Mehmet Altan: Bugün 16 Mart. 16 Mart 1978´de İstanbul Üniversitesi´nden çıkan öğrencilerin üzerine bomba atıldıktan sonra ateş açılmış. Olayda Cemil Sönmez, Baki Ekiz, Hatice Özen, Abdullah Şimşek, Murat Kurt, Hamdi Akıl ve Turan Ören hayatını kaybetmişti. Saldırıda 50 kadar öğrenci de yaralanmıştı. İstanbul Sıkıyönetim Mahkemesi´nde açılan davada, Ülkü Ocakları İstanbul Şubesi Başkanı Orhan Çakıroğlu, Kazım Ayaydın, Mehmet Gül, Ahmet Hamdi Paksoy ve Sıddık Polat yargılandı. 30 Mart 1980´de biten davada Sıddık Polat´a 11 yıl hapis cezası verildi, diğer sanıklar beraat etti. Askeri Yargıtay´ın 5 Ekim 1982 tarihli kararından sonra Sıddık Polat da beraat etti. Dava tam oldu bittiye getirilirken ´vicdan sahibi´ bir anne bir hamle yaptı... Elazığ´da bir kahvehanede öldürülen eski ülkücü Zülküf İsot´un annesi, oğlunun katliamın tetikçilerinden olduğunu ve o tarihte polis memuru olan Mustafa Doğan´ın yönlendirmesiyle hareket ettiğini açıkladı. Yeni delillerle, 1995´te, İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi´nde dava ikinci kez açıldı. Aşağıda sıralanan tüm dehşet verici ayrıntılara rağmen, 20 Ekim 2008´de İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkeme´si, sanıklar hakkında ´bomba atıp, silahla tarayarak ve tasarlayarak 7 kişiyi öldürmek´ ve ´tasarlayarak adam öldürmeye teşebbüs´ suçlarından açılan davanın 30 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan ortadan kaldırılmasına karar verdi. Adalet bakanı Mehmet Ali Şahin, skandala dönen dava dosyasının peşine düştü... İki müfettiş görevlendirdi ve müfettiş incelemesi sonunda ortaya çıkacak duruma göre yetkilerini de sonuna kadar kullanacağını net bir şekilde ifade etti. Ekim ayı sonundaki bu beyan üzerinden dört buçuk ay geçti ve gene 16 Mart´a geldik..
Sayın Bakan, 16 Mart katliamında durum nedir? Katliamcılar mı daha güçlü, hukuk mu?..
Bugün 16 Mart. 16 Mart 1978´de İstanbul Üniversitesi´nden çıkan öğrencilerin üzerine bomba atıldıktan sonra ateş açılmış. Olayda Cemil Sönmez, Baki Ekiz, Hatice Özen, Abdullah Şimşek, Murat Kurt, Hamdi Akıl ve Turan Ören hayatını kaybetmişti. Saldırıda 50 kadar öğrenci de yaralanmıştı. İstanbul Sıkıyönetim Mahkemesi´nde açılan davada, Ülkü Ocakları İstanbul Şubesi Başkanı Orhan Çakıroğlu, Kazım Ayaydın, Mehmet Gül, Ahmet Hamdi Paksoy ve Sıddık Polat yargılandı. 30 Mart 1980´de biten davada Sıddık Polat´a 11 yıl hapis cezası verildi, diğer sanıklar beraat etti. Askeri Yargıtay´ın 5 Ekim 1982 tarihli kararından sonra Sıddık Polat da beraat etti. Dava tam oldu bittiye getirilirken ´vicdan sahibi´ bir anne bir hamle yaptı... Elazığ´da bir kahvehanede öldürülen eski ülkücü Zülküf İsot´un annesi, oğlunun katliamın tetikçilerinden olduğunu ve o tarihte polis memuru olan Mustafa Doğan´ın yönlendirmesiyle hareket ettiğini açıkladı. Yeni delillerle, 1995´te, İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi´nde dava ikinci kez açıldı. Aşağıda sıralanan tüm dehşet verici ayrıntılara rağmen, 20 Ekim 2008´de İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkeme´si, sanıklar hakkında ´bomba atıp, silahla tarayarak ve tasarlayarak 7 kişiyi öldürmek´ ve ´tasarlayarak adam öldürmeye teşebbüs´ suçlarından açılan davanın 30 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan ortadan kaldırılmasına karar verdi. Adalet bakanı Mehmet Ali Şahin, skandala dönen dava dosyasının peşine düştü... İki müfettiş görevlendirdi ve müfettiş incelemesi sonunda ortaya çıkacak duruma göre yetkilerini de sonuna kadar kullanacağını net bir şekilde ifade etti. Ekim ayı sonundaki bu beyan üzerinden dört buçuk ay geçti ve gene 16 Mart´a geldik..
1997´de İstanbul Barosu bünyesinde kurulan Susurluk Komisyonu´na gelen bazı belgelerden, dönemin Ülkü Ocakları Başkanı Lokman Kondakçı ile dönemin İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş arasında, katliamın karanlık noktalarını aydınlatacak önemli bir görüşme yapıldığı anlaşıldı. Görüşmenin içeriği ile ilgili başvuruya MİT yanıt vermedi. Genelkurmay´a yazılan yazılara cevap veren yetkilinin ise daha sonra Ergenekon davasında tutuklanan sanıklardan birinin babası çıkması, avukatların ´davanın Ergenekon´la bağlantılı olduğu´ iddialarına dayanak teşkil etti. Zaten de... Mahkeme tutanaklarına göre bombayı getiren dönemin Ülkü Ocakları Şube Başkanı Abdullah Çatlı´ydı... Bomba atıldıktan sonra saldırganları kovalayan polislere bir komiser muavini ´geri dönün´ emri vermişti. O, ´dönün´ diyen müdür, Emniyet içinde hızla tırmanmış, Terörle Mücadele´nin başına geçmişti. Abdullah Çatlı´nın telefon kayıtları incelendiğinde, ölmeden önce o Şube Müdürü ile 5 kez konuştuğu ortaya çıkmıştı. Tüm bu dehşet verici tabloya rağmen, 20 Ekim´de İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkeme´si, sanıklar hakkında ´bomba atıp, silahla tarayarak ve tasarlayarak 7 kişiyi öldürmek´ ve ´tasarlayarak adam öldürmeye teşebbüs´ suçlarından açılan davanın 30 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan ortadan kaldırılmasına karar verdi.
Ben de davanın hemen ertesinde Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin´e şu soruları yönelttim: ´Sayın Bakan, bu kadar önemli bir dava, kimler tarafından ve nasıl bir himaye görerek zamanaşımına uğratıldı? Ölenler bakan, milletvekili, emniyet müdürü ya da general olsaydı, dava aynı akıbete uğrar mıydı? Oralarda, kimler tarafından ve nasıl işlendiğini bildiğimiz katliamları koruyarak Ergenekon adına gözdağı veren ve yargıdan daha güçlü olan birileri mi var? Cevaplarsanız çok sevineceğim.´ Sayın bakan nezaket göstererek hem beni yanıtladı, hem de bir skandala dönen dava dosyasının peşine düştü... İki müfettiş görevlendirdi ve müfettiş incelemesi sonunda ortaya çıkacak duruma göre yetkilerini de sonuna kadar kullanacağını net bir şekilde ifade etti. Ekim ayı sonundaki bu beyan üzerinden dört buçuk ay geçti ve gene 16 Mart´a geldik...
Mehmet Ali Şahin´in bomba patlamasından beş dakika sonra tesadüfen olay yerinden geçtiğini... Hatta... Yaralılardan birini de kendi imkanlarıyla hastaneye taşıdığını da biliyoruz... Hassasiyetinin bir de böyle kişisel boyutu var... Fikri takip adına... 16 Mart Katliamı´nın 31. yıldönümünde sorum şu: Sayın bakan durum nedir? Katliamcılar mı daha güçlü, hukuk mu? Lütfeder bir sonuç alınıp alınmadığını açıklarsanız, çok makbule geçecek...
(16 Mart 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: