28 Şubat davasında 27. duruşma görülüyor. Duruşmada sanık savunmalarının alınmasına devam ediliyor. Davada dün de 26. duruşma görüldü.
31.10.2013 19:48 28 Şubat darbe sürecine ilişkin 27´si tutuklu 103 sanığın ´Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti´ni cebren devirmeye, düşürmeye iştirak´ suçundan müebbet hapis cezası talebiyle Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde yargılandığı davanın 27. duruşması görülüyor.
Duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler ve tarafların avukatları katılıyor. Dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı duruşmada hazır bulunmuyor. Sanık Emekli Tümgeneral Kenan Deniz´in avukatı, müvekkilinin tutuksuz yargılanması talebiyle mahkemeye dilekçe sundu.
-Salonda çekilen fotoğrafa işlem-
Duruşmanın başladığı sırada, Meral Erdoğan isimli bir izleyicinin, fotoğraf çektiği görüldü. Heyetin bulunduğu bölüme çağrılan Erdoğan´a, Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal, Neden fotoğraf çektiğini sordu. Erdoğan da Fotoğraf çekmenin yasak olduğunu bilmiyordum. Mahkeme salonundaki ´Adalet Mülkün Temelidir´ yazan kürsüyü çekmek istedim. Ancak uyarılınca çekmekten vazgeçtim dedi. Köksal´ın, Makinanın flaşı patlamış demesi üzerine, Erdoğan, kendiliğinden patlamış olabilir cevabını verdi. Meral Erdoğan´ın salonda fotoğraf çekme teşebbüsüyle ilgili Cumhuriyet savcılığına yazı yazılmasına karar veren mahkeme, Erdoğan´ın telefonunun da incelenmek üzere savcılığa teslim edilmesini ve duruşma salonundan çıkarılmasını kararlaştırdı.
-Sanık Ceylanoğlu: Kaş göz işareti yapmadım-
Müşteki vekili avukat Hüsnü Turan, duruşma salonunda bulunan emekli Orgeneral Erdal Ceylanoğlu´nun kendisine bakarak birşeyler not ettiğini, kaş, göz işaretleri yaptığını iddia ederek, Bunu tehdit olarak algıladım. Notlarının kontrol edilerek, gereği yapılsın dedi.
Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal´ın bunun üzerine Ceylanoğlu´na, Not alıyor muydunuz? diye sordu. Ceylanoğlu da Ben o şahısla ilgili bir not tutmadım. Ama tuttuğum bir not var. Duruşmanın seyri ve mahkemenin seyriyle ilgili tuttuğum notlar var, bunları mahkemeye verebilirim dedi.
Avukata kaş, göz işareti yaptınız mı? sorusuna ise Ceylanoğlu, Hayır cevabını verdi.
Ceylanoğlu´ndan not tuttuğu kağıtları alan Köksal, bunu sesli bir şekilde okudu. Kağıtlarda, Avukat Hüsnü Turan ile ilgili herhangi bir yazının bulunmadığı belirlendi. Mahkeme, fotokopisi alındıktan sonra Ceylanoğlu´nun notlarının, kendisine teslimine karar verdi. Bu sırada söz alan Ceylanoğlu, Aslını alın dedi.
SANIK HÜSNÜ DAĞ´IN ÇAPRAZ SORGUSU
Duruşma, dün savunmasını tamamlayan Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı emekli Albay Hüsnü Dağ´ın çapraz sorgusuyla devam ediyor. (AA)
28 Şubat Davası´nda savunmasını yapan dönemin Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı emekli Albay Hüsnü Dağ, evinde bulunduğu iddia edilen, Gazetecilere verilecek temalar ve kurban derisi başlıklı belgelerle ilgili, Bu belgelerin evimden çıktığını kabul etmiyorum. Belgedeki paraflardan birisi benimkine benziyor. Ancak buradaki yazılar bana ait değil dedi.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, dün savunmasını tamamlayan Dağ´ın çapraz sorgusu devam etti. Cumhuriyet Savcı Kemal Çetin, Dağ´a, Evinizde yapılan aramada, ´gazetecilere verilecek temalar´ konulu belge ele geçirildi. Belgenin tamamından, Refah Partisinin ve hükümetin hedef alındığı anlaşılmaktadır. Belgenin sahte olduğunu belirttiniz. İkametinizde ele geçirilen belgeleri, avukatınızla imzalamış ve bir itirazda bulunmamışsınız. Bu belgenin görev alanınızla uyuştuğu anlaşılmaktadır. Bu hususlara ne diyorsunuz sorusunu yöneltti.
Dağ, Bu belge bana göre sahte, dünkü savunmamı iyice okursanız görürsünüz. O belge oraya konulmuş cevabını verdi.
Savcı Çetin, Soruya bu şekilde cevap verince kurban derisiyle ilgili ´Sayın Komutanım, bu belgeyi biz hazırladık´ yazılı makaleyi sorma gereği duymuyorum dedi.
Müşteki avukatlarından Yılmaz Bölükbaşı´nın,Genelkurmay´da basın mensuplarına yönelik akreditasyon düzenlemeleri, basın mensuplarıyla özel görüşmeler, sizin görev yaptğınız başkanlık tarafından mı yapılmıştır? Basınla ilişkilerde sizin başkanlığını yaptığınız daire kullanılmamışsa bunu kimler yapmıştır sorusuna, Dağ, Bu aşamada, kişilerin müdahillikleri belli olmadığı için cevap vermeyeceğim karşılığını verdi.
Dağ, müşteki avukatlarının diğer sorularını da aynı gerekçeyle cevaplamadı.
MAHKEMEYE BELGE GETİRİLDİ, SANIK DAĞ ´SAHTE´ İDDİASINDAN VAZGEÇTİ
Duruşma salonuna, Hüsnü Dağ´ın evinde bulunduğu iddia edilen, el yazısıyla yazılmış bazı belgeler getirildi.
Dağ´ın belgeleri incelemesinin ardından Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal, Söz konusu belgelerin ve yazının, kendisine ait olup, olmadığını sordu.
Dağ, Bu yazılar, evimde yapılan aramanın ardından attığım paraf, bana ait dedi.
Tayyar´ın, Gazetecilere verilecek temalar ve kurban derisi başlıklı yazılara ne diyorsunuz sorusuna ise Dağ, Bu belgelerin evimden çıktığını kabul etmiyorum. Belgedeki paraflardan birisi benimkine benziyor. Ancak buradaki yazılar bana ait değil karşılığını verdi.
-Karadayı´nın sözleri soruldu-
Üye Hakim Hakan Oruç, 28 Şubat´tan sonra, dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı´nın yaptığı bir konuşmayı hatırlatarak, Karadayı, ´sizlere çok güvendim, çok güzel işler yaptınız´ diyor. Bunu hatırladınız mı? Bu konuda bilginiz var mı sorusunu yöneltti. Hüsnü Dağ da Bu dış dünyaya yansıtılmamış, fikir olarak kalmış bir yazıdır. Bu konu, suç teşkil eden bir fiil değil. Bu yazı hakkında yorum yapamam ki cevabını verdi.
Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin, Dağ, avukatının ve kendisinin imzasının bulunduğu belgeyi inkar etmiştir. Bunu mahkemenin takdirine sunuyorum dedi. Bunun üzerine Hüsnü Dağ, Paraf benim parafıma benziyor karşılığını verdi. Kemal Çetin´in Sürekli attığınız bir parafın kendinize ait olup olmadığını çok kolay söyleyebilirsiniz demesi üzerine Mahkeme Başkanı Köksal, Karşılıklı konuşma ve tartışma yapılmaması uyarısında bulundu.
-Evimde olması imkansız
Hüsnü Dağ, şunları ifade etti: Benim evimde tutulan arama ve gözaltı tutanağında, bu belge 3 sayfa olarak gösteriliyor. Sizin getirdiğiniz belge 2 sayfa. Bunun bir sayfası nerede? Arama tutanağında bunun bitiş cümlesi farklı, burada farklı. Evimin arandığı sırada bu kayıtlar, bu belgeler incelenirken, imzalanırken çok çelişki var. Bu beni rahatsız ediyor. Oradaki emniyet amiriyle, avukatım tartıştı. Ben bu iki belgenin böyle olduğunu bilseydim tepkimi koyardım. O belgelerin benim evimde olması imkansız, hiçbir şekilde böyle bir belge görmedim.
Duruşmaya, ara verildi.
-Yalanladığı belgeleri aslı gösterilince kabul etti-
28 Şubat darbe davasında yargılanan dönemin Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Hüsnü Dağ, bir önceki duruşmada sahte olduğunu ve evine kötü niyetli kişilerce yerleştirildiğini iddia ettiği belgeleri bu duruşmada kabul etti. Dağ, evinde yapılan aramada bulunan ve Adli Emanet´ten getirilen belgelerdeki imzanın da kendisine ait olduğunu söyledi.
Dağ, önceki günkü duruşmada, evinde bulunan belgelerin sahteliğini iddia ederek, ´Belgelerin aslını görmeden değerlendirmede bulunamayacağını´ kaydetmişti. Evinde ele geçirilen ve Adli Emanet´ten getirilen belgelerin kendisine gösterilmesi üzerine Dağ, belgelerin üzerine alınan notların ve imzaların kendisine ait olduğunu kabul etti. Dağ´ın evinde bulunan belgelerde gazetecilere verilmek üzere hazırlanmış emir yazıları ile dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ve 2. Başkan Çevik Bir´in sözlerini de içeren notlar bulunuyor.
Duruşma Savcısı Kemal Çetin, sanığın avukatının ve baro temsilcisinin gözetiminde evinde bulunan belgelerin daha önce sahte olduğunu söylediği belgeleri kabul ettiğini ifade ederek bunun tutanaklara geçirilmesini istedi. Çetin, sanığın savcılık ifadesinde, belgelerin sahte olduğu ile ilgili bir itirazının olmadığını hatırlattı. Hâkim Hakan Oruç ise Dağ´a, ?Evinizde bulunan ve size ait olduğunu kabul ettiğiniz belgelerde, yaptığınız özel görüşme sonrasında yazdığınız notlardaki İsmail Hakkı Karadayı´nın ´28 Şubat´la ilgili ben konuşursam Türkiye yerinden oynar. Sizlere çok güvendim, çok güzel işler yaptınız´ ifadelerinde bahsettiği ´sizler´ ve ´işler´i açıklayabilir misiniz?? sorusunu yöneltti.
Sanık Hüsnü Dağ, konunun suç unsuru içermediğini iddia ederek, ?Yorumda bulunmak istemiyorum.? cevabını verdi. Hâkim Oruç, Dağ´ın notlarında yer alan, ?Çevik Paşa ile görüştüm. Sizden bahsettim. Büyük yatırımlar olacak sözleri Karadayı´ya ait. İrtibatta olunan bir gazete var mı?,? sorusunu da yöneltti. Dağ ise, ?Yazı bana ait ama hiç dışarı çıkmamış. Fikirde kalmış yazılar bunlar.? karşılığını verdi. Sanık Dağ, müşteki avukatlarının kendisine yönlendirdiği soruları ise müdahilliklerinin karara bağlanmadığı gerekçesiyle cevaplamadı.
SANIK ŞEVKET TURAN´IN SAVUNMASI
Dönemin Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı emekli Albay Hüsnü Dağ´ın savunmasının alınmasının ardından sıra dönemin Genelkurmay Başkanlığı anlaşmalar Dairesi başkanı emekli Tümgeneral Şevket Turan´ a geldi. 28 Şubat döneminde Genelkurmay Antlaşmalar Daire Başkanlığında görevli olduğunu belirten Turan, Bizim, ABD´nin Türkiye´de bulunduracağı silahlar, İncirlik´teki ABD uçaklarının sayısının 46´nın üzerine çıkıp çıkmadığının takibi ve NATO tatbikatlarıyla ilgilenme görevimiz vardı dedi.
Batı Çalışma Grubu´nda (BÇG) herhangi bir görev almadığını, toplantılara katılmadığını savunan Turan, 54. Hükümetin düşürülmediğini, istifanın altında siyasi hesapların yattığını iddia etti.
İrtica Konusunda Alınacak Tedbirler konulu 7 Nisan 1997´deki toplantıya katılmadığını, bununla ilgili tutanakların gerçek olmadığını ileri süren Turan, suçlamaları kabul etmediğini söyledi.
Turan, Benim kaçmam, saklanmam söz konusu olamaz. Yargılamamın tutuksuz devam etmesini engelleyecek bir şey yok. Tahliyemi ve beraatımı istiyorum diye konuştu.
-Çapraz sorgu-
Savunmasını tamamlamasının ardından Turan´ın, çapraz sorgusuna geçildi. Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin´in, Dini hassasiyeti olan personelin ihracıyla ilgili, bazılarına düşük sicil verileceği, en küçük hareket ve davranışlarının disiplinsizlik olarak görüleceği öngörülüyor. Bu konuda ne diyeceksiniz sorusuna Turan, şu yanıtı verdi: Silahlı kuvvetlerde böyle bir durumun olduğunu zannetmiyorum. Personelin ayrılacağına ya da abartılmış olarak sicillerinin doldurulması gerektiğine dair yazıya rastlamadım. Benim babaannem başörtülü, namazını kılan biridir, anneannem de öyle. Ailece biz, dindar kişilere karşı saygılıyız, kimseye karışmayız. BÇG´de de bu konuların bu derece abartıldığına inanmıyorum. Müslümanız, bütün dindar, dinini yaşayan insanların önünde saygıyla eğiliyoruz.
-Ortada darbe yok
Müşteki avukatı Hüsnü Tuna, Sanık konuşmalarında kadroların temizlenmesinden bahsediyor. Bir kriter var mı? Hangi kadrolardan, kimlerin temizlenmesi gerekiyor? Darbeden sonra, yeni kurulan hükümette hangi bakanların yer alması gerektiği belirtiliyor sorusunu sordu.
Müşteki avukatlarının sorularını cevaplamayacağını söyleyen Turan, Darbe lafını kabul etmiyorum, ortada darbe yok dedi.
Turan, diğer müşteki avukatlarının sorularını ise yanıtsız bıraktı.
SANIK ŞÜKRÜ SARIIŞIK´IN SAVUNMASI
Duruşmada dönemin Kara Kuvvetleri Harekat Başkanı Şükrü Sarıışık da savunma yaptı. Sarıışık, Batı Çalışma Grubuna (BÇG) ilişkin çalışmaların öncesinde ve sonrasında hiçbir faaliyet içinde yer almadığını söyledi. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasını yapan Sarıışık, iddia edilen BÇG belgeleriyle hiçbir ilgisi olmadığını, BÇG toplantılarına katılmadığını, müşteki ve şüpheli ifadelerinde isminin geçmediğini belirtti. Sadece kendisinin değil, emrindeki hiçbir personelin de BÇG´de yer almadığını kaydeden Sarıışık, BÇG´ye ilişkin çalışmaların ne öncesinde ne içinde ne sonrasında bir faaliyet içinde yer aldım dedi.
Diğer sanıkların ifadelerinden bölümler okuyan ve bunlardan da anlaşılacağı üzere, BÇG´ye ilişkin görev ve sorumlulukların Kara Kuvvetlerinde İstihbarat Başkanlığına verildiğini ifade eden Sarıışık, bununla kendisinin ve başında bulunduğu Harekat Başkanlığının hiçbir ilgisi bulunmadığını bildirdi.
İddianamede kendisiyle ilgili olduğu ileri sürülen 2 belge bulunduğunu kaydeden Sarıışık, bunlardan birinin 7 Nisan 1997´de Genelkurmay Karargahı´nda yapıldığı iddia edilen toplantıya ilişkin İrtica Konusunda Alınacak Tedbirler, ikincisinin de Kara Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığına ait İKK Raporları Konulu belgeler olduğunu anlattı. 7 Nisan 1997´de yapıldığı ileri sürülen toplantıya katılmadığını, dolayısıyla burada konuşma yapmadığını belirten Sarıışık, bu toplantının da general/amiral toplantısı olduğunu iddia etti. Sarıışık, general/amiral toplantısının Genelkurmay Karargahı´ndaki general ve amiralleri kapsadığını, kuvvet komutanlıkları ve Jandarma Genel Komutanlığındaki generallerin bu toplantıya katılmadığını ifade etti.
Sarıışık, İrtica Konusunda Alınacak Tedbirler konulu belgenin sahte olduğunu ileri sürdü.
Kara Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığına ait İKK Raporları Konulu belgenin de mevcut yönerge ve direktiflere göre kendisiyle hiçbir bağının olmadığını savunan Sarıışık, İstihbarat Başkanlığınca hazırlanan ve işleme tabi tutulan söz konusu belgenin benimle ilgili olarak iddianamede yer almasına herhangi bir anlam veremedim diye konuştu.
Halen Balyoz davasından 18 yıla hükümlü olduğunu ve yaklaşık 3 yıldır cezaevinde bulunduğunu bildiren Sarıışık, 44 yıl ülkesine ve ordusuna hizmet etmiş biri olarak, atılı suçlamaları reddettiğini söyledi.
Tahliyelerine karar verilen birçok sanıkla arasında fark bulunmadığını öne süren Sarıışık, tahliyesine ve beraatine karar verilmesini istedi.
Sarıışık´ın çapraz sorgusuyla devam edilecek duruşmaya yarın saat 10.00´a kadar ara verildi.
-----------------------------------------------------------------------------------------
DÜNKÜ 26. DURUŞMADA YAŞANANLAR
Davada dün de 26. duruşma görüldü. Duruşmada sanıklar Köksal Karabay´ın çapraz sorgusu yapıldı, ardından da sanık Hüsnü Dağ´ın savunmasına geçildi. Dağ´ın savunmasının ardından çapraz sorgusu yapılmaya başlandı. Vaktin geç olması nedeniyle duruşmanın sona ermesi üzerine yarım kalan sorguya bugün (31.10.2013) devam edilmesi kararlaştırıldı.
SANIK KÖKSAL KARABAY´IN ÇAPRAZ SORGUSU
Dünkü 26. duruşmadan önce, sanıklardan dönemin Genelkurmay Plan Harekat Daire Başkanı emekli Korgeneral Köksal Karabay´ın çapraz sorgusuna devam edildi.
Karabay, müdahilliklerine karar verinceye kadar müştekiler ve avukatlarının sorularına yanıt vermeyeceğini söyledi.
Karabay´ın avukatı Çağrı Ayhan Şenel, müştekiler arasında 1995´te, hatta 1988´de YAŞ kararıyla ihraç edilenlerin bulunduğuna dikkati çekerek, İddianamede, müvekkilim Köksal Karabay´ın o tarihlerde YAŞ kararıyla ihraç edilen kişilerle ilgili ne gibi dahli olabilir, açıklanmamış dedi. İddianamenin ek klasörlerinde MİT Müsteşarlığının irticaya ilişkin MGK´ya yaptığı takdimle ilgili bir belge bulunduğuna işaret eden Şenel, bu takdimin MİT´ten istenmesini talep etti.
SANIK HÜSNÜ DAĞ´IN SAVUNMASI
Duruşmada sanıklardan dönemin Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı emekli Albay Hüsnü Dağ da savunmasına başladı. Bugün belki de hayatımın en zor görevlerinden birini yapıyorum. Gerek yargı, gerekse basında hakkımızda oluşturulan önyargıların, karalamaların, yanlış kanaatlerin, yalanların, iftiraların ve suçlamaların her birinin ne kadar haksız, hukuksuz ve mesnetsiz olduğunu göstermeye çalıyacağım diyen Dağ, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 gibi antidemokratik dönemlerin acılarını herkes gibi yaşadığını ifade etti ve özgürlükçü demokratik sisteme yürekten bağlı olduğunu söyledi.
Bilerek ve isteyerek, hukuka aykırı hiçbir eylemi olmadığını belirten Dağ, fakat hukuk tanımayan, hukuku bir araç olarak kullanan insanların haksızlıklarına çok fazla maruz kaldığını ifade etti.
Dağ, daha önceki celselerde Çevik Bir, Çetin Doğan ve Orgeneral Erol Özkasnak´ın da arasında bulunduğu bazı sanıkların, kendisinin BÇG´de görevlendirilmediği ve faaliyetlerine katılmadığını teyit ettiklerini anlatarak, BÇG´de çalıştığım iddiası bir iftiradan ibarettir dedi.
Genelkurmay Başkanlığının, başvuruları üzerine bir belge verdiğini bildiren Dağ, belgede kendisinin 1996-1998 arasında Genelkurmay Karargahı´nda BÇG veya başka bir çalışma grubunda yer aldığına, BÇG´nin toplantılarının yapıldığı mahal veya İç Güvenlik Harekat Daire Başkanlığında bulunduğuna ilişkin kayda rastlanmadığının belirtildiğini ifade etti. Dağ, bunun, BÇG ile ilgisi olmadığını kuşkuya yer bırakmayacak şekilde kanıtladığını savundu.
-Özgür iradesiyle istifa eden bir hükümet var-
Dağ, cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya iştirakle suçlandığına dikkati çekerek, Ortada düşürülen değil, kendi özgür iradesiyle istifa eden bir hükümet var diye konuştu. Dağ, Gazetecilere verilecek temalar adlı belgenin evime konulduğunu düşünüyorum. Sahte belgeyle suçlanmak isteniyorum dedi.
Dağ, 28 Şubat´la ilgili daha önce Hasan Celal Güzel´in suç duyurusunda bulunduğunu, Ankara DGM Savcılığının takipsizlik kararı verdiğini, buna itirazın da reddedildiğini anlatarak, bu karara rağmen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, kaynağını yasadan almayan bir soruşturma yürüttüğünü savundu.
Duruşmaya daha sonra öğle arası verildi. Dağ, savunmasına aranın ardından devam edecek
Davanın öğleden sonraki bölümünde, Dağ, savunmasına devam etti. 28 Şubat soruşturmasında gizliliğin basına yansıyan haberlerle ihlal edildiğini ileri süren Dağ, şunları kaydetti:
İddianamede adı geçen belgeleri ilk kez emniyetteki sorgulamada gördüm. 7 Nisan 1997´de Genelkurmay Başkanlığı İnönü Salonu´da yapılan ´İrtica Konusunda Alınacak Tedbirler´ konulu toplantıya katılmadım. Bunu idddianameyi aldığımda öğrendim. Toplantıya katılanların isimlerinin olduğu liste de gerçeğe aykırıdır. Bu toplantı general ve amiral toplantısıdır. Bu, daire başkanlarının katılacağı bir toplantı değildir. Hiç bir amiral ve general toplantısına görevim süresince katılmadım, çağırılmadım. Bu toptantıya katıldığımı gösteren hiç bir bilgi, belge yok. İddianamedeki suçlamalar mesnetsizdir.
BÇG´den takdir belgesi almadığını savunan Dağ, sadece daire başkanlığı yaptığı süre içerisinde göreviyle ilgili bir takdir belgesi aldığını belirterek, bunu mahkemeye sundu.
Dağ, aramalar sırasında konutundan çıkan belgenin de asılsız olduğunu idida ederek, dava dosyasından çıkartılmasını talep etti.
Genelkurmay karargahında yapılan brifingleri kendisinin hazırlamadığını savunan Dağ, Brifingleri komutanlık hazırlamıştır. Benim iradem dışında gerçekleşmiştir diye konuştu.
-Delil yok ki karartılsın-
BÇG´de çalışmadığını belirten Dağ, BÇG´nin çalışma yerinin neresi olduğunu bile bilmediğini söyledi.
Delillerin huhuka uygun yoldan elde edilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Dağ, dava dosyasında delil olarak bulunan, Genelkurmay antetli CD´nin hukuka aykırı şekilde oluşturulduğunu iddia etti.
Hukuka aykırı hiçbir emir almadığını savunan Dağ, Hukuken geçersiz sahte iki belge, tutukluluğumun devamına gerekçe olarak gösterilmektedir. Tutuklama gerekçeleri soyut ve hukuki gerekçelerden yoksundur. Delil yok ki karartılsın dedi.
-Gözyaşlarını tutamadı-
Hüsnü Dağ, Vatan ve millet uğrunda her zaman seve seve can vermeye hazırım ama canımı acıtan, vicdanları kanatan, hukukun araç olarak kullanılmasıdır diye konuştu.
Tutuklanmasının ardından, ailesinin maruz kaldığı sıkıntılara değinen Dağ´ın, gözyaşlarını tutamadığı görüldü. Adalete ve Türk milletine güvenlerinin devam ettiğini vurgulayan Dağ, beraatını talep etti.
-Sanık Dağ´dan hakime: Beni yaralıyorsunuz-
Daha sonra, savunmasını tamamlayan Dağ´ın çapraz sorgusuna geçildi.
Üye hakim Hakan Oruç´un, Kurban bağışı başlıklı bir yazı var, bu evinizde yapılan aramada da bulunmuş. Buradaki yazı size mi ait? Yazının sizin evinizde bulunduğu doğru mu? sorusuna Dağ, Bana ait değil. Bilemiyorum. 400-500 makale arasından çıkmış bir yazı, benim vardı, yoktu gibi bir beyanda bulunmam doğru olmaz cevabını verdi.
Oruç´un Evinizde yapılan aramada, ´gazetecilere verilecek temalar´ isimli belge bulunmuş, bu doğru mu? sorusuna ise Dağ, Ben, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren hiçbir belgeyi görmedim, duymadım. Ben gözaltına alındığımda belgeleri emniyette gördüm. Neden soruyorsunuz, beni yaralıyorsunuz karşılığını verdi.
Hakim Oruç da Hüsnü bey, ben, sizi yaralamak için sormuyorum, böyle bir amacımız yok dedi.
Duruşmaya daha sonra son verildi. Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterliği´ne yazı yazılarak, 7 Nisan 1997´de İnönü Salonu´nda yapılan İrtica Konusunda Alınacak Tedbirler konulu toplantı tutanağının, Genelkurmay´daki örneğinin nerede, ne zaman, kim tarafından nasıl bulunduğunun öğrenilmesine karar veren mahkeme, belgenin, arşiv kayıtlarında olup olmadığının, bulunduktan sonra herhangi bir işleme tabi tutulup tutulmadığının, bu konuda bir tutanak düzenlenip düzenlenmediğinin ve ne şekilde saklandığının sorulmasını kararlaştırdı.
Duruşmaya ertesi gün (bugün) devam edilmek üzere saat 10.00´a ertelendi.
-----------------------------------------------------------------------------------------
28 ŞUBAT MAĞDURU 13 ASKER SUÇ DUYURUSU YAPTI
01.11.2013 10:31 28 Şubat sürecinde ordudan uzaklaştırılan 13 asker, Gaziantep Adalet Sarayı´na gelerek suç duyurusunda bulundu. Postmodern darbe olarak adlandırılan 28 Şubat sürecinde ordudan resen emekliliğe zorlanan 13 asker, Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde devam eden 28 Şubat davasına müdahil olmak için sabah saatlerinde Gaziantep Adliyesi´ne geldi. Suç duyurusu öncesinde basın açıklaması yapan emekli Binbaşı Sadık Paksoy, ülkenin birlik ve beraberliğini bozmaya çalışanlara karşı fırsat vermeyeceklerini ifade etti. Paksoy şunları kaydetti: ?28 Şubat postmodern darbesinden maddi ve manevi zarar gören, yasa ve hukuk dışı yöntemlerle çok sevdikleri meslekleri TSK´dan resen uzaklaştırılan YAŞ mağduru emekli subay, astsubay, eş ve çocukları adına kamu vicdanına seslenmek için toplandık. Bu davanın ve milletin tarafı olmak istiyoruz. Her davada olduğu gibi bu davada da suçsuzların olabileceğine inanıyoruz. Herkes bilir ki bir ilaç hadden aşarsa zehir olur. Bu nedenle de adalet tez verilmelidir.? Basın açıklamasının ardından ordudan uzaklaştırılan askerler suç dilekçelerini adliyeye sundu.
(31 Ekim 2013, 19:48), son güncel.: (01 Kasım 2013, 10:31)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
28 Şubat davası duruşmaları
Flaş!!! 28 Şubat davası açıldı
28 Şubat soruşturması manşetlerimiz
28 Şubat süreci manşetlerimiz
28 Şubat iddianamesinde arama yap