Birinci Ergenekon davasına 217. duruşma ile devam ediliyor. Duruşmada gizli tanık ´Dilovası´nın beyanları alınıyor.
08.03.2012 12:38 29´u tutuklu 108 sanıklı Birinci Ergenekon Davası´nın 217. duruşması görülüyor. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi´ndeki salonda yapılan duruşmaya, emekli Tuğgeneral Veli Küçük ve emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin´in de aralarında bulunduğu 19 tutuklu sanık katıldı. Duruşmaya, tutuklu sanıklar Hayrettin Ertekin, Sedat Peker, Selçuk Özkan, Fikri Karadağ, Mehmet Demirtaş, Oktay Yıldırım ile duruşmalardan men cezası verilen İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, Semih Tufan Gülaltay, Bedirhan Şinal, İsmail Sağır, Erhan Timuroğlu ve Özkan Kurt ise gelmedi.
GİZLİ TANIK DİLOVASI´NIN İFADESİ
Duruşmada, ´gizli tanık Dilovası´, özel odadan sesi ve görüntüsü bozuk şekilde duruşma salonuna yansıtılarak dinleniliyor. ´Gizli tanık´, 12 Eylül öncesi ´Devrimci Sol´ örgütünde yer aldığını ve askeri darbe döneminde çeşitli cezaevlerinde yattığını hatırlatarak, 12 Eylül 1980 öncesi ve sonrasına ilişkin açıklamalarda bulundu. 12 Eylül askeri darbesi döneminde MHP yönetimi ve ülkücü gençlerin de hapiste yattığını söyleyen tanık, ´Alparslan Türkeş yargılandığında mahkeme heyetine ´Biz zindandayız ama bizim fikrimiz iktidarda´ demişti. Çok önemli bir mesajdır bu. Kullanılmış olmanın göstergesidir. Keşke Türkeş bu söylediğinin altını doldurabilseydi. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, bu cümlenin altını en iyi dolduran insandı. Bunun bedelini de şüpheli bir kaza sonucu hayatıyla ödemiştir´ dedi.
Dilovası Motorlu Taşıtlar Kooperatifi´ndeki hukuksuzluklara da dikkat çeken tanık Dilovası, kooperatifte çıkar çatışmalarının, polis ve jandarmaya verilen rüşvetlerin aleni bir şekilde yapıldığını söyledi. Dilovası, buna rağmen emniyet güçlerinin duruma müdahale etmediklerini belirtti. Dev-Sol örgütünün Dilovası Motorlu Taşıtlar Kooperatifi ile irtibata geçiş hikayesini de anlatan Dilovası, Dev-Sol 92 yılında Zeynel Özarslan kanalıyla kooperatifle bağlantıya geçirildi. Kooperatif o zamanlar rantın, paranın döndüğü yerdi. Ben de örgüt adına Gebze´de para toplardım. dedi. Kooperatife gemiden gelen mallar, kamyon ve tırlarla karadaki depolara taşındığını dile getiren gizli tanık, Gümrük muhafaza görevlilerine rağmen kaçak malların girişine göz yumulduğunu dile getirdi. Dönemin Kocaeli İl Jandarma Alay Komutanı Veli Küçük ve bazı subayların da kooperatife gidip geldiğini anlatan Dilovası, Bu yapılanlardan Veli Küçük´ün haberi vardı. Küçük´ün, yapılan işlerde bir ortaklığı yoktu ancak bir pay aldıklarını biliyorum. ifadelerini kullandı. 1994 yılında cezaevine girdiğini belirten gizli tanık Dilovası, cezaevinden çıktıktan sonra da Dev-Sol ile ilişkilerini sürdürdüğünü ve söz konusu kooperatife eskisi gibi olmasa da uğradığını ifade etti.
´Gizli tanık´ın beyanları üzerine tutuklu sanık Veli Küçük, oturduğu yerden ´Biri yazmış eline vermiş okuyor´ dedi. Bunun üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Hüseyin Özese ´Böyle bir şikayetiniz varsa dilekçeyle sunarsınız´ karşılığını verdi.
Dilovası, Dev-sol ile Perinçek ve İşçi Patisi´nin (İP) yayın organı Aydınlık grubu arasında ortaya çıkmamış bir ilişkiler ağı vardır. Somut bir örnek de vermek istiyorum. Ben kooperatifte Dev-Sol örgütü adına çalışırken Ali Aydemir adında bir DHKP-C sempatizanına iş vermemi istediler. Ben de ona makbuz kesme görevi verdim. Ben 96 yılında yakalanıp örgütten ayrıldıktan sonra Aydemir çalışmaya devam etti. Daha sonra öğrendim ki o arkadaş Ulusal Kanal´da çalışmaya başlamış. Bana bu bilgiye veren arkadaşım da Ulusal Kanal´da şoförlük yapan eski bir Dev-Sol üyesiydi. diye konuştu. Söz konusu bilgiler ışığında Ergenekon ile Dev-Sol, DHKP-C ilişkisinin daha net ortaya çıktığını anlatan gizli tanık, DHKP-C üyesi eski arkadaşlarının ulusal gazeteler yerine Aydınlık´a röpörtaj vermesini de eleştirdi. Dev-Sol ve DHKP-C gibi örgüt üyelerinin Aydınlık Grubu ile ilişkide bulunmasını anlamadığını da dile getiren Dilovası, Bu röpörtajlar, Ergenekon´un ayaklarından olan Ulusal Kanal, İP ve Aydınlık´a destek vermek amaçlıdır. dedi.
´Dilovası´, cezaevinde öldürülen Sabancı suikastinin faili Mustafa Duyar ile Kırklareli Cezaevinde beraber kaldıklarını belirtti. Gizli tanık, Duyar´ın kendilerine ´Cezaevinden çıkacağım´ dediğini kaydederek, şunları söyledi:´Bu, Duyar´ın bir yerlerden güvence aldığının göstergesidir. Duyar, cezaevinde MİT ve Jandarma ile görüşüyordu. Daha sonra da ´Ben bunu neden yaptım?´ diye pişmanlık duyarak ağlıyordu. Birçok silahlı terör olayına karıştım. Ben ve benim gibi arkadaşlar böyle olaylardan sonra pişman olmazdık. Örgüt bizleri bu şekilde yetiştirdi. Duyar ve Alparslan Arslan gibi kişiler, yönlendirilmiş olduklarından pişmanlık duyarlar. Bu, ancak örgüt içine ajan olarak sokulmuş, kullanılan insanların psikolojisidir.´
Duyar´ın, yaşananları gazeteci Can Dündar´a anlatmak istediğini söyleyen ´Dilovası´, bu isteğin dönemin Cezaevi Tevkif Kurulu Başkanı Ali Suat Ertosun tarafından engellendiğini öne sürdü.Aynı dönemde Duyar´ın cezaevinde bir albay ile görüşmesine şahit olduğunu iddia eden gizli tanık, albayın, Duyar´a, ´ayağını denk alması, yoksa kimsenin kendisine sahip çıkmayacağı´ yönünde uyarılarda bulunduğunu savundu. ´Dilovası´, ardından Duyar´ın kendi isteğiyle hücreye konulduğunu anlatarak, ´Duyar hücredeyken bir suikast girişimiyle karşı karşıya kaldı. Bu saldırıda koğuş arkadaşı Adil Yanık ve gardiyanlar tarafından kurtarıldı. Hatta Yanık, o saldırıda gözünü kaybetti. Bu, planlı bir hareketti. Sonradan öğrendik ki, saldırıyı yapanlar Nuri Ergin´in adamları olan Sami Tokur ve arkadaşlarıymış´ şeklinde konuştu.
Olay sonrası Duyar´ın nakil için cezaevi yönetimine başvurduğunu dile getiren ´Dilovası´, yönetim tarafından Duyar´ın Afyon Cezaevine gönderileceğini öğrendiklerini söyledi. Gizli tanık, Afyon Cezaevinin o dönemde en tehlikeli cezaevi olduğunu söyleyerek, ´Mustafa´ya gitmemesi yönünde telkinlerde bulunduk. Kendisi de sonradan vazgeçti. Ancak dönemin Cezaevi Tevkif Kurulu kararı onayarak, Duyar´ı Afyon´a gönderdi. Ardından, önceki saldırıyı gerçekleştiren Sami Tokur ve arkadaşları da aynı cezaevine gönderildi. Bana göre Duyar´ı öldürenler, Tokur ve arkadaşlarını oraya gönderenlerdir´ dedi.Nuri Ergin´in kamuoyu önünde ´Bu devlet bana Mustafa Duyar´ı öldürttü, Veli abiye sorun´ sözüne atıfta bulunan ´Dilovası´, ´Ergin kardeşler, bas bas bağırarak Küçük´ün yaptırdığını söylemişlerdir´ diye konuştu.Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese´nin, ´Azmettirme konusunda elinizde somut bir isim var mı?´ sorusu üzerine gizli tanık, isim vermesine gerek olmadığını belirterek, ´Duyar´ı kimin öldürdüğü Nurişler tarafından söylendi´ dedi.
Gizli tanığın dinlenmesine ara veren mahkeme heyeti duruşmayı yarına erteledi. ( DHA)
(08 Mart 2012, 12:38)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Özdemir Sabancı cinayeti ile ilgili bazı manşetlerimiz
İşte FOX TV´de, Uşak Cezaevi isyanında Ergin kardeşlerin Duyar cinayetine dair şok itirafları
Alternatif link
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap