28 Şubat sürecinin simge davası haline gelen, darbecilerin etkisinde kalarak karar verildiği ileri sürülen ´Şişli Terakki Davası´ yıllar sonra yargı önüne geliyor. Şişli Terakki Vakfı hakkında çeşitli basın organlarında çıkan haberler hakkında dava reddedilirken, Akit yazarı Abdurrahman Dilipak ise tazminata mahkum edildi. İlginç olan ayrıntı ise, davalılar arasında adı yazılmakla birlikte, dava dilekçesinde, Dilipak´a ait ifadeler ile ilgili suç isnadı yoktu. Dilipak, skandalı bireysel başvuru kapsamında Anayasa Mahkemesine götürmeye, ayrıca 28 Şubat soruşturmasını yürüten savcılığa da suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor.
06.10.2012 11:55 Geçtiğimiz günlerde TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu´nca bilgisine başvurulan gazeteci yazar Dilipak, 28 Şubat sürecindeki skandal yargılamalarının simgesi haline gelen ´Şişli Terakki Davası´nı bireysel başvuru kapsamında Anayasa Mahkemesine götürmeye, ayrıca 28 Şubat soruşturmasını yürüten savcılığa da suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor. 28 Şubat sürecinde askerlerin yargı mensuplarına iki kez verdiği brifingler, bu brifinglere katılan yargı mensuplarının askerleri ayakta hararetle alkışlaması 28 Şubat´ın simgelerinden biri haline gelmişti. Bir darbeye en çok direnmesi ve en uzak durması gereken yargı mensupları o süreçte göstere göstere hukuk skandallarına imza attı. ´Şişli Terakki Davası´ işte bu skandal yargılamalardan birisi. 28 Şubat´ın simge davası haline geldi.
Kökenleri Selanik´teki Şemsi Efendi Haham Okulu´na dayanan ve yüzyıldan fazla bir zamandır faaliyet gösteren Şişli Terakki Lisesi´nin Nişantaşı´nda bulunan eski binası uzun bir süre boş bırakıldıktan sonra D.B. İnşaat Şirketine kiralandı. Yazar Ilgaz Zorlu ve Gazeteci-Yazar Abdurrahman Dilipak, Akit, Hürriyet, Aksiyon, Zaman ve Yenişafak gibi basın organları da bu çok değerli binayla ilgili haberler yaptılar.
Yazar Ilgaz Zorlu, binanın bir vakıf binası olması ve değerinin de trilyonlarla ifade edilebileceği savından hareketle D.B. İnşaat´ın Dinç Bilgin´in inşaat şirketine ait olduğunu ve daha sonra hakkındaki çeşitli ithamlar nedeniyle DGM´de yargılanan müteahhit Nevzat Ak´a yapılan bu kiralamanın adeta bir peşkeş olduğunu iddia etti. Okulun bir cemaat okulu olduğunu ve Sabetaycıların Kapancı Grubu üyelerince yönetilen bir vakıfa ait olduğunu dile getirdi. Fazilet Patisi Konya Milletvekili Veysel Candan, bunun Sabetaycıların kendi meselesi olmadığını ve bir ulusal sorun olduğunu gördü; konu hakkında soru önergeleri verdi. Şişli Terakki Vakfı ve Vakıf Başkanı Haluk Arığ bu iddiaları yalanlayarak Zorlu, Dilipak ve Akit aleyhine toplam on adet ceza ve tazminat davası açtılar. İstenilen toplam tazminat 400 milyar TL´yı buldu.
Hürriyet gazetesi ile Dinç Bilginin sahibi olduğu Sabah gazetesi arasındaki rekabette, Doğan Medyasında çalışan Erdal Bilaller, Ufuk Güldemir, Semra Uncu, Erdal Şafak ve Soner Yalçın gibi yazarlar da, Ilgaz´ın iddialarını yorum yaparak köşelerinde yayınladılar. Bu iddialar haber olarak bir çok basın organında yeraldı. Onlar hakkında da İstanbul 3. Asliye Hukuk mahkemesinde dava açıldı. Aynı günlerde konu ile dolaylı olarak ilgisi olan başka bir konuda yazdığı yazı sebebi ile Akit yazarı Dilipak da hakkında dava açılanlar arasında yeraldı.
Yargılamanın sonunda Ilgaz Zorlu da dahil olmak üzere, sözü söyleyen ve bu sözleri yazı konusu yapan bütün gazeteciler hakkındaki dava reddedildi. Dilipak ise tazminata mahkum edildi. Yargıtay´da yapılan murafalı duruşmadan sonra da Hakime E.Göksun Özçelik´in verdiği hukuk dışı karar, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi üyeleri Bilal Kartal, Mustafa Kıcalıoğlu, Mehmet Uyumaz, Mahmut Bilgen tarafından onanmış, Üye Kamil Kancabaş´ın karşı oyu ile kesinleşmişti.2000 yılında İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi´nde açılan tazminat davasıyla başlayan bu skandal yargılama, AİHM tarafından Türkiye´nin tazminata mahkum edilmesi ile sonuçlandı. Dilipak, kararı veren mahkemeye başvurarak, yargılamanın iadesini istedi. Kararı veren hakim hakkında HSYK´ya suç duyurusunda da bulunan Dilipak, kendine AİHM tarafından ödetilen tazminatın kararı veren yargıç ve Yargıtay üyelerinden tahsilini istedi. İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi hakimi Nesrin Kaya´nın yargılamanın iadesi talebini reddetmesi üzerine de Dilipak konuyu yeniden Yargıtay´a taşıdı.
28 ŞUBAT´TA AKİT´E SAVAŞ AÇILDI
Yargılamada ilginç olan ayrıntı ise, Şişli Terakki Vakfı tarafından açılan tazminat davasında davalılar arasında adı yazılmakla birlikte, dava dilekçesinde, Dilipak´a ait ifadelerle ilgili suç isnadı yoktu. Buna rağmen diğer herkes hakkında dava reddedilirken Dilipak´ın cezalandırılması dikkati çekti. Terakki davası ile ilgili bir açıklama yapan Dilipak şunları söylüyordu: Sabah ve Hürriyet grubu arasında rekabet var.. Teşvikiye´deki Şişli Terakki arsasının Dinç Bilgin´e verilmesi konuşuluyor. İddiayı gündeme getiren Ilgaz Zorlu. Bu açıklamayı haber yapan Hürriyet grubunun yazar ve muhabirleri.. O gün ben de tesadüfen Sabataylık üzerine yazmışım.. Dava dilekçesinde benimle ilgili bir suç isnadı yok. Ama yargılama sonunda Ilgaz ve diğerleri hakkındaki dava reddediliyor ve ben tazminata mahkum ediliyorum.. Sözü söyleyen serbest, yazan serbest, ben o konularla ilgili bir yazı yazdığım için tazminata mahkum oluyorum.
-Rütbeler sökülünce onbaşı bile olamayacaklar-
O dönem Akit gazetesi de 28 Şubat´ın hedeflerinden biriydi. Basının o dönem askerlerin baskısıyla nasıl sustuğu bugünlerde Meclis komisyonuna açıklama yapan gazete patronlarının ve mensuplarının açıklamalarıyla birinci elden ortaya çıkıyor. Ancak baskılara direnen ve susmayan, 28 Şubat uygulamalarına o dönem manşet ve haberleriyle en büyük tepkiyi gösteren Akit ise, maddi ve manevi olarak çökertilmeye çalışıldı. Gazete binası defalarca kaleşnikoflarla tarandı. Saldırgan failler meçhul kalırken, saldırılara uğrayan gazete ise savcı ve polisler tarafından sık sık basıldı. Çalışanlar taciz edildi. Gazetenin basım ve yayımı engellenmeye çalışıldı. Bir köşe yazarının ´Onbaşı bile olamayacakların general olduğu ülke´ başlıklı yazısı nedeniyle 312 general tarafından gazeteye 1 trilyon TL´ye yakın tazminat davası açıldı. Aynı süreçte skandal şekilde bu dava cezaya hükmedilerek bitirildi. 312 general davasını organize eden ve davada müşteki olarak yer alan generallerden bir çoğu Balyoz ve Ergenekon davasında sanık oldu. Örneğin Orgeneral Çetin Doğan gibi bazıları Balyoz davasında hüküm giyerek, darbe teşebbüsünden dolayı hapis cezası aldı. Temyize götürülen Yargıtay sürecinde durum değişmezse bu generallerin rütbeleri sökülerek er seviyesine düşürülecek. Yani onbaşı bile olamayacaklar. Tek başına bu örnek bile Akit´in 28 Şubatçılar tarafından neden hedef seçildiğini sanırız yeterince açıklamakta.
-Hakkını helal etmemesine dava açıldı!-
28 Şubat sürecinde Dilipak ve Akit´e yönelik linç, Dilipak´ın yukarıda aktardığımız açıklamalarının devamından da anlaşılabilir. Dilipak şöyle diyor: Erkaya davası tam bir rezalet. Hem ceza, hem tazminat davası açıyorlar. Ceza davası İstanbul´da, tazminat davası Ankara´da. Ceza davasının davetiyesi geliyor ve duruşmaya katılıyorum. Orada adres beyanım var. Zaten basın kartımda ev adresim yazıyor. Basın Yayın´a sorsalar bulabilirler. Ama beni bulamadıkları için Ankara´da gıyabımda yargılama yapıyorlar ve mahkum ediyorlar. Kararı da gazetede ilan ediyorlar. Karar kesinleşir kesinleşmez adresimi bulup evimi haczediyorlar.. Sonradan öğreniyoruz ki, Hakkımı helal etmiyorum dediğim için cezaya çarptırılmışım. Oysa o ifade gazetenin manşeti ile ilgili. Hem hakkımı helal etmemek niye suç olsun ki? Kaldı ki, ben de etmiyorum.. Niye edeyim? Niye darbeci bir generali alkışlayayım ki?..
DİLİPAK SKANDALI YARGIYA GÖTÜRÜYOR
Dilipak, 3 gün önce TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu´na o dönemle ilgili bilgiler verdi. Dönemin yargı mantığını anlatan Dilipak´ın verdiği Şişli Terakki Davası örneği komisyon üyelerinin de dikkatini çekti. Üyeler dosyanın incelenmesini istediler. Dilipak, 28 Şubat sürecindeki skandal yargılamalarının simgesi haline gelen ´Şişli Terakki Davası´nı bireysel başvuru kapsamında Anayasa Mahkemesine götürmeye, ayrıca 28 Şubat soruşturmasını yürüten savcılığa da suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor. Dilipak´ın tashihi karar talebinin reddine ilişkin itiraz halen Yargıtay´da bulunuyor. Dilipak´ın konu ile ilgili Adalet Bakanlığı´na ve HSYK´ya yaptığı itirazlar ile suç duyuruları da mahkemenin vereceği kararı bekliyor. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(06 Ekim 2012, 11:55)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Dilipak: Çatlı´yı Ergenekon infaz etti
28 Şubat soruşturması manşetlerimiz
28 Şubat süreci manşetlerimiz