sanıklar şu isimlerden oluştu:
"Dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdürü Ali Özdoğan, dönemin Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amiri Emniyet Amiri Serhat Demir, dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdür Yardımcısı Sedat Zavar, dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdürlüğünde görevli Komiser Yardımcısı Enes Çiğci, suç tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdürlüğünde görevli polis memuru İlker Usta, suç tarihinde Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığında görevli Emniyet Müdürü Ahmet Türer, suç tarihinde Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amirliğinde görevli polis memuru Hurşit Gölbaşı, suç tarihinde Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amirliğinde görevli polis memuru Seyit Saydam, suç tarihinde Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amirliğinde görevli polis memuru Harun Yavuz, suç tarihinde Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amirliğinde görevli Komiser Yardımcısı İbrahim Sarı, eski Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanı Mehmet Yüksel ve Zeki Bulut ile eski TÜBİTAK yöneticisi Hasan Palaz."
İddianamede, şüphelilerden Özdoğan, Zavar, Demir, Türer, Çiğci ve Usta'ya, "Başbakan'ı siyasi casusluk amacıyla dinlemek, kamu görevlisinin özel hayatın gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki konuşmaları kaydetmek" suçları yöneltildi ve 21'er yıldan 36 yıl 6'şar aya kadar mahkumiyetleri talep edildi.
İddianamede ayrıca Yavuz, Sarı, Gölbaşı, Saydam, Yüksel, Bulut ve Palaz'ın ise aynı suçların işlenmesine yardım ettikleri savunuldu.
Başbakanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çalışma ofisine "böcek" tabir edilen dinleme cihazı konulmasıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında 13 kişi hakkında hazırlanan iddianamede, "Keçiören ikametgahta ve Resmi Konut'ta, rutin böcek araması yapıldığı intibası verilerek Serhat Demir'in sevk ve idaresinde, Sedat Zavar ile birlikte Enes Çiğci ve İlker Usta tarafından fırsat operasyonu şeklinde siyasal casusluk amacıyla dinleme cihazlarının mekanlardaki prizlere yerleştirilerek dinlemelerin yapıldığı" bildirildi.
İddianamede, "örgütlemeyi yapanın ve diğer şüphelileri ayarlayanın şüpheli Ali Özdoğan olduğu ve yapılacak dinlemeler konusunda şüpheli Ahmet Türer'in destek verip faaliyeti yönlendirdiğinin anlaşıldığı" aktarıldı.
İddianamede, dinleme cihazı bulunması sonrasında ilişkin Başbakanlık Teftiş Kurulunun hazırladığı soruşturma dosyasından bilgiler özetlendi.
Rapora göre, 2011'de Başbakanlığın onayı ile MİT ekibi, 28-30 Aralık 2011 arasında, Erdoğan'ın Keçiören'deki ikametgahında, AK Parti Genel Merkezi'nde, Başbakanlık Merkez Bina'da ve Başbakanlık Resmi Konut'taki çalışma ofislerinde, gizli dinleme ve gözetleme sistemlerine karşı teknik arama çalışmaları gerçekleştirdi. Oluşturulan ekibe Başbakanlık Başmüşaviri Mustafa Varank eşlik etti.
Erdoğan'ın Keçiören'deki ofisi aranırken, Erdoğan'ın kullandığı ve kriptoluyla birlikte 4 telefonun konulduğu masanın sağ tarafında, 6 girişli priz içinde telsiz kaynağı bulundu. Açılmadan X-ray cihazıyla görüntülenen priz içerisinde, özel bir yapının varlığını andıran görüntüyle karşılaşılması üzerine açılan prizden elektrik şebekesinden beslenen telsiz vericiye ulaşıldı. Mevcut durum sadece Varank ile paylaşılarak, olumsuz bir durum yokmuş gibi teknik arama faaliyeti sürdürüldü. Çoklu priz, incelenmek üzere MİT ekibince teslim alındı.
-Başbakanlık Resmi Konut'taki "böcek"
Başbakanlık Resmi Konut'ta, Erdoğan'ın kullandığı makam odasındaki aramada da 3 girişli çoklu priz içerisinde, Keçiören'deki çalışma ofisindekinin benzeri olan ve sinyal yayını olmaması nedeniyle pasif durumda olduğu değerlendirilen telsiz verici tespit edildi. Bu durum da sadece Varank ile paylaşılarak, olumsuz bir durum yokmuş gibi teknik arama faaliyetine devam edildi. Bu priz de incelenmek üzere MİT ekibince incelenmek üzere alındı.
Başbakanlık Teftiş Kurulu, telsiz vericilerin elektrik şebekesinden beslenmesi dolayısıyla uzun süreli dinleme faaliyeti gerçekleştirmek amacıyla yerleştirildiğini tespit ederken, teknik operasyonel çalışmanın profesyonel bir uygulama olduğunu değerlendirdi. Vericilerin, Başbakan'ın kriptolu telefonunun da dahil olduğu bölümlerde tespiti "dikkat çekici" bulunurken, bu durumdan, iki uygulamanın da "aynı merkezce" gerçekleştirildiği anlaşıldı.
Cihazların özelliklerine ilişkin bilgiler verilen iddianamede, cihazların bulunmasının ardından TÜBİTAK ile TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinin, çoklu prizler ve içinde bulunan dolgu malzemelerine ilişkin rapor alındığı, bunlara göre, cihazların, önceden yapılan keşifler doğrultusunda 24-25 Kasım 2011 tarihlerinde çalışma ofislerine yerleştirildiği kanaatine varıldığı aktarıldı.
-Görevlilerin beyanları
İddianamede, cihazları yerleştirenlerin belirlenmesi amacıyla 1 Temmuz 2011 ile 28-29 Aralık 2011 arasında konutlara gittiği görülen tüm isimlerin, öncelikle meslekleri ve meşguliyetleri, Keçiören'deki 2 numaralı ofise gelme gerekçeleri, kullanıcısı oldukları GSM'leri soruşturuldu. İddianamede daha sonra tanık olarak ifadesine başvurulanların beyanları özetlendi.
Konut'ta, 25 Kasım 2011'de görev yapan polis memuru S.Ö'nün, "Erdoğan'ın, rahatsızlığı nedeniyle İstanbul'da bulunduğu, muhtemelen Kasım 2011'de, sanıklardan Başbakanlık Teknik Arama Ekibi Amiri Serhat Demir'in başında olduğu 4-5 kişilik ekibin, konutta arama faaliyeti icra ettiğini, ekipte Demir'in yanı sıra 40-50 yaşlarında kır saçlı bir erkeğin bulunduğunu, Aralık 2011 sonlarından itibaren birçok arama yapılmasına rağmen, arama ekibinde bulunan bu şahsı bir daha görmediğini belirttiği aktarıldı.
Başbakanlık Resmi Konut Güvenlik Amiri V.K. ise "Erdoğan'ın Ankara'da bulunmadığı dönemde Çankaya konutta 2 kez teknik arama yapıldığını, Başbakanlık Teknik Arama Ekibi Amiri Demir ile Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığında görevli üç kişiden oluşan ekibin, 24 Kasım 2011 akşamı, konutta arama yaptığını söyledi ve fotoğraflar üzerinden sanıklardan Sedat Zavar'ı teşhis etti.
Resmi Konut'ta teknisyenlik yapan H.N. de 24 Kasım 2011'de adlarını bilmediği üç görevlinin arama yaptığını, Başbakan'ın ofisine geçildikten birkaç dakika sonra çalışmayı sürdüren iki görevlinin gürültü olduğunu söyleyerek, kendilerini ofisten çıkardıklarını ve kapıyı kapattıklarını, yaklaşık 10 dakika ofiste yalnız çalıştıktan sonra bu kişilerin çıktıklarını anlattı.
-Şüphelilerin tespitine yönelik çalışmalar
İddianamenin devamında, "Yapılan araştırmalar, görüşmeler, teknik analizler ve tespitler neticesinde oluşan kanaat çerçevesinde şüpheli durumunda olanlardan şahıs bazında yapılan eksiltmeler hedef kitleyi küçültmüş ve yeni şüpheli şahısları ortaya çıkarmıştır" değerlendirmesinde bulunuldu.
Başbakan ve eşinin, yakın koruma ekibinin belirlenen tarihlerde İstanbul'da olduğu, yakın koruma ekibi dışında Başbakanlık Koruma Daire Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amirliği personelinin özellikle her iki konuta da kısıtlama olmaksızın girebileceğinin anlaşıldığı bildirilen iddianamede, Temmuz-Aralık 2011'de, Keçiören ve Çankaya'da arama faaliyeti icra edilmediği, Güvenlik Sistemleri Büro Amiri Emniyet Amiri Serhat Demir'in bu yönde talimatı olmadığı, bu tarihler arasında arama yapıldığına ilişkin kayda rastlanmadığı belirtildi.
"Başbakanlık Arama Ekibi" dışında hiç kimse ya da grubun arama amacıyla konut veya ikametgaha giremeyeceği, MİT mensuplarınca gelen emir doğrultusunda söz konusu adreslerde arama yapılabileceği ifade edilen iddianamede, "Başbakanın, 23 Kasım-14 Aralık 2011 arasında İstanbul'da bulunduğu tarihlerde, Başbakanlık teknik arama ekibince çalışma ofislerinde arama yapıldığı, Keçiören'deki konutun güvenlik amiri ve yardımcısının, arama ekiplerinin giriş ve çıkışlarını kayıt altına almadığı, aramalarda rutin olarak bir saat kadar önce bu kişilere haber verildiği ve akabinde arama yapıldığı bildirildi.
İddianamede, şunlar kaydedildi: "Bu kapsamda Keçiören ikametgahta ve Resmi Konut'ta, Başbakanlık Koruma Daire Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amirliği personeli ile Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı personelinden bir grubun örgütlenerek çalışma yaptığı, rutin böcek araması yapıldığı intibası verilerek şüpheliler Serhat Demir'in sevk ve idaresinde şüpheli Sedat Zavar ile birlikte şüpheliler Enes Çiğci ve İlker Usta tarafından fırsat operasyonu şeklinde siyasal casusluk amacıyla dinleme cihazlarının mekanlardaki prizlere yerleştirilerek dinlemelerin yapıldığı, örgütlemeyi yapanın ve diğer şüphelileri ayarlayanın, şüpheli Ali Özdoğan olduğu ve yapılacak dinlemeler konusunda şüpheli Ahmet Türer'in destek verip faaliyeti yönlendirdiği anlaşılmıştır."
SANIKLAR GÜLEN'LE BAĞLANTILI!
Açılan davanın iddianamesinde şüphelilerin dinlemeleri hangi örgüt, cemaat ya da ülke adına yaptığının tespit edilemediği, şüphelilerin kurdukları ve yönettikleri suç örgütü ile dinleme kayıtlarının bulunması amacıyla evrakın ayrıldığı belirtiliyor. İddianamede, 'Şüpheliler ifadelerinde Fethullah Gülen Cemaati ile işbirliği iddialarını reddetseler de, yurt dışında kaçak durumda olan şüphelilerden Serhat Demir'in, şüpheli Ahmet Türer'in bacanağı olduğu, Türer'in ABD'ye kayıtlı 2 numara ile irtibatının bulunduğu, söz konusu telefonların da Fethullah Gülen'in yardımcısı Sinan Dursun tarafından kullanıldığı tespit edilmiştir.' deniliyor. Yine iddianamede, Türer'in, gözaltına alındığında paltosunun cebinden 2 sayfalık bir yazı çıktığı da bildiriliyor. Yazıda Askeri Yargıtay Daireler Kurulu'nda hizmetin hâkimlerinin bulunduğu ifadelerinin yer aldığı belirtiliyor. Savcılık, şüphelilerin 'Fetullah Gülen örgütsel yapılanması ile' bağlantısını araştırıyor. Dosyanın Gülen liderliğindeki paralel yapı ana soruşturmasıyla birleştirileceği dile getiriliyor. Bu gelişmelere dair bir açıklama yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, soruşturmaya konu yapılanma hakkında 'Kesinlikle Pensilvanya ile bağlantısı var' açıklaması yapmıştı.
5 SANIK HAKKINDA YAKALAMA KARARI
02.12.2012 12:12 Başbakanlık ofisinde bulunan böceklerle ilgili iddianameyi kabul eden mahkeme, 5 polis hakkında ise yakalama kararı çıkarttı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde, ofisinde bulunan dinleme cihazlarına yönelik soruşturmayla ilgili Ankara Anayasal Suçlar Bürosu savcısı Durak Çetin tarafından "siyasal casusluk" kapsamında hazırlanan iddianame Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede 13 şüphelinin Pensilvanya ile irtibatları yapılan incelemeler sonrası ortaya çıkarken Başbakanlık ofislerine böceği koyan ve organizesini yapan sanık polis memurları Ali Özdoğan, Serhat Demir, Sedat Zavar, İlker Usta ve Enes Çiğci'nin hakkında üzerlerine atılı suçların niteliği kuvvetli suç şüphesinin ve somut olguların varlığı göz önüne alınarak yakalama kararı çıkartıldı. Başdanışman Mustafa Varank ile böcek aramasına katılan MİT mensubu Basri Aktepe'nin de aralarında bulunduğu tanıkların çağrılmasına karar verildi.
YAKALAMA KARARINA ŞERH
Yakalama kararına hâkim üye Zeki Kayalı tarafından şerh düşüldü. Kayalı "sanıklara öncelikle davetiye çıkartılması, gelmezseler zorla getirilme, yine gelmezlerse yakalama kararı çıkartılmasının kanuni bir zorunluluk olduğunu" belirtti. İlk duruşma 2 Ocak 2015'te yapılacak.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, müşteki olarak iddianamede yer aldı.
------------------------------------------------------------------------------
İDDİANAMEDEN GENİŞ DETAYLAR
10.10.2015 12:59 Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde çalışma ofisinde bulunan “böcekle” ilgili hazırlanan iddianamenin geniş detayları paralel kesimin web sitelerinden T24'de "Arzu Yıldız" imzasıyla 18 Kasım 2014 tarihinde yayınlanmış. "İşte Erdoğan'ın ofisinde bulunan 'böcekle' ilgili iddianamenin tam metni" başlığıyla sunulan haberde iddianamenin tam metni yer almıyor, ancak geniş kısmı muhtemelen aynen aktarılıyor. O haber aynen şu şekilde:
"Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde çalışma ofisinde bulunan “böcekle” ilgili iki hafta önce hazırlanan iddianame mahkemeye sunuldu. Ankara 7.Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan iddianamede, Erdoğan’ın koruma Müdürü Mehmet Yüksel, Zeki Bulut ve eski TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Hasan Palaz’ın da bulunduğu 13 kişi, “Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal casus amacıyla temin etme, haberleşmenin gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki konuşmaları kaydetmek ve bu suça yardım etmek” (TCK 37/1, 328/1, 132/1, 1331-a-b, 53,63) ile suçlandı.
Müşteki olarak ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan iddianamede yer aldı.
Savcı Durak Çetin tarafından hazırlanan iddianamede, suç tarihi ve suç yeri olarak “2011 yılı ve sonrası, Ankara İl Merkezi” denildi. Şüpheli isimleri ise şöyle sıralandı: Ali Özdoğan, Serhat Demir, Ahmet Türer, Sedat Zavar, Enes Çığci, İlker Usta, Hurşit Gölbaşı, Seyit Saydam, İbrahim Sarı, Harun Yavuz, Mehmet Yüksel, Zeki Bulut, Hasan Palaz.
İddianamede “deliller” başlıklı bölümde de şu bilgilere yer verildi: MİT raporu, Başbakanlık Teftiş Kurulu raporu, gazete haberleri, ortam dinleme cihazı olarak tabir edilen “böcek” satışı yapan firma yetkilisi olduğu ifade edilen “Hançer” kod adlı gizli tanık beyanları ve HTS kayıtları gösterildi.
Soruşturmanın başlangıcı ve böceğin bulunması
Savcı Çetin tarafından hazırlanan iddianamede, şüphelilere yönelik basında yer alan haberlere de atıfta bulunuldu. Basında çıkan haberler referans alınarak “şüphelilerin Gülen cemaatinden olduğu” bilgisi bulunduğunun altı çizildi. İddianın şüphelilerce doğrulanmadığı da belirtildi. Söz konusu durum şu şekilde yer aldı:
“Şüpheliler Ali Özdoğan, Serhat Demir, Ahmet Türer, Sedat Zavar, Enes Çiğci, İlker Usta, Hasan Palaz, Zeki Bulut ve evrakı ayrılan Orhan Şengül’ün, Başbakanlığın çalışma ofislerinde bulunan dinleme cihazları nedeniyle yazılı ve görsel basında Fethullah Gülen cemaatine mensup olduklarının yazıldığı, söylendiği, ancak şüpheliler Ali Özdoğan, Ahmet Türer, Sedat Zavar, Enes Çiğci, İlker Usta, Hasan Palaz, Zeki Bulut’un savunmalarında, Fethullah Gülen cemaatine mensup olmadıklarını söyledikleri…”
Böceklerin bulunması ve soruşturmanın nasıl başladığına ilişkin bilgilere de iddianame de yer verildi:
“28 Aralık 2011 tarihinde Keçiören'de Sn. Başbakan tarafından kullanılan Çalışma ofisinin teknik araması sırasında;
Spektrum Analizör cihazı ile yürütülen RF frekans taraması esnasında, 416 MHz civarında bir telsiz verici yayını ile karşılaşıldığı, söz konusu frekans üzerinde yapılan detaylı incelemede yayının dış ortamdan yapılmadığının belirlendiği,
Bu kapsamda, ilk olarak mutfak bölümünde RF sinyal taraması yapıldığı, ancak sinyal yayınının belirtilen bölgeden kaynaklanmadığının gözlendiği, bilahare sürdürülen RF sinyal taraması sonucunda sinyal yayınının yandaki daireden kaynaklandığına karar verilerek yan dairede inceleme yapıldığı, yürütülen çalışma sonucunda telsiz sinyalinin kaynağının, Sn. Başbakan tarafından kullanılan masanın sağ tarafındaki "FAR MARKA 6 GİRİŞLİ ÇOKLU PRİZ" olduğunun belirlendiği,
Spektrum analizör cihazının ekranında, çoklu prizin elektriğinin kesildiğinde sinyal yayınının sonlandığı, tekrar elektrik verildiğinde ise telsiz yayınının tekrar ortaya çıktığının gözlendiği, anılan masanın sağ tarafında kriptolu telefon da dahil olmak üzere toplam 4 adet telefonun bulunduğu,
Daha sonraki aşamada, çoklu priz açılmadan X-RAY cihazı ile görüntülendiği ve priz içerisinde normalin dışında özel bir yapının varlığını andıran bir görüntü ile karşılaşıldığı, Bilahare çoklu prizin kapağı açıldığında diğer çoklu prizlerden farklı olarak kenarlarında boşluk bulunmadığı, boşlukların priz ile aynı renkte özel olarak tasarlandığı (kalıbının çıkarıldığı) değerlendirilen bir malzeme ile fark edilmeyecek şekilde kapatıldığının gözlendiği, priz içerisinde bulunan kalıp malzemesinin kırılması neticesinde elektrik şebekesinden beslenen telsiz vericiye ulaşıldığı,
Telsiz vericinin tespiti sonrasında, mevcut durumun sadece Mustafa VARANK ile paylaşılarak herhangi olumsuz bir durum yokmuş gibi teknik arama faaliyetine devam edildiği, söz konusu çoklu priz incelenmek üzere Başbakanlık Milli İstihbarat Teşkilatına bağlı ekip tarafından teslim alındığı…”
“Hizmet içindeki hakimlerin hukuka aykırı bir şekilde mahkumiyet kararı vermek için uğraştıkları…”
İddianamede şüphelilerin gözaltına alınma sürecinde yapılan aramalarda elde edilen delil ve bilgilere de yer verildi. Bunlar arasında askeri yargıyla alakalı bir notun bulunduğu da iddianamede anlatıldı. Söz konusu notta yazanlarda şöyle yansıdı:
“233 rakamı ile numaralandırılan swissotel The Bosphorus İstanbul imzası taşıyan not kağıdında “yapılan açıklamalara bütün uyarıya rağmen sonuç alınamamıştır. Bu uyarıları dikkate almayan başbakanlık çalışanları ve onların yakınlarına gerekli talimatlar verilmiş ve bi daha tekerrür etmesi halinde her türlü yasal ve gayriyasal yaptırımlar yapılacağı bildirilmiştir, Konunun gereğinin yapılmasını ve tarafıma bilgi verilmesini rica ederim.” Şeklinde bilgilerin yer aldığı,
ii) 234 ve 235 rakamı ile numaralandırılan A-4 kağıda çıktı olarak alınan yazı içeriğinde; Mehmet çelik emekli askeri hakim, su an emekli askeri hakim Ahmet zeki üçokla beraber evrakta sahtecilik suçunu azmettirmeden dolayı askeri yargıtayda yargılanıyor.zeki üçok şimdiye kadar toplam 33 yıl ceza almış.bu suçtan alacağı cezanın pek anlamı kalmamış durumda, olay yunak cumhuriyet savcılığında Mehmet çelik e ait bir resmin istenmesi nedeniyle zeki ücokun imzası ile başka birinin resmini yazı işleri müdürü tarafından gönderilmiş. Ancak gönderilen resimle hic bir işlem yapılmadan Mehmet celik kendi gitmiş ve araştırılan olayın olmadığı gerekçesi ile takipsizlik kararı almış. Hiç bir şekilde zarar dogmamış. Zarar dogma ihtimali olmamış, evrak bütünlüğü yok Yargıtay kararlarına göre ekte üzerinde hiçbir yazı, not olmayan resmin resmi evrak olarak kabulü ve mahkumiyeti mümkün değil, ekteki evrakla bir bütün sayılamaz tüm kararların aksine mahkumiyet cıksa bile anayasa mahkemesi veya Avrupa insan hakları mahkemesinden kesinlikle bozulacak bir karar olur. Bu suca daha önce askeri Yargıtay 4. Dairede beraat kararı verilmiş. Daireler kurulunda hizmetin hakimleri tarafından bozulmuş, su an hizmetin hakimlerinin hukuka aykırı bir şekilde mahkumiyet için uğraştıkları biliniyor. Sivil bir suç olması nedeniyle emekli olan Mehmet çelikin askeri mahkemedede yargılanmaması sivil yargıya gönderilmeside gerekiyor. Bu şekilde mahkumiyet çıkması halinde tsk içindeki hizmete yakın hakimlerin zarar göreceği muhakkak. Haksız yere mağdur edilen Mehmet çelikin, sahip olduğu düşünce gözönüne alındığında kesinlikle beraat etmesi için çalışmamız lazım.” İbareli yazı metni olduğu,
Metin incelendiğinde; Mehmet ÇELİK ve Ahmet Zeki ÜÇOK isimli şahısların emekli askeri hakim oldukları, her iki şahsında evrakta sahtecilik olayını azmettirme suçundan askeri Yargıtay’da yargılandıkları, Zeki ÜÇOK isimli şahsın bu davadan toplam 33 yıl ceza aldığı, Olayın; Yunak Cumhuriyet Savcılığından Zeki ÜÇOK isimli şahsın imzası ile Mehmet ÇELİK’e ait bir resmin istenmesi ile başladığı, Yunak yazı işleri müdürünün Mehmet ÇELİK’in resmi yerine başka birinin resimlerini gönderdiği, gönderilen resimlerle herhangi bir işlem yapılmadan Mehmet ÇELİK’in Yunak Cumhuriyet Savcılığına giderek araştırılan olayın olmadığına dair takipsizlik kararı aldığı ve herhangi bir zararın doğmadığı, Yargıtay kararlarına göre de üzerinde herhangi bir yazı veya not olmayan resimlerin resmi evrak olarak kabulünün mümkün olmadığı, mahkumiyet kararı çıksa bile Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından kesinlikle bozulacak bir karar olduğu, bu suça Askeri Yargıtay 4. Dairesi tarafından daha önce beraat kararı verildiği ancak bu karar, daireler kurulunda HİZMET İÇERİSİNDEKİ HAKİMLER TARAFINDAN BOZULDUĞU, HALEN HİZMET İÇİNDEKİ HAKİMLERİN HUKUKA AYKIRI BİR ŞEKİLDE MAHKUMİYET KARARI VERMEK İÇİN UĞRAŞTIKLARI,
İşlenen suçun sivil bir suç olması nedeni ile askeri mahkeme de değil sivil mahkemelerde görülmesi gerektiği, eğer askeri mahkemeden mahkumiyet kararı çıkarsa ASKERİYE İÇERİSİNDE HİZMETE YAKIN HAKİMLERİN ZARAR GÖRECEĞİ,
Mağdur edildiği düşünülen Mehmet ÇELİK isimli şahsın sahip olduğu düşünce göz önüne alınarak kesinlikle beraat ettirilmesi yönünde çalışma yapılması gerektiği şeklinde öngörüde bulunularak talimat verildiği değerlendirilmiştir.”
İşte aralarında TÜBİTAK eski Başkan Yardımcısı Hasan Palaz’ın da bulunduğu 13 kişi hakkında hazırlanan iddianamenin tamamı şöyle:
Müşteki Mehmet Kaya'nın 24/02/2012, 06/03/2012 tarihli e-mail ihbarları, Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun 16/01/2014 tarihli soruşturma raporu ve ekleri, soruşturma kapsamında MİT Müsteşarlığı'nın çalışma, inceleme ve tespit raporları, Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı'nın raporları, Ankara TMK 3 Nolu Hakimliği'nin 05/02/2014 tarihli, 2014/94 sayılı teknik takip konulu kararı, dosya içinde bulunan tanıklar Serkan Öznehir, Tülay Yongacı, Volkan Korkmaz, Hasan Narmanlı, Murat Çelik, Cevdet Yıldırım, Hikmet Urgan, Ferat Yüksel, Ömer Aras, Nejdet Güven, Mevlüt Albay, Hamza Turhan, Mustafa Varank, Ekrem Türkmenoğlu, Mehmet Başaran, Teyfik Demir, Yusuf Ekiz'in beyanları, emanet makbuzları, dinleme cihazlarını bulan MİT personeli tanık Basri Aktepe, Ali Aydoğan Aslan, Ahmet Hakan Aydınlı, Yurdakul Köprübaşı ve Mithat Dalgıç'ın beyanları, Ankara 12. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 16/06/2014 tarih ve 2014/334 D.iş sayılı arama - el koyma konulu kararı, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 09/05/2014 tarih ve 2014/3 sayılı teknik takip kararı, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 09/05/2014 tarih ve 2014/4 sayılı teknik takip kararı, gizli tanık HANÇER 2014'ün beyanları, gizli tanık Hançer 2014'ün ibraz ettiği Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı adına kesilen fatura suretleri, gizli tanık Hançer 2014'ün ibraz ettiği şüpheli Enes Çiğci'nin isminin bulunduğu şüpheli Enes Çiğci tarafından istenen ve alınan dinleme cihazı alımı için sipariş talep formları MİT tarafından Keçiören ve Çankaya konutlarda ele geçirilen dinleme cihazlarına ilişkin emanet makbuzları, gizli tanık Hançer 2014'ün ibraz ettiği ve kapalı zarfta saklanan Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı adına alınan dinleme cihazları ve aparatlarına ilişkin fatura suretleri, Şüpheli Enes Çiğci tarafından yapılan sdinleme cihazı ve aparatlarına ilişkin sipariş talep formları, Hakkı Yurtsever isimli kişi tarafından Emniye gönderilen ve şüpheli Enes Çiğci'nin isminin geçtiği ve Şüpheli Enes Çiğci tarafından alınan dinleme cihazı siparişi, alımı fatura ve formları, şüpheli savunmaları, sorgu zaptı, nüfus ve adli sicil kayıtları, tüm dosya kapsamı
Soruşturma evrakı incelendi:
Soruşturmanın başlaması;
24 Şubat 2012 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığımızın e-mail adresinin kontrolü sırasında, müşteki Mehmet Kaya'nın e-mailinin görülmesi üzerine tutanak yapılarak e-mailin çıktısının alındığı ve evrakın soruşturmaya kaydının yapıldığı, Mehmet Kaya tarafından 06 Mart 2012 tarihinde de gönderilen e-mailin dosyaya konulduğu, 24 Şubat 2012 tarihli e-mail içeriğinde; 28 Aralık 2011 tarihinde Başbakan'ın Keçiören Subayevleri'ndeki ve Çankaya'daki resmi konutunda MİT ekibi tarafından dinleme cihazlarının bulunduğu, üzerinden 2 ay geçmesine rağmen bunun adli makamlara intikal ettirilmediğini, olayın üzerinin kapatılacağından endişe ettiğini, şüpheli olarak tespit edilen kişinin görevine devam ettiğini beyan ettiği, 06 Mart 2012 tarihli e-mail içeriğinde; MİT Müsteşarlığı'nın bulduğu 2 böcekle ilgili yasadışı çalışma başlattığını, MİT İKK başkanı tarafından 2 ay boyunca Başbakanlıktan ve dışarıdan 50'ye yakın kişinin ifadesinin alındığını, ifadeye çağrılanlara psikolojik baskı uygulandığını, illegal sorgu teknikleri kullanıldığını, konudan Savcılığın, ilgili makamların, Başbakan ve Adalet Bakanı'nın bilgilendirilmediğini, yetkililerin incelemede neler yapıldığını bilmediğini, soruşturmada görev alan herkesin tedirgin olup, zaman geçtikçe ve failler bulunmadıkça tedirginliğin arttığını, konudan adli makamlara bilgi verilmediğini, olayın üzerinin örtülmeye çalışıldığını, olayın aydınlatılması için çalışma yapılmasını istediğini, yapılmazsa Cumhurbaşkanlığı, DDK, HSYK ve olayı kapatmayıp çözeceğine inandığı makamlara bilgi vereceğini beyan ettiği, açılan 2012/27290 soruşturma sayısı üzerinden Başbakanlık makamına 26/12/2012 tarihinde müzekkere yazılarak, bulunan dinleme cihazları ile ilgili yapılan araştırma ve incelemelerden ve rapordan bilgi istendiği, bu yazıya Başbakanlık Hukuk Hizmetleri Başkanlığı'ndan 03 Ocak 2013 tarihinde olayla ilgili inceleme, araştırma, soruşturma yapmak üzere Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun görevlendirildiğine dair bilgi verildiği, daha sonra 07/10/2013 tarihinde Başbakanlık Hukuk Hizmetleri Başkanlığı'na müzekkere yazılarak, yapılan inceleme, araştırma ve soruşturma aşamaları hakkında bilgi istenilerek sonuca bağlandıysa raporun gönderilmesinin istendiği, bu yazıya 11/10/2013 tarihinde çalışmanın devam ettiği şeklinde bilgi verildiği, dosyanın TCK 328. maddesi kapsamında olduğu değerlendirilerek 13/01/2014 tarihinde TMK 10. Maddesiyle Görevli Başsavcı Vekilliğine dosyanın gönderildiği ve burada soruşturmaya 2014/25 sayı ile devam edildiği, soruşturmaya konu olayla ilgili Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun araştırma, inceleme ve soruşturma konulu rapor ve eklerinin 20/01/2014 tarihli olarak Cumhuriyet Başsavcılığımıza gönderildiği, raporun 22/01/2014 tarihi itibariyle dosyasına havale edildiği;
Rapora göre, 2011 yılında Başbakanlık Müsteşarı ile MİT Müsteşarının görüşmesi sırasında Başbakanlığa ait mekanların MİT Müsteşarlığı’nda bulunan arama – tarama cihazlarıyla yeterli arama – tarama yapılıp yapılamayacağının görüşüldüğü, MİT Müsteşarlığı’nın kendilerinde bulunan arama – tarama cihazlarının yeterli olduğunu bildirmesi üzerine, Başbakanlığın onayı ile MİT elemanlarından oluşan 4 kişilik bir ekip tarafından, 28/12/2011 tarihinde öğle saatlerinde Başbakanlık Keçiören Subayevleri’ndeki ikametin altında bulunan çalışma ofislerinde Başbakanlık Başmüşaviri Mustafa Varank’ın ve konutta görevli polislerin eşliğinde arama – tarama yapılıp, sinyal yayan bir dinleme cihazının bulunduğu, 28/12/2011 tarihinde öğleden sonra AK Parti Genel Merkezinde 5 kişilik MİT ekibiyle arama – tarama yapıldığı, 29/12/2011 günü, öğleden önce 5 kişilik MİT ekibiyle yine yanlarında Mustafa Varank olduğu halde Başbakanlık Merkez binada ve öğleden sonra Başbakanlık resmi konutunda arama – tarama yapıldığı, priz içerisinde sinyal yaymayan dinleme cihazının bulunduğu;
Başbakanlık teftiş kurulunun hazırladığı rapora göre; Başbakanlık Makamının görevlendirmesi üzerine, MİT- Bilim Teknoloji ve Teknik Uygulamalar (BTU) Başkanlığı personelinden oluşan bir ekip tarafından 28-30 Aralık 2011 tarihleri arasında, Başbakanın;
-Keçiören ikametgâhta,
-AK PARTİ Genel Merkez Binasında,
-Başbakanlık Merkez Binada,
-Başbakanlık Konutundaki Çalışma Ofislerinde, gizli dinleme ve gözetleme sistemlerine karşı kontrolü amacıyla teknik arama çalışmaları gerçekleştirileceği ve söz konusu çalışmalar süresince oluşturulan ekibe Başbakanlık Baş Müşaviri Mustafa VARANK'ın eşlik edeceği arama/tarama faaliyeti çerçevesinde görevlendirme yapıldığı;
Teknik arama;
• Telsiz verici ile yapılan dinlemelere karşı RF frekans taraması,
• Tüm elektrik ve telefon hatlarının herhangi bir ses sinyalinin varlığı ile ilgili olarak kontrolü
• Yarı iletken dedektörü ile odalarda bulunan obje, tablo ve duvarların kontrolü,
• Fiziki arama kapsamında tüm elektrik priz ve buatlarının sökülerek kontrolü
• Prizlere gelen kabloların geçtiği boruların endoskop cihazları ile incelenmesi,
• Tavanda bulunan boşlukların videoskop cihazı ile kontrolü,
• Tüm telefon cihazlarının ve yarı iletken dedektörü ile yapılan kontrollerde şüphe uyandıran objelerin X- RAY cihazı ile görüntülenmesi,
• Kamera lens detektörü ile obje ve duvarların kontrolü, termal kamera ile duvarların ve objelerin yapılan kontrolü sırasında;
1) 28 Aralık 2011 tarihinde Keçiören'de Sn. Başbakan tarafından kullanılan Çalışma ofisinin teknik araması sırasında;
Spektrum Analizör cihazı ile yürütülen RF frekans taraması esnasında, 416 MHz civarında bir telsiz verici yayını ile karşılaşıldığı, söz konusu frekans üzerinde yapılan detaylı incelemede yayının dış ortamdan yapılmadığının belirlendiği,
Bu kapsamda, ilk olarak mutfak bölümünde RF sinyal taraması yapıldığı, ancak sinyal yayınının belirtilen bölgeden kaynaklanmadığının gözlendiği, bilahare sürdürülen RF sinyal taraması sonucunda sinyal yayınının yandaki daireden kaynaklandığına karar verilerek yan dairede inceleme yapıldığı, yürütülen çalışma sonucunda telsiz sinyalinin kaynağının, Sn. Başbakan tarafından kullanılan masanın sağ tarafındaki "FAR MARKA 6 GİRİŞLİ ÇOKLU PRİZ" olduğunun belirlendiği,
Spektrum analizör cihazının ekranında, çoklu prizin elektriğinin kesildiğinde sinyal yayınının sonlandığı, tekrar elektrik verildiğinde ise telsiz yayınının tekrar ortaya çıktığının gözlendiği, anılan masanın sağ tarafında kriptolu telefon da dahil olmak üzere toplam 4 adet telefonun bulunduğu,
Daha sonraki aşamada, çoklu priz açılmadan X-RAY cihazı ile görüntülendiği ve priz içerisinde normalin dışında özel bir yapının varlığını andıran bir görüntü ile karşılaşıldığı, Bilahare çoklu prizin kapağı açıldığında diğer çoklu prizlerden farklı olarak kenarlarında boşluk bulunmadığı, boşlukların priz ile aynı renkte özel olarak tasarlandığı (kalıbının çıkarıldığı) değerlendirilen bir malzeme ile fark edilmeyecek şekilde kapatıldığının gözlendiği, priz içerisinde bulunan kalıp malzemesinin kırılması neticesinde elektrik şebekesinden beslenen telsiz vericiye ulaşıldığı,
Telsiz vericinin tespiti sonrasında, mevcut durumun sadece Mustafa VARANK ile paylaşılarak herhangi olumsuz bir durum yokmuş gibi teknik arama faaliyetine devam edildiği, söz konusu çoklu priz incelenmek üzere Başbakanlık Milli İstihbarat Teşkilatına bağlı ekip tarafından teslim alındığı,
2) 29 Aralık 2011 tarihinde Başbakanlık Çankaya Resmi Konutta Sn. Başbakan tarafından kullanılan makam odasında gerçekleştirilen teknik arama faaliyeti neticesinde;
Öncelikle radyo frekans taraması yapıldığı ancak herhangi bir telsiz yada rayo frekansına rastlanmadığı, daha sonra fiziki aramaya geçildiği;
Resmi konutta; fiziki arama bölümünde, grup prizlerin açılarak incelenmesi aşamasında Sn. Başbakan tarafından kullanılan masanın sağ tarafındaki "SCHNEIDER marka 3 girişli çoklu priz" içerisinde Keçiören ikametgah altında yer alan çalışma ofisinde bulunan prizdekine benzer yapının olduğu, Keçiören de tespit edilen özel kalıp malzemesine benzer bir yapı ile karşılaşıldığı, söz konusu kalıp malzemesinin kırılması neticesinde, herhangi bir sinyal yayını olmadığından pasif durumda olduğunun değerlendirildiği, elektrik şebekesinden beslenen telsiz vericinin tespit edildiği, Makam odasında, söz konusu çoklu prizin bulunduğu bölümde kriptolu telefon da dahil olmak üzere çok sayıda telefonun bulunduğunun gözlendiği,
Telsiz vericinin tespiti sonrasında, mevcut durumun sadece Mustafa VARANK ile paylaşılarak herhangi olumsuz bir durum yokmuş gibi teknik arama faaliyetine devam edildiği, söz konusu çoklu priz incelenmek üzere Başbakanlık Milli İstihbarat Teşkilatına bağlı ekip tarafından teslim alındığı,
30 Aralık 2011 tarihinde Başbakan'ın Keçiören ikametgahı bünyesinde, toplam 4 adet odada teknik arama faaliyeti gerçekleştirildiği ancak, yürütülen çalışmalar neticesinde, herhangi bir gizli dinleme ve gözetleme sistemi tespit edilmediği,
Başbakanlık Keçiören konutta 28 Aralık 2011 ve Başbakanlık Çankaya Resmi Konutta 29 Aralık 2011 'de yapılan aramalar neticesinde elde edilen (2) adet Telsiz verici cihazı ile ilgili olayın aydınlatılmasına yönelik Başbakanlık Koruma Daire Başkanı Mehmet YÜKSEL tarafından rapor edilmesi üzerine Başbakanlık Makamının 25.12.2012 tarih ve 106 sayılı olurları ve Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın 02/01/2013 tarih ve 0002 sayılı olurları ile soruşturma başlatıldığı;
Başbakanlık Teftiş Kurulunca yapılan soruşturmadaki tespitlere göre;
• Tespit edilen telsiz vericilerin elektrik şebekesinden beslendiğinden dolayı uzun süreli dinleme faaliyeti gerçekleştirmek amaçlı olarak yerleştirildiği,
• Başbakanlık Resmi Konutu'nda yürütülen çalışma esnasında herhangi bir telsiz sinyal yayımının tespit edilmemesi, telsiz vericinin arızalı olabileceği veya uzaktan kumanda edilebilir özellikte olup uyutulduğu kanaatini oluşturduğu;
• Söz konusu prizler içerisine yapılan teknik yerleşme şekli göz önüne alındığında, teknik operasyonel çalışmanın oldukça profesyonel bir uygulama olduğunun değerlendirildiği,
• Her iki telsiz vericinin, Sn. Başbakan'ın kriptolu telefonunun da dâhil olduğu bir bölümde tespit edilmesinin dikkat çekici bulunduğu ve bu durumun her iki uygulamanın da aynı merkez tarafından gerçekleştirildiği şüphesini uyandırdığı,
• Özellikle, Başbakanlık Resmi Konutu etrafında çok sayıda yabancı misyonun konumlu olması göz önüne alındığında tespit edilen telsiz verici ile aktarılan seslerin söz konusu misyonlara yerleştirilecek bir alıcı ile elde edilmesi mümkün görüldüğü, ayrıca Keçiören'deki çalışma ofisinde telsiz vericisinin tespit edildiği odanın penceresinin önünün doğrudan görüşe açık olması nedeniyle elde edilen seslerin daha uzak mesafelere aktarılabileceği değerlendirilmiştir.
1) İki adet Radyo Frekans (RF) verici cihazı üzerinde yapılan inceleme neticesinde,
A) Keçiören İkamette Elde Edilen RF Verici Cihazının;
• FAR marka 6'lı priz (anahtarlı) içine kamufle edilerek yerleştirildiği,
• İki adet mikrofon, bir adet tel anten ve 220V'dan dönüştürücü besleme adaptörü ile 220V enerji kaynağına doğrudan bağlandığı,
• Besleme adaptörünün, özel bir dolgu maddesi kullanılmak suretiyle elektrik anahtarının altına gizlendiği,
• 6'lı, anahtarlı priz içerisine yerleştirilme işleminde, 2 adet mikrofonun stereo ses iletimi özelliğini sağlayacak şekilde prizin bir kenarına, vericinin anteni olduğu anlaşılan tel antenin ise prizin diğer kenarına kamufle edilmiş olduğu,
• Prizin herhangi bir sebeple açılması durumunda yerleştirilen cihazların görünmesini engellemek amacı ile özel bir kalıp ile kapatılarak monte edildiği,
• Bu düzeneğin daha önce detaylı bir çalışma yapılarak hazırlanması suretiyle kısa bir süre içerisinde mevcut priz ile değiştirilmiş olabileceği, priz içerisine yerleştirme işleminin tecrübeli, bilgi sahibi, uzman bir ekip tarafından gerçekleştirildiği,
• Elektromanyetik alandan arındırılmış (tempest) odada cihaz üzerinde yapılan testler sırasında, vericiye enerji verilmek suretiyle aktif hale getirilerek; spektrum cihazı ile çıkış sinyali karakteristiğinin incelendiği, çıkış sinyali spektrum cihazına direk kablo ile bağlanarak sinyal çıkış güç seviyesi ölçümlerinin yapıldığı, içinde bulunduğu priz kutusu içerisinden çıkartılarak devre yapısının kontrol edildiği,
RF Vericinin;
• Sadece 220V besleme bağlantısı olduğu sürece çalıştığı,
• Sayısal verici özelliğinde olduğu,
• 416,2 MHz'de yayın yaptığı, çıkış gücünün ise yaklaşık 250m W olduğu
• Mevcut ölçülen güç itibariyle kapalı alanda en az 50 metreye kadar, açık alanda ise en az 300 metreye kadar iletim yapabileceği,
• Devre yapısı içerisinde yer aldığı gözlenen Pic18LF1320 kodlu mikroişlemcinin sisteme uzaktan gönderilen komutlara göre kumanda edilebildiği,
• Devre yapısı içerisinde verici entegresi olarak Analog Devices firması ürünü olan ADF7012 kodlu modülün kullanılmış olduğu,
• Modülünün FSK sayısal modülasyon özelliğine sahip, VHF/UHF frekans bantlarında 75MHz-lGHz aralığında ayarlanabilir, düşük enerji tüketimine sahip olduğu,
• Bilinen benzer sistemlerde verici gücü ve frekansı uzaktan ayarlanabilmekte olup (örnek olarak verici gücü lmW-1000mW aralığında ve VHF-UHF frekans aralığında), bu sayede vericinin yayın mesafesinin de değiştirilebileceği yönünde tespitler yapılmıştır.
B) Başbakanlık Çankaya Resmi Konutta elde edilen RF Vericinin;
• Schneider Electric marka 3'lü priz (anahtarsız) içine kamufle edilmiş olduğu,
• İki adet mikrofon, bir adet tel anten ve 220V'dan dönüştürücü besleme adaptörü ile bağlantılı olduğu,
• Priz içerisine yerleştirilme işleminde, 2 adet mikrofonun stereo ses iletimi özelliğini sağlayacak şekilde prizin bir kenarına, anteni olduğu anlaşılan tel antenin ise prizin diğer kenarına kamufle edilmiş olduğu.
• Prizin herhangi bir sebeple açılması durumunda yerleştirilen cihazların görünmemesi için özel bir kalıp ile kapatıldığı,
• Bu düzeneğin daha önce detaylı bir çalışma yapılarak hazırlanması sonrasında kısa bir süre içerisinde mevcut priz ile değiştirilmiş olabileceği,
• Sistemde gürültü etkisini azaltmaya yönelik çalışma yapıldığı anlaşılmakta olup priz içerisine yerleştirme işleminin tecrübeli, bilgi sahibi, uzman bir ekip tarafından gerçekleştirildiği,
Yapılan incelemeler sonucunda;
• Aktif olduğu anda anlık bir sinyalin çıktığı, daha sonra hemen kaybolduğu,
• Sadece 220V besleme bağlantısı olduğu sürece çalıştığı,
• Devre yapısı içerisinde yer aldığı gözlenen PIC18LF1320 kodlu mikro işlemcinin sisteme uzaktan gönderilen komutlara göre kumanda edilebildiği,
• Devre yapısı içerisinde verici entegresi olarak Analog Devices firması ürünü olan ADF7012 kodlu modülün kullanılmış olduğu tespit edilmiştir.
• Modülünün FSK sayısal modülasyon özelliğine sahip, VHF/UHF FRENKANS bandlarında 75MHz-lGHz aralığında ayarlanabilir, düşük enerji tüketimine sahip olduğu,
• Çalıştırıldığında anlık bir sinyalin gözlenip daha sonra kaybolmasının cihazın uzaktan kontrol edilebilir özellikte olması ile bekleme konumuna alınmış olabileceği, bir komut ile uyandırılıp aktif hale geçirilebileceği,
Sonuç olarak;
İki verici devresinin aynı tasarıma sahip olduğu, cihazları yerleştirme yönteminin aynı olduğu ve yerleştirilen cihazları gizlemek için kullanılan malzemeler ile malzemelerin kapatıldığı plastik kalıbın yapılarının benzerlik gösterdiği,
Bahse konu vericilerin bulunduğu malzemelerin detaylı olarak incelendiğinde, ön tarafının açık olması, cihazın açık alanda 300 metreye kadar yayın yapması, cihazların oldukça profesyonel, çok kaliteli yayın yapan güçlü cihazlar olması, frekans ölçümü sırasında parazitsiz ve çok temiz bir dalganın görülmesi, uzaktan yönetilebilmesi gibi hususlar değerlendirildiğinde çok profesyonel bir uygulama olduğu,
Devre yapısının incelenmesi sırasında bazı entegre kodlarının tamamen silindiğinden işlevlerinin belirlenemediği, sistemin çalışma şekli konusunda kesin bir kanaate varılamamıştır.
2) Daha kapsamlı bir çalışma yapılabilmesi amacıyla elde edilen cihazların ve malzemenin;
-Ömür tespitlerinin yapılması (PCB, silikon, dolgu malzemesi vs),
-İşlemci üzerindeki yazılımın okunması,
-Kart üzerindeki malzemelerin listesinin oluşturulması
-Üzeri silinmiş malzemelerin isimlerinin belirlenmesine yönelik yapılan çalışmalarda;
TÜBİTAK’ın incelemesi;
• Malzeme ömür tespitinin beyaz renkli dolgu malzeme ile yapıldığı, söz, konusu beyaz renkli dolgu malzemesinin FTIR Spektrofotometresi ile gerçekleştirilen spektroskopik inceleme sonucunda termoplastik poliüretan esaslı olduğunun tespit edildiği ve katılaşmasının 4-5 Aralık 2011 tarihinde olduğunun tahmin edildiği
• Elektronik kartlardaki işlemci üzerindeki yazılımın okunmasının mümkün olmadığı, bahse konu işlemcinin, OTP tipi olup, bir kere programlandıktan sonra üzerindeki yazılımın tekrar geri okunmasına karşı koruma mekanizması içerdiği,
• Elektronik kartlarda üzeri silinmiş malzemelerin isimlerinin belirlenmesine yönelik çalışma yapıldığı, ancak isimleri silinen elektronik malzemelerin teşhis edilemediği, elektronik kartlar üzerinde herhangi bir üretici kodu görülemediği, ayrıca elektronik kartlardaki işçilik kalitesinin incelenmesi neticesinde kartların fabrikada seri üretim olup olmadığı konusunda kesin bir sonuca ulaşılamadığı, fabrikada seri üretim veya elle montaj ile üretilmiş olabileceğinin değerlendirildiği şeklinde rapor düzenlendiği,
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nin incelemesi;
Poliüretan kür olmaya, katılaşmaya başladıktan sonra zamanla rengi açık sarıya döndüğü, bu sarılık polimerin oksidasyondan kaynaklandığı, havadaki nem izosiyanat ile reaksiyona girerek ilgili amin yapısını oluşturduğu, bu amine havanın temas etmesiyle oksitlendiği ve sarı renge dönmeye başladığı, İsopropil alkolde eksrakt edilen malzeme UV spectral analizi ile renk analizi yapıldığı, referans ürünün zamanla renk değiştirmesiyle cihazda artan bir veri elde edildiği,
Standart bir prosedür olmamakla birlikte başka malzemelerde uygulanan (mühimmat-patlayıcı malzemeler) bir yöntemi poliüretanının zamana bağlı kimyasal özellikleri baz alınarak tahmin edilebileceği, dinleme cihazının bulunduğu prizin içindeki dolgu malzemesinden 3 ayrı yerden alınan numuneler üzerinde yapılan inceleme neticesinde;
• Teslim edilen raporlarda bir poliüretan köpük türünün üretim zamanının tespit edilmesi ile ilgili yaşlanma ve oksidasyona bağlı renk değişimi ölçümlerinden katılaşmanın başladığı tarih tahmin edilmeye çalışılmaktadır. Poliüretan köpüğün ilk karışım anından kürlenme ve yaşlanma süresince nasıl renk değiştirdiğini belirlemek için iklimlendirme çemberinde hızlandırılmış yaşlandırma işlemi uygulanmıştır. İklimlendirme çemberi (kabini) ile yapılan yaşlandırma deneyleri yöntemi, numunenin 120 günde geçireceği değişimi çok kısa sürede uygulayabilecek ve bilimsel olarak doğruluğu kabul edilmiş/ispatlanmış bir yöntemdir. Başka bir ifade ile ortama bağlı etmenler ile malzemenin doğal yaşlanması hızlandırılmış olarak gözlemlenebilir ve bu bilimsel ve doğrulanmış bir yöntemdir. İkinci olarak zamana bağlı renk değişiminin tespit edilmesi için yaşlanma günleri boyunca numuneler mikroskop altında incelenerek renk değişimleri kaydedilmiştir. Böylece oksidasyon ile rengi beyazdan sarıya doğru dönen poliüretan köpüğün oksidasyon süresine bağlı olarak (hava ile temas süresine) renk değişimine bakılmaktadır. Bu yöntem çokça kullanılan ve yaygın bir yöntem olmamakla birlikte kesinlikle bilimsel ve güvenilir bir yöntemdir. Açıkça ifade etmek gerekir ki araştırmacı çok akılcı bir yöntem kurgulamış ve kontrollü deneylerle bunu doğrulamıştır. Özetle yöntem bilimsel ve gerçekçidir.
• Çalışma sistematiği açısından gerçekleşen köpürme ve kürlenme olayı ile laboratuvarda yapılan deneyler arasında bazı önemli farklılıklar vardır. Bunların başında kürlenmenin gerçekleştiği ortamın oksijen zenginliği ve hava ile temas alanı gelmektedir. Kontrollü olarak yapılan deneylerde açık ortamda kürlenme olayı simüle edilmektedir. Yani açık atmosferde serbestçe kürlenen poliüretan köpükteki renk değişimi takip edilmektedir. Oysa incelenmek üzere teslim edilen numuneler kapalı hatta oldukça kapalı bir ortamda kürlenmeye bırakılmıştır. Gerçek numuneler bir priz kutusu içinde dört tarafı kapalı bir ortamda kürlenmeye bırakılmıştır. Bunun anlamı, numunelerin hava ile teması kontrollü deneylerdeki kadar kolay olmayacaktır. Bu durum ise oksijen zenginliğini çok önemli ölçüde etkileyecektir. Kürlenmenin daha yavaş gerçekleşeceği açıkça görülebilmektedir. Tarif edilen numunelerin bulunduğu ortam düşünüldüğünde bu etmen, süre tahminini yaklaşık olarak 7-10 gün kadar hatalı tespit edilmesine sebep olabilecektir. Bu süre araştırmacının yaptığı çalışmada verilen değerler göz önünde bulundurularak tahmin edilmektedir.
• Bir başka önemli etmen ise katılaşmış poliüretan köpüğün miktarıdır. Numunenin iç yüzeyinin ortam ile teması ile dış yüzeyinin teması eşit değildir. 5 santimetre kalınlığında bir numune düşünüldüğünde yüzeyin hava ile olan teması ile 20 mm derinlikteki bölgenin hava ile olan teması eşit değildir. Oysa kontrollü deneylerde çok küçük numuneler kullanıldığından yüzey ile merkez arasında önemli bir hava teması farklılığı olmayacaktır. Kontrollü deneylerde bu durum göz ardı edilmiştir. İncelenmek üzere teslim edilen numuneler kürlenmiş, tarihinin yaklaşık 5-7 gün arasında yanlış tahmin edildiğini göstermektedir. Gerçek numuneler köpüğün iç kısımlarından alındığı için yüzey numunelerine göre daha uzun süre sonra aynı renk değişimine uğramış olmalıdır. Bir başka ifade ile aynı renk skalasına dış yüzey numunesi 30 günde ulaşırken içeriden alınan numune 35-37 günde ulaşmış olmalıdır. Bu farklılık öngörülememiştir.
• Yukarıda ifade edilen iki şüphenin izale edilebilmesi için kontrollü deneylere iki yeni uygulama eklenmelidir. Bunlardan birincisi, iklimlendirmeye tabi tutulan ilk numuneler ile aynı geometrik boyutlarda ve kapalı ortamda oluşturulmuş köpükler kürlenmeye bırakılmalı ve renk değişimleri arasındaki fark ölçülmelidir. Böylece kapalı ortamda kürlenme ile açık ortamda kürlenme arasındaki gerçek gün farkı ortaya çıkacaktır. İkincisi ise kenar uzunluğu 5 cm olan küp şeklinde üretilmiş bir poliüretan köpük yaklaşık 50 günlük yaşlandırmaya karşılık gelecek iklimlendirme koşullarına tabii tutularak kesiti alınmalıdır. Kesit boyunca renk değişimi incelenerek, iç kısım ile dış kısım numuneleri arasında kaç güne karşılık gelen bir renk farklılığı olduğu tespit edilmelidir. Ancak gerek iklimlendirme kabininin boyutları gerek ek süreler düşünüldüğünde bunları gerçekleştirmek çok kolay değildir. Öte yandan gerek yapılan incelemelerden, gerek sunulan rapordan bu sürelerdeki şaşmaların yukarıda açıklandığı kadar olabileceği öngörülebilmektedir.
• Önemli konulardan biri de aynı bölgeden alınan numunelerin ölçümlerinde aralarında kaç günlük yaş farkı görüldüğüdür. Yapılan incelemede gerçek numunelerden alınan ölçümlerde aralarında yaklaşık 3 günlük fark bulunmuştur. Oysa gerçekte tüm numuneler aynı tarihte kürlenmeye başlamıştır. Bu durum ölçüm hatasının yaklaşık 3 gün olduğunu göstermektedir.
• Araştırmacı tarafından sunulan raporda verilen grafik incelendiğinde ilk 50 gün içinde yapılan ölçümler, 3 günlük hata payından çok daha keskin olarak ölçülebileceğini göstermektedir. Ancak 60. günden sonrası ile ilgili yapılan tahminlerin tamamı ölçüm hatası olarak kalacaktır. Bu bakımdan elde edilen tarihlerin 60 günden geri gitmesi halinde yöntemin güvenilirliği sorgulanmalıdır şeklinde raporun düzenlendiği,
Sonuç olarak:
ü İnceleme için sunulan raporlarda kullanılan yöntem bilimsel, gerçekçi ve iyi kurgulanmış bir yöntem olduğu, ancak uygulama ile kontrollü deneyler arasındaki yukarıda sayılan sebeplerle gerçek kürlenmeye başlama tarihinin, araştırmacının bulduğu tarihten 13-17 gün daha eski olmasının gerektiği, buna 3 günlük ölçüm hassasiyeti de eklendiğinde 10- 20 gün kadar daha eski tarihli bir kürlenme başlangıç tarihi tahmini daha gerçekçi olacağı şeklinde bilirkişi raporu düzenlenmiştir.
Soruşturmada daha önce tanık olarak dinlenen şüpheli Hasan Palaz kendisine TUBİTAK da düzenlenen raporda dinleme cihazlarının konulma tarihinin tespitine yönelik olarak silikon-dolgu malzemelerinin ömür tespiti ile katılaşma sürelerinin daha eski tarih olarak yapılması konusunda basında ve tanık ifadesinde baskı yapıldığını söylediği, ancak dosya içeriğine göre MİT'ten kendisini gönderilen dinleme cihazlarının içinde bulunduğu prizler içindeki dolgu malzemelerinin katılaşma ve ömür tespiti konusunda rapor hazırlamadığı, MİT'ten gelen çalışma ve rapor hazırlama talebini TUBİTAK MAM'dan dosyada tanık olarak dinlenen Hamza Turhan'a gönderdiği, Hamza Turhan'ın Kimya mühendisi olup silikon-dolgu malzemeleri üzerinde çalıştığı, çalışma sonuçlarını ve notlarını şüpheli Hasan Palaz'a gönderdiği, Hasan Palaz'ında bu notları kendi dairesinde bulunan makine mühendisi Gökhan Vıcıla verdiği, Gökhan Vıcıl'ın yazdığı raporları MİT'e gönderdiği, TUBİTAK tarafından yazılan raporlarda şüpheli Hasan Palaz'ın imzasının olmadığı;
TOBB Ekonomi ve Teknoloji üniversitesinde bilirkişi-uzman dosyamız tanığı Teyfik Diker'in çalışmasının TUBİTAK çalışması doğrultusunda olduğu ancak Teyfik Diker'in çalışmasının daha tarafsız olup TUBİTAK'ın kullandığı bilimsel veriler üzerine kendi çalışmalarını koyarak daha doğru tespit yaptığı ve prizler içerisine dolgu malzemeleri-silikonun 2011 yılı Kasım ayının 20'sinden itibaren konduğunu yaklaşık olarak tespit ettiği, bu tarihinde yani 2011 yılı 24-25 Kasım tarihlerinde şüphelilerin dinleme cihazlarını çalışma ofislerine koydukları tarihle aynı olduğu;
TUBİTAK ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinden alınan raporlara göre dinleme cihazlarının önceden yapılan keşifler doğrultusunda 24-25 Kasım 2011 tarihlerinde çalışma ofislerine yerleştirildiği kanaatine varılmıştır.
3) Cihazları yerleştiren şüpheli/şüphelilerin tespitine yönelik yapılan çalışmalarda;
1) 01 Temmuz 2011 ile malzemelerin ele geçtiği 28 ve 29 Aralık 2011 arasında konutlara gittiği görülen tüm isimler, öncelikle meslekleri ve meşguliyetleri, Keçiören konutta (2) adet çalışma ofisinin bulunduğu, 2 numaralı ofise gelme gerekçeleri ve buraya direkt erişim olanakları, adlarına veya başka isimlere kayıtlı kullanıcısı oldukları GSM'ler tespit edilmiş, teknik analizi yapılarak, kullanıcıları ve irtibatlarının dikkat çekici bağlantıları incelenmiş,
a) 28 Kasım 2011'de gazino/mutfak tadilat,
b) 30 Kasım 2011'de kombi bakım kaydı altında Keçiören'deki binaya giriş yapıldığı,
c) 05 Aralık 2011'e kadar girişin söz konusu olmadığı,
d) 05-30 Aralık 2011 arasında ise;
- 3 Başbakanlık Telefon Teknisyeni,
- AK Parti Merkez binadan gönderilen 11 temizlikçi,
- Telefon santral kurulumunu gerçekleştiren 2 SİSTAŞ firması çalışanı,
- Santraller arası bağlantı maksadıyla görevli 1 KOÇ Sistem personeli
- Santralle ilgili 1 Telekom çalışanı ve 1 ofis tadilatçısının binaya giriş yaptıkları tespit edilmiş,
e) Ayrıca 1 numaralı ofiste vardiya usulü görev yapan 4 polis memurunun,
2 numaralı ofise denetimsiz girebilme imkanına sahip olduğu tespit edilmiştir.
Sonuç Olarak;
• Başbakanlık teknisyenleri ile Kombi Bakım ve Gazino/Mutfak tadilat görevlisinin
2 numaralı ofise girmedikleri,
• SİSTAŞ çalışanlarının, o anda görevli bayan polis memurunun talebi doğrultusunda ve bir başka polisin refakatinde 06 Aralık 2011'de 2 numaralı ofise girdikleri, mevcut telefon cihazını yenisiyle değiştirip test ettikleri, işlemin en fazla bir dakika sürdüğü,
• Santral kurulumu için gelen TELEKOM çalışanı ve KOÇ Sistem personelinin çalışmalarını sistem odasındaki santralde gerçekleştirdikleri ve 2 numaralı ofise girmedikleri,
• 17 Kasım 2011'den başlayarak malzemenin bulunduğu 28 Aralık 2011'e kadar Keçiören binasına giriş yaptıkları belirlenen 11 temizlik görevlisinin; periyodik olmayan zaman aralıkları ile talep olması halinde ofise giderek temizlik yaptıklarını, gidilecek gün ve saati önceden bilmediklerini, binaya refakatçi polisler eşliğinde girdiklerini, 2 numaralı ofis olarak bilinen ve salon kısmında Sn. Başbakan'ın çalışma odasının bulunduğu daireye talep olması halinde geçtiklerini, çalışma odasının temizliğinin genellikle 20-25 dakika sürdüğünü ve kesinlikle bir polis refakatinde 2-3 kişilik grup halinde çalıştıklarını, odadaki eşyaların yerlerinin değiştirilmesi gibi bir işlem yapmadıklarını belirtmişlerdir.
2) TANIK OLARAK İFADESİNE BAŞVURULANLAR;
a) Milli İstihbarat Teşkilatı Personelinin alınan beyanlarında;
Başbakanlık Müsteşarlığının talebi üzerine Başbakanlık konutlarında, merkez binada ve AK Parti Genel Merkezinde böcek araması yapılacağı yönünde talimat verildiği, 20 gün kadar bu şekilde beklendikten sonra Aralık ayının 28’inde Keçiören konutta Başbakanın danışmanı Mustafa VARANK’ın da bulunduğu bir aramada tarama cihazlarıyla aramaya başlandığında ciddi bir spektrum görüldüğünü, yayının dış ortamdan değil iç ortamdan geldiğini, frekansın nereden geldiğinin tespitine yönelik çalışma başlatıldığını, arama esnasında Mustafa VARANK’ın yanı sıra koruma ekibinden de birilerinin olduğunu, Sn. Başbakanın çalışma ofisine girildiğinde oldukça fazla sayıda elektrikli aletin bulunduğu bir oda olduğunu, sinyalin geldiği yerin tespiti için elektriğe bağlı cihazların elektriğini kestiklerini, 6’lı prizin elektriğini kesince sinyalin kesildiğini, bunun üzerine X-Ray cihazı ile görüntülenen priz içerisinde mikrofona benzer yapılar gördüklerini, sinyalin 6’lı prizden kaynaklanabileceği kanısına vardıklarını, prizin açılması üzerine iyi bir malzeme/işçilik ile dinleme cihazının priz içerisine yerleştirildiğini gördüklerini, bu arada Mustafa VARANK’ın cep telefonu ile prizin fotoğrafını çektiğini, hiçbir şey olmamış gibi aramalara devam edildiğini, söz konusu konutta başka bir sinyale rastlanılmadığını, aynı gün AK Parti Genel Merkezinde de üç ayrı noktada cihazla arama yapıldığını ancak herhangi bir olumsuzluğa rastlanılmadığını,
29 Aralık 2011 günü, Başbakanlık merkez binaya arama için gittiklerini, aramaya Mustafa VARANK’ın da eşlik ettiğini, arama esnasında olumsuz bir durumla karşılaşılmadığını, öğle saatlerinden sonra Çankaya'daki Başbakanlık resmi konuta gidildiğini, cihaz ile yapılan ilk çalışmalarda ciddi bir sinyal ile karşılaşılmadığını, fakat yarı iletken aramalarda zayıf bir sinyal ile karşılaşıldığını, bunun üzerine fiziki arama sonucunda üçlü prizin içerisinde Keçiören'deki konutta karşılaştıkları yapının benzeri bir yapıyla karşılaştıklarını, resmi konuttaki cihazın profesyonel bir çalışma ürünü olduğunu, buradaki cihazların da fotoğrafını Mustafa VARANK’ın çektiğini, her iki cihazında kriptolu telefonların olduğu yerin altındaki prizlere yerleştirildiğini, ertesi gün tekrar arama yapılan yerlerde cihazlarla arama yapıldığı ancak kayda değer olumsuz bir durumla karşılaşılmadığını, 16-17 Ocak 2012 tarihlerinde de Başbakanlığa ait İstanbul ilindeki ikamet ve ofislerde arama yapıldığını, Milli İstihbarat Teşkilatı personelinin arama yaptıkları tarihten yaklaşık 10-15 gün kadar önce emniyet personeli tarafından arama yapıldığını Mustafa VARANK’ın söylediğini belirtmişlerdir.
b) 25 Kasım 2011 tarihte konutta görevli polis memurlarından Serkan ÖZNEHİR ifadesinde;
Sn. Başbakan'ın rahatsızlığı nedeniyle İstanbul'da bulunduğu dönemde, muhtemelen Kasım 2011'de Başbakanlık Teknik Arama Ekibi Amiri Serhat DEMİR'in başında olduğu 4-5 kişilik bir ekibin konutta arama faaliyeti icra ettiğini, ekipte Serhat DEMİR'in yanı sıra 40 yaşlarında, kır saçlı bir erkek şahsın olduğunu, anılanın diğerlerine göre yaşlı olmasından dolayı kendisinin dikkatini çektiğini, arama ekibinin geliş tarihini hatırlamamakla birlikte aynı gün Sn. Emine ERDOĞAN'ın özel kalem müdürü Ela ÇAKICI DÖNMEZ'in THY'ye ait uçakla İstanbul'dan Ankara'ya geldiğini anımsadığını, çünkü bu seyahatin rezervasyon işlemlerini kendisinin gerçekleştirdiğini, Aralık 2011 sonlarından itibaren birçok arama yapılmasına rağmen, Kasım 2011'de arama ekibinde bulunan kır saçlı şahsı bir daha hiç görmediğini belirtmiştir.
c) Başbakanlık Çankaya Resmi Konutunda görevli Konut Güvenlik Amiri Volkan KORKMAZ ifadesinde:
Sn. Başbakan'ın Ankara'da bulunmadığı dönemde Çankaya konutta 2 kez teknik arama yapıldığını,
Başbakanlık Güvenlik Sistemleri Büro Amiri Serhat DEMİR ve Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı'nda görevli üç kişiden (bir amir, iki memur) müteşekkil bir ekibin 24 Kasım 2011 günü, saat 19:00 civarında, Başbakanlık Çankaya Resmi Konutunda arama faaliyeti gerçekleştirdiklerini, aramaya kendisinin ve konutta görevli teknisyen Hasan NARMANLI'nın eşlik ettiğini, yapmış olduğu fotoğraf teşhisinde arama yapan ekip içerisinde Sedat ZAVAR'ın olduğunu,
Kasım 2011 ile Ocak 2012 tarihleri arasında aramaların sıklaştığını, söz konusu teknik aramalar için kayıt tutulmadığını, ancak Volkan KORKMAZ’ın Aralık 2011'den bu yana aramaları kaydetmeye başladığını,
Serhat DEMİR ve beraberindeki şahısların aramalar sırasında özellikle Sn. Başbakan'ın makam odasında yoğunlaştıklarını ve makam masasının çevresindeki kablolar üzerinde özellikle çalıştıklarını, aramanın uzun sürmesi nedeniyle zaman zaman Serhat DEMİR ile beraberindeki kır saçlı amir şahsın odadan çıktıklarını ve arama yapan iki polis memurunun yalnız başlarına çalıştıklarını,
Serhat DEMİR'in kendilerindeki aygıtların eski olması nedeniyle İstihbarat Daire Başkanlığı'nda görevli şahısların teknik aramaya geldiklerini, Koruma Daire Başkanlığı'nın bütçesinin olmaması nedeniyle söz konusu teçhizatları temin edemediğini,
Kendisinin konutta bulunmadığı esnada yapılan aramaya anılan tarihte nöbetçi olan yardımcısı Murat ÇELİK ile nöbetçi teknisyen Ömer ARAS'ın nezaret ettiklerini, Başbakanlık Koruma Büro Amirliği teknik arama ekibinde görevli Serhat DEMİR, Harun YAVUZ, Hurşit GÖLBAŞI ve Komiser Yardımcısı İbrahim SARI’yı tanıdığını belirtmiştir.
d) Konut Güvenlik Amir Yardımcısı Murat ÇELİK ifadesinde;
Sn. Başbakanın rahatsızlığı nedeniyle İstanbul'da bulunduğu sırada Başbakanlık Teknik Arama Ekip Amiri Serhat DEMİR'in beraberinde 40 yaşlarında kır saçlı, saçlarının ön tarafı dökülmüş erkek şahısla, Hyundai Accent marka araçla, saat 20:00 civarında Başbakanlık Çankaya Resmi Konutuna geldiğini, aracın içeri girmediğini, yapmış olduğu fotoğraf teşhisinde arama yapan ekibin içerisinde Sedat ZAVAR ile İlker USTA’nın olduğunu,
Şahıslara kendisinin refakat ettiğini, Serhat DEMİR'in beraberindeki şahsı eski emniyet mensubu ve güvenlik şirketi üst düzey yöneticisi olarak tanıttığını, yaptırılan fotoğraf teşhisinde Serhat DEMİR’in yanındaki kişinin İstihbarat Daire Başkanlığı personeli Sedat ZAVAR olduğunu,
Konuttaki işlemin yarım saat kadar sürdüğünü, yanlarında dizüstü bilgisayar ve ekranlı bir cihaz olduğunu, arama esnasında jammer olduğunu düşündüğü bir aletin kullanılmasından, şahısların teknik arama yapmaktan çok elektronik olarak nasıl tedbirleri alınacağına yönelik keşif amaçlı bir çalışma yaptıkları izlenimi edindiğini,
Çalışmadan bir hafta veya 10 gün sonra, Serhat DEMİR'in beraberinde yine emniyetten ayrılmış şirket yöneticisi olarak tanıştırdığı aynı şahsın, 35-40 yaşlarında esmer tenli başka bir personelle konuta gri renkli Volkswagen Passat marka araçla geldiğini, bu marka ve model araçların İstihbarat Daire Başkanlığı tarafından da kullanıldığını bildiğini, Volkan KORKMAZ ile birlikte anılanlara refakat ettiklerini, ayrıca yanlarında konutta görevli bir Başbakanlık teknisyeninin de bulunduğunu,
Arama sırasında kullanılan bir cihazın radyasyon yaydığının söylendiğini ve telefon-telsiz konuşmalarını kestiğinden bahisle bazı denemeler yapıldığını, kendilerinin de ellerindeki telsiz ve telefonları belirli mesafelerden denediklerini,
Bu aramanın yılbaşından bir hafta kadar önce olduğunu, çünkü yeni yıl ile ilgili olarak konuştuklarını hatırladığını, detaylı bir aramanın icra edildiğini belirtmiştir.
e) Başbakanlık Koruma Daire Başkanlığı Güvenlik Sistemleri ve Ar-Ge Büro Amirliğinde görevli polis memurları Adem ŞENCAN ve Hasan Burak TAŞKIRAN ifadelerinde;
Görev yerlerinin Başbakanlık merkez bina olduğunu, kamera izleme odasının binanın -1. katında bulunduğunu, 2012 yılı Eylül ayı içerisinde kamera izleme görevinde nöbetçi olduklarını, çalıştıkları sırada, akşam saatlerinde, Koruma Daire Başkanlığı Güvenlik Sistemleri ve Teknik Büro Amiri Serhat DEMİR’in yanlarına gelerek hal hatır sorduktan sonra yanında getirdiği harici diski kendilerine vererek "bu büronun harddiski, görüntüler kaybolmasın buna yedekleyin" dediğini, bunun üzerine Serhat DEMİR’in masaya oturarak cihazı bilgisayara kendisinin bağladığını, kopyalama işleminin gece saat: 03:00'e kadar devam ettiğini, kayıt işlemi bittikten sonra harici harddiski alarak Serhat DEMİR’in masasına bıraktıklarını, getirilen harddiskin kapasitesinin 1 TB, yedeklenen görüntünün ise 700 GB olduğunu, kendilerini kaydeden kamera kayıtlarının daha sonra sistemden silindiği şeklinde beyanlarda bulunmuşlardır.
f) Başbakanlık Koruma Daire Başkanlığı Keçiören İkamet Santralde görevli Tülay YONGACI ifadesinde;
Görevinin Başbakan ve eşine gelen telefonları cevaplamak olduğunu, Başbakan'ın genellikle 1 nolu ofiste çalıştığını, 28 Kasım 2011 tarihinde kendisinin görevli olduğunu, Mustafa VARANK ve kalabalık bir ekibin arama yapmak üzere konuta geldiğini, yapılan çalışmanın başında görevli polislerin bulunduğunu, Başbakan'ın çalışma ofislerinin anahtarının özel kalem müdürü Hasan DOĞAN’da bulunduğunu, zaman zaman temizlikçilerin gelerek temizlik yaptığını, zaman zaman Başbakanlıktan gelen arama ekibinin başında fotoğraftan teşhis ettiği Sedat ZAVAR ve ekibinde İlker USTA, Enes ÇİĞCİ, Salih ULUTAŞ, Seyit SAYDAM ve Harun YAVUZ’un bulunduğunu, bir dönem santral telefonlarının değiştiğini, prizlerin değişmediğini, 2 nolu ofiste de telefonların değiştirildiğini ancak prizlerin değiştirilmediğini, yeni priz ve çoklu priz koyma değiştirme olmadığını belirtmiştir.
g) Çankaya konutta teknisyen olarak çalışan Hasan NARMANLI ifadesinde;
24/11/2011 tarihinde adlarını bilmediği üç görevli tarafından Konut Güvenlik Amiri Volkan KORKMAZ eşliğinde bir arama yapıldığını teyit ederek, arama sırasında Sn. Başbakan'ın ofisine geçildikten birkaç dakika sonra çalışmayı sürdüren iki görevlinin gürültü olduğunu söyleyerek kendilerini çalışma ofisinden çıkardıklarını ve kapıyı kapattıklarını, yaklaşık 10 dakika ofiste yalnız çalıştıktan sonra çıktıklarını, bu arada kendisinin, Volkan KORKMAZ ve amir konumundaki şahıs (Serhat DEMİR) ile birlikte koridorda beklediklerini, ardından büyük yemek salonuna geçildiğini, buranın diğerlerinden geniş olmasına rağmen kısa sürede arama işleminin tamamlandığını beyan etmiştir.
h) Çankaya konutta teknisyen olarak çalışan Mevlüt ALBAY ifadesinde;
Sn. Başbakan'ın çalışma odasındaki masasının yanında yer alan üçlü seyyar prizin, konumu itibariyle dikkat çekmeden değiştirilmesinin mümkün olamayacağı ve en azından beş dakikaya ihtiyaç duyulacağını, üçlü seyyar priz, masa altındaki diğer beşli tabir edilen priz ile bağlantılı olduğu, kabloların altından geçtiği ve iç kısmında beşli prizin bulunduğu sehpa ve yanındaki kağıt kıyma makinesi yerlerine milimetrik oturtulmuş olup, sehpanın kaldırılarak, altındaki beşli uzatma kablosunun çekilerek, üçlü seyyar prizle bağlantısının çıkarılması ve söz konusu seyyar priz değiştirildikten sonra, tekrar aynı işlemlerin yapılması gerektiği yönünde beyanda bulunmuştur.
3) ŞÜPHELİLERİN TESPİTİNE YÖNELİK ÇALIŞMALAR;
Yapılan araştırmalar, görüşmeler, teknik analizler ve tespitler neticesinde oluşan kanaat çerçevesinde şüpheli konumunda olanlardan şahıs bazında yapılan eksiltmeler hedef kitleyi küçültmüş ve yeni şüpheli şahısları ortaya çıkarmıştır.
-Bu çerçevede; Sn. Başbakan ve eşinin yakın koruma ekibi dışında (Söz konusu tarihlerde ekip İstanbul ilinde oldukları) Başbakanlık Koruma Daire Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amirliği personelinin özellikle her iki konuta da herhangi bir kısıtlama olmaksızın girebileceği anlaşılmıştır.
-Temmuz - Aralık 2011 arasında Keçiören ve Çankaya'da arama faaliyeti icra edilmediği, Güvenlik Sistemleri Büro Amiri Emniyet Amiri Serhat DEMİR'in de bu yönde bir talimatı olmadığı, söz konusu tarihler arasında arama yapıldığına dair bir kayda rastlamadığı,
-“Başbakanlık Arama Ekibi" dışında hiçbir kimsenin/grubun arama amacıyla konut ve ikametgaha giremeyeceği, Başbakanlık Milli İstihbarat Teşkilatı mensuplarınca gelen emir doğrultusunda söz konusu adreslerde arama yapılabildiği,
-Başbakan'ın 23 Kasım-14 Aralık 2011 arasında, İstanbul'da bulunduğu tarihlerde, Başbakanlık teknik arama ekibince çalışma ofislerinde bir arama yapıldığı,
-Keçiören konutu Güvenlik Amiri ve Yardımcısı (Ferat YÜKSEL, Yüksel EKİZ) arama ekiplerinin giriş ve çıkışlarının kayıt altına alınmadığı, aramalarda rutin olarak bir saat kadar önce kendilerine haber verildiği ve akabinde arama yapıldığı,
Bu kapsamda Keçiören ikametgahta ve Resmi konutta Başbakanlık Koruma daire Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro amirliği personeli ile birlikte EGM İDB personelinden bir grubun örgütlenerek çalışma yaptığı, rutin böcek araması yapıldığı intibaı verilerek şüpheliler Serhat Demir'in sevk ve idaresinde şüpheli Sedat Zavar ile birlikte şüpheliler Enes Çiğci ve İlker Usta tarafından fırsat operasyonu şeklinde siyasal casusluk amacıyla dinleme cihazlarının mekanlardaki prizlere yerleştirilerek dinlemelerin yapıldığı,
Örgütlemeyi yapanın ve diğer şüphelileri ayarlayanın şüpheli Ali Özdoğan olduğu ve yapılacak dinlemeler konusunda şüpheli Ahmet Türer'in destek verip faaliyeti yönlendirdiği;
Olaydaki şüphelilerden;
1) Olay tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdürü Ali ÖZDOĞAN’ın;
-1993-2013 yılları arasında İstihbarat Dairesi Başkanlığı Teknik Şube Müdürlüğünde görevli olduğu ve 2011 senesinde İstihbarat Daire Başkanlığı kadrosunda Teknik (L) Şube Müdürlüğü görevini yürüttüğü, 2003-2008 yılları arasında ABD'de master ve doktora eğitimini yaptığı, halen Diyarbakır A. Gaffar Polis Meslek Yüksek Okulunda görevi olduğu,
-Ali ÖZDOGAN ile Serhat DEMİR'in Ocak 2011 - Eylül 2011 tarihleri arasında irtibatlı oldukları, sonrasında Şubat 2012 tarihinde irtibat kurdukları ve bu tarihten sonra irtibatlarının bulunmadığının incelenen HTS kayıtlarından tespit edildiği;
-Ali ÖZDOĞAN'ın yurtdışında bulunduğu 21/11/2011 - 13/12/2011 tarihleri arasında 18626865828 nolu ABD'de kayıtlı numarayı kullandığının MİT ve Emniyet İDB'nin çalışmalarından tespit edildiği;
Ali ÖZDOGAN ve Başbakanlık Milli İstihbarat Teşkilatı personeli Orhan ŞENGÜL'ün birbirleri ile dinleme cihazlarının bulunduğu 28-29 Aralık 2011 tarihinde irtibatları bulunmakta iken Ocak 2012 tarihinden sonra irtibat kurmadıkları,
-29/12/2011 tarihinde Ali ÖZDOĞAN ve Orhan ŞENGÜL'ün birbirleriyle irtibat kurdukları ve Yenimahalle Macunköy civarında buluşarak kısa süre görüştükleri, şüphelilerin bu görüşmelerinin
-05-06/01/2012 tarihlerinde Orhan ŞENGÜL ve Ali ÖZDOĞAN'ın irtibatlı oldukları,
-07/01/2012 tarihinde; Ali ÖZDOĞAN ve Orhan ŞENGÜL'ün İstihbarat Dairesi Başkanlığı 'nın Oran'daki binasında bir araya geldiklerinin değerlendirildiği,
-12/01/2012 tarihinde Ali ÖZDOĞAN ve Orhan ŞENGÜL'ün birbirleriyle irtibat kurdukları, bu tarihten sonra irtibatlarının belirlenemediği,
-ABD'de düzenlenen 2011 High Tech Road fuarını ziyaret etmek amacıyla Sedat ZAVAR ile birlikte 10-15/01/2011 tarihleri arasında ABD'de bulunduğu,
-Almanya'da düzenlenen CEBİT fuarını ziyaret amacıyla bu ülkeye gittiği, görev sonrasında ise, Türkiye'ye dönmeden senelik izne ayrıldığı, dolayısıyla 28/02/2011 ile 12/03/2011 tarihleri arasında Almanya'da bulunduğu,
-01/06/2011 tarihinde (7) günlük senelik izin almak suretiyle yurtdışına çıkış yaptığı, senelik iznine konu yurt dışı adresinin Almanya/Stutgart olarak beyan edilmesine rağmen, Sedat ZAVAR ile birlikte ABD'ye gittiği, akabinde yine Sedat ZAVAR ile birlikte 07/06/2011 tarihinde ABD'den dönüş yaparak, senelik iznini yarıda kesip aynı gün görevine başladığı,
- Görevli olarak 27-29/07/2011 tarihleri arasında Avusturya'da bulunduğu,
- Fransa Paris'te düzenlenen MİLİPOL isimli fuara katılmak üzere Sedat ZAVAR ile birlikte görevli olarak 18-21/10/2011 tarihleri arasında Fransa'da bulunduğu,
-28/10/2011 tarihinde (15) günlük senelik izin almak suretiyle yurtdışı çıkışı yaptığı, senelik iznine konu yurt dışı adresinin Almanya/Stutgart olarak beyan edilmesine rağmen, Sedat ZAVAR ile birlikte ABD'ye gittiği, akabinde yine Sedat ZAVAR ile birlikte 04/11/2011 tarihinde ABD'den dönüş yaparak senelik iznini yarıda kesip aynı gün görevine başladığı,
-21/11/2011 tarihinde (23) günlük senelik izin almak suretiyle yurtdışı çıkışı yaparak, senelik iznine konu ABD ülkesine gittiği, akabinde senelik iznini yarıda kesip 13/12/2011 tarihinde ABD'den dönüş yaparak aynı gün görevine başladığı,
-ABD’ye ait 15515741433-18622215609-18626865828 numaralı telefonlarla irtibatlı olduğu, Ali ÖZDOĞAN’ın 15-23 Ocak 2012 tarihleri arasında ABD’de bulunduğu dönemde Türkiye’deki irtibatlanmada 18626865828 numarayı kullandığı,
-Başbakanlık Milli İstihbarat Teşkilatı Personelinin 28/11/2011 tarihinde, Başbakanlık Keçiören Konutuna böcek araması için MİT Binasından saat:12:30’da hareket ettikleri sırada, saat:12:29’da Ali ÖZDOĞAN tarafından kullanılan 0506 893 57 12 numaralı hattan, Erdal ACAR adına kayıtlı Sedat ZAVAR tarafından kullanılan 0505 484 32 77 numaralı telefon ile görüşme yaptığı, Sedat ZAVAR’ın Çankaya Caddesi ile İran Caddesi civarında bulunduğu, aynı gün saat:12:38’de Özlem ŞENGÜL adına kayıtlı 0505 349 07 78 numaralı telefondan arandığı, saat:14:28’de Sedat ZAVAR ile görüştüğü belirlenmiştir.
-2011 ile 2014 yılları arasında olmak üzere 9’u ABD olmak üzere toplam 11 kez yurtdışı çıkış kaydının olduğu belirlenmiştir.
HTS ANALİZİ;
Ali ÖZDOĞAN'ın kullandığı 0506 893 35 12 nolu GSM telefonu 01/01/2010- 01/01/2014 tarihleri arasındaki görüşme detayları incelendiğinde;
a) Serhat DEMİR tarafından kullanılan 0506 637 88 69 nolu GSM numara arasındaki ilk irtibatın;
- (1) 28/09/2010 tarihinde başladığı, 2010 senesi boyunca toplam 17 irtibatın tespit edildiği,
- (2) 2011 senesinde ilk irtibatın 17/01/2011 tarihinde son irtibatın ise 09/09/2011 tarihinde kurulduğu, bu iki tarih aralığında toplam 25 irtibat kaydının tespit edildiği,
- (3) 2012 senesinde 21/02/2012 tarihinde son irtibatın ise 03/09/2012 tarihinde kurulduğu, bu iki tarih aralığında toplam 7 irtibat kaydının tespit edildiği,
- (4) Son irtibatın 03/09/2012 tarihinde olduğu
b) Sedat ZAVAR tarafından kullanılan 0505 484 32 77 nolu GSM numara arasındaki ilk irtibatın;
- (1) 05/01/2010 tarihinde başladığı, 2010 senesi boyunca toplam 130 irtibat kaydının tespit edildiği,
- (2) 2011 senesinde ilk irtibatın 03/01/2011 tarihinde başladığı, 2011 senesi boyunca toplam 121 irtibatın tespit edildiği,
- (3) 2012 senesinde ilk irtibatın 07/01/2012 tarihinde başladığı ve son irtibatın 21/07/2012 tarihinde gerçekleştiği, bu iki tarih aralığında toplam 37 irtibatın tespit edildiği,
- (4) şahısların kullandıkları GSM numaralar arasında son irtibatın 21/07/2012 tarihinde gerçekleştiği
c) İlker USTA tarafından kullanılan 0505 489 14 21 nolu GSM numara arasındaki ilk irtibatın;
- (1) 08/01/2010 tarihinde başladığı, 2010 senesi boyunca toplam (34) irtibatın tespit edildiği,
- (2) 2011 senesinde 09/02/2011 ve 28/02/2011 tarihlerinde gerçekleşen toplam (3) irtibatın bulunduğu,
- (3) 2012 senesinde 07/10/2012 tarihinde gerçekleşen sadece (1) irtibatın bulunduğu,
- (4) 2013 senesinde 30/03/2013 tarihinde gerçekleşin (2) irtibatın bulunduğu
d) 0312 427 73 67, 0312 427 73 68 ve 0312 468 23 16 nolu TUBİTAK Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü adına kayıtlı sabit numaralar ile 29/11/2010, 03/01/2011, 22/08/2011, 05/09/2011, 05/11/2011, 07/03/2012, 10/06/2013, 14/06/2013 ve 27/06/2013 tarihlerinde irtibat kaydının bulunduğu,
e) 0262 648 10 56 nolu TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Gebze/Kocaeli adına kayıtlı sabit numara ile 04/06/20l2 tarihinde bir adet irtibat kaydının bulunduğu,
f) 0533 637 15 11 nolu Celalettin KARAMAN adına ve TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Gebze/Kocaeli adresine kayıtlı numara arasında 22/01/2010 tarihinde kurulan bir adet irtibat kaydının bulunduğu,
g) 0532 422 99 06 nolu Faruk SARI adına ve TUBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Gebze/Kocaeli adresine kayıtlı numara arasında 05/01/2012 tarihinde kurulan bir adet irtibat kaydının bulunduğu,
h) 0530 662 04 78 nolu Başbakanlık İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığına kayıtlı GSM numarası ile 03/05/2010 - 25/01/2011 tarihleri arasında (30) adet irtibat kaydının bulunduğu, söz konusu Başbakanlık numarasının irtibat kurulan dönemde Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığında görevli Şube Müdürü Ahmet TÜRER tarafından kullanıldığı değerlendirilmiştir.
ı) 0505 349 07 78 nolu GSM numaranın Özlem ŞENGÜL adına kayıtlı olduğu ancak eşi Orhan ŞENGÜL tarafından kullanıldığı, Orhan ŞENGÜL'ün Başbakanlık MİT personeli olduğu, ilk irtibatın 26/05/2010 tarihinde başladığı ve son irtibatın 19/04/2012 tarihinde gerçekleştiği, toplam (125) irtibat kaydının bulunduğu,
i) MİT Mensubu Basri AKTEPE tarafından kullanılan 0505 740 08 90 nolu GSM numara arasında; 08/05/2010 tarihinde sesli görüşme, 16/11/2010 ve 30/08/2011 tarihlerinde SMS gönderme şeklinde toplam (4) adet irtibatın bulunduğu,
j) MİT Mensubu Hüseyin ÖZBİLGİN tarafından kullanılan 0506 710 00 17 ve 0505 544 48 38 nolu GSM numaralar arasında 29/08/2011 - 15/10/2013 tarihleri arasında gerçekleşen toplam (13) adet irtibat kaydının bulunduğu tespit edilmiştir
2) Olay tarihinde Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amiri Emniyet Amiri Serhat DEMİR'in,
- 1998-2010 yılları arasında İnterpol-Europol Dairesi Başkanlığında görev yaptığı, 2010 yılı içerisinde ABD’de Sosyal Bilimler üzerine doktora eğitimini tamamladıktan sonra Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığına atandığı ve bu dairede Güvenlik Sistemleri ve Teknik Büro Amirliği görevini 24.09.2012 tarihine kadar yürüttüğü, büro amirliği görevinde Sn. Başbakan'ın kullandığı ofis ve konaklama mekanlarıyla her türlü ulaşım aracının elektronik güvenlik sistemleri ile donatılmasından ve dinleme/kayıt altına alma faaliyetlerinin önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınmasından sorumlu olduğu, 05/01/2014 tarihinde yurtdışı görev dönüşü Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğünde görevine başlaması gerekirken görevine başlamadığı ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu gereği müstafi sayıldığı, halen yurtdışında bulunduğu,
- Özel bir görev nedeniyle İstanbul'da bulunan Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amiri Serhat DEMİR'in 23 Kasım 2011tarihinde;
Saat 13:07'de Erdal ACAR adına kayıtlı GSM'in kullanıcısı tarafından arandığı, Saat:13:22'de, THY 23 Kasım 2011, 16:40 İstanbul- Ankara uçağına rezervasyon yaptırdığı, saat:16:00’da İstanbul Atatürk Havalimanından, 17:40'ta ise Ankara Esenboğa Havalimanından Erdal ACAR adına kayıtlı GSM'i aradığı,
- Baz istasyonu verileri ile THY kayıtlarının birlikte analiz edilmesi neticesi Erdal ACAR adına kayıtlı telefonun Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdür Yardımcısı Sedat ZAVAR tarafından kullanıldığı,
- Emniyet Amiri Sedat ZAVAR'ın, GSM'inin 17:40'da Esenboğa Havalimanı yolu üzerinden, Pursaklar’dan telefon baz aldığı,
- Emniyet Amiri Serhat DEMİR'in 24 Kasım 2011'de 12:57-15:38 saatleri arasında Ankara Emniyet Müdürlüğünde, saat:18:28'den itibaren Çankaya konutta bulunduğu, saat: 20:07'de Emek Mahallesi'nde baz bilgisi veren görüşmesine kadar telefonu kapalı tuttuğu/herhangi bir görüşme gerçekleştirmediği, söz konusu aramanın Sedat ZAVAR ile birlikte gerçekleştirildiği,
- Sedat ZAVAR'ın ise 24 Kasım 2011 tarihinde saat:18:26'da Birlik Mahallesi'nde bulunduğu (baz istasyon bilgisinden Serhat DEMİR ile bir arada oldukları)18:37-19:58 saatleri arasında telefonunu kapalı tuttuğu/herhangi bir görüşme gerçekleştirmediği, saat:20:04 itibariyle İstihbarat Daire Başkanlığının bulunduğu noktadan baz bilgisi verdiği belirlenmiştir.
- 24 Kasım 2011 tarihinde 18:00-20:00 saatleri arasında baz istasyonlarının sorgusunda, İstihbarat Daire Başkanlığında görevli Polis Memuru İlker USTA'nın 18:29-19:21 saatleri arasında Çankaya konutta, saat:20:48'de ise İstihbarat Daire Başkanlığı'nda,
- 24 Kasım 2011 tarihinde saat: 18:30 'da İstihbarat Daire Başkanlığı personeli Komiser Yardımcısı Enes ÇİGCİ'nin ise Çankaya konutta olduğuna dair veriler elde edilmiştir.
- Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanı Mehmet YÜKSEL’in Keçiören’deki konuta ilişkin listeyi daha önce tetkik ettiğinde 25 Kasım 2011 tarihinde herhangi bir arama kaydının bulunmadığını, ancak 22 Şubat 2012 tarihinde Emniyet Amiri Serhat DEMİR ile yaptığı görüşmede getirdiği listede söz konusu tarihte yani 25 Kasım 2011 tarihinde Serhat DEMİR ve Seyit SAYDAM tarafından bir arama icra edildiğinin yazılı olduğunu gördüğünü belirtmiştir.
- TÜBİTAK tarafından Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Keçiören ikamette yapılan aramalar ile ilgili düzenlenen böcek inceleme formu üzerinde yapılan incelemede,
1. Sayfa “2” 7. satırında tükenmez kalemle yazılmış “25-11-11” tarih bilgisinin aynı satırın diğer yazılandan farklı kalemle yazıldığının tespit edildiği, yazım formatının 25-11-2011 şeklinde değil gözönünde bulundurulduğunda büyük bir olasılıkla farklı zamanda yazıldığı sonucuna varıldığı,
2. Sayfa “16” 2,3,4,5 satırlarında dolma kalem ile yazılmış tarihlerin “03-02-2010” farklı tükenmez kalem ile yılı 2011 olarak değiştirildiği yönünde rapor düzenlendiği,
- Emniyet Amiri Serhat DEMİR’in 25 Kasım 2011 tarihinde Başbakanın İstanbul’da olmasından dolayı İstanbul ilinde görevli olduğu belirlenmiş,
- Ancak Serhat DEMİR çocuğunun rahatsızlığı nedeniyle, Koruma Daire Başkan Yardımcısı Zeki BULUT'un bilgisi dahilinde 25 Kasım 2011’de İstanbul'dan Ankara'ya geldiğini, Zeki BULUT'un talimatı doğrultusunda aynı tarihte Keçiören konutta bir arama faaliyeti gerçekleştirdiğini ve ertesi gün İstanbul'a döndüğünü, Keçiören konutta sadece Santral görevlilerinin de çalıştığı makamda (1 numaralı ofis) arama yapıldığını, binada sadece bir santral memurunun olması ve kendilerine eşlik edememesi sebebiyle 2 numaralı ofiste arama yapılmadığını, Çankaya konutta ise kesinlikle herhangi bir arama icra edilmediğini belirtiği,
- 25 Kasım 2011 'de Emniyet Amiri Serhat DEMİR, İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdür Yardımcısı Emniyet Amiri Sedat ZAVAR, İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şubede görevli Polis Memuru İlker USTA, Başbakanlık Koruma Dairi Başkanlığında görevli Polis Memuru Seyit SAYDAM'ın 11:30'da Söğütözü- Ramada Plaza civarında buluştukları,
- Aynı gün Keçiören konutuna gittikleri, yaklaşık bir saat kadar konutta "sözde" arama faaliyeti yaptıkları, bu arada telefon görüşmesinde bulunmadıkları,
- Aynı kişilerin saat:13:10 civarında Beştepeler Mahallesinde bulundukları, 11:30-13:15 saatleri arasında ortak hareket ettikleri,
- Serhat DEMİR ve Seyit SAYDAM'ın ise 14:30 civarında Başbakanlık Merkez Bina'ya gittikleri,
- THY kayıtlarından; Serhat DEMİR'in 23 Kasım 2011'de Ankara'ya gelerek 25 Kasım 2011'de İstanbul'a döndüğü,
- Kullanıcısı olduğu GSM'in baz bilgilerinden 23 Kasım 2011'de Ankara'da bulunduğu,
- 28/12/2011 tarihinde saat:14:41 (Keçiören Konutta böcek araması yapıldığı sırada) Fazilet Mahallesi Atmaca Sokak No:2 sayılı yerde bulunan Huzur Otel civarında telefon baz bilgisi verdiği, aynı gün saat:16:37 sıralarında İstihbarat Dairesi Başkanlığında,
- 29/12/2011 tarihinde 13:51-14:36 saatleri arasında (Resmi Konutta arama yapıldığı sıralarda) Keçiören konut civarında olduğu,
- Çocuğunun rahatsızlığı nedeniyle Ankara'ya geldiği yönündeki beyanına rağmen baz bilgilerinden herhangi bir sağlık kuruluşuna gitmediği, ayrıca ev ve cep telefonlarından (eşinin telefonu dahil) herhangi bir sağlık kuruluşunun/özel doktorun aranmadığı, bilahare İstanbul 'a döndüğü belirlenmiştir.
- 2011 ile 2014 yılları arasında 2’si ABD olmak üzere toplam 10 kez yurt dışı çıkış kaydının olduğu,
- 13/08/2013 tarihli Bakanlık oluru ile Pencap Polis Teşkilatının yeniden yapılandırılması kapsamında Pakistan ülkesinde görevlendirildiği, yurt dışı geçici görevinin 05/01/2014 tarihinde sona ermesine rağmen göreve başlamadığı, 02/01/2014 tarihinde Pakistan ülkesinden 6 haftalık doktor istirahati alarak kurumuna gönderdiği, sağlık raporunun EGM Sağlık Daire Başkanlığı tarafından incelenerek usulüne uygun olduğunun belirlenmesi amacıyla Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinden 18/01/2014 tarihinde randevu alındığı, ancak şahsa günümüze kadar ulaşılamadığı, Serhat DEMİR’in görev yeri olan Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü’ne dilekçe göndererek tedavi amacıyla Almanya’ya gideceğini bildirdiği, 22/01/2014 tarihinde ise İstanbul Atatürk Havalimanından yurt dışına çıkış yaptığı günümüze kadar yurda dönmediği belirlenmiştir.
HTS ANALİZİ;
- Serhat DEMİR'in 0506 631 88 69 nolu GSM telefonunu 11/01/2010 - 01/01/2014 tarihleri arasındaki görüşme kayıtları incelendiğinde,
a) Sedat ZAVAR'ın kullandığı 0505 484 32 77 nolu GSM numara arasında;
- (1) 2011 senesinde ilk irtibatın 14/09/2011, son irtibatın 26/12/2011 tarihinde kurulduğu ve bu tarihler arasında toplam 44 irtibat kaydının olduğu,
- (2) 2012 senesi Ocak, Şubat ve Mart aylarında toplam 3 irtibat kaydının olduğu,
- (3) Serhat DEMİR ile Sedat ZAVAR arasında son irtibatın 12/03/2012 tarihinde olduğu
b) Ali ÖZDOĞAN'ın kullandığı 0506 893 57 12 nolu GSM numara arasında;
- (1) 2010 senesinde ilk irtibatın 28/09/2010, son irtibatın 15/12/2010 tarihinde kurulduğu ve bu tarihler arasında toplam 17 irtibat kaydının olduğu,
- (2) 2011 senesinde ilk irtibatın 17/01/2011, son irtibatın 09/09/2011 tarihinde kurulduğu ve bu tarihler arasında toplam 25 irtibat kaydının olduğu,
- (3) 2012 senesi Şubat, Nisan, Temmuz ve Eylül aylarında 7 irtibat kaydının olduğu, (4) Serhat DEMİR ile Ali ÖZDOGAN arasında son irtibatın 03/09/2012 tarihinde kurulduğu,
c) 0312 291 61 58 ve 0312 291 60 58 nolu TÜBİTAK Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü adına kayıtlı sabit numaralar ve 0312 466 39 48 nolu TUBİTAK adına kayıtlı sabit numara arasında, 2010 ve 2012 senelerinde gerçekleşmiş toplam (10) irtibatının olduğu,
d) 0506 711 81 90 nolu Hakan BARDAKÇIOĞLU adına TÜBİTAK Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü Şehit Mus.Kur.Yuzb. İlhan Tan Kışlası, Ümit Mah. 2432 Cad. 248AoK. 0 06800 Ümitköy- Yenimahalle- Ankara adresine kayıtlı GSM numarası ile 2010 senesinde gerçekleşen (3) adet irtibat kaydının bulunduğu,
e) 0530 662 04 78 nolu Başbakanlık İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığına kayıtlı olup, Başbakanlık Koruma Daire Başkanlığında Şube Müdürü olarak görev yapan (Eski görev yeri) Ahmet TÜRER tarafından kullanılan GSM numara arasında;
- (1) 2010 senesinde ilk irtibatın 22/04/2010, son irtibatın 29/12/2010 tarihinde kurulduğu ve bu tarihler arasında toplam 209 irtibat kaydının olduğu,
- (2) 2011 senesinde ilk irtibatın 04/01/2011, son irtibatın 22/10/2011 tarihinde kurulduğu ve bu tarihler arasında toplam 201 irtibat kaydının olduğu,
- (3) son irtibatın 03/08/2013 tarihinde kurulduğu,
f) Hurşit GÖLBAŞI'nın kullandığı 0506 910 17 16 nolu GSM arasında;
- (1) 2010 senesi Aralık ayında 1 irtibat kaydının olduğu,
- (2) 2011 senesinde ilk irtibatın 03/02/2011, son irtibatın 21/12/2011 tarihinde kurulduğu ve bu tarihler arasında toplam 69 irtibat kaydının olduğu,
- (3) 2012 senesi Ocak, Şubat, Mart, Nisan ve Mayıs aylarında 10 irtibat kaydının olduğu,
- (4) Serhat DEMİR ile Hurşit GÖLBAŞI arasında son irtibatın 02/05/2012 tarihinde kurulduğu,
g) Seyit SAYDAM'ın kullandığı 0507 272 11 44 nolu GSM arasında;
- (1) 2010 senesi Mayıs, Ekim ve Aralık aylarında 15 irtibat kaydının olduğu,
- (2) 2011 senesinde ilk irtibatın 04/01/2011, son irtibatın 29/11/2011 tarihinde kurulduğu ve bu tarihler arasında toplam 38 irtibat kaydının olduğu,
- (3) 2012 senesi ilk irtibatın 01/01/2012, son irtibatın 13/11/2012 tarihinde kurulduğu ve bu tarihler arasında toplam 45 irtibat kaydının olduğu,
- (4) 2013 senesi Ocak, Mayıs ve Ağustos aylarında 3 irtibat kaydının olduğu,
- (5) Serhat DEMİR ile Seyit SAYDAM arasında son irtibatın 03/08/2013 tarihinde kurulduğu tespit edilmiştir.
h) 24/11/2011 tarihinde, saat:11:18’de Serhat DEMİR’in, Sedat ZAVAR tarafından kullanılan telefondan mesaj aldığı, 11:19’da Başbakanlık Resmi konuta ait 0532 313 78 38 nolu telefondan resmi konut idare amiri Cevdet YILDIRIM ile görüşme yaptığı, saat:11:22’de Konut Koruma Amiri Volkan KORKMAZ ile görüşme yaptığı, saat:11:25’de Sedat ZAVAR ile görüştüğü, 17:22-18:28 saatleri arasında şahsın Resmi Konut civarında olduğu baz bilgisinden anlaşılmıştır."
Flaş!!! İddianame Gülen'e uzandı
Paralel yapı-Başbakanın ofisindeki böcek olayı manşetlerimiz
(01 Aralık 2014, 22:27), son güncel.: (10 Ekim 2015, 12:59)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: