Paralel yapının emniyet ayağına yönelik soruşturma kapsamında sabah erken saatlerde mahkemeye sevkedilen 66 kişiden 12'si tutuklandı, 5'i ise serbest bırakıldı. 49 kişinin mahkeme sorgusu devam ediyor. Tutuklananlar arasında eski İstanbul İstihbarat Müdürleri Ali Fuat Yılmazer ile Erol Demirhan ve Terörle Mücadele Eski Şube Müdür Yardımcısı Hayati Başdağ da var. Tutuklama gerekçelerinden birisi 'Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek.'
26.07.2014 14:26 Paralel yapının emniyet ayağına yönelik soruşturma kapsamında sabah erken saatlerde mahkemeye sevkedilenlerden bir bölümüyle ilgili gelişme yaşandı. Emniyette 'paralel yapı' iddialarıyla başlatılan operasyon kapsamında gözaltına alınan ve adliyeye sevk edilen 92 şüpheliden 12'si daha tutuklandı. Savcının tutuklama talep ettiği 49 polis ise hala mahkemede.
İŞTE TUTUKLANANLAR
Ali Fuat Yılmazer, Erol Demirhan, Hayati Başdağ, Hikmet Kopar, Abdülhalim Sönmez, Hasan Hüseyin Danacı, Harun Aydın, Tolga Güzeltaş, Metin Canbay, Ali İhsan Tezcan, Muhammet Ali İkli, Muhammed İkbal Kayaduman.
SORGULAR GRUP GRUP TAMAMLANIYOR
İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde "yasa dışı dinleme" soruşturması kapsamında gözaltına alınan ve dün öğlen saatlerinde adliyeye sevk edilen aralarında eski İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer'in de bulunduğu 17 şüpheli, soruşturmayı yürüten savcı Okan Özsoy ile savcılar Gökalp Kürkçü ve Yusuf Hakkı Doğan'a ifade verdi.
5 KİŞİ SERBEST
İfadelerinin alınmasının ardından 17 kişi tutuklanmaları talebiyle nöbetçi 1. Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edildi. Bu kişilerin saat 05.30 civarında hakimlikte başlayan sorguları 7 saat sürdü. Daha sonra kararını açıklayan İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği, Yılmazer'in de aralarında bulunduğu 12 polisin tutuklanmasına, 5 polisin ise serbest bırakılmasına karar verdi. Serbest bırakılan 5 kişi için yurt dışına çıkış yasağı konuldu. Serbest bırakılan isimler: Muhammet Fatih Tezcan, Murat Hamarat, İsmail Arslan, Serdar Güldalı ve Ahmet Öztürk.
GEREKÇE: ÖRGÜT KURMAK, KUMPAS, YASADIŞI DİNLEME
Hakimlik Yılmazer'i "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak", "Resmi belgede sahtecilik" ve "Kişilerin arasındaki aleni olmayan konuşmaların dinlenilmesi ve kayda alınması" suçlarından, diğer 11 kişinin ise "Resmi belgede sahtecilik" ve "Kişilerin arasındaki aleni olmayan konuşmaların dinlenilmesi ve kayda alınması" suçlarından tutuklanmasına karar verdi.
Tutuklama kararını veren İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliğinin kararında; şüpheli Ali Fuat Yılmazer ile Erol Demirhan'ın hiyerarşik yapı içerisinde altlık üstlük ilişkileri kullanarak yasadışı örgütlenme oluşturarak suç işleme amacıyla örgüt kurduğu belirtildi. Diğer tutuklanan 10 kişinin de bu yapıya dahil olarak devletin istihbarat faaliyetleri kapsamında görevlerinin sağladığı nüfuz ve güç ile görevlerinin gereklerine aykırı davrandığının belirtildiği kararda, "Amaçlarına ulaşmak için toplumda tanınan kişileri terör ve organize suç örgütleri ile ilişkilendirerek, gerçek kimliklerini eksik veya yanlış yazarak yargı mensuplarını aldatacak şekilde kararlar alarak kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların amaç dışı kayıt ettikleri belirlendi" denildi.
"SUÇ İŞLEMEK AMACIYLA ÖRGÜT KURMA"
Şüphelilerin dinleme kararlarını almak için sahte evrak düzenledikleri de belirtilen kararda, şüphelilerin kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kayıt ettiği ifade edildi. Kuvvetli suç şüphesi varlığını gösteren somut delillerin bulunduğunu belirten mahkeme, Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan'ın "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak", "Resmi belgede sahtecilik ve kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kayıt etme" suçlamalarından tutuklanmalarına karar verdi.
"RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK"
Mahkeme, emniyet müdürü Hayati Başdağ, Hikmet Kopar, Abdülhalim Sönmez, Hasan Hüseyin Danacı, Harun Aydın, Tolga Güzel Taş, Metin Canbay, Ali İhsan Tezcan, Muhammed Ali Iklı, Muhammed İkbal Kayaduman'ın ise Resmi belgede sahtecilik", "Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kayıt etme"suçlarından tutuklanmasına hükmetti.
Mahkeme tutuklanmasına karar verilen şüphelilerin , kaçma şüphesi ile delilleri yok etme ve gizleme, tanık ve mağdurların üzerinde baskı oluşturma şüphesinin olduğunu da kararında ifade etti.
TUTUKLANANLARIN SAYISI 20'YE ULAŞTI
Aynı soruşturma kapsamında adliyeye sevk edilen 22 şüpheliden 8'i dün tutuklanmıştı. Böylece tutuklananların sayısı 20'ye yükselmiş oldu. Tutuklanan şüpheliler Metris Cezaevine gönderilecek.
YILMAZER'DEN MAHKEME ÖNÜNDE TEPKİ, SUÇ ÜSTÜNE SUÇ
Öte yandan eski Terörle Mücadele Şube Müdürleri Ömer Köse ve Yurt Atayün'ün de aralarında bulunduğu 49 kişilik grubun nezaretten mahkemenin bulunduğu koridora geldiği sırada Köse ve Atayün'ü gören ve mahkeme kararını bekleyen 17 polis, "Selam müdürüm" diye bağırarak alkışladılar. 17 kişi arasında bulunan İstihbarat eski Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, kendisini gözaltına alan ve adliyeye getiren polislere hitaben "Rezil ettiniz bu teşkilatı. Bu ülkede gerçek operasyonlar tek tek yapılacak. Polisin propagandasıyla yol alamaz. Siz böyle polisliği kimden öğrendiniz. Vatandaşı kandırır seçim kazanırsanız ama giren polise girer. Bir daha da çıkmaz. Ancak sıranızın gelmesini beklersiniz. Hepiniz siz de böyle sırada bekleyeceksiniz. Emekliyim yine personelimin başındayım burda. Ajanlarla bu ülkeye hizmet edebileceğinizi mi zannediyorsunuz. Casuslar ve casuslara yardım edenler hesabını verecek. Hepiniz başınızı öne eğdiniz. Bugünleri unutmayın. Bu ülkeyi ajanlar yönetiyor. Ajanlara gerçek operasyon yapılacak. Polis, propagandayla operasyon yapmaz. Bunların hepsi İsrail ajanı… Arşivimde kaydı var. Buradaki polislerin kimliklerini kontrol edin, kimliksiz çıkar bunlar." diye seslendi. Yılmazer'in konuşmaları, diğer şüpheliler tarafından alkışlandı.
------------------------------------------------------------------------------
ATAYÜN'ÜN SORGUSUNDA İLGİNÇ GELİŞMELER
22 Temmuz Operasyonu kapsamında gözaltına alınan ve Emniyet'te kalan tek isim olan eski Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün'e polisler 19 soru yöneltti. Bunlardan sadece 5'ini yanıtlaması 10 saat süren ve anlattıkları ancak 108 sayfaya sığan Atayün süresi bittiği için savcılığa sevkedildi. Atayün'e yöneltilen sorulardan birinin de "Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hangi yetki ile görüşmesini dinlendiniz ve kayıt altına aldınız?" olduğu iddia edildi.
Siyasal veya Askeri Casusluk', 'suç uydurma' , 'özel hayatın gizliliğini ihlal etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı kaydetme ve resmi belgede sahtecilik' suçlamaları ile sorgulanan Atayün'ün ifadesinin 10 saat sürdüğü belirtiliyor. Atayün'ün casusluk suçlaması ile ilgili olarak sorulan soruyu, "Bu suçun işlenmesi alçaklık ve şerefsizliktir. Bu suçu her kim işlediyse mutlak cezalandırılmalıdır" şeklinde yanıtladığı öğrenildi.
SORULAR VE CEVAPLAR
Atayün polis sorgusunda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından takdirname ve üstün başarı belgesi ile ödüllendirildiğini vurguladı ; "Selam Tevhid örgütü soruşturmaları ile ilgili talimatı siz mi verdiniz?" sorusunu ise "Soruşturma talimatlarını sorumlu cumhuriyet savcıları vermiştir" şeklinde yanıtladı.
'SELAM -TEVHİD SORUŞTURMASI BURSA'DA BAŞLATILDI'
Selam-Tevhid örgütü soruşturmasının 2010 değil 2011 yılında Kamile Yazıcıoğlu'nun ifadesi üzerine Bursa'da başlatıldığını söyleyen Atayün', "Bursa Emniyeti dosyayı bize gönderdi. Biz de ifade veren Yazıcıoğlu'na ulaştık ve bilgi aldık. Bilgi almamızın ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı" şeklinde savundu.
'ÇAPKIN BİLİYORDU' İDDİASI
İfadesinde soruşturma hakkında İstanbul eski Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'a bilgi verdiğini iddia ettiği öğrenilen Atayün'ün, "Çapkın da soruşturma kapsamında İran'ın ülkemizde yürüttüğü illegal faaliyetleri hassas olarak takip etmemiz konusunda talimatlarını iletti "dediği kaydedildi.
Adliye kaynaklarından edinilen bilgiye göre Atayün ifadesinde, Selam-Tevhid isimli örgüte ilişkin ilk belgeler 2000 yılında Beykoz'da Hizbullah'a yönelik olarak yapılan operasyonlarda ele geçirildiğini öne sürdü.
Şüpheli Yurt Atayün'ün, Selam-Tevhid soruşturması kapsamında kaç kişinin takip edildiğini bilmediğini, dinlenen kişi sayısının 240 olduğunu soruşturma savcısı Adnan Çimen'in basın toplantısında öğrendiğini söylediği savundu.
KAMERA KAYDININ SİLİNMESİNİ İSTEDİ
Atayün'ün sorgu sırasında verdiği bazı ifadeleri değiştirmek istediği, değiştirmek istediği ifadelerle ilgili kamera kaydının silinmesini talep ettiği iddia edildi. Polislerin Atayün'ün bu talebini savcı İrfan Fidan'a ilettiği, Fidan'ın bu talebi geri çevirdiği belirtildi. İsteği reddedilen Atayün'ün, "Önceki saatlerde vermiş olduğum ifade de değişiklik yapacağım. Geceden uykusuz kaldığım için belirttiğim bazı hususları düzeltmek istiyorum. Görüntülü kayıt alınırken rızam sorulmadı. Kayda izin vermiyorum. İznim dışında yapılacak tüm kayıtlar hukuka aykırı olacaktır" sözleri ile isteğinde ısrarlı olduğu, ancak sonuç alamadığı öğrenildi.
'MAHKEME KARARIYLA YAPILAN DİNLEMELERDE ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ SÖZKONUSU OLAMAZ'
Yasadışı hiçbir işlem yapmadığını söyleyen Atayün'e, "Savcılığa teslim edilen dosyada, şüphelilerin özel hayatı ile ilgili görüşmelerin neden tape (döküm) yapıldığını nasıl açıklarsınız?" sorusunun yöneltildiği, Atayün'ün bu soruyu, "Mahkeme kararı ile yapılan dinlemelerde özel hayatın gizliliği söz konusu olmaz. Özel hayatın gizliliği, takibi şikayete bağlı bir suçtur. Benim görev yaptığım zaman içinde şüphelilerin hiçbirinin özel hayatının gizliliği ihlal edilmemiştir. Suçlamayı kabul etmiyorum" şeklinde yanıtladığı öğrenildi.
"SAVCININ VERDİĞİ GÖREVİ YERİNE GETİRMEMEK SUÇTUR"
Atayün'ün ifadesinin devamında "Benim yasaya aykırı bir işim olmamıştır. Anayasaya göre her kim olursa olsun kanun önünde eşittir. Kimin şüpheli olacağına savcı karar verir. Savcının verdiği görevi yerine getirmemek suçtur. Yasadışı olarak kimseyi dinlediğimiz noktasında bir isnat yoktur" şeklinde konuştuğu kaydedildi.
KRİTİK SORULAR YANITSIZ KALDI
Yurt Atayün'ün sorgusu devam ederken dört günlük gözaltı süresinin dolmak üzere olması nedeniyle adliyeye zorunlu olarak sevkedildi. Atayün geride kalan soruları bu nedenle yanıtlayamadı. Atayün'ün yanıtlamadığı ancak tutanaklara geçen 14 soru olduğu, bunların içinde "Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hangi yetki ile görüşmesini dinlendiniz ve kayıt altına aldınız?" sorusunun da yer aldığı belirtiliyor.
BAŞBAKAN VE BAKANLARIN DİNLENMESİYLE İLGİLİ SORULAR
Atayün'e yöneltilmek üzere hazırlanan ancak yanıt bölümü boş kalan birden fazla kritik soru var. Atayün'ün bu soruları yanıtlamayı ret mi ettiği, yoksa gözaltı süresinin dolması nedeniyle mi yanıtlanmadığı bilinmiyor.
İŞTE POLİS SORGUSUNDA YANITLANMAYAN "KRİTİK" SORULAR
Adliye kaynaklarından sızan bilgilere göre Atayün tarafından Emniyette yanıtlanmayan ancak savcılık sorgusunda da karşısına çıkacak sorular şöyle ;
-Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı hangi yetki ile dinlediniz ve kayıt altına aldınız ?
-Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Enerji Taner Yıldız, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Gıda-Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in görüşmelerini hangi dinlenip kayıt altına aldınız ?
-Hakan Fidan'a 'Emin' kod ismini vermenizdeki amaç nedir? Hakan Fidan'ı hangi amaçla ve neden dinlediniz ?
-Ulusal Güvenlikle ilgili bu görüşmeleri başka yerlere servis ettiniz mi ?
------------------------------------------------------------------------------
ALİ FUAT YILMAZER KİMDİR?
Ali Fuat Yılmazer Hrant Dink cinayeti öncesindeki süreçte Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı C Şubesi Müdürü olarak görev yaptı. Ergenekon, Balyoz gibi davaların mimarı olan Ali Fuat Yılmazer'in Odatv soruşturmasının ardından görev yeri değiştirilmiş ve pasif göreve atanmıştı. Ali Fuat Yılmazer geçen aylarda emekliye ayrıldı. Hanefi Avcı, ‘Haliçte Yaşayan Simonlar’ adlı kitabında Ali Fuat Yılmazer hakkında şu ifadeleri kullanmıştı: “Hrant Dink cinayetinden sonra Ahmet İlhan Güler görevden alındı. Yerine ise normalde hiçbir zaman bu göreve gelemeyecek, gerekli niteliklere sahip olmayan (sol örgütler konusunda bilgi ve deneyim ile evveliyatında pratik sokak tecrübesi yeterli olmayan), hatta sosyal ve psikolojik açıdan sorunlu olduğunu değerlendirdiğim Ali Fuat Yılmazer bu göreve atandı. İstanbul Emniyet Müdürü (Celalettin Cerrah) sahip olduğu güce rağmen Ahmet’in gidişini engelleyemediği gibi Ali Fuat Yılmazer’e alenen muhalefet etmesine rağmen onun göreve getirilişini de engelleyemedi. Belki 50 tane müdürü İstanbul’a tayin ettirmemeye muktedir bir güce sahipti, herkese karşı dikleşebilirdi ama Ali Fuat ve benzerlerine karşı koyamadı. Belli amaçları olanlar, istedikleri gibi faaliyette bulunmak isteyenler bu konuda kendilerine mani olacak bir engeli daha önlerinden kaldırmış oldular.”
Ali Fuat Yılmazer Hanefi Avcı'nın 'Haliç'te Yaşayan Simonlar' kitabında kullandığı bu ifadeler sebebiyle Avcı'ya maddi tazminat davası açtı. Ancak Ankara 6. Asliye Mahkemesi, Yılmazer tarafından açılan 30 bin liralık tazminat davasını reddetti.
------------------------------------------------------------------------------
İŞTE SAVUNMALAR
27.07.2014 21.05 Örgüt kurmak ve yönetmek, yasadışı dinleme ve resmi belgede sahtecilik suçlarından tutuklanan İstanbul'un eski İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer'in 1. Sulh Ceza Hakimliği'ndeki savunmasında, usulsüz olduğu iddia edilen dinlemelerin hakim kararından ve TİB denetiminden geçtiğini söylediği öğrenildi. “Maddi ve teknik hatalar yapılmış olabilir" şeklinde bir ifadesinin de bulunduğu öğrenilen Yılmazer'in, yanlış ve eksik olduğu anlaşılan dinleme kararlarını uzatmadıklarını ileri sürdüğü belirtiliyor. Çalıştığı dönemde İstihbarat Şubesi'ne yeni eleman almadığını söyleyen Yılmazer'in, “Hatta 165 kişi azaltılmıştır" şeklinde konuştuğu bildirildi. İfadesinde 2007-2009 döneminde Türkiye'de operasyonların en yoğun yaşandığı yıllar olduğunu söyleyen Yılmazer'in, “Bu dönemde yaptığımız çalışmalar neticesinde 23 canlı bomba yakalanmış, DHKP-C, PKK, Devrimci Karargah ve Ergenekon gibi etkili operasyonlar icra edilmiştir. Bu hususta Sayın Başbakan'ın takdirleri tarafımıza sunulmuştur... " sözleri ile kendisini savunduğu belirtildi.
'USULSÜZ DİNLEME YAPAN PERSONELİ SORUŞTURDUM'
Çalıştığı dönem içerisinde 30 binden fazla karar alındığını söyleyen Yılmazer'in, usulsüz dinleme yapan personel hakkında soruşturma yaparak bu personelin görev yerinin değiştirdiğini söylediği kaydedildi.
'AMAÇ SUÇUN ÖNLENMESİDİR'
Yılmazer ile birlikte “Örgüt kurmak ve yönetmek" iddiasıyla tutuklanan eski İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Erol Demirhan'ın da mahkemedeki savunmasında, kendisine yöneltilen suçlamaların hiçbirini kabul etmediği öğrenildi. Hakim kararı ile dinleme yaptıklarını söyleyen Demirhan'ın, “Bu görevimi ifa ederken İstanbul'un daha huzurlu ve güvenli bir şehir olmasını istedim. Başka hiçbir saik gütmedim" diye konuştuğu öğrenildi. Suçu önlemek için ham bilgileri değerlendirerek istihbari dinlemeler başlattıklarını söylediği savunulan Demirhan'ın, “Buradaki amaç suçun önlenmesidir. Suç öncesi harekettir. Suç unsuruna rastlandığı takdirde adli birimlere durum bildirilir ve gereken yapılır. Suç unsuruna rastlanmadığı takdirde ise gerekli belgeler imha edilir ve yalnızca arşivde talep formları muhafaza edilir. Diğer belgeler imha edilir. Bu nedenle suçlamalar kanun ruhuna aykırıdır" şeklinde savunma yaptığı belirtildi.
'5 GÜNDÜR UYKUSUZUM'
Yasadışı dinleme ve resmi evrakta sahtecilik iddiasıyla tutuklanan Bilişim Suçları ve Sistemleri eski Şube Müdürü Hayati Başdağ'ın, mahkemedeki savunmasında, 5 gündür uykusuz olduğunu belirterek “Gerek şahsım gerek arkadaşlarıma bu soruşturmaya yöneltilmesi vallahi, tillahi, billahi zulümdür. Kanunsuz, mesnetsiz, usulsüz bir soruşturma, bir dosya görmedim. Zulmü yapanları, yaptıranları, yaptıracak olanları, ortak olanları Allah'a havale ediyorum. Bu mübarek günde oruçlu vaziyette dini sözler söylemekten haya ediyorum. Ancak ben adaletin tecelli etmesini istiyorum. Serbest bırakılmamı talep ediyorum" şeklinde ifade verdiği öğrenildi.
'TAPELER ÜLKENİN GÜVENLİĞİ AÇISINDAN ÖNEMLİ'
Başdağ ile aynı suçtan tutuklanan şüpheli Hasan Hüseyin Danacı da üzerine atılı yasadışı kayıt suçlamasını kabul etmedi. Tapelerin ülkenin güvenliği açısından önemli olduğunu söyleyen Danacı'nın, buna yönelik hiçbir arşiv kaydının ise tutulmadığını ileri sürdüğü belirtildi. Emniyet teşkilatı içinde astlık üstlük ilişkisi çerçevesinde mesleğini yaptığını söyleyen Danacı'nın da kendin “Memurluğun gereğini yerine getirdim" sözleriyle savunduğu belirtildi.
(26 Temmuz 2014, 14:26), son güncel.: (27 Temmuz 2014, 21:05)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: