Meclis´te kabul edilen yasa ile ses kayıtlarını haberleştirmeye 5 yıl hapis cezası getirildi. Kamu yararının olup olmamasına bakılmaksızın çıkarılan bu yasanın, şaşkın ve kabul edilemez bu girişimin haberciliği kısıtlamayı ve darbecileri rahatlatmayı beraberinde getireceği de açık. Çok sayıdaki bulgu bir şüpheyi akla getiriyor: Başbakana şantaj mı yapılıyor?
03.07.2012 13:46 Üçüncü yargı paketi ile sadece özel yetkili mahkemeler kaldırılmadı, darbe girişimlerinin ses kayıtlarını yayınlayan basın yayın kuruluşlarına ağır ceza veren madde de kabul edildi. Yargı paketi yasa dışı dinlemenin cezasını artırıyor ancak basın özgürlüğünü de geriye götürüyor. Maddeye göre, internette yayınlanarak ifşa edilen ses kayıtlarını haber amaçlı kamuoyuna duyuran basın mensupları cezaevine girme tehdidiyle karşılaşacak. Yasayla kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kişi, 1 yıldan 3 yıla, katıldığı aleni olmayan bir söyleşiyi, diğer konuşanların rızası olmadan ses alma cihazı ile kayda alan kişi 6 aydan 2 yıla, aleni olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydeden kişi de 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak.
Kamu yararının olup olmamasına bakılmaksızın çıkarılan bu yasanın, şaşkın ve kabul edilemez bu girişimin haberciliği kısıtlamayı ve darbecileri rahatlatmayı beraberinde getireceği de açık. Başbakan, 28 Şubat soruşturmasına sıcak bakmadığını yakın zamanda ifade ederek belirgin bir tavır değişikliği göstermişti. Ardından özel yetkili mahkemeler kaldırıldı. Ses kayıtları haberleri yasaklandı.
Ergenekon soruşturması sürecine bakıldığında bir çok darbe planı ve karanlık girişimlerin, o girişimlerin içerisinde yer aldığı anlaşılan meçhul kişilerin gönderdiği ihbarlarla ortaya çıkarıldığı görülebilir. Darbe hazırlık ve girişimlerine dair aşağıda aktaracağımız iki örnek, ses kayıtlarının da bu süreçte ne kadar önemli bir rol oynadığını gösterecektir.
Ergenekon soruşturmasının başlamasından sadece iki ay sonra savcı İlhan Cihaner önceki HSYK tarafından Erzincan´a Başsavcı olarak atandı. Cihaner, atanmasının hemen ardından başlattığı cemaatler soruşturmasını hükümet üyelerine kadar tırmandırdı. Cemaat üyesi bir kadının kocasından şiddet gördüğü iddiasıyla başlatılan aile içi şiddet soruşturması, bir anda tüm Türkiye´yi kapsayacak şekilde bazı cemaatlere yönelik terör örgütü soruşturmasına dönüştürüldü. O dönem yaygın iddia şuydu: Silivri´nin rövanşı Erzincan´da alınacak, tüm Türkiye´yi kapsayan karşı bir dava yolu açılacaktı. Ancak bu komploda yer almak istemeyen şahısların ihbarıyla plan suya düştü. Erzincan göletine atılarak jandarmaya buldurulması ve cemaatle bağlantılı gösterilmesi planlanan silahlar ihbar üzerine polis tarafından bulundu. Bu komploda yer alan çok sayıda tanık itiraflarda bulundu. Soruşturma inanılmaz şekilde genişledi. 3´ncü Ordu Komutanı Org. Saldıray Berk´in 1 numaralı, Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner´in 2 numaralı sanık olduğu 17 sanıklı Erzincan Ergenekon Terör Örgütü davası açıldı.
O dönemde o bölgede görevli bir savcı olduğu ileri sürülen ´Efe´ kod adlı gizli tanık, Ergenekon davasında geçtiğimiz aylarda verdiği bir kaç gün süren ifadesinde şok iddialarda bulundu. Cihaner´in başta beri bu bölgeye bilinçli olarak atandığını, kendisine yardım etmek için aynı dönemde bürokratların da bilinçli olarak o bölgeye atandığını, onun korkunç bir terör yapılanması içerisinde yer aldığını mahkemede dile getirdi. Somut yer ve şahıs isimleri verdi. 2010 sonunda Gölcük Donanma Komutanlığı´nda ele geçirilen belgelerden birisi bu iddiaları doğrular içerikteydi. Belge, cuntanın istediği isimlerin 2008 şurasında kritik illere atandığını ortaya koymakta, cuntanın Türkiye genelinde nasıl yapılandığını göstermekteydi. Belgede yer alan atamalardan biri de Erzincan bölgesiyle ilgiliydi. Bu belge, gizli tanık ´Efe´nin, Ergenekon davasında dile getirdiği, Beni HSYK bilinçli olarak İlhan Cihaner´in yanına gönderdi. Erzincan´a tayin edilen isimlerin rastgele olmadığını düşünüyorum. tespitini doğrular nitelikteydi. Belgede, Erzincan´da savcılarla uyumlu çalışacak isim istediler. İl jandarmaya S... YB. (1987li) verilecek. Recep Gençoğlu ALB.la birlikte C. Savcısı´na yardımcı olacaklar. ifadesi geçiyordu. Bu planda bazı CHP milletvekilleri de, hatta radikal bir gazetenin muhabirleri de etkin rol aldı. Para dolu çantalarla davanın tanıklarının ifadelerini değiştirmeye çalıştılar. Evet bu inanılmaz gibi görünen olaylar yaşandı. Kameralarla, fotoğraflarla ve ses kayıtlarıyla tespit edildi.
Cihaner davasının Erzurum´da görülmesi sürecinde de inanılmaz baskılar yaşandı. Davanın 1 nolu sanığı sanığı Org. Saldıray Berk´e bağlı savaş uçakları duruşma görülürken mahkeme salonunun üzerinde alçak uçuş dahi yaptı. Dava daha sonra skandal şekilde Yargıtay´a aldırıldı. Ortaya çıkan ses kayıtları, kamuoyunun skandaldan haberdar olmasını sağladı. Ses kayıtları, başka şekilde ortaya çıkarılamayacak olan bir girişimi, davanın yargıtaya alınması sürecinde Ergenekon örgütünün yargıdaki uzantısının rol oynadığını düşündürdü. Bu ihtimal, yani Ergenekon örgütünün yargıtaya sıçramış olabileceği ihtimali, 12 Eylül darbecilerine yönelik ilk iddianame hazırlayan ve bu nedenle mesleğinden atılan efsanevi savcı Sacit Kayasu tarafından açıkça dile getirildi. Kayasu, ses kayıtlarının bu korkunç şüphenin kanıtlanmasında ne kadar önemli olduğunu dile getirdi.
Bir başka kritik ses kaydı geçtiğimiz haftalarda yayınlandı. Ses kaydı, bir darbe hazırlığının halen sürdüğünü gösteriyordu. Askeri bir birimdeki plan odasında yapılan bu toplantıya ait görüşmelerin o toplantıda yer alan bir subay tarafından gizlice yapıldığı anlaşılıyordu. O yönetici görüşmelerin dışarıya sızması durumunda çok üzüleceğini belirtiyor ve gizliliğin sağlanabilmesi için alınması gereken tedbirleri belirtiyordu. Bu ses kaydı olmasaydı, kamuoyu bu girişimden başka türlü haberdar olamayacaktı. Çünkü o gizli yapılanmanın yöneticisi, evrakların dışarı sızmaması için kurşun kalemle not alınmasını, yeni bilgisayarlarla çalışılmasını, internet bağlantısının kesinlikle kullanılmamasını emrediyordu. Ses kayıtlarının haber yapılmasının engellenmesi o gibi yöneticilerin sızıntı üzüntüsünü hafifletecektir şüphesiz.
Bu arada hatırlatalım, ses kayıtlarının ilgili kişiye ait olup olmadığı, kaydın doğal ya da montaj olup olmadığı, tıpkı parmak izi ve imza tespitinde olduğu gibi laboratuvarlarda kesinlik derecesinde belirlenebiliyor ve mahkemelerde de delil olarak kabul ediliyor.
BAŞBAKANA ŞANTAJ MI YAPILIYOR?
Yasanın ikide bir gündeme gelip kamuoyunun tepkisi üzerine gündemden düşmesi.. Hükümet yetkililerinin bu gelgitlerde düştüğü çelişkiler.. Yasanın Başbakanın ısrarı üzerine bir kez daha gündeme gelmesi.. Kamuoyunu ikna için bir çaba harcanmaması.. Hükümet milletvekillerinin dahi içeriğinden son saatlere kadar haberdar olmadığı ve ´ben yaptım, oldu´ şeklindeki kaba bir yöntemle Meclisten geçirilmesi..
Peşpeşe sıraladığımız bu bulgular ile darbe tehlikesinin sürmesine rağmen haberleştirmenin yasaklanması, geçtiğimiz ay dile getirdiğimiz bir şüpheyi tekrar akıllara getiriyor. Çünkü; olaylar ancak bu şüphe ışığında anlaşılabilir hale geliyor. Başbakan´a şantaj mı yapılıyor? başlıklı yazımızda Ergenekon örgütünün, Başbakan´ın çok gizli devlet görüşmelerini dahi dinleyerek örgütün medya organlarında haberleştirdiğini hatırlatmıştık. Halen bu olayın yargılaması Ergenekon davasında yapılmakta. 5 Haziran 2012 tarihli o yazıdaki ilgili satırlar şu şekildeydi:
Özel yetkili mahkemelerin kaldırılacağı yönündeki iddialar hukukçuların sert tepkisine neden oldu. Adliye önünde toplanarak tepkilerini ortaya koyan hukukçuların görüntüsü, kısa zaman önce Balyoz davasını adeta basarak mahkeme heyetini eleştiren ve ardından salonu terkeden, salon dışında da basın mensuplarına görüşlerini açıklayan ´Darbeci Baro´ lakaplı İstanbul Barosu avukatlarını hatırlattı. Rollerin değiştiğini düşündüren birbirine zıt olan bu iki görüntü, neler oluyor sorusunu sorduruyor. İstanbul Barosu, özel yetkili mahkemelerle ilgili son yasa değişikliklerini çok olumlu bulduğunu da açıklamıştı.
Bir diğer gelişme, son günlerde peşpeşe çıkan ve hepsi Hasdal askeri cezaevi kaynaklı olan ses kayıtlarında, bu cezaevinde yatan Balyoz davası tutuklu sanıkları generallerin tehdit ve intikam dolu açıklamalar yapması ve bu kayıtların internete verilmesi.. Kamuoyunu ürperten kayıtlarda gayet sakin konuşan generaller, buna karşın çoluk çocuk demeden intikam alacaklarını belirtiyor, Başbakan ve Cumhurbaşkanı´nı açıkça tehdit ediyorlar. Kayıtlarda konuşan generaller, yapılan yasa değişiklikleriyle kısa zaman sonra dışarıya çıkacaklarından emin konuşmaktalar. Generallerden biri de, Herşeyi Hasdal´dan idare ediyoruz diyor.
Bir diğer gelişme, hükümetin ses kayıtlarını haberleştirmeyi yasaklayan ve hapis cezasıyla cezalandıracak bir yasa tasarısını Meclise sevketmiş olması. Yasa tasarısı meclisten aynen geçerse sesleri kaydedip internete verenler değil onu haber yapanlar hapisle cezalandırılacak. Bir diğer gelişme de, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasına ya da yetkilerinin kısıtlanmasına yönelik yasa tasarısı hazırlıkları..
Hepsi birbiriyle örtüşen bu gelişmeler, akıllara şok bir şüpheyi getiriyor. Birileri açığını ya da ayıbını yakaladığı Başbakan´a şantaj mı yapıyor?.. Hükümet bundan dolayı mı sürekli geri adım atıyor?.. Ergenekon´un halen faaliyette olduğu biliniyor. Dün ilk duruşması yapılan Ergenekon bağlantılı Aydınlık davasında yargılanan sanıkların, Başbakan´ın gizli görüşmelerini kaydettikleri ve bir kısmını Aydınlık gazetesinde yayınladıkları ortaya çıkmıştı. Bu yeteneğe sahip olan Ergenekon örgütünün elinde başka kayıtların da olabileceği akla geliyor.
Bu satırlara ek olarak geçtiğimiz haftalarda ortaya çıkan Hasdal cezaevinde tutuklu yatan bazı generallerin ses kayıtlarında, ellerinde hükümetle ilgili dosyalar olduğunu belirttiklerini de hatırlatalım. Bu ifadeler de şantaj şüphesini güçlendiriyor. 24 Mayıs 2012 tarihinde medyaya yansıyan ses kaydında şu ifadeler yer alıyordu: Bir iki aya kadar da ve bilgiler de gelen bilgiler de emareler de o yönde. Bir yasa tasarısı gündemde. O yasayla bizi çıkaracaklar. Bu ülke ya ekonomik krizle ya bir iç savaşla kendine gelecek. Bu iki seçenekten bir tanesi kapımızı çalacak. Ondan sonra dönüş yolu orada başlayacak. Ki başbakan hakkında da yani onların da sıkıntıları var. Onlar da bir zaman gelip o dosyaları çıkacak. Yani bir değil on değil. Onların çıktığı anda dibe vuracaklar.
-Deniz Baykal olayı-
Deniz Baykal örneğinde olduğu gibi yatak odası olaylarını kaydedip dışarıya sızdırmak bizce bir insanlık suçudur. Kim yaparsa yapsın bulunup yakasına yapışılsın en ağır cezalar verilsin. Ancak kamuoyuna yönelik bir darbe tehlikesinin ortaya çıkarılması ve haberleştirilmesi ise farklı bir durum. Yukarıdaki satırlarda bahsettiğimiz iki örnekte olduğu gibi, gizli darbe hazırlığı ve girişimlerine ait ses kayıtlarının haberleştirilmesinden daha doğal bir şey olamaz. Bu gibi haberler tüm Batı dünyasında değerli bir habercilik olarak kabul edilirken ülkemizde tuhaf bir tavır değişikliği yaşanmaya başlandı. Ancak bizim tavır değişikliğine gitmemiz mümkün değil.
Kamuoyu diğer haberler yanında ses kayıtları haberleriyle de darbecilerin girişimlerinden haberdar oldu. Gidilen seçimlerde, özellikle de referandumda karanlık girişimlerden haberdar olmanın sonuçları sandıklara yansıdı. Eğer medya ve kamuoyu bu olayları bu kadar yakından takip etmeseydi, haber yapmasaydı, Ergenekon soruşturma sürecinin bu kadar başarıya ulaşması mümkün olmazdı. Unutulmasın ki, ses kayıtları hükümeti devirmeye yani onu seçen halka yönelik tehditleri deşifre ediyor.
´Kontrgerilla.com´ olarak 22 yıldır mücadele ettiğimiz kontrgerilla ve karanlık yapılanmaların teşkil ettiği tehlike tamamen bitmeden bizim tavır değişikliğine gitmemiz mümkün değil. Başımıza bir şey gelecekse de inancımıza göre; olacak olan şey olacaktır. Önüne geçilemez. Daha önce söylediğimiz bir şeyi burada tekrar etmek istiyoruz. Kamuoyuna yönelik tehdit ve tehlikeleri haber yapmaya devam edeceğiz. Bedeli ne olursa olsun..
(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(03 Temmuz 2012, 13:46)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Başbakan´a şantaj mı yapılıyor?
Başbakan´ın telefon görüşmesini yayınladılar
Kayıtları haberleştirmeye devam
Ergenekon´un henüz ortaya çıkarılamayan yedek (idhar) kadroları
Ergenekon davası gerekli mi?
Ergenekon henüz çökertilemedi
Ergenekon davasını engelleme girişimleri
İddianamelerde arama yap