28 Şubat davasında 28. duruşma görülüyor. Duruşmada sanık savunmalarının alınmasına devam ediliyor.
01.11.2013 13:57 28 Şubat darbe sürecine ilişkin 27´si tutuklu 103 sanığın ´Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti´ni cebren devirmeye, düşürmeye iştirak´ suçundan müebbet hapis cezası talebiyle Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde yargılandığı davanın 28. duruşması görülüyor.
Duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları, sanık yakınları ve müştekiler katılıyor. Duruşmaya, dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı katılmıyor.
Duruşma tutuklu, tutuksuz sanıklar ile avukatların yoklaması ile başladı. Yargılaması tutuklu devam eden sanıkların avukatları aylık tutukluluk incelenmesinde değerlendirmek üzere tahliye talebinde bulundu. Balyoz davasının hükümlüsü MHP Milletvekili Engin Alan, Askeri Yargıtay´daki bir davaya müşteki sıfatıyla katıldığı gerekçesiyle duruşmada yer almadı.
SANIK ŞÜKRÜ SARIIŞIK´IN ÇAPRAZ SORGUSU
Dünkü duruşmada dönemin Genelkurmay Başkanlığı Anlaşmalar Dairesi Başkanı emekli Tümgeneral Şevket Turan ve dönemin Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı emekli Albay Hüsnü Dağ´ın savunmaları alındı. Bugün duruşmaya savunması yarım kalan dönemin Kara Kuvvetleri Harekat Başkanı Şükrü Sarıışık´ın savunması ile devam edildi. Duruşmada dönemin Kara Kuvvetleri Harekat Başkanı Şükrü Sarıışık´ın çapraz sorgusu yapıldı. Sarıışık müşteki avukatlarının sorularını davaya haklarında katılma kararı verilmediği gerekçesiyle yanıtlamayı reddetti.
Sarıışık´ın avukatı Ali Fahir Kayacan, hukukun hakkın suiistimalini asla kabul etmeyeceğini ifade ederek, Soru sorma hakkı verildi diye herkes her aklına geldiğini soramaz dedi. Müşteki avukatların sanıklara sorular yöneltmesini eleştiren Kayacan, mahkemenin avukatlara katılma kararı vermeden soru sormalarının hukuken uygun olmayacağını anlattı.
Suçum maddi unsuru hükümetin devrilmesi, suçun maddi unsurunun gerçekleşme biçimi ise cebir ve şiddettir diyen Kayacan, müvekkilinin 7 Nisan 1997´de yapılan toplantıya katılmadığını belirti. Bir askerin komutanları tarafından Genelkurmay Başkanlığı tarafından toplantıya çağrıldığı zaman astın ne toplantısı, niye ben çağrılıyorum diye sorgulama şansı olmadığını anlatan Kayacan, sanıkların asker olduğunu ve sıkı bir hiyerarşiyle çalıştıklarının unutulmaması gerektiğinin altını çizdi. Kayacan, O toplantıya müvekkilim katılmış olsa bile sunumlar yapanların yada bir şeyler söyleyenlerin ağzını kapatma gibi bir yetkisi yok dedi.
İddianamede suç tarihinin 8 Mayıs 1996 ve sonrası olarak gösterildiğini hatırlatan Kayacan, iddianameye göre atılı suçun 31 Mayıs 2005´e kadar süregittiğini anlattı. Bu zaman dilimi dışında zarar gördüğünü ileri süren kişilerin davaya katılamayacağını savunan Kayacan, 1985´te silahlı kuvvetlerden ilişiği kesilmiş biri duruşmaya katılabilir mi? diye sordu. Kayacan, müşteki avukatlarının müvekkillerinin hangi tarihlerde zarar gördüğünü bilmediklerini ifade etti.
Şükrü Sarıışık´ın BÇG faaliyetleriyle hiçbir ilgisi olmadığını savunan Kayacan, Sadece insani bir düşünceyle tahliye isteyeceğiz. Asla kendisine özgürlük sağlamayacak dedi.
Duruşmaya verilen aranın ardından öğleden sonra devam edilecek.
SANIK REFİK ZEYTİNCİ´NİN SAVUNMASI
Duruşmada öğleden sonra emekli Tuğgeneral Refik Zeytinci savunma yaptı. 28 Şubat döneminde, Türk Silahlı Kuvvetleri´nde İstihbarat Okul Komutanlığı görevinde bulunduğunu belirten Zeytinci, istihbarat okul komutanlığının, genelkurmay karargahındaki faaliyetlerle ilgisinin olmadığını, sadece kursiyerlere eğitim verdiğini söyledi.
İstihbarat okul komutanlığının, istihbarat toplamakla görevli olmadığını ifade eden Zeytinci, Benim, ´BÇG´ denilen kuruluşla hiçbir ilgim, bağlantım yok. Burada çalışmam ve görevim olmadı. Hiçbir toplantısına katılmadım, hiçbir görev almadım. Görev yaptığım komutanlıkta da kimseyi görevlendirmedim dedi.
Genelkurmay karargahındaki, 4 Nisan ve 7 Nisan 1997 tarihli toplantılara katılmadığını savunan Zeytinci, toplantıların yapıldığı iddia edilen İnönü Salonu´nun yerini dahi bilmediğini söyledi.
Müşteki Tamer Tatar tarafından, soruşturmaya delil olarak sunulan belgelerin, sahte olduğunun genelkurmay başkanlığı ile yapılan yazışmalarda ortaya çıktığını öne süren Zeytinci, genelkurmay karargahında yapıldığı iddia edilen toplantılara işkin belgelerin de orjinal ve gerçek olmadığını iddia etti.
Kendisine bçg kimlik belgesi verilmediğini, telefon listelerinde isminin yer almadığını savunan Zeytinci, bçg´ye gelip giden evrak listesinde de İstihbarat okul komutanlığı´nın adının yer almadığını söyledi.
Andıç eylem planında brifing verdiğinin iddia edildiğini, söz konusu brifingin 1997´de yapıldığını, ancak kendisinin 1997´de emekli olduğunu ifade eden Zeytinci, benim bu konuda görev yapmam fiziken imkansızdır. bu tarihte ben çoktan emekli olmuştum diye konuştu.
-´2000´den beri orduevlerine sokulmuyorum´-
Zeytinci, genelkurmayın tasarrufu doğrultusunda, 31 yıldır görev yaptığı TSK´da, 2000 yılından bu yana orduevlerine bile giremediğini ileri sürerek, kendisinin de mağdur olduğunu iddia etti.
28 Şubat süreciyle ilgili emirleri savcılık ifadesi sırasında gördüğünü belirten Zeytinci, tahliyesini ve beraatını istedi.
Savunmasını tamamlamasının ardından, Zeytinci´nin çapraz sorgusuna geçildi.
Sanık emekli tümgeneral Çetin Dizdar´ın BÇG, suç örgütü müydü? sorusuna Zeytinci, şu yanıtı verdi: Bütün çalışmalar Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir refleksidir. Cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, milli güvenlik kurulu genel sekreterliği işin içinde. Onlar da 28 Şubat kararlarının uygulanması için benzer şeyler kurmuşlardır. BÇG yasal bir kuruluştur. Karargahta bir çalışma şeklidir. Aynı şey başbakanlık´ta da var. BÇG´nin tek başına yetkisi yok. Karargah çalışması içinde konuyu inceliyor, hazırlık yapıyor, iç güvenlik harekat başkanına iletiyor. Tamamen legal, hiyerarşik yapı içinde çalışan bir kuruluştur.
Müşteki avukatlarından İsmail Aydos´un, Sizinle benzer mağduriyetler yaşayan birçok insan var. Mağduriyetinizin sebebi nedir? sorusuna Zeytinci, Bu genelkurmay´ın benimle ilgili takdiridir. Nedenini söylemek istemiyorum cevabını verdi.
Orduevine alınmamanızı BÇG faaliyetlerine mi dayandırıyorsunuz? Bununla ilgili bir başvurunuz oldu mu? sorusuna Zeytinci, Ben, BÇG değil de 28 Şubat´ta yayınlanan bir sürü emirler var, ben onlara yorumladım. Bu konuda genelkurmay´a yazı yazdım, ancak cevap alamadım karşılığını verdi.
Çalıştığınız hastane, sakıncalı bir hastane olabilir mi? sorusunu Zeytinci, yaşım 69, bulunduğum her yerde Türkiye Cumhuriyeti´nin kanunlarının yasak ettiği hiçbir iş yapmadım. Türkiye Cumhuriyeti´nin kanunlarının yasak ettiği hiçbir yerde bulunmadım. Bulunduğum her yer yasaldır diye yanıtladı.
Sanık emekli korgeneral Köksal Karabay´ın, Kesin olarak sizi, kim mağdur etti? sorusuna Zeytinci Bu, genelkurmay´ın tasarrufu cevabını verdi.
SANIK ALTAÇ ATILAN´IN SAVUNMASI
Duruşmada 28 Şubat döneminde Deniz Kuvvetleri Harekat Başkanı olan davanın tutuklu sanıklarından Emekli Koramiral Altaç Atılan da savunma yaptı. Atılan, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir başkanlığında yapılan, İrticayla ilgili alınacak tedbirler konulu toplantıya katılmadığını savundu.
Toplantıya katılanların listesinin, iddia makamınca hazırlanan sanal bir liste olduğunu öne süren Atılan, soruşturma başladıktan uzun süre sonra, TSK´dan ihraç edilen bir müştekinin gönderdiği belgelerin de doğruluğunun tartışmalı olduğunu belirtti.
BÇG´nin herhangi bir toplantısına katılmadığını savunan Atılan, Deniz Kuvetleri Komutanlığı´nda BÇG benzeri bir teşkilat kurulmuştur. Bu birim, gelen tüm bilgileri Genelkurmay Başkanlığına göndermektedir. Batı Eylem Planı konulu belge de dağıtımın gereği olarak Deniz Kuvvetleri Komutanlığına gönderilmiştir. Belge hakkında hiçbir bilgim yok, savcılıktaki ifadem sırasında gördüm dedi.
Avukatının, söz konusu belgenin şahsıyla ve göreviyle alakalı olup olmadığını, imzayla teslim edilip edilmediğini Genelkurmay Başkanlığına sorduğunu ifade eden Atılan, Genelkurmayın, 16 Temmuz 2013 tarihli yazıyla talep edilen bilgi ve belgelere rastlanamadığı cevabını verdiğini aktardı.
54. Hükümet´in, 28 Şubat´taki Milli Güvenlik Kurulu kararlarının ardından istifa ettiğini ve hükümeti kurma görevinin Tansu Çiller´e verilmesinin istendiğini anlatan Atılan, şunları kaydetti: Acaba hükümeti kurma görevi, sayın Cumhurbaşkanı tarafından Sayın Tansu Çiller´e verilseydi, Savcı Mustafa Bilgili tarafından söylendiği gibi baş mağdur Çiller olacak mıydı? 28 Şubat soruşturması yapılacak mıydı? Bu süreçte tek sorumlu olarak TSK´nın görünmesi ne derece doğru? Eğer sorumlu aranacaksa siyasiler, medya, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları neden sorgulanmıyor? 46 yıldır görev yaptığım sürece, hiçbir yasal olmayan faaliyette bulunmadım.
Suçlamaları kabul etmediğini belirten Atılan, tahliyesini ve beraatını istedi.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamına karar vererek, duruşmayı 4 Kasım Pazartesi saat 10.00´a erteledi.
(01 Kasım 2013, 13:57)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
28 Şubat davası duruşmaları
Flaş!!! 28 Şubat davası açıldı
28 Şubat soruşturması manşetlerimiz
28 Şubat süreci manşetlerimiz
28 Şubat iddianamesinde arama yap