Odatv sanıklarının, Tübitak raporunun bir kısmını gizleyerek yaptıkları tahliye talebi mahkemece reddedildi. Odatv sanıklarına göre rapor, dava konusu kritik belgelerin dışarıdan virüsle geldiğini ispatlıyordu. Oysa rapor farklı bir tespitte bulunuyordu.
06.09.2012 20:28 Odatv davasında tutuklu yargılanan gazeteciler Soner Yalçın, Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu´nun, tahliye talebi reddedildi. Mahkeme ret gerekçesinde; TÜBİTAK´ın, dökümanların virüs yoluyla bilgisayarlara gönderildiği iddiasının doğrulanmadığını belirtti. Sanıklar Soner Yalçın, Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu´nun avukatları Hüseyin Ersöz ve Duygun Yarsuvat, geçtiğimiz hafta İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi´ne müvekkillerinin tahliye talebine ilişkin dilekçe sunmuştu.
-Raporu çarpıtmak işe yaramadı-
Odatv davasında Soner Yalçın, Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan, TÜBİTAK´ın hazırladığı rapordaki; ´bilgisayarlarda virüs var´ kısmını gerekçe göstererek tahliye talebinde bulunmuşlardı. Odatv´ye düzenlenen baskında bir bilgisayarda ele geçirilen ve davanın en önemli delilleri arasında yer alan ´Ulusal Medya 2010´ isimli belgede Ergenekon, Balyoz ve Poyrazköy gibi davaların boşa çıkarılması için neler yapılması gerektiği ifade ediliyordu. Sanıklara göre TÜBİTAK raporu, dava konusu bu belgenin dışarıdan virüsle geldiğini ispatlıyordu. Oysa raporun diğer kısımlarındaki ifadeler sanıkların gerekçesini tamamen çürütüyordu. TÜBİTAK, ´İncelenen bilgisayarlarda virüs tespit edildi. Ancak belgelerin virüsle yerleştirildiğine dair tespitimiz yok´ diyordu. Bilirkişi raporunda, Oda TV´den, Barış Pehlivan´dan ve Müyesser Uğur Yıldız´dan ele geçirilen bilgisayarlarda çok sayıda ´trojan´ türü, ´truva atı´ olarak tabir edilen ve her bilgisayarda bulunabilecek virüslerin bulunduğu, bunların uzaktan dosya gönderme özelliğine sahip olmadığı bilgisi yer alıyor. .
RAPORU BEKTAŞİ MANTIĞIYLA ÇARPITTILAR
Sanıkların raporun sadece bir kısmını göstererek tahliye talep etmeleri, Bektaşilerin ´namaza yaklaşmayın, sarhoşken´ ayetini çarpıtarak, ´namaza yaklaşmayın deniliyor, onun için namaz kılmıyoruz´ savunmalarını hatırlatmıştı.
O DOSYALAR 2010 TARİHLİ, VİRÜSLER İSE 2011
Raporun sanıkları tarafından görülmeyen kısımlarında ilginç ayrıntılar yer alıyor. TÜBİTAK tarafından hazırlanan raporda belgelerin 2010 yılında oluşturulduğu, virüslerin ise 2011 tarihli olduğu belirtildi. Raporda sanıkların mahkemeye sunduğu diğer raporlar da eleştirildi. Örneğin, sanık avukatları tarafından mahkemeye sunulan Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) kaynaklı rapordaki yanlışlıklara da dikkat çekilerek, YTÜ´nün ´bulamadık´ dediği belgelerin silinmiş olsa da, hard disklerden çıkarıldığı kaydedildi.
Sanıkların ´polis aramaları esnasında bilgisayarlara delil konuldu´ iddiaları ise bu aramalardaki imaj alma işlemlerinin uluslararası geçerliliğe sahip teknik donanımla, usulüne uygun gerçekleştirildiği tespitiyle çürütüldü. Suçlamalara sebep olan delillerin birer birer ayrıntılı şekilde incelendiği raporda, hiçbir dosyanın zararlı bir yazılım tarafından gönderildiğine veya değiştirildiğine dair bir bulguya rastlanmadığı vurgulandı.
EĞER TAHLİYE GELSEYDİ HİÇBİR DİJİTAL VERİ DELİL OLAMAZDI
Araştırılan bilgisayarda virüslerin varlığının belirlenmesi belgeleri onların getirdiğini göstermez. Çünkü virüs bulunmayan hiçbir bilgisayar yoktur. Onlarca virüsten binlercesine kadar her bilgisayarda mutlaka virüs bulunur. Eğer bunların varlığı tek başına dışarıdan dosya getirmeye dayanak olursa hiçbir dijital veri mahkemelerde delil olarak kabul edilemez. Çünkü her bilgisayarda mutlaka virüsler bulunur. Bu tartışılmaz bir bilgisayar gerçeğidir. Tübitak raporuna aslında gerek yoktu. Sanıkların dikkatleri dağıtmak için ileri sürdükleri bu gerekçe daha baştan sağlam gerekçelerle eleştirilmişti. Ancak hukuksal prosedür gereği bu raporun alınması gerekli olmuştu.
Ayrıca bu TÜBİTAK raporu olmasa bile, olayın başından beri çok önemli bir gerekçe, virüs iddiasını zaten inandırıcı olmaktan çıkarıyordu. ´Ulusal Medya 2010´ belgesinde talimatı verilen örgütsel faaliyetler, Odatv´nin zaten sürekli yapmakta olduğu bir iş idi. O dokümanda geçen, Ergenekon ve benzer davaların hakimlerini itibarsızlaştırma faaliyetleri aslında Odatv´nin sürekli yaptığı iş. Özellikle 2009 yılı ramazan iftarına katılan hakim ve savcılarla ilgili haberi, bunlar arasında en fazla ses getireni oldu. Odatv´nin yayınları incelendiğinde o belgelerdeki talimatların nasıl uygulandığı, Odatv´nin Ergenekon savcı ve hakimlerini karalama amaçlı ´iftarı yemeği´ haberinde çok iyi görüldü. Dolayısıyla odatv´nin zaten sürekli yapmakta olduğu faaliyetlere dair bilgisayarda bulunan bir belgenin virüs yoluyla başkaları tarafından komplo amacıyla yerleştirildiği savunmasının inandırıcılığı olmamıştı.
Ayrıca, belgenin bir değil bir çok sanığın bilgisayarlarında da ele geçirilmiş olduğu tekrar hatırlanmalı. Odatv davasının en önemli delilleri arasında yer alan ´Ulusal Medya 2010´ belgesinin sadece Oda TV´de değil, davanın sanıklarından Müyesser Uğur ve Barış Pehlivan´a ait 3 farklı bilgisayarda, 6 ayrı dosyada bulunduğu tespit edilmişti. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(06 Eylül 2012, 20:28)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Odatv virüs tahliyesi istedi
Odatv´ye TÜBİTAK şoku
´Oda´ya bu rapor olmaz dedim´
Karanlık Oda´nın virüs iddiası çöktü
Belgeleri kaydeden virüs tespit edildi
Virüs adı: Oda.. Hedefi: Ergenekon´u bozmak
Ergenekon medyası ´karanlık oda´da yapılandırıldı
Sabah Akşam ´Karanlık Oda´yı aydınlattı
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap
ODATV İDDİANAMESİNDE ARAMA YAP
Odatv ile ilgili manşetlerimiz
Odatv davası duruşmaları
Kontrgerilla Medyası
Ergenekon davasını engelleme girişimleri
Flaş!!! Odatv´ye 2. baskın
Flaş!!! Odatv´ye baskın
ERGENEKON VE BALYOZ DAVALARINDA DELİL TARTIŞMALARI