Balyoz davasına sanıkların esas hakkındaki mütaalaya karşı sanıkların son savunmaları ile devam ediliyor. Duruşmada söz alan tutuklu sanık Deniz Kurmay Albay Murat Saka, sanıkların tanıklığını istediği ancak mahkemenin reddettiği emekli Orgeneraller Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman´a seslendi. Saka, ´Şahitliği kim gizlerse onun kalbi ağır bir günah içindedir. Bu davranış zalimler topluluğuna destek vermek değil midir?´ dedi.
04.09.2012 14:03 Orgeneral Bilgin Balanlı, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek, eski 1. Ordu komutanları emekli orgeneraller Çetin Doğan ve Ergin Saygun´un da aralarında bulunduğu 250´si tutuklu 365 sanıklı ´Balyoz Planı´ davasının 106. duruşması başladı. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi´nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi´nde oluşturulan salonda yapılan duruşmaya, 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek ve MHP İstanbul milletvekili emekli Korgeneral Engin Alan´ın da aralarında bulunduğu 188 tutuklu sanık katıldı. Emekli Orgeneral Ergin Saygun´un da aralarında bulunduğu 62 tutuklu sanık ise çeşitli gerekçelerle duruşmaya katılmadı. 6 tutuksuz sanığın hazır olduğu davaya ikinci Ergenekon davası kapsamında tutuklu yargılanan bu davanın tutuksuz sanığı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ise katılmadı.
MURAT SAKA´NIN SON SAVUNMASI
Duruşma, sanıkların esas hakkındaki savunmalarının alınmasıyla devam ediyor. Söz alan tutuklu sanık Deniz Kurmay Albay Murat Saka, avukatı duruşmaya katılmadığı halde kendisinin savunma yapmaya zorlandığını belirterek, Bu durum Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve evrensel hukuk kurallarına aykırı olmakla birlikte, delillerin incelemesi yapılmadan iddia makamının esas hakkındaki mütalaasının alınması ve davanın nihayete ulaştırılmasının da usüllere aykırı olduğu kanaatindeyim dedi.
Mahkeme Başkanı Ömer Diken´in daha önce ´deliller ayrıca değerlendirilecek´ dediğini şimdi ise ´delilleri hüküm verirken değerlendireceğiz´ dediğini ifade eden Saka, Masum olduğumuzu belgeleyen o delilleri hüküm safhasında gerçekten değerlendirecek olsanız dahi şu ana kadar haksızlık gördüğümüz gerçeğini değiştirmeyecektir. Siz bizi peşinen cezalandırdınız. Halbuki bizim suçsuz olduğumuzu çok iyi biliyorsunuz. Dijital verilerin sahtelikler içerdiğini ve bizlerin ürünü olmadığını, sıradan bir vatandaşın okuyup anladığı gibi siz de anlıyor ve biliyorsunuz. Ancak ısrarla sırtınızı dönüyorsunuz gerçeklere diye konuştu.
Gerçekleri dikkate alınmayarak özgürlüklerinden mahrum bırakıldıklarını ifade eden Saka, sözlerine şöyle devam etti: Bu tutumunuzla sadece bizlerin değil eşlerimizin, çocuklarımızın, anne ve baba kardeşlerimizin kul haklarını yüklenmediniz mi? Haksızlığa uğramış olmanın verdiği acılar, sevdiklerimizin sağlık dertlerine yol açmadı mı? Bu haksızlıklar kimi yakınlarımızı hayatlarından alıkoymadı mı? Sizler bu kadar çok insanın hakkını iade edebileceğinize inanıyor musunuz? Benim hakkımı bir tarafa koyalım, eşimin ve çocuğumun hakkını nasıl geri ödeyebilirsiniz ki? Kıymetli yargıçlar, bu sorular vicdanlarınızın sesi olarak ömür boyu sizleri huzursuz etmeyecek mi? Adil bir yargılama yapmış olma huzur ve mutluluğuna erişebilecek misiniz?
Sanıkların tanıklığını istediği ancak mahkemenin reddettiği emekli Orgeneraller Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman´a seslenen Saka, Bu salonda söyleyecekleri hakikatlerin biraz daha aydınlığa kavuşmasına imkan sağlayacakken kendi iradeleriyle bu görevi yerine getirebileceklerini bildikleri halde neden hala o cesareti ve erdemli davranışı göstermezler? Şahitliği kim gizlerse onun kalbi ağır bir günah içindedir. Bu davranış zalimler topluluğuna destek vermek değil midir? Hakikatleri saklayanlar da kul hakkı almadılar mı? Vicdanlarının sesi onlara da rahatsızlık vermeyecek midir? diye konuştu.
Gerçeklerin üzerini örtmeye kimsenin gücünün yetmeyeceğini ve o gerçeklerin günü geldiğinde gerçek suçluların ve onlara her seviyede destek sağlamış olanların yakasına yapışacağını kaydeden Saka, Allah zalimler topluluğunu başarılı kılmaz onlar sadece kısa süre için başardıklarını zannederler. Bizler gücümüzü gerçeklerden alıyoruz, Biz gerçeklerden aldığımız güçle onurlu duruşumuzu ve haksızlığa karşı mücadelemizi sonsuza kadar sürdüreceğiz. Yatmış olduğum hapislik hayatı ise, benden sonrakilere bırakacağım onursal bir miras olarak tarihte yarini alacaktır ifadelerini kullandı. ( DHA)
NAMIK KURŞUNCU´NUN SON SAVUNMASI
Duruşmada tutuklu sanık Pilot Yarbay Süleyman Namık Kurşuncu da son savunmasını yaptı. Kurşuncu, Fenerbahçe Stadyumu´nun havadan kontrolü gibi icrası imkansız bir eyleme ilişkin toplam 4 satırlık imzasız bir veri ile suçlandığını belirterek, Havadan stadyum kontrolünün yapılamayacağı mahkemenizin ara kararı ile talep edilen Hava Kuvvetleri Komutanlığı bilirkişi raporunda açıkça belirtilmiştir dedi. Bu iddiayı öne suçlamayı yapanların izah etmesi gereken bir konu olduğunu söyleyen Kurşuncu, Ancak Balyoz doğaüstü bir davadır. Yerçekimi kanunu tanımaz. Bu davada insan uçar, kanatlıdır. Bu sebeple havadan kontrolü gereklidir. Ben olmaz dedim savcı ısrar ediyor. Söz konusu stadyumun havadan görünüşüne son bir kez bakın. Sadece birkaç saniye, F-16 ile stad üstünde göreceğiniz görüntü budur. Uçağın yüksek süratini hesaba katmasak bile, havadan kontrol etmenin imkanı var mıdır? Peki gece, kötü hava şartları bulut olduğu zaman ne olacak? Bu işin oluru yoktur. Türkiye´nin uçan gardiyanlıkla suçlanan ilk vatandaşı olarak yargılanıyorum. Bu iddia ve mütalaa işlenemez bir suça yöneliktir dedi.
Bu dava üzerinden Fenerbahçe Spor Kulübü ve TSK karalanmak isteniyor diyen Kurşuncu, Bazı sanık avukatlık ücretleri Aziz Yıldırım tarafından karşılanıyor iddiasını hatırlatarak, Başkan Yıldırım ile aynı gün Beşiktaş Adliyesi´nde ifade verdik. Karşılıklı geçmiş olsun ve sağlığınıza dikkat edin gibi insani konuşmalar dışında bir diyalogumuz olmadı. O görüşme ilk ve son görüşmemizdir. Bu ülkede iftira atmak çok kolaylaştı. Stadyumun havadan kontrolünün sağlanması gibi uçuk bir iddia Fenerbahçe kulübün marka değerinden yararlanmak için ortaya atılmıştır ifadelerini kullandı.
DURSUN ÇİÇEK´İN SON SAVUNMASI
Söz alan tutuklu sanık emekli Albay Dursun Çiçek ise, davadaki delillerin varsayımlara ve yorumlara dayalı olduğunu savunarak, 250 masum insan burada tutuklu. Çalınan hürriyetlerimizi geri almak için ne yapmamız gerekiyor. Birçok talebimiz oldu, hepsini reddettiniz. Sözde dijital verileri üretenleri bulmak için soruşturmanın genişletilmesini, tanık dinlenilmesi talep ettik. Dosya Yargıtay´dan eksik inceleme gerekçesiyle bozulup geri dönünce mi taleplerimizi kabul edip tanıkları dinleyeceksiniz dedi.
Geçen Mart ayında ölen annesinin rahatsızlığı nedeniyle mahkemeden izin istediğini ancak Mahkeme Başkanı Ömer Diken´in kendisini tribüne oynamakla suçladığını ifade eden Çiçek, İçim yanıyor. Annem öldü ve kimin tribüne oynadığı ortaya çıktı diye konuştu.
Dosya kapsamında TÜBİTAK´ın hazırladığı raporları da eleştiren Çiçek, Bu davanın sanal mağduru kim? Hükümet. TÜBİTAK kime bağlı? Başbakanlığa. Bu sakat raporlarla hazırlanan mütalaayı nasıl kabul ettiniz, Bu sakat raporlarla nasıl hükme gideceksiniz? 2 yıldır yargılama yapıyorsunuz. İki tanığın ifadesini almanız ve bilirkişiyi dinlemeniz 3 gününüzü alır sadece. Bu 3 günü neden esirgiyorsunuz bizden ifadelerini kullandı.
Kanuna aykırı olarak elde edilen bulguların delil olarak kullanılamayacağını belirten Çiçek, Bu senaryonun sonu mahkumiyetse bu tiyatro neden oynanıyor. Bu kime hizmettir. Türk subaylarına bu yapılarak Türk düşmanlarına hizmet edilmiyor mu ? Bu dijital veriyi hazırlayanlar, senaryoyu yazanlar Hitler´den ders mi alıyor. Aynı yöntemleri burada uyguluyorlar şeklinde konuştu.
Suçlandığı veride kendisine ait dijital bir iz bulunmadığını dile getiren Çiçek, Şahsıma yönelik suçlamalara esas tek delil olduğu ileri sürülen ve şahsımla illiyet bağı kurulamayan iki sayfalık dijital isim listesinin reddedilmesi gerekir. O zaman hakkıma dijital ve sahte dahi olsa başka bir delil ve somut olgu iddiası kalmaz. Haksızlıklar karşısında susan hani dilsiz şeytandı. O zaman bunu yapanların hepsi dilsiz şeytan şeklinde konuştu.
Dursun Çiçek, İddianamede, hakkımdaki suçlamayı doğrulayan hiçbir tanık ve yasal delil yoktur. Evrak ve belge niteliği olmayan, şahsıma ait bir bilgisayarda üretilmeyen, üst veri yolları dahil üzerinde hiçbir izim bulunmayan ve şahsımla illiyet bağı kurulamayan iki sayfalık dijital isim listesi ile cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs suçunu işlemek hukuken ve fiilen mümkün değildir. Mahkemeye sunulan bilirkişi raporları, hukuki ve fiili gerçekler nedeniyle kuvvetli suç şüphesinden bahsedilemez. Yargıtay içtihatları, hukuktaki hakkaniyet ve eşitlik ilkesi ile ceza hukukunun ´kanunsuz suç olmaz, suçun şahsiliği ve şüpheden sanık yararlanır´ ilkesinin bir gereği olarak tahliyeme ve beraatıma karar verilmesini arz ve talep ediyorum diyerek savunmasını tamamladı. ( DHA)
(04 Eylül 2012, 14:03)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Sanıklar, avukatları ve İstanbul Barosu ortak yapımı ´Balyoz davasını kilitleme´ planı
Flaş!!! Balyoz: Savcıdan esas mütalaa
Savcılığın Esas mütalaasını (920 sh) okumak için tıklayın
BALYOZ PLANI VE DAVASI MANŞETLERİMİZ
1. Balyoz iddianamesinde ara
2. Balyoz iddianamesinde ara
3. Balyoz iddianamesinde ara
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap
Ergenekon, Balyoz ve benzer davaları engelleme girişimleri