Ordunun yönetime el koyduğu Mısır´da 3 Temmuz´dan bugüne darbeye karşı sadece gösteri yapmakta olan 5 bine yakın kişi güvenlik güçlerince öldürüldü. 1o binden fazla kişi yaralandı. Şaşırtıcı şekilde Batı sessiz kaldı. Haklarını arayanlar terörist muamelesi görürken binlerce insan terör suçunun en kabası devlet terörü ile öldürülüyor. Batı ve arap ülkelerinin göstermelik cılız tepkileri olsa da görünmeyen destek ise belgeleriyle, gönderilen milyarlarca dolar yardımla ya da diplomatik açıklamalarla kanıtlanıyor. Mısır bir iç savaşın eşiğinde gibi görünüyor. Darbeye karşı direnişin sürüp sürmeyeceği, sürecekse pasif olarak mı devam edeceği tartışılıyor. Bu arada Mısır olayları ile Gezi parkı olayları arasında giderek daha fazla karşılaştırma yapılıyor.
20.08.2013 17:53 Mısır´daki durum giderek ağırlaşıyor. Askeri darbe yönetime el koydu. Şaşırtıcı şekilde Batı sessiz kaldı. Darbeciler, darbeye sadece gösteri yaparak direnen 5 bin civarında insanı öldürdü. Bir insanlık suçu yaşanıyor. Bosna iç savaşının başlangıcında uygulanan, keskin nişancıların rasgele ateş ederek sivilleri öldürmesi eylemi, Adeviye meydanında toplanan darbe protestocularına karşı uygulandı. Katliamı yapanlar; polis ve askerler idi. Bir de ´Baltacı´ adı verilen suç grupları.. Polis ve askerin yanında göstericilere saldıran bu saldırganlar yüzlerce kişiyi öldürdü, evleri yaktı. Katliam sonrasında camiye sığınan masum insanları kuşatan bu suç grupları camiden çıkan kadınları dahi sopalarla dövmekten geri durmadı. Bu şekilde, bir rejim demokratik iradesini talep eden halka en iğrenç şekliyle katliam yağdırdı.
Üstelik tüm dünyanın gözü önünde.. Darbe daha önce hiç olmayan şekilde canlı yayında dünyaya duyuruldu. Katliamlar canlı yayında dünyada izlendi. Şaşırtıcı şekilde, bu vahşet Batı tarafından sessizlikle karşılandı. Ve aslında desteklendi. Darbeye darbe diyemediler. Türkiye´de Gezi olaylarında göstericilere müdahale edilmesine, siyasetçisiyle medyasıyla, vakıf ve sivil toplum kuruluşlarıyla açık tepki gösteren ABD ve Avrupa ülkeleri, Gezi olaylarıyla kıyaslanmayacak şiddetteki müdahale ve katliamlara sessiz kaldı. Darbecilerin en büyük moral kaynağı ABD ve Avrupa´nın kendilerinden yana tavır alması oldu.
Bunun nedeni aslında açık. Mısır halkının karşısında general Sisi değil ABD var. İsrail ve Avrupa ülkeleri var. Demokrasiden korkan Arap diktatörleri var. Ortadoğu´da yıllardır kendi lehlerine oluşmuş olan dengeyi, statükoyu korumak isteyenler var.
Bunlar kanıtlarıyla ortaya çıktı. Mısır´da 1 yıldan fazla iktidarda kalan Cumhurbaşkanı Mursi´nin devrilmesi noktasına 1 yıllık bir hazırlık sürecinde gelindiğine dair deliller ortaya çıktı. ABD Berkeley Üniversitesi öğrencileri, bilgi edinme kanununa dayanarak resmi belgelere ulaştılar ve Mursi´ye karşı çalışma yapması için sivil toplum kuruluşlarına finansal yardım yapıldığını kanıtladılar.
Bu konudaki başka bir delil de yabancı vakıflar davası sürecinde ortaya çıktı. Mısır´da Mübarek´in 2011´de devrilmesinden sonraki yeni süreçte yabancı vakıflara baskınlar yapıldı. ABD, Alman ve İngiliz vakıflarının 43 yöneticisi gözaltına alındı. Bu vakıfların yasak olmasına rağmen Mısır´da siyasi faaliyetlerde bulunduğu kanıtlandı. Dava sonuçlandığında ABD ve Avrupalı 43 sanık hapis cezası aldı. ABD Ulaştırma Bakanının oğlu da bu sanıklardan biri idi. Davanın bu şekilde sonuçlanması ABD ve Mısır arasında diplomatik kriz çıkardı. Dava Avrupa ülkelerinde de tepkilere yol açtı. Ve davanın sonuçlanmasından sadece 1 ay sonra Mursi askeri darbe ile devrildi.
Benzer bir durum bizim ülkemizde de söz konusu oldu. Mısır ile Taksim Gezi olayları arasında çeşitli açılardan bağlantılar var. Örneğin Taksim Gezi olaylarında yabancı vakıfların gösterilere verdiği destek çeşitli bulgularla ortaya çıktı. En somut olanı Hatay´da yaşandı. Gezi Parkı eylemcilerine para dağıtılarak provokasyon yapıldığı ihbarı üzerine Hatay´da ´casus evlerine´ ikiz baskın düzenlendi. Eski Bakan Zekeriya Temizel´in kızı Selin Temizel´in de aralarında bulunduğu Alman Arche Nova ve İngiliz MapAction vakfı üyesi 8 kişi gözaltına alındı. 6 yabancı, ajanlık suçlamasıyla sınır dışı edildi. Konuyla ilgili bir başka gelişme, Alman vakıflarının Gezi olaylarına aktif desteğinin Başbakan Erdoğan´a sunulan Gezi raporunda yer aldığının ileri sürülmesi oldu. Halen çeşitli illerde yürütülmekte olan çok sayıdaki Gezi soruşturmaları kapsamına bu iddialar da dahil oldu.
Konuyla bağlantılı olarak soruşturma kapsamına dahil olan bir başka bulgu da, yabancı politikacı, gazeteci ve diğer meslek sahibi kişilerin Gezi olaylarında protesto gösterilerine aktif şekilde katılması oldu.
Yine konuyla bağlantılı olarak burada aktarılabilecek bir başka bulgu ise daha önce ortaya çıkmıştı. Ergenekon sanıklarının Alman derin devletiyle bağlantılarına dair bulgular ile çeşitli Alman vakıflarından Ergenekon sanıklarına çeşitli miktarlarda paralar gönderildiğini ispatlayan belgeler Ergenekon davasına yansıdı. Ergenekon´un en önemli sanıklarından Bedrettin Dalan´a Alman istihbaratı tarafından Sinan Akkuş adına verilen sahte pasaport basına yansıdı. Almanya, Dalan ve çok sayıdaki diğer terör davaları sanıklarını Türkiye´ye iade etmeyi reddediyor.
Bu bulgular, Mısır ve Türkiye´ye yönelik hareketlenmenin ardından Batı´nın olduğunu gösteriyor. Gezi olaylarında göstericilerin yanında yer alan batılıların Mısır´da niçin yer almadığını gösteriyor. İkisi birbiri ile gayet uyumlu aslında bu tavırların. Gezi olaylarında hükümeti devirmek amacıyla kalabalıkları organize etmede rol alan, Hatay´da ortaya çıktığı gibi göstericilere para dağıtan, hatta hızını alamayıp tomaların önüne geçen ve polisi kışkırtıcı hareketler yapan yabancı bayan aktivist gibi çatışmada aktif rol alan batılılar, Mısır´da Mursi´yi devirmek için de benzer faaliyetler yürüttüler. Asker, polis ve baltacılara para desteği sağlandı. Mübarek´in devrildiği Tahrir meydanında bu kez Mursi´yi devirmek için farklı kalabalıklar toplandı. Mursi´ye sahip çıkan kalabalıklar ise Adeviye meydanında toplanmak zorunda kaldı. Batı´dan geldiği anlaşılan paralar, Mursi´ye karşı askeri darbeyi destekleyen Tahrir´deki kalabalıklara çantalar içinde dağıtıldı. Helikopterlerden kalabalıklara dağıtılan ´şu kadar bardak kazandınız, gidin şu yerlerden teslim alın´ gibi alışveriş kuponları ise, kendi halkına saldırmaları için kalabalıkların satın alınma iğrençliğinin simgesi oldu. Darbenin hemen ardından Arabistan´ın 5 milyar dolar yardım göndermesi, Mısır´ın Sisi üzerinden dış istila altında olduğunun diğer belgesi oldu.
2011´de Tahrir´de Mübarek´e karşı ayaklanan kalabalıklar, Türkiye´deki demokrasiyi örnek aldıklarını açıklamışlardı. Türkiye ile Mursi´nin arası çok iyi oldu. Ancak Başbakan Erdoğan´ın Ortadoğu´da aktif rol alma çabası, ´one minute´ ile İsrail´e ve dolayısıyla onu destekleyen Batı´ya kafa tutması, İspanya ve Brezilya ile birlikte diplomatik girişimlerde bulunarak Batı´ya alternatif politikalar oluşturmaya çabalaması anlaşılıyor ki Batı´yı acilen harekete geçirdi.
Simgesel önemi çok büyük olan One Minute olayı.. Erdoğan´ın kararlı tutumunu sürdürmesi.. Bu tavrını her alanda politikalarına yansıtması.. Ekonomik açıdan ABD ve Batı´nın ekonomik krizlerle sarsılmasına karşın Türkiye´nin büyümeyi sürdürmesi.. Askeri alanda Batı´ya olan bağımlılığının giderek azalması ve kendi ihtiyaçlarını gideren teknolojik bir ivme yakalanması.. AK Parti´nin 4´üncü ve belki bir çok dönem daha iktidarda kalacağının anlaşılması.. Arap baharı ile yıllardır Batı kontrolünde olan arap ülkelerine ve özellikle de İsrail´e komşu olan Mısır´a demokrasinin gelmesi.. Türkiye´nin artan sempatisi ve bu ülkelere model olmaya başlaması..
İşte tüm bu gelişmeler üzerine kontrolü kaybetmemek için Batı´nın harekete geçtiği söylenebilir.
Bu arada konuyla bağlantılı başka gelişmeler de yaşandı. Örneğin; diplomasi alanında Türkiye ile ortak girişimlerde bulunup Ortadoğu´da inisiyatif alan Brezilya, Türkiye ile aynı dönemde Gezi olaylarına benzer olayları yaşadı. Ülke çok zor günler geçirdi.
Bir başka ülke İspanya, geçtiğimiz günlerde aldığı kararla, Türkiye ile birlikte yürütmekte olduğu ´Medeniyetler İttifakı´ girişiminden çekilme kararı aldı. Dolayısıyla ittifak çökmüş oldu. Simgesel anlamı çok büyük olan bu ittifakın çökmesi ile medeniyetler barışı kavramının Batı´da bir karşılığının olmadığı görüldü.
Mısır´daki durum giderek ağırlaşıyor. Her yönüyle bir insanlık suçu yaşanıyor. Batı yönetimleri bu suça iştirak ediyor. Arap diktatörleri bu suça iştirak ediyor. Gezi olaylarında insanlık suçu yaşandığını iddia edip, Başbakan Erdoğan´ın Strasbourg´taki Uluslararası Mahkemede yargılanacağı tehdidinde bulunabilen batılı sanatçı ve aydınlar Mısır´daki insanlık suçuna ise sessizler.. Eğer bir gün Mısır´daki katliamlar mahkemelerde yargılanacak olursa Batılı yöneticiler ile bu sanatçı ve aydınların da yargılanacak suçlular arasına girmesi gerekecek.
Mısır´daki durum giderek ağırlaşıyor. Batı, hayvanlar için seferber olurken insanlar için olmuyor. Müslümanlar onlara göre hayvanlar kadar değer taşımıyor. Anlaşılan demokrasi sadece Batı ve onların izin verdiği halklar için. Yıllar önce ABD´de zencilere layık görülen ikinci sınıf insan muamelesi şimdi müslümanlara layık görülüyor. Kızılderililere layık görülen muamele layık görülüyor. Onlara göre, en iyi müslüman ölü müslüman.. İnanması zor şekilde, gerçeği tersyüz etme gayreti var. Halk sandıkta onları seçerse ´demokrasi işte bu´, ama seçmezse, ´herşey sandıktan ibaret değil´ diyorlar.
Birleşmiş Milletler´in kuruluş gayesi ayaklar altında. Kore´de BM için savaşmışız, abd askerlerini kurtarmışız. Bununla övünen madalyalarını göğsünde taşıyan insanlarımız var. Acaba tersi durum olsa, bizim yardımımıza gelirler mi?.. NATO yardım isterse hemen koşmaya hazırız da, ya tersi olur biz işgale uğrarsak acaba gelirler mi?..
Mısır olayları sadece Batı´nın demokrasi çarpıklığını değil, onları medeniyetin beşiği gösteren içimizdeki uzantılarını da deşifre ediyor. Yakın zamana kadar, Obama´nın İslam dünyasında nasıl abartıldığını hatırlayalım. Yüzüğünden hareketle İslam´a ne kadar saygılı olduğu, onun aslında gizli müslüman olduğu gibi şehir efsaneleri içimizdeki batı hayranlarınca seslendirildi.
Mısır´daki durum giderek ağırlaşıyor. Mısır, İhvanı Müslimin´in doğduğu ülke. Hasan El Benna ve Seyyid Kutub gibi efsane isimlerin ülkesi. Yani acıya alışkınlar. Bu da geçer. Ancak Mısır´da darbeye karşı direnişin pasif şekilde devam edip etmeyeceği şu anki asıl tartışma konusu görünüyor. Bunun değişmesi gerektiği dillendiriliyor. Aynı durumun bizim ülkemizde olduğunu varsayalım. Balyozcular ya da Ergenekon ya da diğer cunta yapılanmaları başarılı oldu ve bir askeri darbe ile yönetimi ele geçirdiler. Bu durumda her türlü direniş geçerli değil midir? Elbette öyledir. Kurtuluş savaşında kuvayi milliye nasıl direndiyse şimdi de aynı durum söz konusudur. Direniş hakkı, 1776 Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi ile 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi´ne, Fransız, Amerikan ve diğer Avrupa anayasalarına dahi girmiştir. Alman Anayasası´nın 20. maddesi şöyle der: ´Bu anayasa düzenini ortadan kaldırmak isteyen herkese karşı, başka bir çözüm bulunmaması halinde, bütün Almanlar direniş hakkını bir hak ve ödev olarak niteler.? Bağımsız ve demokratik seçimler imkanı olmadığı taktirde, ya da seçimlerle kurulan iktidar halkın iradesi yok sayılarak yasal olmayan yol ve kurumlarca devrildiği taktirde anayasal suç ortaya çıkar ve direnme hakkı doğar.
Mısır´da halkın seçtiği iktidar, yasal olmayan şekilde askeri darbe ile devrilmiştir. Bir dahaki seçimler beklenmemiştir. Bununla da kalınmamış direnenlere ateş edilerek toplu öldürmeler gerçekleştirilmiştir. Nereden bakılırsa bakılsın bir insanlık suçu söz konusudur. Bu açıdan darbe karşıtlarının direnişi meşrudur. Direnmeleri sonucu kan akmasından sorumlu gösterilmeleri tamamen bir çarpıtmadır. Direnmeyin aksi halde öleceksiniz demek, bir savaşta düşman ordusunun, karşımızdan çekilin aksi halde öleceksiniz demesinden farksızdır.
Mısır´da direnişin bitip bitmeyeceği, sürecekse de şekil değiştirip değiştirmeyeceği yeni tartışma konusu. Görünüşe göre direniş sürecek. Şu ana kadar yaşananlar, pasif direnişin fazla etkili olmayacağını düşündürüyor. Bir görüşe göre, eğer darbeciler birkaç generalle sınırlı olsaydı, pasif direniş Batı´nın doğrudan ya da dolaylı müdahalesiyle başarıya ulaşabilirdi. Ancak generalleri oraya getiren de zaten Batı´nın kendisi. Mısır halkının karşısında ABD, İsrail, Batı devletleri ve Arap diktatörleri var. Hiç birisi darbeye darbe demiyor. Haklarını arayanlar terörist muamelesi görüyor. Binlerce insan terör suçunun en kabası devlet terörü ile öldürülüyor ama onlara sessiz kalınıyor. Göstermelik cılız tepkiler olsa da görünmeyen asıl desteğin varlığı belgeleriyle kanıtlanıyor ya da gönderilen milyarlarca dolarlık parasal yardımla.
Dış görünüşe göre Mısır´da kaybedenler şimdilik Müslümanlar.. Ama bu aldatıcı.. Unutulmasın ki Mısır, Hasan El Benna´ların ve Seyyid Kutub´ların ülkesi.. Böyle şeylere alışkınlar.. Dünyanın en büyük firavunları da orada yaşadı. Allah dilediğinde ise Musa´lar ortaya çıktı. Sonucu Allah belirledi. Peygamberimizi Taif´te kıstırdılar. Herşey bitti denirken Allah korudu. Hicrete çıkarken evinde kıstırdılar. Herşey bitti denirken Allah korudu. Yolda mağarada kıstırdılar. Herşey bitti denirken Allah korudu. Tek ümmeti olmadan göçen peygamberler oldu. Ama onlar Allah katında başarısız değillerdi. Yaşam aslında çok kısa bir süreçtir. Kimisine hiç bitmeyecek gibi gelir. Öyle ya da böyle sona erecektir. Önemli olan nasıl geçtiğidir. Herşey Allah´ın dilemesine bağlı. Mücadele sürmeli. Gevşemek ve üzülmek olmamalı. Metin olunmalı. Yıkılmamalı. Ne Batı´ya ne Doğu´ya, hiç kimseye değil, sadece Allah´a dayanmalı. ´Allah bize yeter, o ne güzel vekildir. Hasbünallahü ve ni´mel vekîl!´ Güç ve kuvvet sahibi de yalnızca O´dur. Sonucu O takdir edecektir.
(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(20 Ağustos 2013, 17:53)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Mısır´da gözaltındakilere katliam
Mısır´da katliam: 213 şehit
Mısır´da katliam: Yüzlerce şehit
Mısır´da 2. katliam: 200 ölü
Mısır´da kanlı sabah: 51 ölü
Mısır´da askeri darbe ve sonrasındaki gelişmelerle ilgili manşetlerimiz
Mısır´da askeri darbe oldu
Mısır´da direniş yayılıyor
Katliamın sorumlusu ABD
Mısır´da ABD rolü belgelendi
ABD´den direnişe gözdağı
Mısır, 12 Eylül´e özenmiş
Türkiye Mısır´a soruşturma açtı
Mısır Alman vakıflarını yargılıyor
O vakıflar iş üstünde yakalandı
Cemaat iddialarına cevap
Taksim gezi olaylarıyla ilgili manşetlerimiz
Belgeleriyle Gezi´nin Ardındakiler
Taksim Tahrir olmaz
Mısır ve Türkiye için tarihi gün: 11022011