Ergenekon davasında 290. duruşma görülüyor. Duruşmada sanıkların esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarının alınmasına devam ediliyor.
30.04.2013 11:26 Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük´ün de aralarında bulunduğu 66´sı tutuklu 275 sanıklı ´Ergenekon´ davasının 290. duruşması başladı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi´nde oluşturulan salonda görülen duruşmada, CHP milletvekilleri Mehmet Haberal ile Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan´ın da aralarında bulunduğu 32 tutuklu sanık ile 13 tutuksuz sanık hazır bulundu. 28 Şubat soruşturması kapsamında tutuklanan Kemal Gürüz ile kumar ve çete davasından tutuklu bulunan Sami Hoştan´ın da aralarında bulunduğu 5 tutuksuz sanık, başka suçlardan tutuklu oldukları için tutuklu sanık bölümünde yer aldı.
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, YAŞ üyesi Orgeneral Nusret Taşdeler, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, emekli Tuğgeneral Veli Küçük ve İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek´in de aralarında bulunduğu 34 tutuklu sanık ise duruşmaya katılmadı.
SANIK BOĞAÇ KAAN MURATHAN´IN SAVUNMASI
Kimlik yoklamasının ardından Cumhuriyet gazetesine molotof bombası atılmasına ilişkin dava dosyasının tutuklu sanığı Boğaç Kağan Murathan´ın savunmasının alınmasına başlandı. Aynı dosya sanıklarından Bedirhan Şinal´in iftirası nedeniyle kendisinin de bu davaya sanık olduğunu belirten Murathan, sanık Şinal´in polislerin zorlaması ile kendilerine iftira attığını daha sonraki ifadelerinde de kabul ettiğini söyledi. (Cihan)
SANIK KEMAL GÜRÜZ´ÜN SAVUNMASI
Ergenekon davasında tutuksuz yargılanan 28 Şubat soruşturması kapsamında tutuklu bulunan eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz de savunmasını yaptı. Duruşmada esas hakkındaki mütalaaya ilişkin savunmasını yapan Gürüz, 4 kitabı bulunduğunu, 90´ın üzerinde makalesinin 60 tanesini YÖK´ten ayrıldıktan sonra yazdığını, uluslararası bir çok konferansa katıldığını belirterek, Benim Ergenekon´la, darbeyle, onla bunla uğraşacak vaktim yok diye konuştu.
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel´in 2000 yılı Mayıs ayında kendisini köşke çağırarak, Heybeliada Ruhban Okulu probleminin dış ilişkilerde sıkıntı yarattığını, bu sorunun çözülmesine karar verdiklerini söylediğini dile getirerek, şunları kaydetti:
Bana ´Git ne yaparsanız yapın bu problemi çözün´ dedi. Mehmet Ali Bayar ile Feridun Sinirlioğlu´na beni bilgilendirmeleri talimatını verdi. Bartholomeos´la yapılacak toplantıya hazırlanmamızı istedi. Bana çeşitli belgeler verdiler. Bartholomeos ile Ankara´da Sheraton Oteli´nin asma katında buluştuk. Bartholomeos 12 avukat ile geldi. Ben tek başına gittim. 10 saat süren toplantı sonrasında belli bir mutabakata vardık. O zaman Ruhban Okulu sorunu çözülmek üzereydi. Bu konu şimdi de gündemde. Demirel´den sonra 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer geldi. Bu konuda siyasi irade ortadan kalktı. Sezer ile hiç aramız yoktur. Benim onun hakkında, onun benim hakkımda ne düşündüğü bellidir.
Azınlık Tali Komisyonu´yla ilgili toplantıya YÖK´ten 2 temsilci istendiğini, kendisinin de iki kişiyi görevlendirdiğini ifade eden Gürüz, Toplantıya giden Hasan Sayın, belgelerin bir kopyasını bana da verdi. Bu belgeleri eve götürüp bir yere koydum ve sonra da unuttum dedi.
Kemal Gürüz, bundan dolayı devletin gizli belgelerini saklamakla suçlandığını ifade ederek, şöyle konuştu:
Ben Ruhban Okulunun açılması gerektiğine inanıyorum. Bunun için var gücümle çalıştım. Ruhban okulu konusunda, bu davada birlikte yargılandığım kişiler arasında 180 derece benimle ayrı görüşte olan insanlar var. 4,5 senedir ben ve ailem mağdur olduk. Bu belgeyi ben ne yapayım? Ben devletin gizli belgesini saklayıp da ne yapayım? Ben beklerim ki, bugünkü hükümet beni çağırarak ´Anlat bakalım ne oldu o zamanlar?´ diye sorsun. Ne yaptığım telefon konuşmalarında ne evimde bulunan belgelerde darbe sözü, şiddet ve iddia edilen ´Ergenekon Terör Örgütü´ne ilişkin bir şey ne de ima vardır. Darbe teşebbüsünden bilgim olsaydı, şerefim üzerine, gelip ´var´ derdim, ihbar ederdim.
Demokrat Partili bir ailenin çocuğu olduğunu belirten Gürüz, o dönemde kendi ailesine kuyruklu denilerek hakaretlerde bulunulduğunu anlattı.
Türkiye´yi bu hale darbeler getirdi diyen Gürüz, Demokrat Parti´nin kurduğu okullardan mezun olduğunu, 37 yaşında Karadeniz Teknik Üniversitesi´nde rektör, 42 yaşında TÜBİTAK´ta başkan, 47 yaşında da YÖK´te başkan olarak görev yaptığını dile getirdi.
Gürüz, Benim Türk Milleti´ne bir borcum var. Vatansever Türküm. İfademin alınacağını duyunca koşa koşa geldim. Darbelerle işim olmaz. Suçlamaları kabul etmiyorum. Üzülüyorum. Ailem ve ben çok rencide olduk. Makam arabasına binmedim, koruma kullanmadım. Emekli maaşımla yaşıyorum. Başka bir şeyim yok. Ben devletin gizli belgesini ele geçirecek adam mıyım? Bartholomeos da bu toplantıyı söyledi. ´Oturduk, konuştuk´ dedi. Beraatime karar vereceğinize içten inanıyorum ifadelerini kullandı. (AA)
DURUŞMA ERTELENDİ
Davanın bugünkü duruşmasında, Boğaç Kaan Murathan, Kemal Gürüz, Semih Tufan Gülaltay, Fatih Koca, Cem Şimşek, Meryem Kurşun, Hüseyin Nazlıkul ve Erol Mütercimler, mütalaaya ilişkin savunmalarını yaptı. Duruşma, 3 Mayıs Cuma gününe ertelendi.
SAMİ HOŞTAN: CEP TELEFONLARI BANA AİT DEĞİL
Diğer yandan, Ergenekon davasının tutuksuz sanığı, Susurluk davası hükümlüsü ve çete-kumar davasından tutuklu bulunan Sami Hoştan, bugün basında yer alan ve kendisinin de kaldığı Silivri 5 Nolu Cezaevi F-6 koğuşunda iki cep telefonu bulunmasına ilişkin haberi yalanladı.
Silivri´de İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yürütülen Ergenekon davasını izleyen basın mensuplarının sorusu üzerine yazılı açıklama yapan Hoştan, telefonların kendisine değil, aynı koğuşta kalan Tamer Kahraman isimli tutukluya ait olduğunu ileri sürdü.
24 Nisan 2013 tarihinde 5 Nolu Ceza İnfaz Kurumu F-6 koğuşunda yapılan arama sonucunda iki adet cep telefonu bulunmasına ilişkin gazete haberini değerlendiren sanık Hoştan, açıklamasında telefonların kendisiyle ilgisinin olmadığını söyledi. Aramanın ardından hakkında idari soruşturma açıldığını ve takipsizlik kararı verildiğini belirten Hoştan, Telefonlar Tamer Kahraman isimli şahısa aittir. Bunu da kendisi soruşturma safhasında ikrar etmiş ve idari ceza almıştır. Benimle hiçbir şekilde ilgi ve alakası yoktur. ifadesine yer verdi.
Öte yandan habere göre koğuşta 2 adet cep telefonu ile uçlarında kablo bulunan 4 adet pil ele geçirildi. Ancak 21 kişilik koğuşta bu malzemelerin haricinde extacy marka uyuşturucu hap ile bir de porno görüntüleri yer alan CD bulunduğu öğrenildi.
Arama ve suç unsuru olan malzemelerin ele geçirilmesinin ardından Sami Hoştan´ın, daha güvenlikli olan Tekirdağ F tipi cezaevine sevk edildiği öğrenildi. Ayrıca koğuşta kalan diğer tutukluların tamamı da farklı koğuşlara gönderilerek dağıtıldı. da tamamen dağıtıldı. Bu kapsamda tutuklulara idari ceza uygulandı. (Cihan)
(30 Nisan 2013, 11:26)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Flaş!!! Mütalaa: Ergenekon var
Ergenekon ve benzer davaları engelleme girişimleri
Ergenekon, Balyoz ve benzer davalarda delil tartışmaları
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap