28 Şubat davasını yakından takip eden müşteki avukatlardan eski AK Parti milletvekili Hüsnü Tuna, sanıkların duruşmaları psikolojik harple yönlendirdiğini söyledi. Tuna, 'Müştekileri, vekillerini sindirme eylemi içerisindeler. Hatta hakimleri bile' dedi.
05.12.2013 10:31 28 Şubat davasıyla ilgili Yeni Şafak Gazetesi'ne değerlendirmelerde bulunan 23. Dönem Ak Parti Milletvekili ve müşteki avukatlarından Hüsnü Tuna, hazırlanan iddianamenin sivil, medya ayağının eksik olduğunu belirtti. Tuna, 'İddianame askeri yapı üzerinden yola çıkarak bir dönemde gerçekleşen darbeyi ihtiva edecek şekilde hazırlanmaya çalışılmış. Ama darbeyi gerçekleştiren tüm unsurlar ihtiva etmediği için tabii ki eksik kalmış' dedi.
SIRA SİVİLLERE GELMELİ
İddianamede 28 Şubat'ın sivil ve medya ayağının olmadığını belirten Tuna, 'Sivil kanattan sadece YÖK eski başkanı Kemal Gürüz var. Burada gazeteciler, iş adamları, medya mensupları, film yapımcıları, darbeye destek veren bürokratlar, belki siyasiler olması gerekir. İddianame ayrılmış durumda. Özellikle basın medya ayağı, sivil toplum, iş çevreleriyle ilgili suçluların soruşturmasıyla ilgili çalışmaları devam ediyor diye biliyorum. Bizlerde müşteki vekilleri olarak suç duyurusunda bulunduk. İlave basınla ilgili Uğur Dündar, Tuncay Özkan, Sisi lakaplı Seyhan Soylu, Sabah Grubunun o günkü sahibi ve yöneticileri, Doğan Grubu yöneticileriyle ilgili darbeye destek veren kişiler hakkında. Mesela İzzet Baysal gibi bir isim geçiyor dosyalarda. Direk mektupla, siz tek çaresizsiniz diyor. Bunlarla ilgili davalar açılmadan 28 Şubat Darbe davası tam manasıyla görülmüş olmaz' ifadelerini kullandı.
MAĞDURLAR DAVAYA SAHİP ÇIKMALI
Müştekilerin 28 Şubat davasına gerçek anlamda sahip çıkmadıklarını da belirten Hüsnü Tuna, 'Türkiye'nin büyük bir bölümünün haklarını arama geleneği yok maalesef. Olsa bile zayıf. Birde telafisine yönelik bir takım çalışmalar yapıldığında tamamen vazgeçiyorlar. Türkiye'de bir daha darbeye teşebbüs edilmemesinin temini açısından sırf insanların geleceklerini garantiye almak ve böyle yasa dışı yollara teşebbüs edilmesini önlemek açısından bu davalara müdahil olmalılar' dedi.
SAVUNMA DEĞİL SİNDİRME ÇABASI
Mahkemede psikolojik bir harp yürütüldüğünü belirten Tuna, 'Sanık yakınları, sanıklar müşteki tarafa müşteki vekillerini bir alaya alma onları sindirme yıldırma baskı altında tutma eylemi içerisindeler. Hatta hakimleri bile. Sanıkların savunmaları emredici, buyurucu ve karşıdaki muhatabı baskı altına alıcı bir üslupta. Hakimlerde nihayetinde insan, korkabilirler tabii. Ama onlar içinde yol var. Ben bu davaya bakamam deyip çekilmeli. Ama acaba çekilmesine razı olacaklar mı? Belki de bu davayı bitireceksin diye baskı var. Nitekim o yönde gidiyor. Sanık vekilleri sanık yakınları mahkemeden çok memnun olduklarını belirtiyorlar. Bu tahliyelerle ilgili hususları övüyorlar. Mahkemenin tavırlarını övüyorlar ve mahkemenin böylece devam etmesini arzu ediyorlar. Bu da gösteriyor ki bu davanın mağdurları bir an önce gelip bu dosyaya müşteki olmalılar. Müdahil talebinde bulunmalılar üzerlerine düşen hak arama sorumluluğunu yerine getirmeliler' dedi.
Mahkemenin tutumunu yanlı buluyoruz
Mahkemenin tutumunu da değerlendiren müşteki avukatlardan Hüsnü Tuna, 'Bu konuda fazla konuşmak istemiyorum ama biz mahkemenin tutumunu yanlı görüyoruz. Ve bu gördüğümüz için reddi hakim talebinde bulunduk. Reddi hakim talebimiz sırf müşteki olmamız müdahil olma talebimiz kabul edilmediğinden statümüz olmadığı gerekçesiyle reddedildi. Bizim müşteki statüsünde kalmamız müdahil olamamamızın müsebbibi mahkemedir. Karar vermediği için, karar vermediği bir konuda bize bu statüyü elde etmediniz diye reddi hakim talebimimizi reddetmesi bile taraflı davrandığının işaretidir. Biz taraflı davrandığı kanaatindeyiz' dedi.
TAHLİYELER ANORMAL
Tahliyeler anormal bir durum olarak değerlendiren Tuna, 'Özel bir suç. Darbe suçu ve ceza hukuku literatüründe nitelikli bir suç. Bir defa bu suçla itham edilen her sanığın kaçma şüphesi vardır. Delilleri ortadan kaldırma şüphesi vardır. Her türlü ağır şartlara sahiptir. Onun için bunları tahliye etmek bile başlı başına davranıldığının işaretidir. Elbette ki tutukluluk bir tedbirdir. Ama bu bir darbe davasıdır. Darbe davası sıradan bir çek senet davası, gayrimenkul davası, kavga davası gibi değerlendirilemez. Öyle olmadığına göre özel nitelikli davada tutukluluk ya da tahliyeler özel niteliğine göre karar verilir. Burada bu darbe davasının niteliği dikkate alınmıyor. Zaten bu mahkemenin kafasında da şekillenmiş durumda. Tarafsız olunmadığına dair kanıyı güçlendirmektedir' şeklinde konuştu.
Bu yargılama Türkiye için yeni bir şans
Türkiye'nin bundan sonra ki dönemlerde darbelerle karşılaşmaması açısından bu dava gerçekten Türk milletine bir şans sunduğunu vurgulayan Tuna sözlerine şöyle devam etti. ' Bu dava hak ettiği gibi sonuçlanırsa bundan sonra insanları bir daha böyle sureti hak görüntüsüyle insanlara zülm etme onların başına balyoz indirme onların hayatlarını altüst etmek gibi eylemlere uygulamalara tevessül edemezler diye düşünüyorum' dedi.
TAHLİYE OLAN SANIK DURUŞMAYA GELMİYOR
Tuna, 'Dava hak ettiği şekilde sonuçlanmazsa bunlar Nasrettin Hoca'nın, Timur bir fil daha gönder hesabıyla ha bunlar bir darbe daha istiyor demek suretiyle bundan sonraki hayallerini artık hangi yıl gerçekleştirmeye yönelik düşünceleri olmaları muhtemeldir.' Tutuksuz yargılananların duruşmalara gelmeyeceğini söyleyen Tuna, 'Bir numaralı sanığı tahliye ettiğiniz zaman gelmez. Diğerleri de gelmiyor şu an. Psikolojileri bozuluyor o yüzden gelmek istemiyorlar' şeklinde konuştu.
Davanın sanıkları 3 maymunu oynuyor
Savunmalarda sanıkların genel itibariyle 3 maymunu oynadıklarını belirten Tuna, 'Görmedim. Bilmiyorum. Duymadım. Tam bu klişe niteleme bunlar için uygun çünkü birkaç tanesi hariç katılmadım etmedim imzam yok demek suretiyle suçlamayı reddediyor. Sanıklar elbette ki suçlamayı kabul etmek zorunda değil. Ama burada yasa dışı oluşmuş bir BÇG grubu var. BÇG gurubunun eylemleri var. Bunun için yazılı belge olması gerekmez' dedi.
İMZALI BELGENİN ANLAMI YOK
'Binlerce memur atıldı. Onlarca firma boykot ettirildi ve iflas ettirildi. Binlerce öğrenci okullarından edildi. Binlerce belki milyonlara varan imam hatip öğrencilerinin üniversite hayatı söndürüldü' diyen Tuna, 'Tüm bunları göz önüne aldığınızda imzalı belge olmuş olmamış bir anlam ifade etmiyor. Hakim beyin bir tanesi de söyledi. Burada evrak sahteciliği yargılanmıyor. Zaten yasa dışı bir oluşumun belgesi olmaz.
MÜŞTEKİLER DELİLDİR
Genelkurmay'dan belge gelmiyor. Gelmez tabii ki çünkü bu yasa dışı bir kuruluştu. Yasa dışı kuruluşun da eylemlerinde belgesi olmaz zaten. Kaldı ki imha da ettiler. Nitekim bir kısım belgenin 2010-2011 yıllarında imha edildiğine ilişkin yazılar geldi. Onun için darbe suçluları mevcut delileri ortadan kaldırdılar. Ama toplum üzerindeki delilleri ortadan kaldırmaya imkanları yok.
Bu kadar müşteki varsa bunlar toplumun üzerindeki etkileri ortaya koyan delillerdir' dedi. (Yenişafak)
(05 Aralık 2013, 10:31)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
28 Şubat davasında mahkeme heyeti ile ilgili tartışmalar
28 Şubat davası duruşmaları
Darbe kaydına tekzip talebi
Darbe kaydına suç duyurusu
28 Şubat´a Balyoz etkisi
Flaş!!! 28 Şubat davası açıldı
28 Şubat soruşturması manşetlerimiz
28 Şubat süreci manşetlerimiz
28 Şubat iddianamesinde arama yap