Aydınlık gazetesi, Fetullah Gülen liderliğindeki paralel yapıya yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığındaki dosyanın detaylarını yayınlamaya başladı. Buna göre; Cemaat hakkında 'suç işlemek amacıyla örgüt kurmak' suçlamasıyla başlatılan soruşturmanın şu andaki tek şüphelisi Fetullah Gülen. Dosya kapsamında şikayetçiler, tanıklar ve itirafçıların bir kısmının ifadeleri alındı. Soruşturmada şu ana kadar ifade veren isimlerden en dikkat çekicileri: Hüseyin Gülerce, Hanefi Avcı, Latif Erdoğan ve Ahmet Sarıtaş.. Gülen dosyasında yer alan kritik bazı detaylar da şu şekilde: Örgüt şemasını hangi tanık çizdi?.. Şemada kimler var?.. ABD Deniz Piyadeleri hangi Gülen okullarında öğretmen?.. Dershaneler için 'CHP'yi kullandık'; diyen bölge imamı kim?.. Dosyada hangi polis, savcı, işadamı ve gazeteciler var?.. Savcı, tanık ve itirafçılara hangi kritik soruları yöneltti?.. Kimler şikâyetçi?.. Ergenekon sanığı neden dosyada?..
08.11.2014 12:42 Fetullah Gülen liderliğindeki paralel yapıya yönelik iki büyük soruşturma yürütüldüğü biliniyordu. Biri Ankara'da Savcı Serdar Coşkun tarafından, diğeri ise İstanbul'da Savcı Fuzuli Aydoğdu tarafından.. İkisi de aynı kapsamda olan soruşturma dosyaları paralel yapılanmayı A'dan Z'ye ortaya çıkarmayı ve bu yapının yasal şekilde seçilmiş hükümete karşı darbe girişiminde bulunduğu iddialarını aydınlatmayı hedefliyor. Fetullah Gülen avukatı aracılığıyla her iki savcı hakkında HSYK'ya şikayette bulunmuş, görevden alınmalarını istemişti. Eğer 12 Ekim'de gerçekleşen HSYK seçimleri beklendiği gibi cemaatin istediği şekilde sonuçlanmış olsaydı bu savcıların görevden alınmalarına kesin gözüyle bakılıyordu. Değerlendirmelere göre cemaat yapılanması için bu seçimler hayati önemdeydi. Ancak bir sürpriz yaşandı ve Hükümet+Ülkücü+Sosyal Demokrat kesim cemaat yapılanmasına karşı ortak hareket ederek seçimleri büyük farkla kazandı. Bu sonuç, yargının paralel yapı tehlikesinin farkına vardığını çok net şekilde gösterdiği şeklinde değerlendiriliyor. Bu sonuç aynı zamanda bu iki soruşturma savcısını da ipten almış oldu. HSYK seçimlerinin hemen ardından yaşanan ilginç bir gelişme de özellikle İstanbul'daki soruşturmada savcılığın peşpeşe müşteki ifadelerini almaya başlaması oldu. Bu da eli rahatlayan savcılığın soruşturmayı hızlandırdığı şeklinde yorumlandı.
Aydınlık gazetesi, işte bu iki dosyadan biri olan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturmanın ulaştığı detaylarını yayınlamaya başladı. Buna göre; Cemaat hakkında ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’ suçlamasıyla başlatılan soruşturmanın numarası 2014/39856. İstanbul Cumhuriyet Savcılığının yürüttüğü soruşturmanın şu andaki tek şüphelisi Fethullah Gülen. Dosya kapsamında şikayetçiler, tanıklar ve itirafçıların bir kısmının ifadeleri alındı. Soruşturmada şu ana kadar ifade veren isimlerden en dikkat çekicileri: Hüseyin Gülerce, Hanefi Avcı, Latif Erdoğan ve Ahmet Sarıtaş.. Gülen dosyasında yer alan kritik bazı detaylar şu şekilde:
* Örgüt şemasını hangi tanık çizdi? Şemada kimler var?
* ABD Deniz Piyadeleri hangi Gülen okullarında öğretmen?
* Dershaneler için “CHP’yi kullandık” diyen bölge imamı kim?
* Dosyada hangi polis, savcı, işadamı ve gazeteciler var?
* Savcı, tanık ve itirafçılara hangi kritik soruları yöneltti?
* Kimler şikâyetçi? Ergenekon sanığı neden dosyada?
Soruşturmanın adı: Fethullah Gülen suç örgütü
Fethullah Gülen hakkında “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, özel hayatın gizliliğini ihlal, dini inanç ve duyguların istismarı suretiyle dolandırıcılık” suçlamasıyla başlatılan soruşturma dosyasına Aydınlık ulaştı. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Fuzuli Aydoğdu tarafından yürütülen soruşturma kapsamında bugüne kadar birçok şikayetçi, tanık ve itirafçı ifade verdi. Soruşturmada, özellikle yıllarca cemaatle bağlantılı olduğunu söyleyerek ifade veren isimler dikkat çekici. Fethullah Gülen hakkında suç duyurusu yapan işadamı Ahmet Sarıtaş, savcılığa verdiği ifadesinde önemli ayrıntıları açıkladı.
‘16 YIL CEMAAT İÇİNDEYDİM FETHULLAH KAİNAT İMAMI’
İşadamı Ahmet Sarıtaş, el yazısıyla gönderdiği ikinci ifadesinde bir de şema çizdi. Şemada bir numara “Kâinat İmamı” Fethullah Gülen. Örgüt şemasında başyardımcı ve “Türkiye imamı” olarak Mustafa Özcan gösterildi. Özcan’ın yardımcıları da cemaate yakın olan Kaynak Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Naci Tosun, holding yöneticileri ve Ahmet Kara olarak belirtildi. Örgüt içindeki hiyerarşide “Türkiye İmamı” ve yardımcılarına bağlı olan kuruluşlar, gazete, dergi ve TV’ler, kamu çalışanları, şirketler, dershaneler, yurtlar, işadamları, üst düzey bürokratlar ve ışık evlerinde yaşayan öğrenciler gösterildi. Şemayı çizerek örgütün işleyişini anlatan Ahmet Sarıtaş, 16 yıl cemaat içinde kaldığını ve 4 şirket batırdığını belirtti. Yemek işiyle uğraştığını söyleyen Sarıtaş, ifadesinde cemaatin içindeyken yaşadığı olayları anlattı.
‘ABD ASKERLERİ GÜLEN OKULLARINDA EĞİTMEN’
Şikayetçi işadamı, ifadesinde 2008 yılında Kuzey Irak’taki Işık Üniversitesi’ne yaptığı ziyarette ABD Deniz Piyadelerinin eğitmenlik yaptığına şahit olduğunu şu sözlerle dile getirdi: “Irak’ın kuzeyindeki Işık Üniversitesi ve oradaki kolejler için Türkiye’deki aynı işlerimi yapmak için gittim. Gittiğimde İngiliz vatandaşı Robert, Amerikan vatandaşı Edward ve Türk vatandaşı Savaş Aksoy’u gördüm. Bunların görevi doğal İngilizce konuşması sağlayan öğretim görevlileri olarak geçiyordu. Ben Savaş ile samimi oldum. ‘Siz bu insanlarla aynı evde kalıyorsunuz, bunlar ne iş yapıyor’ diye sordum. Oda her ikisinin İngiliz ve Amerikan deniz piyadelerinde asker olduklarını söyledi.”
CEMAATİN BÖLGE İMAMI: CHP KURYE ŞİRKETİ GİBİ
İşadamı Sarıtaş, ifadesinde ayrıca dershanelerin kapatılmasına karşı nasıl bir yol izleneceğini kendisine cemaatin Marmara Bölgesindeki tüm okullardan sorumlu olan İshak Şahin tarafından aktarıldığını söyledi. Sarıtaş konuşmayı şöyle aktardı: “23 Nisan günü İshak Şahin ile Beylikdüzü’ndeki caminin yanındaki okulda görüşmemiz oldu. Görüşmede, dershanelerin 8 maddeden dolayı kapanmayacağından emin olduğunu, ‘Dershanelerin kapanması da kanunla olacak, biz bunu idari mahkemeleri kullanırsak 5-6 yıl sürecek ancak kanun olduğu için Anayasa Mahkemesine de ancak muhalefet partisi direkt gidebiliyor. Anayasa Mahkemesine gidebilmesi için kendi menfaatimiz için CHP’yi kullandık. Yoksa CHP’nin teneke bir parti olduğunu biliyorduk. Güven-Der bizim derneğimiz, Öz-De-Bir CHP’ye yakın olan bir dernek ama bizde. CHP’yi kullandığımız için Öz-De-Bir vasıtası ile dosyayı CHP’ye verdik. CHP kargo kurye şirketi gibi dosyayı Anayasa Mahkemesi’ne götürdü’ dedi.”
HİMMET TOSUNLARI
Ahmet Sarıtaş, ifadesinde 1998 yılı Kurban Bayramı’nda yemek verdiği her cemaat okulu için kendisinden bir tosun istendiğini ifade ederek şu bilgileri verdi: “Daha sonraki yılda bu sayı her okul için 3’e çıkmaya başladı. Zamanla da sen bize kârsız yemek vereceksin dediler. Biz Allah için çalışıyoruz diyerek manevi baskı yapmaya çalıştılar. Ben her bir okul için tosun bağışını fazla buldum. Bu hususun yukarısı tarafından duyulması halinde ‘ticari ilişkilerin sekteye uğrar’ diye tehdit ediyorlar, çalışan personelime, bana, personel sayısınca hem gazete hem de Sızıntı dergisi yazıyor, bunun parasını da kesiyorlar.”
HANEFİ AVCI DA TANIK
Soruşturmada tanık olarak eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı da ifade verdi. Avcı’nın daha önce cemaat hakkında yaptığı şikâyetler de soruşturma dosyasına girdi. Avcı ifadesinde, daha önce cemaatle ilgili olarak bazı isim ve bilgileri verdiğini ve istenildiği takdirde bunların dosyaya eklenebileceğini söyledi. Soruşturma savcısı, Avcı’nın Fethullah Gülen hakkında yaptığı şikayet ve dilekçeleri dosyaya koydu.
‘BANA ŞANTAJ YAPTILAR’
Soruşturma dosyasında Ergenekon davasının sanıklarından Selim Akkurt da var. Akkurt savcıya gönderdiği bir mektupla kendini ihbar ederek, “Fethullah Gülen terör örgütü üyesi olmaktan hakkımda işlem yapılmasını talep ediyorum” dedi. Bunun üzerine soruşturma dosyasına dâhil edilen Akkurt’un ifadesi alındı. Erzurum Cezaevinde bulunan Akkurt ifadesinde, “2002-2007 yılları arasında Fethullah Gülen terör örgütü içerisinde Zekeriya Öz, Ali Fuat Yılmazer, Mutlu Ekizoğlu, İsmail Erçelik ile birlikte aktif görevler aldım. Görev almamdaki sebep, kan davalı olduğum Sadrettin Özlem ile İlhan Yatağan cinayetlerini yukarıda saydığım bu kişiler, Erzurum’dan tanıdığım polis vasıtası ile çağırtarak, ‘eğer bizim dediğimizi yapmazsan, bu cinayetleri senin üzerine yıkarız. Biz sadece teröristlere operasyon yapacağız’ demeleri suretiyle bana şantaj yaptılar. Bende çaresizlikle Fethullah Gülen örgütüne katıldım. Yine Ergenekon davasında bu örgüte tanıklık etmediğim için ceza aldım. Zaten bu hususlarla ilgili Ergenekon davasında da ifadelerim vardır” dedi.
DOSYADAKİ SAVCI, POLİS GAZETECİ VE İŞADAMLARI...
“Fethullah Gülen suç örgütü” dosyasına F tipi polislere yönelik yapılan operasyonlarda gözaltına alınan ve tutuklanan ve polis şefleri hakkında yürütülen soruşturma da girdi. Gülen’in bir numaralı şüpheli olduğu soruşturmada Yurt Atayün, Ömer Köse, Erol Demirhan, Kazım Aksoy hakkında “görevi kötüye kullanma” suçu nedeniyle başlatılmış. Ancak bu soruşturma ana dosyadan ayrılmış. Latif Erdoğan’ın verdiği ifadede eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’in cemaatle bağlantılı olduğu ve MİT’in başına getirilmek istendiği belirtiliyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında ifadesi alınan Erdoğan, cemaat toplantılarına katılan işadamları olarak, Ali Rıza Tanrısever, Ali Açıl, Mehmet Katırcı’nın isimlerini verdi. Latif Erdoğan, “paralel yapı olarak adlandırılan oluşum içerisinde halen aktif olarak faaliyet gösteren kişiler” sorusunu da şöyle yanıtlıyor:
‘ÜST DÜZEY İLİŞKİLERİ AYARLIYOR’
“Kaynak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Naci Tosun, Mustafa Özcan, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil, üst düzey işadamlarıyla irtibatı koordine eden Ahmet Kara, Fatih Üniversitesi’nden Suat Yıldırım, eski AK Parti Milletvekili İlhan İşbilen, Harun Tokak, Murat Karabulut, Emniyetteki memurların Türkiye sorumlusu Süleyman Uysal, Samanyolu TV Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çelik, Zaman gazetesi Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, Önder Aytaç, bütün üst düzey ilişkileri düzenleyen kişi Alaaddin Kaya, Kerim Balcı, Erhan Başyurt, Ahmet Kurucan.
Aynı kapsamda ifade veren Ahmet Keleş de, Fethullah Gülen’in operasyon ekibi olarak 34 kişinin ismini veriyor. İfade tutanağında cemaatteki görevlerinin de yazıldığı isimlerden bazıları şunlar:
“Mustafa Sağlam (İl Emniyet Müdürü), Cengiz Malbeleği (İstanbul Emniyeti Narkotik Şube), İrfan (soyadını hatırlamıyorum. TÜBİTAK’ta görevliydi), Yakup Yıldız (Turgut Özal Üniversitesi Genel Sekreteri), Said Cansu (Dershane ve Okullar Genel sorumlusu), Serhat Yazar (Sürat A.Ş sorumlusu)”
SAVCININ YÖNELTTİĞİ KRİTİK SORULAR
Savcılık talimatı kapsamında tanık sıfatıyla ifade veren Latif Erdoğan ve Ahmet Keleş’e yöneltilen sorular da dikkat çekiyor. Cemaat yapılanmasının işleyişini her yönüyle araştıran savcılığın yönelttiği sorulardan bazıları şunlar:
-Fethullah Gülen Cemaati olarak adlandırılan yapı ne zaman, kimlerle, ne şekilde başlamıştır?
-Amacı nedir?
-Bu cemaat oluşumunun stratejisi nedir? İlerlemesinde farklı unsur, siyaset, kuruluş, etnik, dinsel yapılarla irtibat kuruldu mu?
-Cemaatin üst kademeye kadar olan faaliyet yapısı ve hiyerarşisi nedir?
-Mali kaynakları nelerdir?
-Üye temini ne şekilde yapılıyor?
-Eğitim, vakıf, şirket alanındaki faaliyetleri nelerdir?
-Toplantı yapılan yerler Türkiye içerisinde mi, dışında mıydı?
-Cemaat içerisinde, öğrenci evi, semt ağabeyi, ilçe, il, bölge imamı, müfettiş, mütevelli heyeti, himmet, şakirt, cemaat, hizmet, abla, kardeş, hâdim kavramlarının karşılığı nedir?
-Emniyet bünyesinde bu yapıya üye bildiğiniz isimler var mı?
-Devlet kurumu bünyesinde yapı adına imamlık yapan şahıslar ne şekilde çalışır? Bu kurumlarda çalışan ve yapı içerinde olan şahıslar kimlerdir?
-Cemaatten ayrılan şahıslara yönelik tehdit veya şantaj şeklinde bir uygulama var mı?
-Cemaate para vermeyen iş adamlarına yapılan yasadışı bir uygulama oldu mu?
‘YAHUDİ AJANLAR FETHULLAH GÜLEN’İ SORGULADI’
Yıllarca cemaat içinde olan, soruşturma açıldıktan sonra tanık olarak ifade veren Latif Erdoğan, ‘suç örgütünün’ CIA ile bağlantısını Yahudi görevlilerin Fethullah Gülen’i nasıl sorguladıklarını anlattı. Cemaat üyelerinin ABD’de ‘Charter School’ denilen okullarda yetiştiğini ifade eden Latif Erdoğan, cemaat kadrolarının gittikleri ülkede ilk olarak ABD Büyükelçiliğini ziyaret ettiklerini ve orada ‘biat’ tabir edilen yeminle göreve başladıklarını söyledi
Fethullah Gülen hakkında açılan “suç örgütü” soruşturmasında tanık olarak ifade veren Latif Erdoğan’a yöneltilen sorular, savcılık tarafından kapsamlı bir araştırma yapıldığını ortaya koyuyor.
Soruşturma kapsamında iki kere evinde ifade veren Latif Erdoğan’a, cemaatin devlet kurumları arasındaki yapılanması, dış ülke istihbaratlarıyla ilişkileri, cemaatte kullanılan terimler, dış bağlantıları gibi bir çok soru yöneltildi.
‘ÖĞRENCİLER CHARTER SCHOOL’DA YETİŞİYOR’
Latif Erdoğan, Cemaat’in okullarını şöyle anlattı: “Amerika’da devlet tarafından finanse edilen ‘Charter School’ denilen okullar vardır, bu okullara Türkiye’den, Fethullah Gülen bilgisi dahilinde gelen öğrenciler yetiştiriliyor ve yetişmiş kadrolardan olan bu öğretmenler cemaat adına görevlendirildikleri yerlerden bilgi akışı sağlamıştır. Burada önemli olan husus, Amerika’nın hegemonyası altına almak istediği Türkiye Cumhuriyeti ve İslam coğrafyasını çok kolay bir şekilde etki altına alınmasına imkan sağlamasıdır. Amerika’nın bu sayede kendisine yeni bir kapı aralamış olduğunu Fethullah Gülen’in kendi ağzından duymuşluğum vardır. Cemaat kadroları öncelikle gittikleri ülkede Amerikan Büyükelçiliğini ziyaret ederek biat tabir edilen yeminle göreve başlıyorlardı. Akabinde bu cemaate ait okullarda CIA görevlilerinin öğretmen olarak çalıştığını biliyorum.
FETHULLAH’A BAĞLILIK YEMİNİ
Latif Erdoğan ek ifadesinde, kendisine yöneltilen “Cemaat olarak adlandırılan oluşumun kuruluşunda görev alan kişilerin yaptığı bir ant ya da Fethullah Gülen’e bağlılık yemini var mıydı?” sorusuna şöyle yanıt verdi:
“Evet böyle bir yemin vardır. İlk kez 1986 yılında bana bu yemin ettirilmiştir. Ben hizmet içerisinde bulunduğum yıllarda böyle bir yeminin olduğunu biliyordum ve gizlilik esası olan bir uygulamadır. Bu yemin toplu halde yapılmaz. Bu yemin için çağırılmışsanız belirli bir mertebeye gelmişsiniz demektir. Bana bu yemin metnini okuyan Nurettin Veren’dir. Yüzüme karşı bu metin okunduğunda Fethullah Gülen orada yoktu.
Bu yemin Fethullah Gülen’e bağlılık anlamını taşır. Bende yemin metni yok ama Nurettin Veren’in bir röportajında okuduğu metin doğrudur. Bu yapı içerisinde belirli bir mertebeye gelmemiş iseniz kesinlikle yemin ettirilmezsiniz. Aynı zamanda yapı içerisinde önemli bir göreve gelmek istiyorsanız da bu yemini etmeniz zorunludur.”
‘YAHUDİ AJANLAR GÜLEN’İ SORGULADI’
Latif Erdoğan’a yöneltilen bir diğer soru da Fethullah Gülen cemaatinin dış ülke istihbarat servisleriyle bağlantıları oldu.
“Fethullah Gülen ve kendisine bağlı yapılanmanın CIA-MOSSAD ya da başka ülkelerin servisleri ile irtibatları var mıydı?” sorusuna Latif Erdoğan, “Bu sorunun yanıtını Ali Ünal’ın ‘Bir Portre Denemesi’ isimli kitabında bulabilirsiniz. Çünkü bu kitap bizzat Ali Ünal’a Fethullah Gülen tarafından yazdırılmıştır ve o açıdan bu kitaptaki bilgiler doğrudur.”
“ABD, Fethullah Gülen ile neden temas kurdu? Başka ülkelerde teması oldu mu?” sorusunu da cevaplayan Latif Erdoğan, cemaatin Amerika ile ilişkilerini şu sözlerle anlattı:
‘ABD, GÜLEN’E DEKLARE EDİYORDU’
Amerika’da Ortadoğu ve Türkiye masasında Yahudi görevliler vardır. Fethullah Gülen’in bu masalar tarafından birçok kez sorgulandığını kendisi bana anlatmıştır. Hatta Usame bin Ladin sorusunu bile sorduklarını anlattığını hatırlıyorum. Amerika hangi ülkeyi terör örgütü ilan edecekse Fethullah Gülen’i çağırarak deklare etmesini istiyordu.”
‘KOD İSİM KULLANIYORLAR’
Latif Erdoğan’ın, “Fethullah Gülen cemaati içerisinde kod isim kullanımı var mıdır? Ne amaçla kod isim kullanılır” sorusuna da yanıtı şöyle:
“Yapılanma içerisinde kod isim uygulaması vardır. Özellikle mahremiyet içeren kamu kurumlarında görev alan şahıslar kod isim kullanır ancak bu kod isimlerden sadece Hamidullah Öztürk’ün ‘Talip’ kod adını kullandığını biliyorum. Kod isim kim tarafından verilir bilmiyorum. Ama bağlı olduğu sorumlu şahsa kod isim verilebilir. Benim ise sadece gazetede müstear bir isimle bir dönem yazılarım yayınlanmıştır.”
İŞTE CEMAAT’İN JARGONU
Cemaat içinde kullanılan kavramların da karşılığının yer aldığı “Fethullah Gülen Suç Örgütü” soruşturma dosyasında, “Cemaat içerisinde ‘öğrenci evi, ağabey, imam, hadim’ jargonlarının tam karşılığı olan bir tanımlama var mıdır” diye soruluyor.
Latif Erdoğan sorunun yanıtını ayrıntılı bir şekilde açıklıyor:
-“Cemaat: Genel manada iman ve Kuran inancını dünya ve Türkiye bazında yaymaya çalışan belli bir statü ve hiyerarşisi olan geniş kitlenin geniş ismidir.
-Hizmet: Hizmette cemaat ile aynı anlamı taşır.
-Öğrenci evi ağabeyi: Bir ev içinde kalan cemaat üyelerinin başlarında sorumlu olan şahıstır.
-Semt ağabeyi: Bir kaç evden sorumlu olan kişiye denilir ancak bu ev sayısı şehirlere göre değişir.
-İlçe İmamı: Kazalara bakan ve onlardan sorumlu olan kişidir.
-İl İmamı: Bağlı olduğu illerde koordinasyonu sağlayan ve onlardan sorumlu olan kişidir. O ilde olan cemaatin bütün faaliyetlerinden haberdar olan kişidir. Eskiden bu yapılanma içinde bulunduğum zamanda il imamları Fethullah Gülen’in katıldığı aylık rutin toplantılarda bulunan sorumlu kişilerdir. Toplantıda alınan kararlar bu şahıslar aracılığıyla görevli olduğu ilde cemaat adına faaliyet yürüten diğer sorumlu kişilere iletilir.
-Bölge İmamı: Normalde birkaç semtin içinde olduğu bir yapıyı anlatırdı. Ancak bizim dönemimizde Türkiye’nin coğrafi bölge dağılımına göre bölge imamları mevcuttu.
-Müfettiş: İmamlık konumundan alınan yani emekli olabilecek gibi görülen il imamlarının faaliyetlerini denetlemek maksadıyla kısıtlı yetkilerle göstermelik olarak cemaatin illerdeki faaliyetlerini kontrole giden şahıslardır.
-İrşat Ekipleri: Cemaat içerisinde tüm sorumluluk görevlerini yerine getirdikten sonra herhangi bir vazife almadan sadece sohbet-vaaz vermekle görevlendirilen şahıslardır.
-Mütevelli Heyeti: Hizmet bölgesinde mali işlere bakan ve çoğunluğu esnaftan oluşan topluluktur.
-Tayin Heyeti: O dönemde cemaat içinde en üst düzeyde görev yapan şahısların oluşturduğu heyettir.
-Şakirt: Bediüzzaman dönemine ait bir tabirdir. Talebe anlamına gelir. Hizmette kullanılmaz.
-Hadim: Hizmetçi anlamına gelir ancak cemaat yapılanması içinde imam anlamında kullanılmıştır. Şu anda kullanılmamaktadır.
-Ağabey: Hizmette öncülüğü olan kişi anlamındadır.
-Abla: Bayanlarda ağabeyin yaptığı görevi üstlenen kişidir.
-Kardeş: Müslümanlarda umumi bir kavramdır. Geleneksel olarak yapı içinde kullanılmaktadır.”
LATİF ERDOĞAN KİMDİR?
Soruşturma kapsamında verdiği ifadede özgeçmişini anlatan Latif Erdoğan cemaate nasıl girdiğini ayrıntılı bir şekilde aktarıyor:
“İlkokulu İzmir Çiğli’de okuduktan sonra Kestanepazarı’ndaki Kuran kursuna gittim. Fethullah Gülen de orada hoca olarak bulunuyordu. Cahit Erdoğan’ın referansı ile girdim. Cahit Erdoğan ilk Mütevelli Heyetinde olan ve Fethullah Gülen’in vaazlarını kaydeden kişiydi. 1974’te İzmir Yüksek İslam Enstitüsüne girdim. 1975 yılında Edremit kampında bulunduğum sırada Jandarma baskın yaptı. Ben orada bulunan Risale-i Nur kitaplarının kendime ait olduğunu söylemem üzerine İzmir Buca Cezaevi’nde 3 ay yattım. Cezanın diğer kısmını 1980 yılında 3 ay daha yatarak tamamladım.
1981-82 yılında Bitlis Tatvan’da ilçesinde vaizlik yaptım. Bu görevimden kendi isteğimle istifa ederek hizmette göreve devam ettim.
Askerden sonra, Sivas, Tokat, Amasya, Samsun, Ordu, Giresun illerinde hizmet adına imamlık yaptım.
1989 yılında İstanbul’a geldim. Bu tarihten itibaren Akademi isimli kuruluş adı altında yaklaşık 4 yıl boyunca Fethullah Gülen’in hayatı başta olmak üzere sohbet ve vaazlarını kitaplaştırdık. Bu süreçte Fethullah Gülen ile 3 ay kadar kendi hayatını anlatan röportaj yaptım.
Hizmet gereği Amerika’da 6 ay, Almanya ve Arjantin’de değişik süreler kaldım. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nı kurduktan sonra Zaman gazetesindeki görevime devam ettim. Gazete bünyesindeki ‘Akademi’ sayfasını ben oluşturuyordum. Daha sonra fikir ayrılığı nedeniyle cemaatle ilişkilerimi mesafeli olarak yürütmeye başladım. Ardından Bugün gazetesinde yazdım. Şu anda Yeni Akit gazetesinde yazıyorum. 1989 yılından sonra cemaat içinde herhangi bir ilde ve yurt dışında imamlık görevinde bulunmadım.”
SONRAKİ BÖLÜM: Fethullah Gülen’in bir sonraki adımı ne olacak?.. (Can Özçelik / Aydınlık)
------------------------------------------------------------------------------
ASKER İÇİNDEKİ CEMAATÇİLER DEVREYE GİRECEK
09.112014 21:20 ‘Fethullah Gülen suç örgütü’ soruşturmasında tanık olarak ifade veren Latif Erdoğan, cemaatin bundan sonraki hamlesini açıkladı. Erdoğan, asker içindeki yapılanmanın harekete geçebileceğini söyledi. Gülen’in kişiliği ile ilgili bir ayrıntıyı dile getiren Erdoğan, Gülen’in kendisini mesih ilan edenleri desteklediğini anlattı.
40 YILDIR ÇALIŞMA YAPIYORLAR
İFADE kapsamında Latif Erdoğan’a, Fethullah Gülen cemaatinin bundan sonraki hamlesiyle ilgili de yöneltilen soru dikkat çekici: “Üst akıl sıfatı ile isimlendirilen birlikteliğin kontrolü altında olduğu değerlendirilen ve Paralel Yapı olarak adlandırılan oluşumun koordinasyonu ile devletin kolluk kuvvetleri ve yargı mekanizması kullanılarak hükümeti devirme, Anayasal düzeni bozma girişimleri gözönüne alındığında, Fethullah Gülen isimli şahıs yukarıda belirtilen girişimlerin planlanmasında bilerek ve isteyerek yer almış mıdır? Seçilmiş Hükümete yönelik bir sonraki hamlesi olabilir mi?”
Bu sorunun yanıtını da Latif Erdoğan şu sözlerle anlatıyor: “Fethullah Gülen’in yapmış olduğu açıklamalardan konuyu sahiplendiği belli olmuştur. Zaten onun bilgisi dışında bu gelişmelerin olması mümkün değil. Bir sonraki süreçte şuana kadar Fethullah Gülen tarafından devreye henüz sokulmayan güç Askeriye içerisindeki yapılanmadır. Bu yapılanma küçümsenecek bir yapılanma değildir. 40 yıldır asker içinde çok ciddi çalışmalar yapıldığını biliyorum. O dönem öğrenci evlerinden yetişerek Askeri kurumlara subay-astsubay-uzmançavuş-sivil memur statüsünde yerleştirilen şahıslar şu an kurum içerisinde belirli bir mertebeye ulaşmışlardır. Benim asekeri unsurlar içinde ismen bildiğim bir kişi yoktur. Bilmem de mümkün değildir. Çünkü yapı içerisinde bu tür kurumlarda görevlendirilen şahısların isimleri çok gizli tutulur ve bu şahısları sadece kurumun sorumlusu bilir.”
‘MESİH İLAN EDENLERİ DESTEKLEDİ’
Fethullah Gülen’in nasıl bir kişiliğe sahip olduğu yönündeki soruya ilginç bir yanıt veren Latif Erdoğan şu ifadeleri kullandı: “Adaptasyonu çok güçlü, ikna kabiliyeti samimiyet bakımından etkin, şahsa göre tavrını koyarak onunla konuşan, insanları iyi analiz eden, ikili görüşmeler öncesinde ön bilgi toplayarak hazırlık yapan, bu bilgileri cemaat içinden şahıslarla toplayan bir şahıstır. Mustafa Özcan, Kudret Ünal ve Mehmet Demircan bilgi toplama hususunda kendisine bilgi aktarır. İtaat ve başarı Fethullah Gülen’in şahıslara güven duymasında en çok önem teşkil eden iki etmendir. Talimatları ne kadar zamanda tamamladığı önemlidir.
‘SİYONİST GÜÇLER KULLANIYOR’
Mehmet Tabanca, Hüseyin Gemici isimli şahıslar 1970 yıllarda hocanın mesih olduğunu yaymışlar ve bu konu ile ilgili kitaplar yayınlamışlardır ancak şuan aktif değildirler. Kendisi bu tür benzetme ve hitapları hiç bir zaman yalanlamadığı gibi bu tarz yaklaşımları ya da yazılan yazıları destekleyerek yayınlanmasını istemiştir. Hatta Hüseyin Gemici’ye bu konu hakkında ‘ya inanmazlarsa’ şeklinde bir söylemde bulunmuştur. Fethullah Gülen kendisi ve yapı ile ilgili olumlu yorumlanan bir rüyanın her ortamda söylenmesini isterken aleyhte bir rüya durumunda ise kendisi bizzat buna yalan bir rüya olduğunu dile getiriyor, bu da cemaat tabanında kendine yönelik etkin bir sistem oluşturuyordu. Geçmişteki misyonu ile şuandaki misyonu arasında belirgin bir şekilde farklılık vardır. Vatikanı idare ettiği gibi İslam alemini de hegemonyası altına almaya çalışan siyonist gücün, bu amacı için Fethullah Gülen ve yapılanmayı kullanarak hareket ettiği apaçık ortadadır.”
‘TSK’DA BİR SUBAYDAN BİR İMAM SORUMLU’
Cemaatin TSK içindeki yapılanmasıyla ilgili Aydınlık’a bilgi veren üst düzey bir Emniyet görevlisi, F tipi örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri içinde hala varlığını sürdürdüğünü ifade ederek şunları söyledi: “Cemaatin TSK içindeki adamları hala görevde. Devlet orada bir faaliyete geçmedi. Cemaatin TSK içindeki örgütlenmesi, Emniyet’teki gibi değil. Emniyet teşkilatında, bütün teşkilattan bir imam sorumluydu. Ancak TSK’da bir subaydan bir imam sorumlu. O yüzden TSK’daki yapılanmaları daha karmaşık ve daha gizli.”
AYDINLIK GÜNDEME GETİRMİŞTİ
Aydınlık gazetesi 8 Temmuz 2014 tarihli manşet haberinde, “2 Bin Cemaatçi Özel’in Masasında” başlığıyla TSK içindeki yapılanmayla ilgili önemli bilgileri kamuoyuna duyurmuştu. Haberde şu bilgiler yer almıştı:
“Harp Okulu, Askeri Liseler ve Astsubay Hazırlama okullarına alınan 300’e yakın öğretmen, öğretim elemanı ve yardımcı personelin Gülen Cemaat ile ilişkili olduğu anlaşıldı. 2013 şurasında ataması yapılan 14 general ve amiralin de Gülen Cemaati ile yakın ilişkide olduğu en önemli iddialar arasında bulunuyor. Aydınlık’a ulaşan bilgilere göre MİT, F tipi örgütlenme ile ilişkisi olduğunu saptadığı ve ağırlığını astsubayların oluşturduğu yaklaşık 2 bin ismi Genelkurmay Başkanlığı’na bildirdi. 2 bin ismin içinde astsubayların yanı sıra subay ve general/amiral rütbesinde komutanlar da bulunuyor.”
15 YIL DİNLETTİ
Fethullah Gülen’in Amerika’ya gitmeden önce Latif Erdoğan’a, “seni 15 ylıdır dinletiyorum” diyerek itirafta bulunduğu da ifade kapsamında ortaya çıktı. İfadesinde kendisine yöneltilen “Hanefi Avcı, Orhan Özdemir, Celal Uzunkaya’yı tanıyor musunuz?” sorusunu yanıtlrken dinlenmesi olayını da Erdoğan şöyle anlattı: “Yukarıda isimi geçen şahısları tanımıyorum ancak Hanefi Avcı’yı da basından gördüğüm kadar biliyorum. Hanefi Avcı’nın mahkeme safahatında ‘cemaat kendi ağabeylerini de dinletiyordu’ şeklinde sorması üzerine cevaben ‘örneği Latif Erdoğan’dır’ şeklinde beyanda bulunduğundan dolayı kendisi hakkında bilgi sahibi oldum. Bu bağlamda cemaatin istihbarat birimlerini kontrol ettiğini ve istemedikleri şahısları dinledikleri ortaya çıkmıştır. Hatta Fethullah Gülen ile yaptığım bir görüşme esnasında bana ‘seni de 15 yıldır dinletiyorum hakkını helal et’ şeklinde söylemesi üzerine dinlendiğimi öğrendim. Bu konuşma Amerika’ya gitmeden önce olmuştur.”
SONRAKİ BÖLÜM: Savcıdaki 45 kişilik şüpheli listesi (Can Özçelik / Aydınlık)
------------------------------------------------------------------------------
SAVCILIKTAKİ 45 KİŞİLİK ŞÜPHELİ LİSTESİ
10.11.2014 23:08 ‘Fethullah Gülen Suç Örgütü’ soruşturmasını yürüten savcılık 45 kişilik isim listesi üzerinde duruyor. Bu isimleri, Cemaat’in bir zamanlar önemli isimlerinden olan Latif Erdoğan’a sordu. “Fethullah Gülen Suç Örgütü” soruşturmasında tanık sıfatıyla ifadesi alınan Latif Erdoğan’a yöneltilen bir soru, soruşturma kapsamında savcılığın 45 kişi hakkında da araştırma yaptığını ortaya çıkardı. Latif Erdoğan’a “Cemaat içerisinde bugüne kadar görev almış, bırakmış, halen aktif olan faaliyetini sürdüren aşağıda ismini verdiğimiz şahıslardan tanıdıklarınız kimlerdir?” sorusu yöneltildi.
Soruyu yanıtını ayrıntılı şekilde yanıtlayan Erdoğan şunları söyledi:
Mustafa Özcan: Hem hizmette hem de paralel yapıda etkin bir rol oynadığını düşünüyorum. Halen bu yapıda büyük oranda ağırlığının olduğunu biliyorum. Fethullah Gülen’i yönlendiren isimlerden biri olduğunu biliyorum. Kaynak Holding’in patronu ve Sema Hastanesi’nin sahibidir. Fethullah Gülen Amerika’ya gittiği ilk günden itibaren Türkiye’deki yapının organizesini yapar. Ayrıca mali anlamda da kasadır. Hizmette bulunmadığı mevki yoktur. Hizmette ve bu dönemde paralel yapı olarak adlandırılan oluşumun içerisinde olduğunu düşünüyorum.
Şerif Ali Tekalan: Halen Cemaat’e ait tüm üniversitelerin başı ve sorumlusudur. Fethullah Gülen’in protokol ve bürokratlarla üst düzey siyasilerle görüşme ayrıca irtibatlarını kendisi organize eder. Hizmette en üst seviyede etkin bir isimdir. Yapı ile alakalı etkili ve derin bilgiye sahiptir. Özellikle cemaat içinde gerçek davaya bağlı insanların ilerlemesini engellemek için yollar deneyen ve yollar arayan bir isimdir. Fethullah Gülen’i temsil eder. Fethullah Gülen’in kendisine verdiği kararların tamamını uygular ve kendisine karşı çıkmaz. Onun adına konuşabilir ve hareket edebilir. Bu dönemde paralel yapı olarak adlandırılan oluşumun operasyonel faaliyetlerinde aktif olarak görev aldığını düşünüyorum.
İŞADAMLARIYLA İRTİBAT
Nevzat Ayvacı: Antalyalı bir işadamıdır. Hizmette görev yaptığı süre içerisinde Antalya sorumlusu olarak kalmıştır. Halen aktif olarak görev alıp almadığını bilmiyorum. Hizmeti en iyi bilen şahıslardan biridir.
Ahmet Kara: Manisa Turgutlu, Tavşanlı, Erzurum ve İstanbul imamlığı yaptı. Daha sonra Marmara bölge sorumluluğu yaptı. Bir süre sonra da dış hizmetler için Kenya’ya gitti. Ahmet Kara, Fethullah Gülen’e çok yakın bir isimdir. Üst düzey işadamları ile irtibatı koordine eder. Cemaat’in mali konularda işadamlarından sağlanan kaynakların birebir yaptığı görüşmelerle kendisi sağlamaktadır. Ahmet Kara’nın bu dönemde paralel yapı olarak adlandırılan oluşum içerisinde aktif olarak rol aldığını biliyorum.
İbrahim Kocabıyık: Erzurum ve Van imamlığı yapmıştır. Samanyolu TV’de program yapmıştır.
Önder Aytaç: Bu dönemde paralel yapı olarak adlandırılan oluşum içerisinde olabileceğini tahmin ediyorum.
ASKERİ VE POLİS OKULLARI
Sait Aksoy: Bütün öğrenci yerleştirmelerinin koordinesini kendisi yapar. Askeri ve polis okullarına/kolejine öğrenci alımını ve teminini sağlar. Hizmette çok önemli bir isimdir. Uzun zamandır Amerika’dadır. Fethullah Gülen’e ait özel kurye ve istihbarat işlerinde kendisi görevlendirilir.
Hamidullah Öztürk: Fethullah Gülen’den ders almış önemli bir isimdir. Kendisi uzun dönemler askeri hizmetlere bakmıştır. Askeriye imamı olarak bilinir. Şu an Brezilya’dadır.
Murat Karabulut: Kendisi hizmet yapılanmasının MİT’ten sorumlu şahsı olduğunu basından öğrendim. Yapı içindeki etkinliğini bilmiyorum. Ancak özel statüde bir şahıstı.
YURTDIŞI İRTİBATLARI
Alaaddin Kaya: Stratejik öneme sahip bir şahıstır. Nerede önemli bir hamle, konu varsa kendisi ve İlhan İşbilen içindedir.
İsmail Büyükçelebi: Ankara imamlığı yaptıktan sonra Uzak Doğu, Çin ve Amerika’da görev yapmıştır. Halen Amerika’da olduğunu biliyorum. Hizmetin bütün yapısını Fethullah Gülen’den sonra en iyi bilen kişidir. Paralel yapı ile doğrudan bağlantılı olup olmadığını bilmiyorum. Ancak Fethullah Gülen’e kayıtsız şartsız bağlıdır. Askeri hizmetlerde önemli görevlerde bulunmuştur.
Suat Yıldırım: Fethullah Gülen ile ilişkisi Edirne’den başlar. Medine ve Malezya’da bulunmuştur. Hizmet yapılanmasını detaylarıyla bilir. Aynı evde kalmışlardır. Kendisi hizmet içinde bulundu, yapı içinde etkili bir isimdir ve savunur. Hatta bir ara Türkiye sorumlusu da olmuştur.
Mustafa Yeşil: Uzun yıllar İzmir ve Ankara imamlığının ardından İngiltere imamlığı yaptı. Cemaat içinde bütün yurt dışı irtibatları kendisi koordine eder. Hizmet yapısı ve bu dönem paralel yapı olarak adlandırılan oluşumun içinde en aktif olan şahıstır.
Ali Bayram: Sakarya ve Kazakistan imamlıklarından sonra Latin Amerika(Arjantin) imamlığı yapmıştır. Cemaat içinde yapılan üst düzey toplantılarda bulunan bir üyedir. Fethullah Gülen’in yeğeni olan Kemal Gülen ise kendisinin damadıdır. Helan aktif olarak cemaatte görevli olduğunu biliyorum. Kendisi bütün yapı ile ilgili geniş bilgiye sahiptir.
Harun Tokak: Halen İsrail imamlığı vardır ve oradadır. Hizmet içindeki bütün gizli çalışmaları bilir. Yaklaşık 1,5-2 yıldır oradadır.
Naci Tosun: Ankara İmamı olarak Devlet Planlama Teşkilatında görev yaptı. Eskişehir’e geçerek orada imamlık yaptı. Zaman gazetesi genel müdür yardımcılığı ve genel müdürlüğü yaptı. Samanyolu TV’de genel müdürlük yaptı. Halen Kaynak Holding Yönetim Kurulu Başkanıdır. Daha önceki zamanda Cemaat’in Türkiye’deki tüm yargı sisteminden sorumlu şahıstı. Ayrıca bürokraside etkindi. Halen cemaat yapılanması içinde aktif olarak hizmet vermektedir.
İsa Saraç: Şuan Amerika’dadır. Bursa’da il sorumlusuydu.
Ali Çelik: Bütün mali işlerin içinde bulunmaktadır. Bu dönemde paralel yapı olarak adlandırılan oluşum içerisinde görev almış olabilir.
Akif Ulubaş: Hakkında bildiğim Kayseri ili imamı olarak toplantılara geldiğidir.
GÜLEN’İN GÜVENDİĞİ İSİM
Faruk İlk: Fethullah Gülen’in güvendiği bir isimdir. Özel bir görevi yoktur.
İzzet Aker: Kendisinin paralel yapı ile bir ilişkisi olduğunu düşünmüyorum.
İlhan İşbilen: Paralel yapılanma içinde faaliyet gösterip göstermediğini bilmiyorum. Ancak Ak Parti’den istifa edip tepkisini göstermiştir. Cemaat içinde kendisinin ayrı bir ekibi vardır. Mülki amirlerle (vali ve kaymakam) koordine sağlardı. Bürokrasiyi bilir. Bu dönemde paralel yapı olarak adlandırılan oluşum içerisinde yer almış olabilir.
Cemal Uşşak: Cemaatle bir alakası yoktur ancak hizmet yapılanmasını bilir. Rahatsızlığı olduğunu biliyorum. Entelektüel kesimle irtibat sağlayan şahıstır. Bir dönemde paralel yapı olarak adlandırılan oluşum içinde faaliyet göstermiştir.
Selman Kuzu: Kendisinin bu yapı içinde önemli bir kişi olabileceğini düşünüyorum.
Ali Rıza Tanrısever: Kendisine her yönü ile kefil olabilirim. Kendisinden zarar gelmeyecek bir şahıstır.
Hamit Özyurt: Ankara’lı tüccardır. Kemal Özdemir’le birlikte cemaatten ayrıldı.
Fehmi Çalışkan: Cemaat içinde üst düzey bir faaliyeti yoktur.
Mahmut Akdoğan: Fethullah Gülen ile İzmir’de tanışmıştır.
Nurettin Veren: Temasa geçilmesi gereken biridir.
İrfan Yılmaz: Cemaat yapılanmasında büyük bir yeri yoktur.
Hidayet Karaca: Paralel yapı ile ilgili en azından bilgi sahibi olduğu kanaatindeyim.
Erhan Başyurt: Paralel yapı ile ilgili bütün gelişmeleri takip ettiğini sanıyorum.
EMNİYET VE ADLİYE İMAMLARI
Kemalettin Özdemir: Ankara imamlığı yaptı. Daha sonra Emniyet’ten sorumlu imamlık yaptı. Kendisinin 6-7 sene kadar önce hizmetten ihraç edildiğini başkalarından duydum. Ayrılma sebebinin kendisi ile ilgili bir kaset olduğu iddiası olarak biliyorum ancak ben bunun iftira olduğunu düşünüyorum. Kendisinden sonra yerine gelen ( Kozanlı Ömer olarak bilinen) Osman Hilmi Özdil ile Emniyet teşkilatı yapısında aralarında çekişmeler olduğunu biliyorum. Bundan dolayı cemaatten ilişiğinin kesildiğini duydum. Emniyet teşkilatı sorumlusu olduğundan buradaki rütbeli görevlilerle ilgili yapılanmayı en iyi bilendir. Aynı zamanda cemaatin düzenlemesini yapan sorumlu şahıstır. Kendisinden bu konu ile ilgili detaylı bilgi alınabilir.
Süleyman Uysal: Emniyetteki memurların Türkiye sorumlusudur.
Ahmet Can: Adliye yapılanmasını koordine eder.
İRŞAT EKİBİ
Nejdet Başaran: Manisa imamlığı yapmıştır. Fethullah Gülen’in Amerika’ya gidişinde de yanında kaldı. Fethullah Gülen tarafından çok sevilen bir isimdir. İrşat ekibindedir, doğrudan bir sorumluluk verilmemiştir.
Nejdet İçel: Aydın, Denizli, Kırıkkale imamlıkları yaptı ve resmiyette de Diyanet imamlığı yaptı. İrşat ekibinde görev yaptı, başka görevlerde bulunmadı. Hizmette çok aktif biri değildir.
Cemal Türk: Kendisi Mollalardandır. Molla yapılanmasını koordine eden kişidir.
Bahattin Karataş: Kendisi Güneydoğu bölge sorumluluğu yaptı. Halen aktif görevde olduğunu biliyorum. Kendisinin İrşat ekibinde olduğunu düşünüyorum.
Ahmet Kurucan: Fethullah Gülen’den özel ders alan “Mollalar”dandır.
Reşit Haylamaz: Molladır.
Kerim Balcı: Eğer cemaatin İsrail ile yakından ilişkileri varsa bunu en iyi bilecek kişilerden birisi.
Ekrem Dumanlı: Zaman gazetesinin genel yayın yönetmenliğini yaptı. Halen bu görevi yapıyor. Gazetedeki konumu gereği Fethullah Gülen ile irtibatlı bir isimdir. Hükümetle Cemaat’in arası iyi iken bürokratik bütün görüşmeleri yapan ve bu yapıyı en iyi tanıyan isimdir.
Yusuf Pekmezci: İzmir’de hareketin temelini atan şahıslardan biridir. (Can Özçelik / Aydınlık)
------------------------------------------------------------------------------
FETHULLAH GÜLEN’İN YETİŞTİRDİĞİ MOLLALAR
12 Kasım 2014 23:25 Fethullah Gülen hakkında açılan “suç örgütü” soruşturmasına giren ifadelerde cemaat içinde Molla diye tabir edilen bir grubun olduğu belirlendi. Tanık olarak ifade veren Latif Erdoğan’a göre, Mollalar ilk olarak bizzat Gülen tarafından eğitildi. Cemaatin şu andaki idareci kadrosunun yüzde 90’ının Mollalar tarafından oluştuğunu kaydeden Erdoğan, bu ünitenin başındaki kişinin de Mustafa Özcan olduğunu söyledi.
MOLLALAR KİMLER?
Latif Erdoğan’ın “Fethullah Gülen suç örgütü” soruşturma dosyasına giren ifadesinde, “Yapılanma içerisinde Molla olarak tabir edilen şahıslar kimlerdir? Nerede ikamet ederler? Ne tür eğitim almaktadırlar? Görevleri nelerdir” sorusuna yanıtı şöyle: “Mollalar ilahiyat mezunları içerisinden seçilerek alınan kişilerdir. Önceki tarihlerde doğrudan Fethullah Gülen’den hadis, fıkıh ve tefsir gibi dersleri okumak suretiyle ders alan bir kadro oluştu. Sonra bu kadro ders okutmaya başladı ve bu ilk kadronun elinden geçerek ders alan kişiler Fethullah Gülen’in yanına gönderilmeye başlandı. Bunlar mobil hareket eden kişilerdir. Fethullah Gülen nerede kalıyorsa onlarda orada kalır, ortalama hocanın yanında 3-4 sene kalırlar. Kayıtsız şartsız Fethullah Gülen’e bağlıdırlar.
‘BAŞINDA ÖZCAN VAR’
Tabi bu süre içerisinde bir çok güven testinden geçirilirler ve daha sonra yapılanma adına çeşitli önemli görevler (dış ülke ve devlet birimlerine ait tüm çalışmalarda bu şahıslar görevlendirilir) bu şahıslara verilir. İlk dönemlerde Mollaların sayısı yaklaşık 10 kadardı. Daha sonra grup halinde yetiştirilmeye başlanıldı ve sayıları çoğaldı. İçlerinde akademisyenlerde vardır. Şuan ki Gülen cemaati denilen yapılanmanın idareci kadrosunun yüzde 90’ı Mollalar tarafından oluşur. Örnek olarak, Ahmet Kurucan, Cemal Türk, Mustafa Yeşil, Reşit Haylamaz, Hamidullah Öztürk’ü verebilirim. Bu şahıslar ilk Molla eğitiminden geçen ve daha sonra Molla yetiştiren şahıslardır. Bu ünitenin başındaki kişi ise Mustafa Özcan’dır.”
'DERİN YAPI'
Latif Erdoğan ifadesinin devamında Selman Kuzu’nun da Mollalardan olduğunu açıklıyor. Latif Erdoğan “suç örgütü” soruşturma dosyasına giren ifadesinde, Mollaların özellikle ilahiyat fakültesi mezunlarından seçildiğini ve cemaat içerisinde ayrı bir yapı oluşturulduğunu söyledi. Mollaların yapı içerisinde sadece Fethullah Gülen tarafından bilindiğini anlatan Erdoğan, bunu cemaat içinde ayrı bir “derin yapı” olarak niteledi. Latif Erdoğan, Mollaların Fethullah Gülen’in ağzından çıkan sözleri emir olarak kabul ettiğini de kaydetti.
HABLEMİTOĞLU CİNAYETİ VE ZİRVE SALDIRISI
Soruşturma kapsamında kamuoyunun yakından takip ettiği davaların da ayrıntılarının araştırıldığı öğrenildi. Tanıklara, “Oslo süreci, Zirve Yayınevin saldırısı, Hablemitoğlu cinayeti, Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümü, Uludere, Mavi Marmara olayı, Ergenekon ve Odatv davaları hakkında bilginiz var mı?” diye soruldu.
'YAPININ ZAYIF NOKTASI EKONOMİ'
LATİF Erdoğan’a yöneltilen sorulardan bir diğeri de “bu yapının zayıf noktası neresidir” oldu. Erdoğan soruya şöyle yanıt verdi: “Şu anda zaafa uğratılan nokta ekonomik tarafıdır. Ekonomik gelirler, bu şekilde gitmesi halinde kesilecektir. Diğer bir meselede kamuoyunda itibar kaybetmesidir. Hükümete karşı benzer atraksiyonlara devam etmesi halinde cemaat aleyhine toplumda nefret algısı uyanacaktır.”
“Devletin bütünlüğü ve varlığı gözönünde bulundurulduğunda Fethullah Gülen hareketini ne olarak değerlendirirsiniz?” sorusuna Latif Erdoğan, “Şu andaki konum ve yapılanma açısından ve sonuçlar değerlendirildiğinde bana göre kesinlikle bir terör örgütüdür” dedi.
'BENİ BOŞAMASI İÇİN TELKİNDE BULUNMUŞLAR'
“Cemaat yapısından ayrılan şahıslara yönelik tehdit veya şantaj şeklinde bir uygulama var mıdır?” sorusuna Latif Erdoğan’ın yanıtı şöyle oldu: “Bana yapılan bir baskı yoktur. Ancak eşime benden ayrılması hususunda telkin ve teklifte bulunduklarını öğrendim. Kızım Fatih Üniversitesi’nde öğrenciyken, okula yakın olması sebebiyle sadece ailenin bildiği bir ev tutmuştum, eşimde kızımla birlikte kalıyordu. Bilmediğimiz iki bayanın eşime gelerek benden boşanması hususunda telkinde bulunduğunu bilmekteyim. Bu teklif 3 kez de dışarıda önüne çıkmak suretiyle tekrarlanmıştır. Bu şunu da göstermektedir, sadece aile fertlerinin bildiği bir ev takip yoluyla tespit edilmiştir.”
YAPININ MALİ KAYNAKLARI
Cemaate para akışının da araştırıldığı soruşturmada, “Yapının mali kaynakları nelerdir?” diye soruldu. Latif Erdoğan bu sorunun yanıtını ayrıntılı bir şekilde anlattı:
“İllerde ‘himmet’ ve bağış adı altında cemaat yapılanması için toplanan paraların 1/15’lik kısmı Fethullah Gülen’in kendisine getirilirdi. Fethullah Gülen ise kendisine çek, senet, ve nakit para olarak gelen bu parayı genel bütçeye bakan İstanbul ilinde toplanan mütevelli heyetindeki isimlerin başındaki, Mustafa Özcan’ın aracılığıyla gerekli yerlere aktarırdı. Fethullah Gülen bu çek, senet ve nakit parayı kendi üzerinde bulundurmazdı. Mustafa Özcan bu yapılanma içerisinde tüm para trafiğini kontrol eder ve koordinesini yapardı. Türkiye genelinde bu paraların nereye aktarıldığı ve mütevelli heyetinde kimlerin olduğunu en net Mustafa Özcan bilir. Mütevelli heyetinde çalışan kişilerin durumu genelde iyi olduğundan parasal konularda suistimal olmazdı. Hatta bazı yeni açılan il, bölge ya da ülkelerdeki cemaat faaliyetlerinin yürütülebilmesi amacıyla bu mütevelli heyetinden isimler kendi verdikleri himmetlerle ya da kendi bütçelerine yaptıkları yardımlarla bu eksiklikleri giderirlerdi. Bunun neticesinde, Fethullah Gülen’in iltifatlarına mazhar olurlardı. Bu onlar için gurur verici bir durumdu. Hizmetin kendi açtığı kuruluşlardan ziyade şahıs adına kurulan firmalarda hisseleri mevcuttur. Bunlara Bank Asya, Kaynak Holding, Sürat Kargo, Nida A.Ş örnek gösterilebilir. Bu firmalar şahıs üzerinden hizmet adına açıldığından şuanda bu şirketin sahibinin çocuklarının ileride herhangi bir hak iddia etmemesi için çek, senet alınır ve bunlar bir yerde muhafaza edilirdi.” (Can Özçelik / Aydınlık)
(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(08 Kasım 2014, 12:42), son güncel.: (12 Kasım 2014, 23:25)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: