Tam
EskidenYeniye
 

Operasyonlar için kim ne dedi?

Paralel yapının polis ayağına yönelik operasyonlar Türkiye'nin ana gündemi oldu. Paralel kesim, medyasından siyasetçisine, hukukçusundan diğerlerine kadar gözaltılara sert tepki gösterirdi. Bu durum, gözaltına alınan polislerin cemaat bağlantılı olduğunu çok net ispatlıyor. Ve bu, paralel yapı soruşturma dosyasına güçlü bir delil olarak girecek. Öte yandan paralel olmayan kesimlerde operasyonların nasıl algılandığını, bu habere alıntılanan yazarların köşe yazılarından görmek mümkün.

Önceki haber title=Sonraki haber

24.07.2014 11:43 Paralel yapının polis ayağına yönelik operasyonlar, aralarında 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarını da gerçekleştiren emniyet mensuplarına ait adreslerde 22 Temmuz gününün başladığı geceyarısının ilk saatlerinde başladı. İki ayrı soruşturma kapsamında düzenlenen operasyonlarda, şu ana kadar 100'den fazla polis müdürü gözaltına alındı. Operasyonlar sürecinde çok ilginç gelişmeler yaşanıyor. Polis müdürlerinin gözaltına alınması cemaat kesiminde çok büyük tepki gördü. Tıpkı dersane tartışmalarında yaşanan durum gibi medyasından sivil toplumuna hukukçusundan diğer yetkililerine kadar cemaat kesimi tepki göstermek için adeta seferber olmuş durumda. Bu da bir şeyi çok net ispatlıyor: Gözaltına alınan polisler cemaat bağlantılı..

Aksi halde bu kesim niçin bu kadar büyük bir tepki göstersin ki.. Ergenekon ve Balyoz gözaltıları sürecinde tam tersi şekilde, gözaltı dalgaları sessiz karşılanmış ya da savunulmuştu. Bu kez gözaltılara ateş püskürülmesi ise "her türlü hukuksuzluğa aynı şekilde karşı çıkılıyor ama" gibi bir gerekçeyi geçersiz kılacaktır. Evet gözaltına alınan kişilerin ailelerinin tepki göstermesinin bir anlamı var. Ama cemaatin topyekün bu tepkiyi göstermesi normal değil. Bunun başka bir anlamı var. O da, operasyonların polisteki cemaat yapılanmasına dokunmuş olması..

Aslında bu durumu yakın zamanda bir kez daha yaşamıştık. Hatırlanacağı gibi 17 Aralık soruşturmasının hemen ardından emniyette geniş çaplı görev değişiklikleri yaşanmıştı. Olay üzerine şok bir bedduada bulunan Fetullah Gülen, emniyetteki bu görev değişikliklerine de çok sert tepki göstermiş, o polisleri görevden alan kişiler için "evlerine ateşler düşsün" demişti. Bununla da yetinmeyen Gülen, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e bir mektup yazarak görevden almaları eleştirmiş, devreye girerek bir şeyler yapmasını istemişti.

İşte bu, yani Gülen ve medyasının o polislere bu kadar içten sahiplenmesinin, iddia konusu olan emniyet ve yargıdaki Gülen paralel yapılanmasının varlığına dair en büyük delillerden birini teşkil ettiği söylenebilir. Ve bu tespit, savcılıklara yapılan suç duyurularında delil olarak da belirtildi. Gülen'in bedduası ve mektubu ile cemaatin operasyonlara böyle topyekün tepkisinin, yakın zamanda açılacak davalarda Gülen ve örgütünün karşısına çıkacağı da söylenebilir.

22 Temmuz operasyonları paralel medya ya da cemaat medyası dediğimiz yayın organlarında yerden yere vuruluyor. Zaman yazarı Ali Ünal şöyle demiş: "Yakışır, İsrail'i kuran siyonist örgütten cesaret ödül alanlara!.." Yani buna yuh mu demek lazım yoksa başka bir şey mi, karar vermek zor. O kadar absürt yani.. Çünkü İsrail ile cemaat bağlantısı ve sempatisi son aylarda iyice ayyuka çıkmış iken, "Güneydeki sevimli ülke" ve "Otorite" olarak benimsendiği net şekilde cemaat medyasında dile getiriyorken, ve daha başka mesajlarla İsrail sempatisi beyan ediliyorken hükümeti bu noktadan lekelemeye kalkmak için herhalde akıl ve mantığın yitirilmiş olması gerek. İşte bu nedenle biz bu yapılanmaya Paralel Devekuşu Yapılanması (PDY) demeyi uygun buluyoruz. Başlarını toprağa gömüp diğer herşeylerini açıkta bırakmış bu kesim kimsenin kendilerini görmediğini sanıyor. Haşhaşi suçlamasının hiç de haksız olmadığını düşündürüyor.

Paralel medyada durum bu şekilde iken diğer medyada operasyonlar nasıl değerlendiriliyor. Aşağıda bu kesimdeki yazarların operasyon hakkındaki dünkü yorumlarının bir kısmı şöyle:

ALİ İHSAN KARAHASANOĞLU - YENİ AKİT

"Başbakan ile bakanı ben mi dinleyip internete verdim?.. Hocanız binde birini tanımıyordu.. Siz nerden tanıyorsunuz, bu emniyet müdürlerini? Nerden tanıyorsunuz ki, kefil oluyorsunuz? Her biri için ayrı ayrı savunmalar hazırlıyor, “harama el uzatmadıkları/kanuna aykırı hiçbir iş yapmadıkları” iddiaları eşliğinde meydan okumalarına destek veriyorsunuz? Nerden tanıyorsunuz ki, ulusal haber ajansı olma iddiasındaki haber servislerinizi, gözaltına alınan emniyet müdürlerinin özel ajansı gibi kullandırtıyorsunuz? Sözüm, paralelcileri savunan internet sitelerine.. Paralelcileri savunan gazete ve televizyonlara!

İstanbul İstihbarat Daire eski Başkanı Ali Fuat Yılmazer, birkaç aydır, altın madencisi patronun ulusalcılardan kotardığı televizyona çıkıp, meydan okuyordu.. “Gelsinler gözaltına alsınlar beni.” Dün gözaltına alındı.. Bu sefer de söylediği şu: “Şu mübarek Ramazan’da bu zulmü reva görenleri sana havale ediyoruz Allah’ım.” Gözaltına alınmak zulüm ise, niye meydan okudun Ali Bey? Meydan okuduysan, şimdi niye “zulüm” diyorsun?

Ali Fuat Yılmazer nerde gözaltına alınmış? Uskumruköy’e, orman içine yapılmış bir villada. Maaşı kadar kirası olan bir villada.. Ne diyelim? Sonradan Gezici oldular.. Orman içinde villada yaşamak, onlara helaldir deyip, geçelim..

İstanbul Başsavcısı, daha önce yaptığı açıklamalarda, binlerce kişinin dinleme mağduru olduğunu belirtip, Başbakan ve bakanların bile mağdur olduğunu açıklamıştı. Başsavcı, dün de operasyonla ilgili yazılı açıklama yaptı... Selam terör örgütü adı altında, dinlemedikleri kimseyi bırakmayan savcı Adem Özcan, anında cevap yetiştirdi: “Başbakan veya herhangi bir bakan dolaylı olarak da bir dinlemeye takılmadı. Sadece birkaç siyasi olabilir. Onlarda dolaylı olarak dinlemeye takılmıştır. Bu açıklama tamamen iftira niteliğinde.”

Varsayalım, Adem Bey kesinlikle illegal bir uygulamaya izin vermeyen, dikkatli bir savcı.. Bilerek, Başbakan veya bakanların dinlenmesine de onay vermeyecek bir kişi.. Ama, kendisinden habersiz, polislerin böyle bir dinleme yapmadığından nasıl emin olabiliyor? Kendisi ile paralel görev yapan diğer savcıların, Başbakan ve bakanları dinlemediğinden, nasıl emin olabiliyor? Ki, başsavcıya “iftira” suçlamasında bulunuyor?

İkinci bir savcı daha, benzer açıklama yapmış.. Adı Adnan Çimen.. Demiş ki: “Sayın Başbakan’ı, bakanları ya da MİT Müsteşarı’nı dinlediğimi ispat etsinler derhal istifaya hazırım. Hodri meydan.” Bu savcılar, dinleme denilen şeyi, eline telefon alıp, paralel saplama yapıp, oturup saatlerce dinleme yapma olarak anlıyor olmalılar.. Heeyy Adem savcı. Adnan savcı.. Hepimiz bilmiyor muyuz. Montajlı da olsa.. Başbakan ile Adalet Bakanı’nın görüşmeleri internete sızdırıldı.. Adem Bey dinletmedi ise.. Adnan Bey dinletmedi ise.. Şimdi gözaltına alınan emniyet müdürleri dinletmedi ise.. Affedersiniz, kim dinletti, kim dinledi; Adalet bakanı ile Başbakan’ın görüşmesini. Ben mi dinledim/dinlettim? Ben mi montajladım? Ben m internete sızdırdım?

Hakkari’nin eski Emniyet Müdürü, gözaltılarla birlikte hemen Samanyolu Haber’e bağlanıyor.. Diyor ki: “Gözaltındaki arkadaşlarıma sesleniyorum. Hepsiyle gurur duyuyorum. Suçsuzsunuz.” Yaşar Büyükanıt, “Tanırım, iyi çocuktur” demişti bir astsubay için.. “İyi çocuktur”un tekrarını yaşıyoruz. Birileri; aynı ekipten olmalılar ki, gözaltına alınanlara kefil oluyor.. Oysa herkesten önce emniyet müdürleri bilirler ki.. Gözaltı aşamasındaki bir olayda, kimin ne yaptığını bilebilmek mümkün değildir. Kimseye suçlu denilemeyeceği gibi, “kesin suçsuzdur” da denilemez.." (Ali İhsan Karahasanoğlu / Yeni Akit)

MELİH ALTINOK - TÜRKİYE

"Köşk’e çıkan yolun paraleli başka yere varıyor.. Türkiye gündemi, dün gece bazı polislere yönelik başlatılan operasyonla Gazze ekseninden paralel yapıyla mücadeleye doğru kaydı. Operasyonların gece yarısı yapılması, hedefteki grubun “sahur vakti geldiler” ajitasyonlarına neden oldu. Ancak savcılık kaynaklarından yapılan açıklamaya göre bu ivediliğin nedeni, kimi savcı ve polislerin operasyonu şüpheli meslektaşlarına bildirmeleriydi. Zaten pazartesi akşam saatlerinden itibaren de sosyal medyada ve bazı internet sitelerinde operasyona dair ön alma “haberlerine” hep birlikte şahit olduk.

Aslında gelişmeyle ilgili olarak buraya kadarki girizgâhımız bile, söz konusu operasyonun hayatiliği hakkında fikir vermeye yetiyor değil mi?

Yargının kamu görevlilerine yönelik başlattığı bir soruşturma, yine kamu görevlisi olan kişilerce engellenmeye çalışılıyor. Resmî birimlerce yasa dışı dinlenmiş olmalı ki, ülkenin İçişleri Bakanı ile İstanbul Valisi arasında geçtiği iddia edilen bir konuşma, sanki olağanüstü bir diyalogmuş gibi anında ortalığa saçılıyor. Operasyona “komplo” havası verilmeye çalışılıyor. Devlet içerisinde otonom hareket eden bu örgütlü grup, organik bağı olan medya aracılığıyla algı operasyonu yürütüyor. Sosyal medyada tek bir merkezden yönetilen üretilmiş hesaplardan satırı satırına aynı “tehdit” mesajları yayılıyor. Operasyonun hedef aldığı isimler ve haklarındaki suçlamalar, 17-25 Aralık’la değil ağırlıklı olarak Çözüm Süreci ile alakalı olmasına karşın, “yolsuzluğun üstü örtülmeye çalışılıyor” deniliyor. Yine “Hırsız var” retoriği sistematik olarak işleniyor… İşte “paralel yapılanma” tanımının kusursuz bir örneği!" (Melih Altınok / Türkiye)

TURGAY GÜLER - AKŞAM

"Ramazan günü sahur vakti belki de Kadir Gecesi! Kimi böyle duyurdu: “Ve inlerine girildi”! Kimi de böyle: “Paralel yapıya ‘sessiz çığlık’ operasyonu”! “Operasyon başladı” diyen de oldu, “büyük operasyon” diyen de. Herkes bir şekilde duyurdu, duymayan kalmadı!

Aslında operasyon dün sabah yapılacakmış. Lakin paralel yapının köstebekleri; “havada operasyon kokusu” var diyerek işaret fişeğini fırlatmış. Gazeteleri de önceden duyurmuş; “operasyona dikkat” demiş. El birliğiyle, dün sabah yapılacak olan operasyon kardeşlere, abilere haber edilmiş. “Vaziyet alın” denilmiş. Hal böyle olunca, operasyon da tedbir amaçlı birkaç saat geriye çekilmiş. O vakit de sahura denk gelmiş. Gördünüz mü zulmü? “Operasyonu sahur vakti yapıyorlar, hem de Ramazan’da(!)”! Dahası bir de Kadir Gecesi’ni aradığımız şu günlerde! Operasyonun böylesine kutsal bir ayda dahası günde ve dahi gecede yapılıyor olmasına cemaat dört elle sarıldı. Aranan imaj bulunmuştu.

Paralel yapıya yönelik operasyona cemaatin yazarları, çizerleri, tuzlukları, yağlıkları çok aşırı tepki gösterdiler. Onlardan hiçbiri, hiçbir zaman, hiçbir operasyona böylesine tepki vermemişti. Zira Türkiye’de ilk kez bir polis gözaltına alınmıyordu. Ne emniyet müdürleri, ne paşalar, ne hakimler, ne gazeteciler, ne işadamları gözaltına alındı. Hiçbirine çıt çıkarmadıkları gibi alkış da tutmuşlardı. Dünkü operasyona niye böyle tepki verdiler anlamadım doğrusu? Onlara neyse? Tuhaf!

Milletvekili olduğunu 17 Aralık operasyonu sonrası hatırlayan Hakan Şükür de operasyona sert tepki gösterenler arasındaydı. Doğaldır, verebilir. Bir vekil olarak tepkisini ortaya koyabilir. Ama onunki başka bir şeydi. “Vatan âşığı, milletine hizmetkâr aslanlara da Kadir Gecesi’ni aradığımız şu günlerde sahur vaktinin gölgesi yakışırdı” dedi. Dini literatürünü bir solukta boca etti. Vatan, millet, hizmet, din, iman… Sonrasına da peş peşe ayetler ekledi. Dünkü operasyonu ayetle, hadisle püskürtmeye çalıştı. Niçin bu kadar içselleştirdi anlamadım? Ona neyse? Kaldı ki Sayın Şükür ortada hukuksuz, kanunsuz bir uygulama gördüyse, tepkisi bu yüzdense bunun üzerine gidebilirdi. Ayet, hadis ne alaka?

Operasyonlar sürerken gazeteci olan paralelcinin birinin attığı tweetler kan dondurdu! “Şeytana uymaktan” söz eden bu arkadaş, şifreli sözcüklerle elinde “çirkin” kasetler olduğunu ima ediyor, birilerinin ismini açıkça zikredip tehditler savuruyordu. “Bak beni gözaltına alırlarsa karışmam ha!” demeye getiriyordu. “Şeytana uyar, bavulu açar, o çirkin kasetleri yayımlarım” diyordu. İnsan merak ediyor doğrusu; o çirkin kasetler hangi “yapımcının”?
 
Operasyona en “anlamlı!” tepki kayak düşkünü Dubai abonesinden geldi. O da şöyle diyordu: “İsrail Gazze’ye saldırdı Türkiye misilleme olarak polislere kara harekâtı başlattı. İsrail’e gücü yetmeyen zavallılar polise sahurda saldırdı”! Bu zırvaya tevil getirmeyeceğim.

Ve son bir not. Bir büyüğüm şöyle derdi: “Allah bir kulunu rezil edecekse önce aklını alır.” Doğruymuş. Akıl gidince baştan ne itiraflar, ne saçmalıklar dökülüyor dilden." (Turgay Güler / Akşam)

MUSTAFA BALBAY - CUMHURİYET

"Türkiye dün sabah Ergenekon, Balyoz operasyonlarını anımsatan bir güne uyandı. Onlarca ev basıldı, hemen tümü Emniyet görevlisi olan “zanlılar” kelepçelenerek Emniyet’e götürüldü. Kaçmasınlar diye etrafları sarıldı. Onları evlerinden uğurlayanlar sonucunu tam öngöremedikleri bir yaşam sürecine başladı. Başta da vurguladığımız gibi Türkiye’de bu tür operasyonlar 2007 yılından bu yana dalga dalga yaşandı. Hem operasyonun şekli, hem suçlamaların ağırlığı altında ezilen pek çok kişi, yaşamını yitirdi, geri dönülmez hastalıklara yakalandı. Türkiye’nin dün yaşadığı tablo hükümetin kendi içinde bir süredir devam eden “paralel” tartışmasının beklenen yansımalarından biriydi. İlk bilgilere göre 17-25 Aralık sürecinde görev alan polislerin tümü iktidarın operasyon hedefinde. Başbakan, tıpkı önceki dönemlerde olduğu gibi yargı sürecini izlediklerini söyledi. “Arkası gelir mi?” sorusuna ise “Görünen o, tabii tabii” karşılığını verdi. Her şey gün gibi ortada. Başbakan’ın aylardır vurguladığı, işaretlerini verdiği operasyon başlamış görünüyor.

Olağanüstü bir hukuksuzluk döneminden geçip yıllarca süren yargılama ve hapisliğin ardından özgürlüğüne kavuşmuş kişiler olarak bizlerin kime yapılırsa yapılsın hukuksuzluğa hayır demesi görevdir, sorumluluktur. Burada konunun iki ayağı var. Birinci sözümüz iktidarın parti kanadına. Eğer siz kendinize hukuksuzluk yapıldığını, 17-25 Aralık sürecinde size kumpas kurulduğunu, yargının bu amaçla kullanıldığını düşünüyor ve bu operasyonun kumpası kuranların açığa çıkartılması olduğunu savunuyorsanız, bunu sadece kendi döneminizle sınırlı tutamazsınız. Türkiye’de benzer hukuksuzluklar, kumpaslar sadece size değil, askerden gazeteciye, akademisyenden öğrenciye, toplumun her kesimine yapıldı. Bu durumda Ergenekon ve Balyoz davalarını kurgulayanları da açığa çıkarmak, bunun için çaba harcamak her şey bir yana iktidar olarak görevinizdir. İkinci sözümüz iktidarın cemaat kanadına. Bugün sizlere yapılanları yayın organlarınızdan izliyoruz. Sağlıklı bilgi akışı yok. Dünkü operasyon görüntülerini insani bulmuyoruz. Bir kişi mahkeme tarafından suçluluğu kesin olarak kanıtlanana dek masumdur. Sizler de bugün düzmece delillerle, özel olarak hazırlanmış iddianamelerle haksız yere suçlandığınızı iddia ediyorsunuz. Bu cümleleri geçmişte biz de çok kullandık. Bugün inandırıcı olabilmeniz için geçmişteki hukuksuzlukları da yeniden masaya yatırmanız, haberciliğinizle ilgili en azından özeleştiri yapmanız gerekli. Siz özeleştiri yapmasanız da biz hukuksuzluğa hukuksuzluk demeye devam edeceğiz. Ama sizin inandırıcı olabilmeniz için son 6-7 yıllık haberciliğinizi bir kez daha gözden geçirmeniz gerekli.

Operasyonların sonucu ne olacak? Aramayakalama kararı verilen 115 kişi tutuklanacak mı? Hükümetin beklentisi tutuklanmaları, çünkü bunun altyapısı oluşturuldu. 28 Haziran’da yürürlüğe giren yeni yargı paketiyle AKP’nin yakın geçmişte reform diye sunduğu tutuklamalara bakan özgürlük hâkimleri kaldırıldı, onların yerine sulh ceza hâkimlikleri getirildi. 16 Temmuz’da da Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) büyük çoğunluğu İstanbul’da olmak üzere yeni sulh ceza hâkimleri atadı. Bu hâkimler davalara bakmayacaklar, sadece operasyonlarda tutuklama olup olmamasına karar verecekler. 16 Temmuz’da bu atama yapılıyor, 22 Temmuz’da operasyon başlıyor. Atanan hâkimlerin çoğunluğu yakın geçmişte hükümeti mutlu eden kararları vermiş hâkimler. Bu durum gösteriyor ki, tıpkı Ergenekon, Balyoz davalarında olduğu gibi önce hakimler atandı! Biz gelişmeleri izlemeye, herkes için hukuk demeye devam edeceğiz..." (Mustafa Balbay / Cumhuriyet)

GÜNGÖR MENGİ - VATAN

"Paralele ilk darbe.. Başbakan’ın “inlerine gireceğiz” sözü bir erken uyarı mıydı yoksa tehdit mi? Bu soruya cevap aramanın gereği kalmadı. Çünkü uzun zamandır beklenen “paralel devlet”e yönelik operasyon dün sabaha karşı başladı. Polisin Terörle Mücadele Şubesi tarafından 22 ilde yürütülen operasyonda 200 adrese baskın yapıldı. İstanbul Terörle Mücadele Şubesi’nin eski müdürü Ömer Köse’nin de aralarında bulunduğu yüze yakın kişi gözaltına alındı. Yurt genelinde 134 kişi hakkında gözaltı kararı var. Gözaltına alınanların büyük çoğunluğu rütbeli polisler. Aralarında emniyet müdürü rütbesi taşıyanlar da var.

Delil yok, kurgu var

Gözaltına alınan polislerin tamamının 2010-2013 döneminde Selâm-Tevhid örgütü soruşturmasında görev yaptığı dikkatleri çekiyor. Bu polislere ağır suçlamalar yöneltiliyor: Casusluk, usulsüz dinleme resmi belgede sahtecilik, suç uydurma, özel hayatın gizliliğini ihlâl, konut dokunulmazlığını ihlâl ve delil üretmek...

Emniyet operasyonu ile ilgili olarak İstanbul C. Başsavcılığı kafa karışıklığı yaratan bir yazılı açıklama yaptı dün. Başsavcılığın ifadeleri, “kumpas“ olgusunun Silivri mahkemelerinden sonra burada da kendini tekrarlamış olduğunu düşündürüyor. Başsavcılığın açıklamasında “Ortada terör örgütü kurulduğu yönünde delil olmadığı halde bir kurgu oluşturularak 2010’da soruşturmaya başlandığı, 2280 kişinin dinlendiği, Başbakan’ın ve bakanların diğer ülke yetkilileri ile görüşmelerinin kaydedildiği, MİT Müsteşarı’nın kot adıyla örgüt üyesi olarak dinlenip kaydedildiği” iddialarına yer verildi.

Sırada kimler var?

Savcılığın kullandığı dil, bu soruşturmadan iktidarı tatmin edecek bir sonuç çıkacağı beklentisi uyandırmıyor. Çünkü açıklamada, daha önce Selâm-Tevhid adlı örgüt kurulduğu iddiasıyla 251 kişi hakkında yürütülen soruşturmanın takipsizlik kararı ile sonlandığı hatırlatılıyor. Olay bir cemaat operasyonudur. Başbakan’ın en ağır hakaretlere müstahak gördüğü paralel devlet olgusu, polisteki tasfiyeleri takiben yargı ve bürokrasi kanatlarına da genişletilecek görünüyor. Emniyetteki paralel yapı operasyonun başka alanlara yayılıp yayılmayacağı sorusuna Başbakan’ın “Görünen o, tabii tabii” diye cevap vermesi, sarsıcı bir devlet depremine hazırlıklı olmamız için uyarıdır. Tek teselli, suçlananların Özel Yetkili Mahkeme’lerin adaletine mahkûm olmamalarıdır! Bu da az bir avantaj değil.." (Güngör Mengi / Vatan)

RUŞEN ÇAKIR - VATAN

"Sütten çıkmış ak Cemaat... Dün sabaha karşı yapılan operasyonlar AKP hükümeti ile Fethullah Gülen cemaati arasındaki savaşta yeni bir dönemin habercisi. Ayrıntılarına baktığımızda, yakın geçmişteki Ergenekon, Balyoz, Odatv, KCK gibi operasyonlara çok benzediğini görüyoruz, ki bunların arkasında büyük ölçüde Cemaat, daha doğrusu onun yargı, polis ve medyada kurmuş olduğu üçgen vardı. Tabii dün olduğu gibi bugün de operasyonun arkasında siyasi irade, daha açık konuşulacak olursa bizzat Başbakan Erdoğan var. Kaderin garip cilvesi şu olsa gerek: Dün siyasi iradeden gördükleri teşvik, aldıkları destekle bir döneme damga vuran polis şefleri, bugün aynı irade tarafından benzer yöntemlerle tasfiye ediliyor.

Her şeyin 180 derece tersine dönmesinin, Cemaat ile hükümet arasındaki ilişkilerin iyice bozulup aleni bir savaş halini almasının miladı 17 ve 25 Aralık 2013 tarihleridir. Eğer Cemaat’in o malum üçgeni, bazı bakanları, Başbakan’ın bazı yakın arkadaşlarını, bazı aile fertlerini ve dolayısıyla kendisini doğrudan hedef alan rüşvet/yolsuzluk soruşturmaları için start vermeseydi belki bütün bunlar hiç yaşanmayacaktı.

Stratejik yanlışlar.. Gülen cemaatinin ilk stratejik yanlışı bu realiteye aşırı anlam yüklemekti: yolsuzluk iddialarının Erdoğan ve çevresini “kötü”, bunlarla savaşıyor görüntüsünün de kendilerini “iyi” göstermeye yeteceğini düşündüler.

İkinci olarak, içeride ve dışarıda Erdoğan’ın tasfiyesini arzulayan, bunun için çaba sarf eden odakların güçlerini yanlış hesapladılar. Kaldı ki, Erdoğan karşıtlığında belli bir noktada buluşabildikleri bu güçlerden bazıları ihtiyatlı davranıp Cemaat ile mutlak bir ittifaka girişmedi.

Bununla iç içe geçmiş üçüncü bir yanlış da Erdoğan’ın gücünü, direnç gösterme ve cevap verme kapasitesini tam hesap edememeleriydi. Buna bağlı olarak en yakınlarının, hatta belki de Erdoğan’ın ellerine kelepçe vurmasını bekledikleri polis şeflerini AKP lideri kelepçeleyebildi.

Cemaat’in hiç mi kusuru yok?.. Son olarak, bu yazının esas konusu olan, olayın toplumsal boyutuna gelelim: Malum, bu tür sert çatışmalarda, doğrudan taraf olmayan kesimlerin tavırları yer yer çok etkili, hatta belirleyici olabiliyor. Nitekim her iki taraf da üçüncü şahısları olabildiğince yanına çekmeye ve kendi yanlarında sahaya sürmeye çalıştı. Şu ana kadar hükümetin bu konuda daha başarılı olduğu kesin. Bunun hiç kuşkusuz ilk nedeni, ellerindeki imkanları sonuna kadar kullanarak diğer İslami cemaatleri, medyanın büyük bölümünü kendi çizgilerine çekebilmeleridir.

Ama hükümet bir şey daha yaptı, Cemaat ile ortak geçmişleri hakkında, “Çok safmışız, bizi kandırmışlar” gibi sözlerle mahçup da olsa pişmanlık işaretleri verdi. Bu da geçmiş konusunda Cemaat’e daha fazla öfkeli olanlar için hükümetle yan yana durmada yeterli olabildi.

Cemaat ise hiçbir şekilde yakın geçmişe yönelik bir özeleştiriye girişmedi. Bazı polis şefleri ve savcıların dillendirdiği, “yaptığımız her şeyden, attığımız her adımdan Başbakan’ın haberi vardı” iddiasını kalkan yaparak yanlış yapmadıklarını, yanlışlar varsa da bunların yegane sorumlusunun hükümet olduğunu göstermeye çalıştılar. Cemaat sözcülerinin Ahmet Şık, Nedim Şener, Hanefi Avcı olayları hakkındaki tavırlarınıysa kısaca “pişkinlik” olarak özetleyebiliriz. Bu komplolardan birinci derecede sorumlu kişiler ve onların medyadaki uzantıları öyle açıklamalar yaptılar ki, insan Ahmet, Nedim ve H. Avcı’nın, sırf Cemaat’i zor durumda bırakmak için kendi kendilerine komplo kurduklarını düşünebilir.

Sonuçta dün sabah yapılan ve tıpkı yakın geçmişteki Ergenekon, Balyoz, KCK soruşturmalarında olduğu gibi, son derece rahatsız edici yönleri bulunan operasyonlara Cemaat dışı çevrelerden çok da fazla itiraz gelmedi. Eğer üçüncü şahısların çoğu, gözaltına alınanlarla dayanışma refleksi göstermek yerine, “etme bulma dünyası”, “su testisi su yolunda kırılır”, “keser döner sap döner...” gibi cümlelerle kayıtsız bir tutumu tercih ediyorsa, Cemaat bunun sorumlusunu dışarıda değil kendi içinde aramalıdır. Zira Gülen cemaati hiç de sütten çıkmış ak kaşık değil ve kamuoyu da büyük ölçüde bunun farkında." (Ruşen Çakır / Vatan)

FEHMİ KORU -HABERTÜRK

"Keşke bunlar yaşanmasaydı... Sabaha karşı evlerinden toplandılar... Yakın geçmişte, farklı kesimlerden kişileri yine böyle erken saatlerde evlerinden toplamalarına alıştığımız polis şefleri, bu defa, yakınlarda aynı görevlere atanmış meslektaşları tarafından kendileri gözaltına alındılar... Gerçekten de üzücü bir durum bu.

İşin bu noktaya varacağı belliydi oysa: Haklarında en hafifi ‘yasal olmayan yollarla telefonları dinlemek’ ve en ağırı da ‘örgüt haline dönüşüp hükümeti darbe yoluyla devirmek’ türü iddiaların dillendirildiği devlet görevlileri bunlar... Bulundukları konumu bağlılık duydukları örgüt adına istismar ettikleri, başta Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere iktidar partisinin yetkili ağızları tarafından sürekli tekrarlanıyordu zaten...

Aylardan beri, bazı gazeteler, iddiaların çürük olduğunu ileri sürüyor, kanıt olarak da suçlananlarla ilgili herhangi bir yasal sürecin başlatılmamış olmasına dikkat çekiyorlardı. Başlayan, işte onların da beklediği o yasal süreçtir...

7 Şubat 2012, 17 ve 25 Aralık 2013 tarihlerini ‘darbe’ girişiminin değişik merhaleleri olarak değerlendirenler, başlatılan sürecin polis şefleriyle sınırlı kalmayacağını belirtiyorlar... Sevinen de var, üzülen de...

Daha önceki benzer operasyonlardan, gözaltına almaların suçluluk kanıtı sayılmaması gerektiğini biliyoruz. Hukuk açısından da, bir insanın, mahkeme tarafından suçlu bulunup cezalandırılmasına kadar, ‘suçsuz’ sayılması gerekiyor. Kaldı ki, yakın dönemde, ülkemizde, mahkemelerin ‘suçlu’ bulduğu, cezaları Yargıtay tarafından da onanmış kişilerin, kendilerine tanınan bir kolaylıktan yararlanarak, serbest bırakıldıkları da görüldü. Şimdi gözaltına alınanlara da bu gözle bakılmalı.

İşin bu noktaya varacağı belliydi de, bu noktaya varması şart değildi. Artık ‘örgüt’ muamelesi görmeye başlayan çevrenin sürekli meydan okuyucu tavrı, kendilerine atfedilen siyasi düzeni bozma amaçlı eylemlerini suçlamalara rağmen başka yöntemlerle sürdürme çabaları, hükümet ile devleti hâlâ farklı değerlendirme yanlışlığına sapmaları... Hepsi birarada bugünleri getirdi.

Kendileri yaptıklarını veya onlar adına yapılanları böyle görmeseler bile, kendileri dışında kalanların durum değerlendirmesi bu. Geçmişte siyaset dışı hizmetlerine katkıda bulunmuş, her zora düştüklerinde yanlarında yer almış, hasmane odaklardan gelen oklara sözleri ve yazılarıyla göğüslerini siper etmiş kişi ve kesimler başlarına geleni sessizlikle karşılıyorlarsa... O da bu yüzdendir. İşin bu noktaya varmasına şahsen ne kadar üzüldüğümü anlatamam...

O çevre içerisinde yer almış nice fedakâr insanın, dünyanın dört bir tarafında ülkemizin bayrağını dalgalandırmak için, hiçbir dünyevi karşılık beklemeden, ne kadar büyük çabalar gösterdiklerine yıllar içerisinde çok tanıklık ettim. Okul hizmetlerinin ilklerinden biri Arnavutluk’ta başladığında, atanan müdürün, eşiyle birlikte, öğrencilerin bütün ihtiyaçlarını karşılamak için --bulaşıkları bizzat yıkamaya kadar-- kendilerini heba ettiklerini gözlerimle gördüm. Basit bir yanlış anlaşılma yüzünden çok gözyaşları döküldüğünü bilirim...

Gördüğüm ve bildiğim pek çok olumlu tavır ve davranışlar ile şimdilerde aynı çevreye yönelik iddiaların dayandığı tavır ve davranışları anlamakta zorlanıyorum. Hizmetlerde tek bir tuğlası bulunmayan, yokolup gitseler zerre kadar üzülmeyeceklerine inandığım tiplerin, o çevreyi zor duruma düşüren eylemleri, sözleri ve yazıları ile, onlardan etkilenen bazılarının aylardan beri sergiledikleri tuhaflıklar, bugünlere gelinmesinin bence en önemli sebebidir. Konu artık yargının elinde. Umarım, üzüntümü daha da artıracak gelişmeler yaşanmaz." (Fehmi Korutürk / Habertürk)

(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)

(24 Temmuz 2014, 11:43)

HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

PARALEL YAPI KONULU HABER GRUPLARINDAN KISA BİR BÖLÜM: (TÜMÜ ve LİNKLER İÇİN TIKLAYIN)  
Paralel Yapıya yönelik hemen hemen tüm operasyonlar ve açılan davalar
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
Paralel yapı ve diğer kurum kuruluşlarla bağlantıları
Başbakan Erdoğan'ın paralel yapıyla ilgili açıklamaları
Paralel yapı-Abdullah Gül
Paralel yapı-Taksim Gezi Parkı olayları bağlantısı
Paralel yapı-Çeşitli davalardaki kumpaslar
Paralel yapı-Ergenekon
Paralel yapı-Behçet Oktay intiharı
Paralel yapı-Hablemitoğlu cinayeti
Paralel yapı-Üzeyir Garih cinayeti
Paralel yapı-Cevzet Soysal cinayeti
Paralel yapı-Gaffar Okkan cinayeti
Paralel yapı-Paris cinayetleri
Paralel yapı-Haydar Meriç cinayeti
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimine açılan davalar'
Paralel yapı-Fenerbahçe/Şike soruşturması
Paralel yapı-Ses kayıtları
Paralel yapı-Hanefi Avcı'nın cemaat iddiaları
Paralel yapı-Sabri Uzun'un cemaat iddiaları
Paralel yapı-28 Şubat süreci
Paralel yapı-Kaset olaylarıyla bağlantısı
Paralel yapı-Rusya Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov suikasti
Paralel yapı-1990 Uğur Mumcu vd. Laiklik suikastleri soruşturmasında kumpas
Paralel yapı-TSK'daki Fetö'cülerin 15 Temmuz askeri darbe girişimi ile bağlantısının delilleri
Paralel yapı-15 Temmuz askeri darbe girişimindeki rollerini saptırma gayretleri
Paralel yapı-Yargılandıkları davalarda Fetö'nün terör örgütü olduğunu kabul etmeyen sanıklar
Paralel yapıya karşı devlet kurumlarının attığı adımlar
Paralel yapı-Deşifreyi ve soruşturmaları engelleme çabaları
Paralel yapı-Kamikaze tahliye girişimleri
Paralel yapı-Teslim olmayıp saklanan ya da yurtdışına firar eden şüpheliler
Paralel yapıya dair hukuki deliller
Paralel yapı mensuplarından gelen itiraflar
Paralel yapı-Suç duyuruları
Paralel yapı-Abdullah Harun
Paralel yapı-Dış ülke bağlantıları
Paralel yapı-Vatana ihanet
Paralel yapı-Misyonerlik/Dinlerarası Diyalog Bağlantıları
Paralel yapı-İslami açıdan sapkın görüşleri
Paralel yapı-Fetullah Gülen'in bedduaları
Paralel yapı-Örgüt mensuplarının intiharları
Paralel yapı konulu kitaplar
Paralel yapı konulu filmler
Paralel yapı bahanesiyle kontrgerilla yapılanmalarının gözden kaçırılma çabaları ... (TÜMÜ ve LİNKLER İÇİN TIKLAYIN)

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=6131    yazdır/print

ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
66.001.039