MİT TIR'ları için arama emri veren Savcı Aziz Takcı'nın hakim eşi Selma Rahşan Takcı'nın usulsüz şikayeti üzerine soruşturma başlatan Savcı Ahmet Mithat Temel için HSYK 'ivedi' olarak inceleme başlattı. Ancak HSYK'da çok etkin olduğunu defalarca yaptığımız haberlerle gösterdiğimiz paralel yapının bu incelemeyi hasır altı etmesinden endişe ediliyor. Bu endişenin giderilmesi için Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın devreye girmesi isteniyor.. Diğer yandan ilgili haberi çocuk pornografisi, yasa dışı delil üretme, online örgütlü kumar gibi 'siber suç' kapsamına alıp yasadışı işlem yapmak, basına açık bir gözdağı olarak değerlendiriliyor. Bu tür girişimlerin yaygınlaşmaması adına başta medya olmak üzere, barolar, siyasi partiler ve STK'lar bu girişime karşı durmaya çağrılıyor.. Öte yandan usülsüz soruşturma başlatmak ve bir gazeteyi basacak kadar ileri gitmek gibi skandal girişimler, paralel yapının iyice köşeye sıkıştığı ve bu nedenle çılgınca hamleler yapmaya başladığı şeklinde değerlendiriliyor.. Büyük tepkilere yol açan ve HSYK'nın hemen devreye girmesine neden olan basına yönelik baskın girişimi Odatv davasında yaşanan iki ayrıntıyı hatırlatıyor.. Bu ayrıntıların paralel yapı ile bağlantılı olduğu da görülüyor.
04.07.2014 10:50 Adana'da paralel yapıyla bağlantılı telekulak soruşturmasına ilişkin bir haberden dolayı Yeni Şafak gazetesine ait bilgisayarların aranması talimatı veren Adana Cumhuriyet Savcısı Ahmet Mithat Temel hakkında HSYK tarafından inceleme başlatıldı. Yenişafak dün bu skandalı duyurmuş ve savcının polise verdiği haberle ilgili tüm sorumluların kendilerine bildirilmesi talimatına uymayacağını açıklamıştı. Yenişafak, ayrıca Adalet Bakanlığı ile HSYK'ya suç duyurusunda bulunmuştu.
Yenişafak'tan İlhan Toprak'ın haberine göre; skandalı duyuran dünkü haber üzerine konudan haberdar olan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Savcı Temel'in basına sansür girişimini mercek altına aldı. Haberi ihbar kabul eden Yüksek Kurul, hakim ve savcılarla ilgili şikayetleri inceleyen büroda konuyla ilgili işlem başlattı. HSYK yetkilileri savcı ile ilgili gerekli işlemin başlatıldığını, yapılacak işlemlere ilişkin devam etmekte olan yargılamayı etkilememek için dikkatli davrandıklarını ifade etti.
GÖZLER 3. DAİRE'DE
Hakim ve savcılarla ilgili şikayet ve ihbarlara ilişkin işlem yapma yetkisi Yüksek Kurul'un 3. Dairesi'nde bulunuyor. Savcı Temel için HSYK Genel Sekreterliği'nde bir dosya açıldı, ancak bu dosyanın ne zaman gündeme alınacağına 3. Daire Başkanı karar verecek.
GÜNDEME ALINACAK MI
Edinilen bilgiye göre Genel Sekreterlik, habere konu savcı hakkında açılan dosyayı, 'ivedi işlerden' görülmesi notuyla 3. Daire'ye gönderdi. Bu durumda dosyanın gündeme alınıp alınmayacağı, kanun gereği gündem belirleme yetkisine sahip 3. Daire Başkanı Ahmet Hamsici'nin inisiyatifinde bulunuyor. Haklarında şikayet bulunan yargı üyeleriyle ilgili yaptırım kararını engellemek için 7 kişilik Daire'de 1 kişinin sürekli rapor aldığı, bu yüzden üyelerin '3'e 3 kişi' durumunda kaldığı, bu nedenle uzun süredir 3. Daire'den hiçbir karar çıkmadığı iddia edilmişti. Basın özgürlüğüyle ilgili skandala imza atan Savcı Ahmet Mithat Temel ile ilgili HSYK 3. Dairesi'nin nasıl bir tavır alacağı merak konusu.
SAVCI NE İSTEMİŞTİ?
-Gazeteci şüphelilerin ev ve işyerlerinde arama yapılsın
-Bilgisayarlarına el konulup disklerin kopyaları alınsın
-Dosyaya yalnız 'Siber Suçlar Şubesi' baksın
-Şüphelilere haber delilleri sorulsun
-Mail adresleri ve IP adresleri tespit edilsin
-Suça (habere) konu ekran görüntüleri, fotoğraf, video elde edilsin
-Görgü tanıkları celp edilsin. (Yenişafak)
İKİNCİ ODATV SKANDALI YAŞANIYOR
Yenişafak'ın haberi bu şekilde. Görüldüğü gibi MİT TIR'larına baskın skandalı için arama emri veren Savcı Aziz Takcı'nın hakim eşi Selma Rahşan Takçı'nın usulsüz şikayeti üzerine soruşturma başlatan Savcı Ahmet Mithat Temel, bir başka baskın skandalına daha imza atmış oldu. Savcı Temel, polise kanunsuz emir vererek Yenişafak bilgisayarlarına 'siber suç'tan el konulmasını istemişti. Savcının kanunsuz emrine uyan polis de gazeteye yazı yazarak soruşturma konusu haberi yapan, yayınlayan ve yayınlanmasında sorumlu bulananların bildirilmesini istemişti. Olayı dün duyuran ve tepki gösteren Yenişafak ise, polis talimatına uymayacağını açıklamış ve savcı hakkında Adalet Bakanlığı ile HSYK'ya suç duyurusunda bulunmuştu.
Usülsüz soruşturma başlatmak ve bir gazeteyi basacak kadar ileri gitmek gibi skandal girişimler, paralel yapının iyice köşeye sıkıştığı ve bu nedenle çılgınca hamleler yapmaya başladığı şeklinde değerlendiriliyor..
ODATV DAVASINI HATIRLATTI
Öte yandan basına yönelik bu skandal baskın girişimi Odatv davasında yaşanan iki ayrıntıyı hatırlatıyor. Bu ayrıntıların paralel yapı ile bağlantılı olduğu da görülüyor. Hatırlanacağı gibi Odatv soruşturmasında henüz basılmamış bir kitap örgüt dokümanı gerekçesiyle bilgisayarlardan toplatılmaya çalışılmıştı. Taslak haldeki kitabın dijital nüshasını elinde bulundurduğu ileri sürülen tanınmış gazetecilerden o nüshaları savcılığa getirmeleri dahi istenmişti. Basına yönelik bu şok girişim Türkiye'yi sarsmış, bu olaydan sorumlu tutulan hükümete karşı yurtiçi ve dışından sert tepki gösterilmişti. Hükümet çevreleri ise olaydan sorumlu olmadıklarını ve kabul edilemez bu duruma kendilerinin de tepki gösterdiğini ifade eden açıklamalar yaptılar. Ancak bu olayın hükümeti çok zor durumda bıraktığı da bir gerçekti. Kısa süre sonra ise bir gelişme yaşandı. Hükümetin devreye girmesi üzerine gerçekleştiği öne sürülen bir müdahale ile soruşturma savcısı Zekeriya Öz HSYK tarafından soruşturmadan alındı, özel yetkileri de alınarak başka bir göreve getirildi.
SAVCI ÖZ, PARALEL YAPIDAN İDDİASI
Savcı Öz ile ilgili bir başka iddia daha gündeme getirilmişti. 17 Aralık soruşturmasından hemen sonra bizzat Başbakan Erdoğan tarafından dile getirilen iddiaya göre, Odatv soruşturmasından alınması üzerine Savcı Zekeriya Öz, bundan sorumlu tuttuğu hükümete büyük tepki göstermiş, bunu sağda solda kapalı ortamlarda sık sık dile getirmişti.
17 Aralık soruşturması sonrası Öz'ün paralel yapıya mensup savcılardan olduğu iddiaları somut bulgular ışığında gündeme geldi. Bu konuyu da içeren suç duyuruları savcılıklara yapıldı. Bunlardan biri, Sakarya Adalet ve Vicdan Platformu tarafından savcılığa yapılan suç duyurusu idi. "Emniyet ve Yargı içindeki gizli yapılanma"nın soruşturulması talep ediliyor, buna dair çok çarpıcı somut deliller gösteriliyordu. Suç duyurusunda ayrıca 17 Aralık 2013 tarihinde Başsavcıvekili Zekeriya Öz tarafından başlatılan yolsuzluk operasyonlarının da bu yapılanmayla bağlantılı olduğu şüphesinin ortaya çıktığı dile getiriliyor, buna dair deliller sıralanıyordu. (1)
ODATV OLAYI İLE BENZERLİK
Odatv ve Yenişafak olayları arasında ilginç benzerlikler söz konusu: İki olayda da basına yönelik kabul edilemez çılgınca bir girişim mevcut. İki olaydaki savcıların da paralel yapıyla bağlantılı oldukları şüphesi somut bulgularla ortaya çıktı.
Daha basılmamış bir kitabın dijital nüshalarını toplatmak, ellerinde bir nüshası olduğu düşünülen gazetecilerden de bunu isteme olayı ile yaptığı bir haberden dolayı Yenişafak'a baskın yapma olayı temelde aynı.
PARALEL YAPI TÜM HÜKÜMETLER İÇİN TEHDİT
Yargıda etkin şekilde yapılandığı giderek daha net görülen ve resmi cüppe içinde kimliğini gizleyen paralel yapının pervasızca hareket ettiği, karşı çıkıldığında ise 'yargıya baskı var' bahanesine sığındığı anlaşılıyor. Paralel yapılanmanın neden tüm hükümet ve ülkeler için bir tehdit olduğu aslında bu skandal sayesinde anlaşılabilir. Çünkü normal bir devlet yapılanmasında bir savcı bir polis ya da bir hakim yanlış yaptığında suçlanabilecek kişiler emir aldığı üst amirleridir. Silsileyle bu hükümete kadar gider. Paralel bir yapılanmada ise o savcının, o polisin ya da hakimin yanlış yaptığında suçlanacağı kişi gerçekte amiri olamaz. Çünkü emri amirlerinden değil cemaat abilerinden ya da imamlarından almaktadır. Bu tür bir yapılanmanın ne kadar kolaylıkla komplo düzenleyebileceği açıktır. Bu bilgileri absürd ya da komplo teorisi olarak görenlere, böyle bir yapılanmanın benzerinin İtalya'da, 1990 yılı sonunda patlayan Gladio skandalı ile ortaya çıktığını hatırlatalım. (2)
P2 MASON LOCASI İLE BENZERLİK
Eski bir yapılanma olan İtalyan P2 Mason Locası, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’lilerin emrine girdi. Loca, Amerikan merkezi istihbarat teşkilatı CIA ile birlikte çalışmaya başladı. Yeni lider Licio Gelli 1969 yılında Locanın yönetimine geldiğinde P2’yi alışılmışın dışında bir yola başvurarak örgütledi. Normal devlete paralel görünmez bir devlet oluşturdu. Loca'nın yeni üyelerini iş dünyasının ileri gelenlerinden, bürokratlardan, gazetecilerden, hakimlerden ve istihbaratçılardan seçti. Loca lideri Licio Gelli, perde gerisinden adeta bir devlet başkanı gibi İtalya'yı yönetiyordu. Ülkedeki nüfuzu sayesinde siyasetten yargıya ekonomiden diğer tüm alanlara kadar yöneticiler Gelli ile temas halindeydi. CIA ile yakın ilişkide olan P2 bir süre sonra İtalya’yla yetinmedi; Arjantin, Brezilya ve Uruguay’da da örgütlenmeye başladı. Hikayesi uzun olan Loca'nın bir paralel devlet yapılanması olduğu ve İtalya'yı perde gerisinden yönettiği, 1990 yılı sonunda patlak veren ve tüm Nato ülkelerini sarsan Gladio skandalı ile ortaya çıktı. Bu itibarla böyle bir yapılanmanın absürd ya da komplo teorisi olduğunu ileri sürmek mümkün değil. P2 loca yapılanmasının bir çok açılardan, yani; çalışma şekli, ABD/CIA bağlantısı, bir çok ülkede yayılmak açılarından Fetullah Gülen liderliğinde olduğu ileri sürülen Türk paralel yapılanmasıyla benzer olduğu görülüyor. (2)
BAKANLIK VE HSYK ACELE GÖREVE!
Son söz olarak, HSYK'da çok etkin olduğunu defalarca yaptığımız haberlerle (3) gösterdiğimiz paralel yapının bu incelemeyi hasır altı etmesinden endişe ediliyor. Bu endişenin giderilmesi için Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın devreye girmesi isteniyor. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(1) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5745
(2) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5794
(3) Kontrgerilla.com/mansetara_act.asp?aranacak=par-hsyk
(04 Temmuz 2014, 10:50)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: