Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay´ın da aralarında bulunduğu 11 sanık hakkında ´Ergenekon davası ve soruşturmasını etkilemeye teşebbüs´ suçlamasıyla açılan davaya 4. duruşma ile devam ediliyor. Duruşmada sanıklar Seyfi Oktay ve Tülay Bekar savunmalarını yaptı.
20.06.2012 11:08 Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay´ın da aralarında bulunduğu tutuksuz 11 sanık hakkında ´Ergenekon davası ve soruşturmasını etkilemeye teşebbüs ettikleri´ iddiasıyla açılan davanın 4´üncü duruşması başladı. Çağlayan´daki İstanbul Adalet Sarayı´nda faaliyet gösteren İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmaya, sanıklardan eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay´ın da aralarında bulunduğu 9 sanık katıldı. 21-23 Mart arasındaki ilk üç duruşmada, görevsizlik talebi reddedilmiş, iddianame okunmuştu. Bugünkü duruşmada ise sanık savunmalarının alınmasına geçildi.
SEYFİ OKTAY´IN SAVUNMASI
Duruşmada ilk savunmayı Oktay yaptı. İddianamede rejimi yıkmaya çalışan silahlı terör örgütünün üyesi olmakla suçlandığını belirten Oktay, Benim mensubu olduğum terör örgütünün adı da Ergenekon. Başka davaların gerekçeleri bir şablon şeklinde bu davaya monte edilmiş. Benim insanlarla ilişkilerim ustaca buraya monte edilerek sanık olmam için uğraşılmış. Bu iddianame zorlamanın ürünüdür. dedi.
Diğer sanıkların bazılarını hiç tanımadığını bazıları ile de nadiren görüştüğünü anlatan Oktay, sanık Tülay Bekar ile nasıl tanıştığını anlattı. Oktay, Bir akrabam ziyaretime geldiğinde beraberinde bir hanımefendi vardı. Bu hanımefendiyi avukat Tülay Bekar hanımefendi diye tanıttı. Tülay hanımın çok çalışkan ve iyi bir avukat olduğunu anlattı. diye konuştu.
Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nin eski başkanı Köksal Şengün ile nasıl tanıştığını da anlatan Oktay, Tülay hanımın yakın hemşehrisi olduğunu ifade ettiği Köksal Şengün ile tanışmak üzere bir akşam yemekte buluştuk. Köksal Şengün tarihsel bir davaya bakan bir mahkemenin başkanı idi. Onunla tanışmak benim için bir mutluluk ve tarihi bir hatıra oluşturur diye düşündüm. dedi. Şengün ile ilk defa o yemekte tanıştığını belirten Oktay, O sohbetlerde, sayın Köksal Şengün´ün ´bu mahkemede hakimler var´ dedirtecek yapıda, moral gücünde bir hakim olduğu kanaatine vardım. Bundan da mutluluk duydum. ifadelerini kullandı.
Bekar´ın Şengün ile olan ilişkisinin hemşerilikten ve bu hemşerilik nedeniyle tanışıklıktan kaynaklandığını savunan Oktay, Tülay hanımın beni mahkeme başkanı ile tanıştırması nasıl oluyor da bir çete ilişkisi olarak değerlendiriliyor? dedi.
İstanbul´a bir başka gelişinde Şengün´ü kırmamak için rahatsız olmasına rağmen ikinci kez yemekte buluştuklarını aktaran Oktay, Bayın başkan yemekte çok sıkıntı çektiğini, tansiyondan rahatsız olduğunu, bu nedenle mahkemeden ayrılmak istediğini, durumunu HSYK başkan vekiline anlatmak istediğini ifade etti. diye konuştu. Kendisinin de dönemin HSYK Başkan Vekili Kadir Özbek´i tanıdığını ve randevu alabileceğini söylediğini ifade eden Oktay, Ankara´ya dönüşümde sayın Kadir Özbek´i telefonla aradım. sayın Köksal Şengün´ün kendisiyle görüşmek istediğini ifade ettim. Böylece sayın Şengün´e randevu aldım. Bunun üzerine Ankara´ya geldi ve gidip Özbek ile ve orada bulunan diğer kurul üyeleriyle görüşerek kendi sorununu anlattı. dedi. Bu görüşmeden sonra da Ankara´da Şengün ile birlikte yemeğe gittiklerini kaydeden Oktay, Yanımızda Tülay Bekar da vardı. Kurul üyelerinin şimdilik bir tayin yapamayacaklarını anlattı. Ancak, görevde kalıp kalmayacağı konusunda kararsız görünüyordu. dedi. Bu olaydan sonrada Şengün ile bir daha görüşmediklerini savunan Oktay, Hangi yargı mensubu veya herhangi bir yurttaş buna benzer bir istekte bulunsa idi ben aynı ilgiyi gösterirdim. şeklinde konuştu.
Ergenekon´a bakan diğer üye hakimleri tanımadığını, onlarla bir ilgisi bulunmadığını anlatan Oktay, Onların bu kararlarda oylarının ne yönde olacağı konusunda ne bir bilgi edinme ihtiyacı duydum, ne araştırdım, ne sordum, ne de aklıma böyle bir şey takıldı. ifadelerini kullandı.
Ergenekon sanığı Gürbüz Çapan ile ilişkilerini aktaran Oktay, Çapan ve ailesi ile yakın dost olduklarını belirtti. Çapan´ın tahliyesinden sonra bir telefon görüşmelerinde tahliyeyle ilgili kendisine teşekkür etmesine de değindi. Çapan´ın Ergenekon´dan tutuklanmasından sonra evini ve ailesini kardeşlerini hiç aramadığını ifade eden Oktay, Böyle bir zamanda kendisini ve ailesini aramamak bu kadar yakın dostluğa sığmazdı. Tahliye olduktan sonra hiç beklemediğim bir anda beni telefonla aradı. O andaki mahcubiyetle kendisiyle ilgilendiğimi ifade ettim. Bu ifade yanlış idi. Ancak dostluk için böyle bir yanlış yapılabilirdi diye düşünüyorum. şeklinde konuştu.
Oktay, savunmasında Ergenekon sanığı Mehmet Haberal´ın tutuklu kalmasını da eleştirdi ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç´ın bu yöndeki sözlerini hatırlattı. Oktay, Köksal Şengün, Kadir Özbek, eski İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Zafer Başkurt, eski İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erkan Canak ve Gürbüz Çapan´ın tanık olarak dinlenmesini istedi. Oktay, telefon görüşmeleri ile tapelerin uyuşup uyuşmadığının bilirkişi incelemesi ile belirlenmesini de talep etti.
Savunmasının tamamlanmasının ardından savcı Adnan Çimen, Oktay´a, Özel yetkili bir mahkemenin başkanı, doğal hakkı olan HSYK Başkan Vekili ile görüşmesine aracı gerekir mi? Başkan kendisi görüşmek istedi de görüşemedi mi, aracı olmanız normal mi? diye sordu. Savunmasındaki ifadelerini tekrarlayan Oktay, Görüşmemizde sağlık durumunu anlatmıştı. Ben de Kadir Özbek´i tanıdığımı randevu alabileceğimi söyledim. Nitekim randevu aldım ve başkanın durumunu ilettim. Daha sonra onlar görüştü. dedi.Oktay´ın savunmasının tamamlanmasının ardından duruşmaya öğle arası verildi. ( Cihan)
TÜLAY BEKAR´IN SAVUNMASI
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde sanık avukat Tülay Bekar´ın savunmasına geçildi. Ergenekon davasına bakan mahkemenin eski başkanı Köksal Şengün´ü etkileyerek, dosyadan ayrılmasını ya da sanıkları tahliye etmesini sağlamaya çalışmakla suçlanan Bekar, Şengün ile ayrı bir telefon hattından görüşmesinin onu korumak için olduğunu söyledi. Bekar, Şengün´ün davayı bırakmasını ise sağlığını düşündüğü gerekçesiyle istediğini savundu. Bekar, hakkındaki iddianame ile yargılanmaktan üzüntü duyduğunu ifade etti. İddianamedeki anlatımlardan bir kadın olarak utanç duyduğunu kaydeden Bekar, Çünkü süs eşyası olarak ortaya koyuldum. Çarşaf çarşaf haberlerim yapıldı. İyi ki cezaevindeydim. Yoksa o baskıya dayanamazdım. dedi.
Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin eski başkanı Köksal Şengün´ün saygı duyduğu, yıllardır tanıdığı bir aile dostu olduğunu söyleyen Bekar, Ergenekon davası sanıklarının hiçbirisinin avukatlık teklifini kabul etmedim. Davaya bakan mahkeme başkanıyla tanışıklığım nedeniyle kendisinin zarar görmesini istemedim. diye konuştu.
Şengün ile ayrı bir telefon hattıyla irtibat kurduğu yönündeki iddialara cevap veren Bekar, Evimde ve büromda 26 kere alarm çaldı. Arabama her bindiğimde dikiz aynamla oynanmış oluyordu. Hatta polise başvurup arabamı arattırdım. Düşmanım olabilir diye düşündüm. Sayın Şengün´le ayrı bir hattan konuşmam da kendisini korumak içindi. şeklinde konuştu.
Şengün´ün Yargıtay üyesi olmasını istemesinin normal bir şey olduğunu kaydeden Bekar, Bütün hakimlerin yüksek yargı mensubu olma isteği vardır. Değer verdiğim birini korumak istedim. Böyle değerli bir insanın isminin burada geçiyor olması, kanser olması niçin kendisini korumak istediğimi yansıtıyor. Sayın Şengün´ün kanser olması hepimizin utancıdır. dedi.
Şengün´ün muhalefet şerhi vermesinin Oktay´la tanışıklığından önce olduğunu savunan Bekar, Yaptığım görüşmelerde temennim sevdiğim ve saydığım bir insanı uyarmaktı. Onun yıpranmaması için ´istifa et´ dedim. O kadar değerli bir başkanın orada oturması büyük bir şans. ifadelerini kullandı.
Savunmasının ardından duruşma savcısı Adnan Çimen, Köksal Şengün´e ´sizi bitirecekler´ derken birilerinden aldığınız bilgiye göre mi konuştunuz? Şengün dürüstçe görevini yapan bir yargıç olduğuna göre Ergenekon´a devam etmesi neden kendisini bitirsin? diye sordu. Kimseden böyle bir bilgi almadığını ifade eden Bekar, Tüm tapeler değerlendirilirse sağlığı açısından söylediğim anlaşılır. dedi. ( Cihan)
İDDİANAMEDEN
İddianamede, Mehmet Seyfi Oktay´ın ´Ergenekon silahlı terör örgütünün yargı yapılanması ve yargıya müdahale alanında faaliyetler yürüttüğü´ belirtiliyor. Mevcut soruşturma evrakına göre Oktay´ın, soruşturmaya konu diğer şüphelilerin de faaliyet yürüttükleri örgütün yargı yapılanması içerisindeki hücreden sorumlu konumda olduğu, bu faaliyetlerinin yanı sıra devam eden davalara müdahale, davaların seyrinin değiştirilmesi ve dava takip işlerinden sorumlu bulunduğunun anlaşıldığı belirtilen iddianamede, ele geçirilen delillerden, Oktay´ın şüpheliler Tülay Bekar, Ali Hadi Emre ve Kudbedin Kaya ile birlikte önceden belirlenen örgüt stratejisi doğrultusunda ´Ergenekon silahlı terör örgütü´ davasının görüldüğü dönemin İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı K.Ş´yi etki altına alıp yönlendirdiği öne sürülüyor.
-Davalara müdahale girişimleri-
Şüphelilerin, söz konusu mahkemenin tahliyelerle ilgili itirazların değerlendirildiği İstanbul 10 ve 14. ağır ceza mahkemelerine yönelik de faaliyetler yürüttüğü kaydedilen iddianamede, bu kapsamda mahkeme başkanları E.C. ve Z.B´nin geçirdikleri adli soruşturmalardan kurtulmaları için Oktay´ın, dönemin HSYK Başkan Vekili K.Ö´den 2 kez randevu aldığı, mahkeme başkanlarının Ankara´ya götürülmesini de şüpheliler Kudbedin Kaya ve Ali Hadi Emre´nin organize ettiği, telefon görüşmelerine göre bu kişilerin soruşturmalardan kurtulmalarının sağlanarak, örgüt amaçları doğrultusunda kararlar vermelerinin sağlanmasının hedeflendiğinin anlaşıldığı anlatılıyor.
Oktay´ın dosyada mevcut birçok görüşmesi ve şüphelinin ikametlerinden ele geçirilen belgelerde, başta hakim ve savcılar olmak üzere birçok adliye personeli alımı için düzenlenen sınavlar ile adliye personellerinin yer değişikliği atamalarıyla ilgili referans notlarının bulunduğu anlatılan iddianamede, yine aynı notlar içerisinde aralarında Yargıtay ve Danıştay gibi yüksek mahkemelerin de bulunduğu birçok mahkemede görülmekte olan çeşitli davalara müdahale edilmesi ile ilgili çok sayıda referans notlarının yazılı olduğunun tespit edildiği kaydediliyor.
İddianamede, Oktay´ın bir dönem Adalet Bakanı olarak kamu görevlisi olduğu, görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanarak, adli camiada yer alan birçok şahsın kişisel verilerini, kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine ilişkin belgelerini kişisel veri olarak kaydettiği öne sürülüyor.
-Duygusal yakınlık iddiası-
Sanık Tülay Bekar´ın diğer sanıklar Mehmet Seyfi Oktay, Mehmet Cengiz, Kudbedin Kaya, Ali Hadi Emre, Canfer Balçık, Sefa Altıoğlu ve Hüseyin Yıldırım ile birlikte ´Ergenekon silahlı terör örgütü´nün yargı yapılanması içinde aktif olarak görev aldığı belirtilen iddianamede, toplanan delillerin değerlendirilmesine göre Bekar´ın ´Ergenekon silahlı terör örgütü´nün yargı yapılanması içerisinde, avukat olmasının da verdiği hukuki görünümlü geniş hareket alanıyla aktif olarak görev aldığı kaydediliyor.
İddianamede, Bekar´ın kendisine örgüt tarafından verilen görev gereği, ´Ergenekon´ davasına bakan dönemin İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı K.Ş. ile duygusal yakınlık kurduğu ve bu şekilde ´Ergenekon´ davasını yönlendirmeye çalıştığı, bazı tutuklu sanıkların tahliyesi konusunda girişimde bulunduğu ve başkan K.Ş´yi davadan çekilerek kamuoyu oluşturmak ve yargılamayı yapan heyeti tartışılır hale getirmek için basın açıklaması yapmaya zorladığının belirlendiği anlatılıyor.
Sanıklar arasındaki ilişkinin tamamen örgütün menfaatlerinin korunması amacıyla sürdürüldüğünün anlaşıldığı belirtilen iddianamede, sanıkların ´Ergenekon silahlı terör örgütü´ adına yüksek yargı da dahil birçok hakim ve savcının tayininden terfisine, disiplin cezalarının kaldırılmasına kadar yapılan çalışmalarla, HSYK üyeleriyle birçok hakim ve savcıyı görüştürüp daha sonra da kendilerine bağımlı hale getirip örgüt adına kullanmayı amaçladıklarının anlaşıldığı kaydediliyor.
İddianamede, Seyfi Oktay ile diğer şüpheliler arasında mahkeme başkanı K.Ş´yi etkileme faaliyetleri, bazı sanıkların tahliye edilmesi çalışmaları konusunda yapılan telefon konuşmalarına da yer veriliyor.
-Ceza istemleri-
Oktay´ın ´silahlı örgüte üye olmak´, ´hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek´, ´yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs etmek´ ve ´adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek´ suçlarından 10 yıl 9 ay ila 26,5 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, diğer sanıklar Tülay Bekar, Ali Hadi Emre, Mehmet Cengiz, Kudbedin Kaya, Canfer Balçık ve Hüseyin Yıldırım´ın da ´silahlı örgüte üye olmak´, ´yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs etmek´ ve ´adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek´ suçlarından 10 ila 22´şer yıl arasında hapis cezasına çarptırılmaları öngörülüyor. Sefa Altıoğlu, Şehriban Nihan Atasagun, Ali Haberal, Erkan Bülent Haberal´ın, ´Ergenekon silahlı terör örgütü´nün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte, örgüt adına suç işledikleri belirtilen iddianamede, bu şüphelilerin de 10 ila 22´şer yıl arasında hapis cezasına çarptırılmaları isteniyor.
(20 Haziran 2012, 11:08)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Seyfi Oktay´ın Ergenekon davasını etkileme girişimleri manşetlerimiz
İŞTE SEYFİ OKTAY İDDİANAMESİNİN TAM METNİ
Ergenekon soruşturmasını/davasını akamete uğratma girişimleri
Kontrgerilla´nın yargıdaki örgütlenmesi
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap