Ergenekon davasında 311. duruşma görülüyor. Duruşmada tutuklu sanık Levent Ersöz tedavi gördüğü hastaneden video konferans sistemi ile savunma yapıyor. Duruşmada ayrıca eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, emekli Orgeneral Hurşit Tolon ve Yalçın Küçük´ün de savunma yapması bekleniyor.
07.06.2013 11:54 Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük´ün de aralarında bulunduğu 66´sı tutuklu 275 sanıklı Ergenekon davasının 311. duruşması görülüyor.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın duruşmasında, CHP milletvekilleri Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay ile eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Doğu Perinçek ve Tuncay Özkan´ın da aralarında bulunduğu 50 tutuklu sanık hazır bulundu.
Tutuksuz sanıklardan Eski MGK Genel sekreteri emekli Orgeneral Tuncer Kılınç ile Mehmet Murat Yüce ile başka davalar kapsamında tutuklu bulunan sanıklar Sami Hoştan ile Yalçın Küçük de duruşmaya katıldı. YAŞ üyesi Orgeneral Nusret Taşdeler ile emekli Orgeneral Hasan Iğsız´ın da aralarında bulunduğu 15 tutuklu sanık ise duruşmaya gelmedi.
Tutuklu sanıklardan eski İlker Başbuğ´un savunma yapması beklenen duruşmaya, emekli Orgeneraller Fikret Özden Boztepe, Atilla Işık, emekli Orgeneral Hasan Aksoy ve Aydoğan Babaoğlu da izleyici olarak katıldı. Başbuğ´un eşi Sevim Başbuğ, oğlu Mustafa Murat Başbuğ ve kızı Feride Başbuğ da duruşmayı izlemeye geldi.
Duruşma başlamadan önce bazı seyircilerin Çapulcular burada, babaları burada çapulcuların diye bağırdığı, ancak sanıkların bu sloganlara iştirak etmedikleri gözlendi.
SANIK LEVENT ERSÖZ´ÜN SAVUNMASI VİDEO KONFERANS İLE ALINDI
Duruşmanın başlaması ve kimlik yoklamasının tamamlanmasının ardından Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, tutuklu sanık eski Jandarma İstihbarat Başkanı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz´ün, tedavi gördüğü İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesinden video konferans yöntemi ile savunmasının alınacağını açıkladı. Özese, görüntüsü duruşmadaki bez panoya yansıtılan Ersöz´e savunması için hazır olup olmadığını sordu. Ersöz de hazır olduğunu belirterek sözlerine başladı.
Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven gibi darbe planları ve hükümete yönelik darbeye teşebbüs etmekle suçlanan Ersöz´ün, hasta yatağından steril maske taktığı gözlendi. Savunması sırasında Levent Ersöz´ün bağlı bulunduğu tıbbi cihazların çıkardığı bipleme sesleri dikkat çekti. Ersöz´ün savunma yaptığı odasında Hakim Dursun Ali Gündoğdu ile sanık avukatı Serkan Günel de hazır bulundu.
Ersöz, savunması sırasında Gezi Parkı eylemlerine gönderme yaparak, Son on gündür atasına, bayrağına ve demokratik haklarına sahip çıkanların katıldığı olaylarda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza ve emniyet mensubumuza Allah´tan rahmet, yaralananlara da acil şifalar diliyorum. dedi.
Ergenekon davasının Türk adalet sisteminin en büyük siyasal davalarından biri olduğunu belirten Ersöz, ülkeyi yönetenleri de mutlak iktidara sahip olma isteği içinde olmak ve tarihten ders almamakla suçladı.
ÖZAL´I ÖLDÜRTMEKLE SUÇLANMASINA TEPKİ GÖSTERDİ
Ersöz, Benim ve avukatlarımın olmadığı bir celsede gizli tanık Selçuk dinlendi. 8. Cumhurbaşkanı sayın Turgut Özal´ın vefatı konusunda bülbül gibi konuşmuştur. Ahlaksızca iftiralarda bulunmuştur. 20 yıllık zaman aşımına bir gün kala bana, Turgut Özal´ı önceden planlayarak zehirlemek suretiyle öldürttü denilerek kamu vicdanında kabul görmeyen ve kamu vicdanını yaralayan bir dava açılmıştır. Bu mahkemede yargılandığım dava, başka bir davanın açılmasına neden olmuştur. Bunun neresi hukuk, neresi adalettir. diye konuştu.
Gezi Parkı eylemlerinde Birini astırdınız, birini zehirlediniz, Tayyip´i yedirtmeyiz şeklinde slogan yazılı pankartlara gönderme yapan Ersöz, Halk hareketinde bazı siyasiler tarafından ´Özal´ı zehirlediniz´ diye bu durum kullanılmıştır. dedi.
Ergenekon davasında dinlenen gizli tanık Selçuk´un ifadesinin ardından Ersöz hakkında geçtiğimiz günlerde de 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ı zehirleyerek öldürttüğü iddiası ve ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezası istemiyle dava açılmıştı. (Cihan)
SANIK HURŞİT TOLON´UN SAVUNMASI
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´de görülen Ergenekon Davası´nda mütalaada ´Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs´ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istenen tutuklu sanık eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hurşit Tolon son savunmasını yaptı.
Mahkeme Başkanı Özese´nin Esas hakkındaki mütalaaya karşı son savunmanızı yapmaya hazır mısınız? sorusunu Tolon 2 bin 271 sayfalık mütalaa, 123 milyon sayfalık dosya kapsamı, birleştirilen 22 dosya kapsamına karşı 2 saatle kısıtlı sürede savunma yapmam mümkün değil. Ancak bazı beyanlarda bulunacağız diye cevap verdi. Tolon, Şayet hala yürürlükte olsaydı idamımı isteyen mütalaaya karşı, toplam iki saat içerisinde savunmamı yapmam istenmesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi´ne aykırıdır diyerek savunmasına başladı.
TOLON: DARBE ORTAMI HAZIRLAMAK SUÇ DEĞİLDİR
Merasimin bir parçası olarak şeklen savunma hakkı verildi diyen Tolon, Yıllarca devlet terbiyesi almış biri olarak makama olan saygım nedeniyle mütalaanın bir parçası olarak gösterilen iddialar hakkında kendimi savunmaya çalışıyorum. Esas hakkındaki mütalaada bulunan 3 önemli yanlışı düzelteceğim. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), kesinlikle bir terör örgütü değildir. Türk Silahlı Kuvvetleri´ne sızılmaz, çünkü o düşman ordusu ya da mevzii değildir. Darbe ortamı hazırlamak diye bir suç yoktur ifadesini kullandı.
Mütaalada Ahmet Hurşit Tolon´un muvazzaf olduğu dönemde de Ergenekon Terör Örgütü içersinde faaliyet gösterdiği şeklinde bir suçlama yer aldığına dikkat çeken Tolon, Mütalaadaki bu çarpık bakış açısına göre muvazzaf bir asker 47 yıl terör örgütü içerisindedir yani TSK bir terör örgütüdür. Bu, daha başka nasıl söylenebilir? Nitekim Türkiye Cumhuriyeti´nin 26. Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ´da silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçlanmadı mı? 26. Genelkurmay Başkanı nasıl bir terör örgütünün yöneticisi olabilir? Bunu tevil etmek için hiçbir sözcük ya da cümle yeterli olmaz. Milletin bağrından çıkmış Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını, sözde Ergenekon Terör Örgütü´nün yöneticileri, üyeleri olarak içerisinde barındıran anayasal bir kurum düşünülebilir mi? Ama, mütalaadaki bakış açısı, maalesef bizi bu vahim ve kabul edilemez sonuca ulaştırıyor. 15-16 yaşlarında yedi sülalesi araştırılarak askeri okullara alınan insanlar nasıl terör örgütü üyesi olur diye konuştu.
Tolon, İddia makamı, başka ne diyor, Bu örgüte mensup olanlar öyle görünmez saklı kişilerdir ki, askeri okullarda yetişir, harp akademilerinde okutulur, silahlı kuvvetler milli güvenlik akademilerinden mezun olur, yurt içi ve yurt dışı sayısız kurslarda teröristlik yöntemleri eğitim ve öğretimi yaptırılır. 30 yıl sonra da general rütbesine terfi ettirilip, orgeneralliğe kadar yükselmesi sağlanır dedi.
Mütalaada 71 kez sızma, 30 kez TSK´ye sızılma sözlerinin geçtiğini anlatan Hurşit Tolon Bu mütalaa ile milletin zekasıyla alay edilmektedir. El insaf. Alem kör ve sağır, millet de zeka özürlü mü? İddianamedeki bu bakış açısını kesinlikle reddediyorum. Suçlamalar kurumu hedef alan suçlamalar diye konuştu.
Sanıkların ´Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs´ ile suçlandığını anımsatan Tolon, mütalaada yer, zaman ve fiillerin belirtilmediğini söyleyerek, Kanunsuz suç olmaz, eylemsiz suç olmaz dedi.
Mesnetsiz, soyut ve gizli tanık iddialarıyla suçlandığını söyleyen Hurşit Tolon, Adaleti aradığım mahkeme salonunda mıyım? Yoksa bir final koşusunda, kronometre kontrolünde ipe doğru koşulacak yarış pistinde miyim? Doğrusu, anlamakta güçlük çekiyorum diyerek 2 saatlik savunma süresini eleştirdi.
Sarıkız, Yakamoz ve Ayışığı adı verilen sözde darbe planları, halen daha bende bulunmuş gibi gösterilerek adli makamlar ve kamuoyu yanıltılmaya çalışılmıştır diyen Hurşit Tolon, Şahsımla ilgili aramalarda bulunmadığı somut olarak kanıtlanmış, tutanaklarda yer almayan, dosyaya halen imajları dahi sunulmamış, varlığı meçhul bu düzmece deliller hukuken yok hükmündedirler. Tabiri caiz ise hiç ölü CD´nin davası mı olur diye sordu.
Tolon şöyle devam etti: İddia makamı kusura bakmasın ama, ben bu bilim kurgu filmini aratmayacak derecede akıldışı, mantıkdışı ve maalesef insanlık dışı senaryoda bana verilen rolü oynamayı kabul etmiyorum, hiçbir zaman da kabul etmeyeceğim. İddianamedeki tespitler bu davanın siyasi dava olduğunu ve ana hedefinin de Türk Silahlı Kuvvetleri´ni itibarsızlaştırmak olduğunu kanıtlamaktadır. Genelkurmay eski Başkanları´ndan Hilmi Özkök tanık olarak dinlendiği oturumda hükümete muhtıra verilmesine yönelik herhangi bir öneri teklif ya da değerlendirmede bulunmadığı açıkça beyan etmiştir. Düzmece delillerin dışında dosyada aleyhime kullanılacak somut hiçbir delil yok.
SANIK İLKER BAŞBUĞ´UN SAVUNMASI
Duruşmada, mütalaada, ´Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs´ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istenen tutuklu sanık eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ da esas hakkındaki mütalaaya ilişkin savunmasını yaptı.
Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, saat 16.48´de İlker Başbuğ´u kürsüye çağırarak, Esas hakkındaki mütalaaya ilişkin son savunmanı yapmaya hazır mısın? diye sordu. Başbuğ da, Ülkemizde yaşanan ve yaşanmakta olan bu olayları, ileride sebep sonuç ilişkilerine dayanarak yazacak tarihçilere yardımcı olmak üzere, ilk önce bugün burada bazı düşünce ve değerlendirmelerimi, tarihe not düşmek üzere ifade etmeyi bir görev olarak kabul ediyorum. diye konuştu.
Konuşmasına Yüce Türk milleti diyerek devam eden Başbuğ, Türk ordusunun tanımını yaptı. Ordunun milletin güven ve sevgisi üzerine Atatürk ve silah arkadaşlarınca kurulduğunu belirten Başbuğ, Bu Ordu, ülkenin riskler ve tehditlerle dolu jeopolitiğinde, İstiklal Savaşı´ndan bugüne kadar geçen sürede, canı ve kanı pahasına hiçbir fedakârlıktan kaçınmayarak, senin güvenliğini sağlamıştır. ifadesini kullandı.
Türk ordusunda ehliyet ve liyakatın esas olduğunu belirten Başbuğ, Irk, din ve mezhep gibi farklılıklar asla gözetilmez. Bu ordunun bütün personeli her türlü siyasi tesir ve düşüncelerin dışındadır. dedi. Türk ordusunun, kendisine verilen görevlere her an başarı ile yerine getirmek üzere hazır olmak zorunda olduğunu da ifade eden Başbuğ, kendisini güçlü ve özgün kılan, milli ordu niteliğine ve kendi içindeki bütünlüğüne olabilecek her türlü olumsuz etkilere karşı dikkatli bulunmak ve gerekli görülen tedbirleri de zamanında almak mecburiyetindedir. şeklinde konuştu. Başbuğ, bu sorumluluk ve görevin de Türk Silahlı Kuvvetleri Komutanı olan Genelkurmay Başkanına verildiğini dile getirdi. Başbuğ, Türk ordusunun, milli ordu oluşandan rahatsızlık duyanlar dün vardı. Bugün de varlar. Yarın da olacaklardır. diye konuştu.
´ISLAK İMZALI BELGEYİ GÖNDEREN VATANSEVER SUBAY NEDEN ORTAYA ÇIKMIYOR?´
Başbuğ savunma yapmadığının altını çizerek konuşmasına devam etti. Ergenekon soruşturmasını yürüten Cumhuriyet savcısına bir subay tarafından ihbar mektubu gönderildiğini hatırlatan Başbuğ, Sizlere bir sır vereyim. Hepiniz, hepimiz, hatta siyaset kandırılıyor. Ortada ihbarcı bir subay filan yok. Belgelere bakınca görüyorsunuz ki bunlar uzun zaman içinde toplanmış, farklı birimlerden, farklı dönemlerden. Bunları tek bir subay toplamış olamaz. Çünkü belgeler uzun dönemde, sistematik çalışmanın ürünü. Belli ki bu belgeler zaman içinde TSK´den dışarı çıkarılıp toplanmış, biriktirilmiş ve dosyalanmış. Birileri toplum mühendisliği yapıyor ve bunları bize yavaş yavaş sızdırıyor gündemde diri tutuyor. Bence bütün bunları toplayan, hazırlayan ve yazan geniş bir ekip var. ifadesini kullandı.
Başbuğ, isimsiz, imzasız ihbar mektupları, bir yerlerde hazırlanmış düzmece dijital veriler ve gizli tanık ifadeleri ile TSK personeline yönelik ortaya iftirayar ve suçlamalar atıldığını söyledi.
´TSK´YI VE PERSONELİNİ KORUMAK İÇİN VAR GÜCÜMLE MÜCADELE ETTİM´
Adeta hakarete varan ifadelerle Türk Ordusunun tümünün suçlu olarak gösterilmeye çalışıldığını iddia eden Başbuğ, Bu durum elbette personeli tedirgin etmiş ve moralini olumsuz yönde etkilemiştir. Bu haksız saldırılar karşısında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin korumasız bırakılmaması ve kamuoyunun doğru bilgilerle donatılması görevi, Türk Ordusunun Komutanı olarak Genelkurmay Başkanına aittir. Ben de, bu yapılan haksız saldırılara karşı sorumluluğum ve yetkilerim içinde kalarak, bütün gücümle mücadele ettim. diye konuştu.
Başbuğ, savcılığa gönderilen ihbar mektubunun vatansever bir subay tarafından gönderildiğinin iddia edildiğini belirterek Ben ve arkadaşlarım bu vatansever subay yüzünden burada yatıyor. Bu vatansever subay nerede? Neden ortaya çıkmıyor? Neden bulunmuyor? dedi.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese ise Mahkemeden hesap sorar şekilde beyanda bulunuyorsunuz. Kimse mahkemeden hesap soramaz. şeklinde uyarıda bulundu.
Başbuğ ise Ben hesap sormuyorum. İstanbul Cumhuriyet savcılığında bu konuda yürütülen bir soruşturma vardı. Sonra Ankara´ya gitti bu soruşturma. Ben bunun sonucunu soruyorum. dedi.
Mevcut duyumlar ve bilgileri ilgili makamlarla paylaştığını belirten Başbuğ, Yapılması gereken hususlara ilişkin düşünce ve önerilerimi de kendilerine ilettim. Ben yaptıklarımın, bulunduğum makamın bana yüklediği görev ve sorumluluklar içinde olduğunu düşündüm. Bugün de aynı düşünceyi taşımaktayım. ifadesini dile getirdi.
Tarihe son bir not tutacağını belirten Başbuğ, Eğer, İnternet Andıcı adlı sanal davanın asıl amacı -ki ben öyle olduğunu düşünüyorum- Genelkurmay Başkanlığı Karargahında benim komutam altında çalışan ve sadece yasal bir belge olan İnternet Andıcı üzerinde parafeleri bulunan sivil memurundan Orgenerale kadar olan personelin adeta üzerlerine basarak; Genelkurmay Başkanı´na, yani bana ulaşmak ise, bu silah arkadaşlarımı bırakınız, gitsinler. Ne yapacaksanız, bana yapınız. Buradayım. Dimdik ayaktayım. şeklinde konuştu.
Başbuğ´un sözlerini 45 dakikada tamamlamasının ardından izleyici bölümünden alkış sesi yükseldi. Başkan Özese, alkışlayanların dışarı çıkarılmasını istedi. Bunun üzerine izleyiciler alkışlamasını artırınca sanık bölümünden de destek geldi. Sanıklar bölümünden başlayan gençlik marşına izleyicilerden de destek geldi. Başkan Özese de alkışlama yapanlar ve marş okuyanların tespit edilerek dışarı çıkarılması talimatını verdi. Ardından da duruşmaya Başbuğ´un avukatı İlkay Sezer´in konuşması ile devam edildi. (Cihan, DHA)
MAHKEME BAŞKANI: BURADA TSK YARGILANMIYOR
Duruşmada tutuklu sanık eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ ve avukatı İlkay Sezer´in de savunmasını tamamlamasının ardından Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese bir açıklama yapmak istediğini söyledi. Başbuğ ve Sezer´in, Ergenekon davasında Türk Ordusunun, TSK´nın yargılandığı şeklindeki ifadelerine atıfta bulunan Özese, Burada TSK yargılanmıyor. İddianamede sanık olarak adı geçenler yargılanıyor. İddianamede sadece subaylar yargılanmıyor. Rektörler, avukatlar ve polisler de yargılanıyor. Ordumuzun yargılanması söz konusu değil. şeklinde açıklama yaptı.
Başkan Özese, duruşmayı 10 Haziran 2013 tarihine ertelediklerini ve tutuklu sanık Özkan Kurt ile başka suçtan tutuklu sanık Yalçın Küçük´ün savunmalarının alınacağını açıkladı. (Cihan)
(07 Haziran 2013, 11:54)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Flaş!!! Mütalaa: Ergenekon var
Ergenekon ve benzer davaları engelleme girişimleri
Ergenekon, Balyoz ve benzer davalarda delil tartışmaları
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap
TAKSİM GEZİ OLAYLARIYLA İLGİLİ MANŞETLERİMİZ