Irak terör örgütü IŞİD'in elinde 3 aydır rehin olan Musul Başkonsolosluğu'nun 49 görevlisi bu sabah kurtarılarak Türkiye'ye getirildi. Çatışma yaşanmadan gerçekleşen kurtarma operasyonu tüm yurtta sevinçle karşılanırken paralel kesimlerde ise üzüntüye neden oldu. Rehinelerin zarar görmesine neden olacak her türlü manipülatif haberleri vermekten kaçınmayan ve bir kriz yaşanarak hükümetin yıpranmasını hedefleyen bu kesimlerin olayın zararsız şekilde bitmesini üzüntüyle karşıladıkları iddia ediliyor. Rehinelerin kurtarılması Cemaat'e yakın Taraf gazetesinin Süleyman Şah Türbesi ile ilgili haberini de resmen yalanladı. Davutoğlu sorumsuz haber yapan bu yayın organlarına çok sert çıkıştı ve 'Bir kez de bu milletin hissettiğini hissedin' dedi.
20.09.2014 14:06 Irak'lı terör örgütü IŞİD'in 101 gün önce kaçırdığı Musul Başkonsolosluğu'ndan 49 personel bu sabah kurtarılarak Türkiye'ye getirildi. Çatışma yaşanmadan gerçekleşen kurtarma operasyonu tüm yurtta sevinçle karşılanırken paralel kesimlerde ise üzüntüye neden oldu. Rehinelerin zarar görmesine neden olacak her türlü manipülatif haberleri vermekten kaçınmayan ve bir kriz yaşanarak hükümetin yıpranmasını hedefleyen bu kesimlerin olayın zararsız şekilde bitmesini üzüntüyle karşıladıkları iddia ediliyor.
PARALEL'İN UTANÇ GÜNÜ
Cemaat tabanlı paralel yapıya yakınlığıyla bilinen Taraf gazetesi, bundan tam 1 ay önce Süleyman Şah Türbesi ile ilgili bir iddia ortaya atmıştı. Taraf, haberinde IŞİD'in elinde bulunan ve aralarında başkonsolosun da bulunduğu 46 rehineye karşılık bir miktar para ve Süleyman Şah Türbesi'nin IŞİD'e verileceğini yazmıştı. Aynı gün Dışişleri tarafından yalanlanan Taraf gazetesi, Süleyman Şah Türbesi iddiasının arkasında olduğunu her fırsatta yaptığı haberlerle belli ediyordu.
Taraf'ın haberinin üzerinden 1 ay geçti ve IŞİD'in elindeki 46 Türk, hiçbir pazarlık yapılmadan ve tek kurşun atılmadan MİT operasyonuyla kurtarıldı. Cemaat'in Taraf gazetesinin attığı "SÜLEYMAN ŞAH IŞİD'E VERİLİYOR" manşeti de utanç vesikası olarak basın tarihine geçti.
DAVUTOĞLU'DAN PARALEL YAPIYA TEPKİ
Musul'da IŞİD'in elindeki 46 Türk konsolosluk personelinin kurtarılması Cemaat'e yakın Taraf gazetesinin Süleyman Şah Türbesi ile ilgili haberini resmen yalanladı. Davutoğlu da sorumsuz haber yapan bu yayın organlarına çok sert çıkıştı ve "Bir kez de bu milletin hissettiğini hissedin" dedi.
PARALEL KARALAMA BAŞLADI BİLE
Ancak Davutoğlu'nun temennisinin aksine paralel medya kurtarma olayını yine önemsiz göstermeye çabaladı. Zaman gazetesi olayın bir kurtarma operasyonu olmadığını iddia etti, dolayısıyla bir başarıdan bahsedilemeyeceğini demeye getirdi. İlerleyen süreçte paralel medyanın rehine kurtarma olayını daha nasıl karalayacağı merak ediliyor.
Cemaat'e yakınlığıyla bilinen Taraf gazetesi, bundan tam 1 ay önce Süleyman Şah Türbesi ile ilgili bir iddia ortaya atmıştı. Taraf, haberinde IŞİD'in elinde bulunan ve aralarında başkonsolosun da bulunduğu 46 rehineye karşılık bir miktar para ve Süleyman Şah Türbesi'nin IŞİD'e verileceğini yazmıştı. Aynı gün Dışişleri tarafından yalanlanan Taraf gazetesi, Süleyman Şah Türbesi iddiasının arkasında olduğunu her fırsatta yaptığı haberlerle belli ediyordu. Liderleri ABD'de yaşayan ve vatana ihanet ettikleri defalarca açık şekilde ispatlanan (1) paralel yapının ikiyüzlü ve pişkin davranarak ihaneti başkasına izafe etmekten hiç çekinmediği anlaşılıyor. Bu durum, paralel medyanın Suriye'deki vatan toprağı olan Türbe'nin bir terör örgütüne bırakılacağını iddia eden haberleriyle bir kez daha görülmüştü. Bir diğeri Suriye konulu dış güvenlik toplantısının yine paralel yapı tarafından basına sızdırılması, ülke güvenliğinin tehlikeye atılması olmuştu. Bir diğeri de, Suriye'ye yardım götüren MİT tırlarının paralel polis ve yargı çetesi tarafından durdurulması olmuştu.
------------------------------------------------------------------------------
REHİNELER ÇATIŞMASIZ KURTARILDI, IŞİD'LE PAZARLIK YAPILMADI
Öte yandan rehinelerin kurtarılmasıyla ilgili ilk perde arkası bilgiler de gelmeye başladı. MİT, IŞİD'in bölgede daha önce gerçekleştirdiği tüm rehin alma operasyonlarını analiz ederek, bir strateji geliştirdi ve bu çerçevede sonuca ulaşarak rehineleri kurtardı.
Dış Operasyonlar Daire Başkanlığı, Musul'daki rehin alınma olayının ardından IŞİD'in Suriye, Afganistan ve Irak'ta daha önce gerçekleştirdiği tüm rehin alma operasyonlarını, analiz ederek, uzun soluklu bir çalışma yürüttü.
Bundan yola çıkarak bir strateji geliştiren Başkanlık, tamamen yerli bir operasyon kapsamında, kendi profesyonel elemanlarını, bölgedeki yerel unsurları, insansız hava araçlarını ve elektronik iletişim aygıtlarının devreye soktu ve bu çerçevede sonuca ulaştı.
Hazırlanan strateji, ilk meyvelerini, Irak'ta rehin tutulan 31 tır şoförünün sağlıkla kurtarılmasında verdi.
Musul'da rehin alınanların kurtarılması kapsamında yürütülen operasyonda, 49 konsolosluk çalışanının can güvenlikleri ön planda tutuldu.
Arap aşiretlerden destek
Rehinelerin yerlerinin belirlenmesi, durumlarının takibi ve operasyon sürecinde Arap aşiretlerden büyük destek alındı.
Yerleri 8 kere değiştirildi
Rehin alınan konsolosluk personeli, ilk günden beri Musul'da 8 ayrı adreste tutuldu, hareketlilik insansız hava araçları ve diğer unsurlarla sürekli takip edildi. Rehinelerin üçünün Iraklı yerel personel, 46'sının ise Türk vatandaşı olduğu öğrenildi.
6 kez kurtarma aşamasına gelindi
Musul'da rehin alınanlar, bugüne kadar 5-6 kez kurtarılma aşamasına geldi ancak bu girişimler bölgedeki savaş ortamı nedeniyle sonuca ulaşmadı, operasyon bugüne kaldı.
Fidye verilmedi
Musul'daki rehineler için herhangi bir fidye ödenmedi, bırakılmaları karşılığında herhangi bir şart kabul edilmedi. Rehineler, Kürt bölgesinden değil, İŞID kontrolündeki Telebyat üzerinden Türkiye'ye getirildi.
ÖNEMLİ DETAYLAR
Bu arada kurtarma operasyonuyla ilgili bazı önemli detaylar da Radikal'den Murat Yetkin'in yazısında yer aldı. Operasyonda çatışma çıktı mı? Yabancı istihbarat servisleri yardım etti mi? Fidye ödendi mi? Takas yapıldı mı?.. Bu ayrıntılara dair Yetkin'in aktardığı bilgiler şu şekilde:
Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütü tarafından 11 Haziran’da Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu’nun basılmasıyla esir alınan 49 rehinenin Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) bir operasyonuyla kurtarıldığı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından açıklandı. Yüz bir gün aradan sonra gelen iyi haberin ayrıntıları da belli olmaya başladı. Bu önemliydi, çünkü kamuoyunun zihninde rehinelerin canlı olarak kurtarılmasının yanı sıra pek çok soru vardı.
Örneğin, operasyonda bir çatışma çıkmış mıydı? PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yakalanmasında Amerikan istihbaratı CIA ile yapılan işbirliği gibi herhangi bir ülkenin istihbarat servisiyle işbirliği söz konusu olmuş muydu? Rehineler için fidye ödenmiş miydi? Rehinelerin kurtarılması için Türkiye’de tutuklu, ya da mahkum bulunan IŞİD teröristleri takas edilmiş miydi?
Sabah saatlerinden itibaren konuştuğum istihbarat ve diplomasi kaynaklarından edindiğim bilgiler şöyle:
• Operasyon yetkisi başından itibaren MİT’e verildi. MİT Müsteşarlığına Hakan Fidan’ın getirilmesi ardından kurulan Dış Operasyonlar Başkanlığı sorumluluğu üstlendi. Yetkililere göre, kurtarma operasyonunda başka hiçbir ülkenin istihbarat servisinden yardım alınmadı.
• Kurtarma operasyonunda çevre koruma tedbirleri dışında silahlı güç kullanılmadı. Dolayısıyla bir baskın, çatışma olmadı. Bu bir istihbarat operasyonuydu. Dolaylı müzakerelerden, yanıltma ve sahte bayrak gösterme (yani kendini başkası olarak tanıtma) dâhil her yöntemle IŞİD’e yaklaşım sağlanmaya çalışıldı.
• IŞİD’in insan kaçırmada uzmanlaşmış bir örgüt olduğu göz önünde tutularak, daha önceki kaçırma olayları analiz edildi. En kritik sürenin 2’inci ve 9’uncu aylar arası olduğu saptamasıyla “sabırlı” bir hareket tarzı izlendi.
• Kurtarma harekâtının planlanmasında Türkiye’nin daha önce Afganistan’dan Lübnan’a dek gerçekleştirdiği rehine kurtarma operasyonlarında edindiği deneyimin faydası görüldü. Bu operasyonlarda sadece Türk vatandaşları değil Amerikalıdan İspanyol’a, Fransız’dan İngiliz’e değin pek çok yabancı rehine de terörist örgütlerin elinden MİT-Dışişleri işbirliği ile kurtarıldığına dikkat çekiliyor.
• Bu arada IŞİD militanlarının rehineleri nereye taşıdığı elektronik izleme, sinyal istihbaratı ve sahadaki ajanlar kanalıyla üç kanaldan teyit yöntemiyle sürekli gözlendi. IŞİD bu süre zarfında rehinelerin yerini en az 7 defa değiştirdi.
• Rehinelerin kurtarılması ihtimali ilk olarak yine IŞİD bölgesinde kaçırılan 32 Türk kamyon şoförünün 3 Temmuz’da yine bir istihbarat operasyonu sonucu kurtarılmasıyla ortaya çıktı. Ancak hemen ardından bölgede başlayan çatışmalar nedeniyle IŞİD rehineleri başka yere nakletti. Bu süreç içinde en az 5 kez rehinelerin kurtarılması ihtimali doğru ama bölgede artan çatışmalar nedeniyle plan uygulanamadı.
• Rehinelerin kurtarılmasıyla sonuçlanan son operasyon birkaç gün önce başladı. IŞİD rehineleri Türkiye’ye vermeyi kabul etti. Resmi kaynakların verdiği cevaba göre, Türkiye rehineler için herhangi bir fidye ödemedi, herhangi bir takasta bulunmadı. Bir yetkili “Türkiye ile çatışmak istemediler” diyor.
• Anlaşmanın sağlanmasına karşın IŞİD rehineleri hem Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) peşmergeleri, hem de PKK/PYD güçleriyle savaştıkları Kürt bölgesinde teslim etmek istemediler. Bir yetkili bunu “Kendi güvenlik kaygıları nedeniyle istemediler” şeklinde izah etti.
• Bunun üzerine IŞİD rehineleri Suriye’deki kendi kontrolleri altındaki Suriye topraklarına geçirdiler; bu operasyon 19 Eylül öğle saatlerinde tamamlandı. (Bir yetkili rehinelerin o zamana dek hep Musul ve civarında tutulduğunu saptadıklarını söyledi.)
• Ancak IŞİD-PYD çatışmaları nedeniyle teslimatın yapılacağı Şanlıurfa’nın Akçakale (Suriye tarafındaki adı Tel Abyad) sınır kapılarına çoğu kadın ve çocuk binlerce Kürt mülteci yığılmıştı. Bunun üzerine kapılar açıldı ve mülteciler kısa sürede kamplara yerleştirildi. Buradaki amaç son anda bir aksilik çıkıp çatışma ya da saldırı yaşanması durumunda daha fazla sivil can kaybına yol açmamak olarak açıklanıyor.
• Rehinelerin Türkiye’ye girişi 20 Eylül’ün ilk saatlerinde, gece 01’i geçerken söz konusu oldu. Haber Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve o sırada Azerbaycan seyahati dolayısıyla Bakü’de olan, ancak iki gündür operasyona dair gelişmeleri takip eden Başbakan Ahmet Davutoğlu’na bizzat MİT Müsteşarı Hakan Fidan tarafından bildirildi.
• Rehinelerin serbest kaldığı haberini ilk önce Başbakan Davutoğlu Bakü’de kendisini izleyen gazetecilere duyurdu. Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bunun MİT tarafından yürütülen bir kurtarma operasyonu olduğu açıklaması geldi. Davutoğlu gezisini yarıda keserek Şanlıurfa’ya, oradan da rehinelerle birlikte Ankara’ya geçti.
(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(1) Kontrgerilla.com/mansetara_act.asp?aranacak=par-ihanet
(1) Kontrgerilla.com/mansetara_act.asp?aranacak=par-disbag
(20 Eylül 2014, 14:06)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: