Anayasa Mahkemesi şaşırtmadı. KONTRGERİLLA örgütü tüm gücüyle cumhurbaşkanlığı sürecine müdahale ediyor!.. Anayasa Mahkemesi, CHP´nin öne sürdüğü Cumhurbaşkanlığı seçiminde TBMM´deki oylamaya en az 367 milletvekilinin katılımı zorunlu itirazını kabul ederek Abdullah Gül´ün seçildiği seçimi iptal etti. Daha önce hiç bir hükümet döneminde aranmayan bu şartın AK Parti hükümetine dayatılması, ikinci bir muhtıra olarak değerlendiriliyor. AK Parti´nin bu karar karşısında nasıl hareket edeceği merak ediliyor.
01.05.2007 13:24 Anayasa Mahkemesi şaşırtmadı. KONTRGERİLLA örgütü tüm gücüyle cumhurbaşkanlığı sürecine müdahale ediyor!.. Anayasa Mahkemesi, CHP´nin öne sürdüğü Cumhurbaşkanlığı seçiminde TBMM´deki oylamaya en az 367 milletvekilinin katılımı zorunlu itirazını kabul ederek Abdullah Gül´ün seçildiği seçimi iptal etti. Daha önce hiç bir hükümet döneminde aranmayan bu şartın AK Parti hükümetine dayatılması, ikinci bir muhtıra olarak değerlendiriliyor. AK Parti´nin bu karar karşısında nasıl hareket edeceği merak ediliyor.
Bu kararla Anayasa Mahkemesi birilerinin emirlerini açıkça yerine getirmiş oldu. Çünkü, hatırlanacağı gibi;
1) Sezer, 25 Nisan´da hükümete karşı denge unsuru olmalarını istemişti. (1)
2) Genelkurmay 27 Nisan´da verdiği muhtırayla nasıl hareket etmeleri gerektiğini hatırlatmıştı. (2)
3) Son olarak da Baykal 30 Nisan´da ne olur ne olmaz diyerek AKP´nin oylamasını reddetmezlerse çatışma çıkacağını kendilerine hatırlatmıştı. (3)
Bu sitenin konusu kontrgerilla. Yeni hedefi İslam. Yıllardır bu sitede ve başka yerlerde projektör tutularak sergilenmekte olan bu çok gizli örgütlenme, tıpkı bir ahtapot gibi artık tüm kollarıyla açığa çıkmaktadır.
Bir kolu, Şemdinli´de ve Atabey´lerde ortaya çıktığı gibi silahlı gücü kontrol ediyor. Bu güç kah Şemdinli´de ortaya çıkıyor, kah Santora-Dink-Malatya cinayetlerini işlettiriyor.
Diğer bir kolu CHP´yi-akredite basını-üniversiteleri-dernekleri-sivil toplum kuruluşlarını vs. temsil ediyor. Diğer bir kolu yargıyı temsil ediyor. Sezer´in atadığı üyeler fire vermeden 9´a 2 çoğunlukla inanılmaz bir şekilde geçmişteki tüm cumhurbaşkanlığı seçimlerini de şaibe altında bırakarak 367 şartını kabul ediyor ve sistemi halkın seçtiği akp.yle inatlaşma uğruna tıkıyor. Zaten umurlarında mı, adam bir kitap fırlatıyor çocuk gibi, ekonomi çöküyor. 23 Nisan´da cumhurbaşkanı Sezer.in yerine geçen temsili öğrenci çocuk dahi bunu yapamaz.
Diğer kolu Kontrgerilla tartışmasını Türkiye´de ilk defa başlatan Kurmay Albay Talat Turhan´ın da belirttiği gibi Cumhurbaşkanı temsil ediyor. Onun görevi kontrgerilla harekatını koordine etmek. Buna engel olmaya çalışan Özal´ın, 1 Şubat 1993 yılındaki Uğur Mumcu cinayeti üzerine sözleri manidar. Onu suikastle, olmayınca da zehirleyerek ortadan kaldırmaktan çekinmiyorlar. Cumhurbaşkanlığı sürecinde ortamı geren provokasyonları adeta canlı yayınla bir bir buraya aktarmaya çalıştık, çalışıyoruz.
Provokasyonlar peşpeşe ve gittikçe daha bir kaba şekilde gelişiyor, halkı, meclisi, kurumları tehdit ederek pervasızlaşıyor. Bir kırılma noktasına gidiyor Türkiye. Bir çatışma ortamına sürükleniyor. Bu sitede yıllardır dile getirilen kontrgerilla stratejilerinden birisi gerilim stratejisidir. Ortam terör olaylarıyla, ekonomik sabotajlarla, politik istikrasızlıklarla, diğer suç dalgalarıyla sarsılarak, gerilerek, toplum zaman içinde huzur ister hale getirilir. Darbe olgunlaştırılır. Sonunda da asker darbe yapar.
Bunları yapanlar Atatürk´ün, Atatürkçülüğün arkasına sığınıyorlar. Atatürkçülük bu mu? Harbiyeli.net´teki emekli askerlerin yazısını okumanızı tavsiye ederiz. Gerçek Atatürkçüler de bu durumdan rahatsız. 27 Nisan muhtırasını emekliliği yaklaşan bir generalin aceleyle organize ettiğinden bahsediyor bunlar.
Bir rejim bu tür entrikalarla, provokasyonlarla, kontrgerilla yöntemleriyle nereye kadar gidebilir? Hadi iletişim gelişmese, nesiller tecrübelerini sonrakilere aktaramasa belki. Ama aksine iletişim gittikçe gelişiyor. Tartışmak, fikirleri aktarmak yasaklanamıyor, isteseler de yapamaz hale geliyorlar. Kendi menfaatlerini düşünen bir azınlık için bu durum, sürdürülebilir olduğu sürece kabul edilebilir belki. Ama gerçek bir devlet sürekli böyle bir gerilimle yaşayabilir mi? Şunu tartışamazsın şunu konuşamazsın şunu giyemezsin şunu teklif edemezsin. Bizim çizdiğimiz sınırlar içinde kalmak zorundasın.
Bu rejim, Talat Turhan´ın da belirttiği gibi bir Kontrgerilla Cumhuriyeti´dir, baskıcı bir rejimdir. Özgürlükler yoktur. Göstermelik jestlerle göz boyamak bu gerçeği değiştirmiyor. Tıpkı Irak Baas partisi olayında olduğu gibi bir azınlık orada baas, bizde chp olarak askeriyede-yargıda-partide-üniversitelerde-add gibi stk.larda-sendikalarda-vs. örgütlenmişler. Kontrgerilla´yı bunlar yönetiyor. Sen, emekli yargıtay başsavcısı, üzerine düşeni yap, 367 olayını gündeme getir. Sen, başsavcı, Şemdinli´de yakalanan elemanlarımızı mahkumiyetten kurtar, tekrar gördüreceğimiz mahkemeyi de sakın Van´da yaptırma. Sen eleman, bombanı gelecek defa daha dikkatli koy, Şemdinli´deki gibi bizi böyle cürmü meşhut halinde yakalatıp rezil etme. Sen hsyk, savcı Ferhat Sarıkaya´yı derhal görevden at. Sen anayasa mahkemesi, seni kimin seçtiğini ve uyarılarımızı unutma, halkın vicdanını boşver..... (Abdullah Harun)
Linkler:
1) http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/haber.do?haberno=531955
2) http://www.ntvmsnbc.com/news/406623.asp
3) http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/haber.do?haberno=534980
(01 Mayıs 2007, 13:24)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Forum bölümümüzdeki tartışmaya katılın
Cumhurbaşkanlığı sürecinde kışkırtmalar