Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Erdoğan'ı başbakanlığı döneminde 'Siyasi casusluk' amacıyla dinlemekle suçlanan TÜBİTAK eski Başkan Yardımcısı Palaz, Başbakanlık eski Koruma Müdürü Bulut'un da aralarında bulunduğu 13 kişi hakkında iddianame hazırladı. Mahkemeye gönderilen iddianamede casusluğun fırsat operasyonuyla yapıldığı belirtiliyor. Dayanarak olarak Erdoğan'ın rahatsızlığı nedeniyle İstanbul'da bulunduğu 24-25 Kasım tarihlerinde arama/tarama faaliyeti adı altında ofislere böceklerin yerleştirilmesi gösteriliyor. Şüphelilerin dinlemeleri hangi örgüt, cemaat ya da ülke adına yaptığının tespit edilemediği, şüphelilerin kurdukları ve yönettikleri suç örgütü ile dinleme kayıtlarının bulunması amacıyla evrakın ayrıldığı belirtildi. İddianamede, 'Şüpheliler ifadelerinde Fethullah Gülen Cemaati ile işbirliği iddialarını reddetseler de, yurt dışında kaçak durumda olan şüphelilerden Serhat Demir'in, şüpheli Ahmet Türer'in bacanağı olduğu, Türer'in ABD'ye kayıtlı 2 numara ile irtibatının bulunduğu, söz konusu telefonların da Fethullah Gülen'in yardımcısı Sinan Dursun tarafından kullanıldığı tespit edilmiştir.' deniliyor. Yine iddianamede, Türer'in, gözaltına alındığında paltosunun cebinden 2 sayfalık bir yazı çıktığı da bildiriliyor. Yazıda Askeri Yargıtay Daireler Kurulu'nda hizmetin hâkimlerinin bulunduğu ifadelerinin yer aldığı belirtiliyor. Savcılık, şüphelilerin 'Fetullah Gülen örgütsel yapılanması ile' bağlantısını araştırıyor. Dosyanın Gülen liderliğindeki paralel yapı ana soruşturmasıyla birleştirileceği dile getiriliyor. Bu gelişmelere dair bir açıklama yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, soruşturmaya konu yapılanma hakkında 'Kesinlikle Pensilvanya ile bağlantısı var' açıklaması yaptı.
19.11.2014 21:03 Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlarla ilgili soruşturmaları yürüten Ankara Cumhuriyet Savcısı Durak Çetin, o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Subayevler’deki ikameti, AK Parti Genel Merkez, Başbakanlık Merkez Bina ve Başbakanlık Resmi Konut'taki çalışma ofislerine ‘böcek’ diye tabir edilen dinleme cihazlarını yerleştirdiği iddia edilen polislerle ilgili soruşturmasını tamamladı.
Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen 73 sayfalık iddianameye Erdoğan’ın adı, suçtan zarar gören sıfatıyla (müşteki) yazıldı. İddianamede, Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde yakın koruma ekibinde yer alan ve istihbarat daire başkanlığında görev yapan polisler ile eski TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Hasan Palaz “şüpheli” olarak yer aldı.
Hazırlanan iddianamede, şüpheli gösterilen isimler şöyle: Hasan Palaz (Eski TÜBİTAK Başkan Yardımcısı), Mehmet Yüksel (Erdoğan’ın eski Koruma Müdürü), Zeki Bulut (Erdoğan’ın eski Koruma Müdür Yardımcısı), Ali Özdoğan (Eski İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şubesi Müdürü), Sedat Zavar (Eski İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şubesi Müdür Yardımcısı), Serhat Demir (Eski Başbakanlık Koruma Daire Başkanlığı personeli), Ahmet Türer (Başbakanlık Koruma Daire Başkanlığı personeli), Enes Çiğci (Komiser), İlker Usta (Polis memuru), Hurşit Gölbaşı (Polis memuru), Seyit Saydam (Polis memuru), İbrahim Sarı (Polis memuru), Harun Yavuz (Polis memuru).
25 YILA KADAR HAPİS
Şüphelilerden Ali Özdoğan, Serhat Demir, Ahmet Türer, Sedat Savar, Enes Çiğci ve İlker Usta, “Devletin Gizli Kalması Gereken Bilgilerini Siyasal Casusluk Amacıyla Temin Etme, Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Etmek, Kişiler Arasındaki Aleni Olmayan Konuşmaları Kayıt Etme” suçlarından yargılanacak.
Şüphelilerden Seyit Saydam, Mehmet Yüksel, İbrahim Sarı, Faruk Sarı, Hurşit Gölbaşı, Harun Yavuz, Zeki Bulut’a ise “Devletin Gizli Kalması Gereken Bilgilerini Siyasal Casusluk Amacıyla Temin Etme Sucuna Yardım Etmek, Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Etme Suçuna Yardım Etmek, Kişiler Arasındaki Aleni Olmayan Konuşmaları Kayıt Etme Suçuna Yardım Etme” suçundan yargılanacak. İddianamede savcı, yöneltilen suçlar kapsamında şüphelilerin 25 yıl 3 aya kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti.
DELİLLER İDDİANAMEDE
İddianamede delil olarak MİT raporu, Başbakanlık Teftiş Kurulu raporu, Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı raporu, dinleme cihazlarını bulan tanıklar ile diğer tanıkların ifadeleri, ‘böcek’ satışı yapan firma yetkilisi olduğu ifade edilen ‘Hançer’ kod adlı gizli tanık beyanları, şüpheli Enes Çiğci’nin isminin bulunduğu, Çiğci tarafından istenen ve alınan dinleme cihazı alımı için sipariş formları ve HTS kayıtları gösterildi.
“FIRSAT OPERASYONU”YLA YERLEŞTİRDİLER
Böceklerin yerleştirilmesiyle ilgili yapılan tespitlere ilişkin ise şu ifadeler kullanıldı: “Eski Başbakanlık Koruma Daire Başkanlığı Güvenlik Sistemleri ve Teknik Büro Amiri Serhat Demir, Eski İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şubesi Müdürü Ali Özdoğan, Eski İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şubesi Müdür Yardımcısı Sedat Zavar ve personeli İlker Usta ile Enes Çiğci’nin, Keçiören ikametgahta 25 Kasım 2011 tarihinde ve 7-18 Aralık 2011 tarihleri arasında, Resmi Konutta ise 24 Kasım, 14 Aralık ve 20 Aralık tarihlerinde arama/tarama faaliyeti ve jammer testi altında gerçekleştirilen çalışmalar esnasında bir ‘fırsat operasyonu’ şeklinde dinleme cihazlarını yerleştirdikleri, bilerek ve isteyerek örgütlü olarak bu faaliyet içerisinde yer aldıkları anlaşılmıştır.”
GİRİŞ-ÇIKIŞLARI KAYIT ALTINA ALINMADI
İddianamede, dinleme cihazlarının bulunduğu çalışma ofislerine denetimsiz giriş imkanına haiz arama/tarama ekibinin çalışma esaslarını düzenleyen yazılı bir belgenin bulunmadığı, ekibin söz konusu mekanlara giriş-çıkışlarının kayıt altına alınmadığı, çalışma ofislerinin ayda 2 defa taranması ve faaliyetlerin kayıt altına alınması yönünde Koruma Daire Başkanlığı’nın bir talimatı olmasına rağmen, söz konusu talimatın düzenli bir biçimde yerine getirilmediği, arama/tarama kayıtlarının düzenli olarak tutulmadığı ve denetlenmediği belirtildi.
İSTİHBARATÇININ KİMLİĞİNİ SAKLADI
İddianamede, Başbakanlık Resmi Konutu’nun güvenliğinden sorumlu amirinin de ifadesine yer verildi. Koruma Amiri ifadesinde, Erdoğan’ın rahatsızlığı nedeniyle İstanbul’da bulunduğu sırada Eski Başbakanlık Koruma Daire Başkanlığı Güvenlik Sistemleri ve Teknik Büro Amiri Serhat Demir’in arama yapacak ekip ile birlikte 20.00’da konuta geldiğini söyledi. Koruma Amiri ifadesinde, Serhat Demir’in arama ekibinde yer alan Eski İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şubesi Müdür Yardımcısı Sedat Zavar’ı eski emniyet mensubu ve güvenlik şirketi üst düzey yönetici olarak tanıttığını belirtti. İddianamede, Serhat Demir’in fotoğraf teşhisinde tanıdığı Sedat Zavar’ın 24-25 Kasım 2011 tarihlerinde yapılan tarama işlemlerini koordine ettiği belirtildi.
Böcek koymadan önce keşif
Cihazları yerleştirenlerin tespitine yönelik çalışmalarda 1 Temmuz ile 29 Aralık 2011 arasında Erdoğan’ın başbakanken kullandığı Başbakanlık Çalışma Ofisi, Keçiören'deki ikametgahı ve AK Parti’deki odasına giren çıkanlar tespit edildi.
KİM BU KIR SAÇLI ŞAHIS?
Keçiören’deki konutta görevli polis memurlarından Serkan Öznehir, ifadesinde Kasım 2011'de Başbakanlık teknik ekibi amiri Serhat Demir’in başında bulunduğu ekibin konutta arama yaptığı bu aramada şimdiye kadar hiç görmediği ve bundan sonraki aramalarda da hiç rast gelmediği “Kır saçlı”yı bir daha hiç görmediğini belirtti. Öznehir, şüpheliler Serhan Demir ve Sedat Zavar’ın kendisini oyalarken diğer şüpheliler Enes Çiğci ve İlker Usta’nın 2 Nolu odada arama tarama yaptıklarını söyledi.
ÖRTBAS ETMİŞLER
Şüpheliler Zavar ve Demir’in faaliyet ve irtibat bilgilerinde ilginç tespitler yer aldı. Ocak 2009-Eylül 2011 arasında Zavar ve Demir’in Polis Akademisinde devre olduklarını söylemelerine rağmen ikili arasında bu şekilde herhangi bir irtibatın olmadığı belirlendi. Her iki şüphelinin de ilk irtibatlarının 2011 Eylül'ünde başladığı tespit edildi.
BULUŞUP GİTTİLER
Demir ve Zavar’ın Başbakanlık Merkez binada buluşarak yine başbakanlık güvenlik sistemlerine ve ulaştırma birimine ait bir araçla Erdoğan’ın Keçiören’deki ikametine gittikleri, konut amiri Volkan Korkmaz ile ikamet amiri Ferat Yüksel ile irtibata geçtiği belirlendi. Demir ve Zavar, ikamette ve konutta dinleme cihazlarının nerelere konulacağına ilişkin keşif yaptıkları ortaya çıktı.
Önce inkar etti sonra 'bilgim yok' dedi
Erdoğan’ın çalışma ofislerindeki böceklerin ortaya çıkmasının ardından eski Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar ile MİT Müsteşarlığı’na giden o dönem İstihbarat Daire Başkanı olan Ömer Altıparmak, Hakan Fidan’a kendi birimine bağlı arama/tarama Başbakanlığa ait binalara 2010 yılı öncesinde gittiğini ancak 2010 yılından sonra ise gitmediğini belirtti. Ancak Altıparmak, daha sonra ise Fidan’a verdiği ifadeden çark etti. Altıparmak, Mehmet Kılıçlar’a kendisinin bilgisi olmadan ekibinin zaman zaman Başbakanlığa ait mekanlara arama/tarama faaliyetleri içinde gittiğini söyledi.
ALMANYA'YA DEDİ, ABD’YE UÇTU
Böcekleri yerleştiren ekibinin başında olan şüpheli Ali Özdoğan’ın ABD ziyaretleri dikkat çekti. Özdoğan’ın 01-07 Haziran 2011 ve 28 Ekim-04 Aralık 2011 arasında şüpheli Sedat Zavar ile birlikte ABD’ye gittiği gideceği adresi Almanya/Stuttgart gösterdiği tespit edildi. Özdoğan’ın, böceklerin konulduğu tarih olarak gösterilen 25 Kasım’dan 4 gün önce yani 21 Kasım’da tekrar yıllık izin aldığı ve ABD’ye gittiği ortaya çıktı. Özdoğan’ın, 23 gün olan yıllık iznini yarıda keserek 13 Kasım 2011'de dönerek görevine başladığı belirlendi. İddianamede, Ali Özdoğan’ın örgütlenmeyi yaptığı ve diğer şüphelileri ayarladığı belirtildi.
Arama yapan ekibin video kaydı silindi
İddianamede, Başbakanlık Koruma Daire Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Amirliği’nde görevli 2 polisin ifadesine başvuruldu. Polisler ifadede şunları kaydetti: “2012 Eylül ayında kamera izleme görevinde nöbetçi olduğumuz sırada Serhat Demir geldi, halimizi hatırımızı sordu. Yanında getirdiği diski vererek, ‘bu büronun harddiski, görüntüler kaybolmasın buraya kaydedin’ dedi. Demir, cihazı bilgisayara kendisi bağladı. Kopyalama 03.00’e kadar sürdü. Kayıt bittikten sonra harddiski Demir’in masasına bıraktık. Sonra kendilerini kaydeden görüntüleri sistemden silindi.”
HASAN PALAZ, İNCELEMEYİ SULANDIRDI
Böceklerin 2011'de konulmasına rağmen soruşturmanın uzamasında Hasan Palaz ismi öne çıktı. Savcı Durak Çetin, eski TÜBİTAK BİLGEM Başkanı Palaz’ın oyununu ortaya çıkardı. Cihazların tespiti ve ne zaman konulduklarına dair istenilen araştırmayı Palaz sulandırdı. TÜBİTAK’a gelen cihazları inceleyen kişi farklı olduğu ve Palaz’ın inceleme altında imzası olmadığı halde “Bana sahte rapor düzenletmek istediler” iddiası çürütüldü. TOBB Üniversitesi bilirkişisi Tevfik Diker’in raporu doğrultusunda cihazların 24-25 Kasım arasında konduğu tespit edilebildi.
Erdoğan ve Fidan şikâyetçi
Paralel yapının sözde Selam-Tevhid soruşturması kapsamında dinlediği isimlerin başında gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe göndererek şikayetçi oldu. Dindar çevreleri ‘terörist’ suçlamasıyla karşı karşıya bırakan soruşturmada başta o dönem Başbakan olan Erdoğan’ın yakın çevresi olmak üzere, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, gazeteciler, siyasiler ve STK temsilcilerinin aralarında bulunduğu 2 bini aşkın kişiyi dinlemek için hayali bir Selam Örgütü kılıfını kullandığı ortaya çıkmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 251 kişi hakkında yürütülen Selam-Tevhid soruşturmasını, dinlemelerin yasadışı ve usulsüz yapıldığı gerekçesiyle takipsizlikle sonuçlandırmıştı.
Karargâh Evleri belgesi ele geçti
Şüpheli Ahmet Türer’den ele geçirilen belgeler arasında 234 ve 235 numaraları ile oluşturulan A4 kağıda çıktı olarak alınan yazı içeriğinde “Karargah Evleri soruşturması” çıktı. Karargah Evleri soruşturması şüphelileri arasında yer alan askeri hakimler Ahmet Zeki Üçok ile Mehmet Çelik’e ilişkin bilgilerin yer aldığı söz konusu yazıda; “..Daireler Kurulunda hizmetin hakimleri tarafından bozulmuş. hizmetin hakimleri tarafından bozulmuş, şu an hizmetin hakimlerinin hukuka aykırı bir şekilde mahkumiyet için uğraştıkları biliniyor. Sivil bir suç olması nedeniyle emekli olan Mehmet Çelik’in askeri mahkemede yargılanmaması, sivil mahkemeye gönderilmesi gerekiyor. Bu şekilde mahkumiyet çıkması halinde TSK içindeki hizmete yakın hakimlerin zarar göreceği muhakkak. Haksız yere mağdur edilen Mehmet Çelik’in sahip olduğu düşünce göz önüne alındığında kesinlikle beraat etmesi için çalışmamız lazım..” ifadeleri yer aldı..
F TİPİ ÖRGÜTLE BAĞLANTILI
İddianamede, şüphelilerin F tipi örgütle bağı da özetle şöyle anlatıldı:
“Şüpheliler ifadelerinde Fethullah Gülen Cemaati ile işbirliği iddialarını reddetseler de, yurt dışında kaçak durumda olan şüphelilerden Serhat Demir’in, şüpheli Ahmet Türer’in bacanağı olduğu, Türer’in ABD’ye kayıtlı 2 numara ile irtibatının bulunduğu, söz konusu telefonların da Fethullah Gülen’in yardımcısı Sinan Dursun tarafından kullanıldığının tespit edilmiştir.”
“HİZMETİN HÂKİMLERİ”
İddianamede, Ahmet Türer’in, gözaltına alındığı sırada, paltosunun cebinden 2 sayfalık bir yazı çıktığı da bildirildi. Bu yazıda emekli askeri hakim Ahmet Zeki Üçok ve Mehmet Çelik’in Askeri Yargıtay’da evrakta sahtecilik suçundan yargılandıklarına vurgu yapılarak,”(Çelik’i kastederek) Bu suça daha önce Askeri Yargıtay 4. Dairede beraat kararı verilmiş. Daireler kurulunda hizmetin hâkimleri tarafından bozulmuş, Şu an hizmetin hakimlerinin hukuka aykırı bir şekilde mahkumiyet için uğraştıkları biliniyor. Bu şekilde mahkûmiyet çıkması halinde TSK içindeki hizmete yakın hakimlerin zarar göreceği muhakkak. Haksız yere mağdur edilen Mehmet Çelik’in, sahip olduğu düşünce göz önüne alındığında kesinlikle beraat etmesi için çalışmamız lazım” ifadelerinin bulunduğu belirtildi.
ERDOĞAN: ÇETE PENSİLVANYA BAĞLANTILI
Öte yandan ilerleyen saatlerde konuyla bağlantılı bir gelişme yaşandı. İddianamenin mahkemeye sunulduğu haberinin gelmesi üzerine bir açıklama yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, soruşturmaya konu yapılanma hakkında 'Kesinlikle Pensilvanya ile bağlantısı var' açıklaması yaptı.
SORUŞTURMA GÜLEN'E UZANIYOR
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde çalışma ofisine konulan "böcek" adlı dinleme cihazlarıyla ilgili soruşturma Fethullah Gülen'e uzanıyor.
Böcek iddianamesinin hazırlanması sonrası sanıkların Gülen'e bağlantısının arandığı yönündeki iddiaları Cumhurbaşkanı Erdoğan doğruladı. Erdoğan, "Kesinlikle Pensilvanya ile bağlantısı vardır" dedi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Başbakanlığı döneminde Erdoğan'ın çalışma ofisine "böcek" tabir edilen dinleme cihazı konulmasıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında 13 şüpheli hakkında "siyasi casusluk" suçundan iddianame hazırlamıştı.
Erdoğan'a, Cezayir'e hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda düzenlenen basın toplantısında bu gelişme ve Fethullah Gülen'le ilgili iddialar soruldu.
"Paralel devlet yapılanması olarak ulusal güvenliğimizi tehdit eden bu yapının nerelere sızdığını, nerelerde ne tür faaliyetler gösterdiğini ki bunun Pensilvanya ayağının olmaması diye bir şey söz konusu değildir, kesinlikle Pensilvanya ile bağlantısı vardır" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bundan dolayı da bizler en son MGK basın bildirisinde bunu açıkladık. Şu anda Hükümetimiz de bu tavsiye kararı üzerinde çalışmasını yürütüyor. Onlarda kısa bir süre içerisinde nihai kararını açıklayacaklardır."
GÜLEN'İN YARDIMCISININ ADI İDDİANAMEDE
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde çalışma ofisine “böcek” olarak adlandırılan dinleme cihazı yerleştirilmesine ilişkin 13 kişi hakkında iddianame düzenlendi.
Mahkemeye sunulan iddianamede, askeri ve siyasal casuslukla suçlanan eski TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Hasan Palaz ile Erdoğan’ın eski koruma müdürleri Mehmet Yüksel ve Zeki Bulut’un da arasında bulunduğu şüpheliler hakkında 43.5 yıla kadar hapis cezası istendi. Şüphelilerin dinlemeleri hangi örgüt, cemaat ya da ülke adına yaptığının tespit edilemediği belirtilen iddianamede, şüphelilerin kurdukları, yönettikleri suç örgütü ile dinleme kayıtlarının bulunması amacıyla evrakın ayrıldığı belirtildi.
GÜLEN'LE BAĞLANTISI ARANIYOR
İddianamede, şüphelilerden Ahmet Türer’in HTS kayıtlarından yapılan araştırmada, Fethullah Gülen’in yardımcısı Sinan Dursun ile irtibatının olduğu iddiasına da yer verildi. Savcılık, şüphelilerin “Fethullah Gülen örgütsel yapılanması ile” bağlantısını araştırıyor.
Cumhuriyet'in haberine göre, Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosu Savcısı Durak Çetin, dönemin Başbakanı Erdoğan’ın yasadışı dinlendiği iddiasıyla ilgili soruşturmasını tamamladı. Savcı Çetin, soruşturma sonucunda hazırladığı 73 sayfalık iddianameyi, Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gönderdi. Söz konusu mahkemenin başkanlığını, Ergenekon soruşturması sırasında örgüt üyeliği iddiasıyla dinlenen yargı üyeleri arasında yer alan hakim Mahmut Kaya yapıyor.
İddianamede zanlılar; askeri ve siyasal amaçlı casusluk, haberleşmenin gizliliğini ihlal, kişiler arasında aleni olmayan konuşmaları kaydetmekle suçlanıyor. İddianamede, şüpheli Ali Özdoğan’ın Başbakan’ı 2011 yılından itibaren çalışma ofislerinden dinlemek istediği belirtilerek, şöyle devam edildi:
“Ali Özdoğan, bu amaçla hareket ederek tanıdığı Serhat Demir’e ulaşıp bunu kendi çalışanı olan şüpheli Sedat Zavar ile görüştürdü. Özdoğan, Sedat Zavar’ın çalışanlarından Enes Çiğci ve İlker Usta’dan oluşturduğu ekiple 2011 yılı 24 Kasım’dan itibaren Çankaya resmi konuttaki çalışma ofisinde 3’lü prizin içine şüpheliler Serhat Demir, Sedat Zavar, İlker Usta ve Enes Çiğci’nin dinleme cihazı yerleştirmeleriyle, dinleme cihazının bulunduğu 29 Aralık 2011 tarihine kadar dinleme yaptılar. Aynı ekip, 25 Kasım 2011 tarihinde Başbakanlık Keçiören ikametgahındaki çalışma ofisinde 6’lı prizin içine dinleme cihazı yerleştirmeleriyle, 28 Aralık 2011 tarihine kadar dinleme yaptılar.”
İddianamede, şüpheliler Mehmet Yüksel ve Zeki Bulut’un ise personelleri olan Ahmet Türer, Serhat Demir, İbrahim Sarı, Harun Yavuz, Hurşit Gölbaşı ve Seyit Saydam’a yaptıkları görevlerle ilgili olarak Başbakanlık ikametgâhlarındaki arama ve tarama faaliyetleri sebebiyle yeterince ve gerekli kontrolü, denetimi yapmayarak dinleme cihazlarının konulması için ortam hazırladıkları, bu şekilde suça yardım ettikleri öne sürüldü.
MİT'ÇİNİN DOSYASI DA AYRILDI
İddianamede MİT görevlisi Orhan Şengül’ün dosyası ise ayrıldı. MİT ekibinin Başbakan’ın Keçiören ikametinde arama-taramaya gitmesinden itibaren Ali Özdoğan’ı dosyası ayrılan Orhan Şengül’ün bilgilendirdiği aktarılan iddianamede, daha sonra Ali Özdoğan’ın Orhan Şengül ile buluştuğu kaydedildi. Cihazların TÜBİTAK’a incelenmek üzere gönderildiği sırada Orhan Şengül’ün TÜBİTAK yöneticisi Hasan Palaz ile görüştüğü ifade edilen iddianamede, bu görüşme sonucunda şüpheli Hasan Palaz’ın yapılan inceleme ve raporlarda yanıltma amaçlı çalıştığı savunuldu. Buna karşılık iddianamede, zanlılarla ilgili örgüt üyeliği suçundan ise dosyanın ayrıldığı belirtilerek, şöyle denildi:
“Şüpheliler Ali Özdoğan, Serhat Demir, Sedat Zavar, Enes Çiğci, İlker Usta, Ahmet Türer, Hasan Palaz, yaptıkları örgütlü siyasal amaçlı casusluk suçunun ve diğer işledikleri örgütlü özel hayatın gizliliğini ihlal ve dinleme eylemlerini hangi örgüt adına yaptıkları, örgüt kurucu, yönetici, lideri ve üyelikleri ile dinlemelerin adına yapılan örgüt, cemaat ya da ülke adına olduğunun tespiti bakımından şüphelilerin yapmış oldukları dinlemelerin nerede, hangi ülkede olduğunun tespit edilemedi. Dinleme kayıtları bulanamadığı anlaşıldığından şüphelilerin kurdukları, yönettikleri suç örgütü ile dinleme kayıtlarının bulunması amacıyla evrakın ayrılması gerektiği kanaatine varıldı. ”
DOSYA GÜLEN SORUŞTURULMASIYLA BİRLEŞTİRİLECEK
İddianameye göre, örgüt suçundan dosyanın ayrılmasının nedeni, şüphelilerden Ahmet Türer’in üzerinden çıkan bir not. Notta, Askeri Yargıtay’da bulunan bir davadan bahsedildiği, bu davanın kaybedilmesi halinde “TSK içindeki hizmetin hâkimlerinin zarar göreceğinin” yazıldığı ifade edildi. Savcılık kaynakları, örgüt dosyasının Fethullah Gülen hakkında yürütülen ana soruşturmayla birleşebileceğini kaydetti. O dosya da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında bulunuyor.
(19 Kasım 2014, 21:03)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: