Hesap sorulan ülke sadece Türkiye değil. Toplumsal çalkantı sadece Türkiye´de olmayacak. Orta ölçekli ve hızla yükselen bütün ekonomik çevrelerde benzer kalkışmaları, isyanları göreceğiz. Türkiye´de Brezilya´da Meksika´da Endonezya´da Hindistan´da.. Belki BRIC ülkelerinde.. İzleyin, takip edin ekonomik kriz döneminde hızla öne çıkan, büyüyen, güç kazanan, özgüvene ulaşan ve merkez güçlere karşı meydan okumaya girişen bütün ülkelerde benzer senaryolar denenecek.. Yenişafak yazarı İbrahim Karagül ile Star yazarı Yiğit Bulut, Gezi olaylarının arka planını analiz ediyor.
19.06.2013 10:53 İbrahim Karagül (Yenişafak): Gözlerinizi açın, bu bir intikam savaşı.. Ağaç isyanı değil, park isyanı değil, iç politik isyan da değil. Demokrasi, özgürlük ayaklanması, hak-hukuk meselesi de değil.
Bir başka harita var önümüzde. Küresel ekonomik krizi hala anlamamış olanların, krizin ne tür güç kaymalarına yol açtığını göremeyenlerin, dünyanın efendileri çökerken zinde güçlerin öne çıkmasını algılayamayanların Türkiye´de olup bitenleri anlaması da mümkün değil.
Eski Dünya intikam alıyor. Yakın coğrafyayı parçalara ayıran imparatorluk güçleri intikam alıyor. Türkiye´yi yüz yıl Anadolu´ya hapsedenler intikam alıyor.
21. yüzyılı kaybedenler, kazananlardan intikam alıyor. Küresel ekonomiyi yönetirken bu gücü kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalanlar intikam alıyor. Meydan okuyan ülkelerden intikam alınıyor. Küresel ekonomiyi, kaynakları ve pazarları yönetenler merkezi kaybetmekle yüz yüze. Güç ellerinden kayıp gidiyor çünkü.
Ekonomik merkezi kaybedenler siyasi gücü de, küresel iktidarı da kaybedecekler, biliyorlar. Bu yüzden merkezin yeni taliplilerine savaş açtılar.
Yükselen, bağımsızlaşan, yönetilemez hale gelen ülkeleri sarsıyorlar, bütün zaaf alanlarını kaşıyorlar. Krizin faturasını onlara ödetmeye çalışıyorlar. Toplumsal ayrışmalarla o ülkeleri tekrar hizaya sokmaya, yönetilebilir hale getirmeye çalışıyorlar.
1750´den beri dünyayı yöneten bu güçler, 21. yüzyılın en büyük kaybedenleri oldu. Eriyorlar, içlerine çekiliyorlar. O tarihten bu yana esen rüzgar tersine döndü. Tarihin akışı değişti. Suyun yönü değişti. Atlantik ekseni çöktü. Çöküş devam edecek.
Bu güç kaymasının kazananlarını durdurmaya çalışıyorlar. Onları hırpalamaya, en azından kendi gerilemelerini yavaşlatmaya çalışıyorlar. Tarihin akışını zorlayarak yeniden kendi lehlerine çevirmeye çalışıyorlar.
Bunlar size saçma gelebilir. Türkiye´de, bu kavga-gürültü içinde, bu sığ atışmaların ortasında bunları düşünebilmek, anlamak mümkün görünmüyor.
Hesap sorulan ülke sadece Türkiye değil. Toplumsal çalkantı sadece Türkiye´de olmayacak. Orta ölçekli ve hızla yükselen bütün ekonomik çevrelerde benzer kalkışmaları, isyanları göreceğiz.
Türkiye´de göreceğiz, görüyoruz. Brezilya´da göreceğiz, görüyoruz. Meksika´da, Endonezya´da, Hindistan´da göreceğiz. Belki BRIC ülkelerinde göreceğiz.
İzleyin, takip edin ekonomik kriz döneminde hızla öne çıkan, büyüyen, güç kazanan, özgüvene ulaşan ve merkez güçlere karşı meydan okumaya girişen bütün ülkelerde benzer senaryolar denenecek.
Kitleler sokaklara akıtılacak, kaos davet edilecek, iktidarlar sarsılacak, güven zedelenecek, siyasi kaos ekonomik krizleri getirecek ve bu ülkeleri yüzyıllar sonraki meydan okumalarının önüne geçilecek.
Ekonomik ve siyasi bağımsızlaşmalarının önüne geçilecek. Küresel iktidardan pay almalarının, yeryüzünün güç merkezlerini değiştirmelerinin önüne geçilecek.
Bunları hayali şeyler mi sanıyorsunuz? Öyle düşünmeye devam edin. Kısır tartışmalarla, park-ağaç kavgalarıyla devam edin. Resmi görmeyin. Bunun aslında bir ekonomik savaş olduğunu anlamayın. Bunun bir Türkiye meselesi olduğuna inanmayın. Küresel finans çevreleriyle Türkiye´deki bağlantıları da size bir şey söylemesin. Süslü kelimelerle, çuvallar dolusu boş laflarla idare edin, ekranlarda atıp tutun.
Ama bekleyin... Meselenin sadece Türkiye ile sınırlı olmadığını, yükselen ekonomilere, özgürleşen ülkelere karşı büyük bir savaş olduğunu çok yakında göreceksiniz..
Benzer ifadeleri hala fantastik hayaller zannedin. Batı´nın gerilemesini, tarihin dönüşmesini, rüzgarın yönünü değiştirmesini, yeni ülkelerin ve toplumların sahneye çıkışını, gücüne erişilemez sanılan merkezlerin kendini toparlayamaz hale gelmesini hala görmeyin.
Çin´in 2030´da ABD´yi geçeceğine, Çin, Hindistan ve Brezilya gibi ülkelerin birinci lige çıkacağına, ABD ve Avrupa´nın Japonya ile birlikte gerileyeceğine inanmayın.
Türkiye, Meksika, İran, Güney Afrika, Endonezya, Mısır gibi ülkelerin dünya ekonomisini hareketlendireceği, bu ülkelerin siyasi ağırlığının ciddi oranda artacağı öngörülerini hiçe sayın.
On yıllık, yirmi yıllık, elli yıllık bütün öngörülerin hepsinde aynı tespitlerin olması bir rastlantı olabilir mi?
2006´dan beri yaşananların, yaşanacakların bize sunulduğu gibi finans krizi, emlak krizi olmadığını tartışıyoruz. Varolan düzen doğal sınırına dayandı, ömrünü tamamladı, bir adım öteye gidecek durumda değil. İnsanoğlu ya bu düzeni ortaklaşa değiştirecek ya da hırslarına yenilip her şeyi batıracak. İkinci ihtimalde trajediler var, kaos var.
ABD başkenti, Avrupa başkentleri, merkez şehirler, bankalar, finans baronları korku içinde. Kitlesel, yaygın ve nerede duracağı asla kestirilemeyen bir dip dalga geliyor ve hiçbir silah, askeri güç, siyasi ikna yöntemleri bu dalganın büyümesini, yayılmasını, varolan sistemi tepetaklak götürmesini önleyebilecek gibi değil.
Türkiye, Avrupa´dan uzaklaşıp kendi coğrafyasına odaklandı, Avrupa´dan daha etkili bir güç haline geldi. Avrupa Birliği Afrika´yı Çin´e kaptırdı. Yine Çin, bu güçleri Latin Amerika´da da etkisizleştirdi.
İşte bu dip dalga, söz dinlemeyen, meydan okuyan ve artık yönetilmek istemeyen ülkelerde harekete geçiriliyor. Daha özgür bir ülke için değil, daha adil ya da daha zengin bir ülke olmaları için değil.
Boyun eğdirmek, uslandırmak, hizaya sokulmak için yapılıyor bunlar. Gücü kaybetmek istemeyenlerin belki de son kartı bu ve şimdi uyguluyorlar.
Krizin bedeli bize ihraç ediliyor. Merkez, çevrenin büyük yürüyüşünü durdurmak istiyor...
Gözlerinizi açın, uyanın... (İbrahim Karagül / Yenişafak)
AMAÇ ERDOĞAN´I DEVRE DIŞI BIRAKMAK
Aynı konuda bir başka yazı da Star gazetesi yazarı Yiğit Bulut´a ait. Küresel güçlerin Türkiye´yi rahat bırakmayacağını belirten Yiğit Bulut, önümüzdeki 2 seneye dikkat çekti.
Star Gazetesi yazarı Yiğit Bulut, Habertürk TV Akşam Raporu´nda Ece Üner´in sorularını yanıtladı. Bulut, Gezi Parkı olaylarının ardından tartışılan ´faiz lobisi´ ve sürecin küresel aktörleriyle ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Önümüzdeki 24 ayın çok kritik olacağını öne süren Bulut, Türkiye´nin bu süreçten güçlenerek çıkacağını ve demokrasi kalitesinin daha da artacağını söyledi. Bulut ayrıca, bir süredir köşesinde yayınladığı raporun bilinmeyen yönüyle ilgili ilk kez açıklamada bulundu.
Bulut´un konuşmasından ana başlıklar şöyle:
FAİZ 4.61´DEN 6.80´LERE GELMİŞ DURUMDA
Faiz lobisi kimdir sorusu uzun süredir Türkiye´de uzun süredir soruluyor? Çok güncel bir örnek vereyim. Bugün Merkez Bankası bir açıklama yaptı. Normal şartlarda faiz 4.61´di. Olaylar başladığı günden faiz 7.09´a çıktı. Bugün normalde 0.50´lik yapmasını bekliyorduk Merkez Bankası´nın. Faiz şu anda 6.80´lere gelmiş durumda.
10 YILDA 642 MİLYAR FAİZ KÂRIMIZ OLDU
Bu faiz 4.61´den 3.50´lere geri çekilseydi Türkiye önümüzdeki 12 ay içerisinde 25 milyar TL daha az faiz ödeyecektik. Sayın Başbakanın açıkladığı gibi son 10 yılda 642 milyar TL faiz karımız oldu. Faiz lobisi bu. Bu olayların arkasında sadece faiz lobisi derken bu nominal hesabı anlamamak gerekiyor. Sayın Başbakan ´içerideki hainler, dışarıdaki işbirlikçiler´ olarak yeni bir tanımlama yaptı.
İKİ ÜLKENİN UZANTASI OLAN ÜNİVERSİTE
Sayın Başbakanın elinde bizden çok fazla belge var. İstihbarat birimlerinin kendisine vermiş olduğu belgi var. Biz kendi imkanlarımızla bir belge yayınladık. Hangi ülkeler olduğunu bugüne kadar hiç söylemedim. İlk defa söylüyorum, İngiltere, Almanya ve onlara bağlı bir üniversite tarafından bu belge hazırlanmış. Belge 2009 yılında imzalanmış. Raporda şu ifadeler yer alıyor: Türkiye´nin coğrafi üstünlüğü, son yıllardaki ekonomik bağımsızlık fikrine olan yakınlaşması, IMF´den uzaklaşma gibi ekonomik politikaların güçlenmesi emperyal politikalarımızla örtüşmemektedir. Son 300 yıldır varlığını kontrol ettiğimiz denge ve denklem değişebilir diyor.
TÜRKİYE´NİN IMF´DEN KOPMASI PROBLEM
300 sayfalık çok uzun bir rapor. Türkiye´nin IMF´den kopmasının sorun olacağını, Türkiye´nin Arap ülkelerine, Ortadoğu´daki coğrafyaya bağımsızlık anlamında örnek olacağını söylüyor. Bütün bunların engellenmesi açısından varolan hükümetin ve Başbakanın ikinci 10 yılına girmemesi ve bu yolda alınması gereken tedbirleri anlatıyor. Türkiye´de model yaratabilecek sokak hareketlerinin desteklenmesine kadar bir çok konu çok net bir şekilde belirtiyor.
(19 Haziran 2013, 10:53)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: