Ergenekon davasında 284. duruşma başladı. Duruşmada sanık avukatlarının usule ilişkin talepleri alındı. Mahkeme, sanık ve avukatlarının esas hakkındaki savunmalarını hazırlamaları için ek süre taleplerini yeterli süre verildiği gerekçesiyle reddetti. Duruşma 15 Nisan´a ertelendi. O gün esas hakkındaki savunmaların alınmasına geçilecek. Mahkeme, 8 Nisan´da duruşma salonunda yaşanan olaylara neden olanlar hakkında gereğinin yapılması için Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı´na suç duyurusunda bulunulmasına hükmetti.
12.04.2013 11:32 Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük´ün de aralarında bulunduğu 67´si tutuklu 275 sanıklı ´Ergenekon´ davasının 284. duruşması başladı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi´nde oluşturulan salonda görülen duruşmaya, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal, gazeteci Tuncay Özkan ve emekli Orgeneral Hasan Iğsız´ın da aralarında bulunduğu 36 tutuklu sanık katıldı.
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Ankara GATA´da tedavi gören Yüksek Askeri Şura (YAŞ) üyesi Orgeneral Nusret Taşdeler, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, emekli tuğgeneraller Veli Küçük ve Levent Ersöz ile İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek´in de aralarında yer aldığı 31 tutuklu sanık ise duruşmaya gelmedi.
Odatv davasından tutuklu yargılanan Yalçın Küçük ile başka suçtan tutuklu bulunan Sami Hoştan ve Kemal Alemdaroğlu´nun da aralarında olduğu tutuksuz yargılanan 3 sanık da duruşmada hazır bulundu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan ile bazı gazeteci örgütleri temsilcileri de duruşmayı izlemek üzere salona geldi.
SAKIK DİLEKÇE GÖNDERDİ
Sakık, Diyarbakır Cezaevi´nden İstanbul 13. Ağır ceza Mahkemesi´ne gönderdiği bir sayfalık dilekçesinde, duruşmada tanık olarak dinlenilen Adil Timurtaş hakkında beyanlarda bulundu.
Şemdin Sakık, dilekçesinde, Silivri Sulh Ceza Mahkemesi´nde ifade veren Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Mehmet Deniz Yıldırım´ın, Timurtaş, emniyette kendisine 25 sayfalık ifade tutanağının zorla imzalatıldığını söylüyor. İşte tanık olarak dinledikleriniz böyledir sözlerinin dikkatini çektiğini kaydetti.
Polis ifadesini reddeden Timurtaş´ın mahkemeyi ikilemde bıraktığını belirten Sakık, 1986´da Şırnak´ta yanında olan Timurtaş´ın, sevgilisini alarak kaçtığını ve güvenlik güçlerine teslim olduğunu anlattı.
Timurtaş´ın, jandarma bünyesinde operasyona katılan bir eleman olarak çalışmaya başladığını, zaman zaman bu kişinin jandarma istihbaratta ne kadar faal olduğunu duyduğunu aktaran Sakık, aradan geçen 12 yılın ardından kendisinin de örgütten ayrıldığını anımsattı.
Sakık, Adil Timurtaş´ı, güvenlik güçlerinin kendisini Kuzey Irak´tan Türkiye´ye getirdiğinde Diyarbakır´da jandarma istihbarat teşkilatı bünyesinde sorguya alındığında gördüğünü dile getirerek, Hala bu teşkilata bağlı olarak çalışıyordu. Hem kendisi hem de birlikte örgütten kaçtıktan sonra evlendiği eşi JİTEM bünyesinde bir memur olarak görünüyorlardı. Timurtaş´ın görevi örtülü operasyonlara katılmaktı ifadelerini kullandı.
Şemdin Sakık, dilekçesinde şu bilgilere yer verdi: Ben PKK örgütünün içişlerini ne kadar iyi biliyorsam Adil Timurtaş da JİTEM yapısını o kadar iyi bilen birisidir. Bu şahıs polisteki ifadesinde ne söylemişse doğru söylemiştir. Belki de bildiği doğruların yarısını yani kendisine zarar vermeyecek olanları söylemiştir. Çünkü bölgede işlenen faili meçhul cinayetlerden birinci derecede sorumlu olan JİTEM´in faal bir elemanıydı.
Timurtaş, ´Polisten korktuğum için metni imzaladım´ demiş. Kesinlikle arkasında JİTEM olan bu şahsın polisten korkması için hiçbir neden yoktu. Büyük bir ihtimalle vicdanının sesini dinleyerek ifade verdi. Ama ardından suçladığı kurum ya da kişiler tarafından örneğimde olduğu gibi ölümle ya da cezaevine düşürülmekle tehdit edildiği için ifadesinden vazgeçti. Onun kişiliğini ve 15 yılı aşkın sürede JİTEM bünyesinde yaptıklarını bilen birisi olarak, bu şahsın poliste verdiği ifadenin gerçekleri yansıtabileceğini, ifadesini geri almasının da tehditten kaynaklandığını düşünüyorum.
TALEPLER ALINIYOR
Duruşmada savcılık makamı tarafından sunulan esas hakkındaki mütalaaya karşı son savunmaların sunulmasından önce usule ilişkin talepler alınmaya başladı. Savcılık makamının sunduğu esas hakkındaki mütalaanın 18 Mart 2013 tarihli duruşmada sunulmasının ardından son üç celsede sanıklar ve avukatları tarafından usule ilişkin talepler alınıyor. 8 Nisan 2013 tarihli oturumda, CHP´li milletvekillerinin protestosu nedeniyle taleplerin alınmasına geçilememişti.
Avukat Celal Ülgen´in talepleri
Duruşmada söz alan Tuncay Özkan ve Dursun Çiçek´in de aralarında bulunduğu 16 sanığın avukatı Celal Ülgen, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarını hazırlamaları için yeterli bir süre verilmesini talep etti. Ülgen, konuşma sürelerinin kısıtlanmamasını, salonda kurulan barikatların kaldırılmasını, gazetecilerin daha önce bulunduğu bölüme alınmasını, cep telefonu ile salona girilmesini ve yine salonun tavanında asılı bulunan mikrofonların kaldırılmasını istedi. Ülgen, bu tür yasakların veya uygulamaların mahkemeyi töhmet altında bıraktığını savundu. Ülgen şunları söyledi: Mahkeme, objektif, tarafsız olabilir, ancak bunu sanıklara hissetirmemiş olması dahi büyük bir eksikliktir. Mahkeme, objektif yargılama yaptığını sanıklara duyumsatmalıdır. Bir ülkede demokrasiyi savunma hakkına verilen değeri gösterir. Bir anlamda ´Mahkemeye bak, rejimin biçimini söyle´ diyebiliriz. Özel yetkili mahkeme adı altında savunma hakkı çiğnenmemeli. Savunmaya gösterilen saygı ülkedeki rejimin adını belirlemektedir.
Avukat Ülgen, milletvekillerinin duruşmaya gelip izlemelerinin hiç bir sakıncası olmadığını belirterek, Bazı vekillerin mahkemeye karşı bir takım amaç dışı sözleri veya davranışları olmuş olabilir. Ancak mahkemenin bunlara itibar etmemesi gerekir diye düşünüyorum. Pazartesi günü yaşanan olaylardan sonra ´Vekiller mahkemeyi bastı´ şeklinde haberler çıktı. Mahkemenizden çıkan haberlere ilişkin bir açıklama yapmanızı ´kimse bizi basmadı´ demenizi beklerdim diye konuştu.
Ülgen, Balyoz davasına bakan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi´nin uygulamaları karşısında, Hiç değilse İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nin standartlarını gösterin diye örnek verdiğini anlatarak şunları söyledi, Konuşma sürelerini kısıtlamak tavandan mikrofon sarkıtmak, sanıklar ile avukatlar arasına bariyer koymak. Bu tür uygulamalar mahkemeyi töhmet altında bırakıyor. Mahkeme ne kadar normalleşirse, avukatlara, milletvekillerine, gazetecilere ne kadar yaklaşırsa yargılama o kadar sağlıklı olur. Ülgen, otomobilinin salonun yanındaki otoparka alınmadığını, daha uzakta olan yeni binanın otoparkına alınmadığını belirterek, Avukatlar potansiyel suçlu mu? Savcıların park ettiği yere avukatlar da arabasını park edebilir. Ama sayenizde bu bir işe yaradı. Oradan duruşma salonuna gelirken kilo verdim diye konuştu. Ülgen´in bu sözleri salonda gülüşmelere neden oldu.
Avukat Zeynep Küçük´ün talepleri
Mütaalada Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet´e atılan bombaları azmettirmekle suçlanarak hakkında 4 kez ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenen emekli tuğgeneral Veli Küçük´ün kızı Zeynep Küçük, savcıların dosyaya giren yeni delilleri incelemeye gerek görmeden mütalaalarını aynen sürdürdüklerini savunarak, Bunun anlamı ´Ben yazdım, siz ne derseniz deyin, değişmez´ demektir. 64 kişi hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis istemektedir. Eğer yasaya uygun olsa savcılar ´Bunları asın, sallandırın´ demektedir. Mahkemenin, iddia makamını yeni deliller konusunda uyarmasını talep ediyorum dedi.
Zeynep Küçük, şu iddialarda bulundu: Mütalaada savcılar, mahkemeyi, avukatları, sanıkları, herkesi yanıltıcı beyanda bulunmaktadır. Bu suçtur. Mahkemenin savcılar hakkında suç duyurusunda bulunmasını talep ediyorum.
Parası olan savunma yapabiliyor diyen Avukat Küçük, mütaalanın yazılı dökümünü 150 liraya yaptırabildiğini anlattı. Küçük, mütalaanın yazılı olarak herkese verilmesini talep etti. Küçük, birleştirilen davalardaki sanık ve tanıkların ifadelerine bilmediklerini çapraz sorgularına katılamadığını ifade ederek Birleşen dosyalardaki tanıkların yeniden çağrılmasını ve çapraz sorgu yapmayı talep ediyorum diye konuştu.
Zeynep Küçük taleplerini şöyle sıraladı: Mütalaa savcılık makamını iade edilsin ama artık mütalaa üzerinde gideceğiz belli. Mütalaada yer, fiil, eylem bağlantısı yok. Savcı ´örgüt sabittir´ diyor. Ben bu örgüte ´başıbozuk örgüt´ adını koydum. Aklına esen Danıştay´ ı basıyor, bomba atıyor, Andıç hazırlıyor. Bu örgütün üst organları kim. Kim ´bombaları atın´ demiş. Tuncay Güney ifadelerine göre hazırlandığı söylenen şema var. Ben bu şemada olanların tanık olarak dinlenilmesini istemiştim. Bu talebimi yineliyorum
Avukat Doğan Subaşı´nın talepleri
Davanın tutuklu sanığı emekli Korgeneral Mehmet Eröz´ün avukatı Doğan Subaşı ise iddianamenin bir sistematiği olmadığını, aradığını bulamadığını ifade ederek, Dosyada 120 milyon belgenin toplandığı belirtiliyor. Esas hakkında savunmaya hazırlanmak için makul bir süre talep ediyorum diye konuştu.
Avukat Metin Çetinbaş´ın talepleri
Tutuksuz yargılanan Kemal Alemdaroğlu´nun avukatı Metin Çetinbaş, Şemdin Sakık´ın davada tanık olarak dinlenilmesini eleştirerek, Terör örgütü elebaşı gizli tanık olur mu? Abdullah Öcalan´ın da gizli tanık olduğu söyleniyor. Eğer olduysa Sakık´tan daha büyük bir felakettir diye konuştu.
Çetinbaş konuşmasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´ın davaya ilişkin açıklamalarına değinince Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese tarafından uyarıldı. Özese, Anayasaya göre hiç kimse mahkememize talimat veremez. Dava dışı beyanlar bizi bağlamaz. Biz bunlara kulağımızı kapatırız. Dosyamıza bakarız şeklinde konuştu.
Başkan Özese, konuşmasında farklı konulardan söz etmesi üzerine Çetinbaş´ı tekrar uyararak, süresini aştığını belirtti. Çetinbaş, süre sınırlamasını eleştirince Başkan Özese, Müvekkilinizle ilgili 3 ay savunma yaptınız. Sürenizi kısıtlamadık. İstediğiniz kadar savunma yaptınız. Yargılama dışına çıkmayın, konuyla ilgili konuşun. Zaten 15 dakikalık süreyi geçtiniz, 20 dakika oldu diyerek mikrofonu kapattırdı.
Avukat İlkay Sezer´in talepleri
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ´un avukatı İlkay Sezer, mütalaada ciddi bir çalışmanın ortaya konulmadığını düşündüğünü belirterek, yargılamada yapılan bazı eksikliklerin mütalaaya da yansıdığını savundu. Deliller değerlendirilmeden mütalaanın hazırlandığını öne süren avukat Sezer, Savcılık bu konuda bizimle deliller hakkında tartışmaya girmedi. Eğer girseydi mütalaa daha eksiksiz ve hatasız hazırlanmış olurdu dedi.
Mütalaa, iddianamenin tekrarıdır diyen avukat Sezer, mütalaada müvekkiliyle ilgili olarak hiçbir somut delil gösterilmeden devlet görevlilerine baskı yapmak gibi bir suçlamanın yer aldığını savundu.
Sezer, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Meclis Başkanı Cemil Çiçek ile kendi istekleriyle emekliye ayrılan eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ve Kuvvet Komutanlarının tanık olarak istenmesini talep ettiklerini ancak taleplerinin reddedildiğini hatırlattı. Avukat Sezer, mütalaadaki aynı iddiaların devam etmesi nedeniyle ismi geçen üst düzey hükümet yetkililerinin tanık olarak dinlenmelerine ilişkin taleplerinde ısrarlı olduklarını dile getirdi.
Sezer, karara imza atacak hakimlerin de duruşmaya katılmalarını istedi.
Avukat Demet Reçber´in talepleri
Tutuklu yargılanan avukat Serdar Öztürk´ün avukatı Demet Reçber, müvekkilinin bazı sanıklarla telefon görüşmesi kaydı olmaması ve tanımadığını söylemesine rağmen mütalaada, bu sanıklarla irtibatı bulunduğunun yer aldığını kaydetti.
Mütalaada, mahkemede yaptıkları savunmalara değinilmediğini, Öztürk´ün önceki beyanlarının kullanıldığını ifade eden Reçber, Bunlar sahte evrak düzenlemek değil de nedir. Mütalaanın resmi evrak olduğu düşünülürse, savcılar sahte resmi evrak düzenlemişlerdir iddiasında bulundu.
Reçber, Öztürk´ün beyanları ve verdiği dilekçelerdeki ifadeleri üzerine mahkeme tarafından hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu belirterek, müvekkilinin hakaretten Silivri Adliyesi´nde 17 dosyası olduğunu anlattı.
Avukat Dilek Helvacı´nın talepleri
Tutuklu yargılanan CHP Milletvekili Mehmet Haberal´ın avukatı Dilek Helvacı da mütalaada savcılığın iddiasını ispatlamadığını ifade ederek, Patalya Oteli´nde kamuoyuna açık yapılan toplantıların örgüt toplantısı olarak nitelendirildiğini söyledi.
Aynı otelde AK Parti´nin kurulduğunu ifade eden Helvacı, bu konuda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve eski bakanlardan Abdüllatif Şener ile Mehmet Bekaroğlu´nun, daha önce istedikleri gibi tanıklığına başvurulmasını talep etti.
Sanık Mehmet Perinçek´in talepleri
Tutuklu sanık Doğu Perinçek´in oğlu Mehmet Bora Perinçek de mütalaada İstanbul Üniversitesi´nin telefon santral numarasının kendisine ait gösterildiğini ve buradan yapılan tüm görüşmeleri kendisinin yaptığının belirtildiğini söyledi. HTS kayıtlarına göre bu numaradan çok fazla görüşme yapıldığını ifade eden Perinçek, Milyonlarca görüşmenin bana mal edilmesi imkansızdır. Benim üniversitenin öğrencisi olmadığım, yurt dışında bulunduğum ve bu davadan tutuklu olarak cezaevinde kaldığım dönemlerdeki görüşmeler de bana mal edilmiş. Bu kayıtlara göre en fazla telefon irtibatı olan sanık benim dedi.
Tutuksuz yargılanan Kemal Alemdaroğlu da söz konusu numaranın üniversitenin santral numarası olduğunu ve kendisinin kurdurduğunu belirtti.
SAVCIDAN 6 TUTUKLU SANIK İÇİN TAHLİYE TALEBİ
Taleplerin alınmasının ardından da Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, taleplere ilişkin görüşlerini dile getirdi. Milletvekilleri ile basın mensuplarının avukatlara ayrılmış bölüme alınmadıkları için not alamadıkları ve bu nedenle aleniyetin ilkesinin sağlanmadığı iddiasının hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığını belirten Pekgüzel, bu konuda bir karar verilmesine gerek olmadığını söyledi.
Savcı Pekgüzel, mütalaada belirttikleri ceza miktarı ve tutuklu kaldıkları sürelerinin dikkate alınarak tutuklu sanıklar Bülent Sarıkahya, Mehmet Zekeriya Öztürk, İbrahim Özcan, Fatma Cengiz, Oğuz Bulut ve Ulaş Özel hakkında tahliye kararı verilmesini talep ettiklerini söyledi. Taleplere ve savcılık mütalaasıyla ilgili ara karar verilmek üzere duruşmaya ara verildi. (Cihan)
ARA KARARLAR
Ergenekon Davası´nda mahkeme sanık ve avukatlarının esas hakkındaki savunmalarını hazırlamaları için ek süre taleplerini yeterli süre verildiği gerekçesiyle reddetti. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, 15 Nisan Pazartesi esas hakkındaki savunmaların alınmasına geçileceğini belirtti. Mahkeme, 8 Nisan´da duruşma salonunda yaşanan olaylara neden olanlar hakkında gereğinin yapılması için Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı´na suç duyurusunda bulunulmasına hükmetti. Tutuklu sanıkların tutukluluk incelemesinin haftaya yapılacağını belirten mahkeme heyeti, duruşmayı 15 Nisan Pazartesi´ye erteledi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi usuke ilişkin sanık ve avukatlarının taleplerini değerlendirerek kararını açıkladı. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, yargılama süresinde 175 celse sanık ve avukatlarına savunma ve beyanda bulunmaları için süre verildiğini belirterek, esas hakkındaki savunma hazırlamak için sanık ve avukatlarına yeterli süre verildiği gerekçesiyle ek süre taleplerini reddetti. Özese, esas hakkındaki savunmaların peyder pey alınacağını belirtti.
PAZARTESİ ESAS HAKKINDAKİ SAVUNMALARA GEÇECEĞİZ
Başkan Özese, ayrıca bir açıklama yapacağını belirterek, Gelecek hafta Pazartresi esas hakkındaki savunmaların alınmasına geçeceğiz. Önce 1. İddianame sanıklarından başlayacağız, ardından ise Danıştay saldırısıyla bağlantılı sanıkların savunmalarını alacağız. Kimin savunması hazırsa o sanıklardan savunmalarının alınmasına peyder pey başlayacağız diye konuştu.
8 NİSAN´DAKİ OLAYLARA SUÇ DUYURUSU
Mahkeme, 8 Nisan´da duruşma salonunda yaşanan olaylara neden olanlar hakkında gereğinin yapılması için Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı´na suç duyurusunda bulunulmasına hükmetti. Ayrıca tutuklu sanık Sevgi Erenerol´un avukatı Vural Ergül´ün sarf ettiği, Özel yetkili mahkemeler devlet içinde devlet olduğu için kaldırıldı. Ancak siz bu uygulalamara devam ediyorsunuz. Birgün siz de yargılandığınızda bu hukuku ararsınız sözlerinin mahkemeyi itham ettiğinden dolayı önce Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı´na gereğinin yapılması için suç duyurusunda bulunulmasına ardından ise İstanbul Barosu´na bildirilmesine hükmetti.
15 NİSAN´A ERTELENDİ
Mahkeme Başkanı Özese, tutuklu sanıkların tutukluluk durumuyla ilgili değerlendirmenin ise gelecek hafta yapılacağını belirterek duruşmayı 15 Nisan Pazartesi saat 09.30´a erteledi.
(12 Nisan 2013, 11:32)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Flaş!!! Mütalaa: Ergenekon var
Ergenekon ve benzer davaları engelleme girişimleri
Ergenekon, Balyoz ve benzer davalarda delil tartışmaları
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap