Paralel yapıya yönelik olarak Adana ve İstanbul'da yasadışı dinleme konulu soruşturmalar yürütülüyor, davalar açıldı. Bu soruşturmalarda suçlanan zanlı polislerin hedef aldıkları yüzlerce kişiyi dinleme amacıyla almaları gereken mahkeme kararı için mahkemelere doğrudan isim ve cep telefonu hattının numarasını vermek yerine IMEI denilen telefonun kimlik numarasını verdikleri ortaya çıkmıştı. Yeni Akit gazetesinin aynı zamanda avukatı da olan Ali İhsan Karahasanoğlu, bu detayın ne kadar önemli olduğunu, bunun dinlemeleri yapan çeteyi ve onlara izin veren savcı ve hakimleri de yakacağını vurguluyor. Kişinin kimlik ve telefon hat numarası bilinmeden o telefonun imei numarasının da bilinmesinin mümkün olmadığını belirten Karahasanoğlu, bu nedenle kimlik ve hat bilgilerine sahip oldukları kabul edilmesi gereken polislerin savcı ve mahkemeleri yanılttıklarını, imei bilgisi ile hedef kişilerin kimliklerini mahkemelerden gizledikleri, savcı ve hakimlerin de sorulması gereken çok basit bir soruyu sormayarak işlenen suça ortak olduklarını dile getiriyor.
02.08.2014 14:35 Paralel yapıya yönelik olarak Adana ve İstanbul'da yasadışı dinleme konulu soruşturmalar yürütülüyor, davalar açıldı. Bu soruşturmalarda suçlanan zanlı polislerin hedef aldıkları yüzlerce kişiyi dinleme amacıyla almaları gereken mahkeme kararı için mahkemelere doğrudan isim ve cep telefonu hattının numarasını vermek yerine IMEI denilen telefonun kimlik numarasını verdikleri ortaya çıkmıştı. Yeni Akit gazetesinin aynı zamanda avukatı da olan Ali İhsan Karahasanoğlu, bu detayın ne kadar önemli olduğunu, bunun dinlemeleri yapan çete ile onlara izin veren savcı ve hakimleri de yakacağını vurguluyor. Kişinin kimlik ve telefon hat numarası bilinmeden o telefonun imei numarasının da bilinmesinin mümkün olmadığını belirten Karahasanoğlu, bu nedenle kimlik ve hat bilgilerine sahip oldukları kabul edilmesi gereken polislerin mahkemeleri yanılttıklarını, imei bilgisi ile hedef kişilerin kimliklerini mahkemelerden gizledikleri, mahkemelerin de sorulması gereken çok basit bir soruyu sormayarak işlenen suça ortak olduklarını dile getiriyor. İşte Karahasanoğlu'nun o yazısı:
"Zekeriya Öz’ünden tutun.. Nazlı Ilıcak’ına kadar, “vıdı vıdı” konuşan paralel yapı savunucusu herkese çağrıda bulunuyorum. Bir izah etsinler, şu IMEI nosundan dinleme kararı alınması hokkabazlığını.. İzah etsinler, biz de kabul edelim, “paralel yapı” diye bir sahtekarlık dümeni olmadığını..
Nedir IMEI nosundan telefon dinleme? Basitçe anlatalım.. Nasıl ki bizim bir adımız soyadımız var. Telefonların da, hat numarası var.. Atıyorum; 0533 215 00 xx gibi.. Kişinin adı-soyadının telefondaki karşılığı budur. Ancak, bir de hattın takıldığı telefon makinesinin imalat numarası var..
Bazı teknik bilgiler daha verip, konumuza geçelim. Şimdilerde paralel yapının kahraman gibi gösterdiği, İstanbul eski İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, İstanbul 6. Vergi Mahkemesi Başkanı Hasan Erdem’in telefonunun dinlenmesi için talepte bulunmuş.. Ama telefonun numarasını vererek değil. Telefonun sahibi olan hakimin ismini vererek değil. Ya neyi vererek? Telefon makinesinin, IMEI numarasını vererek.
“Nereden bulmuş?” diyeceksiniz... Nazlı Ilıcak’a soralım.. Zekeriya Öz’e soralım. Dinleme kararını veren hakim Ali Efendi Peksak’a, hakim Ömer Diken’e soralım.. Makul bir izahatını yapsınlar, kalemimizi kırıp, “Paralel yapı dürüst insanlardan oluşuyormuş. Biz hata etmişiz” deyip, süresiz tatile çıkalım..
Arabadan örnek verirsek. Bir arabanın üzerinde, plaka olur.. “Şu plakalı araç için arama kararı verir misiniz” denilebilir de.. “Şu motor şasi nolu aracın aranmasına karar verilsin” denilemez.. Denilebilmesi için, o aracın zaten plakası da biliniyor olmalıdır.. Plakası bilinmeyen aracın, motor şasi nosu nasıl bilinebilir ki? İşte, hat numarası bilinmeyen telefon makinesinin IMEI nosunu bilmek de, buna benziyor.. IMEI nosundan dinleme yapmak da, buna benziyor..
Aracın plakasını söylemek yerine.. Bilinmesi hemen hemen imkansız olan motor şasi numarası ile arama yapılmasındaki hokkabazlık gibi.. Hakimin telefonuna da, hat numarası üzerinden dinleme yapılacağına.. IMEI numarasından dinleme yaptırılıyor..
Çünkü kimsenin durumu çakmaması lazım.. Dinlenenin hakim olduğunu kimsenin bilmemesi lazım.. Dinleme yapıldıktan sonra, taraflara şantaj yapıldığında, taraflar eyvallah ederlerse, dosyanın yırtılıp atılması lazım..
Onun için de.. Dinleme kararına baktığınızda, kimin dinlendiğinin anlaşılmaması lazım.. Paralel yapı işte bu kadar sahtekar.. Bu kadar hokkabaz..
“Savcı ve hakim aldatılmış, kimi dinlettiklerini bilmiyorlar” diyorum ama.. Bu lafın gelişi.. Uyanık bir savcı, sorar polis müdürüne: “Affedersiniz, hat numarasını bilmediğiniz.. Kullanan kişinin adını soyadını bilmediğiniz bir telefon makinesinin IMEI numarasını, siz nereden buldunuz? Müneccim misiniz? Yoksa Pensilvanya’daki zat mı verdi, bu numarayı size?”
Öyle ya.. Bir aracın plakasını bilmeden.. Sahibini bilmeden.. Aracın motor şasi numarasını nasıl bulacaksınız? Aracın üzerinde önce bir plaka vardır. Bunu herkes görür. Ama motor numarasını görmek istiyorsanız. Öyle dışarıdan bakarak bunu öğrenmek mümkün değildir. Aracın kaputunu açmanız lazım. Bir ışık eşliğinde, motor numarası yazılı yeri bulup, okumanız lazım. Not almanız lazım..
Telefonun IMEI numarası da, bunun gibi bir şey.. Telefon makinesini elinize almanız lazım. Tuşlarına basıp, IMEI sorgulaması yapmanız lazım.. Hani GSM şirketine sorarsınız, “Ali oğlu Veli’nin telefonu kaç” diye.. Size cevap verir de.. “Ali oğlu Veli’nin telefonunun IMEI nosu kaç” dediğinizde, cevap alamazsınız.
Öyle ise, polis müdürü, hat numarasını bilemediği kişinin telefon makinesinin IMEI nosunu nereden buldu? Savcının da bunu sorması lazımdı.. Hakimin de.. Sormamışlarsa.. Şimdi hesabını vermeleri lazım..
İş bununla da bitmiyor. Çok istisnai bazı durumlarda, gerçekten IMEI numarası ile dinleme yapılması zorunluluğu ortaya çıkabilir. Ama.. Üç ay IMEI nosu ile dinleme yapmışsınız.. Üç aylık görüşmeler elinizde.. Hâlâ dinlediğiniz kişinin adını, soyadını tesbit edememişseniz. Hâlâ kullandığı telefon numarasını tesbit edememişseniz.. Bunun adı ya aptallıktır.. Ya da sahtekarlık.. Üçüncü ihtimal, görünmüyor..
İşte, hakim Hasan Erdem’i, üç ay dinlemişler. Sonra bir de utanmadan, dinleme kararının uzatılmasını istemişler.. Savcı bunu uygun bulmuş. Hakim buna onay vermiş.. Kusura bakmayın.. O savcı da. O hakim de, meslekten atılmayı hak etmiştir.. Bu resmen, “Biz illegal dinleme talebinde bulunuyoruz” demekle eşdeğerdir.. Buna onay verenler de, suça ortaktır.."
(02 Ağustos 2014, 14:35)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: