2007´de Malatya´da Zirve Yayınevi´nde biri Alman uyruklu 3 kişinin öldürülmesi olayına ilişkin davanın 56. duruşması görüldü. Duruşmada emekli Orgeneral Hurşit Tolon´un da aralarında bulunduğu 4 kişinin tutuklanmasına karar verildi.
18.01.2013 20:30 Malatya´da 18 Nisan 2007 tarihinde Zirve Yayınevi´nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel´in öldürüldüğü Zirve Yayınevi davasının 56. duruşması, Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi´nde başladı. Duruşmaya tutuklu sanıklardan Emre Günaydın, Salih Gürler, Abuzer Yıldırım, Hamit Çeker ve Cuma Özdemir, Varol Bülent Aral diğer tutuklu sanıklar Malatya Jandarma eski Komutanı emekli Albay Mehmet Ülger, Binbaşı Haydar Yeşil, astsubay Abdullah Atılgan, uzman çavuşlar Murat Göktürk, Mehmet Çolak, Adil Akçay, İnönü Üniversitesi öğretim görevlisi Ruhi Abat, tutuksuz sanıklar, Hüseyin Yelki, Levent Ercan Gelegen ve Adem Gedik katıldı.
SANIK RUHİ ABAT´IN SAVUNMASI
Taraf avukatlarının da hazır bulunduğu duruşmada tutuklu sanık Ruhi Abat, 850 sayfalık savunmasını sürdürdü. Sanık Abat, duruşma başında mahkeme heyetine sanık ve tanık İlker Çınar´ın gazete ve dergilerde verdiği röportajların çıktılarını, 2005 yılında TBMM´ye misyonerlikle ilgili verilen soru önergesi ve cevabını, İlker Çınar´ın Mersin´de misyonerlerden tehdit aldığına dair Emniyet´e verdiği şikayet dilekçesi ve İlker Çınar hakkında çıkan haber kupürlerini sundu.
Sanık Ruhi Abat, davada tanık ve sanık olan İlker Çınar´ın kendi kitabında misyonerlikle ilgili bir örgüt şeması çıkardığını belirterek, Cesareti olan savcılar bizim evlere yaptıkları baskınlar gibi baskınlar yapabilirler dedi.
Eski bir başpapaz olan sanık ve tanık İlker Çınar´ın kitap ve röportajlarında misyonerler için yaptığı nitelendirmeleri, iddianamede kendileri yapmış gibi gösterildiğini savunan Sanık Ruhi Abat, İlker Çınar, eğer TUSHAD´a bağlı çalışmışsa, yaptığı misyonerlikle ilgili çalışmaları 2005 yılında yazmıştır. Ben ve buradaki insanlar İlker Çınar´ı o tarihte tanımıyorduk. Ben İlker Çınar ile tanıştıktan sonra tek bir panel, konferansta yer almadım ve bir tek makale yazmadım. Devlete hiçbir şekilde misyonerlikle ilgili rapor yazmadım. Yazmaktan da şeref duyarım, ama hiçbir rapor yazmadım. Misyonerlikle ilgili dezenformasyon yapanda, enformasyon, yapanda İlker Çınar´ın kendisidir. İlker Çınar, 2005 yılında katıldığı sempozyumda yaptığı konuşmada hiçbir devlet kuruluşu tarafından destek almadığını söylemiştir. Ancak bugün tüm faaliyetleri TUSHAD kapsamında yaptığını söylüyor. İlker Çınar en önemli tehditleri misyonerlerden aldığını söylemektedir. Korkutularak, tehdit edilerek iddianamedeki ifadeler İlker Çınar´a verdirilmiştir. İlker Çınar kendisine yapılan tehditleri hem savcılığa ve hem de polise bildirmiştir. Ancak hiçbir işlem yapılmamıştır. Türkiye´de darbe yapabilecek güçte olduğu, her ilde hücreleri olduğu, Sivas, Malatya, Kahramanmaraş olaylarını yaptığı, Eşref Bitlis ve Turgut Özal´ın ölümünden sorumlu olduğu iddia edilen sözde TUSHAD´ın kendi en önemli ve hatta tek elemanının koruyamaması, kendisini tehdit edenleri bulamaması son derece anormal değil midir, komik değil midir? ifadelerini ileri sürdü. Sanık Ruhi Abat, İlker Çınar´ın 2008 yılından itibaren aleyhinde çıkan haberler üzerine önce gizli tanık, sonra da örgüt itirafçısı olduğunu ileri sürdü.
HURŞİT TOLON´A TUTUKLAMA KARARI
Duruşmaya ara verildi. Aranın ardından mahkeme ara kararını açıkladı. Mahkeme heyeti, Cumhuriyet Savcısının ve müdahil avukatların taleplerini de dikkati alarak, Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından emekli Orgeneral Hurşit Tolon´un ´silahlı terör örgütü yöneticisi´, Zirve Yayınevi cinayetlerine ilişkin davanın tutuksuz sanıklarından muvazzaf asker Adem Gedik, Levent Ercan Gelegen ve Zirve Yayınevi çalışanı Hüseyin Yelki´nin ise ´örgüt üyeliği ve cinayete azmettirme´ suçundan tutuklanmasını kararlaştırdı.
EYMÜR VE HİLMİOĞLU TANIKLIĞA ÇAĞRILDI
Mahkeme heyeti, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu´nca hazırlanan rapor ve bu komisyona Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından gönderilen belgelerin istenilmesine, eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür ve eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu´nun ´tanık´ sıfatıyla ifadelerine başvurulması için ilgili mahkemelere yazı yazılmasına karar verdi.
-Kozmik aramada ele geçen belgeler istendi-
Heyet, ayrıca Terörle Mücadele Kanunu´nun 10. maddesiyle görevli Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği´nce Özel Harp Dairesi´nde (ÖHD) yapılan aramalarda ele geçirilen ´Siyah Kuvvetler´ ve ´Beyaz Kuvvetler´ ile ilgili bilgi ve belgelerin gönderilmesi için yazı yazılmasını kararlaştırdı.
-3 sanık cezaevine gönderildi-
Bu arada, hakkında tutuklama kararı çıkarılan 4 sanıktan Adem Gedik, Levent Ercan Gelegen ve Hüseyin Yelki, adliyedeki işlemlerinin ardından cezaevine gönderildi.
-Dava 4 Mart´a ertelendi-
Diğer 13 sanığın tutukluk hallerinin devamına karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı 4 Mart´a erteledi.
HURŞİT TOLON´DAN TUTUKLAMAYA ÇOK SERT TEPKİ
19.01.2013 13:02 EMEKLİ Orgeneral Hurşit Tolon, hakkında verilen tutuklama kararıyla ilgili olarak yazılı bir açıklama yaptı. Ahmet Hurşit TOLON Emekli Orgeneral imzasıyla yaptığı açıklamada Tolon şunları söyledi,
Türkiye´nin Ortadoğu´da çizilen yeni sınırlarının hayata geçirilmesi için bugün Şanlı Türk Ordusunun eski Komutanı da dahil olmak üzere birçok muvazzaf ve emekli subayı gerçekte ´Tutuklanmamış´, gerçekte ´Esir alınmıştır´
-TSK´dan atılmış müfterinin asılsız iddiaları-
Eli kanlı terör örgütünün 2 numaralı yöneticisinin Silivri´de tanık olarak dinlenmesiyle TSK´nın sanık, PKK´nın tanık olarak kabul edildiğinin kamuoyuna ilan edilmesinin ardından, İmralı ile pazarlıkların başlatılması ve son olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinden atılmış bir müfterinin asılsız iddialarına dayalı olarak 6 yıl önce Malatya´da işlenmiş menfur cinayetlerle ilgili aleyhimde somut hiçbir delil bulunmamasına rağmen Mahkemece tutuklanmama karar verilmesi; elbette ki bir tesadüf değildir.
Bu davadaki tek tesadüf benim İnönü Üniversitesi´nin daveti üzerine konferans vermek için menfur cinayetlerin işlendiği gün, eşimle birlikte Malatya´ya gitmiş olmamdır. Benim, menfur cinayetle ilgili olduğu ileri sürülen kişiler ile hiçbir zaman, hiçbir yerde ve hiçbir şekilde görüşmem ya da herhangi bir irtibatım olmamıştır.
-11 adet ifadesinin her biri diğeri ile çelişen iftiracının beyanları-
Malatya´daki Mahkeme, aynı konuyla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda verilen ´Yetkisizlik Kararında´ , ´ olayın azmettiricisi olduğuma dair hiçbir delil elde edilmediğine´ ilişkin somut değerlendirmeyi niçin göz ardı etmiştir?
Mahkeme; Genelkurmay Başkanlığı´nın TUSHAD isimli bir kuruluşun hiçbir tarihte kurulmadığı, hiçbir tarihte faaliyet göstermediği ve benim de, böylesi bir sanal kuruluşun başkanlığını hiçbir zaman yürütmediğime ilişkin resmi yazısına niçin itibar etmemiştir?
Her şeyden önemlisi Mahkeme Genel Kurmay Başkanlığının resmi yazısında yer alan İlker Çınar isimli kişinin disiplinsizlik nedeniyle 1993 yılında TSK´nden ihraç edildiğini; bu tarihten sonra TSK´ye yeniden dönmek için yaptığı başvurunun da reddedildiğini ve dosyaya ibraz ettiği kimliğin de sahte olduğuna ilişkin somut tespitlere itibar etmek yerine; nasıl olur da şahsım üzerinden gerçekte TSK´yi yıpratmak amacıyla asılsız iftiralarda bulunan ve bugüne kadar verdiği 11 adet ifadesinin her biri diğeri ile çelişen bu iftiracının beyanlarının doğru olduğuna karar vermiştir?
-Mahkeme gerçekte beni değil TSK´yı yargıladığını kabul etmiştir-
Mahkeme, menfur cinayetin üzerinden 6 yıl geçtikten sonra dosya kapsamında tutuklanmamı gerektirebilecek somut hiçbir delil bulunmamasına rağmen 18.01.2013 tarihinde tutuklanmama karar vermek suretiyle gerçekte beni değil TSK´ni yargıladığını kabul etmiştir. Nitekim, Mahkemenin tüm itirazlarımızı göz ardı ederek bu davanın hem sanığı, hem de sözde tanığı olan İlker Çınar isimli müfteriyi, Ceza Muhakemesi Kanununu hükümlerine aykırı olarak celse arasında dinleyerek, savunma tarafının kendisine soru yöneltmesini kasıtlı olarak engellemesi ve yine hukuken sözlü olarak ifadesini alması gerekirken, benzeri görülmemiş şekilde elindeki yazılı iftiralarının okumasına imkan vermesi de, zaten yargı vasıta kılınarak bir başka hukuk suikastine daha kurban edileceğimin habercisi olmuştu.
-Mahkeme, maalesef gerçekleri örtbas etmeyi tercih etmiştir-
Kısaca, gerçekleri araştırmakla yükümlü mahkeme, maalesef ülkemizin bilhassa son dönemde geçirdiği kritik süreçte bağımsız ve tarafsız hareket edemediği için müfterinin yalan söylediğini, kamuoyu önünde bir kez daha ispatlamak için tarafımıza yasal haklarımızı kullandırmak yerine maalesef gerçekleri örtbas etmeyi tercih etmiştir.
-Şerefli esareti onursuz özgürlüğe tercih ediyorum-
Toplumsal barış elbette ki şahsımın ve tüm TSK mensuplarının ortak temennisidir ancak, bu görüntü altında gerçekte ülkemizin yeniden şekillenmesi için sistematik biçimde yürütülen karalama kampanyaları ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin yıpratılması ve itibarsızlaştırılması için yargının vasıta kılınmasından dolayı utanç duyduğumu belirtir; onursuz özgürlüğe göre şerefli esareti tercih ettiğimi aziz milletime saygılarımla sunarım. (DHA)
TUTUKLAMA KARARI TOLON´UN YÜZÜNE OKUNDU
15.02.2013 18:51 Silivri´de tutuklu bulunan Tolon jandarma eşliğinde Çağlayan´daki İstanbul Adliyesine getirildi. Burada hakim karşısına çıkarılan Tolon hakkında Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından çıkarılan tutuklama kararı yüzüne okundu. Böylece Tolon resmen Zirve yayınevi davasından da tutuklanmış oldu. Tolon daha sonra cezaevine götürüldü. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesinde geçtiğimiz ay yapılan son duruşmada Tolon´unda aralarında olduğu 4 tutuksuz sanık tutuklanmıştı. Ergenekon duruşmaları nedeniyle Malatya´ya gelmeyen Tolon hakkında gıyaben verilen tutuklama kararının usülen yüzüne okunması gerekiyordu.
Zirve katliamı davasında birleştirilen ek iddianamede 1 numaralı sanık olarak gösterilen Tolon´un ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması isteniyor. Zirve Yayınevi katliamı davasına bakan Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 19 sanıklı ek iddianamenin kabulünün ardından 4 sanığın tutuklanmasına karar vermişti. Malatya´da ki duruşmaya katılmayan Tolon´un gıyabında verilen tutuklama nedeniyle hakkında yakalama kararı çıkarılmıştı. Ergenekon davasından tutuklu yargılanan Tolon, Zirve Yayınevi davasında verilen ikinci tutuklama kararı nedeniyle Çağlayan Adalet Sarayı´na getirildi. Mahkemede yakalama kararı yüzüne okunan Tolon, tekrar cezaevine gönderildi. 18 Nisan 2007´de Malatya Zirve Yayınevi´nde Alman uyruklu Tilman Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel öldürülmüştü. (Yakup Çetin / Zaman)
HİLMİOĞLU TANIK OLARAK İFADE VERDİ
19.02.2013 20:11 Ergenekon tutulusu Fatih Hilmioğlu, Zirve cinayetleri davasında tanık olarak ifade verdi. Hilmioğlu´nun ifadesi alınırken, Zirve tutuklu sanığı Hurşit Tolon da hazır bulundu.
-Hasta olduğu gerekçesiyle, hakim Silivri´ye gitti-
Davanın görüldüğü Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi ara karar alarak, Malatya´daki İnönü Üniversitesi´nin eski Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu´nun tanık olarak dinlenilmesini karar verdi. Mahkeme bu çerçevede UYAP üzerinden İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi´ne talimat yazdı. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, Silivri Cezaevi´ne yazı yazarak Hilmioğlu´nun Çağlayan´daki İstanbul Adliyesi´ne getirilmesini istedi. Ancak Hilmioğlu´nun avukatı müvekkilinin sağlık sorunları nedeniyle ifadenin Silivri Cezaevi´nin içinde bulunan duruşma salonunda alınmasını istedi. Bunun üzerine İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi bir hakim görevlendirdi. Hakim, geçtiğimiz Cuma günü Silivri´ye giderek Hilmioğlu´nun ´tanık´ sıfatıyla ifadesini aldı. İfadeye Zirve Davası´nın tutuklu sanığı Hurşit Tolon ve avukatları da katıldı.
-Tolon´u konferans için davet ettik-
2000- 2008 yılları arısında rektörlük yaptığını belirten Ergenekon tutuklusu Fatih Hilmioğlu, üniversitede yüzlerce ulusal ve uluslararası kongreler, paneller ve konferanslar düzenlendiğini vurguladı. Bu konferanslardan birine de Hurşit Tolon´un davet edildiğini belirten Hilmioğlu, Tolon davet üzerine 2007 yılında üniversitemize geldi. Zirve Katliamı yapıldığında bu konu gündeme geldi zaten. Tolon üniversitemize geldiğinde, konferanstan bir gün önce akşam kendisini dönemin ordu komutanı Hasan Iğsız ile birlikte karşıladık. O akşam ordu komutanımız eşlerimizle birlikte ordu evinde bizlere yemek verdi. Konferans bitiminde de ben kendilerine üniversite de yemek verdim. dedi. Konferansa kadar Hurşit Tolon ile bir tanışıklığının olmadığını ifade eden Hilmioğlu, konferanstan sonra da Tolon ile sadece teşekkür etmek amacıyla bir kez görüştüğünü söyledi. Hurşit Tolon´un konferansa katılmasının kimler tarafından önerildiğini hatırlamadığını vurgulayan Hilmioğlu, Tolon´un avukatlarının sorularını da yanıtladı.
-Tolon´un misyonerlikle ilgili beyanını hatırlamıyorum-
Üniversite de misyonerlik başlığı altında hiçbir konferans vermediğine dikkat çeken Hilmioğlu, Tolon´un verdiği konferansa ben de katıldım. Konferans konusunu şu an hatırlamıyorum. Tolon´un verdiği konferansın içeriğinde de misyonerlikle ilgili hiçbir beyan ve konuşma hatırlamıyorum. diye konuştu.
-Katliamı yemekte öğrendik, Tolon dahil masadaki herkes kınadı-
18 Nisan 2007 tarihinde gerçekleştirilen Zirve Katliamı´na ilişkin haberin duyulduğunda üniversite içinde bulunan Havuz Cafe isimli bir yerde yemek yediklerini belirten Hilmioğlu, Katliam olduktan ne kadar sonra bana haber verildiğini hatırlamıyorum, yemekte doğal olarak bu konu da gündeme geldi. Herkes tarafından bu olay şiddetle eleştirildi. Kim tarafından söylendiğini bilmiyorum ancak ´Bu Malatya niye hep böyle olumsuz olaylarla anılıyor, Mehmet Ali Ağca gibi´ sözler söylendi. Hurşit Tolon da dahil masada bulunan herkes bu vahşeti şiddetle kınamıştır. şeklinde ifade verdi.
-Yemekte misyonerlik konusu geçmedi-
Yemekte misyonerlikle ilgili hiçbir konuşmanın geçmediğini belirten Hilmioğlu, şunları söyledi; Yemek yenilen saatte haberin duyulması üzerine yabancıların öldürüldüğü şeklinde haberler geldi. Misyoner lafı haberde de geçmedi, yemekte de geçmedi.Yemekte yabancıların boğazlanarak öldürülmesi olayı konuşuldu. Davanın tutuklu sanığı, dönemin İl Jandarma Komutanı Mehmet Ülger ile de 3-4 kez görüştüğünü belirten Hilmioğlu, Üniversitemiz jandarma bölgesinde olduğu için İl Jandarma Komutanları doğal olarak üniversite rektörleriyle tanışmaktaydı. dedi.
-Fail Günaydın üniversite hastanesinde tedavi gördü-
Biri Alman uyruklu 3 kişinin boğazının kesilerek öldürülmesi olayının faili olarak yargılanan Emre Günaydın´ın olayda yaralandıktan sonra üniversite kampüsü içindeki üniversite hastanesinde tedavi gördüğünü ifade eden Hilmioğlu, Üniversite hastanesinde tedavi gördüğünü biliyorum. Bu konuyu bana ilettiler. Hatırladığım kadarıyla, hastanede güvenliğinin emniyet ile birlikte jandarmanın sağlaması konusunda rektörlüğümüz ile savcılık arasında herhangi bir yazışma olmamıştır. Belki hastane başhekimliği ile böyle bir yazışma olabilir. ifadelerini kullandı. (DHA)
(18 Ocak 2013), son güncel.: (19 Şubat 2013)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Ergenekon 1993´e uzandı: Tushad
Tushad kimlikleri ek klasörlerde
Malatya Zirve Katliamı ve Ergenekon bağlantısı manşetlerimiz
Dink ve Zirve aynı ekibin işi
Çınar´dan mahkemede şok iddialar
Zirve´yi başlatan papazdan şok itiraflar
Zirve davaları birleştirildi
İşte 761 sayfalık Zirve ek iddianamesi
Zirve ek iddianamesi kabul edildi
Ergenekon ve Balyoz, Malatya´da ´zirve´ yapmış
Tanık: Malatya ve Dink ´Kafes´ işi
Zirve Yayınevi Katliamı ile Kafes davaları birleşebilir
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap