Ergenekon davasına 253. duruşma ile devam ediliyor. Duruşmada Ergenekon örgütünün medya yapılanması konusunda şok iddialarda bulunan gizli tanık Mart, örgütün medya yöneticiliğini Ertuğrul Özkök´ün yaptığını iddia etti. Duruşmada önemli bir diğer gelişme de, Odatv davasına bakan mahkemenin davanın Ergenekon´la birleşmesi için görüş talep etmesi oldu.
01.11.2012 12:42 Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük´ün de aralarında bulunduğu 65´i tutuklu 274 sanıklı ´Ergenekon´ davasının 253. duruşması başladı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi´nde oluşturulan salonda görülen duruşmaya, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay ve gazeteci Tuncay Özkan´ın da aralarında bulunduğu 36 tutuklu sanık katıldı. Duruşmaya, CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ile Sedat Peker ve Semih Tufan Gülaltay´ın da aralarında bulunduğu 29 tutuklu sanık gelmedi. Duruşmada, kumar operasyonundan tutuklanan davanın tutuksuz sanığı Sami Hoştan ile tutuksuz yargılanan ´Odatv´ davasının tutuklu sanığı Yalçın Küçük de hazır bulundu.
ODATV DAVASI ERGENEKON´LA BİRLEŞSİN TALEBİ
Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi´nin ´Odatv´ dava dosyasını göndererek, bu dava ile birleştirilip birleştirilmeyeceği konusunda görüş sorduğunu kaydetti.
GİZLİ TANIK ´MART´IN İFADESİ
Başkan Özese, ardından ´gizli tanık Mart´ın gizli tanık odasında hazır olduğunu belirtti. Özese´nin ´İfadenizde Ergün Poyraz, Hüseyin Buzoğlu ve emekli Orgeneral Tuncer Kılınç gibi sanıklarla ilgili beyanda bulunmuşsunuz. Anlatır mısınız?´ diye gizli tanık Mart´a soru yöneltti.
-Ergenekon´un medya ayağına dair bilgiler-
Gizli tanık, isnat edilen örgütün medya ayağıyla ilgili bilgisi olduğunu söyledi.
-Poyraz´ın kitapları-
Gizli tanık, Togan Yayınları´nda çalıştığını belirterek, Ergün Poyraz´ın yazdığı kitapların Ankara´dan avukat Hüseyin Buzoğlu tarafından getirilerek bu yayınevinde basıldığını anlattı.Poyraz´ın kitaplarının Hürriyet Gazetesi´nde tanıtımının yapıldığını ve haberleştirildiğini ifade eden gizli tanık, Poyraz´ın en son yazdığı ´İplikçi´ adlı kitabın internet sitelerinde kapağının tanıtımının yapılmasına rağmen basılmadığını belirtti.Gizli tanık, savcı Mehmet Ali Pekgüzel´in ´Poyraz´ın yazmış olduğu kitaplardaki bilgilerin nereden temin edildiği konusunda jandarma ismi geçti mi?´ sorusunda, ´Geçiyordu. Öyle bir kanaldan geldiği söyleniyordu. Kitaplar Ankara´da yazılıp Ergün Poyraz´ın düzeltmesinden sonra yayına veriliyordu´ yanıtını verdi.
Pekgüzel´in, ifadesinde Tuncer Kılınç´tan da söz ettiğini belirttiği gizli tanık, ´Tuncer Kılınç kanalıyla geldi mi bilemem. Ben Kılınç´ın adını Hüseyin Buzoğlu avukatı olduğu ve onu tanıdığı için söylemiştim´ dedi.
Gizli tanık Mart, savcılıktaki ?Bu örgütün medya patronluğunu Hüseyin Buzoğlu yapmaktadır. Talimatı da Tuncer Kılınç´tan almaktadır? şeklindeki ifadesini düzelterek şu iddialarda bulundu: ?Hüseyin Buzoğlu için bu biraz ağır olmuş. Bu şekilde yorumlanmış. Tuncer Kılınç´ı tanımıyorum. Kendi yorumlarına göre medya patronluğunu Ertuğrul Özkök ve ekibi yapıyordu.?
-Deniz Feneri dosyası-
Deniz Feneri dosyasını Almanya´dan Hürriyet Gazetesi muhabiri Toygun Atilla´nın getirdiğini öne süren gizli tanık Mart ?Deniz Feneri dosyasının Almancasını gördüm. Toygun Atilla, bize getirdi. Hürriyet Grubu, önce yayınlamayı düşünmüş, sonra vazgeçmiş? diye konuştu.
-Avukat Buzoğlu salondan çıkartıldı-
Tutuksuz sanık avukat Hüseyin Buzoğlu, gizli tanık Mart´ın ifadesinin 5 Mart 2012 tarihinde savcılık tarafından alındığına dikkat çekerek ?Mahkeme ile savcılık arasında gizli tanık Mart´ın ifadesine ilişkin bir yazışma olmamış? diye konuştu. Başkan Özese ?Belgeler dosyada vardır. Siz gizli tanık Mart´a soru sorun? diye uyardı. Hüseyin Buzoğlu ise ?Hiçbir yazışma olmadığı halde mahkeme nereden biliyor da gizli tanık Mart´ın ifadesini istiyor? Mahkeme, duruşma dışında savcılarla görüşüyor mu? diye sordu. Başkan Özese ?Soru sorma hakkınızı amacına uygun kullanmıyorsunuz. Kesmek zorunda kalacağım. Usule uygun soru sormuyorsunuz? dedi. Buzoğlu´nun gizli tanık Mart´ın ifadesinin alınması ve mahkemeye gönderilmesi sürecine ilişkin sorularını sürdürmesi üzerine Başkan Özese Buzoğlu´nun dışarı çıkarılması talimatı verdi. Buzoğlu ise jandarmanın müdahalesine fırsat vermeden ?Yargılama böyle mi olacak? Bana soru sordurmuyorsunuz? diye bağırarak salondan çıktı.
Emekli Tuğgeneral Veli Küçük´ün kızı ve avukatı Zeynep Küçük ise, tutuksuz sanık ve avukat Hüseyin Buzoğlu´nun salondan çıkarılmasına ?Sanığa soru sordurtmadınız ve dışarı çıkarttınız. Bu nedenle tanığın sorgusu eksiktir. Bu durumda adil yargılama yapıldığından bahsedemeyiz? sözleriyle tepki gösterdi. Gizli tanık Mart´ın ?Ergenekon davasının ilk 30-40 duruşmasını izlemişimdir? sözleri üzerine avukat Zeynep Küçük, ?Bir tanığın duruşmalara girmesi yasaktır? diye konuştu.
Duruşmaya ara verildi. (AA)
GİZLİ TANIK BOYABAT´IN İFADESİ
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkmesi´nde görülen Ergenekon Davası´nın öğleden sonraki bölümünde Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Gizli Tanık Boyabat´ın dinleneceğini söyledi. Mahkeme Başkanı Özese, Savcılık ifadenizde dava sanıklarından Sami Hoştan ve Muzaffer Tekin hakkında beyanlarda bulunmuşsunuz. Bildiklerinizi anlatır mısınız? diye sordu. Sesi ve görüntüsü bozularak duruşma salonunda bulunan ekranlara yansıtılan Gizli Tanık Boyabat, Taner Büber isimli şahısla cezaevinde tanıştıklarını söyledi. Gizli Tanık Boyabat, Büber aracılığıyla Muzaffer Tekin ve Sami Hoştan ile tanıştığını söyleyerek şunları anlattı:
2001 yılında Taner Büber ile gayrimeşru ortamlarda tanıştık ve suç ortaklığımız oldu. Taner Büber 2005 yılında cezaevinden avukatı aracılığıyla bize notlar göndermeye başladı. Gönderdiği notların birinde Gaziosmanpaşa´da Kürt- Türk çatışması çıkarmamızı istedi, bunun ardından belli hedeflere ateş etmeye başladık. PKK´ya destek veren esnaflara ve PKK sempatizanı gençlere saldırmaya başladık. 2005 yılında çatışma hızlandı. Bizden ve onlardan da vurulanlar oldu. Bu süreçte cezaevine girdik ve çıktık.
Büber´in avukatları aracılığıyla gönderdiği başka nota da değinen Gizli tanık Boyabat, Büber gönderdiği pusulasında Erol Evcil´in vurulmasını istedi. Gönderilen notta, ´Erol Evcil ağabeye yanlış yaptı bulun öldürün´ yazıyordu. Evcil´i 1,5 ay Bursa ve Adana´da takip ettik. Evcil´i bir kaç yerde kıstırmaya çalıştık ancak çok sıkı korunuyordu. Evcil´in JİTEM elemanları tarafından korunduğunu öğrenerek durumu Büber´e ilettik. Büber de ´Ağabeyi bu işi hallecek siz geri çekilin´ dedi. Ağabeyi olarak bahsettiği kişi ise Sami Hoştan´dı diye konuştu.
Büber´in cezaevinden çıkmasının ardından Muzafer Tekin ve Sami Hoştan´ın Silivri´deki çiftliğe geldiğini söyleyen Gizli tanık Boyabat, Tekin´in çiftlikte 5-6 gün kadar kaldığını söyledi. Gizli Tanık Boyabat, Muzaffer Tekin bize ideolojik şeyler bahsetti. Ben doğma büyüme Gaziosmanpaşalı´yım. Gaziosmanpaşa´da çatışma çıkarmamızı, PKK sempatizanlarının yollara çıktığını, öldürmemiz gerektiğini söyledi. Benim bakış açım da onunla aynıydı. Kürtlerle iyi geçinemiyordum. Tekin´den bir silah almadık. Bizim silaha ihtiyacımız yoktu. Silahı sokakta da buluyorduk. Silahı kendimiz temin ettik. Tekin, bizden çatışma ortamı için hazırlık yapmamızı istedi. Hazırlığını yapıyorduk. Gaziosmanpaşa´da dükkanlara ateş ediyorduk. İnsanlar yaralandı diye konuştu.
-´Muzaffer Tekin, Hrant Dink´i öldürme talimatı verdi´-
Duruşma savcısı Pekgüzel Muzaffer Tekin ile Taner Büber´in arası neden bozuldu? diye sorması üzerine tanık şunları anlattı:
2005 yılında Taner Büber cezaevinden çıkmıştı. Silivri´deki çiftlikte Muzaffer Tekin, Taner Büber´in Hrant Dink´i öldürmesini istedi. Tekin, Taner Büber´e üzerinde miktarı yazmayan çekler verdi. Tekin, ´İşi bitirdikten sonra istediğiniz miktarı yazabilirsiniz´ dedi. Ama Taner Büber, yeniden cezaevine girmek istemediğini söyleyip vazgeçti, kabul etmedi.
Savcı Pekgüzel, Neden Hrant Dink´in öldürülmesi isteniyor? diye sordu. Gizli Tanık Boyabat, Muzaffer Tekin, Büber´e 2005 yılının ortalarında, Hrant Dink´i öldürmesini söyledi. Hrant Dink´in yazdığı yazılarından dolayı. Büber bu işi bize yaptıracaktı. Ancak plan aşamasına gidilmedi. Büber bu işin kendisine uzayacağını anladı, ´Büyük cezalar alırım´ diye vazgeçti. Bunu Tekin´e de söyledi. Tartıştılar. Muzaffer Tekin çiftlikten ayrıldı. Tekin, Büber´e verdiği çekleri geri istedi. Çekler, Dink´in öldürülmesi için verildi. İşi hallettikten sonra istediğimiz rakamı yazabileceğimiz söylendi. Büber, ´sizin için işler yaptık´ diyerek çekleri geri vermedi. Sami Hoştan ağabeyin araya girmesi üzerine Büber çekleri Tekin´e geri verdi diye konuştu.
-Balbay´a suç duyurusu talebi-
Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, duruşma sona ererken söz alarak Mustafa Balbay´ın 30 Ekim 2012 tarihli duruşmada iddia makamını ?itham edici? beyanları nedeniyle Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı´na gereğinin yapılması için yazı yazılmasını talep etti.
Duruşma 5 Kasım Pazartesi gününe ertelendi.
-Balbay, Savcı´ının açığını yakalamasına bozulmuş-
30 Ekim Salı günkü duruşmada Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Mustafa Balbay´ın sabahki oturumda ?Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, duruşmalardan yasaklı olduğum sırada Haziran 2008´e yazdığım yazıyı 2006´da yazdığımı ifade ederek soru yöneltmiş? şeklinde itirazı olduğunu anımsatmıştı. Pekgüzel, Balbay´ın Cumhuriyet Gazetesi´nde 2 Haziran 2006 tarihinde yayınlanan ?Er Er Ergenekon Gel Her Yere Kon? başlıklı yazısını okuyarak açıklama yapmasını istemişti. Ergenekon adının kendisi yazmadan önce medya yer aldığına dikkat çeken Mustafa Balbay ise şu açıklamayı yapmıştı: ?Benim Savcı Pekgüzel´in ´Ergenekon soruşturmaları başlamadan, hiçbir yerde yayınlanmadan Mustafa Balbay´ın yazılarında kaleme aldı´ şeklindeki sözleri çok ağır bir itham. Eğer hiçbir yerde yayınlanmadan Ergenekon´u yazdıysam ya çok özel bir şeyler biliyorum ya da bir şeyler saklıyorum. Bu konuyu araştırıp benden önce nerelerde yayınlandığını size sunacağım. Şimdi hatırladığım 26-27 Mayıs 2006 tarihlerinde gazete manşetlerinde Ergenekon yer almıştı.?
?Savcı Pekgüzel´in benim yokluğumda gazeteci Aslı Aydıntaşbaş´ın tanıklığı sırasında ´Siz bu yazıyı yazarken Balbay´dan mı esinlendiniz´ diye sormasına çok alındım? diyen Balbay, 2 Haziran 2006 tarihli yazısının Atabeyler operasyonu ve Danıştay saldırısının ile ilgili olduğunu anlatmıştı. Balbay yazısındaki ?Bütün bu örgütlenmelerin tepesinde de medyaya ve medyaya haber sızdıranlara göre, Ergenekon adlı bir örgüt var? ifadesine dikkat çekerek ?Benim savcı Pekgüzel´e itirazım hiçbir yerde yayınlanmadan benim Ergenekon´u yazdığım iddiası. İşte adresi gösteriyorum? demişti.
Balbay, ayrıca yazısındaki ifadeleri 2008 yılında bir televizyon programında Şamil Tayyar ile tartışmasında kullandığına dikkat çekerek ?Burada 4 yıldır benim Türkiye´deki tartışmaları haber yapmam tartışılıyor. Ben Cumhuriyet Gazetesi´nin Ankara temsilcisi olarak ülkedeki tartışmaları yazıyordum. Televizyon programları yapıyordum, radyoda yorumlar yapıyordum ve kitap yazıyordum? diye konuşmuştu. (Cumhuriyet)
(01 Kasım 2012, 12:42)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Kontrgerilla Medyası
Odatv ile ilgili manşetlerimiz
Odatv davası duruşmaları
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap