Yazısında paralel yapıya destek veren hakimleri kaleme alan Cafesiyaset yazarı Abdullah Harun çarpıcı tespitlerde bulundu.
02.09.2014 11:36 Cafesiyaset / Abdullah Harun - Başbakan olduğu dönemde LGBTİ aktivisti Levent Pişkin’in attığı bir tweeti gerekçe göstererek açtığı davayı kazanan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Pişkin için yapılan basın açıklamalarında kendisine hakaret edildiği gerekçesiyle 50 bin liralık yeni bir dava açtı. “İbne davası” olarak da ünlenen ilk dava Mart 2014’te görülmüştü.
Şahsen yazmaktan utandığımız ancak davada yargılanan sanığın taşımakla adeta övündüğü, bununla da yetinmeyerek dönemin Başbakanı Erdoğan’a da yakıştırmak istediği o çirkin niteleme, akıllara açılan davaya ilk bakan hakimi getirdi. Ve o hakim de diğer bazı hakimleri..
İ.. OLMAKLA ÖVÜNEN SANIĞA HAKİMDEN 17 ARALIK DESTEĞİ
Davanın geçmişine bakıldığında, LGBTİ (eşcinselliği savunanlar hareketi) aktivisti avukat Levent Pişkin, Başbakan Erdoğan’ın “Alevilik Hz. Ali’yi sevmekse ben dört dörtlük bir Alevi’yim” açıklaması üzerine Twitter’dan “Erdoğan’dan ‘dört dörtlük ibneyim, ibneliği sizden öğrenecek değiliz’ açıklaması bekliyorum. Öptüm. #AnayasadaLGBT” yazmış, o dönem Başbakan olan Erdoğan da Pişkin hakkında basın yoluyla hakaret suçundan şikâyetçi olmuştu.
Çağlayan Adliyesi 18. Sulh Ceza Mahkemesi’nde açılan davada hakiminin söyledikleri duruşmaya damga vurmuştu. İlk duruşmada, hakim, sanık Pişkin’e “Siz bu duruşmaya gelmeden önce mahkemeyi hiç araştırmadınız mı? Bu mahkeme 17 Aralık kararlarına imza atan mahkemedir. Önyargılarımız yok. Biz her şeye hazırlıklıyız. Siz dahil herkesin saldırılarına hazırız. Önyargılarımız yok, kimse böyle düşünmesin. Sizin bu davanız, bizim maruz kaldığımız saldırılar karşısında devede kulak kalır” diye konuşmuştu.
Hakim, konuşmasında ayrıca “Emrah Serbes kararını da ben verdim. Ne onlardan ne sizden korkarım” demişti. Senarist Emrah Serbes, Gezi Parkı eylemleri sırasında attığı tweetlerde Başbakan Erdoğan'a hakaret ettiği gerekçesiyle yargılanan ve ilk duruşmada hakim tarafından beraat ettirilen gazeteci ve ‘Hayvan’ dergisi yazarıydı.
İşte, hiç gereği yokken söylediği bu sözler, hakimin hükümete karşı siyasi bir mesaj verme gayreti olarak yorumlanmıştı. 25 Mart’ta görülmesi beklenen ikinci celse ise ertelenmiş, davada hakim değişikliğine gidilmişti.
DİĞER ÖRNEKLER
Hakim cübbesi içinde siyaset merakı sadece bu hakime mahsus değil. Çarpıcı başka örnekler de var. Son örnek, “(12 Ekim’deki HSYK seçimlerinde) milletin seçeceği hakimler (hükümetten) hesap soracak” twit mesajını atan bir zamanların özel yetkili, şimdi ise Küçükçekmece Hâkimi olan Mehmet Karababa olmuştu. İki isim daha sayalım: Denizli 7'nci Asliye Ceza Mahkemesi hakimi Haki Öncü ve İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Keskin Karakurt..
ERKEN ÖTEN DENİZLİ HAKİMİ
-Emekli olup ya da istifa edip siyasi mesaj verseydin olmaz mıydı?-
Denizli'de gezi eylemlerine katıldıkları için 8 kişi hakkında geçen yıl 'Kanuna Aykırı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Düzenleme, Yönetme ve Bunların Hareketlerine Katılma' suçlamasıyla 1.5-3 yıl hapis cezası istemiyle dava açılmıştı. Geçtiğimiz aylarda Denizli 7'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın duruşmasında sanıkların tümü hakkında beraat kararı verildi.
-İşte gerekçeli karar-
Ancak hakim beraat kararında öyle cümlelere yer verdi ki, çıkan kararın ön yargılı, art niyetli, hukukdışı ve paralel kapsamda olduğuna şüphe duyulmayacak. Denizli 7'nci Asliye Ceza Mahkeme Hakimi Öncü, kararın gerekçesinde çağımızda demokrasi ve özgürlüklerin tanımını yaparak şunları yazmıştı:
“İleri demokrasi özgürlük sınırlarının arttırılmasıdır”
"Demokrasinin kelime anlamı; Tüm üye veya vatandaşların organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir. İleri demokrasi ise, 21'inci Yüzyıl'ın teknolojisini kullanarak demokrasiyi geliştirmeyi amaçlamak, bunun için basın, fikir ve düşünce ile ifade özgürlüğü konularında ileri düzeyde çaba sarf ederek, insanların özgürlük ve sınırlarının arttırılması çabasının görüldüğü bir yönetim biçimi olacaktır, daha doğrusu olmalıdır."
-Sanıklar için 'aydın topluluk' dedi-
Mahkeme hakimi Haki Öncü, sanıkların sosyal ve eğitim durumlarını da değerlendirdiği gerekçeli kararda şöyle dedi:
"Toplantı ve gösteri yürüyüşü yaptıkları ileri sürülen ve sanık olarak yargılanan bu kişilerin eğitim durumları incelendiğinde, ağırlıklı olarak üniversite mezunu ve aydın olarak nitelendirilebilecek bir topluluk olduğu görülecektir. Sanıkların dosya kapsamı ve delil durumu incelendiğinde bir araya gelme, toplanma ve basın açıklaması yapma düşüncelerindeki amaç; daha önceden yapılan farklı zaman ve yerlerdeki gösteri yürüyüşlerine, güvenlik güçlerince orantısız güç kullanılması neticesi birden çok göstericinin ölmesine duyulan üzüntünün dile getirilmesine çalıştığı ve bu toplanma amacının demokratik tüm ülkelerde olağan bir davranış olduğu aşikardır. Ülke tarihimize baktığımızda, daima farklı düşünen değerlerin ağırlıklı olarak ölümleri sonrasında zenginlik olarak kabul edildikleri, yaşarken tehlike olarak görülen bu kişilerin ölümü ile birlikte iadeyi, itibarlarının verilmesine çalışıldığı, hatta ülkemiz dışında olan bazı mezarların getirilmesine çabalandığı görülmektedir."
“Ses kesmek ileri demokrasiyle bağdaşmaz”
Denizli 7'nci Asliye Ceza Mahkemesi hakimi Haki Öncü, eylemlerde ayakta duranı, oturan, yürüyen, tencere-tava çalanı, ışık yakıp-söndüreni tehdit, tehlike olarak görme, sesini kesmek için mücadele etmenin ileri demokrasi ile bağdaşamayacağını vurguladı.
Hakim Öncü, terörü destekleyen bir etnik gruba dahi olgunlukla el uzatan devletin, aynı olgunluğu farklı düşüncelere de göstermesi gerektiğini belirtirken gerekçeli kararda şöyle devam etti:
“Berkin Elvan'ın ölümüne yanar dururuz”
"Yaşanan darbe sonrasında 'farklı düşünüyor' diye 17 yaşında asılan Erdal Eren'in ardından yazılan 'Son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda' şarkısını dinler, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nun Mamak Cezaevi'nde yapılan işkenceleri anlatan 'Üşüyorum' şiirini okudukça yapılan zulümlere yanar, farklı düşünüyor diye yazar Sabahattin Ali'yi Istıranca Dağları'nda öldürdüğümüze yanar, farklı düşündüğü için ülkemizden kaçmak zorunda kalan Nazım Hikmet'leri, Ahmet Kaya'ları başka ülkelerindeki mezarlarında ziyaret eder, çiçek bırakır, Fatiha okur, son olarak da gezi parkı protestoları sırasında polis memurları tarafından atılan gaz bombasının başına isabet etmesi sonucu 268 gün komada kalan 15 yaşındaki Berkin Elvan'ın ölümüne yanar dururuz.
“Farklılıklardan güzellik doğar”
Anadolu'nun kilimi gibi, motiflerdeki renkler gibi farklılıklardan güzellik doğar. Ülkemizde son 30 yıldır yaşanan terör sonrası terörü destekleyen bir etnik gruba dahi olgunluk ile el uzatan kucak açan devletimizin, aynı olgunluğu farklı düşüncelere de göstermesi gerekir. Bu cennet vatan hepimizindir. Doğu'suyla, batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle, hangi etnik kimliği olursa olsun, hangi inanca hizmet ederse etsin, farklılığı, zenginlik olarak görüp kabul etmek gerekir. Ayakta duranı, oturanı, yürüyeni, tencere tava çalanı, ışık yakıp söndüreni, tehdit, tehlike olarak görmek, sesini kesmek için mücadele etmek, bırakın ilerisini demokrasi ile bağdaşmaz. Şiddet unsuru taşıyamayan, sadece etkiye tepki ölçüsü doğrultusunda tepki gösteren, bu sanıkların suç işleme kastı ile hareket etmediklerinin düşünülmesi gerekir. El ele, kol kola, göstericimizle, polisimizle, askerimizle, sağcısıyla, solcusuyla, inananıyla, inanmayanıyla, bir halay çeker gibi aydınlık geleceğe yol olmamız gerekir."
-Şok cümleler-
Hakim Öncü, çoğunluktan farklı düşündüğü ileri sürülen bir avuç gencin, devlet için tehlike görülmemesi gerektiğini söyledi. Öncü, farklı seslerin yükselmesi, farklı düşünce, demokrasinin oluşması ve yerleşmesi için olması gereken davranışlar olduğunu kaydederek şöyle konuştu:
"Valilik makamı tarafından çoğunluğun görüşünde olmayan hiçbir gösteri için ağırlıklı olarak izin verilmediğinden, farklı olan farklı düşünen hiç kimsenin ülkemizde gösteri veya toplanma hakkı ne yazık ki görülmemektedir. Bırakın toplantı ve gösteri yürüyüşüne valilik makamlarının izin vermesi, bu günlerde Cumhuriyet savcıları tarafından yapılması düşünülen operasyonların dahi izni validen alınması gerekiyor. Bu durum ne hukuk devleti ne de demokrasi ile bağdaşmıyor. Ne yazık ki ülkemizde şu an, farklı düşünen kitlenin sindirilmesi sürecinde, ülke genelinde itfaiyelerin kullandığı sudan çok TOMA araçlarının su kullandığı ve göstericilere su sıktığı ortadadır. Sıkılan suyun da insan için zararlı olacak kimyasal madde ile karıştırılmış su olması, gösteri yapmaya çalışan vatandaşların direkt meydanlarda sıkılan kimyasal sularla cezalandırılmasının amaçlandığı gerçektir."
-Paralel operasyonların engellenmesine tepki gösterdi-
Hakim Haki Öncü'nün sözleri bu şekilde idi. Görüldüğü gibi adeta her kelimesi ile hükümete siyasi tepki gösterilen gerekçede, hükümet karşıtlarına geniş hoşgörü ve özgürlük istenirken bu hoşgörü hükümetten ve onu seçen kesimlerden esirgeniyor. Hakim Öncü, bu tavrıyla adeta muhalefetin boşluğunu doldurmaya çalışıyor. Öncü’nün hukuki(!) gerekçesinde paralel yapının düzenlemek istediği hukukdışı savcılık operasyonlarının durdurulmasına tepki de yer alıyor.
Gerekçesinde hakim Haki Öncü, farklı düşünen kesimlerin sindirilmeye çalışıldığını iddia ediyor. Evet, yanlış duymadınız, iddia ediyor. Bir hakim gerekçesinde böyle bir iddiada nasıl bulunabilir? Gazeteci ya da siyasetçi falan olsa belki anlaşılır ama, o bir hakim.. İşte bu ve benzer iddialar bir hukuk adamına yakışmayacak ve üstelik bir dava gerekçesine yazılamayacak kadar taraflı ve ön yargılı kanaatler içeriyor. Bu ve benzer iddiaların sıralandığı kararda, özellikle “vatandaşların cezalandırılmaya çalışıldığı” gibi doğrudan davada yargılanan sanıklarla ilgisi olmayan son cümlesi ile Haki Öncü, bir hakime yakışmayacak oranda nefret taşıdığını, bu nefretini kararlarına da yansıttığını, şayet eleştirdiği kesimler davada yargılanmış olsaydı onları kesin mahkum edeceğini düşündüren ön yargılı kanaatlere sahip olduğunu gösteriyor.
Bu şekilde siyasi bir ültimatom verdiğine kuşku duyulmayan hakim Haki Öncü'nün eyleminin, geçtiğimiz aylarda Ergenekon davasına bakan hakimlerin hukuk dışı şekilde sanık tahliyeleri için devreye girmesi ve ret kararı vermesi ile aynı heyetin “TBMM'nin mahkemeleri kaldırmaya yetkili olmadığı” gibi şok eden bir siyasi mesajı da vermesinin hemen ardından geldiğini de hatırlatalım.
O günlerde Paralel Yapı'nın 30 Mart seçimlerden önceki son ana kadar giderek artan bir oranda seçim kampanyası yürüteceği dile getiriliyordu. Bu iddianın ilerleyen süreçte hergün gerçekleşen yeni örneklerle doğrulandığı gözlenmişti. Eylemcilere olgunlukla davranılmasını isteyen hakimin aynı tavrı hükümetten ve dolayısıyla onu seçen kesimlerden esirgemesi, “kürsüden inip bir sanıklarla aynı sıraya oturmadığı kaldı” dedirtmişti.
‘KAHROLSUN TAYYİP’ DİYEN EYLEMCİLERİN ARASINA KARIŞMAYA CAN ATAN HAKİM!
Benzer bir başka Gezi'ci hakim skandalı yakın zamanda yaşanmıştı. Gezi Parkı eylemlerini bahane edip Çağlayan Adliyesi’ni basanlar arasında, DHKP-C davasında “örgüt üyesi olmak” suçlamasıyla hakkında 15 yıl hapis cezası istenen Efkan Bolaç’ın da olduğu, eylemin DHKP-C’nin avukat yapılanması tarafından organize edildiği ortaya çıkmıştı.
Burada ilginç olan; “Kahrolsun Tayyip” sloganı atan avukat grubunun eylemine fiilen bir hakimin de destek vermesi idi. İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Keskin Karakurt'un, avukatların Çağlayan Adliyesi’ne yönelik baskınına katıldığı ortaya çıkmış, şok olay kamuoyundan büyük tepki görmüştü. Olay, “Bu nasıl yargı mensubu, hakim mi, militan mı?” sorusuna yol açmıştı.
Hakimi Keskin Karakurt, bu skandalı ‘adalet.org’ adlı internet sitesinde yaptığı açıklamayla doğrulamış ve çapulcu avukatların adliyeye yönelik baskınını “Ben de protestocuları alkışlarla destekledim. Yargının olmazsa olmaz parçası olan avukatlara yapılan bu haksız muameleler kabul edilemez. Duruşmadan daha erken çıkmış olsaydım, cübbemle aralarına karışıp desteğimi göstermek isterdim” sözleriyle savunmaya kalkmıştı.
KÜRSÜDEN İNİP BİR SANIKLARLA YANYANA OTURMADIKLARI KALDI
İşte sayılan bu örneklerden görüldüğü gibi, hakimler Mehmet Karababa, 17 Aralık kararlarını vermekle övünen bu hakim, Keskin Karakurt ve Haki Öncü'nün açık şekilde hükümet karşıtı mesajlar vermesi, Gezi eylemcilerine destek olması, eylemcilere olgunlukla davranılmasını istemelerine karşın aynı tavrı hükümetten ve dolayısıyla onu seçen kesimlerden esirgemesi, “kürsüden inip bir sanıklarla aynı sıraya oturmadıkları kaldı” dedirtiyor. Gerçi Karakurt “Duruşmadan daha erken çıkmış olsaydım, cübbemle aralarına karışıp desteğimi göstermek isterdim” diyerek açıkça bu niyetini dile de getirmiş ya, olsun. Buna karşın biz de demokratik özgürlüğümüzü kullansak ve hiç olmazsa bir “Yuh Olsun” demekle yetinsek, acaba bu hakimler bizi de olgunlukla karşılar mı merak ediyoruz.
“Hakimler kararlarıyla konuşur” denilir ama bu örneklerden açıkça anlaşılacağı gibi bu arkadaşlar siyasetçilerden daha fazla siyasete meraklı. Hiç zahmet etmesinler aksini iddia etmeye. “Görünür gerçekler” diye hukuki bir ölçüt var çünkü. Acaba bu şahıslara siyaset yapma imkanı yasal olarak verilseydi, nasıl bir manzara ile karşılaşılırdı acaba?.. Daha normal bir Türkiye mi yoksa anormal mi?..
Siyasi içerikli tweetler atmak gibi son zamanlarda çok meşgul oldukları önemli(!) işleri nedeniyle önlerindeki dosyalara bakma fırsatı bulamayan hakim ve savcılar yargının giderek daha fazla tartışılmasına neden oluyor. Bunların adalet dağıtacağına inanmak mümkün mü?.. Hangi yönde olursa olsun bir hakim siyasi bir mesaj vermişse artık ağzıyla kuş bile tutsa davadaki taraflardan birinin içine adaletin sağlanmayacağı kuşkusu girmiş olur. O noktada da adalet bitmiştir. Hiç boşuna o hakimler başkasını suçlamaya kalkmasınlar. Çok meraklı iseler hukuk cüppesini çıkarıp istifa edebilirler. Siyaset yapmak her Türk vatandaşı gibi onların da hakkıdır. Türkiye’ye yapacakları en büyük iyilik örtülü siyaseti bırakıp açıkça siyaset yapmaya yönelmeleri olacaktır.
(Cafesiyaset / Abdullah Harun)
Daha fazlasını oku: Bunlar hakim mi militan mı? - Cafesiyaset http://www.Cafesiyaset.com/bunlar-hakim-mi-militan-mi_419023.html#ixzz3C94zQ4PQ
(02 Eylül 2014, 11:36)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: