Ergenekon davasına 214. duruşma ile devam ediliyor. Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök, dün başladığı tanık ifadesine bugün de devam ediyor. İlk gelen bilgilere göre Özkök bugünkü ifadesinde şunları söyledi: ´Balyoz seminerinde amacının dışına çıkıldı uyardım.. Muhtıra sözünü Aytaç Yalman dile getirdi..´
03.08.2012 10:23 Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük´ün de aralarında bulunduğu 65´i tutuklu 273 sanıklı ´Ergenekon´ davasının 214´üncü duruşması başladı.İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi´nde oluşturulan salonda görülen duruşmaya, emekli orgeneraller İlker Başbuğ ve Hurşit Tolon, Mustafa Balbay, eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin ve gazeteci Tuncay Özkan´ın da aralarında bulunduğu 45 tutuklu sanık katıldı. CHP Milletvekili Mehmet Haberal, emekli tuğgeneraller Levent Ersöz ile Veli Küçük ve Sedat Peker´in de aralarında bulunduğu 20 tutuklu sanık ise duruşmaya gelmedi. Duruşmada, bu davada tutuksuz yargılanan ´Odatv´ davasının tutuklu sanığı Yalçın Küçük ile diğer tutuksuz sanıklar Nusret Senem, Fatma Sibel Gürcihan ve Güler Kömürcü Öztürk de hazır bulundu.
Duruşma başlamadan önce salona gelen İlker Başbuğ, izleyiciler tarafından alkışlandı. Başbuğ bir süre sonra izleyicilerin bulunduğu bölüme gelerek, buradakileri selamladı. Bu sırada da izleyicilerin Başbuğ´u alkışladıkları görüldü.
TANIK HİLMİ ÖZKÖK´ÜN İFADESİ
Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, tanıklardan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök´ün hazır olduğunu belirtti. Salona alınan Özkök, kürsüye gelerek sandalyeye oturdu. Duruşma, sanık avukatlarının Özkök´e sorularını yöneltmesiyle devam ediyor.
-Muhtıra sözünü Yalman söyledi-
Ergenekon Davası´nda tanık olarak ifade vermeye başlayan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök, tutuklu sanık Dursun Çiçek´in avukatı olan kızı İrem Çiçek´in dünkü anlatımlarında yer alan ´muhtıra´ sözünün hatırlatılması üzerine Ben darbe girişimi vardır demedim. Gazetelere göre hüküm verilecek değildir. O söz Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman tarafından söylendi. Muhtemel harekat tarzı olarak ifade ettiğini de dün burada söyledim dedi.
-Andıç siteleri-
Avukat Çiçek, Genelkurmay bünyesinde yayın yapan internet sitelerinin 24 Mart 1999´da yayına başladığını hatırlatarak, Bu sitelerde hükümete karşı yayın yapıldığından bilginiz var mı? sorusunu yöneltti. Özkök de Ben o zaman 1. Ordu Komutanıydım. Suç unsuru olduğu iddia edilen sitelerin 2006´dan sonra yayın yaptığı ifade edilmektedir. Benim karargahtaki direktifim ´bu sitelerde siyasi işlerle uğraşılması yasaktır. dönemimde suç unsuru hiç bir şey yayınlanmadı dedi
-Balyoz amacını aştı-
Avukatların Balyoz Planı´yla ilgili soruları üzerine de Özkök, Balyoz Hareket Planı semineri, rutin bir seminerdi. Ancak planla ilgili olarak amacın dışına çıkan, siyasileri de hedefleyen sözler ve ifadeler nedeniyle o dönem uyarıda bulundum yanıtını verdi.
Özkök, tutuklu sanıklardan Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu´nun avukatı Burak Candan´ın, 2003 yılında 1. Ordu Komutanlığı´nda yapıldığı belirtilen ´Balyoz Plan Semineri´ni hatırlatarak, ´Darbenin Aytaç Yalman tarafından önlendiği söyleniyor. Bu konuda bilginiz nedir?´ şeklindeki sorusu üzerine, sorunun görülen davayla ilgisini kuramadığını söyledi.
Candan´ın, müvekkilinin ´Balyoz Planı´ iddiasına ilişkin de yargılandığı anımsatarak, soruyu tekrarlaması üzerine Özkök, şunları söyledi:
´Silahlı kuvvetlerde çeşitli durumlara ilişkin Milli Güvenlik Kurulu´nda kararlaştırılan ve hükümet tarafından onaylanan milli strateji belgesinde, harp oyunları, plan seminerleri ve plan tatbikatları vardır. Genelkurmay, her 2 yılda, 1. Ordu, 2. Ordu, 3. Ordu´ya hangi planların oynanacağını, seminerlerin yapılacağını, ne şekilde oynanacağını ve tarihleri bildirir. Bu, benden önce rutin olarak yayımlanmıştır. Uygulanması gerekir. Ben yoğunluğumdan katılamadım. Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından yapılmasını emrettim. Bu seminer icra edilmiş, fakat en tehlikeli senaryo amacını biraz aşkın şekilde oynanmış. Siyasi kişiler ve siyasi olaylar, gerçekmiş gibi oynanmış. Ben de Kara Kuvvetleri Komutanı´na incelettim.´
Özkök, bir soru üzerine, Jandarma Genel Komutanlığı dinlenme tesislerinde rektörlerle yapılan toplantıda ne konuşulduğu konusunda bilgisi olmadığını söyledi.
-´ABD´lilerin telkini oldu mu?´-
Davanın tutuklu sanıklarından İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek´in avukatı Osman Aydın Şahin, 17 Ocak 2004´de Star Gazetesi´nde Recep Tayyip Erdoğan´ın dönemin ABD Savunma Bakanı Paul Wolfowitz´e yönelik bir mektubunun haber yapıldığını hatırlatarak, ?Burada Hilmi Özkök ile mahrem bir görüşme yapmak istediği belirtiliyor. Recep Tayyip Erdoğan´la hiçbir yetkisi olmadığı halde bir görüşmeniz oldu. Bu görüşmeyi yapmanız için ABD´li bir yetkilinin telkini oldu mu?? diye sordu.
Özkök´de bu soruyu ?Hayır? diye yanıtladı.
Avukat Şahin´in, ?ABD´ye gittiniz. Heyetten ayrı bir çalışma içerisinde olduğunuz yazıldı. Bu süreçte bu görüşme ile ilgili bir hazırlık çalışması aşaması yaşandı mı?? sorusuna da Özkök, ?Hayır? diye yanıt verdi. Özkök ayrıca ´ABD, Irak tezkeresi için bizden siyasi baskı istedi, yapmadık´ ifadelerini de kullandı.
Tutuklu sanıklardan Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu´nun avukatı Hayati Hilmioğlu´nun Jandarma Genel Komutanlığı´nda rektörlerle yapılan toplantılara ilişkin soruları üzerine Özkök, söz konusu toplantıda ne konuşulduğunu bilmediğini kaydetti.
Emekli Albay Dursun Çiçek´in avukatı İrem Çiçek´in, dünkü beyanlarından sonra ´Özkök, darbe girişimi var dedi´ şeklinde haberler yayımlandığını belirterek, konuya açıklık getirmesini istediği Özkök, ´Dünkü beyanlarımın hepsi kayda geçmiştir. Benim böyle bir beyanım olmadı. Gazetelere göre hüküm vermeyeceğiz´ diye konuştu.
Çiçek´in soruları üzerine, Dursun Çiçek´in kendisinin görev yaptığı dönemde de Bilgi Destek Dairesi´nde görevli olduğunu düşündüğünü ifade eden Özkök, Çiçek´i şahsen tanımadığını söyledi. İrem Çiçek´in ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´nı inceleterek, bu belgeden daha önce bilgisi olup olmadığını sorduğu Özkök, söz konusu belgeyi haber yapılmadan önce bilmediğini, basına yansıdığı kadar bilgisi olduğunu kaydetti. Çiçek´in plan belgelerinde olması gereken unsurları sayarak, bu unsurların dava konusu belgede bulunup bulunmadığını sorması üzerine Özkök, ´Bu belgelerde, avukatın söylediği unsurlar genellikle vardır. Bu belgede bu unsurlar görünmüyor´ dedi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, avukat İrem Çiçek´in ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´na ilişkin sorularının bazılarını ´yorum sorusu´ olduğu gerekçesiyle engelledi. Bunun üzerine Özese ile Çiçek arasında sözlü tartışma çıktı. Bunun üzerine Özese, Çiçek´in mikrofonunu kapattı. Özese, duruma tepki göstermesi nedeniyle salondan çıkarılmasını istediği Dursun Çiçek ise kendisinin zaten salondan çıktığını belirterek, yüksek sesle ´Kağıt parçası yüzünden 3,5 yıldır tutukluyum burada´ dedi.
Tutuklu sanıklardan Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu´nun avukatı Hayati Hilmioğlu´nun Jandarma Genel Komutanlığı´nda rektörlerle yapılan toplantılara ilişkin soruları üzerine Özkök, söz konusu toplantıda ne konuşulduğunu bilmediğini kaydetti.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmada tanık olarak dinlenilen Özkök, üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu´nun sorularını cevapladı. Haşıloğlu´nun ´Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan ´Genç subaylar rahatsız´ başlıklı haberle ilgili ´Demokrat olmam suç mu? Lanetliyorum´ şeklinde beyanlarınız var. Ne sebeple kullandınız. Biraz daha açar mısınız?´ sorusuna Özkök, şu cevabı verdi: ´Demokrat olmam konusu; hükümete bağlı olmam şeklinde algılandı. Bu hep tenkit edildi. Tabii ki bir Genelkurmay Başkanı hükümete bağlıdır, ancak farklı yansıtıldı. O dönem Başbakan´a genç subayların rahatsız olduğunu söylediğim iddia edildi. Ben böyle bir şey demedim. Hepimiz tedirgindik. Basın toplantısı yaptım. ´Darbeyi tasvip etmiyorum. Lafı dahi olamaz´ dedim.´
Haşıloğlu´nun, ´Sizde ´Genç subaylar rahatsız´ manşeti neden bu kadar infial uyandırdı? Tedirginliğiniz neydi?´ sorusu üzerine Özkök, ´Silahlı kuvvetler üzerinde yarattığı etki ve 27 Mayıs´ta slogan olarak kullanılmış olmasıdır´ diye konuştu.
-´Balbay kendini kullandırmasın´-
Özkök, Cumhuriyet gazetesinde, kendisiyle ilgili 18 yıl yurt dışında kaldığına ilişkin çıkan haber nedeniyle Genelkurmay 2. Başkanı veya İletişim Daire Başkanı ile Mustafa Balbay´a haber gönderdiğini ifade ederek, ´(Yazılarını yazarken kullanılıyor olmasın, kendini kullandırmasın) dedim´ dedi. Yazının yayınlandığı dönemde düzeltilmesi konusunda bir şey söylemediğini, ancak emekli olduğu zaman Balbay´a sitem ettiğini dile getiren Özkök, Wikipedia internet sitesinden biyografisine bakıldığında yurt dışında ne kadar görev yaptığının ve Türkiye gerçeklerini ne kadar bildiğinin görüleceğini Balbay´a da söylediğini aktardı.
Haşıloğlu, bu açıklamanın ardından Balbay´ın, bu bilgileri veren haber kaynağı için ´üst düzey bir subay´ olduğunu ifade ettiğini hatırlatarak, Özkök´e, bu konuda araştırma yapıp yapmadığını sordu. Özkök ise böyle bir araştırma yapmadığını, Balbay´ın kendisine ´Çok güvenli bir kaynak´ dediğini anlattı.
Haşıloğlu´nun, ´Gazetelerin sizi yıpratma kampanyasından söz ettiniz. Örnek verir misiniz?´ sorusunu yönelttiği Özkök, Cumhuriyet Gazetesi´nde kendisiyle ilgili çıkan bir haberi anlattı. Özkök, Bursa´da Işıklar Askeri Lisesi´nde okumasına rağmen gazetede Kuleli Askeri Lisesi´nde okuduğu dönemlerde cuma namazına gittiği şeklinde haber çıktığını belirterek, ´Hakkımda zaman zaman gazetelerde, internet sitelerinde haberler yayınlandı. Bunlar beni baskı altına aldı. Yanlış yazılar ve yorumlarla görev yapmam beni menfi olarak yıprattı´ dedi. Hilmi Özkök, hakkında bu şekildeki yazıların Kara Kuvvetleri Komutanlığı´na gelinceye kadar olmadığını belirterek, ´Sicilim tertemiz. Genelkurmay Başkanlığı´na adım geçince bazı sıkıntılar başladı. Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu benim irticaya karşı iyi mücadele yapamayacağımı söyledi. Dolayısıyla beni Genelkurmay Başkanı yapmak istemedi. O zamana kadar bir problem yoktu´ diye konuştu.
-Sefer tası-
Özkök, soru üzerine yemeklerini sefer tası ile yanında getirmediğini belirterek, ´Sefer tası falan yoktu. Evimden paket halinde sebze getiriyordum. Genelkurmay Başkanlığı´nın ikinci yılından itibaren 2005´e kadar olabilir´ dedi.
´Sağlığınız nedeniyle herhangi bir spekülasyon yapıldı mı?´ şeklindeki soru üzerine Özkök, ´Hayır. ´GATA´ya muayenelere gitmiyor´ diye yazıldı. Benim bir sağlık sorunum yok. Ben hala her sene GATA´ya kontrole giderim´ diye konuştu.
Özkök, Genelkurmay Başkanlığı´na atanmasına ilişkin soru üzerine, bu şekildeki atamalara ilişkin teamülleri anlatarak, kendisinin de teamüllere göre atandığını anlattı. Ecevit hükümeti döneminde Genelkurmay Başkanı olduğunu ifade eden Özkök, ´Benim bir yerden gelip de birisi tarafından savunulduğum düşüncesi yanlıştır´ dedi.
´Genelkurmay Başkanlığı göreviniz sırasında sivil ve askeri taraftan istifanızı sağlama yönünde doğrudan ya da dolaylı bir etki oldu mu?´ şeklindeki soru üzerine de Özkök, böyle bir şey olmadığını belirterek, ancak basında hakkında çıkanlardan dolayı ´Acaba beni istifaya zorluyorlar mı´ diye aklından geçirdiğini söyledi.
-1 Mart Tezkeresi-
Haşıloğlu´nun, ´Siz 1 Mart tezkeresi öncesinde tavrınızın nötr olduğunu söylediniz. Siyasilerin kararı olduğunu söylediniz. Basında hükümete baskı yapmanızın istendiği yazıldı´ şeklindeki sözleri üzerine Özkök, bunların doğru olduğunu belirterek, sadece güvenlik boyutu konusunda Cumhurbaşkanı ve Başbakan´a bilgi verildiğini anlattı. Özkök, ´(Dönemin ABD Savunma Bakan Yardımcısı) Paul Wolfowitz benim baskı yapmamı istemiştir. Ben baskı yapmadım. Ben düşüncelerimi arz ettim. (Tezkere geçsin - geçmesin diye) Baskı yaparak siyasi kararı etkileme yoluna gitmedim´ dedi.
Haşıloğlu´nun sorusu üzerine ´Ayışığı ve Yakamoz´ belgeleri geldiğinde o dönemde Genelkurmay Adli Müşaviri olan Sadi Çaycı´ya bilgisayarları inceletmeyi düşündüğünü söylediğini ifade eden Özkök, ´Bilgisayarlara girebilir miyiz´ dedim. ´Girmeseniz iyi olur´ dedi´ şeklinde konuştu.
Savcı Haşıloğlu´nun, ´Tuncay Özkan ve Kemal Yavuz döneminde televizyon programında sizinle ve komutanlığınızla ilgili yıpratıcı yayınlar yapıldı mı?´ sorusuna Özkök, ´Evet aleyhime ve haksız yayınlar oldu. Bana haksız ithamlarda bulunmuştur. Hatta televizyonda bana salak demiştir (Tuncay Özkan). ´Ağzından kaçmıştır´ diye nitelendirdim´ diye konuştu. Bunun üzerine Tuncay Özkan söz alarak bir Genelkurmay Başkanı´na böyle bir söz söylemeyeceğini belirterek, bu konuda yargılandığını ve beraat ettiğini anlattı. Özkan, programa ilişkin kaseti deşifre eden subayların yanlış yazdığını kaydetti.
CÇGekibi.word isimli bir belgeyi Genelkurmay Başkanlığına sorduk. Kendilerine ait olduğunu söylediler. Cumhuriyet Çalışma Grubu´na ait olduğu anlaşılan bu belge içeriğinde Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde istihbarat yönetim şube müdürlüğü kurulduğu ve bununla ilgili görevlendirme çalışması yapıldığı belirtiliyor. Bu bilgiye sahip misiniz? şeklindeki soru üzerine bu belgeyi görmek isteyen Özkök, Jandarma Genel Komutanlığı´nın, kendi başkanlığına dağıtım yaptığı bir belgedir. dedi. TSK´da teşkilat değişiklik tekliflerinin belirli periyotlarla yapıldığını belirten Özkök, Böyle bir konuyu net olmamakla birlikte hatırlıyorum. Bana sunulan teklifte isim listesi bulunmaz, daha ana hatları ile yer alır. diye konuştu.
-´Kıvrıkoğlu beni yetersiz gördü´-
Haşıloğlu, Hakkınızda karalama kampanası başlatıldığını söylediniz. Bu kampanya ne zaman başlatıldı? diye sordu. Kara Kuvvetleri Komutanlığı yaptığı döneme kadar sicili tertemiz bir subay olduğunu belirten Özkök, Ancak Kara Kuvvetleri Komutanlığı´ndan Genelkurmay Başkanlığı´na geçiş sürecimde bazı sıkıntılar yaşadım. Kıvrıkoğlu tarafından sevilirdim. Beni Genelkurmay 2. Başkanı yaparak karargaha yanına aldı. Ancak Genelkurmay Başkanlığı´na geçişim sırasında ise irtica ile mücadele konusunda iyi çalışamayacağımı düşünüyordu. Beni Genelkurmay Başkanı yapmayacağını söyledi. Ben de kendisinin takdiri olduğunu söyledim. ifadesini kullandı.
-Encümen-i Daniş-
Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Özkök´e Encümen-i Daniş´i duydunuz mu? diye sordu. Özkök bu soruya da Emekli askerler ve bürokratlar İstanbul´da bir araya gelerek memleket sorunlarını konuşurlardı. İçlerinde çok demokrat komutanlarım vardı. Bu toplantılara ilişkin rapor düzenlenip Genelkurmay Başkanlığı´na verilip verilmediğini duymadım. Benim Başkanlığımda böyle bir rapor verilmedi bana. cevabını verdi.
-İlker Başbuğ´u övdü-
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ´un avukatı İlkay Sezer´in İlker Başbuğ´un yasal anlamda hükümete karşı bir tutumunu göründünüz mü? sorusunu Özkök Hayır diye cevapladı.
Sezer İki yıl Genelkurmay İkinci Başkanlığı´nı yapan İlker Başbuğ, görevini ne şekilde yapmıştır? diye sordu. Özkök ise Beni yönlendirmeyen, doğru kararlar vermem için bana bilgiler toplayan, çok düzgün bir insandır. Kendisinden çok istifade ettim. sözleriyle Başbuğ hakkında bir değerlendirme yaptı.
Sezer´in, Sizin Genelkurmay Başkanlığı yaptığınız dönemde İlker Başbuğ ile Anayasa ve yasayla belirtilen demokratik görüş konusunda ve hükümete bakışınızla ilgili fikir ayrılıklarınız oldu mu? diye sordu. Bu konularda fikir ayrılıkları olmadığını belirten Özkök, zaman zaman başka başka konularda ayrılıklar yaşadıklarını ve bu ayrılıkları da Başbuğ´a söylediğini anlattı.
Başkan Özese, soruşturma savcılığına gönderilen bir ihbar mektubunda, Fransa´dan getirilerek kuvvet komutanları ile Şener Eruygur, Hasan Atilla Uğur gibi bazı komutanlar, Ergün Poyraz gibi bazı gazeteciler ve bazı rektörlere beyaz renkli sagem telefonları dağıtıldığının belirtildiğini hatırlattı. Kriptolu olan ve dinlenmesi mümkün olmayan bu telefonların kimlere verildiğinin araştırılması ile Ergenekon terör örgütünün çözülebileceğinin ifade edildiğini anlatan Özese, Özkök´e bu konuda bir bilgisi olup olmadığını sordu. Özkök ise kriptolu bir telefon teknolojisinden bilgisi olmadığını belirterek aynı teknolojiyi taşıyan telsizlerin kullanıldığını, ihbar mektubunda belirtilen kişi ve makamlara dağıtıldığından ise haberi olmadığını söyledi. Bunun üzerine isimleri geçtiği için Hasan Atilla Uğur ve Fatih Hilmioğlu böyle bir iddianın asılsız olduğunu öne sürdü.
-Özkök´ün tanık olarak dinlenilmesi tamamlandı-
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmada, Özkök sanık avukatlarının ve mahkeme heyeti üyelerinin sorularını cevapladı. Tanık olarak dinlenilmesi tamamlanan Özkök´ün, bugün saat 10.00´da başlayan ifade verme işlemi saat 14.50´te bitti. Mahkeme Başkanı Özese, Hilmi Özkök´e tanıklık ifadesinin tamamlandığını belirterek Tanıklık yaptığınız için teşekkür ederiz dedi. Özkök Silivri´den ayrıldı. ( AA)
GİZLİ TANIK İSMET´İN İFADESİ
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen Ergenekon davasında eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök´ün ifadesinin tamamlanmasının ardından gizli tanık ifadesinin alınmasına geçildi. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, gizli tanık İsmet´in, gizli tanık odasında hazır bulunduğunu belirterek, Kendi isteği ile sesi bozulmadan görüntüsü bozularak duruşma salonuna yansıtıldı. açıklamasını yaptı. İsmet´in kimlik tespitinin gizli tanık odasında alındığı belirtildi. Doğru söyleyeceğine ilişkin yemini yaptırılan İsmet, ifadesine geçmeden önce bir açıklama yapmak istediğini söyledi.
Gizli tanık sıfatıyla ifade vermeyi tercih ettiği dönemde can güvenliği bulunmaması nedeniyle kimliğini gizlemeyi tercih ettiğini belirten İsmet, gerçek ismini açıklamak istediğini söyledi. Başkan Özese´nin yönlendirmesi ile isminin Semih Genç olduğunu belirten tanık, bu isimle de daha önceden mahkemeye gelerek duruşmada ifade verdiğini anlattı. Tanık Genç, gerçek ismi ile verdiği ifadesinde ayrıntılı olarak anlatımlarda bulunduğunu belirterek bu ifadesini tekrar ettiğini söyledi.
Başkan Özese, Semih Genç adıyla verdiğiniz ifadenize eklemek istediğiniz bir konu var mı? diye sordu. 5 Temmuz 2012 tarihinde verdiği bu ifadesinde DHKP-C itirafçısı olduğunu söylediğini belirten Genç, Sabancı konusuyla alakalı eklemek istediği bazı ifadeler olduğunu söyledi. Genç, DHKP-C, Sabancı suikastını Buca Cezaevi´nde 3 kişinin öldürülmesi üzerine gerçekleştirdiğini açıklamıştı. Ben Romanya´da Fehriye Erdal ile aynı evde kaldım. Fehriye Erdal, Buca olaylarından 3-4 ay sonra Sabancı Center´de işe girip istihbarat çalışmalarına başlamıştı. dedi. Genç, Özdemir Sabancı´nı öldürülmesinin en temel nedeninin ise Sabancı´nın Kürt raporunu açıklamasından devletin derinlerinin rahatsız olması. şeklinde yorumladı.
Genç, Bekaa´daki kampta 80-90 kişilik Dev-Sol militanlarını eğiten Muzaffer Mehmet Çiler, Mecnun Suna ve Yakup isimli subaylar olduğunu teşhis ettim, gördüm. iddiasında bulundu. ( Cihan)
Genç´in ifadesinin tamamlanmasının ardından Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Abdullah Öcalan´ın bir dönem avukatlığını yapan Doğan Erbaş, İrfan Dündar ve Zeki Okçuoğlu´nun savcılık ifadesi olup olmadığının TMK´nın 10. maddesiyle görevli İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na sorulmasına karar verdi.
Duruşma, 6 Ağustos Pazartesi gününe ertelendi.
İŞTE YALMAN´IN MUHTIRA VERELİM TEKLİFİ: KOMUTANLAR HÜKÜMETİ DEVİRMEYE KARARLI |
ŞÜKRÜ SARIIŞIK: İcraatlarını demokrasi ile önleyemeyiz.
AYTAÇ YALMAN: Söylenecekler söylendi. Kendimi suçlu hissediyorum (Genelkurmay Başkanı bu söz üzerine araya girerek ´neden kendini yalnız sorumlu hissediyorsun´ diye soruyor?) Yalnız kendim değil, siz de benim kadar sorumlusunuz. Buradaki diğer arkadaşların sorumluluğu bizden sonra gelir. Zamanı boşuna geçirdik. Benim önerim hemen ve gecikmesiz eylem planına başlamak. Seçimden önce muhtıra vermeliyiz. (NOT: Aytaç Yalman´ın bahsettiği seçim Mart 2004´te yapılan belediye seçimleri. Çünkü toplantıda Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının bu seçimlerden de galip çıkması halinde artık engellenemeyeceği dillendiriliyor.)
İBRAHİM FIRTINA: Eylem planının amacı anayasayı korumak. Ama bu hükümetle olmaz.
ÖZDEN ÖRNEK: AKP´nin attığı her adıma aynı şiddetle ama çok kararlı cevap vermeliyiz.
YAŞAR BÜYÜKANIT: Eylem planında tedbirleri sıralamak kolay ama uygulanabilir olmalı.
HURŞİT TOLON: Seçimden önce ikaz etmezsek önümüze aşamayacağımız engel çıkacaktır.
İLKER BAŞBUĞ: Stratejimizin büyük kısmı yerel seçimlerden önce yapılmalı. Aksi hâlde işimiz zorlaşacak.
HİLMİ ÖZKÖK: Ben yüzde sekseni ile aynı fikirdeyim. Ama katılmadığım noktalar var. Açık konuştuğunuz için hepinize teşekkür ederim. Muhtıra vermeye niyetim yok. Bu hükümet gitmelidir. Demokratik yollardan bu işi halledeceğiz. Yapabileceğimiz birçok şeyin olduğuna da inanıyorum.
AYTAÇ YALMAN İDDİALARI REDDETTİ |
- ?3 Ağustos günü Ergenekon davasında tanık olarak ifade veren Sayın Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral Hilmi Özkök´ün verdiği ifadeye bazı konularda açıklık getirmek ihtiyacını duyuyorum. İfade edildiği gibi söz konusu toplantı 3 Aralık 2003 tarihinde Genelkurmay Karargahı´nda yapıldı. Şura öncesinde yapılan bu toplantıda bulunan komutan arkadaşlar, kendi bakış açılarından sorumlu oldukları komutanlıkların görüş ve hassasiyetlerini dile getirdiler. 9 yıl önce vuku bulan bu toplantıda ne konuşulduğunu kelime kelime hatırlamam mümkün değildir. Ancak o gün içinde bulunulan durumdan duydukları endişelerini ifade ettiklerini söyleyebilirim. Birçok yerde ifade edildiği gibi toplantıda darbe, darbe planı gibi kelimelerin telaffuz edilmediğini kesinlikle ifade edebilirim. İfade edilen Ayışığı ve Yakamoz isimli planlar nisan veya mayıs ayında Hilmi Paşa tarafından bana gösterildi. Bilgimin olup olmadığı soruldu. Ben de bilgimin olmadığını kendisine ilettim. Kendisi de ´Ben de öyle tahmin etmiştim´ dedi.
- Toplantıda kıdem sırasına göre en son ben konuştum. Hatırladığım kadarıyla şu sözleri söyledim: ´Arkadaşlarımın durumun değerlendirilmesine ilişkin açıklamalarından üzüntü duydum. Bu nedenle kendimi sorumlu hissediyorum´ dedim. Çünkü o toplantıda bir önceki seneden göreve devam eden bir tek ben vardım. Bunun üzerine Hilmi Paşa ´Ben de sorumlu mu oluyorum´ dedi. Ben de kendisine ´Siz nasıl kabul ederseniz´ dedim. Daha sonra hatırladığım kadarıyla burada ifade edilen hususların yetkili makamlara aktarılmasının uygun olacağını belirterek görüşümü ifade ettim. Nitekim söz konusu toplantıdan sonra genelkurmay karargahında konu ile ilgili hazırlık yapıldı. Yanılmıyorsam 19 Ocak tarihinde Başbakan, Milli Savunma Bakanı ve Kuvvet Komutanları´nın katıldığı bu toplantıda 3 Aralık 2003 günü ifade edilen hususlar istikametinde bir brifing verildi. Bu brifing Genelkurmay Başkanı adına Genelkurmay 2. Başkanı tarafından verildi.
- Muhtıra kelimesini söylediğimi hatırlamıyorum. Böyle bir teklif yapmam zaten sözkonusu değil. Nitekim sayın Emekli Orgeneral Hilmi Özkök tarafından bu husus belirtilmiştir. Esasen söylenen kelimeye ne anlam yüklendiği ve nasıl ifade edildiği önemlidir. Bu nedenle adımın darbe ile özdeşleşmiş bir kelimeyle anılmasından duyduğum rahatsızlığı belirtmeliyim. Hayatımın her safhasında yasal sınırlar içerisinde kalmış biri olarak böyle bir açıklama yapmak ihtiyacını hissetmiş bulunuyorum.? (Hürriyet)
(03 Ağustos 2012), son güncel.: (04 Ağustos 2012)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: